Etiket: Umudu’’

  • Simit arabaları engellilerin iş umudu oldu

    Mersin Büyükşehir Belediyesi ve İŞKUR işbirliği ile hayata geçirilen “Simit Arabam, Engel Tanımam” projesiyle ekonomik olarak durumu iyi olmayan, çalışamayan 25 ortopedik engelliye simit arabası dağıtıldı. Bu sayede hem iş sahibi olan hem de hayata yeniden tutunacak olan engelli vatandaşlar, belirlenen noktalarda simit, ayran ve su satışı yapacak.

    Türkiye’de ilk defa Engelliler Dairesi Başkanlığı’nı kuran ve ’Engelsiz Mersin’ sloganıyla yola çıkan Mersin Büyükşehir Belediyesi, dezavantajlı ve engelli bireylerin sosyal hayata adapte olmalarını sağlayacak projeler ile hayatları değiştirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıl ortopedik engelli bireylere iş imkanı sunmak ve ekonomik hayata dahil olmalarını sağlamak amacıyla engelli bireyler için özel olarak tasarlanan simit arabaları dağıtılmış, vatandaşların hayata yeniden tutunması sağlanmıştı. Bugünde başvuru yapan 25 engelli vatandaşa simit arabası, su termosu ve oturak verilerek, iş sahibi olmaları sağlandı. Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen törenle simit arabalarına kavuşan engelli vatandaşlar, belirlenecek yerlerde simit, su ve ayran satışı yapacak.

    “Engelli vatandaşlar kendi gelirlerini elde ederek ekonomik bağımsızlıklarını kazanmıştır”

    Törende konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, bugün bu proje kapsamında 25 simit arabası, 25 su termosu ve 25 adet oturak temin edildiğini söyledi. Alınan bütün malzemelerin ortopedik engellilerin kullanımına uygun bir şekilde yapıldığına dikkat çeken Kocamaz, “Projenin bedeli 93 bin 500 liradır. Projenin amacı, ortopedik engelli bireylerin istihdam sorunun azaltarak, sosyal ve ekonomik hayata dahil olmalarına katkı sağlamaktır. Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak 2014 yılında İŞKUR ortaklığıyla gerçekleştirilen ve 2015 yılında tamamlanan ancak kontrolü devam eden Simit Arabam Engel Tanımam Projesi kapsamında gerekli uygunluğu sağlayan ve bu anlamda eğitim alan ortopedik engelli 12 vatandaşa simit arabası verilmiş, verilen araçlar sayesinde engelli bireyler kendi gelirlerini elde ederek ekonomik bağımsızlıklarını kazanmıştır. Araçların verilmesi ve yapılan çalışmaların görünürlülüğünün artmasıyla birlikte simit araçları ortopedik engelli bireyler tarafından büyük talep görmektedir. Toplam 70 engelli birey resmi olarak belediyemize başvurmuş, proje hakkında ise bin engelli birey yazılı veya şahsen gelerek bilgi almıştır. Projeye olan talep üzerine ilçelere yönelik bu projenin yapılması zorunlu hale gelmiş ve engellilere yönelik proje başvuru kapsamında sunulan 2 proje olan Simit Arabam Engel Tanıman İlçeler Projesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından da kabul görmüştür” dedi.

    Bu sayede ilçelerde yaşayan engelli vatandaşların da bu projeye başvuruyu yapmaya başladığını kaydeden Kocamaz, “18 yaş üstü, sosyal ve ekonomik güvencesi olmayan, ekonomik gücü zayıf, en az okur yazar, çalışma gücünün en az yüzde 40’ından yoksun olduğunu, engellilere verilecek sağlık kurulu belgeleriyle belgeleyen ve çalışabilir durumda olan ortopedik engeliler arasından mülakat yöntemiyle 25 ortopedik engelli birey belirlenmiştir. Simit arabası verilmesi uygun görülen ortopedik engelli bireylerin Büyükşehir Belediyesi uzman eğitmenlerince 32 saatlik ’iş ve sosyal hayatta iletişim’ konulu kişisel gelişim eğitimi ve 8 saatlik ’hijyen’ eğitimi almaları sağlanmış ve bu eğitimlerle eş zamanlı olarak belirlenen 25 ortopedik bireye ve ailelerine yönelik danışmanlık hizmeti verilerek engellilerin iş gücü piyasasına katılımları ile motivasyonları artırılmıştır. Ayrıca danışmanlık hizmetleri de proje süreci boyunca devam edilecektir. Bugün arabasını alacak engelli vatandaşlarımız, belirlenecek 25 noktada simit satışı yaparak topluma ve ekonomik hayata katılımları sağlanacaktır. Proje düzenli aralıklarla devam ettirilecektir” şeklinde konuştu.

    İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu da Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederek, “Gerçekten İŞKUR olarak bizleri heyecanlandıran ve gururlandıran bir proje. Türkiye’de örneği olmayan bir proje. Bundan da ayrıca gurur duyuyoruz. Biz bu projede olmaktan, desteklemiş olmaktan mutluluk duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Bu araba sayesinde yeniden hayata tutunacağıma inanıyorum”

    67 yaşındaki engelli vatandaş Yaşar Alabar ise, “O kadar çok mutlu oldum ki. Bir engellinin bu kadar sevinci tahmin edilemez. O yüzden bize destek veren herkese teşekkür ediyorum. Daha önce mobilyacıydım. Bir sene evvel ayağım kesildi. Bütün düzenim bozuldu. Fakat şu an bu arabaların sayesinde yeniden hayata tutunacağıma inanıyorum” diye konuştu.

    Engelli vatandaş Nihat Bölükbaşı da yeniden önemli olduğunu hissettiğini vurgulayarak, “Engelli olarak bir köşeye çekilmektense bir şeylerle uğraşmak bize iyi geliyor. Maddi açısı bir yana bu iş insanı karamsarlıktan kurtarıyor, başkasına yüküm ondan kurtarıyor yani her yönüyle güzel bir proje. Çalışıyorum ben. Bu olanağı bize sağlayan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

    Konuşmaların ardından engelli vatandaşlara simit arabaları dualarla dağıtıldı. Ayrıca törende Mersin Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü tarafından alınan yeni vidanjör araçlarda törenle hizmete girdi.

  • Umuda Bakan Gözler kimsesizlerin umudu oluyor

    Nurdağı’nda “Umuda Bakan Gözler” Projesi, kimsesizlerin umudu oluyor.

    Gaziantep Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma Vakfı tarafından 2011 yılında hayata geçirilen Umuda Bakan Gözler projesi, kimsesizlere umut oluyor. Proje kapsamında oluşturulan 5 kişilik ekip, kimsesiz, hasta ve bakıma muhtaç kişilerin, kişisel ve ev temizlikleri gibi hizmetlerini görüyor. Proje hakkında bilgi veren Nurdağı İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Hakkı Güler, proje ile umutsuzların umudu olmaya devam edeceklerini kaydetti. Güler, “Yaşlı Bakım Kursu eğitimi almış 5 personelimiz tarafından ilçemiz mahallelerinde ikamet eden yoksul, kimsesiz, zor şartlar altında yaşayan, hasta ve ileri yaştaki bakıma muhtaç vatandaşlarımızın, çeşitli problemlerinin giderilmesi, evlerinin temizliklerinin yapılması, saç-sakal tıraşı, beden temizliklerinin yapılması,sobalarının kurulup sökülmesi, yeni çamaşırların giydirilmesi, çarşaflarının değiştirilmesi, var ise yaralarının pansuman edilmesi gibi hizmetleri görülüyor. Bu hizmetleri yapılan vatandaşlarımızın yaşamlarında mutlu olacakları yeni uğraşlarla sevgi ve saygı görecekleri çevrede sürdürmeleri ve kendilerini güven içinde hissetmeleri sağlanmaktadır” dedi.

