Etiket: Tuzu

  • Salataya limon tuzu yerine yanlışlıkla böcek ilacı kattı iddiası: 9 kişi hastanelik oldu

    Salataya limon tuzu yerine yanlışlıkla böcek ilacı kattı iddiası: 9 kişi hastanelik oldu

    Küçükçekmece’de bir aile ve yakın akrabaları yedikleri yemekten zehirlendi. Ailenin salataya limon tuzu yerine yanlışlıkla böcek ilacı kattığı iddia edilirken, zehirlenen 9 kişi hastaneye kaldırıldı.

    Olay, akşam saatlerinde Halkalı Merkez Mahallesi Zeynebiye Caddesi Türk Yılmaz Sokak’ta bulunan bir binada yaşandı. Edinilen bilgiye göre, bulundukları evden taşınma kararı alan bir aile eşyaların taşınmasına yardım etmeleri için yakın akrabalarını çağırdı. Eşyaları kolilere yerleştirerek taşımaya hazır hale getiren aile ve akrabaları daha sonra akşam yemeği hazırladı. Akşam yemeğini yiyen 9 kişide bir süre sonra baş dönmesi ve mide bulantısı şikayeti başladı. Sağlık ekiplerine haber verilmesiyle olay yerine çok sayıda ambulans sevk edildi. Yedikleri yemekten zehirlendikleri anlaşılan aile Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.

    Ailenin salataya limon tuzu yerine yanlışlıkla böcek ilacı kattığı iddia edildi. Ekiplerin olayla ilgili çalışmaları sürüyor.

  • Kırıkkale’nin tuzu dünya sofralarında

    Kırıkkale, Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun en büyük tuz üretim tesisi için çalışmalara başladı. Üretilecek olan doğal kaynak tuzu yaklaşık 40 ülkeye ihraç edilecek.

    Türkiye’de son zamanlarda ekonomik sorunların yaşanmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı çağrısı üzerine bir iş adamı Kırıkkale’nin Delice ilçesine bağlı Çerikli beldesinde Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun en büyük doğal kaynak tuzu üretim tesisinin kurulması için çalışmalara başladı. Ayda 10 ile 15 bin ton ‘doğal kaynak tuzu’ yaklaşık 40 ülkeye ihraç edilecek. Dünya sofralarında yer alacak doğal kaynak tuzunu tansiyon, şeker ve kolesterol gibi hastalığı olan vatandaşlar rahatlıkla tüketebilecek.

    Türkiye’nin ekonomisi için seferberlik ilan edildiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine seyirci kalamadıklarını ifade eden iş adamı Nihat Özpınar, “Bugün itibariyle şantiye çalışmalarına başlamış bulunmaktayız. Burada kaya tuzunu üreteceğiz inşallah. Endüstriyel, tekstil, gıda sanayi ağırlıkta da hedefimiz ihracat olacak. Allah nasip edersen aylık 2 bin ile 3 bin ton arası tuz elde etmeyi hedeflemekteyiz. Türkiye’nin ekonomisi için seferberlik ilan edildi. Cumhurbaşkanımız çağrı yaptı. Bu çağrının üzerine seyirci kalamayız. Yatırımlara devam edeceğiz. Önümüzdeki yıl Allah nasip ederse aylık 10 ile 15 bin ton tuzu Kırıkkale’den buradaki ocağımızdan dünyanın 40 ülkesine göndermeyiz hedefliyoruz” dedi.

