Etiket: Üç

  • Dr. Ocak: “Hiçbir şikayeti olmayan sağlıklı kişilerin muayenesinde her üç kişiden ikisinde hemoroid tespit ediliyor”

    SAMSUN (İHA) – Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Sedat Ocak, hiçbir şikayeti olmayan sağlıklı kişilerin muayenesinde her üç kişiden ikisinde hemoroid (basur) tespit edilmekte olduğunu söyledi.

    Halk arasında basur olarak da bilinen hemoroid, daha çok toplardamar ağırlıklı submüközvenlerin genişleyerek dışarı sarkmasıyla oluşur. Genel cerrahi polikliniklerinde en sık görülen hastalıklardan birisi olduğunu belirten Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Sedat Ocak, hiçbir şikayeti olmayan sağlıklı kişilerin muayenesinde her üç kişiden ikisinde hemoroid tespit edilmekte olduğunu ifade etti. Opr. Dr. Ocak, yapılan ağrısız ve kanamasız lazerli operasyonla hastaların kısa bir zamanda mutlu bir şekilde normal yaşantılarına döndüklerini belirtti.

    Hastalık hakkında bilgi veren Opr. Dr. Ocak, “Hemoroid hastalığı toplumun yaklaşık yüzde 50 nüfusunu etkileyen, erkek ve kadınlarda görülen bir durumdur. Hemoroidal damar yastıkçıkları herkeste bulunur ve makat toplardamarlarının anüsün (makat) tam olarak kapanmasına yardımcı olur. Ancak bu yastıkçıklar genişler, sarkarsa şikâyetlere ve sorunlara neden olur. Mayasıl ya da tıbbi adıyla hemoroid, hastaların utanmaları, muayene olmaktan korkmaları gibi nedenlerle genellikle geç teşhis ediliyor ve zamanında tedavi edilmeyen hemoroidler ilerleyip dayanılmaz ağrılara, şişliklere, kanamalara, kansızlık ve halsizliğe neden oluyor. Kaşıntı, yanma, ağrı, hassasiyet, kanama başlıca şikâyetlerdir. Bu durum tuvalet yapılması sırasında ıkınmalarda daha belirgin hal alır. Sıklıkla makattan kendiliğinden ya da dışkılamayla kan gelmesi, klozetin kana bulanması gibi şikâyetlerle ön plana çıkan bu hastalık, 10 hastadan 4’ünde hiçbir şikâyete neden olmadan da var olabilmektedir” dedi.

    Hastalığın tedavi sürecinden de bahseden Opr. Dr. Ocak, şunları söyledi:

    Hemoroid şikâyeti olan hastalar öncelikle bir kamera vasıtasıyla (rektosigmoidoskopi) muayene edilir. Muayenenin ardından kesin tanı konur. Günübirlik bir işlem olan lazer teknolojisi ile ağrısız ve kolay bir tedavi uygulayarak, bu sağlık sorunundan kısa bir sürede tedavi ediyoruz. Son teknolojik aletle yapılan bu İşlem, istirahat gerektirmiyor. Kişi aynı gün günlük hayatına dönüyor, işbaşı yapmasına olanak sağlıyor. Uygulama yapılan cihaz dünya da bilinen son teknoloji ürünüdür. Hemoroidten kurtardığımız bölgede diğer yöntemlere göre tekrarlama riskini minimuma indiriyoruz. Lazer Proktoloji Uygulamaları merkezimize kazandırdığımız dünyanın en küçük ve en güçlü lazer cihazımız standartlara uygun, performans ve değer sahibidir. Üstün işçiliği, dizaynı patentli soğutma teknolojisi ve benzerlerinden daha küçük ebatıyla, tedavi de istenilen başarıyı elde edebilmesiyle, farkını en iyi şekilde ortaya koymaktadır.”

