Etiket: Tüsiad

  • Tüsiad Başkanı Cansen Başaran Symes Terörü Lanetledi

    Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Ankara’da 28 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısını lanetleyerek, “Bu tarifi imkansız insanlık dışı saldırıda hayatını kaybeden herkesin ailelerine ve yakınlarına baş sağlığı, sabır ve yaralılara da acil şifalar diliyorum” dedi.

    TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Conrad Otel’de düzenlenen CFO Summit 2016 programının açılış konuşmasını yaptı. Cansen Başaran Symes, Ankara’da 28 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan terör saldırısını kınayarak, “Maalesef dün akşam üzeri Ankara’da düzenlenen terör saldırısıyla toplum olarak bir kez daha sarsıldık. Bu tarifi imkansız insanlık dışı saldırıda hayatını kaybeden herkesin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, sabır ve yaralılara da acil şifalar diliyorum” dedi.

  • Tüsiad Yik Başkanı Özilhan: “Terör Yatırım Ortamını Zehirliyor”

    TÜSİAD’ın 46’ıncı Olağan Genel Kurulu açılışında konuşan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, teröre karşı güvenli bir ortamın temin edilmesi, tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.

    Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 46’ıncı Olağan Genel Kurulu açılışında konuşan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, teröre karşı güvenli bir ortamın temin edilmesi, tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi. Hükümet programında önemli yer tutan yapısal reformlarda süratle mesafe alınması gerektiğini dileyen Özilhan, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi temellerinin güçlendirilmesi çerçevesinde son zamanlarda Türkiye Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin canlandırılmasını çok önemli bulduklarını belirterek, “Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin güçlendirilmesinin bölgemizi saran yangına, belirsizlik ve kargaşaya karşı çok etkili bir savunma olduğunu düşünüyoruz. Türkiye, Ortadoğu’da halkın çok büyük bir bölümünün Müslüman olduğu bir ülke. Fakat Türkiye yönünü batıya çevirmiş bir ülke” dedi.

    Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği bölgede istikrarın sağlanmasında da büyük katkı sağlayacağını vurgulayan Özilhan “Ortadoğu’daki ülkelerle tarihi ve kültürel yakınlığımız, dostluğumuz ve karşılıklı güven ilişkimiz, bu ülkelerin küresel ekonomik sisteme entegrasyonunda Türkiye’yi ve girişimcilerimizi çok ayrıcalıklı bir konuma getiriyor. AB üyesi bir Türkiye’nin bölgedeki üyelerle, enerjide, sanayide, inşaatta ve diğer tüm sektörlerde kuracağı işbirliği Ortadoğu Ülkeleri, Türkiye ve AB ülkelerine inanılmaz fırsatlar açacaktır. Ayrıca gündemimizi bu fırsatlar değil, gerilimler ve tartışmalar dolduruyor. Doğu ve güneydoğuda devam eden terör hepimizin içini acıtıyor. Her gün gelen asker, polis ve sivil ölümleri, toplumda derin yaralar açıyor. Terörün önlemesi ve kamu düzeninin sağlanması şart. Fakat asayiş ve ekonomik önlemlerin yanısıra birliğimizi, bütünlüğümüzü pekiştirecek tedbirler ve önlemler gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “TERÖRÜN YOL AÇTIĞI EN BÜYÜK SORUN CAN KAYIPLARI”

