Etiket: Tutkunlarını

  • ’Escape Erzincan’ Korku Evi adrenalin tutkunlarını bekliyor

    Erzincan’ın ilk evden kaçış oyunu olan ’Escape Korku Evi’ oyunseverlerini bekliyor.

    Son günlerde Türkiye’yi de etkisi altına alan evden kaçış ve korku oyunları, karanlık bir ortamda oynanması ve gerilim dolu olması nedeniyle özellikle günlük hayatlarına heyecan katmak ve adrenalin yaşamak isteyen vatandaşlardan büyük ilgi görüyor. Tüm dünyayı saran ’Escape Korku Evi’ en az 2, en fazla ise 5 kişi oynanıyor ve belirli bir parkur ile dizayn edilmiş bir eve kilitlenip, içerideki bulmacalar sayesinde şifreleri çözerek, bir saat içerisinde dışarı çıkma esasına dayanıyor. Oyunseverlerin zekalarını en iyi şekilde kullanmaları ve matematiksel düşünme ile ipuçlarına yaklaşmaları, odadan çıkmak için önemli bir fayda sağlıyor. Senaryoya göre oyunseverlerin grup halinde girdikleri evdeki ipuçlarını matematiksel olarak çözüp, 1 saat içerisinde evi terk etmeleri gerekiyor.

    Erzincan’da üniversite okuyan Talip Say isimli öğrenci Kütahya’da karşılaştığı oyunu, 2 üniversite arkadaşı olan Ahmet Çağrı Ilgaz ve Ömer Yaser Yarar ile paylaştı. Ilgaz ve Yarar, arkadaşlarının destekleriyle ’Escape Erzincan’ Korku Evini Erzincan’a taşıdı. 3 üniversite öğrencisi, tüm oyunseverleri, İnönü Mahallesi Vali Recep Yazıcıoğlu Caddesinde bulunan Nazirler işhanındaki bodrum katta dizayn ettikleri parkurda eğlenmelerini sağlayacak, adrenalin dolu bir atmosfer yaşatmaya çağırıyor.

    İşletme sahibi üniversite öğrencisi Talip Say, Erzincanlıların eğlenceli dakikalar yaşayacağı Escape Erzincan Korku Evinin Erzincan’da ilk olduğunu belirterek, evde oynanan oyunun insanlarda ikili iletişim becerilerini yetiştirdiğini ve yoğun stres ve baskı altında insanların nasıl davranması gerektiğini gösteren yardımcı fiziksel bir aktivite olduğuna dikkat çekti.

    “Erzincan’ın korku temalı ilk evden kaçış oyunu”

    Üniversite öğrencisi Talip Say, korku evine ilişkin yaptığı açıklamada, “Escape Korku Evi Erzincan’ın korku temalı ilk evden kaçış oyunu. Oyumuzun amacı içeriye girip, ekip ruhu şeklinde en az iki, en fazla 5 kişilik bir grubun ekip olarak bir saat içerisinde ipuçlarını birleştirerek, 6 odalı parkuru tamamlayıp, çıkması üzerine kurulu bir ev. Bu oyun insanlarda ikili iletişim becerilerini yetiştiren yoğun stres ve baskı altında nasıl davranması gerektiğini gösteren yardımcı fiziksel bir aktivite. Erzincan da biz bu oyunun gelişmesini çok istedik. İnsanlara faydalı olmasını istedik. Erzincan’da yapılacak farklı bir aktivite olmasını istedik. Bu yüzden 3 arkadaşımızla bu işi yapıyoruz. İlk olarak Demirkent Beldesinde kurmuştuk ama merkezde bunun daha faydalı olabileceğine karar verdiğimiz için korku evini merkeze taşıdık. Oyunumuz 16 yaş ve üzeri kişilere hitap ediyor. Üst seviyemiz yok. 40-45 yaşındaki müşterilerimiz de oldu. Oyunseverler buradan mutlu ayrıldılar” dedi.

    Korku Evi Oyunu nasıl oynanıyor?

