Etiket: Uğrattı

  • Adana’da “sözleşmeli” fuhşu polis bozguna uğrattı

    Adana’da kimsesiz ve yardıma muhtaç kadınlara fuhuş yaptırdıkları iddiasıyla tutuklanan 9 erkeğin, “Kadını bulan bin lira alır, her fuhuştan yüzde 50 pay alır, gerisi aracılık yapana kalır, kadınlar güzel giyinmeli bakımlı olmalı” diye 1 ya da 2 yıllık sözleşme imzalattıkları ortaya çıktı.

    Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Ahlak Büro Amirliği ekipleri ekipleri 17 Nisan’da kimsesiz ve yardıma muhtaç kadınlara zorla fuhuş yaptıran, fuhşa aracılık ve yer temininde bulunduğu öne sürülen kişilerin evlerine şafak vakti baskın yaptı. Bazı evlere özel harekat polisiyle giren polis 9 erkeği gözaltına aldı. Zanlıların 23 kadına zorla fuhuş yaptırdığı saptandı. Kadınlarda emniyete getirilerek ifadeleri alındı.

    Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen zanlılar Ali K. (34), Muhittin B. (45), Hüsnü Ö. (31), Hıdır A. (49), Harun Ö.(31), Yaşar Y. (57), Erol A. (36), Mehmet K. (50) ve İkbal K. (50) ise ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi. Suçlamaları kabul etmeyip teknik takipteki konuşmalarında “kadın ayarlayalım” diyen zanlıların şaka yaptıklarını söylediği öğrenildi. Zanlılar çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.

    “Bize sözleşme imzalattılar”

    23 mağdur ise zanlıların kendilerine ne yaptığını tek tek anlattığı ortaya çıktı. Çoğunun okuma-yazması bile olmayan kadınların, zanlıların kendilerini bir şekilde bularak “İsterseniz size para kazandırırım, kalacak yer ve yemek veririm’ diyerek kandırıp daha sonra da fuhuş yaptırdığı belirlendi. Ayrıca kadınların verdiği ifadede zanlıların Adana ve çevre ilçelerdeki kimsesiz ve yardıma muhtaç kadınları bulup otoyol ve parkta fuhuş yaptıracak kişiye getirdiği, bundan dolayı bin lira para aldığı, ayrıca her fuhuştan yüzde 50 pay aldığı belirlendi. Kadınların ayrıca fuhuş yaptıran kişinin sözleşme hazırladığı ve bunu de kendilerine imzalattığını söylediği öğrenildi. Bu sözleşmede “Kadını bulan bin lira para alır. Her fuhuştan yüzde 50 pay alır. Geriye kalan yüzde 50’yi ise aracılık eden alır. Kadınlar güzel giyinip bakımlı olmalı” yazdığı öğrenildi.

    “Günde 60 kişiyle birlikte oldu”

    Kadınların otoyola 4’er kişilik araçlarla götürüldüğü, genelde otoyolda köprü altına bırakıldığı, burada kamyonları ve diğer araçları durdurarak 20 ile 100 lira karşılığında fuhuş yaptıklarını belirlendi. Ayrıca kadınların bilerek otoyol köprü altına bırakıldığı, köprünün üzerinde ise zanlıların beklediği, polisin gelmesi durumunda buradan kaçtıkları ya da fuhuş sırasında bir olumsuzluk olduğunda müdahale ettikleri tespit edildi.

    Zanlıların fuhuş yaptırdığı 23 kadından 16’sı şikayetçi oldu.

  • Selçuk Özdağ; “Darbeler milletleşmemizi dumura uğrattı”

    TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkan Vekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Anadolu çocuklarına korku, şantaj ve vaatlerle siyaset yaptırılmadığını belirterek; “Ama artık Türkiye’de siyasetçiler korkmayacak, şantaj ve vaatlere ‘yok ya’ diyerek elinin tersiyle itecek” dedi.

