Etiket: Ürünlerine

  • Et ürünlerine bayram ve korona virüs denetimi

    Et ürünlerine bayram ve korona virüs denetimi

    Diyarbakır’ın Bağlar İlçe Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, ilçede bulunan kasap, et marketleri ve et ürünlerinin işlenip satıldığı iş yerlerine yönelik hijyen denetimi gerçekleştirdi.

    İlçe geneline yayılan ekipler, Kurban Bayramı ve pandemi süreci nedeniyle önemi artan hijyen kurallarına dikkat edilip edilmediğini denetleyerek tespit edilen eksiklerle ilgili işletme sahiplerini uyardı. Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu, ekiplere denetimlerin titizlikle yapılması talimatını verdi. Bağlar Belediyesi, bayram boyunca da ilçede belirlenen kurban satışı ve kesimi yapılan 3 bölgede hizmet vererek bu yıl yeni tip korona virüs gölgesinde gerçekleşecek kurban satışı ve kesimi için denetimlerde bulunacak.

  • Adana’da süt ve süt ürünlerine yönelik denetim

    Adana’da süt ve süt ürünlerine yönelik denetim

    Adana’da Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nce süt ve süt ürünleri imal eden işletmeler denetlendi.

    Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Türkiye genelinde uyguladığı gıda denetimleri Adana’da süt ve süt ürünleri imal eden işletmelerinin denetimiyle başladı.

    Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Gürkan Yaşar, denetimler esnasında gazetecilere yaptığı açıklamada, bakanlık talimatıyla denetim seferberliği başlatıldığını ifade etti. Yaşar, 17-22 Şubat tarihleri arasında her gün bir ürün grubunun denetimlerini yapacaklarını kaydederek, “Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin start vermesiyle denetim seferberliğine başladık. Bugün süt ve süt ürünleri, ardından et ve ürünleri, daha sonra ekmek ve katkı maddeleri olmak üzere hafta boyunca denetimler yapacağız. 110 denetim elemanımızla ürünlerin tüketiciye daha sağlıklı ulaşması açısından denetimleri yapacağız” dedi.

    Yaşar, denetimlerde şartları uygun olmayanlara gerekli idari yaptırımların uygulanacağını da sözlerine ekledi.

  • Manisa’da karabuğday ürünlerine büyük ilgi

    Manisa’da karabuğday ürünlerine büyük ilgi

    Son yıllarda sağlıklı beslenme ve organik ürünlere olan ilgi büyük oranda artarken, Manisa’da da bir fırın işletmesi, özellikle glutensiz beslenenlerin tercih ettiği karabuğday unundan ekmek, simit ve kurabiye gibi ürünler üretmeye başladı. Manisalılar tarafından büyük ilgi gören karabuğday ürünleri, lezzetiyle de tüketenlerin beğenisini topluyor.

    Zengin protein kaynağına sahip ve protein değeri oldukça yüksek olan; gluten içermediği için de özellikle çölyak hastalarının tercih ettiği besinler arasında önde gelen Karabuğday, son zamanlarda sağlıklı beslenmek isteyen vatandaşların da ilgisini çekmeye başladı. Kolesterol düşürücü ve kilo vermeye yardımcı olan karabuğday ile birbirinden farklı lezzetler hazırlamak için yola çıkan ve Manisa’da faaliyet gösteren Matador Grup fırın işletmesi, karabuğday ile ilgili hazırladığı projeyi Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına sundu. Proje kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi Teknoloji Geliştirme (DEPARK) Bölgesi ile de iş birliği yapan işletme, tescil işlemlerinin ardından karabuğday üzerine kendi markasını oluşturmayı hedefliyor. Üretildiği günden itibaren Manisalılar tarafından büyük ilgi gören karabuğday ürünleri, lezzetiyle de tüketenlerin beğenisini topluyor. Yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren üretim sorumlusu ve Gıda Mühendisi Tuğba Yaren, “Karabuğday bir tahıl ürünü olmasından ziyade bir bakliyat grubuna giren familyadan geliyor. Karabuğdayın en büyük özelliği, yüksek oranda lif içermesi, protein oranının yüksek olması. Tüketildikten kısa bir süre sonra kan basıncını dengelemeye yardımcı olması sebebiyle özellikle şeker hastaları için sağlık beslenmelerinde planladığımız bir ürün. Aynı zamanda fonksiyonel bir ürün. Biz karabuğdayı kişiler, beyaz unlu ekmek, simit gibi ürünler tüketemiyorlar diye kullanmaya başladık. Aynı zamanda kurabiyelerin içerisine şeker, katı yağ gibi türevler koymadık. Tamamen zeytinyağı kullandık, pekmezle tatlandırdık. Diyet yapan bireylerin normal beslenme düzenlerinin içerisine ilave etsinler diye alternatif bir ürün olarak ürettik. Aynı zamanda bunlar analiz sonuçlarına baktığımızda tıbbi fonksiyonel ürün grubuna da giriyorlar. Karabuğday unu Türkiye’de yeni yeni revaçta olan bir ürün. Çok değerli bir tahıl. Karabuğdayın katma değeri çok yüksek. Kişiler bunu belirli oranda unlarla karıştırarak tüketebiliyorlar. Bu proje, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına sunduğumuz bir proje. Şu an markamız tescil aşamasında. Karabuğdaylı tüm ürünlerimizi geliştirmek istiyoruz” dedi.