    AK Parti Kırıkkale İl Başkanı Nuh Dağdelen ise “Ekonomik kriz olduğu söylenilen bir dönemde elinin altına taşı koymaktan geri kalmadılar sağ olsunlar. Bu bölgede önemli bir yatırım. İnşallah buraya kurulacak fabrika ile birlikte Türkiye’nin hatta Orta Doğu’nun en büyük tuz entegre tesisi olacak. Buradaki tuzun kalitesini anlattık. Nihayetinde ikna oldular inşallah bu yatırımı Kırıkkale’ye yapacaklar. İlk aşamada tesis kurulduğunda Kırıkkale’de bu bölgede 250 tane hemşehrimiz inşallah çalışacaklar. Tabii bu bölgenin Çerikli hem Delice hem Balışeyh bölgesi hatta Kırıkkale merkezden çalışacak hemşehrilerimize istihdama önemli bir katkı sağlayacak. Bu sadece tesis de çalışacak işçiler. Bunun dışında ilk başlangıçta yaklaşık 2 bin ton tuz ürettiğimiz zaman günlük ortalaması 100 tane tırın buradan sevkıyat yapması anlamına geliyor. Nakliye anlamında da bu bölgedeki hemşehrilerimiz nakliye yaparlarsa önemli bir gelir kapısı olacak. Bunun dışında yan tesisler ile birlikte Kırıkkale’de yaklaşık 600-700 tane ailenin geçimi için önemli bir nokta olacak. Bizim tuzumuz dünyanın en kaliteli tuzlarından bir tanesi. İnşallah burası Türkiye’deki en güzel tesislerden birisi olacak. Burada üretilen tuzlar dünyanın 40 ülkesine de sevkıyatı gerçekleşecek” diye konuştu.

    Bu yatırımın bölgeye gelmesine vesile olan AK Parti Kırıkkale İl Başkanı Nuh Dağdelen’e teşekkür eden Çerikli Belediye Başkanı Nuh Şahin, “Bizim bölgemizin en büyük sorunu istihdamı. İşsizlikten dolayı bölgemiz çok göç verdi. İnşallah bu galeri bu tuz ocağı burada başladıktan sonra Orta Doğu’nun ve Türkiye’nin en büyük tuz ocaklarından bir tanesi olacak. İhracat yapılacak Türkiye’nin tuz ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayacak” açıklamasında bulundu.

  • Tuzu azaltmak için 8 neden

    Acıbadem Maslak Hastanesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, hayatı sürdürebilmek için günde ortalama 5 gram tuz almanın yeterli geldiğini belirterek, “Ancak ülkemizde günlük ideal tuz tüketiminden 2,5-3 kat fazla tuz tüketiliyor” dedi.

    Prof. Dr. Evrenkaya, 20-26 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası dolayısıyla tuz tüketiminin azaltıldığında hangi hastalıklardan korunabileceğini anlatarak önemli önerilerde bulundu.

    Prof. Dr. Evrenkaya, fazla tuz tüketiminin inme, kalp krizi ve kalp yetmezliği gibi hayatı tehdit eden hastalıkların riskini yükselttiğini ifade ederek, “Bu risklerin yanı sıra bir yandan da obeziteye, mide kanserine ve böbrek taşına eğilimi artırıyor. Tükettiğimiz besinlerin lezzetini arttırmak için soframızdan eksik etmediğimiz tuzun zararları bunlarla da sınırlı değil. Hayatımızı tehdit eden bu hastalıklardan korunmamız içinse günlük tuz tüketimimizi 5 gram, bir başka deyişle bir silme çay kaşığı tuz ile sınırlandırmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “Ülkemizde günlük ideal tuz tüketiminden 2.5-3 kat fazla tuz tüketiliyor”

    “Hayatımızı aslında elektriksel bir aktiviteye borçluyuz” diyen Prof. Dr. Evrenkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yaşamın devam etmesi için hücre dışında sodyumun, hücre içinde de potasyumun yüksek miktarda bulunması çok önemli. Hücre dışı temel elektrolit olan sodyumun ana kaynağını da sodyum klorür, bir başka deyişle tuz oluşturuyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, hayatımızı sürdürebilmek için günde ortalama 5 gram tuz almamız yeterli geliyor ancak ülkemizde günlük ideal tuz tüketiminden 2.5-3 kat fazla tuz tüketiliyor. Bunun sonucunda da yüksek tansiyon ve buna bağlı inme, kalp krizi ile kalp yetmezliği başta olmak üzere birçok hastalığın gelişme riski artıyor. Dolayısıyla tuz tüketimi azaltıldığında bu hastalıklardan büyük oranda korunmak mümkün olabiliyor. Bu nedenle günlük tuz tüketiminin bir silme çay kaşığı ile sınırlandırılması çok önemli. Her 100 kişiden 35’inde görülen hipertansiyon dünyadaki ölüm nedenleri arasında birinci, sakatlık nedenleri arasında da ikinci sırada yer alıyor. Kalp, beyin, böbrekler, büyük atardamarlar ile gözler hipertansiyondan en çok zarar gören organlar. Yüksek tansiyon bu organları etkileyerek kalıcı sakatlıklara ve ölümlere neden olabiliyor. Öyle ki hipertansiyon inmelerin yüzde 62’sinden, koroner damar hastalıklarının yüzde 49’undan, kardiyovasküler hastalıkların yüzde 80’ inden, böbrek hastalıklarının da yüzde 40’ından sorumlu tutuluyor. Kan basıncı 115/75 mmHg üzerine çıkınca, risk başlıyor. Tuz alımı ile kan basıncı arasındaki ilişkiyi gösteren ilk büyük ölçekli çalışma olan INTERSALT araştırmasına göre; diyette günlük 6 gramlık tuz artışı büyük tansiyonu ( sistolik) 9 mmHg yükseltiyor.”

