Etiket: Üreticisi

  • Dünya rekoru kıran Kahramanmaraşlı tatlı üreticisi: “Yarım ton ağırlığında baklava hazırladık gururluyuz”

    Ankara’da gerçekleşen Travelexpo 3’üncü Uluslararası Turizm Fuarı ve Gastronomi Zirvesi’nde yarım ton baklava hazırlayarak dünya rekoru kıran Kahramanmaraşlı dondurma ve baklava üreticisi Mehmet Kanbur, “Baklavanın anavatanı Türkiye’dir” dedi.

    Ustalar tarafından el birliğiyle hazırlanan ve 2.5 metre genişliğinde, 7 metre uzunluğunda, 11 bin 800 dilim şeklinde dev bir fırının içinde yapılan 513 kilogramlık baklava, Guinness Rekorlar Kitabı’na girmişti. Baklavanın başkentinin Mezepotamya olduğunu söyleyen Kahramanmaraşlı dondurma ve baklava üreticisi Mehmet Kanbur, Yunanistan’ın baklavaya sahiplenmesinin nafile olduğunu anımsattı.

    Osmanlı Devleti’nin hakim olduğu bütün bölgelerde tatlının olduğunu dile getiren Kanbur, “Bundan birkaç gün önce baklavada dünya rekorunu Ankara’da kırdık. Bizim gayemiz burada Türk baklavasını dünyaya tanıtmaktır. Yani burada Gaziantep vesaire değil, Türk baklavasının tanıtımıdır. Baklavanın bizim için ayrı bir yeri var. Doğumdan ölüme kadar her zaman baklava yenilir. 513 kilogram ağırlığındaki baklava ile dünya rekoru kırdık. Bu gurur hepimizin tüm Kahramanmaraşlılarındır. Yaptığımız baklavayı cevizli yaptık. İnşallah ilerde yeni rekorlar da gelecek. İnsanlara model olmak istiyoruz, herkes yaptığı işinde bir model olsun istiyoruz. Biz Türkiye ve Kahramanmaraş olarak yaptığımız bu işi canlı olarak gösterdik. Baklavanın anavatanı doğum yeri Türkiye’dir. Mezopotamya medeniyetin ve mutfağın doğum yeridir burası. Osmanlı Devleti’nin hakim olduğu bütün yerlerde tatlı vardır” dedi.

  • Tütün üreticisi ’destek’ istiyor

    Samsun Bafra Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, tütünün de tarım ürünü olarak kabul edilerek devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini söyledi.

    Tüccara getirdikleri ürünleri satmak isteyen üreticilerle konuşan Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, tütüne de diğer tarım ürünlerine verilen desteğin verilmesini istedi. Tosuner, “19 liraya satılan tütünün bugün 17 lira maliyeti var. Üreteci tütünü 25 liraya satarsa para kazanır. Çiftçi çok mağdur. Devletimiz bu tütünü tarım ürünü bildiği halde, tarım ürününün dışına çıkarttı ve destek vermiyor. Tütünü tarım ürünü olarak kabul etmezse kırsalda göç yüzde 30’lara ulaşacak. Üretici masrafını kurtarmadığı için yapmıyor, tütünden başka da bir gelir kaynağı yok. Tütünün de tarım ürünü olarak kabul edilmesi lazım” dedi.

    “Yasaksa hiç yapılmayacaksa yapmayalım”

    Çetinkaya Mahallesi’nden üretici Can Ahmet Kurt ise, “Bu sene teslim ettiğim tütünden kârımız yok, zararımız çok. 10 liraya tütün dizdiriyoruz, 17 liraya mal ediyoruz, 19 liraya tütün satıyoruz. Biz destek istiyoruz. Buğdaya, mısıra, silaja, çeltiğe verdiği gibi destek istiyoruz. Bakanımızdan ricamız bu. Tütüne hiçbir destek yok. Yasaksa hiç yapılmayacaksa yapmayalım” diye konuştu.

