Etiket: Tutmak

  • Kader, kalem tutmak istiyor

    Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde Kalaycı ailesinin 11 yaşındaki kızları Kader, kalem tutabilmek için yardımseverlerden gelecek haberi bekliyor.

    Alaplı Aydınyayla köyünde yaşayan Hüseyin Kalaycı gazetecilere yaptığı açıklamada, doğuştan iki eli olmayan kızı için yardım istedi. Maddi durumları iyi olmadığı için kızının tedavilerini yaptıramadığını söyleyen Hüseyin Kalaycı, hayırseverlere çağrıda bulundu.

    Anne Leyla Kalaycı, Kader’in diğer öğrenciler gibi kalem tutabilmeyi ve okulda arkadaşları gibi koşup oynamak istediğini söyledi. Çaresiz kaldığını anlatan anne Kalaycı, “Kızımın doğuştan iki eli yok. Sol ayağı sağ ayından kısa olduğu için 1 yaşından itibaren protezle yürümeye başladı. Son 1 yıldır kızım yürümekte çok zorluk çekiyor. Sabah okula gittiğinde gün boyu protez ayağını yara yapıyor. Akşam eve geldiğinde ağrıları olduğu için uyumakta çok zorluk çekiyor. Babası akşamları protezini çıkartırken ona yardımcı oluyor. İki kardeşi de evde derslerinde ona yardımcı oluyor” dedi.

    “Yaşıtlarıyla oynamak istiyor”

    Leyla Kalaycı, Kader’in dışında 2 kardeşi daha olduğunu ancak diğer kardeşlerin engeli olmadığını söyledi. Tek isteğinin kızı Kader’in arkadaşları gibi kalem tutabilmesi olduğunu anlatan Kalaycı, şunları söyledi:

    “Kızımın çok büyük hayalleri var. Hayallerini gerçekleştirmesi için uzanacak yardım elini bekliyoruz. Kalem tutarken çok zorlandığı için dinlene dinlene yazabiliyor. Kaşık tutmakta çok zorlandığı için yemeğini ben ya da babası yediriyor. En büyük hayali bisiklete binmek, arkadaşları bisiklete binerken onun izlemesi beni kahrediyor. Akşamları odasında ağlamaya başlıyor. Bugüne kadar birçok hastaneye gittik. Ancak bizden hep büyük paralar istendi. Eşim işsiz olduğu için hiçbir şeye gücümüz yetmiyor. Kader’in elinin kalem tutup bisiklete binmesi en büyük hayalim. Hayırseverlerden ve devlet büyüklerimizden Kader için yardım eli bekliyoruz.”

    Kader Kalaycı ise öğretmen olmayı hayal ettiğini söyleyerek, “Sınıftaki arkadaşlarım gibi yazı yazarak evde kendi ellerimle kimseden destek almadan yemek istiyorum. Arkadaşlarım gibi koşup oynamak istiyorum. Bisiklete binmeyi çok istiyorum. Arkadaşlarım sokakta bisiklete binerken ben binemeyince çok üzülüyorum. En büyük hayalim öğretmen olmak, hayalimi gerçekleştirmek için yardım bekliyorum” diye konuştu.

  • Tekin: “Hedefimiz, Mersin İdmanyurdu’nu ayaklarının üzerinde tutmak”

    Mersin İdmanyurdu Kulüp Başkanı Ali Tekin, hedeflerinin kulübü ayaklarının üzerine tutmak olduğunu belirterek, “Önceliğimiz, kulübün ticari faaliyetlerini yürütebileceği bir banka hesabını oluşturarak borçları yapılandırmak olacak” dedi.