    Terörün yol açtığı en büyük sorun hiç şüphesiz can kayıpları olduğunu vurgulayan TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, “Bu can kayıplarının yanında söylemeye dilim varmıyor ama terör yatırım ortamını da zehirliyor. Zaten zayıf seyreden ekonomik performansı aşağıya çekiyor. Bir kez daha altını çizmek istiyorum ki içinden geçmekte olduğumuz koşullar altında kim olursa olsun herhangi bir iktidarın bütün bu karmaşa ve belirsizliklerle tek başına mücadele edebilmesi bütün bunların üstesinden gelebilmesi de mümkün değildir. Etrafımızı sarmış olan çoklu kriz ortamı karşısında ülke olarak çoklu kriz ortamı karşısında ülke olarak kendi içimizde güçlü olmamız, birlik ve beraberlik sağlamamız lazım. Toplum olarak bölünürsek, bu sorunlarla mücadele edemeyiz. Etrafımızda kaos varken içeride kaosa düşmeyelim. Ölen bir çocuğa kimin demeden beraber üzülelim. Kutuplaşmayı reddedip birbirimizi ön yargısız dinleyelim. Bu kaos ortamının üstesinden ancak böyle gelebiliriz” dedi.

    Türkiye’yi 80 milyonuyla mutlu, zengin ve adil bir toplum yapacak asgari müstereklerde birleşmesi gerektiğini vurgulayan Özilhan, bunun yolu özgür bir tartışma ortamında şekillenecek yeni bir toplumsal sözleşmeden, yani yeni bir anayasadan geçtiğini belirtti.

    “Bu topraklarda adaleti, refahı ve huzuru baki kılmak için asgari müstereklerimizin ne olduğunu, ifade özgürlüğüne saygı çerçevesinde etraflıca konuşup tartışalım” diyen Özilhan, ifade özgürlüğünün Türkiye’ye yeni anayasanın yolunu açması gerektiğini, yeni anayasa hukuk sitemine güveni tazelemesini istedi.

    Bu güvenin tüm yatırım ortamına yanmasını isteyen TÜSİAD YİK Başkanı, sözlerini şöyle tamamladı: “Duran yatırımlar yeniden canlansın. Yeni anayasa son zamanlarda hız kazanan Avrupa Birliği üyelik sürecini kolaylaştırsın. Dünyayı ve bölgemizi saran belirsizlik ve kaos karşısında yeni anayasa istikrarı ve güveni temsil etsin. Çocuklarımıza barış huzur ve refah içinde birlikte ve beraberce yaşayacakları bir gelecek bırakalım”.

  • Tüsiad Başkanı Symes: “Mülteci Meselesi Tarihe Geçecek”

    TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes,TÜSİAD’ın 46. Olağan Genel Kurulu’nda gündemdeki mülteci meselesine değindi Symes, konuyla ilgili olarak “Mülteci meselesi tarihe geçecek” dedi.

    TÜSİAD’ın 46. Olağan Genel Kurulu, bugün Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirildi. Genel Kurul toplantısının ilk bölümünde Mustafa Koç’un anısına özel bir bölüm düzenlendi. Ardından açılış konuşması için TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes kürsüye çıktı. Symes, konuşmasında “Bu yılki Genel Kurulumuzu, Yüksek İstişare Konseyimizin eski Başkanı, TÜSİAD Onursal Başkanı, değerli üyemiz ve hepsinden önemlisi yeri doldurulamayacak dostumuz Mustafa Koç’un vakitsiz vefatından duyduğumuz acı henüz çok tazeyken yapıyoruz. Başta Koç ailesi olmak üzere, tüm sevenlerine, dostlarına, çalışma arkadaşlarına ve TÜSİAD üyelerine bir kez daha başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Bugün size küresel ve ulusal ekonomimizdeki, iş dünyamız açısından önem arz eden kritik gelişmelerden, TÜSİAD olarak büyük önem verdiğimiz 64. Hükümet Eylem Planı ile ilgili görüşlerimizden, bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz Ankara temaslarından ve gündemimizi aşırı şekilde ele geçirmiş olan siyasi reformlar ve özgürlük alanlarına ilişkin tartışmalardan bahsedeceğim” dedi.

