Etiket: Ülkelerinin

  • Malkoç: “BM, Avrupa ve İslam ülkelerinin önemli bir kısmı ’mülteciler’ konusunda sınıfta kaldı”

    Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, mülteciler konusunda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve İslam ülkelerinin önemli bir kısmının sınıfta kaldığını söyledi.

    Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara’yı makamında ziyaret etti. Belediye Başkanı Kara, ziyarette yaptığı konuşmada, Kilis’in küçük bir sınır ili olduğunu ama yüreğinin büyük olduğunu ifade ederek, “Avrupa Birliği’nin ’300-500 mülteci’ diyorlar onlar, -biz misafir diyoruz- almakta zorlandığı bir dünyada yaşarken, Kilis merkez nüfusu 93 bin 400 olmasına rağmen 135 bin Suriyeli misafire ev sahipliği yapıyoruz. Dünya tarihindeki savaşlarda göçler olmuştur, kendi nüfusundan fazla belirli bir yere bölgeye gelinmiştir. Ama kavganın ve gürültünün olmadığı hiçbir dönem olmamıştır. Kilis yüzde 60 misafir ağırlamasına rağmen, yüzde 60 masarif yüzde 40’ı yerli halk olmasına rağmen, hiçbir zaman kavga etmemiş, paylaşmış evini, sokağını, işini her şeyini paylaşmış, dünya tarihine altın harfler ile yazdıracak bir örneği sergilemiştir. Kilis Belediye Başkanı olarak Kilis’e başkanlık yapmaktan gurur duyuyorum” dedi.

    “Fırat Kalkanı haklıdır, meşrudur”

    Başkan Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bugün 18 Ocak, dünyanın en vahşi terör örgütü DEAŞ’ın ülkemize, dolayısıyla Kilis’e saldırısının yıldönümü. 18 Ocak’ta füzeler atılmaya başlandı. Birçok insanımız şehit oldu, birçok insanımız yaralandı. Birçok maddi hasar meydana geldi. Daha da önemlisi belki de DEAŞ terör örgütü Türkiye’ye kendi ülkesini savunamaz hale geldiği imajı vermeye çalıştı. Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti ile hükümetimizin dik duruşu ile 15 Temmuz’u yaşamış bir Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dik durmasıyla Fırat Kalkanı Operasyonu gerçekleşti. Fırat Kalkanı niye yapıldı diyenler, gelsin Kilis’i görsünler, Kilis’teki yaşantıyı görsünler, bizim insanımızın nerede ise psikolojisi bozulmuştu. Fırat Kalkanı onun için haklıdır, meşrudur. Ve devam etmesi zaruridir diye düşünüyoruz.”

    Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ise, Suriye’de iç savaş nedeniyle 4-5 yıldan beri 3 milyona yakın insanın Türkiye topraklarına geldiğini ifade ederek, “Türkiye’nin çeşitli bölgelerine, Urfa, Mardin, Ankara’dan, İstanbul’a kadar bazıları çadır kentlerde, bazıları konteyner kentlerde bazıları da şehirlerde yaşamaktadırlar. Bu nüfusun en yoğun olduğu yer Kilis’tir. Kendi nüfusunun 1.5 misli nüfusu Suriye’den gelen nüfusu içinde barındırmakta, buna misafirlik yapmaktadır. Kolay bir olay değil, bu gönül büyüklüğü ister, bu yürek ister, bu iman ister. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam ülkelerinin önemli bir kısmı bu hususta sınıfta kalmıştır. Zengin İslam ülkelerinin bazı fonlarının nerelerde harcandığını biz biliyoruz” diye konuştu.

  • Kayseri, D8 ülkelerinin dikkatini çekiyor

    D8 üyesi 8 ülkenin İzmir’de gerçekleştirdiği zirveye katılan Kayseri Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, zirvenin ekonomik açıdan olduğu kadar Müslümanlığın da imajına katkı sunacağını belirtti. Hiçyılmaz, Kayseri’nin de D8 ülkeleri tarafından ticaret, sanayi ve altyapısı ile dikkat çektiğini söyledi.