    “Toplumda yüzde 17 oranında görülen kronik böbrek hastalığı dünya üzerindeki en önemli sağlık sorunlarından biri”

    İnmenin, merkezi sinir sistemini besleyen damarların tıkanıklık ya da kanamalarının yol açtığı ve ani gelişen nörolojik bir bozukluk olduğunu kaydeden Prof. Dr. Evrenkaya, “İnme oluştuktan sonraki 5 yıl içinde yüzde 45-61 oranında ölüm, yüzde 25-37 oranında da yeni bir inme gelişiyor. Ölümle sonuçlanmayan durumlarda hastaların yaklaşık yüzde 31’i günlük hayatlarını yardımla sürdürüyor, yüzde 20’si yardımsız yürüyemiyor, yüzde 16’sı da bakım evine yatırılıyor. Günlük tuz alımı 6 gram azaltıldığında inme riski yüzde 24 oranında azaltılıyor. Toplumda yüzde 17 oranında görülen kronik böbrek hastalığı dünya üzerindeki en önemli sağlık sorunlarından biri. Sıklığı giderek artan diyabet, böbrek yetmezliğinin nedenleri arasında ilk sırayı alırken, ikinci sırada da hipertansiyon geliyor. Tuz tüketimi doğrudan olmasa da hipertansiyona yol açarak böbrek sağlığını bozuyor. Örneğin böbrek taşlarına olan eğilim artıyor. Özellikle orta-ileri evre böbrek yetmezliklerinde seyri yavaşlatmak için diyette tuz kısıtlaması şart. Dünya Uluslararası Kanser Araştırma Fonu’nun 2016 verilerine göre, Uzak Doğu’da tuzla işlenmiş balık ve diğer gıdaları tüketenlerde mide kanseri görülme riskinin, bu besinleri tüketmeyenlere göre yüzde 15 daha fazla olduğu saptanmış. Obezite vücut kitle indeksinin 30 kg/m2 ’den daha fazla olması olarak tanımlanıyor. Tuz doğrudan obezite nedeni değildir, ancak, bizi susatır. Özellikle susayan çocukların su içmek yerine şekerli içecekleri tercih etmeleri obezite riskini çok artırıyor. Şekerli içecekler tuz barındırmamakla birlikte, tuzun dolaylı susatıcı etkisi nedeniyle, özellikle çocuklar tarafından ilk sırada tercih edilen sıvı olma özelliği taşıyor. Dünya Sağlık Örgütü günlük tuz alımının 10 gramdan 5 grama düşürülmesiyle günlük su ihtiyacının 350 ml azalacağını ifade ediyor. Günde her 1 gram tuz azaltılması da 27 ml daha az şekerli içecek tüketmemizi sağlıyor “ şeklinde konuştu.

    “Ne kadar çok sodyum, o kadar çok ödem”

