Etiket: Üniversiteyi

  • Kırk yaşında üniversiteyi dereceyle bitirdi

    Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Necmettin Şeker, kırk yaşında bir çocuk babası olarak, üniversiteyi birincilikle bitirdi.

    ERÜ Sabancı Kültür Sitesinde gerçekleştirilen Tarih Bölümü mezuniyet törenine, Edebiyat Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Muhittin Kapanşahin, Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Ali Şahin, bölüm öğretim üyeleri ve görevlileri ile öğrenciler katıldı.

    Açılış konuşmalarının ardından, bir çocuk babası ve kırk yaşında üniversite mezunu olan Necmettin Şeker, öğrenciler adına konuşma yaptı. Eğitim hayatları boyunca kendilerinden desteğini esirgemeyen ailelerini ve hocalarına teşekkür eden Necmettin Şeker, “Bizler, ‘İlim Müslümanın yitik malıdır, nerede bulursa alır’ diyen Hz. Peygamber’in ümmetiyiz. Bizler, ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ diyen Hz. Ali’nin takipçileriyiz. Bizler, ‘İlim ilim bilmektir/ İlim kendini bilmektir/ Sen kendini bilmezsen/ Ya nice okumaktır‘ diyen Yunus Emre’nin Anadolu’ya ektiği sevgi çiçekleriyiz. Ve bizler farkındayız ki, ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ diyen Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliğiyiz. Kuşkusuz bugünlere gelmemizde hocalarımızın ve ailelerimizin emeği çok büyüktür. İnşallah bizler de vatanı ve bayrağı için çalışan tarihçiler yetiştirmeye çalışan nesiller yetiştirme gayesinde olacağız” diye konuştu.

    Necmettin Şeker, birincilik plaketini ve belgesini Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Yuvalı’dan aldı. Mezuniyet töreni, diğer öğrencilere belgelerinin takdim edilmesiyle sona erdi.

  • Maddi sıkıntıdan üniversiteyi bırakan 2 kız kardeş patron oldu

    Samsun’da maddi imkansızlıktan dolayı üniversiteyi bırakan 2 kız kardeş, ticarete atılarak patron oldu.

    Samsun’da yaşayan 2 çocuk annesi Nurcan Uyar (41) ile 1 çocuk annesi Elif Uyar Karakum (32) adındaki kız kardeşler, maddi sıkıntılar yüzünden eğitim gördükleri Ondokuz Mayıs Üniversitesinden ayrılmak zorunda kaldı. Bir takım anlaşmazlıklar yüzünden eşinden boşanmak zorunda kalan Nurcan Uyar ile eşi cezaevinde olduğu için maddi zorluk çeken Elif Uyar Karakum adındaki kardeşler, üniversiteyi bıraktıktan sonra kendilerini bir anda ticaretin içinde buldu. 7-8 aylık bir azim ve çaba sonucunda, yöresel yemeklerin hazırlandığı küçük bir dükkan açan 2 kardeş, açtıkları dükkanda hamur işleriyle uğraşıp, hazırladıkları katmer, bazlama, pıtıl ve böreklerle Samsunluların damak zevkine hitap ediyor. Yaptıkları işin cesaret isteyen bir iş olduğunu belirten 2 kardeş, bu azimli mücadelelerinin diğer cesaretini toparlayamayan kadınlara da örnek olmasını istiyor.

    Asıl mesleğinin inşaat teknisyenliği olduğunu belirten Elif Uyar Karakum, “İşletme fakültesinde okuduğum sırada maddi imkansızlıklardan dolayı birinci sınıfta okulumu dondurdum. Okulu bıraktıktan sonra çalışmaya başladım. Bu zamana kadar hep serbest olarak çalıştım. Kendi mesleğimi erkeklere hitap eden bir meslek olduğunu düşündüğüm için yapmadım. Sonrasında ise kendimi burada buldum. Burayı ablam ile birlikte açtık. Zaten hamurla uğraşmak sevdiğimiz bir işti. Burada katmer, gözleme, pıtıl ve börek çeşitleri yapıyoruz. Bunları yaparken çok mutlu oluyoruz. Burasını iş yeri olarak görmüyoruz. Burası bizim evimiz. Gelen müşterilerimiz de bizim misafirlerimizdir. Biz sadece satış yapmıyoruz. Gelenler ile oturup sohbet ediyoruz, çay içiyoruz. Çalışırken hem şarkı söylüyoruz hem de oyun oynuyoruz. Benim 4 yaşındaki kızım da tüm gün boyunca benimle birlikte burada oluyor. O bile hamur açmayı öğrendi” dedi.

