Etiket: Üniversiteyi

  • Üniversiteyi kazanan öğrenci ve ailelerinde barınma telaşı başladı

    Üniversite yerleştirme sonuçlarının açıklanması ile birlikte farklı şehirlerden Eskişehir’e gelen öğrencilerde kalacak yer telaşı başladı.

    Üniversiteyi sınavını kazanıp Eskişehir’e kayıt yaptırma gelen öğrencileri ve ailelerini, apart, yurt görevlileri karşılıyor. Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampusu girişinde stant açarak apart ve yurtlarını tanıtan yetkililer, birbirleriyle kıyasıya yarışıyorlar.

    “Veli gitsin çocuğunu bırakacağı yeri gözleriyle görsün kararını öyle versin”

    Bir bayan apartında görevli olan Salih Şafak, öğrenci ve ailelerin apart konusunda karar verirken broşürden değil, gidip görülerek karar verilmesi gerektiğini belirtti. Şafak, “Eskişehir’e gelen öğrenci ve velilere hizmet vermekteyiz. Öğrencilerin güvenli bir yerde kalması için apartlarımızı tanıtıyoruz. Hizmetlerimiz sonsuz, güvenli gelen ailelere de bizim tavsiyemiz gezerek, görerek karar vermeleridir. Broşür üzerinden karar verilmemesi gerekiyor. Çünkü genelde broşürde sanal oluyor. Veli, gitsin bizzat çocuğunu bırakacağı yere, gözleriyle görsün, emin olsun kararını öyle versin” dedi.

    “Gelen ailelerin ve öğrencilerin önüne geçilip yolu kesilmesin diye bu stantları kurduk”

    Şafak, “Apartlar Birliği ile aldığımız kararlar şöyle, gelen ailelerin, insanların önüne geçilip yolu kesilmesin diye böyle stantlar kurduk. Öğrencinin annesi, babası gelip stantlara tek tek baksın benim, onun broşürünü alsın, kafasında canlandırsın hangi aparta gitmek isterse araçlarımız burada hazır götürüyoruz, apartlarımızı gezdiriyoruz. Bunu da gelen misafirlerin yolu kesilmesin, adamların kafası şişmesin ve yalan yanlış şeyler anlatılmasın diye yaptık” şeklinde konuştu.

    “Önemli konu öğrencilerin güvenliği”

    Öğrenci yurdu işletmecisi olan Cem Balkan ise, yurt ve apartlarda en önemlisinin öğrencinin güvenliği olduğunu belirtti. Balkan, “Önemli konu tabii ki öğrencilerin güvenliği, rahat konaklayabileceği, rahat çalışma ortamı bulabileceği, sosyal faaliyetlerini gerçekleştirebileceği alanların yakınlığı uzaklığı bunlar önemli ama daha çok gelen aileler için en önemli konu güvenlik çünkü çocuklarını emanet edecekleri düzgün güvenli yer arıyorlar, bizler de yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bizler Milli Eğitim Bakanlığının denetiminde olan yerleriz. Öncelikle hangi birimin, hangi kolluk kuvvetinin denetlediğini çok iyi araştırmaları gerekiyor. Burada herkes reklam yapmaya çalışıyor ama önemli olan gerçekten düzgün bir yermi olduğunu etrafına sorarak, daha önce bunu tecrübe edinmiş insanlarla görüşerek bilgi sahibi olabilirler” diye belirtti.

    Ailelerin ve öğrencilerin en sık sordukları sorunun ulaşım olduğunu aktaran Balkan, “Ulaşımın nasıl olacağı, yakın mı uzak mı en sık sorulan sorular. Eskişehir’in açıkçası bu konuda bir avantajı var. Çünkü bütün sistem öğrenci üzerine kurulu olduğu için ulaşım her yerden sağlanabiliyor” şeklinde konuştu.

  • Üniversiteyi Çocuk Yaşta Öğrenecekler

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, çocukların beceri ve geleceklerini desteklemek amaçlı kurduğu Çocuk Üniversitesinin faaliyetlerine devam ediyor.