    Korku Evi oyununu anlatan Say, “Birbirine bağlı 6 odadan oluşan bir eve giriyorsunuz. Her oda karanlık, şifreli ve kilitli. Sınırlı sayıda el feneriniz var. Ekip olarak girdiğiniz odada ipuçlarını birleştirerek, şifreleri çözüp, bulunduğunuz odadan bir sonraki odaya geçmeye çalışıyorsunuz. Bu şekilde bir saat içerisinde 6 odadan kurtulup, çıkmaya çalışırken biz de oyunseverleri korkutup, yeri geldiğinde eğlendirip, aktivite yaparak, oyunseverlerin eğlenmesini sağlıyoruz. Oyuna en az 2, en fazla ise 5 kişi ile girilebiliyor. Oyunumuz korku içerdiği için kolostrofobi, kalp rahatsızlığı, astım ve hamilelik şüphesi gibi durumlar için sakıncalı. Oyuncular oyun içerisindeyken bizlerden 3 defa yardım alma hakları var” diye konuştu.

    Oyun parkurunu 2 ayda bir değiştirip, yeni bir sistem haline getirerek, oyunseverlerin eğlencesine sunduklarını belirten üniversite öğrencisi Talip Say, oyun içerisine kurdukları korku kapanlarının ise yapay korkular olduğuna işaret ederek, insanlar üzerinde kalıcı bir etki bırakmayacak seviyede olduğu söyledi.

    “Oyunu Erzincan’a kazandıranlara çok teşekkür ediyoruz”

    Kilitli oldukları Escape Erzincan Korku Evindeki şifreleri bir saat içerisinde çözerek çıkış noktasına ulaşan oyunsever Mehmet Kazan isimli üniversite öğrencisi evde kendilerine kurulan tuzakların çok korkunç olduğunu söyleyerek, hem eğlenip hem de korktuklarını belirtti. Kazan, “Çok korkunçtu. Hiç beklemediğiniz anda hiç beklemediğiniz şeyler ile karşılaşabiliyorsunuz. Tam olaya odaklanmışken, bir anda bir yerlerden bir şeyler çıkıyor ve ödümüz kopuyor. Tam şifrelere odaklanıyoruz, çözeceğiz derken, bir yerden geçerken biranda bir şey çıkıyor. Bambaşka bir odaya giriyoruz. Her yerde kanlar falan var. Çok beğendik oyunu Erzincan’da böyle bir oyunun olması çok iyi. Erzincan’da çok fazla bir sosyal aktivite yok. İnsanlar sadece kafe gibi yerlerde takılabiliyor. Biz burayı keşfettik. Oyuna girdik ve çok beğendik. Bu oyunu Erzincan’a kazandıranlara çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

    Arkadaşları ile birlikte Escape Erzincan Korku Evi oyununu oynayan Vildan Kaya isimli üniversite öğrencisi ise oyunu broşürde gördüğünü belirterek, Erzincan’da ilk defa farklı bir ortamla karşılaştığını söyledi. Kaya, “Biz arkadaşlar ile ilk broşürlerde gördük. Sonra gelmeye karar verdik. Geldiğimde çok farklı bir ortam buldum burada. Hem korktuk hem eğlendik. Hiç beklediğiniz şeyler çıkıyor içerde. Bu oyun çok farklı bir hava katıyor. Ben herkese tavsiye ediyorum” diye konuştu.

  • Bisiklet tutkunlarını buluşturan kafe

    Eskişehirli eski Milli Bisikletçi Osman Ertan, açtığı bisiklet konseptli kafe ile bisikletlileri bir araya getirmek ve bisikleti daha da sevdirmeyi amaçlıyor.

    Eskişehir’de iki hafta önce açılan bisiklet dekorlarıyla süslü Pedal Kafe, bisikletçilerin uğrak mekânı haline geldi. Kafeyi işleten bisiklet sevdalısı baba Osman ve kızı Esin Ertan, Eskişehir insanının bisiklet kullanmayı sevdiğini belirtti. Eskişehir’de birçok bisiklet grubunun varlığından bahseden ikili, açtıkları kafe ile amaçlarının bu grupları bisiklet çerçevesinde buluşturmak olduğunu ifade ediyor. İkili, bisikletin zaten insanları buluşturan bir kapı olduğuna inanıyor ve kendilerinin bir ikinci kapı açtıklarını ifade ediyor.