    8 ay önce bu işe başladığını dile getiren Nurcan Uyar, “Kız kardeşimin manevi anlamda desteğiyle bu dükkanı açtık. Aslında böyle bir yer açma gibi bir düşüncem yoktu. Ancak hamur işleri bizim baba ve ata mesleğimiz. Benim akrabalarım hep fırıncılıkla uğraştı. Bekarken unu hiç sevmezdim. Çünkü babam ve kardeşlerim eve üzerleri un olmuş vaziyette geliyordu. Ben de ‘kesinlikle pideciyle evlenmem ve bu işi yapmam’ demiştim. Herhalde büyük konuştum. Çünkü kendimi bir anda bu işin içinde buldum. Çocukluğumdan beri tek hayalim polis olmaktı. Hala bir polis, bir asker gördüğümde hüzünlenirim. Onlar benim için çok özeller. Şimdi ise o hayallerim bitti artık” diye konuştu.

  • Deniz tutkusu yüzünden üniversiteyi bıraktı, 40 yıldır tekne onarıyor

    Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, deniz tutkusu yüzünden tekne imalatçısı olan Özcan Acar, Amerika’da 100 bin liraya satılan tekneleri üçte bir fiyatını imal ederken, eski tekneleri de onarıyor. Denizcilik Lisesi öğrencilerine de staj imkanı veren Acar, sezona yeni tekneler hazırlıyor.

    Deniz tutkusu yüzünden Mühendislik ve Mimarlık Fakültesini terk eden 60 yaşındaki Özcan Acar, 40 yıldan bu yana tekne imalatı ve tamiri yapıyor. Ayvalık Pakmaya Kenan Kaptan Denizcilik Lisesi öğrencilerine de staj imkanı sağlayan Acar, Amerika’dan getirdiği proje ile lüks tekneler üretiyor. Acar, Amerika’da 100 bin liraya satılan tekneleri üçte bir fiyatını imal ettiklerini anlattı.

    İşini severek yaptığını söyleyen Özcan Acar, ”Yeni tekneler imal ediyoruz. Bunun yarı sıra eski teknelerin bakım onarımını yapıyoruz. Şu an elimizde mevcut bir yığın tekne var. Sezona hazırlanıyoruz. Hepsi bu gün yarın satılığa çıkacak. Gemi inşa bölümünden stajyer çocuklar zevkle çalışıyor. Hem bize faydaları oluyor, hem de stajlarını yapıyorlar. Burada gördüğünüz tekne bir Amerikan projesi. Biz bu tekneleri oldukça ucuza imal ediyoruz. Bu teknelerin Amerika’daki fiyatları yaklaşık 100 bin lira. Biz bunları üçte bir fiyatına satıyoruz. Talep de var. Bunun yanı sıra değişik modellerimiz var. Şu anda elimizde 5-6 tür tekne var. Bu arada, yeni imalatın yanı sıra eski yatların teknelerin orijinalliğini bozmadan yeniliyoruz. Tabii bu tecrübe isteyen bir iş. Uzmanlık isteyen iş dalı” diye konuştu.

  • Bir günde üniversiteyi bitirerek inşaat mühendisi oldular

    Hatay İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü sosyal sorumluluk dersi ’İSTE’rsek Engelleri Kaldırabiliriz projesi kapsamında down sendromlu özel bireylere sembolik üniversite eğitimi ve mezuniyet töreni düzenlendi.

    İskenderun Sinem+1 Down Cafe Down sendromlu özel bireyler İSTE İnşaat Bölümü öğrencilerinin hazırlamış olduğu ’İSTE’rsek Engelleri Kaldırabiliriz projesi kapsamında, 1 günlük eğitimin ardından inşaat mühendisi oldular.

