Etiket: Üreticisi

  • Çilek üreticisi 4 bin lira harcadı, 20 bin lira kazandı

    Samsun 19 Mayıs ilçesinde çilek üretimi işine giren çiftçiler yaptıkları 4 bin liralık harcama ile 20 bin lira gelir elde ettiler.

    Samsun 19 Mayıs Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğünde çilek yetiştiriciliğinin geliştirilmesi konulu toplantı yapıldı. 2017 yılında 19 Mayıs’ta başlayan Çilek Yetiştiriciliği Projesi 2 yıldır desteklerle devam ediyor. İki yıl içerisinde projeye dahil edilen 30 çiftçi tarafından üretilen “Engiz çileği” manavlarda, marketlerde, pazarlarda satılarak üreticisine maddi kazanç sağlıyor.

    19 Mayıs Tarım ve Orman İlçe Müdürü Mehmet Gül, “İlçemizde iki yıldır süren çilek projesi faaliyetleri ile 30 çiftçimizi projemize dahil ettik. Çiftçilerimiz çilek projelerinden çok memnun olduklarını ifade ediyorlar. Bizler de yaptığımız takiplerden çiftçilerimizin memnuniyetini görüyoruz” dedi.

    Ziraat Mühendisi Halit Kıvanç Sekban, 2018 yılı içerisinde İlçe Müdürlüğüne çilek bahçesi kurmak için başvuran 28 çiftçiyi toplantıya davet ettiklerini söyledi. Sekban, “Bu yılki projemize ilçemizde ikamet eden ya da ilçemizde üretim yapmak isteyen girişimcilerimizi üreticilerimizi projemiz hakkında bilgi almaları için 19 Mayıs İlçe Müdürlüğümüzdeki proje ofisimize bekliyoruz. 1 dönüm alandan yaklaşık 20 bin lira gelir elde edilen üretim metodunda firigo fideler kullanmakta. Bir dekar alanda üretim yapmak isteyen çiftçilerin 4 bin fide dikerek, malç naylonu ve sulama sistemi ile birlikte yaklaşık 4 bin lira masraf ile bu işe başlayabilirler. Çilek bahçesi kurmak isteyen çiftçilerimizin İlçe Müdürlüğümüze gelerek proje teknik konularında yardım alabilirler. Bahçeler mayıs ayında kurulacak fakat fide temininin daha önceden aralık ayı sonuna kadar ön siparişi verileceğinden çiftçilerimizin bir an önce proje kararlarını verip müdürlüğümüze müracaat etmeleri gerekmektedir” diye konuştu.

    Toplantıda yaşadıkları tecrübelerini dile getiren çiftçiler, “4 bin lira harcadık, 20 bin lira gelir elde ettik. Bir sefer masrafımız oldu. 2 yıl üst üste ürün alıyoruz” şeklinde konuştular.

  • Pancar üreticisi kota mağduru oldu

    Kütahya’nın Aslanapa, Çavdarhisar ve Altıntaş ilçesindeki yüzlerce pancar üreticisi kota mağduru oldu.

    Şeker Fabrıkası’nın kota yaptırımlarıyla bankalara olan kredi borçlarını ödeyemediklerini, pancar üretiminden para kazanamadıklarını belirten çiftçiler, Aslanapa ilçesine bağlı Adaköy’de bir araya gelip yapılan yanlış uygulamaları protesto etti. Aslanapa Esenköy Muhtarı Hasan Özkul, 800 ton üretim yapması gerekirken hava şartları ve aşırı yağışlardan dolayı 650 ton üretebildiğini, geriye kalan 150 ton eksik kota yüzünden Kütahya Şeker Fabrikası’nın kendisine 20 bin TL ceza uygulayacağını belirtti. Özkul, ’’Son yıllarda Kütahya Şeker Fabrikası’nın bize uyguladığı yaptırımlar nedeniyle para kazanamaz hale geldik. Mevcut olan kota üzerinden zaten yüzde 5’ini kesiyor. Yüzde Üretimde yüzde 10 artı eksi yanılma payı vardı onu da kaldırdı. Bana 20 bin TL kota eksiğimden dolayı ceza kesilecek. Zaten kazandığım 2 bin TL yıllık olarak. Bu uygulamalardan dolayı pancardan zarar eder hale geldik. Artık para kazanamıyoruz. Başka fabrikalar aldığımız duyumlara göre 1 ay sonra ürün parasının tamamını ödemiş olacak, biz ise halen söküm avansı bekliyoruz. Ürün parasını almayı bıraktık söküm avanslarımız bile verilmedi’’ dedi.