  • Başkan Yiğit, “Yüreğimiz yanıyor üç fidanımızı kaybettik”

    DÜZCE(İHA) – Yığılca Belediye Başkanı Muzaffer Yiğit, “Yangın felaketinde maalesef üç fidanımızı yitirmiş olmanın keder ve üzüntüsü içerisindeyiz” dedi.

    Düzce Valisi Dr. Zülkif Dağlı, Yığılca Kaymakamı Muhammed Çetin, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Mustafa Çetinkaya ve Yığılca Belediye Başkanı Muzaffer Yiğit olay yerinde incelemeler yaptı.

    Yığılca Belediye Başkanı Muzaffer Yiğit yaşanan talihsiz olay nedeniyle ilgili yaptığı açıklamada, “İlçemize bağlı Hoşafoğlu Köyümüzde sabah saatlerinde meydana gelen elim yangın felaketinde maalesef üç fidanımızı yitirmiş olmanın keder ve üzüntüsü içerisindeyiz. Yangın ihbarının yapılmasının arından olay yerine geldik. Vatandaşımız Muhammed Korkmaz’a ait 2 katlı evde meydana gelen yangın felaketi yaşları 8 ile 12 arasında olan 3 küçük çocuğumuzu bizlerden kopardı. Baba Muhammed Korkmaz ise

    şuan yaralı olarak kaldırıldığı hastanede tedavi ediliyor. Düzce Valimiz Dr. Zülkif Dağlı ile olay yerinde incelemelerde bulundu. Yığılca Belediyesi olarak kardeşimizin maddi ve manevi olarak yanında olduğumuzun bilinmesini isterim. Ne yaparsak yapalım belki acımız hafiflemeyecek, ancak yaraya bir merhem olur düşüncesindeyiz. Yangın felaketi üzerinden Belediyemize bazı kişilerce yıpratma ve karalama çalışmaları yapıldığını görüyorum ve üzüntü ile karşılıyorum. Belediyemiz adına yalan haber yapanların kanuni olarak takipçisi olduğumuzun bilinmesini isterim. Yığılca Belediyesi olarak ekiplerimiz yangına zamanında müdahale etmiş olup, örnek bir çalışmayla, Düzce İtfaiyesi ile koordineli bir çalışma gerçekleştirmiştir. Buradan Düzce Belediyesi İtfaiye ekiplerine de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Elim kazada hayatını kaybeden üç yavrumuza Allah’tan rahmet, geride kalanlara da sabırlar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun” ifadelerinde bulundu.

  • Üç kitap kampanyası aralık sonuna kadar uzatıldı

    Aliağa Belediyesinin “Oku, Okut” projesi kapsamında sürdürdüğü kitap kampanyaları okuyuculardan yoğun ilgi görüyor. Kasım ayında başlatılan üç kitap kampanyası kitapseverlerden gelen yoğun talep üzerine aralık ayı sonuna kadar uzatıldı.

    Aliağa’nın 8 bin 500 yıllık uygarlık birikimini gün yüzüne çıkarmak ve bu birikimi kültür yayınları ile geleceğe taşımak isteyen Aliağa Belediyesi, Aliağa Kent Kitaplığının son üç serisinin dağıtımına gelen yoğun istek üzerine yıl sonuna kadar devam edecek. Aralık ayı sonuna kadar uzatılan kampanya ile 398 sayfalık “Arkeoloji, Tarih, Coğrafya, Turizm ve Kültürüyle Geçmişten Günümüze 1. Aliağa Sempozyumu Bildirileri”, 431 sayfalık “Aliağa Çevresi İle Birlikte Güzelhisar” ve serinin altıncı kitabı 448 sayfalık “Myrina ve Gryneion, Arkeolojik Yüzey Araştırmaları, Son Araştırmalar ve Disiplinler Arası Çalışmalar, 2.Cilt” okuyucu ile buluşmaya devam edecek. Toplam bin 277 sayfalık sete sahip olmak isteyen okuyucular bu kitapları Aliağa Belediyesi ‘Hilal Masa’dan, Yeni Mahalle, Yeni Şakran ve Helvacı hizmet birimleri ile mahalle muhtarlıkları, Nadir Nadi Kütüphanesinden ücretsiz olarak temin edebilecekler. Aliağa dışında ikamet eden tarih severler kitapların PDF’lerine Aliağa Belediyesinin resmi internet sayfasında yer alan ‘Yayınlarımız’ bölümünden ulaşabilecek.