    +1 Engelsiz İskenderun Derneği Başkanı Feray Dingil, Down sendromlu özel bireylerin yanı sıra ailelerin de yoğun ilgi gösterdiği ve İSTE’de eğitim gören öğrenciler gördükleri derste bina yaptılar, baretlerini takarak inşaatlarda nasıl önlemler alındığını, birebir İSTE İnşaat Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi Cem Çetin’in sunumu ile öğrendiler.

    Sunumun ardından sınıfta projedeki görevli öğrenciler ile birlikte Down sendromlu özel bireyler birlikte bina yaptılar. Oldukça keyifli oldukları gözlenen öğrenciler kendi evlerini yapmalarının mutluluğunu yaşadılar.

    Akademik anlamda ilerlemelerini engelleyen bu rahatsızlıklarından ötürü yaşayamadıkları bazı farkındalıkları ve sevinçleri hem öğrencilerin hem de ailelerinin bu projeyle yaşamalarını sağlamış olduklarını ifade eden İSTE İnşaat Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencileri Cem Çetin, Onur Serkan Kaya, Kaan Erdinç, Zafer Oğuz İsal, Barış Memiş ve Zafer Karaboğa, “Sosyal sorumluluk dersi ‘İSTE’rsek Engelleri Kaldırabiliriz projesi kapsamında İSTE çatısı altında gerçekleştirilen bu projenin okulumuzdan ülke geneline yayılıp bu sayede milletçe farkındalık kazanmamızı sağlamaktır. Projenin birinci aşamasında Down sendromlu özel bireylere sembolik bir üniversite eğitim günü ve beraberinde yine sembolik diploma töreni düzenledik” ifadelerine yer verdiler.

    Sunumu gerçekleştiren İSTE İnşaat Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi Cem Çetin bu proje hakkında bilgiler verdi. Çetin, “Projenin çıkış noktası olarak Down Kafe’nin seçilmesinin nedeni; bu kafede günün belirli saatleri çalışmayı başarabilen, ikili iletişim konusunda problem yaşamayan ve sosyal çevreye uyum sağlamış olan yani birincil sosyal edinimlerini kazanmış bu özel bireylerle iletişim kurabilmektir. Okulumuzda daha önce yaptığımız, dersliklerimizin olduğu binada bulunan proje ödevlerimizi sergiledik. Ardından dersliklerimiz ve laboratuvarlarımızı öğrencilerimizle gezdik. Hazırladığımız sunumlarla inşaat mühendisliği mesleği hakkında kitlenin bilgi kazanması ve Down sendromlu özel bireylerin şantiye alanlarındaki iş güvenliği hakkında bilgi edinmeleri sağlamaktır. Bu sayede günlük hayatta yaşayabilecekleri iş kazaları konusunda farkındalık kazanmaları planlanmaktadır” dedi.

    Çetin, proje tasarımı ve danışmanlığı konusunda da Psikolog Güliz Güngör’e desteklerinden dolayı teşekkür etti.

    Günün sonunda Down sendromlu özel bireylere 1 günlük eğitimin ardından inşaat mühendisliği mezunu olarak diplomaları verildi. Aileleriyle birlikte bu mutluluğu yaşayan özel bireyler diplomaları ile de poz vermeyi ihmal etmediler.

  • Lösemiyi yenip üniversiteyi kazandı

    Denizli’de yaşayan 19 yaşındaki Nazlı Konar, 7 sene önce yakalandığı lösemi hastalığını ablasının iliği ile yendikten sonra hayali olan Pamukkale Üniversitesi Psikolojik, Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) bölümünü kazanmayı başardı.

    Denizli’de yaşayan 19 yaşındaki Nazlı Konar, 7 yıl önce yakalandığı lösemi hastalığını kendisine ablasının iliğinin nakledilmesi üzerine yendikten sonra Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi PDR bölümünü kazandı. Konar, aynı zamanda tedavi sürecinde tanıştığı ve kendisine destek veren Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) için gönüllü olarak çalışıyor.