  • Turizmcilerin umudu bayram tatilinin uzaması

    Bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 1 Eylül’de başlayacak olan Kurban Bayramı’nın ardı ardına gelmesi sebebiyle arefe gününün tam gün ilan edilebilmesi ihtimali ortaya çıktı. 6 günlük bir tatil beklentisi sürerken, kaç gün tatil olacağına yönelik henüz herhangi karar alınmadı. Yaşar Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. İge Pırnar, birleştirme ve tatillerin süresinin uzatılması kararlarının önceden belirlenerek duyurulmasının önemine dikkat çekerek, “Böylece tatil yapmayı planlayanlar son dakika fiyat artışlarından kendilerini koruyabilir, turizmciler de planlamalarını daha sağlıklı yapabilir” dedi.

    Bu yıl yine Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla birlikte hem turizm işletmecilerinin, hem de tatile çıkacakların beklentilerinin Bakanlar Kurulu tarafından gelecek olası bir uzatmaya yönelik resmi açıklamaya odaklandığını belirten Yaşar Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. İge Pırnar, “30 Ağustos Zafer Bayramı’nın resmi tatil olması ve arefe gününün tam gün ilan edilebilmesi, toplam tatil süresinin 6 güne çıkması ihtimalini ortaya çıkarıyor. Eğer, hükümet tarafından 28 ve 29 Ağustos tarihlerinin de resmi veya idari tatil ilan edilme olasılığı gerçekleşirse Kurban Bayramı tatilinin süre olarak 10 günü bulması söz konusu” diyerek uzatılma kararı alındığı takdirde, uzun süreli bir tatilin önceden ilan edilerek duyurulmasının turizm bölgelerine ciddi anlamda ekonomik katkısının olacağını söyledi.

    “Turizmcinin umudu tatiller”

    Prof. Dr. İge Pırnar, “Bilhassa sahil bölgelerindeki konaklama tesislerinde doluluk oranlarını yüzde 90- 100 bandına çıkaracağı açık. Bu bağlamda uzatılmış bayram tatillerinde iç turizmde en çok talep Antalya ve Ege bölgelerinde olurken kültür turizmi turlarına talep de artıyor. Sektör temsilcileri halihazırda yaklaşan bayram tatili için artan bir talep grafiği olduğunu belirtiyor. Uzatılmış bir bayram tatili ile bu talep yaz aylarının son dönemine denk gelen süreçte yılın son yaz tatilini yakalayabilme olanağının sunulması ile daha da artacaktır. Geçen yıl 9 günlük Ramazan Bayramı tatili süresince, turizm bölgelerindeki otellerin doluluk oranlarında genel olarak ortalama yüzde 50 artış sağlandı. Ege ve Akdeniz sahillerinde ve Çeşme, Fethiye, Bodrum ve Marmaris gibi tatil bölgelerinde doluluk oranları yüzde 100’e, Kapadokya gibi bölgelerde de yüzde 30’lardan yüzde 60’lara yaklaştı” dedi.

    “Tüm sektörleri olumlu yönde etkiler”

    Geçen yıl bu uzun tatil programına yönelik İzmir Turizm ve Tanıtma Vakfı (İZTAV) öncülüğünde hazırlanan “İzmir’e Doyamazsın” kampanyasının oldukça başarılı olduğunu hatırlatan Pırnar, bu süreçte İzmir ve civarında yüzde 90-100 doluluk oranları yakalandığını belirtti. Bayram tatillerin birleştirilerek uzatılmasının konaklama tesislerinin ve otellerin doluluk oranlarına olumlu etkisinin açık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Pırnar, “Bunun yanı sıra hem tur paketleri taleplerine hem de taşıma ve ulaştırma şirketlerine, seyahat acentalarına, yiyecek-içecek işletmelerine, genel olarak bölge esnafına ekonomik katkılarının oldukça fazla olacağı açık. Ön rezervasyonların artmasıyla da tüm bu olumlu etkiler maksimize edilebilir” diye konuştu.

  • Fındık üreticisinin umudu tek tek dökülüyor

    Türk tarımının önemli aktörlerinden olan ve her yıl en çok ihraç edilenler listesinde kendisine yer bulan fındık, son 3 yıldır külleme hastalığı ile mücadele ediyor. Yapılan birçok çalışma ve ilaçlamanın net sonuç vermemesi fındığın her geçen yıl biraz daha bölgede kayba uğramasına neden oluyor.