    Prof. Dr. Evrenkaya, fazla tuz tüketiminin akciğerlerdeki mikrodolaşımı bozarak, astımın ağırlaşmasına neden olduğu düşünüldüğünü söyleyerek, “2010 yılında yapılan bir çalışmada düşük tuz diyeti (3.75 gr/gün) alan astım hastalarının, yüksek tuz diyetindeki (10 gr/gün) hastalara oranla astım ilaçlarına daha az ihtiyaç duydukları ve bu hastaların solunum fonksiyon testlerinde belirgin düzelme olduğu belirlendi. Her sodyum molekülü vücutta en az 4 su molekülünü bağlıyor. Yani, tuz her zaman suya bağlı olarak dolaşıyor. Vücutta, sodyumun bulunduğu her alanda su da var. Ne kadar çok sodyum, o kadar çok ödem diyebiliriz. Tuz damar içindeki basıncı bu yolla artırdığı gibi ödeme de neden olabiliyor. Ödem, özellikle akciğerlerde olduğunda hayatı tehdit ediyor. Ödemli hastalıkların tedavisinde ilk sırayı tuz kısıtlaması alıyor. Vücutta ishal, yanık, kusma ile kanama gibi nedenlerle su kaybı olduğunda vücutta göreceli olarak tuz miktarı artabiliyor. Bu duruma hipernatremi deniyor. Vücutta göreceli olarak tuz miktarının artması, özellikle beyin hücrelerinden sıvı çekerek, beyin hücrelerinin büzüşmesine yol açıyor. Dolasıyla bu tür durumlarda su ihtiyacı hesaplanarak, eksik suyun tamamlanması gerekiyor. Bunun tam tersi de, vücutta suyun tuza göre daha fazla bulunması. Bu duruma da hiponatremi deniyor. En çok kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ile karaciğer yetmezliği olan kişilerde görülen hiponatremi de bilinç bozukluklarına ve mizaç değişimlerine yol açabiliyor” açıklamasında bulundu.

    “Tuzu azaltmak çok da zor değil”

    Prof. Dr. Evrenkaya, damağın tuzun tadına alışmışken besinleri daha az tuzlu tüketmemenin çok da zor olmadığına dikkat çekerek, “Dilimizde, tuzu algılayan reseptörler mevcut. Yaklaşık yüzde 20 oranındaki tuz kısıtlaması, bu reseptörlerce algılanmıyor. Tuzu, yemeği baharatlarla tatlandırmak sofraya tuzluk koymamak gibi yöntemlerle azalttığımızda, ağızdaki tuz reseptörleri yeniden aktive oluyor ve çok düşük tuz konsantrasyonlarını bile algılıyor. Yaklaşık 2 ay süren alışma sürecinde kendimizi biraz zorladığımızda bize az tuzlu gelen yemekler artık normal bir tada dönüşüyor” diye konuştu.

  • Himalaya tuzu, sofra tuzunun yerini aldı

    84 ayrı mineralden oluşan son zamanlarda sofralardan eksik olmayan “Himalaya tuzu” Tük sofra tuzunun yerini aldı.

    Son zamanlarda kullanımı oldukça artan Himalaya tuzu, içinde iyot bulundurmaması, mineral açısından zengin olması ve birçok hastalığa iyi gelmesinden dolayı sofraların vazgeçilmezi oldu. Taşından ampul de yapılan Himalaya tuzu, yavaş yavaş yerli tuzun yerini almaya başladı.

    Himalaya tuzuna olan ilginin yüzde 20 oranında arttığını ifade eden aktar Recai Doğanay, “Himalaya tuzu bize dışarıdan geliyor. Türkiye’ye özellikle Pakistan’dan geliyor. Himalaya tuzunun mineral oranı çok yüksek olduğu için vatandaşlarımızın ilgisi oldukça çok. Himalaya tuzu 84 ayrı mineral içeriyor. Özellikle guatr ve astım hastaları bu tuzu tercih ediyor. Himalaya tuzunun içerisinde iyot bulunmadığı için tansiyonu da çıkartmıyor. Bu yüzden tansiyon hastaları da bu tuzu kullanıyor. Son günlerde bu tuza olan ilgide yüzde 20’ye varan bir yükseliş var. Vatandaşlar artık normal sofra tuzu yerine bu Himalaya tuzunu alıyorlar. Himalaya tuzu bize taş halinde geliyor. Vatandaşlara çekilmiş ya da kristal halinde satıyoruz” dedi.

    Himalaya tuzu lambası büyük ilgi görüyor

    Himalaya tuzunun sadece sofralarda değil nefes almakta zorluk çeken insanların tedavisinde de kullanıldığını vurgulayan Doğanay, “Himalaya tuzunun 2 çeşidi var. Kırmızı ve beyaz renkten oluşuyor. Vatandaşlar daha çok beyaz renkli olana ilgi gösteriyor. Himalaya tuzunun ayrıca lamba olarak kullanılma özelliği de var. Vatandaşlar bunu lamba olarak odalarına koyuyor. Himalaya tuzu lambası, odanın radyasyonunu azaltıyor. Bronşit, astım ve nefes alma zorluğu çeken hastalara iyi geldiği söyleniyor. Büyük Himalaya tuzu taşının içine yerleştirilen lamba sayesinde gece lambası gibi iş görüyor. Tanesi 50 liradan satılan bu lambalara da vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor” diye konuştu.