    Yıllık ticaret hacmi 500 milyar dolara yaklaşan D8 (Devoloping 8 Countries) üyesi 8 ülke olan Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya’nın ticaret ve sanayi oda başkanları İzmir’de bir araya geldi. İzmir Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde Swiss Otel’de gerçekleştirilen zirvede Kayseri Ticaret Odası da diğer ülkelerle ticari faaliyetleri geliştirmek adına destek vermek amacıyla yer aldı.

    D8 ülkelerinin uzun bir aradan sonra bir araya gelmesinin oldukça önemli olduğunu belirten Kayseri Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, zirvenin gelişmekte olan bu ülkelerin birbirleri ile dayanışmaları ve ilişkileri geliştirmesi açısından son derece olumlu olduğunu söyledi.

    “Dünya ticaret hacminin gelişmesi açısından önemli”

    Gelişmekte olan ülkeler arasındaki dayanışmanın önemini vurgulayan Hiçyılmaz, “Gelişmekte olan sosyal, kültürel açıdan birbirlerine çok yakın olan bu ülkelerin aynı zamanda ticari ve sanayi işbirliği bakımından da ön plana çıkıyor olması, dünya nüfusunun 7’de birini oluşturan bu ülkelerin bir araya gelmesi hem ekonomik hem dünyadaki ticaret hacminin gelişmesi açısından önemlidir. Son yıllarda dünya ticaretinde bir azalma söz konusu. 2016’nın ilk yarısına baktığımızda, yüzde 2 kadar bir daralma varken, ülkeler arasındaki bu dayanışma önemli. Sadece ticari manada değil sosyal ve kültürel bakımdan birbirine yakın olan bu ülke insanların bir araya gelerek dünyada belli bir güç haline gelmesi en önemli arzumuzdur” dedi.

    “Ticari faaliyetler için araştırma içerisindeyiz”

    Zirvede ilişkilerin önümüzdeki yıllarda daha da üst seviyeye çıkarılması için gayret gösterilmesi paydasında buluştuklarını da aktaran Hiçyılmaz, Kayseri Ticaret Odası olarak bu anlamda katkı koymak ve önümüzdeki yıllarda ticari faaliyetlerin oluşabilmesi açısından araştırma içerisinde oldukları kaydetti.

    Zirve Müslümanlığın imajına da katkı sağlıyor

    Zirvede Müslüman ülkelerin bir araya geldiğine dikkat çeken Hiçyılmaz, Müslümanlığın imajı açısından da bu tip organizasyonların son derece önem arz ettiğine işaret etti. Dünyada Müslüman denildiğinde terörle anılıyor olunmasından üzüntü duyduklarını belirten Hiçyılmaz, “Bu anlamda büyük şikayetimiz var. Dolayısıyla birbirimizi destekleyerek daha yukarıya çıkarma noktasında gayret göstermemiz, dünyada Müslümanlığın imajının düzeltilmesi bakımından bu ülkelerin, bu tür organizasyonlarla buna bir çare bulması noktasında gayret göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu organizasyonların bu konuda da fayda sağlayacağını umut ediyorum” diye konuştu.

    “Yatırım imkanları araştırılmalı”

    Yaptığı temaslardan edindiği izlenimle Kayseri’nin D8 ülkelerinin dikkati çeken bir il olduğunu kaydeden Başkan Mahmut Hiçyılmaz, “Kayseri ticareti, sanayisi, bu konudaki altyapısı ve turizmdeki gelişmeleri bu ülke insanlarının ilgisini çekiyor. Karşılıklı yatırım imkanlarının araştırılması gerekiyor. Bizim Kayserili iş adamlarımızın o ülkelerde, onların iş adamlarının da Kayseri’ye özellikle serbest bölgeye gelerek yatırım yapılabileceğini düşünüyorum. İşte bütün bunların konuşulabileceği bir ortam olduğu, ve bu platformun değerlendirmesi gerektiğini düşündüğümden dolayı buradayım. Gerekli katkı sunmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Türkiye’de kişi başına kırmızı et tüketimi AB ülkelerinin yarısı kadar