    2017 yılı fındık hasadına sayılı günler kala külleme hastalığı yüzünden fındıkta dökülmeler yüzde 50 seviyelerine çıktı. Külleme hastalığının 2017 sezonu öncesi rekolteye ciddi şekilde etki edeceğini belirten Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, “Baktığınız zaman yer yer yüzde 50 dökülen bahçelerimiz var. Özellikle yüksek kesimlerde şu anda fındık daha olmamış ve hasat edilecek noktaya gelmemiş” dedi.

    Fındık tarımının değişik noktaya gelmeye başladığını ifade eden Karan, “Önceleri gurbetçilerimiz geliyordu fındığını toplayıp gidiyordu fakat tarımda bu olanakların dışında bir çözüm üretmemiz gerekiyor. Şimdi eskisi gibi değil, 1 sene bahçe içinde olmamız gerekiyor. Küllenme hastalığı 2-3 yıldır bahçelerimize musallat oldu, bunun da önüne geçemiyoruz. Bu yıl da küllenmeden dolayı dökülmeler başladı. Baktığınız zaman yer yer yüzde 50 dökülen bahçelerimiz var. Özellikle yüksek kesimlerde şu anda fındık daha olmamış ve hasat edilecek noktaya gelmemiş. Bununla beraber küllenme ile mücadele edenler, ilaçlayanlar, gübre yapanlar, iyi bir hava sirkülasyonu yapanlarda dökülme çok görülmüyor. Fındık tarımında artık üretici bahçesinde varsa harmanda da olacak. Bahçesinde çalışmıyorsa olması zor. Bu da tabi ilimiz açısından da kötü bir durum. Artık tarımla uğraşan kişi tarım arazisinde çalışacak” şeklinde konuştu.

    “Yeni sezonda beklenti 12 TL”

    Yeni sezon öncesi bir fiyat vermekten kaçınan Karan, üretici acısından belli bir fiyat vermenin doğru olmayacağını kaydetti. Üretici tarafından yeni sezonda beklentilerin çok yüksek olduğunu vurgulayan Karan, “Ürün belli bir maliyetin altında satılırsa kaynaklarını kurutmuş oluruz. Tabi bu fındık maliyetleri geçen yıla göre çok azdı, 50 kilo fındık alınan yerde maliyet 16 TL iken, bugün fındık fiyatları 9 TL seviyelerinde, yani geçen seneki maliyetin altında satılıyor. Alıcının da, satıcının da insaflı olması lazım, çok maksimum fiyatları kafasından geçirmemesi lazım. Bizim üretici açısından 12 TL’nin altında bir fiyat düşünmüyor ama alıcı açısından da mantıklı durum düşünüyoruz” diye konuştu.

    “TMO piyasaya girmemiş olsaydı şu an 9 TL olarak konuştuğumuz fiyatlar 6-7 TL civarında olmuş olacaktı” diyen Karan, “TMO’nun piyasaya girmesini çok olumlu buluyoruz. Üretici de, tüketici de fındığı kaça alıp satacağını bileceği için çok elinde de stok yapmayacaktır. Vatandaş bir beklenti içinde oluyor, stok yapılıyor, bu olmayacaktır. Çünkü Türkiye’de kalan stoklar elimizde kalıyor ve bu da Türkiye’ye mal oluyor. Eğer bir taban fiyat olursa üretici beklenti içinde olmaz, fındığı satacak, pazara indirecektir. Şu anda bir rekolte kamyonda konuşuluyor gibi fakat o tarihten sonra takip ettiğimiz bölgelerde direkt arazı çalışmalarında yüzde 50 oranında bir dökülme meydana geldi. Bizim tahminlerimize göre ciddi bir yanılma söz konusu, açıklama olmaması bir avantajdır. Açıklanmadan bir müdahale edilirse çok iyi olacaktır. Giresun’da tespitlere göre dönüm başına 300 kilo gibi bir rekolte var. Giresun’dan toplam 100 bin tona yakın bir rekolte bekliyoruz ama tabi dökülmelerden sonra biraz aşağıya düşeceğini tahmin ediyoruz. Net rakam söylemek hiçbir zaman doğru olmaz, bekleyip göreceğiz. Bizim halk dilinde bir söz vardır, fındık çuvallandıktan sonra belli olur” ifadelerini kullandı.