    Adnan Menderes Üniversitesinin ev sahipliği yaptığı Uluslararası Darbe Sempozyumunun ikinci günü “Siyasi ve Toplumsal Travma Olarak Darbeler” konulu oturumla devam etti. Moderatörlüğünü ADÜ Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan’ın yaptığı oturuma TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkan Vekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ ve Star Gazetesi yazarı Yakup Köse konuşmacı olarak katıldı.

    ADÜ’nün büyük bir sorumluluk alarak düzenlediği Uluslar arası Darbe Sempozyumunda 2 gün boyunca darbelerin her yönüyle ele alındığını belirten Rektör Cavit Bircan, bu oturumda ise darbe mağduru olan ve bu yüzden bedel ödeyen iki kişinin yaşadıklarını anlatacağını söyledi. 15 Temmuz darbe girişimini ‘sümsük bir adamın’ tek başına planlayamayacağına işaret eden Bircan, FETÖ’nün arkasındakilerin, iş birlikçilerinin ve dış güçlerinin bilinip iyi tanınması gerektiğini vurguladı.

    Dünyada ebedi devletler olmadığını ancak devlet kurma özelliğine sahip olan milletler olduğunu kaydederek sözlerine başlayan Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Türk milletinin bu konuda Orta Asya’dan bu yana önemli işler başardığını ifade etti. Darbe nedeniyle 7 yıl hapis yattığını, üniversiteden uzaklaştırıldığı ve 2-5 yıl işsiz kaldığını kaydeden Özdağ, “1960’da darbe oldu, Menderes ve arkadaşları asıldı. Darbelerin üç yönlü zararı oldu. Ekonomiye büyük zarar verdi, Türkiye her darbede yüzde 50 fakirleşti. Demokrasimize zarar verdi, demokrasiyi içselleştirmemizi engeldi. En önemlisi bizim kültürel savrulmalarımıza neden oldu. Milletleşmemizi dumura uğrattı. Dünyada saf ırk yoktur, saf ırk sadece atlarda olur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir kişinin doğup büyüdüğü yerde askerlik yapamamasını sağlayarak milletleşmenin önünü açmıştı. Darbeler bizim milletleşmemizi engelledi. Darbeler Müslüman ve Türk coğrafyasında oluyor ama batıda olmuyor. Çünkü onlar bize darbeleri dayatıyor. Millet olarak sağcısı solcusu el ele verip darbeleri çöpe atacağız. Anadolu çocuklarını korkuttular, Menderes’e tahammül edemediler. Anadolu çocuklarının siyaset yapmasını istemediler. Siyasetçileri ya korkuttular, ya şantaj yaptılar ya da vaatler vererek kendi taraflarına çekmeye çalıştılar. Ama artık Türkiye’de siyasetçiler korkmayacak, şantaj ve vaatlere ‘yok ya’ diyerek elinin tersiyle itecekler” diye konuştu.

    “Artık Anadolu’nun çocukları kava etmesin”

    Sağcı ve solcu gençlerin sokaklara çıktığı eylemlerde hep darbecilerin rolü olduğuna dikkat çeken Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “80 darbesinde cezaevine girdim, aktif olarak eylemlere katıldım. Hem sağdan hem de soldan yanımda idama gidenler oldu. Şimdi keşke şimdi sokağa çıkmasaydık, dövüşmeseydik ve meselelerimizi konuşarak çözebilseydik diyorum. Bu ülke niçin liderlerini cezaevinde pişiriyor, siyasetçinin cezaevinde ne işi var. Bu ülkenin evlatları hep oyuna getirildi. Türkiye sağ da solda hata yaptı. Üniversitelerde halen kavgalar oluyor. Artık Anadolu’nun çocukları dövüşmesin, birlik olsun. Darbelerle bizi kamplaştırıp, kutuplaştırıyor sonra parçalamaya çalışıyorlar. Kamplaşmaları Menderes döneminde başlattılar. O zaman birbirlerin kız alıp vermediler, aynı mezarlığa bile gömülmediler. Anadolu’da yaşayan 80 milyonun son kaleye sahip çıkması lazım. Bütün darbeler kötüdür. Cumhuriyetimize ve demokrasiye sahip çıkarak gelecek nesillerine zengin bir Türkiye bırakalım”