    Sempozyum bildirileri

    Sempozyum bildirileri kitabında, ‘1. Aliağa Sempozyumu’nda sunulan bildirilerin tam metinleri yer alıyor. 10 farklı üniversiteden 30 değerli akademisyenin Aliağa ile ilgili bilgi, belge, araştırma ve bilimsel çalışmalarına kitapta yer verildi. Aliağa ve çevresinde ilk yerleşmenin 8 bin 500 yıllık bir tarihe sahip olduğu akademik verilerle anlatıldı. Sempozyum bildirileri kitabı önümüzdeki yıllarda yapılması planlanan kazı ve araştırma çalışmaları açısından önemli bilgiler sundu.

    “Aliağa çevresi ile birlikte Güzelhisar”

    Yazar Cevat Yıldırım, kitaplıklarda yerini alan bu eserinde; yörenin coğrafyasını, tarih öncesinden Osmanlı’ya ve Cumhuriyete kadar olan zaman dilimi içinde kurulan devletlerini, kentlerini, bunların toplumsal yaşamları ve ekonomisini, yöre folklorunu, kısacası tüm yaşamını kesitler halinde dile getirmeye çalıştı. Osmanlı dönemi ile ilgili yer yer kısa bilgiler verildi. Osmanlı toplumunda yönetim biçimi, toprak düzeni ve vergi sistemi ayrıntılı bir biçimde açıklandı. Balaban Paşa’lardan itibaren de Güzelhisar ve yakın çevresindeki olaylar tarihi belgelere dayanılarak anlatıldı. Kurtuluş Savaşı, yazılı kaynaklarla birlikte, yaşlı kişilerden alınan bilgiler birleştirilerek izah edildi. Güzelhisar’ın 50 yıl öncesinin toplumsal yaşamı araştırılıp düzenlenerek hikâye edildi.

    “Myrina”

    Kitapta; Aliağa’da bulunan antik kentler içinde, tarihte “Apollon Tapınağı” ile bilinen “Gryneion” ve toprak heykelcikleriyle arkeoloji dünyasını şaşırtan “Myrina” antik kentlerinin arkeolojik kültür mirası okuyucuya aktarılıyor. Arkeoloji ve bilim dünyasına uzun yıllar hizmet edecek olan eser akademik bir dille hazırlandı. Doç. Dr. Murat Çekilmez, Dr. Emel Dereboylu Poulain ve Dr. Emre Erdan’ın editörlüğünü üstlendiği “Myrina ve Gryneion, Arkeolojik Yüzey Araştırmaları, Son Araştırmalar ve Disiplinler Arası Çalışmalar, 2.Cilt” adlı kitap da yüzey araştırmaları sırasında bulunan arkeolojik kültür varlıklarının tespitiyle ilgili makaleler, Gryneion’daki Apollon tapınağı ve çevresinde yapılan jeofizik araştırmaları gibi çok sayıda önemli bilgiler yer alıyor.

  • Kemer’de çıkan yangında üç iş yeri zarar gördü

    Antalya’nın Kemer ilçesinde mülkiyeti belediyeye ait bir çarşıda yangın çıktı. Çıkış sebebi henüz belirlenemeyen yangında bir kırtasiye dükkanı tamamen yanarken iki iş yeri de zarar gördü.