    Eski Milli Bisikletçi olan Osman Ertan, 1963-1970 yıllarında aktif olarak bisiklet sporu ile uğraşmış ve uluslararası yarışmalara katılmış. Abisi Mustafa Ertan da kendisi gibi bisiklet sporcusu ve olimpiyat oyunlarında ülkemizi temsil etmiş. Ertan ailesi bisikletten bugüne kadar hiç kopmamış. Osman Ertan ve kızı Esin Ertan bugün hala aktif olarak bisiklet turlarına katılmaya devam ediyorlar. Osman Ertan kafeyi açma hikâyelerini şöyle anlatıyor,

    Bisikletten hiç kopmadım

    “Öncelikle bizim hiçbir ticari kaygımız yok. Ben aktif sporculuk hayatımdan sonra Eskişehir Şeker Fabrikasında çalıştım. Çalışırken de emekli olunca da bisikletten hiç kopmadım. Hatta emekli olunca sırf bisikletle haşır neşir olayım diye küçük bir tamir dükkanı açtım. Biz eski milli bisikletçiler olarak hala buluşur turlar düzenleriz. Abim ve diğer eski milli bisikletçiler federasyonun 2011 yılından beri düzenlediği Efsane Bisikletçiler isimli bir etkinlik sayesinde buluşma imkânı da buluyoruz. Abimle zaten neredeyse hep birlikteyiz. Bazen burada genç arkadaşların düzenledikleri turlara da birlikte katılırız. Kızım böyle bir teklifle geldi, ben de olumlu karşıladım.”

    Mali müşavirlik mesleğini bıraktım

    Bisikletle ilgilenenlerin oturup sohbet edecekleri, ortak etkinlik düzenleyecekleri bir alanın olmadığını ifade eden Esin Ertan ise, “Kendim mali müşavirim. Çocukluğumdan beri ben de bisikletlerin arasında idim, hatta kafenin girişine astığımız bisiklet benim çocukluk bisikletim. Bisikletle ilgili bir şeyler yapmayı seviyorum, bu sporun ülkemizde daha da gelişmesini isteyenlerdenim. Ben de babamla bisiklet turlarına katılmaya gayret gösteririm. Bisiklet benim ve ailemin bir tutkusu, hatta sevdası diyebilirim. Bu sebeple mesleğimi bırakarak babamla birlikte böyle bir yola girdim. Bu mekânı bizim gibi bisiklete tutkuyla bağlı olanlar, meraklılar gelsin buluşsun diye açtık. Bütün bisiklet grupları hiçbirini ayırt etmiyorum, her biri burada etkinlik düzenleyebilir, kapımız hepsine açık. Hatta gelsinler etkinlik düzenlesinler istiyoruz, bu kafeyi açma sebeplerimizden biri de bu. Bu sporu sevdirmek” şeklinde belirtti.

  • Deniz Tutkunlarını Buluşturan Site

    İzmir merkezli kurulan bir internet sitesi portalı, balık ve deniz tutkunlarını bir araya getirerek, meraklılarına ışık tutacak önemli bilgiler sunuyor.

    Tekneyle seyahat etme, balık avlama ve dalış meraklılarının ziyaret edebilecekleri www.tekneveyat.com kiralık tekneler, dalış ve tekne turları hakkındaki ilan ve bilgileri bir arada sunuyor. Sitenin Proje Koordinatörü Altay Kula, üç tarafı denizle çevrili Türkiye’nin, tekne ve yat turizmi bakımından çok daha iyi bir seviyeye gelmesinin mümkün olduğunu söyledi. Deniz sularından daha fazla yararlanabilmek ve bu konudaki girişimleri hem kendi halkımıza hem de yabancılara göstermek adına siteyi hayata geçirdiklerini anlatan Kula, “Ülkemizin bu konudaki potansiyelini sayısal verilerle araştırarak, konusunda uzman bir ekiple işe koyulduk. Sektörü bilen bir ekip, halen ülkenin her limanında, her koyunda tekne ve yat işletenlerle bir araya gelerek, hem sorunları tespit etmekte, hem de projeye bu işletenlerin ilanlarını dahil etmektedir” dedi.