    Şikayetler üzerine doktora giden ve lösemi teşhisi konulan Konar, 2 yıl boyunca yoğun kemoterapi ve yüksek risk tedavisi gördü. İlik konusunda şanslı olan Konar, ablasının iliği yüzde yüz uygun olunca 28 Aralık 2009 yılında nakil gerçekleştirildi.

    Hastalığı hakkında bilgi veren Nazlı Konar, “Hastalığa 7 yıl önce yakalandım. O zaman 12 yaşındaydım. Çeşitli belirtilerle başladı bu hatalık, baş ağrısı, halsizlik, yüksek ateş, boğazımın şişmesi gibi, bu şikayetlerle doktora başvurduğumda, doktorum kan testi sonucunda şüpheli şeyleri gördüğünü söyleyerek, bizi Ege Üniversitesi Hastanesine yolladı. Tabii ki yoğun kemoterapi tedavileri oldu, yüksek risk tedavisi gördüm. Bu nedenle ilik nakli oldum” dedi.

    “Hastalık sürecinde gelecek hayallerimi kurardım”

    Hastalığı yenme konusunda hep umutlu olduğunu belirten Konar, “İlik nakli için çok beklemedik. Çünkü çok şükür, ablamın iliği yüzde yüz uyumluydu. Bu benim için büyük bir şanstı ve 28 Aralık 2009’da ilik nakli başarılı bir şekilde geçti. Bu tarih benim ikinci doğum günüm. Ben o şekilde ifade ediyorum o tarihi. Daha sonrasında tabii ki, dikkat süresi başladı. Bu hastalıkta hijyen çok önemli ve ilaçların düzenli kullanılması çok önemli, hepsine çok dikkat ettim. Hastalık süreci boyunca hiçbir zaman moralimi bozmadım, Hastalıkta, hep iyileşeceğim zaman gerçekleştireceğim hayallerimi düşündüm. Çok şükür bu hayallerimden bir tanesini gerçekleştirdim. Bu yıl psikolojik, danışmanlık ve rehberlik bölümünü kazandım. İnşallah Pamukkale Üniversitesi’nde okuyacağım ” diye konuştu.

    Hastalığı yenmesinde LÖSEV’in kendisine çok yardımcı olduğunu aktaran Konar, “Bu hastalıkta en büyük şansım LÖSEV gibi bir aileye sahip olmamdı. Çünkü bu hastalığı LÖSEV sayesinde hem maddi, hem de manevi açıdan daha kolay atlatmayı başardık. Her zaman manevi olarak bizim yanımızdaydı, maddi destekleriyle de yanımızdaydı. Dolayısıyla babam da bu hastalığı daha rahat atlatmaya sebep oldu. Bu nedenle LÖSEV’e ne kadar teşekkür etsek az olur. Şimdi ben de bu hastalığı atlattım ve hasta kardeşlerime destek oluyorum. Bu nedenle LÖSEV’e destek oluyoruz. Burada iyileşmiş hastaların ailelerine dağıttığımız ürünlerimiz mevcut. Hastalarımızın aileleri için ücretsiz olarak bu ürünleri alıyorlar. Bu şekilde yaptığımız etkinlikler oluyor. Ben çok severek bu etkinliklerde bulunuyorum. Her insanın duyarlı olmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.

    Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren İzmir İrtibat Bürosu Halkla İlişkiler Birimi Sorumlusu Selin Topçuoğlu, “Bugün arkamızda görmüş olduğumuz TIR’ımızla Denizli’deyiz, Bayramyeri Meydanındayız. Bu TIR’ımızla Denizli’de yaşayan ailelerimiz geliyor. Bunların haricinde de tüm etkinliklerimizde olduğu gibi aynı Nazlı gibi hastalığı atlatan gencimiz, tedavisi devam etmekte olan çocuklarımıza moral vermek, bireylerimizin yanında olmak adına da, tüm etkinliklerimizde bizimle birlikte oluyorlar. Bir aile gibi hastalarımızı iyileştikten sonra kesinlikle yalnız bırakmıyoruz. Bir aile gibi yıllar boyunca birlikte, şuanda tedavisi devam eden, yardıma, maddi ve manevi desteğe ihtiyacı olan tüm hastalarımıza ulaşmak adına hep birlikte çalışıyoruz” diye konuştu.