    Tekin, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, Mersin İdmanyurdu’nun gerçekten çok büyük sorunları bulunduğunu söyledi. Mersin İdmanyurdu’nun kendilerinden önce 2 kez kongre tarihi açıkladığını hatırlatan Tekin, bu kongreye katılım olmadığı için genel kurulun gerçekleştirilemediğini kaydetti. Üçüncüsü açıklanan genel kurul ile ilgili 3 gün kala kendisine haber geldiğini belirten Tekin, bir Mersinli olarak Mersin İdmanyurdu ile zaten öteden beri ilgilendiğini ifade ederek, “Bana bu kongrede de aday olmadığını, bu nedenle kulübün kapanacağını söylediler. Yani kayyuma devredilmeyecek, direkt kapanacaktı. Bazı arkadaşlar benim adaylığım konusunda ısrarcı oldu. Ben de bunun üzerine 2 gün kala başkanlığa aday oldum. İki gün içerisinde bu yönetimi oluşturduk. Projeler yaparak, değişik alternatifler üreterek bu kulübün kendi ayağının üzerinde durmasını sağlamak üzere yola çıktık” diye konuştu.

    “Kulübün ticari faaliyetlerini yürüteceği resmi banka hesabı yok”

    Kulübün ne kadar borcu olduğunu bilerek göreve talip olduklarını dile getiren Tekin, “Ancak bilmediğimiz bir şey vardı, tabii onu bilmemiz mümkün değildi. Bu kulübün ticari faaliyetlerini yürütecek, resmi olarak para yatırılacak, resmi olarak çekilecek her hangi bir banka hesabı yok. Var, ancak hepsinde elektronik icra var. Biz her şeyin resmi olmasını istiyoruz. Gelen paranın da ödemelerin de resmi olmasını ve bunların kulübün resmi sitesinden yayınlansın istiyoruz. Geldiğim günden beri bu konuda 16 kurum ve kuruluşlarla görüşme yaptım. Banka müdürleriyle görüştüm. Fakat bu özel hesabı açmak mümkün olmadı. Kanunen bu olmuyor. O zaman elden almak ve elden ödeme yapmak gerekiyor. Zaten eleştirilen bu değil mi? 2011 yılından bu yana bu kulüp elden alıp, elden veriyor. Biz aynı şeyi yaptığımız şekilde, ne kadar başarılı olursak olalım, diğer arkadaşlara söylenilen aynı şey bize söylenecek. Şu ana kadar böyle bir hesap olmadığı için, her hangi bir büyük para hareketi olmadı. Dolayısıyla bu durum bizim elimizi kolumuzu bağladı. Neticede bir formül bulundu. İnşallah bu önümüzdeki hafta içerisinde faaliyete geçecek ve bir para hareketi resmi olarak başlayacak” ifadelerini kullandı.

    “Borçları yapılandıracağız”

    Para hareketinin süratle yapılabilmesi için kulübün borçlarının yapılandırılması gerektiğine işaret eden Tekin, şöyle devam etti:

    “Borçları yapılandırıp, elektronik icraları kaldırdığımız zaman, o zaman devletten de belki para gelecek. Şu an devletten para gelmesi mümkün değil. Dolayısıyla burada bir çıkmaz durum vardı, ama o durumu aşacağız. Bunun yanında sosyal ilişkiler sıfırlanmış. Son derece kötü bir imajımız oluşmuş. Biz bir taraftan da bu sosyal ilişkileri düzeltmeye çalışıyoruz. Öte yandan kulübün çok önemli bir sorunu daha var. Bu kulübün bütün dosyaları nisan ayından bu yana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından denetleniyor. Dolayısıyla kulübün evraklarıyla ilgili sıkıntılarımız var. Biz de tabii ki yeni seçilmiş yönetim olarak, arkamızı denetlememiz lazım, arkamızda neler olmuş, neler yapılmış bunu bilmeliyiz ki, önümüzü görelim. Gerisini bilmeyen ilerisini bilemez. Bunun için futbol hukukundan anlayan bir arkadaşımızı bu iş için görevlendirdik.”

