Etiket: Üniversitelerde

  • AK Partili Kırkpınar: “15 Temmuz üniversitelerde araştırılmalıdır”

    AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, 15 Temmuz darbe girişiminin üniversitelerde araştırılıp ulusal ve uluslararası düzeyde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

    İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde, Şehit Halil Kantarcı Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından düzenlenen 15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi günü programına katılan AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin bugüne kadar ülkede yaşanan darbe girişimi ile benzerlik göstermediğini belirtti. Kırkpınar, burada yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dünyada söz sahibi olan ülkemiz, 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişimi ile karşı karşıya kalmıştır. Türk milleti ülkesine ve liderine olan sahibiyet duygusuyla vatanını ve namusunu korumak için adeta şehadete koşmuştur. Böyle bir milletin ferdi olmak bizim için büyük bir onur ve gururdur” dedi.

    15 Temmuzların unutulmaması ve unutturulmaması gerektiğini belirten Kırkpınar “Bizim 15 Temmuzları, 27 Mayısları unutturmamamız ve bir daha yaşanmaması için elimizden gelen tüm gayretleri göstermemiz gerekiyor. 15 Temmuz bir darbe girişimi değildir. 15 Temmuz hain FETÖ ve dış mihrakların ülkemizi işgal girişimidir. 15 Temmuz’da FETÖ ve onun destekçisi olan dış güçler tarafından yapılan girişim bugüne kadar yapılan onlarca darbe girişiminin hiçbir ile benzerlik göstermemektedir. 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin ulusal ve uluslararası düzeyde üniversitelerde iktisadi, siyasi ve sosyal açıdan değerlendirilmesi, incelenmesi ve sonuçlarının da tarafsız bir şekilde tüm dünya ile paylaşılması gerekiyor. Bugün dünya gündeminde olan ve üniversitelerde konuşulan, değerlendirilen hiçbir konunun 15 Temmuz olayı kadar önemli olduğunu düşünmüyorum. Türk milleti olarak 15 Temmuz olayını her daim sıcak tutmamız ve bizden sonraki nesillere aktarmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

    Kırkpınar, daha sonra 15 Temmuz şehidi Halil Kantarcı’nın programa katılan babası Ali Kantarcı’ya Kur’an-ı Kerim ve Türk bayrağını öperek hediye etti. Program, 15 Temmuz konulu yarışmalarda dereceye giren öğrencilere hediyelerin takdimi ile son buldu.

  • Lise öğrencileri üniversitelerde bulunmayan özellikte Biyoloji Müzesi kurdu

    Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde lise öğrencileri biyoloji öğretmenlerinin öncülüğünde, birçok üniversitede bulunmayan nitelikte, canlı ve cansız türlerin sergilendiği Biyoloji Müzesi kurdu.

    Siverek’in Yenişehir Mahallesi’nde bulunan Mustafa Kemal Anadolu Lisesi öğrencileri, bilimsel araştırma çalışmalarında kullanmak amacıyla bölgede bulunan canlı hayvan ve uzuvları, bitki örtüleri, bitki ve sebze tohumları gibi birçok parçanın yer aldığı bir Biyoloji Müzesi kurdu. Bu sayede öğrenciler birebir uygulamalarla çalışmalar ve deneyler gerçekleştirebilecek.

    Müzede, bölgede bulunan yılan cinsleri, akrep, çekirge, kuş, yengeç hayvanların iç organları ve uzuvları bulunuyor. Canlı türleri özel bir sıvı içinde mumyalama sistemi ile korunarak yıllarca bozulmayacak şekilde korunabiliyor.

    Biyoloji öğretmeni Fehmi Özmodanlı çalışmayla ilgili yaptığı açıklamada, “Burada biyoloji etkinlikleri adı altında yaptığımız bir çalışma var. Ders işlerken özellikle 11. sınıfta sistemleri işlerken gelen dokuları kaybetmeme açısından onları bir solüsyona alıp ileriki yıllarda da kullanma ihtimalini de sağladık. Daha sonra buna devam ettik ve bir müze kurup diğer doku ve canlı çeşitlerini sergilemek için öğrencilerin yardımıyla buradaki çalışmaları tamamladık. Kullandığımız malzemeler geri dönüşümden geldi yani okulda atık madde malzemelerini kullandık. Kullanılmayan kameralardan projeksiyon cihazı yaparak ışıklandırmasını bu şekilde yaptık yani cüzi bir maddi imkanla bunu tamamlamaya çalıştık” dedi

    “Özel solüsyona uğrayarak bozulmadan muhafaza ediliyor”