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Çocuk Üniversitesi, çocuklara, üniversite ile etkileşim içerisinde, yaparak, eğlenerek ve birlikte öğrenme, bilimsel ve eleştirel düşünme, sorgulama, soru sorma, merak duyma ve çözüm üretme gibi bireysel gelişimlerini destekleyecek temel yaşam becerileri kazandırmak amacını güden; bu amaçla onları erken yaşta bilimin ve sanatın eğlenceli yüzüyle tanıştıran bir yapılanma olarak gösterildi.

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinin, İstanbul Kalkınma Ajansının da desteğiyle kurduğu Çocuk Üniversitesi faaliyetlerine devam ediyor. Erken yaştaki bu eğitimlerin önemine değinen ve “İlköğretim çağındaki çocukların yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek istiyoruz” diyen

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Derya Yorgancıoğlu, “İstanbul Kalkınma Ajansının desteğiyle 2013 yılında kurulan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Çocuk Üniversitesi olarak çeşitli konularda eğitim faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Buradaki amacımız, ilköğretim çağındaki çocuklarımızı üniversite ortamıyla tanıştırmak, onları bilim ve sanatla bir araya getirmek, çeşitli alanlarda düzenlediğimiz atölye çalışmalarıyla hem el becerilerini ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek. Üniversitemizin farklı fakültelerinde görev alan akademisyen arkadaşlarımız, çeşitli konularda atölyeler düzenlemekte. Ben de mimarlıkla ilgili atölye düzenliyorum. Çocuk üniversitelerinde mimarlık eğitiminin önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Yapılı ve doğal çevreyi eleştirel ve yaratıcı bir perspektifte analiz etme, kültürel, çevresel ve mimari değerlere sahip çıkma ve katkıda bulunma bilincini ve bu yönde beceriler aşılamayı amaçlayan mimarlık eğitimine çocuk yaşta başlanmalıdır. Biz de çeşitli okullardan gelen çok sayıda öğrencilerimize yönelik mimarlık atölyeleri gerçekleştiriyoruz. Bugün İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfının öğrencileri aramızda. 6. ve 7. sınıf öğrencileriyle ’Kentim Güzel Kentim’ atölyesini gerçekleştirdik. Bu atölyeyle, kentin temel bileşenleri nelerdir, kentimizi tanıyor muyuz ve kentimizi nasıl algılıyoruz soruları üzerine odaklanarak çocukları kent olgusu üzerinde düşünmeye teşvik etmeyi ve kente dair farkındalıkları artırmayı amaçladık. Çocuklar düşüncelerini tartışarak ve bir maket çalışmasıyla 3 boyutlu olarak ifade ettiler”

    “HER ŞEYİN FARKINDALAR”

    Çocukların her konuda fikir sahibi olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Derya Yorgancıoğlu, şunları söyledi: “Çocuklar aslında öğrenmeye o kadar açık ki. Sorduğumuz soru ve yaptığımız tartışmalarda kentlerini çok iyi analiz edebildiklerini, yaşadıkları çevrede var olan elemanları tarifleyebildiklerini gördük. Bu atölye ile kente dair farkındalıklarını ve kentli olma bilinçlerini biraz daha arttırmaya çalıştık. Onlar da yaşadıkları kent olan İstanbul’un trafik yoğunluğu, kalabalık, çevre kirliliği gibi sorunlarının farkında. Bunun yanında İstanbul’un tarihi, kültürel ve kentsel mirasının örneklerinin pek çoğunu tanıyorlar. İstanbul’da yaşayan insanların mekânları ne şekilde kullandıkları ve hangi sorunları yaşadıklarına dair fikirlerini dile getirebiliyor. Dolayısıyla bu atölye çalışması çok keyifli geçiyor.”