    Gıda Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Yusuf Değirmenci, besiciyi koruyarak güvenli eti ulaşılabilir fiyattan sunmanın bir kamu görevi olduğunu ifade ederek, “Ülkemizde kişi başı kırmızı et tüketimi AB ülkelerinin yarısı, ABD’nin ise 4’de 1’i kadardır. Toplumun dengeli beslenmesi için eti üretmek, tüketimini gelişmiş ülkeler seviyesine yakınlaştırmak ve bu koşulların sürdürülebilirliğini sağlamak önceliğimiz olmalıdır” dedi.

    Kurban Bayramı dolayısıyla İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Başkan Değirmenci, besiciyi koruyarak güvenli eti ulaşılabilir fiyattan sunmanın bir kamu görevi olduğunu söyledi. “Özellikle yaklaşan Kurban Bayramı’nda et kesiminin ve tüketiminin tavan yaptığı bir dönemde şimdiden oluşabilecek sorunları öngörerek bu sorunların oluşmasını önlemeye yönelik çözümler üretmek gerekmektedir” diyen Değirmenci, “Bu çözümler öncelikle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın daha sonra da özel sektörün sorumluluğundadır. Ülkemizde kişi başı kırmızı et tüketimi AB ülkelerinin yarısı, ABD’nin ise 4’de 1’i kadardır. Bu bakışla et tüketiminin dönemsel olarak arttığı yıl boyunca da et tüketimine katkıda bulunan Kurban Bayramı’nın her yönüyle planlanması ve yönetilmesi gerekmektedir. Toplumun dengeli beslenmesi için eti üretmek, tüketimini gelişmiş ülkeler seviyesine yakınlaştırmak ve bu koşulların sürdürülebilirliğini sağlamak önceliğimiz olmalıdır. Karkas sınıflandırma sisteminin oluşturularak hayata geçirilmesi gerek üretici, gerekse tüketici açısından önemli bir beklentidir” şeklinde konuştu.

    “Kurban kesimleri yetkililer tarafından belirlenen yerlerde kesilmelidir”

    Kurbanlık kesimlerinin güvenli koşullarda ve sağlık riski oluşturmayacak biçimde gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Değirmenci, “Et, gerek yapısı gerekse hayvansal ürünlerle buluşması muhtemel zoonozlar, kimyasal veteriner tıbbi ürünlerin uygulanmasından kaynaklanabilecek kalıntılar ile kesim sırasında ve sonrasında karşılaşabilecek hijyen sorunları nedeniyle daima riskli olarak kabul edilen bir üründür. Kurban Bayramı’nda kısa bir zaman diliminde çok sayıda kesim gerçekleştirilmesi, kimi zaman uygunsuz koşullarda kesim yapılmasına neden olmakta, bu durum etin kesim sonrasında muhafazası ve tüketimi açısından kimi risklere yol açmaktadır. Kesimin yetkililerce gösterilen noktalarda yapılması, kurbanlık olarak seçilen hayvanın sağlıklı olmasına dikkat edilmesi ve tüketim anına kadar etin doğru muhafazası son derece önemlidir” diye konuştu.

