Etiket: Üretildi

  • Adana’da 12 bin ton “İyi Pamuk” üretildi

    Adana Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Şahin Bilgiç, Adana’da 12 bin ton ’İyi Pamuk’ üretimi olduğunu belirterek, “İyi Pamuk üretiminin artmasıyla ithal ettiğimiz pamuk oranı azalacak ve bunun sonucunda ülkemizin cari açığının azalmasına katkıda bulunmuş olacağız” dedi.

    Kaliteli ve sürdürülebilir pamuk üretiminin artması için 2013 yılından itibaren sıfırdan başlatılan İyi Pamuk (Better Cotton) uygulaması ile pamuk ithalatının ve cari açığın azaltılması hedefleniyor. Şu an yaklaşık 40 bin dekar alanda yapılan İyi Pamuk üretiminin artarak 130 bin dekar alanda yapılması için üreticilere destek sağlanıyor. Çevre dostu, çocuk işçiliğine ve denetimsiz kimyasal madde kullanımına karşı olan İyi Pamuk uygulaması büyük firmaların talepleri ile artmaya devam ediyor.

    “12 bin ton İyi Pamuk üretimi oldu”

    ATB Başkanı Şahin Bilgiç, İyi Pamuk üretimindeki hedeflerinin toplam pamuk üretiminin 3’te 1’i olduğunu belirtti. Bilgiç, “Adana’da 2017 yılında 12 bin ton İyi Pamuk üretimi oldu. Bu yıl daha fazla üretim bekliyoruz. Üreticilerimizle sürekli diyalog halindeyiz. İyi Pamuk üretiminin artmasıyla ithal ettiğimiz pamuk oranı azalacak ve bunun sonucunda ülkemizin cari açığının azalmasına katkıda bulunmuş olacağız” diye konuştu.

    Sürdürülebilir pamuk üretiminin önemini vurgulayan Bilgiç, ATB olarak üreticilerin yanında olduklarını ve her türlü desteği verdiklerini belirtti.

    İyi Pamuk lisansının alınabilmesi için pamuğun rengi, kimyasal içeriği gibi bir takım testlerden geçmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Bilgiç, ATB olarak bu testlerin yapılması için gerekli olan bütün teknolojik altyapıya sahip olduklarını ifade etti.

    “Üreticilerin lisanslı depoları kullanması gerekli”

    Tarım ürünlerinin sağlıklı bir şekilde saklanması aynı zamanda sürdürülebilir tarım için gerekli olan ürün muhafaza depolarının kullanımının artmasının İyi Pamuk için önem arz ettiğini, üreticilerin, lisanlı depoları kullanması halinde bütün vergilerden muaf olduğunu söyleyen Bilgiç, şunları kaydetti:

    “Üretici tarladan ürününü bize getirdiği takdirde, devlet üreticimize ton başına 25 lira nakliye desteği veriyor. Her araç için 25 lira analiz ücreti ve 6 aya kadar depoda kalan ürünün kirasını karşılıyor. Bunun yanı sıra 9 ay depoda kalan ürüne, ürünün depoda kaldığı süre içerisinde dökülen toplam ürünün yüzde 75’i kadar faizsiz kredi veriyor.”

    Şahin Bilgiç, ATB olarak pamuğun depolanması için üreticilerin 12 ay boyunca kullanabilecekleri lisanslı depolarda pamukları muhafaza edebileceklerini ve üreticiye her türlü desteği vereceklerini belirtti.

  • Sezonun ilk zeytinyağı üretildi

    Türkiye’nin en önemli zeytin üretim merkezlerinden Balıkesir’in Edremit körfezinde, bazı üreticiler zeytin hasadına başlarken, Gömeç ilçesinde de sezonun ilk zeytinyağı çıktı.

    Gömeç’in Karaağaç Mahallesinde zeytinyağı üreten Mehmet Özgü Manisalı, Edremit körfezinde sezonun ilk zeytinyağını çıkardı. Büyük bir titizlikle hasat edilen zeytinler, ayıklandıktan sonra yıkanıp sıkılırken, musluklardan zeytinyağı akmaya başladı. İlk zeytinyağının 0,5 asit olarak ölçülmesi üreticileri sevindirdi. Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin yöredeki zeytinleri iki kez ilaçlamasının kaliteyi artırdığı kaydedildi.