    Bölgede var olan çeşitli canlı türleri ile bitkileri bir araya getirerek müzeyi kurduklarını belirten Özmodanlı, “Müzemizde bitki ve hayvan türleri var, bunların içerisinde bitkiler ve çiçek türleri var. Bunların yanında yaprak çeşitleri, kök çeşitleri ve onların tohumları, kozalak yapılarını sergiledik. Örnek vermek gerekirse; burada ağaç gövdesini bir kütük kullanarak yaş halkalarını sergiledik, sistemlerde işlediğimiz sinir sisteminde beyni, duyu organlarında göz, kulak, burun gibi diğer sistemlerde dolaşım sisteminde kalbi yani anlayacağınız sistemlerle ilgili bütün dokuları bu şekilde sıraladık. 9. sınıf konularında sınıflandırma konusunda orada canlıları 5 gruba ayırıyorduk; bu grup içerisinde omurgasız canlılarda sürüngenler var. Burada böcekler var ve omurgasız diğer solucan türleri de var onları da sergiledik daha sonra kuşlar, memeli canlılar, balık kurbağa türleri ve kertenkele türleri var. Bunlar da ayrıca özel solüsyona uğrayarak bozulmadan muhafaza ediliyor” diye konuştu.

    Mustafa Kemal Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Sevilay Baldemir de örnek bir çalışmaya imza atmaktan mutlu olduklarını belirterek, “Fehmi Hoca’nın yardımıyla Biyoloji Müzesi’ni kurduk. Bu çalışma da bitki konularında birçok arkadaşlarımızla beraber biz ilgilendik. Bitkilerin topraklarını değiştirdik, sonra Siverek ortamında bulunabilecek yöresel bitkileri, yaprakları bulduk, bitkilerin birçok çeşidi bize geldiği zaman zaten toprakların değişime uğraması lazımdı, değiştirdik, sulamayı yaptık. Çürüyen yapraklarını değiştirdik sonra birçok yaprağın tek tür olanlarının aldık burada sergiledik. Arkadaşlarımız görsün diye. Duymak yeterli değil görmek kalıcı ve yeterli olur diye düşündük ve böyle bir müze yaptık, ilgilenen ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde belirtti.

    10. sınıf taşıma öğrencisi İlhan Kayyaş, köyde ailesine katkı amacıyla çalışırken bulduğu ölmüş hayvanları toplayıp, müzeye getirdiğini ifade ederek, “Ben köyde aile bütçesine katkı amacıyla ineklere giderken, yabanda böyle böcek falan hayvanlar buluyordum. Bu müze katkısı için onları toplayıp buraya getirdim. Eğer buraya bir katkım olmuşsa, ne mutlu bana” dedi.

  • Çevik kuvvetten üniversitelerde görevli özel güvenliğe eğitim

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü tarafından üniversitelerde görev yapan özel güvenlik görevlilerine eğitim verildi. Teorik eğitimin ardından gerçekleştirilen pratik eğitimde her türlü saldırıya karşı korunma yöntemleri gösterildi.

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü tarafından üniversitelerde görev yapan özel güvenlik görevlilerine yönelik olarak “Terör Saldırıları, Toplumsal Olaylara Müdahale ve şüpheli şahıs, paket, poşet, maddelere karşı alınacak tedbirler” konularında teorik ve uygulamalı eğitim verildi. Bayrampaşa’daki Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde gerçekleştirilen uygulamalı eğitimde gaz, havai fişek ve molotoftan korunma yöntemleri öğretildi. Üniversitelerde görevli 200 güvenlik amirinin eğitiminin ardından personel eğitimlerinin devam edeceği belirtildi.

    “Teorik eğitimi burada pratik hale dönüştüreceğiz”

    Eğitim Büro Amiri Komiser Yardımcısı Fırat Orhan, “İl Emniyet Müdürümüz Dr. Mustafa Çalışkan’ın talimatlarıyla üniversitede çalışan özel güvenliklere daha önce yaptığımız teorik eğitimi burada pratik hale dönüştüreceğiz. Uygulamalı eğitim vereceğiz. Eğitimimiz içerisinde kapama düzenlerimiz, kalkanımız, jop kullanma ve daha sonrasında havai fişek molotoflu saldırıya karşı nasıl müdahale etme, en sonunda da gazlı müdahalede gazın etkisinden kurtulma yolunu anlatacağız” dedi.