    Havaların oldukça sıcak gittiği bu günlerde kesilen etin birkaç saat içerisinde oda sıcaklığına ulaştırılması ve peşinden derhal buzdolabı koşullarına alınması gerektiğinin altını çizen Değirmenci, “Buzdolabında dondurulmadan muhafaza edilen kurban eti, en fazla 3-4 gün içerisinde tüketilmelidir. Bu süre etler ufak parçalara ayrıldıkça düşer. Kıyma gibi boyutu küçültülmüş etlerde buzdolabı sıcaklığında muhafaza süresi 1 güne kadar düşebilir. Dondurularak muhafaza tercih edildiğinde, etin bir kez dondurulmasına azami öze gösterilmelidir. Doldurulup çözülen, sonrasında tekrar dondurulan ürünler sağlık riskleri oluşturmaktadır. Etlerin muhafaza yöntemleri ve süresi kadar pişirilme biçim de sağlık açısından büyük önem taşımaktadır. Etler çiğ kalmamayı sağlayacak ancak yanma ürünlerinin oluşmasına engel olacak koşullarda pişirilmelidir. Sağlığa uygun güvenli koşulların sağlanması amacıyla her zaman olması gerektiği gibi bayram boyunca resmi denetimler etkin bir biçimde yapılması, kayıt dışı ve kuralsız girişimlere engel olunması konusunda tüm yetkili kurum ve kuruluşların birlikte hareket etmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

  • Mehmet Görmez, İslam Ülkelerinin Büyükelçileriyle İftarda Buluştu

    Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Yaşadığımız krizleri sadece Arap Baharı’nın getirdiği siyasi krizler olarak değerlendirmek yahut bir dini problem, bir mezhep çatışması, bir Sünni-Şii veya Şii-Selefi ihtilafı olarak değerlendirmekte eksik ve yanlış olur” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İslam ülkelerinin Ankara büyükelçileriyle iftar yemeğinde bir araya geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organize ettiği iftar programı Ankara Bilkent Otel’de gerçekleştirildi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, programa eşi Hatice Görmez ile birlikte katıldı. İftar yemeğinin ardından büyükelçilere konuşma yapan Görmez, “Bugün topyekun dünyanın, coğrafyamızın ve İslam aleminin içinden geçtiği süreçleri sadece bir terör ve şiddet krizi, sadece bir güvenlik krizi olarak değerlendirmek yanlış olur. Yaşadığımız krizleri sadece Arap baharının getirdiği siyasi krizler olarak değerlendirmek yahut bir dini problem, bir mezhep çatışması, bir Sünni-Şii veya Şii-Selefi ihtilafı olarak değerlendirmekte eksik ve yanlış olur” şeklinde konuştu.

    “TARİHTE EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR MEDENİYET KRİZİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

    “Coğrafyamızda yaşanan krizin adını doğru koymak gerekirse bu bir medeniyet krizidir” diyen Görmez, “Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir medeniyet krizi ile karşı karşıyayız. Belki bugün, bu yüzyılın başında başlayan medeniyet krizinin en dip dalgalarını yaşıyoruz. Yüzyıllık tarih içerisinde bu krizin meydan okumalarına verdiğimiz cevaplar büyük oranda geçerliliğini yitirmiştir. Söz konusu cevapları, bugünün genç kuşaklarına ve gelecek kuşaklara hiçbir şekilde aktaramadığımız gerçeğinden de anlıyoruz. Bu tarih boyunca karanlıkları aydınlatan, nice medeniyetler kuran İslam’ın cevapsız kaldığı anlamına asla gelmemektedir. Tarih boyunca yeryüzüne rahmet ve adalet dağıtan bu medeniyetin kitabı, kerim kitabımız Kur’an-ı Kerim ve onu yaşanmış bir hayata dönüştüren sevgililer sevgilisi Muhammed Mustafa ve onun örnek hayatı ve sünneti seniyyesi hepimizin önündedir. Yeter ki biz ilim, hikmet ve marifet yolunu terk etmeden kitabı ve sünneti bu asrın idrakine yeniden takdim edebilelim” değerlendirmelerinde bulundu.