    İlçenin merkezindeki Lise Caddesi üzerinde bulunan belediye çarşısındaki bir kebapçı ile kırtasiye dükkanı arkasından dumanlar yükselmesi üzerine Antalya Büyükşehir İtfaiyesi müdahale etti. İşyerlerinin ve konutların yoğun olara bulunduğu bölgede çıkan yangın korkuya sebep oldu. Vatandaşların da yardımcı olduğu söndürme çalışmaları ile yaklaşık bir saat içinde kontrol altına alındı. Yangının elektrik kontağından çıkmış olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

  • Bandırma’da üç üniversiteden ortak sempozyum

    Balıkesir’in Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi iş birliği ile Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi Merkez Yerleşkesi’nde düzenlenen “II. Uluslararası Ekonomi, Finans ve Ekonometri Sempozyumu”nun (ISEFE) açılış töreni gerçekleşti.

    Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi iş birliği ile Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi Merkez Yerleşkesi’nde düzenlenen “II. Uluslararası Ekonomi, Finans ve Ekonometri Sempozyumu”nun (ISEFE) açılış töreni gerçekleşti. İki gün boyunca devam edecek olan sempozyumun açılış törenine Rektör Prof. Dr. Süleyman Özdemir, Bandırma Kaymakamı Günhan Yazar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Alpaslan Serel ve Prof. Dr. Suat Uğur, Genel Sekreter Cihangir Boz, oda ve borsa başkanları, ilçe protokolü ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı.

    24 farklı ülkeden gelen katılımcıların toplamda 118 bildiri sunacağı sempozyumun açılış konuşmasında, Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı ve Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Metahan Yılgör, “Üniversitemiz, İstanbul Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi iş birliği ile Merkez Yerleşkemiz’de düzenlenen ’II. Uluslararası Ekonomi, Finans ve Ekonometri Sempozyumu’nun açılış törenine hepiniz hoş geldiniz. Bugün ve yarın gerçekleşecek olan sempozyumumuzda, iki gün boyunca 24 farklı ülkeden, 41 oturumda, toplamda 118 bildiri sunulacaktır. Sempozyumumuzun hem katılımcılarımıza hem de akademik hayata faydalı olmasını diliyorum” diye konuştu.

    Rektör Prof. Dr. Süleyman Özdemir ise açılış konuşmalarında, “Türkiye henüz tam anlamıyla gelişmiş bir ülke olmadığı için bazı ekonomik sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz. Bizim gibi ülkeler için bu durum aslında belki de çok normaldir. Ekonomide ve diğer alanlarda inşallah daha iyi bir noktaya geldiğimizde, bu sıkıntılar minimum düzeyde kalacaktır. Dünyada meydana gelen siyasi sıkıntılar da elbette ekonomimize yansıyor. Ekonomiyi anlamamız çok önemli, ekonomiyi anladığımız zaman geleceği de öngörebiliyoruz. Ekonomi ile ilgili çok değerli konuşmacılarımız var aramızda. Bundan dolayı ben sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum. İki gün sürecek olan sempozyumumuz sayesinde, kendi alanında uzman birçok bilim insanı bilgi, fikir ve deneyimlerini burada bizlerle paylaşmış olacaktır. Bu gaye ile düzenlediğimiz sempozyum, siz değerli katılımcılarımızın teşrifleri, bilgi ve beceri aktarımları sayesinde amacına ulaşacaktır. Sözlerimi burada sonlandırırken ‘II. Uluslararası Ekonomi, Finans ve Ekonometri Sempozyumu’nun hem katılımcılara hem de ulusal ve uluslararası düzeyde akademik hayata faydalı olmasını diliyorum” dedi.

    Uluslararası sempozyumun “2019 Yılında Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Beklentiler ve Fırsatlar” konulu açılış özel oturumunun moderatörlüğünü Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alpaslan Serel yaparken, oturumun panelistleri ise İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Tuna ve Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Sefer Levent oldu.