    Temmuz ayından beri yüzlerce güvenlik görevlisinin şehit olduğuna ve sivil vatandaşlarında hayatlarını kaybettiğine dikkat çeken Symes, “PKK terör örgütü, adına konuştuğunu iddia ettiği Kürt vatandaşlarımıza hayatı zindan etmek için her şeyi yapıyor. Bugünden bir yıl önceye geri gidersek bölgede çözüm yoluna girildiğini, barış ve huzur ortamının sağlandığını ve hatta çözüm sürecinin ekonomik ayağına sahip çıkmak üzere bölgeye yaptığımız ziyaretleri hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum. Elbette, sürecin yönetimi açısından, özellikle de şeffaflığı açısından sorunlarımız olduğunu da hatırlıyorum. Buna rağmen şiddetin ve terörün geri dönülmez bir şekilde gündemden kalktığı inancımız çok yüksekti. Bugün yeniden terörle topyekün mücadele noktasına gelmiş olduğumuzu üzülerek görüyoruz. Geriye bakmak istemiyorum; yeniden umutla ileriye bakmak istiyorum. Çatışmaların bir an önce durması, PKK’nın derhal şiddete son vermesi ve siyaset kanallarının yeniden açılarak, barışçı çözüm yoluna dönülmesi gerekir. Yüce Meclis’e tarihsel bir görev düştüğüne inanıyorum. İki gün önce Ankara’da TBMM Başkanımız’ı ziyaret ettik. Bu buluşmanın sonunda iç barışın Meclis içinde anlamlı bir uzlaşmanın sağlanmasıyla ve topluma bu ışığın yansıtılabilmesiyle mümkün olabileceğini bir kez daha gördük. Çevremizdeki ateş şiddetlenir ve çöküş hızlanırken Türkiye’nin toplumsal barışa her zamankinden daha fazla ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

    Suriye’de yaşanan olaylara da değinen Symes, “Suriye’de süren vekalet savaşları komşumuzun toplumunu hallaç pamuğu gibi dağıttı. Sınırımızın hemen güneyinde, dünyanın en eski yerleşim birimlerinden, Halep şehrinin insanları canlarını sınırlarımıza dar atıyorlar.

    Bu noktada bir tespitimi sizinle paylaşmak isterim. İltica ve göç konusu sadece uluslararası anlaşmalar, mali paketler “kendi ülkemizi mülteci akınından nasıl koruyacağız” meselesi değildir.

    Göçü, Suriye örneğine bakarak sadece savaş kaynaklı bir olguya indirgemek de mümkün değildir. Savaşlardan kaçan insanların yanı sıra daha iyi ve daha özgür bir yaşam için canını hiçe sayarak gelişmiş ülkelere iltica etmeye çalışan binlerce insan söz konusu. Bu sorunun kaynaklandığı coğrafyada çözülmesi şarttır” dedi.

    Cansen Başaran-Symes, Çin’in yeni G20 döneminde, kapsayıcılık olgusunun dünya genelinde yaygınlaştırılması, içselleştirilmesi ve ülke politikalarına yansıtılabilme konusunu hassasiyetle ele alacağını belirterek “Geçtiğimiz hafta sonu TÜRKONFED’le birlikte KOBİ’ler ve Teknoloji başlıklı konferansı gerçekleştirmek üzere Hatay Antakya’daydık. Antakya ziyaretimiz ülke olarak yapmamız gereken şeyin çok yalın olduğunu bize bir kez daha hatırlattı: Farklılıklarımızdan, farklı kültür ve inançların bir arada yaşamasından kaynaklanan gücümüze ve bu mozaiğe sonuna kadar sahip çıkmalıyız. Hep birlikte el ele vererek, terörün ve kutuplaşmanın ülkemizde kökleşmiş bu kardeşlik ortamını bozmasına izin vermemeliyiz. 2016 yılına iktisadi açıdan maalesef artan belirsizliklerle girdik. Bu sene küresel krizin 8. Yılı ve açıkça ifade etmeliyim ki, en kötüsü geride kaldı diyebilecek durumda değiliz. Krizden bu yana küresel büyüme hızı ortalama %30 kayıpla devam ediyor. Küresel büyümenin önemli motorları olağanüstü yavaşladı. Artık gelişmiş, gelişmekte olan ayrımı yapmamıza da gerek kalmadı. Tüm hatlarda büyüme hız kaybediyor” şeklinde konuştu.