    İşletme yöneticisi Bekir Barış Yılmaz ise marka tescili altında karabuğdaylı ekmek, simit, kurabiye gibi ürünler ürettiklerini belirterek, karabuğdaya alerjisi olmayan her tüketicinin haftada 2-3 kez bu ürünlerden tüketebileceğini ön gördüklerini söyledi. Karabuğdayın halk sağlığı açısından olumlu etkilerinin bulunduğunu aktaran Yılmaz, bağırsak sağlığını düzenleyici ve obezite riskini de azaltmaya yardımcı olduğunu vurguladı. Yılmaz, son olarak Manisalı vatandaşların karabuğday ürünlerine büyük ilgi gösterdiğini ve ürün yelpazelerinin genişletmeyi amaçladıklarını sözlerine ekledi.

  • Baklagil Konseyi Başkanı Özdemir: “Baklagil ürünlerine pozitif ayrımcılık istiyoruz”

    Baklagil Konseyi Başkanı Özdemir: “Baklagil ürünlerine pozitif ayrımcılık istiyoruz”

    MERSİN (İHA) – Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Abdullah Özdemir, Türkiye’de 80’li yıllarda 2 milyon ton olan bakliyat üretiminin bugün 1 milyon tona gerilediğine dikkat çekerek, ülkenin baklagil ürünlerinde öncelikle kendine yeter duruma gelmesi gerektiğini söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığından, baklagil ürünlerine pozitif ayrımcılık isteyen Özdemir, “Tarım Bakanlığı, baklagil ürünlerini ‘özel ürünler’ olarak nitelemeli” dedi.

    Ulusal Baklagil Konseyinin 9. Olağan Genel Kurulu Akdeniz İhracatçı Birlikleri toplantı salonunda yapıldı. Genel Kurula, Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Arslan ile genel kurul üyeleri katıldı.

    “Ürün konseyleri, ülke tarımına faydası olmayan etkisiz örgütlere dönüştü”

    Genel Kurulun açış konuşmasını yapan Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Özdemir, bakliyat sektöründe yaşanan sorunlar ve beklentileri anlattı. Ulusal Baklagil Konseyinin, tarım, ticaret, sanayi, araştırma ve meslek kuruluşları ile üreticilerin temsil edildiği homojen bir yapıya sahip olduğunu söyledi. 2006 tarihinde Tarım Kanunu ile beraber ürün borsalarının konsey kurmalarına izin verildiğini anımsatan Özdemir, Baklagil Konseyinin ise 2010’da kurulduğunu belirtti. Tarım Kanununda, ürün konseylerinin varlık amacının, ulusal tarım politikaları çerçevesinde çalışmalar yapmaları olarak belirlendiğini ifade eden Özdemir, “Ürün konseyleri artık varlık amaçlarına hizmet etmekten uzak, bu haliyle ülke tarımına faydası olmayan etkisiz örgütlere dönüşmüştür” dedi.

    “Ürün konseylerinin verimli hale getirilmesi bakanlığımıza bağlıdır”

    Ürün konseylerinin amaçları doğrultusunda işler hale getirilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığından beklentilerini de anlatan Özdemir, “Ürün konseylerinin verimli hale getirilmesi bakanlığımıza bağlıdır. Bu yapıldığı takdirde başta ilgili sektörler olmak üzere ülkemiz tarımı için önemli kazanımlar sağlanabilecektir. Öncelikle beklentimiz, üst düzey katılım ile periyodik toplantılar yapılarak, bakanlığımız ile ürün konseyleri arasındaki bağların güçlenmesi. Bakanımızın, ilgili tüm ekipleriyle yer alacağı böylesi buluşmalar, sorunların teşhisi ve çözüm geliştirilmesi için çok önemli olacaktır. Aynı zamanda düzenli görüş alışverişleri, çalıştaylarla bu sürecin desteklenmesi gerekir. Böylece ürün konseylerinin tarım politikalarında daha aktif rol alan ve sektörü yönlendiren bir yapıya kavuşabileceğini düşünüyoruz. Ülkemiz ve Tarım Bakanlığımız, Ulusal Baklagil Konseyinden verim elde etmek istiyorsa mutlaka irtibat kurması ve bizlerle çalışması yapması lazım” diye konuştu.