    Serel: “Döviz kurlarına bakarak ekonomi iyi ya da kötü diyemeyiz”

    “2019 Yılında Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Beklentiler ve Fırsatlar” konulu açılış özel oturumunun moderatörü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alpaslan Serel, “Türkiye’de özel sektördeki firmalar ve bireyler ekonomide borçlanma seviyesini belirlemede son derece önemli bir noktadalar. Bu durumda finans sektöründeki firmalara bankalar kredi verirken vade oranlarını belirlemede özen göstermelidir. Çünkü vade oranları finans ve reel sektörde farklı olarak ele alınmaktadır. Ayrıca döviz kurlarına bakarak ekonomi iyiye veya kötüye gidiyor diyemeyiz. Yani döviz kuru 7 TL olursa batıyoruz 5 TL olursa ekonomimiz çok iyi demek yanlış olur. 2019 yılı için dünyada büyüme oranları revize edildi ve gelecekte bizleri nelerin beklediğini şimdiden iyi hesaplamalıyız. Finans sektörünün işi çok zor. Bu süreçleri fırsata çevirmek için firmalara veya bankalara önemli görevler düşüyor” diye konuştu.

    Tuna: “Şirketler kur riskini yönetemiyor”

    Panelistlerden İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Tuna, “En fazla konuştuğumuz konu reel sektörün durumu. Şunu belirtmeliyim ki, kurun yükselmesi her zaman bir olasılıktır, nedenler farklılaşabilir. Dünya ekonomisinin geldiği nokta, Amerika ve Çin’in tutumu, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması gibi nedenler olabilir. Bunların yansımasını daha sonraları yaşayacağız, henüz yaşamadık. Reel sektör şu an günü kurtarmaya çalışıyor. Önümüzdeki süreci konuşmadan önce, şu anki dönem için borçlanmaya yönelik ekonominin sürdürülebilirliğinin olmadığını konuşmalıyız. Şirketlerin kur riskini yönetemediği ortada ve bu tablo içerisinde bu noktaya nasıl gelindiğinin de değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yalnızca kurun yükselmesi veya düşmesi ekonomi hakkında bilgi vermez, farklı bir sürü gösterge de mevcuttur. Gördüğümüz kadarıyla vade yapılarında uyumsuzluklar var. Bu durumu düzeltebilmek için bankalarımız da çaba gösteriyor ama faizlerin ciddi anlamda düşürülmesi gerekiyor. Kriz yönetimi aşamasına gelmememiz için riskimizi yönetmemiz gerekiyor” dedi.

    Levent: “Borçlanmayı sever bir toplum haline geldik”

    Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Sefer Levent ise, “Ekonomide sıkıntılı bir süreç yaşamaktayız. Merkez Bankası piyasaya para pompaladı, Türkiye gibi ülkelere para yağmaya başladı ve sıkıntı 10 yıl önce ortaya çıkmaya başladı. Sonrasında bunların önüne geçmek için önlem alınması gerektiği vurgulansa da biz, o dönem para harcamaya devam ettik. Üstelik kemer sıkmak yerine özel sektör, bireyler ve ülke olarak da borcumuzun arttığı bir döneme girdik. Artan döviz kurlarıyla geleceği öngörmedik ve sonrasında gerçekleşen hızlı döviz düşüşleriyle daha da kötü bir döneme girdik. Borçlanmayı seven bir topluluk haline geldik. Bankalardan aldığımız kredileri bize verilen bir nimet gibi görmeye devam ediyoruz. Böyle bir döneme gireceğimizi biliyorduk, bizler bu sürece göz göre göre geldik. Yerli ve milli projelerin desteklenmesini çok önemli görüyorum. Üretimimiz tüketimimize yetmiyor, önce bunu kabul etmemiz lazım. Gelişmekte olan ülkeler ile yarışırken avantajlı durumda olabilmemiz için gerçek anlamla sosyal güvenlik yatırımlarının sağlam olması da dahil olmak üzere her anlamda onlardan bir adım önde olmalıyız” şeklinde konuştu.

    Açılış özel oturumu konukların ve öğrencilerin panelistlere sorularıyla devam etti.