Etiket: Üretilen

  • Yılmaz: “Can verdiğimiz topraklarda üretilen süs bitkilerini kullanalım”

    Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu Başkanı Taner Yılmaz, süs bitkilerinin sektörel olarak bitkisel üretim içinde çok önemli bir yere sahip olduğu ve ekonomiye çok büyük katma değer sağladığını belirterek, “Can verdiğimiz topraklarda üretilen süs bitkilerini kullanalım” çağrısında bulundu.

    Türkiye’nin çok çeşitli ekolojik bölgeye sahip bir ülke olduğunu belirten Başkan Taner Yılmaz, “Ülkemiz iklim ve toprak özellikleri bakımından süs bitkileri yetiştiriciliğine son derece uygundur. Aynı zamanda Türkiye, birçok süs bitkisinin gen kaynağıdır” dedi.

    Türkiye’nin süs bitkileri yetiştiriciliğinde uygun iklimsel ve coğrafi koşulları, pazara yakınlığı ve ucuz iş gücüne sahip olması gibi nedenlerle önemli avantajlara sahip olduğunu vurgulayan Taner Yılmaz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’nin süs bitkileri üretimi itibariyle dünya üretiminde yaklaşık binde 7’lik bir paya sahip olduğunu kaydetti.

    Yılmaz şöyle konuştu:

    “Can verdiğimiz topraklarda üretilen süs bitkilerini kullanalım. İtalya, Almanya ve Hollanda üreticilerini kalkındıracağımıza yerli üreticileri kalkındıralım. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer belediyelerin resmi ve özel kurumlarının yerli üreticileri tercih etmeleri gerekmektedir. Yerli üreticilerin desteklendiği sürece ürün kalitesi olarak 5 yıl içinde yabancı üreticilerin kalitesinin yakalanacağına ve hatta bazı süs bitkilerinde Avrupalı üreticileri geride bırakacaktır.”

    “Milyonlarca dövizi yurt dışına akıtmaya değmez”

    Başkan Taner Yılmaz, süs bitki üreticilerinin üretim konusunda değil satış konusunda muzdarip olduğunu ifade ederek, “Süs bitkileri üreticilerimiz her bölgeye uygun bitki yetiştirebilecek ve her türlü süs bitkisini üretebilecek kapasite ve durumdayken ithal ürünlerde patlama yaşanmakta ve yerli üreticilerimiz desteklenmemektedir. Milyonlarca doların Avrupalı üreticilere aktarılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Yerli üreticilerimizi desteklemek durumundayız” ifadelerini kullandı.

    Görselliği ön planda tutan belediyelerin tercihlerini yerli malından yana kullanmaları gerektiğinin altını çizen Yılmaz, büyüyen ve gelişen şehirleri ithal ağaçlarla süsleyerek, milyonlarca doların Avrupa üreticisine aktarılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.

  • Geçen yıla göre üretilen kitap sayısı arttı

    İzmir Kitap Fuarı’nda konuşan Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, ’’2016 yılında toplam 666 milyon 865 bin 579 kitap üretildi. 2016 yılından kişi başına 8.4 adet kitap düşmektedir. Oysa 2015’te 620 milyon 751 bin 618 kitap üretilmiş, kişi başına düşen kitap sayısı ise 8 adetti. Bu durumda kitap üretiminde yüzde 7.4’lük bir artış görülmektedir’’ dedi. İzmir Kitap Fuarı’nın çok değerli olduğunu belirten Kocatürk, İzmir Kitap Fuarı’nın İstanbul ziyaretçi rakamı ile neredeyse aynı olduğunu söyledi.

    Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş tarafından 22. kez düzenlenen İzmir Kitap Fuarı 22-30 Nisan tarihleri arasında Kültürpark’ta açıldı. Bu yıl 400 yayın evinin katıldığı fuar yaklaşık 150 kültür etkinliğini ziyaretçileriyle buluşturacak. Dokuz gün sürecek etkinler ve imza günlerinde yazarlar okurlarıyla tanışma ve buluşma fırsatı bulabilecek.