    “80’li yıllarda 2 milyon ton olan bakliyat üretimi 1 milyon tona geriledi”

    Gümrük vergisi uygulamasına da değinen Özdemir, Türkiye’nin, bakliyatta hem üretim hem ihracat olarak özellikle 80’li yıllarda sahip olduğu verimli günlere dönmesinin yolunun, bütüncüm politikalar uygulanmasına bağlı olduğunun altını çizdi. 80’li yıllarda 2 milyon ton olan bakliyat üretiminin bugün 1 milyon tona gerilediğine dikkat çeken Özdemir, “Bu üretim rakamını yeniden yakalamak için bütüncül politikalar uygulamamız lazım. Verilen desteklerden ürün kredisi uygulamasına kadar her bir enstrüman doğru şekilde planlanmalı, birbiriyle çelişmemelidir. Böylece üretimin istikrarlı ve kalıcı bir şekilde artmasını sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

    “Tarım Bakanlığı, baklagile pozitif ayrımcılık uygulamalı”

    Türkiye’nin, baklagil ürünlerinde öncelikle kendine yeter duruma gelmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, Bakanlıktan bu ürünlere pozitif ayrımcılık uygulamasını istedi. Baklagilde ithalat verilerini paylaşan Özdemir, şunları söyledi:

    “Türkiye, 2017’de 373 bin ton, 2018’de 352 bin, bu yılın ilk 10 ayında ise 274 bin ton kırmızı mercimek ithal etmiş. Bunlar iç piyasaya giren mallar değil, genelde dahili işleme kapsamında gelip tekrar ihracatı yapılan ürünler. Ama bizde yok ki, o nedenle o malları üçüncü ülkelerden alıyoruz. Problem burada. Sonuçta, şu anda vardığımız durumda Türkiye, ürettiği mercimeği iç piyasada tüketiyor, dışarıdan getirdiği mercimeği de ihraç ediyor. Elin taşıyla elin kuşu yapıyoruz ama bu ne zamana kadar devam edecek, bunu bilmiyoruz. Öncelikle kendimize yeterli hale gelmemiz lazım. Mercimekte kendimize yeterli halde değiliz. Geçmiş yıllarda bunu fasulyede, nohutta yaşadık. Onun için Tarım Bakanlığının, baklagil ürünlerini Amerika ve Kanada’da olduğu gibi ‘özel ürünler’ olarak nitelemesi lazım. Biraz daha pozitif ayrımcılıkla bakması lazım.”

    “Üretim rakamları doğruyu yansıtmıyor. Yeni bir veri sistemi oluşturulmalı”

    Bakliyatta geleceğe yönelik verimli politikalar tasarlayabilmenin, mevcut durumun iyi saptanmasından geçtiğine işaret eden Özdemir, bunun için de dinamik bir veri sisteminin artık elzem hale geldiğini kaydetti. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerinin gerçeği yansıtmadığını öne süren Özdemir, “TÜİK verilerine göre, 2018’de Türkiye’de 630 bin ton nohut üretilmiş. Buna inanmıyoruz. Böyle bir üretim olsa her şey farklı olur. Ofisin aldığı bir miktar nohut var, Mersin’e gelen 50 bin ton. Peki ürünün gerisi nerede? Amacım, kimseyi eleştirmek değil, doğrulara varmak. Ancak doğru verilerle üretim politikaları belirleyebilirsiniz. Kırmızı mercimek 310 bin diyor. Türkiye’de 310 bin mercimek olsa, kabuklusunun kilosu 5 liraya çıkmaz. Kırılmış mercimekte Kanada malını iç piyasada 4,10-4,20’ye satarken, yerli mercimekten yapılmış futbol mercimeği ise 6,60-6,70 liradan satıyoruz. Arada uçurum var. Demek ki, bir yerde yanlışlık var. Türkiye, 220 bin ton fasulye üretmiş. Bu da doğru değil. Türkiye’de maalesef üretim rakamları doğruyu yansıtmıyor. Yeni bir veri sitemi oluşturulmasının, ülkemiz tarım politikaları açısından yararlı olacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

    Bakliyatta türev ürünler konusunda da bilgi veren Özdemir, Amerika’da 90’lı yılların ortalarında 5 milyon dolar olan humus ticaretinin 2018’de 1 milyar dolara çıktığını söyledi. Özdemir, Mersin Ticaret Borsası olarak bakliyatta türev ürünler geliştirmek amacıyla ar-ge çalışma başlattıklarını belirtti.