    Sezonun ilk zeytinyağını çıkarmanın mutluluğunu yaşayan Mehmet Özgü Manasalı, ihracat yapacaklarını ve eski yıllarda olduğu gibi uluslararası yarışmalara katılacaklarını söyledi. Manisalı, “Şu anda işlediğimiz zeytinler domat türü zeytinler. Yani kalamata denen zeytinlerin hasadına başladık. Bunlardan soğuk sıkım üretim yapıyoruz. Domat zeytininden üretilen zeytinyağları olabildiğince asit derecesi düşük, tat ve lezzet olarak çok iyi. İnşallah Türk zeytinyağlarını yurt dışına ihraç edebileceğiz. Gene uluslar arası yarışmalara katılıp Türkiye’yi temsil etmek istiyoruz. İnşallah, başarırız” dedi. Gıda Mühendisi Kazım Karabıyık da, “ 2018-2019 yılının ilk zeytinyağlarımızı sıktık. Çok kaliteli yağlar ürettik. Erken hasat soğuk sıkım üretim yapıyoruz. Bu sene de geçen yıldan daha kaliteli yağlar üretmek için gayret sarf ediyoruz. İnşallah, bu yıl da bereketli ve güzel bir yıl olacak” dedi.

  • Van’da roket ve uçaksavara dayanıklı zırh üretildi

    Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Teknokent bünyesinde çalışmalarını sürdüren bilim insanları tarafından daha önceden nanoteknoloji kullanılarak üretilen çelik yelek, geliştirilerek roket, uçaksavar ve benzeri mühimmatlara karşı dayanıklı hale getirildi.

    Van YYÜ Teknokent bünyesinde yerli üretim çelik yelek üzerinde çalışmalarını sürdüren bilim insanları, savunmaya en çok ihtiyaç duyulduğu dönemde roket, uçaksavar ve benzeri mühimmatlara karşı dayanıklı zırh üretti. Testlerden başarılı sonuç veren zırh, esnek olma özelliği ile de birçok yüzeye uygulanabilecek. Konuya ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulunan Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, daha önceden üretilen çelik yeleğin geliştirildiğini belirtti. Geliştirilen yeleğin tank zırhı ve güvenlikli kulelerde kullanılabileceğini ve testlerden başarıyla geçtiğini ifade eden Rektör Battal, “Biliyorsunuz çok önceden beri Teknokentimizde önemli çalışmalar yapılmaktaydı. Özellikle güvenlik yeleği dediğimiz, çelik yelek kapsamında önemli çalışmalara adım atıldı. Bu geliştirilerek tank zırhına ve güvenlikli kulelere kadar geliştirildi. Üniversitemiz tarafından geliştirilen yelek, çok değişik kapsamda güce sahiptir. Mermilere karşı koruyucu özelliği bulunan çelik yelek, güvenlik kuleleri ve tank zırhı için de geliştirilmiş oldu” dedi.

    “Testlerden başarıyla geçti”

    Tüm testlerden geçen zırhın seri üretim için son aşamaya geldiğine dikkat çeken Battal, “Tüm testler yapıldı. Bunlarda artık üretim aşamasına geçildi. Üretimine Vanımızın teknokenti içinde devam edilecek. Bu çelik yelek koruma ve güvenlik durumuna göre ceketin içine dahi dikilecek incelikte. Ama güvenlikli yeleğimiz yaklaşık 250-300 gram civarında. Dolayısıyla bu yelek akranları içerisinde hem daha güvenlikli hem de daha hafif bir yelek olarak piyasaya sürülmüş olacak. Biliyorsunuz güvenlik kuleleri son derece önemli, gerek güvenlik güçlerimiz açısından gerekse değişik birimlerin korunması açısından. Bu güvenlik kulelerinde de değişik malzemeler kullanmak suretiyle oraların güvenliği değişik mermilere, silahlara karşı güvenli hale gelmiş olacak. Buradaki buluşlardan en önemlilerinden bir tanesi de tank zırhının olmasıdır. Tanklar savaş meydanlarında olsun, güvenlikli bölgelerde olsun çok değişik mermilere muhatap olan araçlardır. Bunların etkin bir şekilde korunması lazım. Bunla ilgili çalışma da iyi bir noktada. Bunla ilgili de seri üretime geçmek için son aşamaya gelindi.”

  • Türkiye’de ilk defa üretildi: ‘Ham madde olarak seramik kullanılan 3 boyutlu yazıcı’

    Eskişehir’de bulunan bir tasarım atölyesinde Türkiye’de ilk defa ham madde olarak kilin kullanıldığı 3 boyutlu yazıcı üretildi.