  • Göç ettikleri illerde öğrendiler, ilçelerinin umudu oldular

    Mardin’in Midyat ilçesinde geçmiş yıllarda yaşanan terör olayları nedeniyle batı illerine göç edip, burada tekstil sektöründe çalışan vatandaşlar, huzur ortamının sağlanmasıyla birlikte döndükleri ilçelerinin umudu oldu. Midyat’ta son 3-5 yıl içerisinde memleketlerine dönenlerin açtığı 35 tekstil atölyesi bir taraftan 4 bin kişi ve ailelerine iş imkanı sağlarken, diğer taraftan da göçün önünü kesiyor.

    Midyat’tan, bölgede yaşanan terör olayları yüzünden, batı illerine göç eden vatandaşların büyük bir çoğunluğu, burada tekstil sektörüne girdi. Zaman içerisinde sektörde kendilerini geliştiren vatandaşlar, huzur ortamının sağlanmasıyla birlikte ilçelerine döndü. Vatandaşlar, tekstil atölyeleri açtıkları ilçelerinin umudu haline geldi. İlçede, son 3-5 yıl içerisinde açılan 35 tekstil atölyesi, istihdam edilen 4 bin vatandaş ve ailelerinin ekmek kapısı oldu.

    “Tekstil bölgenin umudu olmuş durumda”

    Mardin Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Halil El, sektörlerinin son yıllarda Mardin genelinde büyük bir aşama kaydettiğini belirterek, “Mardin Organize Sanayi Bölgesinde, Nusaybin ve özellikle Midyat bu konuda adeta cazibe merkezi olmuş durumda. Sadece Midyat’ta 35’e yakın işletmemiz var. Bu işletmelerde 4 bine yakın istihdam sağlamaktayız. Tekstil, Midyatımız başta olmak üzere bölgenin adeta ekmeği ve umudu olmuş durumda” dedi.

    “Huzurun gelmesiyle göç tersine döndü”

    Bölgenin uzun yıllar boyunca batıya göç verdiğini anımsatan El, “Batıya giden çok çocuklu aileler, bu sektörde ekmeğini kazanabilme ve sektörü öğrenebilme imkanı bulabilmişler. Huzurun gelmesiyle birlikte bu sektörde yatırım yaparak bölgemizde istihdam imkanı ve göçü tersine döndürme imkanını ortaya koymuş bulunuyoruz. Hükümetimizden acil isteğimiz sektördeki bu firmalarımıza sermaye desteği anlamında makul kredileri acil şekilde sağlaması. Malumunuz Cazibe Merkezleri Programı çerçevesinde 30 kişilik bir istihdama karşı çok ciddi imkanlar sağlanacağı söyleniyor. Şuanda elini taşın altına koyan işletmelere acil destekte bulunması lazım diye düşünüyorum” diye konuştu.

    “Batı illerinde çalışıyorduk”

    Kendi memleketinde çalışmanın mutluluğu içerisinde olduğunu vurgulayan ustabaşı Nurullah Altunışık, “Ben yaklaşık olarak burada 2 yıldır ustabaşı olarak çalışıyorum. Midyat’ ta atölyelerin açılması bizim için büyük bir avantaj. Eskiden buradan kısa süreliğine çalışmak için İstanbul’a gidiyorduk. Ailemizden, akrabalarımızdan uzak oluyorduk. Midyatımızda atölyelerin açılması bizim için mükemmel bir şey” ifadelerinde bulundu.

    “2012’ye kadar İstanbul’da çalıştık”

    İstanbul’a 90’lı yıllarda göç ettiklerini kaydeden atölye sahibi Hasan Akipa ise, şunları kaydetti:

    “Biz 90’larda İstanbul’a göç ettik. İstanbul’da başka sektör olmadığı için tekstil sektörünü seçtik. Yaklaşık 2012’ye kadar tekstille uğraştık. Biz de kendi memleketimize faydamızın olması ve iş imkanı sağlamak için Midyat’a geldik.”