    “Hep birlikte son limana sahip çıkalım”

    Darbe sürecinde cezaevinde yaşadıklarından söz eden gazeteci Yakup Köse’de, Türk milletinin 15 Temmuz’da dünyaya örnek olduğunu söyledi. Köse, “14 yaşında tutuklandım. 5’er dakika süren üç mahkeme sonunda 15 yaşında kalem kırılıp idam kararı yüzüme okundu. 28 Şubat’ın hakimleri işgüzar bir komutana talimat verip beni dar ağacına götürdü ama ben hiç korkmadım. Amaçları imam hatipler üzerinden halkın üzerinde korku salmaktı. Bu hadiseler yaşandıktan sonra imam hatibe gidenlerin sayısı yarı yarıya düştü. 11 yıl hapis yattım, 14 yaşında Fetullah Gülen yüzünden cezaevinde zumla uğradım. Fetullah Gülen’in kasetini dinleten kişi, kaset çalmaya devam ederken ‘Niye sen bu adamın yanında değilsin’ diyerek sürekli beni dövdü. Cezaevinde ‘Ben bu adamı hiç sevmeyeceğim’ dedim ve dilim döndüğünce hep bildiğim doğruları anlatmaya çalıştım. Yine 25 Aralık sürecinde FETÖ terör örgütü yüzünden ceza alıp, 7 ay daha hapis yattım. Bedeller ödedik ama 15 Temmuz’da da olduğu gibi demokrasi ve hürriyetimize sahip çıktık. Artık Türkiye ümmetin ve mazlumların güvenilir tek limanı haline geldi. Birileri bu güvenilir limana zarar vermek istiyor. Bizim el ele verip bu limanı korumamız lazım. Allah Türkiye’nin ve Türk milletinin yardımcısı olsun” şeklinde konuştu.

  • ‘WannaCry’ adlı fidye yazılımı şirketleri büyük zarara uğrattı

    Global düzeyde tarihin en büyük fidye yazılımı saldırısı gerçekleşti. Dünyada 150’e yakın ülke ve 200 bin’e yakın sistem 12 Mayıs Cuma günü ’WannaCry’ adlı zararlı yazılımının saldırısına uğradı. Ağırlıklı olarak kurumların hedef alındığı siber saldırıda en ağır hasarı, İçişleri Bakanlığı‘ndaki bine yakın bilgisayarı etkilenen Rusya almış görünüyor. Saldırı sayısı açısından Rusya’yı, Tayvan ve Ukrayna izledi. Sayısal olarak daha az saldırıya maruz kalmasına karşın İngiltere, saldırılardan daha ağır etkilendi ve sağlık sistemi çöktü. Türkiye ise 150 ülke arasında en yoğun saldırıya maruz kalan 14’üncü ülke oldu. Ancak Türkiye’de hasar, haftasonunun da etkisiyle diğer ülkelere göre sınırlı kalmış görünüyor.

    Virüs nasıl bulaşıyor?

    Kullanıcılara gönderilen e-postalar ile sanki fatura bilgisi gelmiş gibi gösterilen fidye tuzağında, sahte fatura meblağı yüksek tutularak veya kargonun adrese teslim edilemediği belirtilerek, kullanıcıların tuzak linke basması sağlanıyor. Linke basıldıktan hemen sonra bilgisayara bulaşan virüs, kullanıcıya ait bilgisayardaki tüm dosyaları açılmamak üzere şifreleniyor. Şifrelenen dosyaların açılabilmesi için gerekli olan anahtar, bilgisayar kullanıcısına yüksek miktarda para karşılığında satılıyor.