    “ÇOK OLUMLU GERİ DÖNÜŞLER ALIYORUZ”

    Yolun başında olmalarına karşın önemli bir mesafe kat ettiklerini ifade eden Kula, şunları söyledi: “Özellikle İstanbul’da boğaz turları, iş yemekleri, özel gün kutlamaları, düğün, kına gecesi gibi eğlenceler sunan organizasyon firmaları ve yat sahipleri, İzmir ve çevresinde tekneyle balık avı turları, Fethiye, Marmaris, Bodrum, Kuşadası, Ayvalık ve Antalya bölgelerinde yazlık günübirlik tekne turları ve kabin kiralama hizmeti veren işletmelerden çok olumlu geri dönüş aldık. Diğer taraftan, ülkemizin su altı zenginliğini gösterebilmek ve tüplü dalış için çok profesyonel hizmetler sunan dalış okulları ve dalış tekneleri de projeye yoğun ilgi gösterdi. Özellikle turizm sektöründeki sorunların konuşulduğu bu günlerde yerli turistlerin, alternatif turizm olanaklarıyla sektöre dahil edilmesi, yabancı turistlerin de ülkemizde bulundukları sürede, farklı aktivitelere yönlendirilerek daha fazla döviz kazandırılması konusunda site olarak sorumluluk duyuyoruz.”

    Kula, tüm tekne ve yat işleten girişimcileri de kurdukları internet sitesine davet etti.

    DENİZE ÇIKMADAN SİTEDE METEOROLOJİ RAPORU

    Site ziyaretçilerine önemli bilgi ve avantajlar sağlıyor. Sitede, dünyanın farklı bölgelerinden alınan veriler değerlendirilerek Türkiye denizlerindeki meteorolojik durum hakkında ayrıntılı bilgi veriliyor. Öte yandan sitede bulunan blog bölümünde ise, yat, tekne, dalış ve balık avlama bölgeleri hakkında, deniz tutkunlarına seyahatleri öncesinde ışık tutacak önemli bilgi aktarılıyor.

  • Mysia Yolları Doğa Tutkunlarını Ağırlayacak

    Nilüfer Belediyesi’nin “Mysia Yolları” adı ile hayata geçirdiği “Nilüfer Al-ternatif Turizm Destinasyonları Projesi” nin tanıtımı 17 Nisan Pazar günü Misi’de yapılacak. 35 doğa yürüyüşü, 6 bisiklet ve 4 atlı doğa yürüyüşü parkuru ile kamp ve karavan alanlarını da kapsayan 301 kilometrelik “Mysia Yolları” doğaseverlere bütün imkanları sunuyor.

    Nilüfer Belediyesi, özellikle de içinde keşif ruhunu yaşatanlar için Nilüfer’in pek çok farklı özelliğini içeren coğrafyasında renkli ve heyecanlı parkurlar belirledi. Şehrin keşmekeşinden bunalanlara yeni kaçış noktaları sunan “Mysia Yolları” eşsiz güzellikleri ve birbirleriyle bağlantılı 35 doğa yürüyüşü, 6 bisiklet ve 4 atlı doğa yürüyüşü parkuru, kamp ve karavan alanları ve yamaç paraşütü sporu imkanları ile Türkiye’nin en özel yürüyüş ve doğa sporları parkuru olmaya aday.

    Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Tarih ve Turizm Bürosu tarafından gerçekleştirilen parkur çalışmaları çerçevesinde doğaseverlerin doğanın tadını güvenli bir şekilde çıkarabilmeleri için Gümüştepe (Misi)’den Gölyazı’ya uzanan alanda yönlendirme tabelaları yerleştirildi. Alternatif ve sürdürülebilir turizm amaçları doğrultusunda hazırlanan ve Nilüfer’in dağ köylerini de içine alan proje ara parkurlarla birlikte toplam 310 kilometrelik bir ağa sahip.

    “Mysia Yolları” ismi ile tanıtılan proje, Gümüştepe (Misi) gibi tarihi değerleri ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkan, Tahtalı ve Gölyazı gibi Bursa’nın en eski yerleşimlerini de içine alan parkurlarda doğal güzelliklerin yanı sıra yeni kültür rotaları da sunuyor. Yürüyüş, bisiklet, atlı doğa yürüyüşü yolları, kamp alanları, göletler, mağaralar ve Nilüfer Belediyesi’nin kamp karavan tesisleri ile yamaç paraşütü tesisleri gibi pek çok özel noktada insan ile doğayı birleştiren parkurlar hakkında detaylı bilgiler içeren rehber kitap ve cep haritaları da hazırlandı.