    “BAŞKALARININ ELİMİZE VERDİĞİ DEMİRLERLE KİTABI ÇİĞNİYORUZ VE MİZANI YOK EDİYORUZ”

    Konuşmasında Kur’an-ı Kerim’de yer alan ‘Hadid’ suresinden ayetler okuyan Gözmez, “Kur’an-ı Kerim’de bildiğiniz gibi ‘Hadid’ ismini taşıyan bir süre vardır. Hadid, demir demektir. Bu surede kitap, terazi ve demir birlikte geçmiş Allah’ın peygamberlerle birlikte gönderdiği üç büyük nimet olarak tadat edilmiştir. Kerim kitabımızda bu üç kavramın birlikte zikredilişi içinden geçtiğimiz medeniyet krizini anlatmak bakımından manidardır. Zira mizan, yani adalet olmadığı zaman kitap demire yani güce dönüşüp insanları öldürme aracına dönüşebilir. Kitap olmadığı zaman mizanın yegane belirleyicisi hadid yani güç olur. Adaletin gücü değil gücün adaleti hakim olur. Hadid yani güç olmadığı zaman da kitap mizansız bir teoriler manzumesine dönüşür. Açıkça ifade etmek gerekirse biz Müslümanlar bugün kitabı elimizde bulunduruyoruz. Mizanı kaybettiğimiz için demir, kitabı çiğniyor. Kaldı ki sahip olduğumuz demir kendi emeğimiz ile ürettiğimiz demirde değil. Başkalarının elimize verdiği demirlerle kitabı çiğniyoruz ve mizanı yok ediyoruz. Çare önce mizanı yani adaleti ayakta tutmaktır. Kendimizle Rabbimizle ötekiyle ve bütün kainatla aramızdaki ilişkileri doğru kurmaktır. Bunu kururken kitabın ilim ve hikmet yolundan sapmamaktır. Sonra demire yani güce sahip olmaktır. Ancak gücün ahlakına değil ahlakın gücüne teslim olmaktır” diye konuştu.

    İftar programında konuşa yapan Özbekistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Ulfat Kadirov, “Biliyorum ki burada bulanan büyükelçiler, yıllardır Türkiye’de görev yapan dostlarım. Hepimiz biliyoruz ki, son 14 yılın içinde Türkiye büyük büyük adımlar attı. Bu güzel hayırlı işlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da katkısı oldu” ifadelerini kullandı.

  • Avrupa Ülkelerinin Beklediği Kirazlara Son Bir Hafta

    İzmir’in Torbalı ilçesindeki kiraz üreticileri, Almanya, İngiltere, Fransa, İsveç, Danimarka gibi dünyanın pek çok ülkesine ihraç edilen kirazların hasadı için gün saymaya başladı.

    Torbalı ilçesinin Dağkızılca mahallesindeki kiraz üreticileri, emeklerinin karşılığını almak için gün saymaya başladı. Üreticiler, Almanya, İngiltere, Fransa, İsveç, Danimarka gibi dünyanın pek çok ülkesine ihraç edilen kiraz hasadının bir hafta sonra başlayacağı öğrenilirken, kirazların kısa bir süre sonra tezgahlardaki yerini alacağı belirtildi. Yaklaşık 13 bin kiraz ağacının bulunduğu Dağkızılca’daki üreticileri ayrı bir heyecan sardı. Geçen yıl 60 ton kirazın toplandığını bu yıl hasadın az olabileceğini belirten üreticiler, kirazların kilo fiyatlarının 10-15 lira arasında değişebileceğini vurguladı. 12 ay boyunca kiraz ağaçlarının bakımını yaptıklarını ifade eden üretici Güngör Keskin, sadece 20 gün hasat işlemi yaptıklarını dile getirerek, “Kiraz üretimi gerçekten çok zor bir işlem. 365 gün yapılan bakım sonrasında sadece 20 gün hasat var. Ondan sonra yine bakım yapılıyor. Herkesin harcı değildir üretim yapmak. Bu yüzden Torbalı’nın kirazı Türkiye’nin en iyi kirazdır. Dünyanın birçok ülkesine gönderilen kirazım her zaman beğeniliyor. En iyi kiraz buradan alınır. Kiraz sevenleri mahallemize bekliyoruz. Bir hafta sonra mahalle meydanında festival havası yaşanacak” diye konuştu.