    “12 puanımızın silinme riski var”

    Çok ciddi bir çalışma içerisinde olduklarını, bu çalışma yapılırken eleştirilerinde olabileceğini ifade eden Tekin, “Gece gündüz mücadele ediyoruz. Benim şahsi bir tane işim yok, tek işim Mersin İdmanyurdu. Çünkü bir biriyle bağlantılı o kadar çok sorun var ki, hem maddi hem de hukuki sorunlarımız var. Kulübün iç idaresiyle ilgili de sorunlarımız var. Biz önce bu kulübü kurumsallaştıracağız. Kurumsallaştırmadan hiçbir şey olmaz. Fakat para her şeyden önemli, para olmadan hiçbir şey olmaz. Para da resmi olursa olur. Biz her kuruşun hesabını verebilmeliyiz. Çok acil ödemelerimiz var, bunları ancak resmi bir hesap açarak yapabiliriz. Şu an 12 puanımızın silinme riski var. Her an puanımız silinebilir. O nedenle bizim acilen yapılandırmaya gitmemiz gerekiyor. Tabii bu yapılanma, bugünden yarına olmaz. Çünkü yaklaşık 400 kişi ile muhattap olmak zorundayız. Bu görüşmelerimizi yapacağız, pazarlık yapacağız ve yapılandırmaya gideceğiz. Biliyorsunuz transfer tahtamız kapalı, oyuncularımız kısıtlı. Bu oyuncuların ödemeleri var. Bunları acilen çözmemiz lazım, bunların hepsine kafa yoruyoruz. İnşallah önümüzdeki günlerde bunları halledeceğiz. Ama şu ana kadar tek destek görmüş değilim. Ne yönetimden ne Mersin’den. Özellikle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’ndan hiç destek görmedim. Diğer illere baktığınızda ticaret odaları takımlarına otobüsler alıyor, maddi desteklerde bulunuyor. Ama burada bunu göremiyoruz. MTSO istese bizim hesabı 10 saniyede açar. Hesap olmayan yerde hareket olmaz. Hiç kimse bize ’sorununuz nedir’ demiyor, sürekli arkamızdan yazı yazıyorlar. Yazılan yazıları da maalesef beğeniyorlar” şeklinde konuştu.

    Şu an hedeflerinin kulübün borçlarını yapılandırmak olduğunu vurgulayan Tekin, “Bu kulübe günlük 50-60 bin lira para kazandıracak projelerimiz var. Ancak, ticari hesabımız olmadığı için bu projeleri hayata geçiremiyoruz. Bu para akışını sağlarsak bu kulübü kimse yıkamaz. Biz elimizi taşın altına koyduk ve görev aldık. Benim işim siyaset değil, benim işim Mersin İdmanyurdu. Ben kulübü ayaklarının üzerine oturtabilmek için buradayım. Bunu yaptıktan sonra da bırakıp gideceğim” dedi.

    İstifa iddiaları

    Tekin, konuşmasının sonunda, yönetimden bazı kişilerin istifa ettiği ya da edeceği yönündeki iddialara ise şu yanıtı verdi:

    “Şu ana kadar bize gelen bir istifa dilekçesi yok. Tabii yarınki maçtan sonra bazı yöneticilerin istifa edeceği söyleniyor. Maçın sonucuna göre hareket edecek sanırım. Ama biz kimseyi zorla yönetime yazmadık. Ayrılmak isteyenin de kendi taktiri.”

  • (Özel Haber) Oruç Tutmak Narsisizmi Engelliyor

    Erciyes Üniversitesi (ERÜ) İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Kuşat, oruç tutmanın narsistik duyguları engellediğini söyledi.