    Küresel ekonomiyi etkileyen siyasi ve sosyolojik gelişmelerin olduğunu söyleyen Symes, “Geçtiğimiz on-onbeş yılın mucize ülkeleri, gelişmiş olsun, gelişmekte olsun kapsayıcı büyüme anlayışından uzaklaştıkça sıkıntıya düştüler. Sürdürülebilir büyümenin en önemli bloku olan orta sınıfların kazanımları erimeye başladı, gelir dağılımı her anlamda bozuldu. Kayırmacılık, kaynak israfı, yolsuzluk ve kurumsal erozyonun ne türden ekonomik ve toplumsal çalkantıları tetiklediğini izliyoruz. Bugün yeniden kapsayıcı büyüme, sürdürülebilirlik olguları, siyasilerin gündeminde. Umut ediyoruz ki, son on yıldan alınan dersler yeni ekonomik büyüme politikalarının oluşturulmasına katkı sağlar. Nitekim sizler de biliyorsunuz, TÜSİAD’ın 2015-2016 programının ana etkinliklerini kapsayıcılık anlayışı ile ilişkilendirerek oluşturduk” dedi.

    “MÜLTECİ MESELESİ TARİHE GEÇECEK”

    Mülteci meselesini, “Her halde bu yüzyılın en önemli siyasi ve sosyolojik olgusu olarak tarihe geçecek” ifadeleriyle tanımlayan Symes, “Öyle ki, Avrupa Birliği’nin bütünlüğünü sarsacak boyutlara ulaştı. Birlik üyelerinden bazılarının kurumun temel ilke ve değerlerinden ayrıldığını şaşkınlık içerisinde takip ettik. Avrupa ekonomilerinde görülen durağanlık ve işsizlik aşırı sağın yükselişine yansıdı, demokratik düzeni yıprattı. Korkarım AB değerlerini restore etmek zaman alacak. Her şeye rağmen, AB demokrasi kültürünün bu saldırıyı püskürteceğine inanıyorum. Türkiye dışa açık bir ekonomi olması nedeniyle dış talep yetersizliğinden büyük zarar görüyor. Sosyal dengelerimizin korunabilmesi ve güçlendirilebilmesi için daha yüksek bir büyümeye ihtiyacımız olduğunu sıklıkla ifade ettik. Türkiye, sanayileşmesini tamamlamamış bir ülke olarak mevcut işsizlik rakamlarını en azından sabit tutabilmek için en az yüzde 5 büyümeyi yakalamak durumundadır. Bu büyümenin gerektirdiği iç tasarruf veya dış tasarrufu bulabilmek hiç de kolay değil. İçeride yatırımlar artmıyor, enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen cari işlemler açığımız halen riskli bir noktada. Dolayısıyla, iki konu bizim açımızdan muazzam önem taşıyor. Birincisi, makroekonomik istikrara zarar verecek en ufak bir söylem veya tutuma müsamaha göstermemeliyiz. Bu noktada hemen ifade etmek istiyorum, göz göre göre artan enflasyonu iyi irdelemek ve bu artışa muhakkak son vermek durumundayız. İkinci önemli konu, 64. Hükümetin Eylem Planıdır. Geçtiğimiz haftalarda önemli sayıda bakanımızı ve hemen bu hafta başında da Sayın Başbakanımızı ziyaret ederek hem makroekonomik istikrar, hem de eylem planıyla ilgili görüş alışverişinde bulunduk. İşbirliği içinde gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyoruz. Hükümetin reform konusunda kararlı tutumunu görmekten memnunuz. Ancak önemle belirtmek isterim ki, içinde bulunduğumuz küresel iktisadi durum eylem planının kesinlikle ve kesinlikle, etkili bir şekilde uygulanmasını zorunlu kılıyor” dedi.