    Barış Mahallesi’nden üretici Mehmet Kansız ise, “Genelde Bafra Ovası tütün üzerine yürüyor. 18-46 bir torba gübre 95 lira, tütün 19 lira. Üretici nasıl yapacak? Mazot olmuş 5 lira. Bafra kırsalda tütün ovası. Bu beyaz lahana olayı değil. Ben bugün 1 ton tütün satıyorsam benden stopaj parası kesiyor, benden vergi alıyor. Benden vergi aldın mı destek vermen lazım. Bir buğdayla bir tütünle olmuyor. Özellikle çiftçinin istediği mazot, gübre. Bugün gübre 50 lira olursa ben 2 ton daha fazla yaparım. Gübreyi alamadığım için tütünü 1 tonla geçiriyorum. 5 çocuğum var. Bugün 1 ton tütünle geçinebilir mi” şeklinde konuştu.

    Tütün üreticileri, diğer tarım ürünlerine verilen desteğin tütüne de verilmesini istiyor.

  • Toroslar Belediyesi ve Ziraat Odası, mantar üreticisi yetiştirecek

    Toroslar Belediyesi ve Mersin Ziraat Odası işbirliğinde ‘Sertifikalı Mantar Yetiştiriciliği Kursu’ açıldı. Kursa katılan 67 kursiyer, hem teorik hem pratik eğitim alacak.

    Mersin Ziraat Odası’nda verilecek mantar yetiştiriciliği kursunun açılışına Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna, Mersin Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Arif Abalı, Mersin Ziraat Odası Cengiz Gökçel, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Kemal Karaoğlu ile kursiyerler katıldı.

    “Küçük aile işletmeleri de mantar yetiştiriciliği yapabilir”

    Kursun açılışında konuşan Ziraat Odası Başkanı Gökçel, küçük aile işletmelerinin de mantar yetiştiriciliği yapabileceği düşüncesiyle Mersin’de de mantar yetiştiriciliğinin, üreticisine ekonomik anlamda katkısının olacağını gözlemlediklerini ve bu kursu açtıklarını ifade etti. Türkiye’de mantar yetiştiriciliğinin giderek arttığına işaret eden Gökçel, “Güzel bir pazara sahip olması, düşük bir sermaye ile üretim tesisi kurulabileceği, mantarcılığı cazip hale getiriyor. Devletin bu sektöre destek vermesi de bu üretimin artmasına neden olacaktır” dedi.

    Kursun, Halk Eğitim Müdürlüğü eğitmenleri tarafından teorik ve Toroslar Belediyesi tarafından oluşturulacak uygulama alanlarında da pratik olarak verileceğini bildiren Gökçel, 70 gün sürecek olan kursa 34 kadın, 33 erkek olmak üzere toplam 67 kişinin katılacağını ifade etti. Son yıllarda tarımdan arzu ettiği geliri elde edemeyen ve köyden kente göç eden genç nüfusun da bu tür eğitimler ile köyünde kalarak üretime katkı yapacağını düşündüklerini vurgulayan Gökçel, bu tür eğitim çalışmalarına devam edeceklerini dile getirdi. Gökçel, “Bayanlarımıza da pozitif bir ayrımcılık yapılarak sosyal güvenlik primlerinin de mutlaka desteklenmesi, kadınlarımızın daha çok sayıda üretime katılmasını sağlayacaktır. Tabi bu eğitim ile iş bitmiyor. Mantar üretiminin devamlılığının ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için pazarlamasının da ne kadar önem arz ettiğini biliyoruz. Bu nedenle mutlaka önümüzdeki dönemlerde mantar üreticisini de bir birlik veya kooperatif çatısı altında buluşturarak üreticilerinin pazarlama kabiliyetlerinin artırılması ve Mersin’in bu anlamda markalaşması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

    “Mantarcılık eğitimleri, mantarcılıkta Mersin’i marka kent haline getirmekte atılacak adımlardan biri”

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Abalı da Ziraat Odası’nın mantar yetiştiriciliği eğitiminin daha önce ilçe müdürlükleri tarafından yürütüldüğü belirterek, “Ancak, Mersin’de mantarcılık daha yeni yeni kalkınmakta. Hem ilçe müdürlüklerimizin hem de tarımla uğraşan diğer kuruluşlarımızın eğitim çalışmaları, mantarcılıkta Mersin’i marka kent haline getirmekte atılacak en büyük adımlardan biri. Mantarcılıkta Antalya ilerlemiş durumda ve bu konuda birlikler, kooperatifler var. Hem kültür mantarı hem de istiridye mantarı yetiştiriciliğinde birçok çalışma yapılmakta. Bakanlığımızın desteklediği ‘Genç Çiftçi Projesinde’ hem kültür mantarı hem de istiridye mantarı tesisleri kurulmakta. Bu anlamda, bu çalışmayı önemsiyoruz. Bu çalışmalar devam ettikçe de Türkiye ve Mersin tarımı anlamında da birçok projelere imza atılacaktır” diye konuştu.