    “Şu anda 200 kişiye eğitim vereceğiz”

    Özel güvenliklere en iyi şekilde eğitim vermeye çalıştıklarını ifade eden Orhan, “Üniversitede herhangi bir gerginlik olduğunda, kapama noktası oluşturulması gerektiğinde oraları kapatmak için öğrencilerin ve vatandaşların belli bir noktaya geçmesini engellemek için kullanacağız. Şu anda 200 kişiye eğitim vereceğiz. Hepsi özel güvenlik olarak üniversitede çalışıyorlar. Üniversitelerin güvenliğinden sorumlu arkadaşlar. En iyi şekilde eğitimlerini vermeye çalışıyoruz” ifadelerini kaydetti.

    “Dışarıda ne yaşayabileceklerse hepsini yaşatacağız”

    Orhan konuşmasının devamında, “Eğitimler sonunda tam olarak doğru müdahale etme şeklini, vatandaşa zarar vermeden en kolay, en iyi şekilde olayı yatıştırmayı öğrenmiş olacaklar. Birebir dışarıda ne yaşayabileceklerse hepsini yaşatacağız ve görmelerini sağlayacağız. Dışarıda pratikleşsin ve bir anda heyecanlanıp ne yapacaklarını şaşırmalarını engellemek istiyoruz. Pratik hale dönüştürmeye çalışacağız” diye konuştu.

    “Eğitimler bu düzeyde devam edecek”

    Özel güvenlik amirlerinden sonra personellere eğitim verileceğini söyleyen Orhan, “Amirler başlarında olduğu için şimdilik amirlere öğretiyoruz. Daha sonraki programlarımızda yine müdürümüzün talimatıyla personellere de eğitimlerimizi vereceğiz. Teorik derslerimiz de vardı. Topluluğa karşı hitap, onlarla anlaşma, çevik kuvvetin toplu gösterilere karşı nasıl hareket etmesi gerektiğiyle ilgili bilgiler verildi. Sosyal patlamayı engellemek amaçlı eğitimler verildi. Eğitimler bu düzeyde devam edecek” dedi.

  • Üniversitelerde Başörtüsü Yasağının Tarihçesi Konuşuldu

    Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde “Üniversitelerde Başörtüsü Yasağının Tarihçesi” konuşuldu.

    Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde, Türkiye Üniversiteleri’nde Başörtüsü Yasağının Tarihçesi konulu bir panel düzenlendi ve aynı konulu sergi açıldı.

    Moderatörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Sezayi Küçük’ün yaptığı panele Okutman Sümeyye Koç ve Ahmet Koç konuşmacı olarak katıldı. Ahmet Koç, 28 Şubat Süreci diye de bilinen süreçte özellikle Marmara İlahiyat Fakültesi’nde 2001 yılında uygulamaya konulan başörtüsü yasağına ve bu yasak karşısında öğrencilerin gerçekleştirdiği eylemlere ışık tutan bir konuşma yaptı.

    Koç, konuşmasında öncelikle böyle bir programı tertip etmelerindeki amacın geçmişte yaşananların unutulmasını engellemek, böylece de tarihin tekerrür etmemesini sağlamak olduğunu belirtti.

    Erkeklerin eylemlerdeki duruş ve rolü üzerinde durduğu konuşmada kendi yaşadıklarını anlatan Koç, başörtüsü yasağı sürecinde slogan atmadan, kırıp dökmeden süreci idare ettiklerini, yasağın üç ay sürmesine rağmen sonuçta öğrencilerin başarılı olduğunu belirtti. Eylem günlerini konu edinen ’Unutmak pusudur’ başlıklı sinevizyon gösteriminin ardından konuşmasına devam eden Koç, “Yasakla öğrencilerin dönüştürülmesi hedefleniyordu, ancak bu ne ilahiyat fakültelerinde ne de sokakta gerçekleşmedi. İlahiyat fakültelerindeki yasak, yasağın sokağa taşınmasından önceki son adımdı, bunu başarabilmiş olsalardı yasağı sokaklara da taşıyacaklardı. Çünkü o dönemde yasakçı zihniyete sahip yöneticilerin yasağın sokaklarda uygulandığı ülkelerden ilham aldıklarını çevreleriyle paylaştıklarına şahit olmuştuk. İlgili süreçte yasak üç defa gelip gitti, süreklilik kazanamadan uygulamadan kaldırıldı” dedi.