    Türkiye’ye yatırım yapmaya hevesli ancak ülkemizden olumlu gelişmeler bekleyen potansiyel yatırımcıların bulunduğunu ifade eden Symes,”Küresel ekonomik koşulların düzelmesini beklemeyeceğimize göre, eylem planının etkili uygulanması hepimizin ortak sorumluluğu olmalıdır. Faaliyet raporumuzda göreceğiniz üzere, eylem planının hayata geçirilmesinde kritik öneme sahip bir dizi konu zaten TÜSİAD programında vardı. Geçtiğimiz yıl gündeme hakim olan siyasi gelişmeler, iki seçim ve terör patlaması arasında TÜSİAD her dönemde olduğu gibi, Türkiye’nin ekonomik olarak daha etkili yeni bir platforma sıçraması için neler yapılması gerekir diye kesintisiz çalıştı. Örnek vermek gerekirse Sanayi 4.0 projemiz, büyük veri üzerine çalışmalarımız, STEM (Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) eğitimi üzerine yaptığımız çalışmalar, gençlik, kadın ve KOBİ projelerimiz, hep Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artırmak, dijital atılım yapmak için üzerinde çalıştığımız projeler. Tüm çalışmalarımızı burada tek tek sıralamayacağım. Faaliyet kitapçığımız elinizde var. Genel Sekreterimiz Zafer Yavan da sizlere bunu detaylı bir şekilde sunacak” dedi.

    Yaklaşık 10 yıldır süren küresel krizin 20. yüzyılda oluşturulmuş özgürlükçü demokratik değerlerini zedeler noktaya geldiği vurgulayan Symes, “Eğer dünya yeniden özgürlükçü demokratik değerlere dönüş istikametinde hareket etmez ise aslında ekonomik krizden çıkmak daha zorlaşacak. Yeni iktisadi düzende kapsayıcı büyüme ve yenilikçi rekabet, özgürlükçü, demokratik bir yapıyı, şeffaf, hesap verebilir bir hukuk devletini gerektirmektedir. Bu noktadan Türkiye’ye bakmak istiyorum. Toplumda yargıya güven yeterli değil. Maalesef kimse aksini iddia da etmiyor. Yargı bağımsızlığının ve yargıya güvenin zayıfladığı, hukukun öngörülebilir olmadığı bir ülkede elde edilen ekonomik başarıları sürdürebilmek mümkün değildir.Konuşmamın içinde sizlerle paylaştığım makroekonomik istikrar ve eylem planının etkili uygulanması, eğer meclisi ile, hükümeti ile, sivil toplum örgütleri ile, iş dünyası örgütleri ile özgürlük ve hukuk açığını kapatmak için çaba sarf etmezsek anlamını yitirecektir” şeklinde konuştu.

    TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Bunca yıllık demokrasi deneyiminin ardından ifade ve düşünce özgürlüğünün hala tartışılmasından huzursuzluk duyuyorum. Demokrasinin temel dinamiği olan ifade özgürlüğüne yönelik yaygın tahammülsüzlüğü süratle aşmalıyız. Yoksa bu tahammülsüzlük toplumu ve geleceğimizi köreltecektir. Şiddete çağrı olmadıkça çok seslilikten korkmamalıyız. Bir düşünün, çok sesli olmayan bir toplumda, yeni anayasa nasıl tartışılabilir, AB uyumu nasıl müzakere edilebilir, bölgesel kalkınma nasıl tartışılacak, sormak isterim.Son olarak üzerine titrememiz gereken laiklik ilkesine değinmek isterim. Özgürlükçü laiklik anlayışı, bireyselleşmenin temelini oluşturur. Bu temel üzerinde bilimsel düşünce, inisiyatif alma, sorgulama, araştırma olguları yükselir. Nitelikli eğitim yoluyla elde edeceğimiz bu özellikler toplumun gelişmişliğinin olmazsa olmazlarıdır. Biz yetişkinlerin sorumluluğu elde edilen kazanımları artırarak yeni nesillere devretmektir. Bunu yapmazsak insanlık, yurttaşlık görevimizi ve gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Gerek yeni anayasanın yaratacağı heyecan ve umut, gerekse AB normlarında özgürlüklerin genişletilmesi için yapılacak düzenlemelerle Türkiye’nin müreffeh ve huzurlu geleceğine yöneleceğine inanıyoruz”.