    Virüsten korunmak için

    Virüsten korunmak için en doğru olan, bu tür mailler de hiçbir linke tıklamamak (form indir, fatura indir, kayıt değiştir, güncelle vb). Bilgisayara herhangi bir dosya indirmemek ve çalıştırmamak. Yanlışlıkla çalıştırıldığı taktirde bilgisayarı hemen kapatmak.

    İlgili firma aranarak böyle bir mail gönderilip gönderilmediğini, borcunuz, kargonuz olup olmadığını telefon aracılığıyla teyit etmek ve mail üzerinden işlem yapmamak.

    Kurum ve kuruluşların kullanıcılara gönderdikleri maillerde izledikleri yol genel olarak duyuru amaçlıdır. Eğer borcunuz, kargonuz vb. varsa bunu detaylarını size mail içeriğinde sunar. Ayrıca “form, fatura indir, güncelle” gibi işlemler telefon aracılığıyla veya şubeden yapılır.

    Bir mail ilk defa geliyorsa mutlaka ona şüphe ile bakılmalı ve mailde belirtilen linkler tıklanmamalı. Eğer tıklama işlemi yaptıysak bile kesinlikle indirilen dosyayı açmamalıyız. Dosyayı çalıştırıldıysa bilgisayarı hemen kapatılmalı.

    Virüs programları bu tür şifreleme programlarını veya yeni geliştirilen virüsleri bulamayabilir. Virüs programlarına güvenmeyiniz. (Olayın aslı virüs değil kullanıcının kandırılarak bilgisayarına şifreleme programının kurulmasıdır)

    Nereden mail gelirse gelsin kesinlikle mail yoluyla kullanıcı bilgi ve şifrenizi vermeyiniz

    Mail sunucularında gerekli güvenlik ayarları yapılmadıysa, çeşitli yollar ile gönderen firma mail adresi ilgili kurumun mail adresi ile birebir aynı olabilir. Firma mail adresleri sizi yanıltmasın.

    Microsoft Türkiye, blog sayfasından açıklama yaptı

    Bilgisayar kullanıcılarının söz konusu fidye yazılımından korunmaları için ne yapmaları gerektiğini açıklayan yazıda, “Tüm müşterilerimizi korumak için beklenenin ötesinde bir adım atarak, özel destek politikasına tabi olan Windows XP, Windows 8 ve Windows Server 2003 platformları için de bir güvenlik güncellemesi yayınlıyoruz” ifadelerine yer verildi.

  • Antep fıstığı üreticiyi ve tüccarı hayal kırıklığına uğrattı

    Geçen yıl 10-12 TL arasında alıcı bulan yaş Antep fıstığı bu yıl toptan 8 ile 9 TL arasından satılıyor.

    Son 4 yılın en düşük fiyatlarını gören Gaziantep’in yeşil altını yaş fıstık hem üreticiyi hem de tüccarı hayal kırıklığına uğrattı. Yıl içerisinde beklenen yağışın olmaması, yaz mevsiminde hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyrederek ağaçtaki mahsulü yakması ve rekoltenin yüksek olması fiyatlara da olumsuz yansıdı. Son yılların en düşük piyasa fiyatını gören yaş fıstık, hem çiftçiyi hem de tüccarı hayal kırıklığına uğrattı.

    Çiftçi fiyattan memnun değil

    Fıstık fiyatlarının geçen yıllara oranla daha düşük olduğunu belirten çiftçi Muhittin Çakmak, “Taşa verilerek işlenen kırmızı yaş fıstık geçen sene 10,5 ile 11 TL arasında alıcı buluyordu. Bu sene 8 TL ile 9 TL arasında alıcı buluyor. Fiyatlar geçen yıla oranla çok düşük” dedi.

    Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üstünde seyretmesinin fıstığın kalitesini de bozduğunu belirten Hacı Kiraz, “Bu sene mahsulden hiç randıman alamadık. Aşırı sıcaklardan dolayı güneş yaktı, fiyatı da beklediğimiz gibi olmadı. Bu sene mahsulümüz iyi değil. Karkamış, Kilis ve Besni tarafında fıstıklarımız var hiç birinden beklediğimiz randımanı alamadık. Günde 2 bin TL giderim var. İşçi fiyatlarımız 50 ile 60 TL arasında değişiyor. Bunun nakliye giderleri var. Günde 2 bin TL masraf oluyor toplanan mahsul ise günlük 6 bin TL civarında oluyor” şeklinde konuştu.