    “YASAKLARLA ERKEN DÖNEMDE TANIŞTIM”

    Daha sonra söz alan Sümeyye Koç ise yasaklarla hayatının erken bir döneminde tanıştığını, ilkokul üçüncü sınıftan itibaren başörtüsü yasağıyla karşı karşıya geldiğini belirtti. Hayatının hep yasaklar içinde geçtiğini dile getiren Sümeyye Koç, “Bu sebeple ciddi travmalar geçiren, ciddi korkular yaşayan bir neslin temsilcisi olarak salonda bulunuyorum. Biz devlet dairelerine girme korkusu olan bir neslin temsilcisi olarak karşınızdayım. Biz ciddi kaygıları olan, her sınava girdiğinde acaba biri beni durduracak mı diye korkan bir neslin temsilcisi olarak karşınızdayım. Yasak ateşinin fitilinin tutuştuğu yer Cumhuriyet Üniversitesi hemşirelik yüksekokulu; orada birinci olmasına rağmen diplomasını alamadan kürsüden indirilen Behiye Abla ile sohbet etmiş, onun davalarına katılmış birisi olarak karşınızdayım. Altı yıl Cumhuriyet Üniversitesi’nde okuyup da ön lisans diploması verilen Hatice Abla’nın anne babası kendisini evlatlıktan reddettiği için kırk gün boyunca yerde onun yanında yatmış birisi olarak karşınızdayım” ifadelerini kaydetti. Koç, yasak sürecinde kendisi ve ailesinin yaşadıkları dışında da tanıklıkları bulunduğunu belirtti.

    Koç, “Sırf inancımızın bir gereğini yerine getirelim diye bizim neslin maruz kaldığı bu tür yasakları Rabbim bir daha kimseye göstermesin” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Faır Play Ruhu, Geleceğin Gençlerine Katkı İçin Üniversitelerde

    Avrupa Fair Play Birliği (EFPM) Başkan Yardımcısı Erdoğan Arıpınar, ‘Üniversite Fair-Play Kervanı’ hakkında yaptığı açıklamada, “Bunları ülkemizin çocuklarına katkı yapmak için yapıyoruz. Bunun dışında profesyonel hiçbir düşüncemiz yok” dedi.

    Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından üniversitelerde fair-play’in yayılması amacıyla düzenlenen ‘Üniversite Fair-Play Kervanı’, 2016 yılının ilk ziyaretini 11 Mart Cuma günü Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne yapacak. Konuyla ilgili olarak Olimpiyatevi’nde düzenlenen toplantıya katılan TMOK Fair Play Kervanı’nın organizasyon ekibinden Avrupa Fair Play Birliği (EFPM) Başkan Yardımcısı Erdoğan Arıpınar, bu etkinliklerin TMOK tarafından bugüne kadar yapılan en büyük etkinliklerden biri olduğunu belirterek, “Geleceğin spor öğretmenleri, geleceğin iş adamları, geleceğin Türkiye’sini yapacak olan üniversitelere hitap ediyor. Fair Play Kervanı, 3. yılına girmek üzere. 1.5 yıl içinde 17 üniversitede binlerce öğrenciye ulaştık. Bunların dışında bir de yurt dışında seyahatimiz var. Sağ olsunlar dost ve kardeş Bakü bizi davet etti, Azarbeycan Spor Akademisi’nde biz programımızı, sergimiz dahil aynen uyguladık. 3. seneye girerken bir de ödül aldık. Bu ödül sayın Bakan Akif Çağatay Kılıç’ın ödülü. Ankara’yı ziyaret ettik ve çalışmamızı daha söylemeden o bize, ‘Türkiye’deki en büyük toplumsal hareketi gerçekleştiriyorsunuz, Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak, bütün sergilerinizde yer alacağız, hem de size destek olacağız’ dedi. Bu büyük bir müjdedir. Bundan sonra 12 ilde açacağımız üniversitelerdeki sergilerimizde Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın standı da olacak ve bizim en büyük destekçilerimizden biri olacak” diye konuştu.

    “ÜLKEMİZİN ÇOCUKLARINA KATKI YAPMAK İÇİN YAPIYORUZ”

    Üniversite öğrencilerine bir anket kutusu götürdüklerini ifade ederek Arıpınar, “Dilek ve istek adını taşıyan anket kutularının içi dolduğu anda özetini çıkarıp, bakanlığa yollayacağız. Hiç kimse altına ismini yazmayacak. İyi, kötü ne yazacaklar bilmiyoruz. Sadece istek ve dileklerini söyleyecekler. Bu çalışmalar sadece spor akademilerine veya BESYO’lara ait değil. Bütün üniversitelere ait. Bütün bunları ülkemizin çocuklarına katkı yapmak için yapıyoruz. Bunun dışında profesyonel hiçbir düşüncemiz yok” diye konuştu.