    ’’Yaklaşık 5 bin ton pancar hala bekliyor’’

    Muhtar Özkul, ’’Kış kapıda ve yaklaşık 5 bin ton pancarımız Adaköy’ümüzde halen bekliyor. Söküleli bir buçuk iki ay gibi bir zaman oldu. Burada durduğu sürece haliyle pancarda eksilme oluyor fire veriyor. Öte yandan polar oranların da da sıkıntı oluyor. Bakanlığımızdan sorunlarımızla ilgili acil yardım bekliyoruz’’ diye konuştu.

    Adaköy Muhtarı Adil Çetin de yaptığı açıklamada, ’’Bölgemizde en çok pancar üreten köy Adaköy. Fabrikanın keyfi ve bize göre yanlış uygulamalarından dolayı mağdur durumda çiftçimiz. Bakanımıza seslenip bu konuya el atmasını istiyoruz.

    Bölgede üretim yapan çiftçiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakanlıktan acil destek istediler. (YD-EFE)

  • Narenciye üreticisi ihracattaki krizin aşılmasını istiyor

    Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, Rusya’nın ihraç edilen narenciye ürünlerini çeşitli bahanelerle geri gönderdiğini hatırlatarak, Rus bürokrasisinden kaynaklanan sorunların çözülmesini istedi. Doğru, geri gönderilen ürünlerin iç piyasaya sürüldüğü yolundaki iddialarla ilgili olarak da, “Çiftçimiz kendi çocuğuna yedirmeyeceği ürünü piyasada satmaz” dedi.

    Adana Çiftçiler Birliği, kentteki ziraat odaları ve Adana Turunçgil Üreticileri Birliği ile birlikte Rusya’nın hastalıklı ve ilaç kalıntılı olduğu bahanesiyle gönderdiği narenciyenin piyasalarda yaşattığı sorunların çözüme kavuşması için bir basın toplantısı düzenledi. Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, Rusya’nın ürünleri göndermesinin tamamen bürokratik gerekçelerden ibaret olduğunu söyledi.

    Kuzey yarım kürede ilk hasat edilen mandalina ve limon çeşitleri sayesinde Adana narenciyesinin bir marka haline geldiğini kaydeden Mutlu Doğru, “Geçen yıl kış aylarının bölgemizde ılıman geçmesi sebebiyle tüm zirai zararlıların popülasyonunda anormal artışlar oldu. Akdeniz meyve sineği ile mücadele konusunda ise Adanalı narenciye üreticilerimiz başarılı bir sınav verdi. Rusya Federasyonu’ndan geri çevirilen hastalıklı veya ilaç kalıntılı malların Adana’da pazara sürüldüğü haberi, narenciye çiftçimizin piyasasına ve dolaylı olarak ekmeğini kazanan 5 milyon kişiye zarar vermekte, ihracatımızı ve ürünlerimizin marka değerini olumsuz etkilerken, kamuoyunda da yanlış algılara sebep olmaktadır” diye konuştu.

    Doğru, Adana’daki narenciye üretiminin büyük bir bölümünün İyi Tarım Uygulaması kapsamında yapılmakta olduğunu belirterek, “Tarım teşkilatlarımız ve ihracatçımız tarafından kalıntı analizleri yapılıp, hasat öncesi bahçelerde kalite kontrolü yapıldıktan sonra satın alınarak ihraç edilmektedir. Çiftçilerimiz kendi çocuğuna yedirmeyeceği hiçbir ürünü piyasada satmayacak kadar da bilinçli ve inançlıdır” ifadelerini kullandı.