    “Üreticilerimiz için 2014 yılından bu yana birçok ürün çeşidi yetiştirdik”

    Toroslar Belediye Başkanı Tuna ise Mersin’in bütün güzellikleri içinde barındıran bir kent olduğunu belirterek, böyle bir kentte üretimi daha fazla desteklemek gerektiğinin altını çizdi. Belediye başkanlarının, özellikle işsizlik konusunda çok sıkıntı çektiklerine dikkat çeken Tuna, “Eskiden 20 dönüm bahçesi olan bir insan köyün ağasıydı ama şu anda 50 dönüm yeri olan insan bile hayatını zor idame ettiriyor, çünkü narenciyenin 1999’daki fiyatıyla şu andaki fiyatı aynı. Biz de özellikle sınırlarımızın genişlemesiyle ciddi anlamda üretim yapılan bir bölge konumuna geldik. Belediye bünyesindeki ziraat mühendisimiz ve veterinerimizle üretimin nasıl yapılması gerektiği konusunda beyin cimnastiği yapıyoruz. 2014 yılından bu yana birçok ürün çeşidi yetiştirdik. Bin metrekarelik seradan 10-14 gün içinde ürün alınabilen, şu andaki piyasa değeri de tanesi 10-15 lira olan ve ejder meyvesi de denilen pitaya yetiştirdik. Pazar problemi de yok. Pasiflora yetiştirdik. Kurt üzümü denilen gojiberi yetiştirdik ve ciddi anlamda ürün de aldık. Kahve yetiştirdik. Son zamanda da dünyanın en pahalı baharatı olan, kilogramı 45 bin liradan satılan safran yetiştirdik. Dönümünden 35-40 lira elde edebiliyorsunuz. 10 dönüm narenciyeden 350 bin lira değer karşılığına geliyor. Narenciyenin dönümünden en fazla 3-4 bin lira alabilirsiniz. Biz, az yerden hem çok hem de kıymetli, değer bulabilecek türlere bakıyoruz. Amacımız, insanlarımızın üreterek, kimseye bağımlı olmadan yaşamalarını sağlamak. Bu yönde mücadele ediyoruz” şeklinde konuştu.

    Belediye olarak istiridye mantarı da yetiştirdiklerini söyleyen Tuna, kursiyerlerin Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ndeki bu üretim alanında pratik eğitim alacakları bilgisini verdi. Ayrıca, Karaisalı Mahallesi’nde belediyeye ait 16 bin metrekarelik arazinin yanında kullanılmayan bir tavuk çiftliğini kiraladıklarını anlatan Tuna, “Orada hem hayvancılık hem arıcılık hem de değişik türde ürün yetiştireceğiz. Çiftçiden, üretimden, birlikte üretmekten yanayız. Bu projede de kursiyerlerimiz üretecekler. Örneğin 112 metrekarelik bir mantar üretim tesisinin maliyeti 40-50 bin lira arasında. Bir kişi böyle bir projeyi hayata geçirdiği zaman aylık 4-5 bin lira kazanabilecek duruma geliyor. Bu ciddi bir rakam. Sürekli verim alınabilecek böyle bir ürün yetiştirmek çok önemli. Hatta bir yan gelir olarak da ev ekonomisine katkı sağlar. İnşallah bu proje, 67 kursiyerimizin evine ekmek götüreceği bir proje olur” dedi.

  • (Özel haber) Fındık üreticisi gözünü kiviye dikti

    Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde, fındık üretiminden vazgeçerek kiviye yönelen çiftçi, kazancını 3 kat arttırdı. Alaplı Çamlıbel köyünde çiftçi Muammer Tepe, kazancını artırmak için bahçenin 2 dönümünde kivi yetiştirmeye başladı.