    Rakamlarla Trükiye’deki kitaplar

    İzmir Kitap Fuarı’nın açılışında bulunan Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, İhlas Haber Ajansı’na 2016 yılı yayıncılık sektörü ile ilgili verileri ilk defa paylaştı. Kocatürk, ‘Milli Eğitim Bakanlığı ile Yayıncılar Birlikleri Fedarasyonu’nun verilerine göre, 2016 yılında toplam 666 milyon 865 bin 579 kitap üretildi. Bu kitaplar için 404 milyon 129 bin 53 adet bandrol alındı. MEB geçen yıl içinde ilk ve ortaöğretim öğrencilerine 262 milyon 736 bin 286 adet kitap dağıttı. Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün son verilerine göre bugün ülkemizin nüfusu 78 milyon 741 bin 53 kişi olarak belirlenmiştir. Bu durumda 2016 yılından kişi başına 8.4 adet kitap düşmektedir. Oysa 2015’te 620 milyon 751 bin 618 kitap üretilmiş, kişi başına düşen kitap sayısı ise 8 adetti. Bu durumda kitap üretiminde yüzde 7.4’lük bir artış görülmektedir. Türkiye Yayıncılar Birliği’nin de üye olduğu Uluslar arası Yayıncılar Birliği’nin verilerine göre Türkiye yayıncılık sektörü, dünyanın en büyük 11. sektörü haline gelmiştir. Ayrıca üretilen yeni kitap çeşidinde de ülkemiz 11. sıradadır’’ dedi. Katagorilere göre 2016 yılındaki bandrollü kitap sayısını veren Kocatürk, yetişkin araştırma inceleme alanında 65 milyon 234 bin 178 adet kitap, yetişkin kurgu (edebiyat sanat) alanında 20 milyon 226 bin 792 adet, çocuk-gençlik alanında 32 milyon 459 bin 792 adet, inanç kitapları alanında 50 milyon 454 bin 835 kitap, akademik yayınlar alanında 4 milyon 997 bin 28 kitap, eğitim kitapları alanında 224 milyon 968 bin 664 kitap ve ithal alanda ise 5 milyon 787 bin 664 bandrollü kitabın olduğunu söyledi.

    İzmir 4’üncü sırada

    İllerdeki kitap Türkiye Yayıncılar Birliği’nin yürüttüğü ve amacı yayıncılarla ülke çapındaki kitap evlerini buluşturmak olan Kitapevi Envanteri Projesi sonuçlarına göre bugün Türkiye’de bin 531 adet kitap satış noktası bulunuyor. Kitap satış noktalarından 83’ne sahip olarak İzmir listede 4’üncü sırada yer alıyor. İzmir’de sadece kitap satan satış noktası sayısı ise 27’dir. İstanbul’da 418, Ankara’da 156, Bursa’da 133’dür’’ dedi

    İzmir fuarı çok değerli

    İzmir Kitap Fuar’ını değerlendiren Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, ‘’Türkiye Yayıncılar Birliği olarak TÜYAP ile İstanbul, Adana, Samsun, Bursa ve Gaziantep’de fuarlar düzenliyoruz. İzmir’de bunlardan bir tanesi. İstanbul’dan sonra en çok ilginin olduğu, en çok yayın evinin katıldığı, en çok ziyaretçinin olduğu yer İzmir. İzmir’in şöyle bir özelliği var. Burada yaptığımız bütün etkinliklerin dolup taşması, okurların yazarları ile bulunması ziyaretçi rakamları ile bu rakamlar İstanbul’daki ile neredeyse yakın rakamlar. Bütün yayıncılar ve yazarlar, okurlarla İzmir’de buluşmaktan son derece mutlu. Türkiye Yayıncılık ekonomisi açısından 4. sırada yer alıyor’’ dedi .