    Adana’dan ihraç edilen narenciyenin, yaş meyve sebze kabul koşulları daha ağır olan Avrupa Birliği ülkelerine rahatça ihraç edildiğinin altını çizen Doğru, herhangi bir olumsuz geri bildirimle karşılaşmadan pazarlara ulaştığını vurguladı. Doğru, “Narenciye ihracatçılarımız Rusya Federasyonu tarafından uygulanan tarife dışı engellemeler ve bazı gümrüklerde analiz bahanesiyle gereğinden fazla bekletilerek bozulan narenciyenin geri gönderildiğini doğrulamaktadır. Ancak bu durum insan sağlığına zararlı ilaç kalıntısı veya hastalık sebepli değildir. Sadece bürokratik engellemelerden ve sudan sebeplerden dolayıdır” şeklinde konuştu.

    Narenciye ihracatının neredeyse yarısının yapıldığı Rusya Federasyonu’nda uygulanan yavaşlatmaların yol açtığı sıkıntılara da değinen Doğru, piyasalara da yansıyan bu durumun hasat zamanı gelmesine rağmen ürünlerini satamayan çiftçileri de tedirgin ettiğini kaydetti. Doğru, “Bu sorunların çözümü için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’ndan yetkililerin Rusya Federasyonu ile acilen görüşmesi gerekmektedir. Geçmişte Rusya ile yaşanan ticari sorunlarımızı, Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ile üst düzey görüşmelerde çözüme kavuşturan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuyu karşılıklı görüşmelerinde gündeme getirmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Mısır üreticisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan müjde bekliyor

    MARDİN (İHA) – Mezopotamya ovasında bu yıl yaklaşık 2,5 milyon ton mısır hasadı beklediklerini belirten Mardin Hububat Merkezi ve Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu (MTDF) Başkanı Mehmet Şerif Öter mısır üreticisinin ihracat mağduru olmaması ve döviz dalgalanması nedeniyle yasaklanan ihracat yasağının kaldırılmasını talep ederek bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan müjde beklediklerini söyledi.

    Mardin Hububat Merkezi ve Mardin Toplumsal Dayanışama Federasyonu (MTDF) Başkanı Mehmet Şerif Öter, Mezopotamya ovasında ikinci ürün olarak hasadı başlanan Mısır için ihracat yasağının kaldırılarak mısır üreticisine müjde verilmesini istedi. Başkan Öter, Mardin Organize Sanayi Bölgesinin yüksek bir un, makarna ve yem ürünleri üretim kapasitesi olduğunu belirterek 4 yıl üst üste, Türkiye’de en çok un ihracatı yapan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) olarak ödül aldığını kaydetti.

    “İthal ürün pahalıya geliyor”

    OSB ‘de fabrikaların ihracat yasağı ile zor bir süreç içinde olduğunu vurgulayan Öter, “Fabrikalarda bugün en az 50 kişi çalışıyor ve 300’e kadar da iş istihdamı sağlanıyor. Bölgede en çok istihdam sağlayan OSB’dir ama bugün ne yazık ki un, makarna ihracatı yapamıyor. Yapması için dışarıdan ham maddesi olan buğdayı ithal etmesi gerekiyor. Şimdi ithal buğday getirdiğimiz zaman maliyeti bugün Rusya’nın, Ukrayna’nın buğdayı bizim sanayicilerimize ülkemize teslim maliyeti bin 600-700 civarındadır. Bizim çiftçilerimizin bugün buğdayı, bizim hububat borsasında, bin 200 ile bin 300 TL’den satıyor. Biz başka çiftçilerin buğdayını buraya getiriyoruz. Pahalıya mal ediyoruz ama kendi çiftçimizin ürününü ne yazık ki dışarıya satamıyoruz. Bu konuda bir yasaklama var. Hükumetin ilk başta döviz şoku ile emperyalist ABD’nin hamlesine karşı aldığı önlemler içerisinde bir tanesi de buydu. Fakat bugün o gün ki şartlar tamamen normale dönmüş durumdadır. Döviz artık kontrol altına alınmış durumdadır ama şu anda hala bu yasak devam ediyor” dedi.