    Orucu, belli bir süre içinde insanın bedensel istek ve ihtiyaçlarından uzak kalması olarak tanımlayan Doç. Dr. Ali Kuşat, orucun başta narsisizm olmak üzere, toplumsal yalnızlık anlamına gelen anomiyi engellediğini ve empati kurma becerisini geliştirdiğini ifade etti. Tüm dünyada, özellikle gençlerde, kabaca kendini beğenme olarak narsisizmin giderek daha büyük bir sorun haline geldiğini belirten Doç. Dr. Ali Kuşat, “Narsisizm kişinin kendini aşırı beğenmesi, kendine hayran olması, bunun yanında insanları küçük görmesi, kendi çıkarları için araç olarak görmesi, kendini oldukça başarılı ve kabiliyetli görme eğilimi şeklinde ortaya çıkan bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık diğer insanlarla empati kuramamasına neden olur. Çünkü narsist kişilik diğer insanlara çıkar ilişkisi içinde bakar. İkincisi kişinin çevresinden yabancılaşmasına neden olur. Yapılan ampirik çalışmalar oruç ibadetinin narsisizmi engellediğini gösteriyor” diye konuştu.

    Doç. Dr. Ali Kuşat, orucun, çocukluktaki yanlış eğitim sonucunda kişide ortaya çıkan narsistik duyguları nasıl engellediğini şöyle açıkladı:

    “Narsisizm çocukluktan itibaren ailede ve okulda alınan eğitimin sonucu ortaya çıkan bir kişilik bozukluğu. İnsanların kabiliyetleri çocukluğundan itibaren olduğundan farklı bir şekilde abartılıyorsa, her istediği yerine getiriliyorsa, yani dünyanın merkezine konuluyorsa, bu çocukların narsist olma olasılığı oldukça yüksek. Dolayısıyla oruç aslında insanların bir takım bedensel isteklerinin disipline edilmesi. Gün boyu yeme içme ve diğer bedensel ihtiyaçlardan uzak duruyorsunuz ve ihtiyaçları disipline ediyorsunuz. Dolayısıyla narsisizmden de uzaklaşıyorsunuz.”

    TOPLUMSAL YALNIZLAŞMANIN DA ÖNÜNDE ENGEL

    Oruçta aç ve susuz kalınmasının, aynı durumda kalan insanları anlamayı sağladığı ve dolayısıyla empati duygusunu geliştirdiğini de belirten Doç. Dr. Ali Kuşat, Ramazan ayındaki paylaşım ve bir arada olma yönündeki eğilimin, toplumsal yalnızlaşma anlamına gelen anomiyi de engellediğini dile getirdi. Doç. Dr. Ali Kuşat, iftar sofralarında ve diğer etkinliklerde birlikte olma, bayramla birlikte dost ve akraba ziyaretlerinde bulunma davranışlarını, sosyal bağları güçlendiren paylaşımlara örnek olarak gösterdi.

  • Balık Tutmak İsterken Canından Oldu

    Kahramanmaraş’ta iki arkadaşıyla birlikte baraj gölünde balık avlamak isteyen bir kişi, suya düşen oltasını çıkarmak isterken boğularak hayatını kaybetti.

    Olay, Dulkadiroğlu İlçesine bağlı Bulanık Mahallesinde yer alan Ayvalı Barajında meydana geldi. Suriye uyruklu Hasan Bakkura (25) ile isimleri öğrenilemeyen iki arkadaşını da yanına alarak baraj gölüne balık avlamaya gitti. Uzun süre geçmesine rağmen balık avlayamayan Hasan Bakkura, şansını baraj gölünün karşısına geçerek denemek istedi. Orada da balık avlayamayan Hasan Bakkura arkadaşlarının yanına gelmek istediği anda suya oltasını düşürdü. Oltasını almak için suya dalan Hasan Bakkura gözden kayboldu. Hasan Bakkura’nın sudan çıkmaması üzerine arkadaşı durumu jandarmaya bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen Jandarma ve Kahramanmaraş İtfaiye dalgıç ekipleri, baraj gölünde arama çalışmalarına başladı.

    Dalgıç ekipleri 15 dakika içerisinde Hasan Bakkura’nın cansız bedeni 30 metre açıkta, 20 metre derinlikte buldu.