    Endüstriyel işletmelerin ya da büyük ölçekli üretim yapan fabrikaların maliyetlerinin önemli ölçülerde azaltılmasının önünü açan 3 boyutlu yazıcılar, daha kaliteli ve dayanıklı ürünler elde edilmesini sağlıyor. Hammadde olarak genellikle bakır, bronz, seramik, ahşap, bambu hatta sıvı reçinenin kullanıldığı yazıcılarda son dönemlerde farklı ürünler de değerlendiriliyor. Bu kapsamda yola çıkan baba ve oğul, Türkiye’de ilk defa Eskişehir’de plastik yerine kil kullanılan yazıcı tasarlandı. Türkiye’de daha önce yapılmamış olan bu 3 boyutlu yazıcı ile çizilen objeler kil ile üretilirken baba Cenk ve oğul Ulaş Tigin, ilerleyen dönemlerde ürünlerini geliştirmek istiyor.

    “En son tasarladığımız model Türkiye’de bir ilk”

    Eskişehir’de Tripedia Tasarım Atölyesinin işletmeciliğini yapan Makine Mühendisi baba Cenk Tigin tasarladıkları modelin Türkiye’de bir ilk olduğunu ifade ederek, “Biz normalde plastikle çalışan 3 boyutlu yazıcıları hem tasarlıyoruz hem üretiyoruz. En son tasarladığımız model Türkiye’de bir ilk. Plastik yerine kilden üretim yapıyor ve ham madde olarak kil kullanılıyor. Bizim zaten 3 yıllık bir tecrübemiz var. Anadolu Üniversitesi’nden gelen bir istek üzerine beraber çalıştık. Daha önce kullandıkları bizimkinin üçte biri ebatlarında baskı yapabilen bir makineydi. Büyük bir makine yapıp yapamayacağımızı sordular. Biz de araştırdık, inceledik 2 aylık bir tasarım sürecinden sonra Türkiye’de ki ilk kil makinesini tasarladık ve üretmeyi başardık. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi daha çok kendi tasarımlarını üretmek için kullanıyor. Biz şu anda makineyi denemek için internetten indirdiğimiz ve ya kendi tasarladığımız objeleri çizdik ve makinede üretmeyi başardık. Bundan sonrasında Anadolu Üniversitesi kendi tasarımlarını bu makine ile üretecek. Boyut olarak 400 milimetre çapında ve 700 milimetre boyunda döküm yapabiliyor. Biz şu anda bunu daha çok atölye, ev ve ya okullarda kullanılabilecek şekilde masaüstü modelini tasarlıyoruz. Eylül ayının sonuna doğru da onu üretmeyi planlıyoruz” dedi.

    “Farklı malzemeler üzerinde ilerlemeyi planlıyoruz”

    Anadolu Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü mezunu Ulaş Tigin ise daha farklı malzemeler ile üretim yapmak istediklerini ifade ederek, “Makinenin tasarımını henüz bitirdik. İlk siparişimizi de bu hafta içerisinde teslimat yapacağız. Gelecekle ilgili durumları henüz bilemiyorum ama yurt dışında da çok nadir bir teknoloji. Özellikle seramikle çalışan 3 boyutlu yazıcılar. Gelecekte bunu değerlendireceğiz. Biz burada farklı bir teknoloji çalıştık. Normalde çalıştığımız teknoloji plastik malzemeyi eriterek, üst üste bindiren bir sistem. Biz burada direk sıvı materyalleri basınçlı bir tüpün içerinden kafa kısmına aktararak baskı sağlıyoruz. bu farklı teknoloji bize plastik dışındaki malzemeleri kullanma imkanı sunuyor. Sıvı olarak kullanabildiğimiz farklı polimerler, farklı kil gibi malzemeleri kullanıyoruz. Bu konuda malzemeyi de detaylandırıp farklı malzemeler üzerinde ilerlemeyi planlıyoruz. Biz bundan 5 sene önce evimizin garajında başladık. Yaklaşık 1.5 senelik bir çalışmanın ardından beraber bir şirket kurup bunu profesyonel hayata dökmeye karar verdik. Son üç senedir de profesyonel olarak bu işi yapıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Türkiye’de ilk kez üretildi, 61 ülke sıraya girdi

    Türkiye’de ilk kez Trabzon’da üretilen trifaze ani su ısıtıcısı için 61 ülke sıraya girdi.