    “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan müjde bekliyoruz”

    Dışarıdaki buğdayı işletmek zorunda kaldıklarını ifade eden Öter, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan müjde bekliyoruz. Artık bu ihracat yasağını kaldırmasını ve ihracatın serbest edilmesini istiyoruz. Tarlada şuanda mısır 700 ile 800 arasında işlem görüyor ama dış ülkelerin mısırını almak zorunda kalıyoruz. İhracata gönderemiyoruz. Bunu yem ürünü yaptığımız zaman bunun ham maddesini dışarıdan almamız gerekiyor. Dışarıdan aldığımız zamanda maliyeti bin 200’e yakın oluyor. Bizimki de 700-800’lerde bulunuyor” diye konuştu.

    “İhracat yasağı büyük stokçulara yarıyor”

    Dışarıdan alınan ürünün bölge ve ülke ekonomisine zarar verdiğine dikkat çeken Öter, şunları kaydetti:

    “Bu bir kayıptır. Bu kayıp kime yarıyor. Büyük stokçulara, büyük firmalara yarıyor. Ucuz ucuz malı kapatacak, yarın öbür gün bu ihracat yasağı kalktığı zaman çiftçinin elinde mal kalmamış olacak ama bu büyük firmalar bu dış bağlantılı, Amerikan, Fransız, İngiltere ortaklı büyük firmalar ucuz malı çiftçilerimizin elinden almış oluyor. Çiftçilerimize yazıktır günahtır. Bir an önce bu yasağın kaldırılması gerekiyor. Burada yaklaşık iki buçuk milyon ton mısır hasadı söz konusu ve şu anda mısır üreticisi gerçekten zor durumda ve sıkıntı yaşıyor. Bu yasaklama kararının alındığı zamana göre şu anda geçerliliğini yitirmiştir ve bir an önce kaldırılması yönünde Cumhurbaşkanımızdan, Tarım Bakanımızdan, hükümetimizden müjdeli haber bekliyoruz. İnşallah sesimizi duyacaklar ve gerçek bilgileri, işin ehli olan kişilerden alacaklar. Bu yanlış kararın artık normale dönmesi için gerekli kararı artık alacaklarına inanıyoruz. Umutla bekliyoruz.”

  • Oda Başkanı Başaran: “Fındık üreticisi TMO’nun kriterlerine takılıyor”

    Akçakoca Ziraat Odası Başkanı Levent Başaran, fındık üreticisinin TMO’nun fındık alımı kriterleri nedeniyle sıkıntı yaşadığını, satmak için getirdiği fındığını geri götürmek zorunda kaldığını söyledi.

    Oda Başkanı Levent Başaran, fındık üreticisinin büyük bir umutla beklediği TMO’nun 1 Kasım 2018 tarihi itibari ile fındık alımına başlayacağına ilişkin açıklaması umutla bekleyen çiftçilerin yüzünü güldürdüğünü fakat ürününü TMO’a veren çiftçinin kriterler nedeniyle sıkıntı yaşadığını söyledi. Başaran, “TMO’nun randevu sisteminde büyük bir yoğunluk oluşmuş, ilk 10 günlük randevu tamamen dolmuştur. Bu fındık üreticisinin TMO’nun devreye girmesi ile ilgili beklentisinin bir göstergesidir. Fakat fındık üreticilerimiz fındığını aracına yükleyip TMO’nun deposuna götürdüğünde maalesef hüsrana uğramıştır. Fındık üreticisi bin türlü zorlukla hasat ettiği ürününü TMO’nun kriterlerine takılarak teslim edememektedir. Fındığını depolara getirirken yaşadığı zorlukların aynısını yaşayarak geri getirmek ya da fiyat ne olursa olsun tüccara vermek zorunda kalmaktadır. Zamanlama olarak geç olsa da amaç olarak TMO’nun devreye girmesi çiftçilerimiz adına bizlere de memnuniyet verici bir durumdur. Fakat bunlara rağmen TMO’nun adeta bize fındık getirmeyin uygulaması üreticiyi yeniden umutsuzluğa ve serbest piyasa aktörlerinin insafına bırakmak olacaktır. Özellikle yerel siyasetçilerin fındık üreticisinin yanında olduğunu göstermesi ve ilgili kurumlara konuyu anlatmaları gerekmekte ve bu işin takipçisi olmaları da önem arz etmektedir” dedi.