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Çocuk Üniversitesi olarak bu yöndeki çalışmalara devam edeceklerini anlatan Yorgancıoğlu, “Amacımız mümkün olduğunca çok sayıda öğrenciye ulaşmak ve onları üniversite ortamıyla tanıştırmak. Çocuk üniversitesi faaliyetlerimizin onların gündelik hayatlarına artı bir değer katacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

  • 60 Yaşında Üçüncü Üniversiteyi Bitirdi

    Bursa’da 60 yaşındaki kimya öğretmeni Ercan Türker, okumaya doymuyor. Daha önce Gazi Üniversitesi Kimya Öğretmenliği ve Ege Üniversitesi Zootekni Bölümlerini bitiren Ercan Türker, son olarak Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni de bitirerek avukat olmaya hak kazandı. Öğretmenlik mesleğini bırakacağını söyleyen Ercan Türker, topluma faydalı bir avukat olmak istiyor.

    Mesleği sebebiyle öğrencileri sürekli sınavlara hazırladığını belirten Kimya Öğretmeni Türker, Uludağ Üniversitesi’nde düzenlenen törenle hukuk fakültesi diplomasına kavuştu. UÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay’ın elinden diplomasını alan ve avukatlık yapmaya hak kazanan Türker, ilk iş olarak Bursa Barosu’na da kaydını yaptırdı. İmtihana hazırlanmayı bir hayat felsefesi olarak gördüğünü belirten Türker, “60 yaşındayım. Bugün üçüncü diplomamı aldım. İlk önce Gazi Üniversitesi Kimya Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldum. Daha sonra Ege Üniversitesi Zootekni Bölümü’nden mezun oldum. Şu anda özel bir eğitim kurumunda kimya öğretmenliği yapıyorum. Öğrenci olmak, eğitimin içinde olmak hoşuma gidiyor. Mesleğim dolayısı ile öğrencilerle sürekli iç içeyim. Meslekte artık 40. yılımı dolduruyorum. Sürekli üniversiteye öğrenci hazırladığım için sınavlar benim bir parçam oldu. Ara sıra onlarla birlikte ben de hazırlanıyorum ve sınavlara giriyorum. Kendimi sürekli hazır hissediyorum” diye konuştu.

    İlk öğrencilik zamanlarında sürekli terör olayları olduğunu açıklayan Ercan Türker, “Gençliğimde de azimliydim. Ancak o olaylardan dolayı öğrencilikten hiç zevk alamamıştım. Şimdi artık her şey çok daha kolaylaştı. Ben de okumayı sevdiğim ve eğitimin içerisinde olduğum için imkân buldukça üniversite sınavlarına girdim. En sonunda da Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. Burayı da bitirdim. Şimdilik öğretmenlik yapmayı düşünmüyorum. Bugünden sonra avukatlık yapacağım. Baroya kayıt oldum. Artık öğretmenlik mesleğini bırakıp avukat olarak meslek hayatıma devam edeceğim. Topluma ve çevreme faydalı bir avukat olmak istiyorum. Fırsat buldukça öğretmenlik mesleğime de devam edeceğim” dedi.

    SINIF ARKADAŞLARINI KENDİ EVİNDE KAMPA ALDI

    Hukuk fakültesinde kendisi ile birlikte eğitim gören ancak okulu bitiremeyen arkadaşlarına da yardımcı olduğunu vurgulayan Türker, “Okulu bitiremeyen öğrenci arkadaşlarımı ben kampa aldım. Onlara ders çalıştırdım. 6-7 yıllık olup da halen okuyan öğrenci arkadaşlarımı ders çalıştırdım. Böyle yaklaşık 20 öğrenci arkadaşımı benim gibi mezun ettim. Onları kendi evime çağırdım. Orada hep birlikte ders çalıştık. Bu sayede mezun olmayı başardılar. Bana hepsi okulda hocam diye sesleniyorlardı. Onlardan çok saygı gördüm. Ben de onlara elimden gelen desteği verdim. Hukuk Fakültesi dekanımız bile beni gördüğünde hocam nasılsın diye sesleniyordu. Çok güzel bir ortamda eğitimimi tamamladım. Hocalarımızdan ve öğrenci arkadaşlarımdan çok memnundum. Hepsine teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

    ÇAY MOLALARINDA KENDİSİNDEN İZİN İSTİYORDUM

    Eşini diploma töreninde yalnız bırakmayan Fatma Türker de kocasının çalışma azminden son derece memnun olduğunu söyledi. Türker, “Özellikle ders çalışma stili çok farklı. Notlarını temize çeker. Öğrenci arkadaşlarını da eve getirerek onlara hem ders çalıştırdı hem de kendi ders çalıştı. Ben aralarda çay bile getirmek için kendisinden izin isterdim. O derece disiplinliydi” diye konuştu.