    Trabzon’da 4 yıldır trifaze ani su ısıtıcı projesi üzerinde çalışan Albayrak kardeşler bu projeyi hayata geçirdi. 380 volt ile çalışan trifaze ani su ısıtıcının seri üretime geçmesiyle yurtdışından Albayrak kardeşlere talepler gelmeye başladı. 61 ülkeye ‘Veito Blue S’ ismini verdikleri ani su ısıtıcıyı ihraç eden Albayrak kardeşler, Türkiye’nin ithalat rakamını düşürmeyi amaçlıyor. 1978 yılında aile şirketi olarak kurulan fabrika şimdilerde Beşikdüzü ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesi’nde 85 kişiye istihdam sağlıyor.

    Cemsan Elektrikli Cihazlar Sanayi ve Ticaret Şirketi ortaklarından Cemil Albayrak, trifaze ani su ısıtıcı sistemini Türkiye’de ilk kez hayata geçirdiklerini belirterek, “1978 yılında bu işe başladık. Babamız bu üretime başladı sonrasında biz 3 kardeş olarak bu işi devam ettiriyoruz. Ürettiğimiz ürünleri dünyaya ihraç ediyoruz. Trifaze ürünümüz yani 380 olan sanayi elektrikle üretilen 4 yıllık bir projemizdi ve bunu hayata geçirdik. Türkiye’ye sanayi elektriği evlere verilmeye başlandı. Çok ciddi bir pazarı var. Bu ihtiyacı Türkiye’de ilk kez biz yaparak karşılamış olduk. Farklı markalarda ithal ürünler geliyordu artık Türkiye ekonomisine katkı sağlamış olacağız. İthalata bir nebze olsun engel olmuş olacağız” dedi.

    61 ülkeye ihracat yaptıklarını dile getiren Albayrak, “Yeni bir ürün insanların bunu tanıyıp anlaması için biraz süreç geçecek. Fakat ekonomi anlamında düşündüğümüzde evimize hem su hemde enerji ekonomisi sağlayacak. Çünkü bunu ihtiyaç duyulduğu zaman kullanıyorsunuz. Evin ne zaman su ihtiyacı varsa açıyorsun enerji harcamaya başlıyor, kapatıyorsunuz hiçbir enerji harcamıyor. Ergonomik bir yapıya sahip istediğiniz yere konumlandırabiliyorsunuz. Evinizde herhangi bir yer kaplamıyor. Dünya pazarında ABD, Kanada, İngiltere, Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri tamamı var. Bu işin anavatanı olan Çin’e de bu ürünlerimizi gönderiyoruz. Toplamda 61 ülkeye burada ürettiğimiz ürünleri ihraç ediyoruz. Ülke sayımızı çok kısa zamanda 100’ün üzerine çıkarmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Bu işin anavatanı olan Çin’e de bu ürünlerimizi gönderiyoruz”

    Türkiye’nin ithalatını düşürebilecek her türlü ürünü üretebileceklerini dile getiren Albayrak, “Küçük ev aletlerinde üretebileceğimiz birçok ürün daha var. Ülkemizin ithalatını düşürebilecek her türlü ürüne varız. Biz bunları üretmeye hazırız. Yeter ki ham maddeye ulaşalım. Biz bunu rahatlıkla yapabiliriz. Hedefimiz küçük ev aletlerinde çok büyük bir marka olmak. Sadece Türkiye’de değil dünyada şofben ve ısıtıcı denildiğinde akla gelen bir marka olmak istiyoruz. Türkiye’de 350 noktada güçlü bir servis ağımız var. Biz ürünlerimiz tasarım olarak diğer firmalardan farklı olarak üretiyoruz. İnsanların kafesine, evlerin terasına, banyoların içine tasarımı bozmayacak ürünler üretiyoruz. Biz bir aile şirketiyiz. Bu işe ilk başladığımızda babam ve 3 kardeş vardık. Bu işin hamurundan geldiğimiz için çok iyi biliyoruz. Şuanda 85 çalışanımız var. İnşallah bu sayı 185 olacak. Tamamıyla bilgisayarlı makineler kullanıyoruz. Hata yapamayız. Onun için makinelerimizin tamamı bilgisayarlı. İnsanın hatasını engelleyecek şekilde dizayn edilmişler. Dünyada marka olmuş makineleri kullanıyoruz. Çünkü biz görsele hitap ediyoruz kaliteden ödün veremeyiz” ifadelerini kullandı.