    Alaplı Çamlıbel köyünde kivi yetiştiren Muammer Tepe, 12 yıl önce Tarım Müdürlüğü kontrolünde, ilk kivi dikimini yaptığını söyledi. Kivinin meyve vermeye başladığını gördüğünde iyi bir ürün olduğunun farkına vardığını anlatan Muammer Tepe, “Kivinin hasadı ekim ayı içinde başlamış bulunuyor. Arazimde kivi yetiştiriciliğini yapıyorum. Bir dönümle başladım, iki dönüme çıkardım. Dönümden 3 ton kivi alıyorum. Şu an 6 ton kivi var. Kivinin talepleri olduğundan piyasada tüketmekten zorluk çekmiyoruz. Sezon geldiğinde Kasım ayında tüccarlar bize uğruyor, biz de satıyoruz. Talebe göre toptan ve piyasaya da verebiliyoruz. Kivi yetiştiriciliği bu toprakları iyi sevdi. Biz bu kiviyi fındığa alternatif olarak dikmiştik ve fındıktan daha iyi getirisi olduğunu söyleyebilirim. Tüketimde sıkıntı çekilmiyor. Kivi yetiştiriciliği konusunda arkadaşlara fide ve bakım konusunda yardımcı oluyoruz. Yıllık üzerinden 18 bin lira bir gelirimiz oluyor. Alternatif olarak kivinin fındıktan daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Fındıktan yılda bir kez ürün alıyoruz ve diğer aylarda fındıkla pek fazla ilgilenmiyoruz ama kivi öyle değil. Yılın her ayı bakım istiyor ancak iyi de bir gelir elde edilebiliyor” dedi.

    150 ton kivi yetiştiriliyor

    Alaplı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Rafet Yılmaz da ilçede kivi üretiminin 12 yılda yaygınlaştığını, üreticilere gerekli desteği verdiklerini belirtti. İlçede kivi üretiminin her geçen gün arttığına işaret eden Yılmaz, “Yaklaşık 100 dekar alanda kivi yetiştiriciliği yapıyor. Çiftçilerimiz yılda 150 ton civarında kivi topluyor. Bu oranın artması için çalışıyoruz. Karadeniz’de kivi yetiştiriciliği her geçen gün yaygınlaşıyor” diye konuştu.

  • Doğan: “Et ithalatı yapılması ülke üreticisi için bir intihar olur”

    Samsun ve İlçeleri Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Erdal Doğan, “Avrupa ve Amerika’daki et fiyatlarıyla ülkemizdeki et fiyatlarını mukayese ederek dışarıdan et ithalatı yapılması ülke üreticisi için bir intihar olur” dedi.

    Samsun ve İlçeleri Kırmızı Et Üreticileri Birliği Bafra Şubesinde et ithalatıyla ilgili açıklama yapan Doğan, “Bakanlığımız canlı hayvan ve karkas etten sonra kemiksiz lop et ithalatının gerekli anlaşmalarını yapmakta, bu anlaşma köy üreticisini çok zor duruma düşüreceği gibi ülke üretimini bitirme eşiğine getirmiş olur. Üretici açışından çok sıkıntı doğuracağından bakanlığımız bunu göz önüne bulunması gerekiyor. İthal ete meyil edipte ülkesinde ki et üreticilerini bitirme noktasındaki bir proje gibi görüyoruz. Tüketici bakımından bakarsak ne olduğu belli olmayan, hangi şartlarda kesilen etleri ülkemizde yedirmeye başlarız. Ülkemizde 1 milyon 350 bin ton et tüketiliyor. Bunun 1 milyon tonunu kendi üreticimiz karşılıyor. Geri kalan 350 bin ton açığımız var. Bu açığın ülkede üretim arttırılarak kapatılması gerekir. Bunu ithalatla çözmeye çalıştığınız an ülkede ki üretici zarar edere ve üretimi bırakır. Bugün 350 bin ton açığımız varken bir dönem bakarız açığımız 500-600 bin tona çıkmış. Birde bakarız ki üretim yapamaz duruma gelmişiz ve ette de ithalatçı konuma düşmüşüzdür. Bu bakış açısıyla yapılan üretimle Avrupa ve Amerika ile beraber rekabet etme şansımız yok. Avrupa ve Amerika’daki et fiyatlarıyla ülkemizdeki et fiyatlarını mukayese ederek dışarıdan et ithalatı yapılması ülke üreticisi için bir intihar olur” ifadelerini kullandı.