    Pakistan’dan gelen Himalaya tuzunun kilosu Türkiye’de 50 liradan satılıyor.

  • Hediyelik eşya fuarında horlayana ’Kaya Tuzu’, nefesi güçlü olana ’Cam Semazen’

    Yeni yıla sayılı günler kala vatandaşlar hediye fuarlarının yolunu tuttu. Bu yıl 21’inci kez düzenlenen Lütfi Kırdar Fuar Merkezindeki Yılbaşı Hediye Fuarında, her bütçeye ve zevke uygun ürün bulunuyor. Vatandaşların yeni yıldan tek beklentisi ise barış ve huzur.

    Yeni yılda sevdiklerini mutlu etmek isteyenler festival tadında, hediyelik eşya fuarında buluştu. Fuarda aksesuardan, el emeği ürünlere, yöresel lezzetlerden, kıyafete geniş bir yelpazede toplam 250 stant bulunuyor.

    Horlayana kaya tuzu, nefesi güçlü olana cam semazen

    İlginç ürünleriyle fuarda standını kuran esnaf müşterisini bekliyor. Emekli öğretmen Ali Karaca horlamayı engelleyen, nefesi açan kaya tuzu ürünleri için, “Kaya tuzu yılbaşında alınacak en güzel hediye” dedi. Cam ustası Aydın Yıldız, nefesi güçlü olanlara semazen ve kedi hediye ediyor. Yıldız ilgiden memnun olduğunu belirterek, “İlgi çok, nefesi kuvvetli olanlara cam üfletiyoruz. Camı patlatana hediye veriyoruz. Ne kadar büyük şişirip ne kadar büyük patlatırsa ona göre semazen ya da kedi hediye ederiz” diye konuştu.

    Ayraç değil, ’Çayraç’

    Poşet çaydan, kitap ayracı yapan Zeynep Cantürk kendi tasarımı olan ürününe çayraç ismini veriyor. Kitapların çayraçla çay kokacağını belirten Cantürk, “Çayı kitabın arasına koyduğumuzda yapraklar çay koktuğu için, kitap okurken o kokuyu duyuyorsunuz” dedi.

    Sanat direktörü Sami Tekiner resmi oyarak üç boyutlu görünüm kazandırdığını ve dünyada ilk yapan kişinin kendisi olduğunu belirtti. Sanatçı Tekiner, “Resmi oyarak üç boyuta çeviriyorum. Resmi ön plana taşıyorum. Fiyatlar 150, 200, 300 TL arası değişiyor” ifadelerini kaydetti

    Diktiği,el emeği çantaları satan bir esnaf ürünleri için, “Ben yaptığım çantaları özenerek yapıyorum, seviyorum okşuyorum. Müşterilere hayır getirmesini temenni ediyorum” diye konuştu.

    “Çocukların ağlamadığı günler diliyorum”

    Sevdiklerine hediyelik eşya almak için fuara gelen vatandaşlar yeni yıldan beklentilerini şu cümlelerle anlattı:

    “Yeni yıldan beklentim terörün savaşların bitmesi. Çocuklarımıza kıymasınlar. İlimin bilimin peşine düşelim. Şiddeti terörü yenelim.”

    “Yeni yılımızın bütün dünyaya hayırlı olmasını temenni ederim. Başımızda olanlar malım. Allah bizi bu musibetler den kurusun.”

    “Umarım her şey iyi olur, barış olur.”

    “Sağlık bekliyorum ve de huzur.”

    “Çocukların ağlamadığı günler diliyorum.”

    Bu yıl 21’inci kez düzenlenen Yılbaşı Hediye Fuarı, Lütfi Kırdar Fuar Merkezinde 23-31 Aralık tarihlerinde ziyaret edilebilecek. Vatandaşlar sabah 10.00’dan akşam 20.30’a kadar alışveriş yapabilir.