    Doğanın tadını doğaya saygı duyarak, koruyarak çıkarmak isteyen doğaseverler ve doğa sporları tutkunları için alternatif oluşturmak amacıyla hazırlanan proje, bölge yerleşimlerinin alternatif, sürdürülebilir turizm ve ekoturizm ile tanışması bakımından da büyük önem taşıyor. Proje ile Dağyenice, Atlas, Kadriye, Unçukuru, Maksempınar gibi dağ yerleşimlerinin ve Misi, Gölyazı gibi turizm çeşitliğine ihtiyaç duyan mahallelerin tanıtımının sağlanması ile yurt içi ve yurt dışından gezginlerin bölge hakkında haberdar olması hedefleniyor.

    QR KOD SİSTEMİ UYGULANACAK

    Uluslararası standartlara uygun işaretler, haritalar, yön levhaları ve rehber kitapçık ile güvenli bir gezi imkanı sunan “Mysia Yolları”nın en yenilikçi yönlerinden biri de yönlendirme levhalarında kullanılan QR kod sisteminin doğaseverlerinin hizmetine sunulması. Doğaseverler,yaklaşık 300 yönlendirme tabelası üzerinde yer alan QR kodları bütün akıllı cep telefonlarına yüklenebilen kod okuma uygulaması sayesinde telefonlarını bir el GPS’i gibi kullanarak hangi noktada olduklarını ve hangi yöne gitmeleri gerektiğini ekranlarında otomatik olarak açılan harita üzerinde görebilecek.

    “Mysia Yolları” adı ile hayata geçirilen “Nilüfer Al¬ternatif Turizm Destinasyonları Projesi”, Misi’den Gölyazı’ya uzanan geniş bir coğrafyada tarihî, turistik ve doğal değerleri ön planda tutarak Nilüfer’in doğa turizmi potansiyelini or¬taya çıkaracak ve Bursa’da turizmin çeşitlendirilmesine katkı sağlayacak.

  • Doğa Tutkunlarını Buluşturan Festival Başladı

    Osmangazi Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 11. Dağ Filmleri Festivali başladı. Doğaseverlerin ilgi gösterdiği festivalin açılış filmi ise ‘Matterhorn: Uçan Kadının Rüyası’ isimli film oldu.

    Osmangazi Belediyesi, Türkiye’nin doğa, keşif ve macera konulu ilk ve tek film festivali olan Dağ Filmleri Festivali’ne ikinci defa ev sahipliği yapıyor. 18 yerli ve yabancı filmi ücretsiz olarak izleyicilerle buluşturacak olan 11. Dağ Filmleri Festivali, Ördekli Kültür Merkezi’nde düzenlenen açılış töreni ile başladı. Her yıl izleyicilerine dünyanın en iyi dağ ve doğa temalı film ve belgesellerini sunan festivalin açılış törenine Osmangazi Kaymakamını vekaleten Yıldırım Kaymakamı Mehmet Aydın, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Şükrü Köse, Dağ Filmleri Festivali Koordinatörü Murat Yılmaz ve çok sayıda davetli katıldı.

    Bu yıl ‘dağ ve tırmanış’, ‘keşif ruhu’ ve ‘kayak’ temalarının işlendiği festivale doğaseverler büyük ilgi gösterdi. Tabiatın korunması için doğa belgeseli yapımcılığını teşvik etmek gayesiyle her yıl geleneksel olarak düzenlenen festivalin açılış filmi olan ‘Matterhorn: Uçan Kadının Rüyası’ ise izleyicilerin beğenisini kazandı. Uçmayı çok seven wingsuit pilotu Geraldine Fasnacht’in uçmayı öğrendikten sonra İsviçre’nin güney batısında yer alan Mattehorn Dağı’nın zirvesinden uçma hayalini konu edinen film izleyicilerin ilgisini çekti. Doğaseverler, pazar günü sonuna kadar sürecek festivalde yer alan filmleri ve belgeselleri ücretsiz olarak izleyebilecek.