    Tüccar geçen yılları arıyor

    Kırmızı fıstığın son yılların en düşük fiyatlarıyla alıcı bulduğunu belirten Mustafa Yılmaz, “Şu an fıstık fiyatlarından memnun değiliz. Son dört beş yılın en düşük fiyatlarını yaşıyoruz. Köylü bu olaydan çok şikayetçi. Geçen yıl fıstık daha fazlaydı. Bu sene Şanlıurfa bölgesinde rekolte düşük olduğu için geçen yıla oranla rekolte düşüklüğü de yaşanıyor. Geçen yıl kilogramını 10 buçuk TL’ye satıyorduk, bu sene 9 buçuk TL’den başlayan fiyatlar 8 buçuk TL’ye kadar düştü” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti umut oldu

    Son dönemlerde gerek ülkemizde gerekse başta Suriye olmak üzere diğer komşu ülkelerde yaşanan sorunların da fiyatlara olumsuz yansıdığını belirten Bozan Özdemir, “Malum ülkemizin, memleketimizin ve özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Gaziantep ve Şanlıurfa yöresi Rusya ile olan ilişkilerimizden dolayı, iki ülke arasında yaşanan uçak krizinden ve Suriye krizinden dolayı bu sene çiftçinin hak etmediği bir fiyat söz konusu. Fiyatlarımız şu anda düşük seviyede seyrediyor. Bölgemizde fıstık fiyatlarının tekrar iyiye doğru gidişini esnaflar olarak bekliyoruz. İnşallah bu fiyat iyileşmesi beklenecektir” diye konuştu.

  • Minik Öğrencinin Sorusu Doktoru Şaşkına Uğrattı

    Kastamonu’nun Tosya ilçesinde düzenlenen kan bağışı kampanyasına 21 ünite bağış yapıldı.

    Tosya Cumhuriyet meydanında Kızılay’a ait Kan bağışı aracında düzenlenen ve gün boyunca süren kampanyada 21 ünite kan toplandığını ifade eden Tosya Kızılay Şube yetkilileri, vatandaşlara gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür etti.

    Kan bağışının yapıldığı aracı ziyaret eden Fevzi paşa İlköğretim Okulu öğrencileri Kızılay doktoru Ahmet San’dan bilgi aldılar. İlkokul 1 ve 2.sınıf öğrencilerine kan bağışı hakkında bilgi veren doktor daha sonrasında öğrencilerden “Soru sormak isteyen var mı?” dedi.

    Çocuklardan gelen soruları cevaplayan doktor Ahmet San 2.sınıf öğrencisi Ayşe T.’nin sorduğu şok soru karşısında cevaplamakta zorlandı. Öğrencinin “Doktor amca şimdi biz kan bağışı yapıyoruz. Birde kan bağı diye bir şey var biz kan bağışı yaptığımız kişi ile Kan bağı mı kurmuş oluyoruz. Hem şimdi aramızda kan bağı olmadan o kanlar verdiğimiz kişiye nasıl gidiyor? Şimdi o kişi ile biz kan bağı ile bağlanmış mı oluyoruz?” sorusuna ise doktor Ahmet San şu cevabı verdi.

    “Doktorluk hayatımın en zor sorularından biri ile karşılaştım. Kan vermenin vücuda hiçbir zararı yoktur. Vücutta dolaşan kan 120 günde bir kendini yenilemektedir. Kanın vücut içerisinde üstlendiği birçok görevler vardır. Kan verildiği zaman bu görevlerden hiçbirini aksatmaz. Aksine kan verildiği zaman vücut daha dinç olmakta ve insanlar kendilerini daha aktif hissetmektedirler.”