  • 20 metrekarede üretilen bağlama, gönüllerin sesi oluyor

    Gaziantep’te 20 metrekarede üretilen bağlama, ustaların eliyle gönüllerin sesi oluyor.

    Aşıkların yüreğine seslenen bağlama, Gaziantep’te merdiven altı tabir edilen küçük bir alanda üretiliyor. Anadolu insanının saz olarak bilinen ve telli çalgılar grubunda yer alan bağlama, ustalarının maharetli ellerinde gönüllerin sesi oluyor. İyi bir bağlamada el işçiliği büyük bir önem taşırken, ustalarının sayısı gittikçe azalıyor.

    Gaziantep’te 20 yılı aşıkın süredir bağlama imalatı yapan Mustafa Akkaya kişiye özel yaptığı bağlamalarla tanınıyor. 20 metrekarelik atölyesinde ürettiği bağlamalar gönüllerin sesi oluyor. Merdiven altı iş yerlerini hatırlatan 20 metrekarelik atölyede küçük yaşta bağlama yapmayı öğrenen Akkaya, “Küçükken babamın atölyesinde çalışmaya başladım. Toz ve ahşap kokusunun içerisinde büyüdüm. Ustalığımı 1999 yılından itibaren sayıyorum. Küçüklüğümden beri atölyedeyim. Özel sipariş üzerine yapıyorum. El sanatları genelde rağbet görmüyor. Zor meşakkatli sabır isteyen küçük yaşta başlanması gereken bir iştir. O yüzden el sanatlarının genel itibariyle talep görmüyor. Aynı şey bağlamada da mevcuttur. Bağlamanın tarihi Orta Asya’dan gelen Türk kültürünü yansıtan canlı tutan bir aracımız. Bu araç duyguları ifade ediyor, yaşanmışlıkları ifade ediyor. Atalarımız ozanlarımız iyi ve kötü günde de yaşadıklarını ifade etmek için bağlama çalmışlar. Bu hala da böyledir. O yüzden ben üstüme düşeni yapıyorum. Bu işi en güzel şekilde yapmaya çalışıyorum. Küçük şehirlere de bağlama yapımı yok denecek kadar azaldı. Büyükşehirlerde imkanlardan dolayı daha fazla bağlama imalatı var. Bağlama yapmanın ilk 25 yılı zordur. 25 yıldan sonra kolaydır. Bağlama yapmak gerçekten sabır isteyen zor bir iştir” dedi.

  • Tuzla’da üretilen gemiler rotasını dünyaya çevirdi

    İstanbul Tuzla’daki tersanelerde üretilen askeri lojistik gemiler ve römorkörler rotasını dünyaya çevirdi.

    Danimarka ve İtalya başta olmak üzere birçok ülkeye gemi ihraç etmede ivme gittikçe yukarıya doğru yükseliyor. Hükümetin Türkiye’de denizciliği hareketlendirmek için attığı adımlar sektöre olumlu yansıyor. Tersaneler için sağlanan devlet teşvikleri, tersane izinlerinin 49 yıllığına çıkarılması gibi teşvikler sonucu denizcilik sektöründe yukarı yünlü bir hareketlenme kazanıldı. Römorkör (Tug Boat) üretiminde dünyada üst sıralarda yer alan Sanmar Tersanesi ve petrol arama platformu destek gemisi ve Askeri Savunma Sanayisine yönelik çalışmalarını sürdüren Selah Tersanesi 5-8 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek Europort Turkey Uluslararası Denizcilik Fuarı öncesinde kapılarını basın mensuplarına açtı.

    Türkiye’den Danimarka’ya acil kurtarma gemisi

    Sanmar Tersanesi’nde üretilen ve 360 derece dönme kabiliyetine sahip ‘Svitzer Pacuare’ isimli römorkör, Danimarka’ya ihraç edilmek üzere bekletiliyor. 6 milyon dolara satılan römorkörün acil durumlarda 300 bin tonluk gemileri çekebilecek kapasitede olduğu öğrenildi.