    Bir çocuk babası olduğu öğrenilen Hasan Bakkura’nın cansız bedeni olay yerinde yapılan incelemenin ardından hastane morguna kaldırıldı.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Atalay Filiz Ev Tutmak İstemiş

    İzmir’in Menderes ilçesinde yakalanan seri katil Atalay Filiz, yakalanmadan bir gün önce gece saatleri ev tutmak için sokakta çalışan oduncu Hüseyin Aşıcı’dan yer göstermesini istemiş. 2 odalı eski evi beğenen ve ne iş olursa çalışırım deyip kendini Urfalı olarak tanıtan Atalay Filiz, oduncudan kendisinin kimsenin bilgisi olmayacağını söyleyip iddiaya göre 500 lira teklif etmiş. Oduncu kimlik sorunca kimliğini memlekette unuttuğunu söyleyen Filiz, daha sonra geleceğini söyleyip bir daha geri dönmemiş.

    İstanbul Tuzla’da 27 Mayıs günü tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı’yı, 2013 yılında da Tümgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan’ın TÜBİTAK’ta çalışan oğlu Göktuğ Demirarslan ile Rus sevgilisi Elena Radchikova’yı Ankara’da öldürdüğü iddiasıyla aranan Atalay Filiz’in, İzmir’in Menderes ilçesinde yakalanmasının ardından detaylar da ortaya çıkmaya başladı. 29 Mayıs’ta İzmir’e gelen Atalay Filiz 2 gününü İzmir merkezde geçirdikten sonra Menderes’te ormanlık alana geçtiği ve ormanda yaşamını sürdürdüğü öğrenildi. Filiz’in yakalanmadan geçtiğimiz Cuma gecesi saat 23.00 sıralarında, Menderes’in Karadayı Mahallesi’nde sokakta gezerken, oduncuda çalışan Hüseyin Aşıcı ile karşılaştı. Elinde bavulu ile gelen Atalay Filiz, iddiaya göre oduncu Aşıcı’dan kiralık bir ev istedi.

    EV TUTMAK İSTEMİŞ

    İşten dolayı haberleri takip edemeyen ve seri katilin İzmir’de olduğundan haberdar olmayan oduncu Hüseyin Aşıcı, ‘’Ben çalışırken yanıma gelen genç biri benden kiralık ev aradığını söyledi. Ben de eniştemin evini gösterdim. Ev 2 odalı, gördü beğendi. ‘Ben burada kalacağım, ne iş olursa çalışırım’ dedi. Ben de ‘Benim yanımda çalışabilirsin’ dedim. Bana Urfalı olduğunu söyledi. Daha sonra, ‘Benim burada olduğumu jandarma dahil kimse bilmeyecek’ diye söyledi. Ben şüphelendim. Kimlik istedim. Bana, kimliğinin yanında olmadığını, memleketi Urfa’da kaldığını söyledi. Evi beğendiğini, tekrar geleceğini söyleyip ayrıldı, bir daha gelmedi’’ dedi.

    FINDIK ÇALIP YEMİŞ

    Öte yandan, Atalay Filiz’in yakalandığı gün dolmuşa bindiği Şaşal Köyü yakınlarındaki barakalarda birkaç gece konakladığı öğrenildi. Köylülerden Kazım Düğ, ‘’Haftada bir sefer buralara gelirim ama ben seri katili görmedim. Buradaki barakalarda düzenli kalan yok. Bu barakalarda birkaç gece konaklamış’’ dedi. Barakaların yakınında fındık ve ceviz satan Elif Oğuz ise ‘’Ben burada satış yapıyorum. Geceleri burada değilim. Geçtiğimiz hafta içi daha benim fındık poşetlerimden biri çalındı. Daha önce başıma hiç hırsızlık olayı gelmemişti. Benden çalan kişinin seri katil Atalay Filiz olduğu söyleniyor. Aldığı fındığı da ormanlık alanda yemiş, kabuklarını görmüşler. Benim burada ağaçlık bahçem var. Dolmuşa da bu ağaçların arasından koşarak binmiş’’ dedi.