    KIZINDAN ÖNCE MEZUN OLDU

    Babasının kendisinden önce mezun olduğunu anlatan ailenin küçük kızı Ege Nur Türker ise, “Balıkesir Üniversitesi Müzik Öğretmenliği son sınıf öğrencisiyim. Babam bizden önce mezun oldu. Abim de var. O da Osmangazi Üniversitesi’nde matematik ve bilgisayar bölümlerinde çift ana dal eğitimi alıyor. Babamın çalışma azmi ve disiplini bizlere de örnek oluyor. Kendisinden çok şey öğrendik ve öğrenmeye de devam edeceğiz. Babam bizi çok mutlu etti. Hepimizden önce mezun oldu” dedi.

  • (Özel Haber) Bir Annenin Üniversiteyi Kazanan Kızı İçin Başlayan Serüveni Bakırcılık Ustalığı İle Mutlu Sona Ulaştı

    Üniversiteyi kazanan kızına yurdun çıkmaması üzerine Gaziantep’e yerleşen anne Nurgün Çetin, kızını okutmak amacıyla öğrendiği bakırcılık mesleği ile kentteki sayılı bakır ustalarının arasına girdi.

    Kızı Gaziantep Üniversitesi’ni kazanan Nurgül Çetin, Kredi Yurtlar Kurumu’na yapılan müracaatta yurt çıkmayınca yaşadığı Malatya’dan Gaziantep’e taşındı. kızını okutmak için çalışmak isteyen Nurgün Çetin, ilk etapte eşinin karşı çıkmasına rağmen İŞKUR’Un açtığı kurslara katılarak, bakırcılık mesleğini öğrendi. Emekli eşinin de maaşıyla birlikte geçimini sağlamayı başaran Çetin, azmi ve çabası ile kentteki sayılı bakır ustalarının arasına girdi. Bakırcılık mesleğini çok sevdiğini belirten ve bu meslekte kadın eliyle yeni bir çığır açmayı hedeflediğini belirten Nurgün, “Yurt çıkmayınca buraya geldik. Daha sonra komşumun gelini sayesinde bu kursu buldum. Bakırcılık mesleğini o kadar seviyorum ki anlatamıyorum yaşıyorum. Belki de kızıma yurt çıkmış olsaydı ben buraya taşınmak zorunda kalmaz, ve bu mesleği öğrenmiş olmazdım. Her işin içinde bir hayır vardır.Önce devletimiz sonra da Celal Başkanımız sağolsun. Sırf kızım için buraya taşındık ve ben burada bakırcılığı öğrendim şu anda bu mesleği yapıyorum. Eşim emekliydi, oğlumun biri okuyor bir tanesi ise askerdi. Kızım da üniversiteyi kazanınca mecburen buraya geldim. Buraya geldikten sonra boş durmak istemedim. İŞKUR’un yaptığı kursları duymuştum. Eşimde önceden çalışmama izin vermiyordu hani kurs olduğu için izin verdi. Bu mesleği aşırı sevdiğimden dolayı da evime de katkıda bulunduğumdan dolayı, onun için eşim çalışmama izin verdi. Hem evime katkıda bulunuyorum hem de çocuğum okuyor ona katkı sağlanmış oluyorum. Yani çok mutlu oluyorum” ifadelerini kullandı.

  • İnegöl Üniversiteyi Hak Ediyor

    İnegöl Belediyesi tarafından İnegöl İşletme Fakültesi önünde düzenlenen etkinlikte, üniversiteli gençlere İnegöl köftesi ikramında bulunuldu. Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “İnegöl’ün 250 bin nüfusuyla, iki tane organize sanayi bölgesi ile yoğun ticaret hayatı ile 1 milyar dolar ihracatı ile ziyadesiyle bir üniversiteyi hak ettiğini düşünüyorum” dedi.