    “Kendi çabamızla Türkiye’de bakliyatı kurtarmaya çalışıyoruz”

    Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçılar Birliği Başkanı Arslan da kanundan çok şey beklediklerini, ancak bugün itibariyle hiçbir yere gitmediğini vurgulayarak, “Biz de kendi çabamızla Türkiye’de bakliyatı kurtarmaya çalışıyoruz. Mersin Ticaret Borsasının tohumculukla ilgili çalışması var. biz bu işi 1 milyon lirayla yapıyoruz. 1 milyon lirayla Türkiye’nin nohut, mercimek ve fasulye problemini çözmeye çalışıyoruz. Bu alanda çalışan kurumların bütçelerinin büyümesi için devletin bir mekanizme kurması lazım. Türkiye’de tohumla ilgili ciddi sorunlarımız var. Bunun yöntemleri de belli, nasıl çözüleceğini herkes biliyor” dedi.

  • 60 ülke Türk mutfak ürünlerine koştu

    Endüstriyel mutfak sektöründe Avrupa’da ilk üç içerisinde yer alan Türkiye, sektörün en önemli firmalarını ve alıcıları İstanbul’da buluşturdu. Otel, restoran, gastronomi ve mutfak ekipmanları alanında faaliyet gösteren 800 üretici, 60 ülkeden alım heyeti ile 23’üncü Uluslararası Otel, Restoran, Kafe, Pastane Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı’nda bir araya geldi. 60 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayan ve yabancı sektör profesyonellerinin yoğun ilgi gösterdiği fuarda, milyonlarca dolarlık ihracat anlaşmalarına imza atıldı.

    Otel, restoran, gastronomi ve mutfak ekipmanları alanında dünyanın en büyük fuarlarından HOSTECH by TUSİD, 23’üncü Uluslararası Otel, Restoran, Kafe, Pastane Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı, 24-28 Ekim tarihleri arasında Yeşilköy‘de yapıldı. Düzenlenen fuara 60 farklı ülkeden alım heyeti katıldığı bildirilirken, ziyaretçi sayısı 60 binin üzerinde kişiye ulaştığı açıklandı. Fuarda, Türkiye’de lider konumundaki firmalar ile dünyanın en önemli üreticilerinin de aralarında bulunduğu 800 firma yer aldı.

    Yapılan bilgilendirmede; fuarda sektör temsilcileri olan otel ve ağırlama profesyonelleri, endüstriyel yemek üreticileri, pastane ve fırın işletmecileri, kuru temizleme ve çamaşırhane işletmecileri, kafeterya ve kantin işletmecileri ile kafe ve bar işletmecileri 80 bin metrekareye yayılan alanda yeni ürünlerini sergiledi. Ayrıca fuarın ilk iki günü gerçekleşen B2B eşleştirme programı ile ürün gruplarına göre kategorize edilen katılımcılar uluslararası alım heyetleri ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi.

    Fuara katılan bir firmanın yetkilisi Erdal Keserli, organizasyonun Avrupa’nın en iddialı fuarlarından birisi haline geldiğini belirterek, yurtdışından çok sayıda misafir ağırladıklarını söyledi. Fuardaki yabancı ziyaretçi sayısının yerli ziyaretçi sayısını geçtiğini ifade eden Keserli, “Yurt dışından sektörümüzle ilgili firmaları fuara davet ettik, bir çoğu katılım gösterdi. Standımız her gün doldu. Yurtdışına 4 tane proje sattık. Bu fuar bir yıl İtalya’da bir yıl Türkiye’de düzenleniyor. Seneye Milano’da düzenlenecek Expo fuara katılacağız” dedi.

    İtalyan pizza fırını üreticisi Morella Fonni yetkilisi William Capraro fuara 14’üncü kez katıldıklarını belirterek, “Bu bizim için büyük bir fırsat. Çok uzun zamandan beri fuarı ziyaret ediyoruz ve katılmaktan da çok memnuniyet duyuyoruz. Fuar sayesinde yeni iş ortaklılıkları kuruyoruz en önemlisi yeni distribütörlerimizi keşfediyoruz. Türkiye’de özellikle HORECA (Hotel-restaurant-cafe) sektörü çok hızla büyüyor. Bu anlamda Türkiye bizim kendimizi tanıtmamız ve göstermemiz için büyük bir kapı açıyor” diye konuştu.