    Savunma sanayi ve enerji sanayisine yönelik gemi inşasında dünyanın sayılı tersaneleri arasında yer alan Selah Tersanesi’nde ise Mayıs ayında İtalya’ya ihraç edilecek Askeri lojistik Gemisi sergilendi. 90 metrelik bu geminin içinde acil yoğun bakım ünitesinden helikopter platformuna, acil iniş pistinden seyyar itfaiyeye kadar herşey bulunmakta.

    Selah Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Selah konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Bu gemimiz yapmış olduğumuz serinin 14’üncüsü oluyor. Önümüzdeki ay İtalya’ya teslim edilecek. İtalya’ya toplamda 14 tane benzeri gemi ihraç ettik. Bunların özellikler açık denizlerde lojistik destek gemisi. Açık denizlerde petrol platformlarına veya kablo döşemede destek verme niteliğine sahip. Aynı zamanda onlara personel, yakıt, yiyecek ikmallerini sağlayan bu tür hizmetleri veriyor. İçersinde herhangi bir yaralanmalara karşı bakım üniteleri var. Bunlar bulunduğu yerde uydudan aldığı sinyal ve verilerle denizin ortasında, rüzgarda, dalgada pozisyonunu sabit koruyabiliyor. Bunlar çok amaçlı destek gemileri. Bunlardan bir eşini Kuzey Denizi’nde Hollanda Deniz Kuvvetleri arama ve kurtarma çalışmalarında kullanıyor. Yine aynı firma İngiltere ile ikincisini görüşüyor”.

    Gemi inşa sürelerinin 16 ayı bulabildiğine dikkat çeken Selah, “Bu gemini inşası 16 aya kadar sürebiliyor. Nitekim bunu da 16’ncı ayın sonunda teslim etmiş olacağız. Ama bizdeki inşa süresi 8 ile 12 ay arasıdır. Şuanda tersanemizde fiilen çalışan sayısı 450’dir. 120’ye yakın beyaz yakalı arkadaş çalışıyor. Aynı anda toplam 4 gemi inşa edebiliyoruz. Yerli malzemeleri tercih ediyoruz jeneratör de dahil olmak üzere, vinçlerimiz yerli, ırgatlar, kablolar, borular hepsi yerli” dedi.

  • 3D yazıcı ile üretilen ilk otomobil açık arttırmaya çıkarıldı

    Çalışır durumda olmayan araç, 5 bin 500 dolara satıldı.

    Dünyada 3D yazıcı ile üretilen ilk otomobil bu hafta başında açık arttırmaya çıkarıldı. 3D aracın arkasındaki ismin ilham kaynağı, oldukça farklı bir tasarımla yeniden yorumlanan bir 1971 Ford Torino’ydu. Çalışır durumda olmayan araca bir kişi sahip olmak için 5 bin 500 dolar vermeyi kabul etti. Alışılmadık otomobil, Güzel Sanatlar Akademisi’ne katılarak Amerika’ya taşınan bir Rumen sanatçısı Ioan Florea’nın eseri olduğu açıklanırken, Florea, deneysel amaçlarla geliştirilen ve işlevsellik taşımayan sanat objeleri geliştirmek için endüstriyel boyutta bir 3D yazıcı kullandı.

    Florea’ya göre otomobilin gövdesi ’sıvı metal ve nano ve ultra hafif materyallerin birleşimi’ şeklinde olurken, bununla birlikte, ışığı yansıtmak ve organik ve geometrik şekiller arasında otomobilin dengesini sağlamak için 3D baskılı kalıplarda ilave teknoloji kullandığını da ifade ediliyor. Florea, 2013’te meydana getirdiği eserinin, ikinci sanayi devrimi (Henry Ford’un montaj hattını tanıttığı zamanlar) ve 3D teknolojisi ile gelen üçüncü sanayi devrimi arasındaki geçiş sürecini sembolize ettiğini belirtti.