    İnegöl köfteden tatmak isteyen öğrenciler, uzun kuyruk oluşturdu. İkram sonrası öğrencilerle kısa süreli sohbet eden Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Daha önce biliyorsunuz farklı zamanlarda hem Meslek Yüksek Okulumuza hem de İşletme Fakültemize farklı etkinlikler için gelmiştik. Kardeşlerimizin de bizden farklı farklı istekleri oluyordu. Bugün sağolsun topluluk Başkanımız da yanımızda. Dün yine İşletme Topluluğu ziyarete geldi. Daha öncesinde de öğrenci arkadaşlarımızın ziyaretleri oldu. Özellikle bizden kültürel gezileri ile alakalı araç temini, üniversitenin bahçesinde kampüste yapılacak çalışmalarla alakalı bizden istek ve talepleri oldu ki, yan tarafta temizleme çalışmalarında bulunduk ve orası ile alakalı güzel bir mekân oluşturacağız. Şu an projelendirmesi yapılıyor. Yakında çalışması başlayacak. Bir de bizden şöyle bir şey talep etmişlerdi; İnegöl’ün köftesi meşhur, bir gün burada köfte partisi olabilir mi diye. Bugün biz de onlarla beraber olalım istedik. Üniversite yıllarının gerçekten ayrı bir havası, heyecanı var. Belki kardeşlerimiz bu yemeğin daha lüksünü rahat rahat yiyebilirler ama özellikle bu öğrencilik ortamı içerisinde beraberce, mangalın başından ikramda bulunulması güzel bir anı. Sağolsun kardeşlerimiz de büyük ilgi gösterdiler. Öncelikle hepsine afiyet olsun. Eksik ve aksaklıklar varsa kusura bakmasınlar” dedi.

    İNEGÖL ÜNİVERSİTEYİ ZİYADESİYLE HAK EDİYOR

    Başkan Aktaş, “Biz İnegöl Belediyesi olarak hem MYO’yu hem de İşletme Fakültemizi çok değerli buluyoruz. İnegöl’ün sosyal hayatın hem İnegöl’ün ticaret hayatına hem de beraberinde ekonomisine ciddi destek veren unsurlardan bir tanesi. Belki İnegöl birçok konuda rüştünü ispatlamış bir ilçe ama burada yaklaşık İşletme Fakültemiz ile beraber 2 bin 500 civarında öğrencimizin var olması İnegöl için ciddi bir etkendir diye düşünüyorum. İnşallah ilerleyen günlerde, daha öncede açıklamıştık; İnegöl’ün kesinlikle bir üniversiteyi hak ettiğini düşünüyorum. Bu konuda Milletvekilimizin çalışmaları olduğunu biliyorum. Özellikle bunu bekliyor ve istiyoruz. Bununla alakalı da belediye olarak, İnegöl’deki kurum ve kuruluşlar olarak, sanayiciler olarak üzerimize düşen ne varsa, elimizden geleni yapmaya hazırız” dedi.

    Başkan Aktaş, “Rektör beyin bir açıklaması var. Gemlik’teki ve diğer yerlerdeki Fakültelerin kampüse toplanması ile ilgili ama İnegöl ile alakalı böyle bir durum söz konusu değil. Beraberinde İnegöl’ün 250 bin nüfusuyla, iki tane organize sanayi bölgesi ile yoğun ticaret hayatı ile, 1 milyar dolar ihracatı ile ziyadesiyle bir üniversiteyi hak ettiğini düşünüyorum. Bu konuda üzerimize düşen şeyi kanunlar çerçevesinde yapacağımızı da ifade etmek istiyorum. Çünkü İnegöl, müstakil bir üniversite ile çok daha ülkenin üniversite hayatına katkıda bulunacağını düşünüyorum. O günleri de yakın bir zamanda yaşamak istediğimizi ifade etmek istiyorum” diye konuştu.