  • Tüsiad 2016 İçin Hedef Uyarısı Yaptı

    Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkan Vekili Şükrü Ünlütürk, tüm dünya ekonomilerinin daralmaya gittiğini ve bu durumun Türkiye’nin 2023 hedeflerini zora soktuğunu belirterek, “Böyle devam ederse bırakın 500 milyar doları, 200 milyar doları bile yapamayabiliriz. Böylesi zamanlar firmaların farkını göstermesi için önemli bir fırsattır, rekabet şansımızı arttıralım” dedi.

    TÜSİAD Baş Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu ve TÜSİAD Başkan Vekili Şükrü Ünlütürk, Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD) tarafından düzenlenen “Güncel Gelişmeler Işığında Türkiye ve Dünya Ekonomisine Bir Bakış; 2016’dan Beklentiler” konulu seminere konuk konuşmacı olarak katıldı. EGİAD merkezinde gerçekleştirilen toplantıda EGİAD üyeleriyle bir araya gelen Ünlütürk ve İmamoğlu, 2015’te ekonominin zor geçtiğini ve 2016 için de atılması gereken adımlar olduğunu kaydetti.

    “DÜNYADA EKONOMİLER DARALMAYA GİDİYOR”

    Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada ekonomilerin daralmaya gittiğini ve ekonomide yaşanan sorunları sanayici ve işadamlarının bir fırsata çevirmesi gerektiğini savunan TÜSİAD Başkan Yardımcısı Şükrü Ünlütürk, “Daralan pazarlar arzın da azalmasıyla ülkemizin 2023 hedeflerini zora soktu. Böyle devam ederse bırakın 500 milyar doları, 200 milyar doları bile yapamayabiliriz. Çünkü global pazarlar talepte bulunmuyor. Böylesi zamanlar firmaların farkını göstermesi için önemli bir fırsattır. Bizler de kafamızı çalıştırıp rekabet şansımızı arttıralım. Nitelikli ihracat, Ar-Ge, inovasyon gibi alanlara önem vererek yüksek katma değerli üretimi arttırmalıyız” diye konuştu.

    Asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zammın işverene 10 puan yansıyacağını belirten Ünlütürk, bunun sonucunda maliyetlerin yanı sıra kayıt dışılık ve işsizlik artacağını öne sürdü.

    “ASGARİ ÜCRET ARTIŞI EKONOMİYİ CANLANDIRACAK”

    TÜSİAD Baş Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu ise asgari ücretteki artışın yıl sonuna kadar ekonomiyi canlandıracağını belirterek, şöyle konuştu: “Arttırılan alım gücü, emtia fiyatlarının artmasıyla zaman içinde eriyip birbirini eşitleyecek. Yıl sonuna doğru bu alım gücünün kaybolduğunu göreceğiz. O nedenle 2016 ve 2017’de enflasyon daha ciddi şekilde karşımıza çıkacak. İnşaat sektörü ise 2016’da yükselişine devam edecek. Büyükşehirlere olan göç hızla devam ediyor. Bir de kentsel dönüşüm var. Bunlar nedeniyle kiralık ev bile bulmak zor olduğundan inşaat sektörü gelişmeyi, büyümeyi sürdürecektir.”

    “RUSYA KRİZİ DERİNLEŞMEDEN ÇÖZÜLMELİ”

    2016 yılının ülke ekonomisi için büyüme yılı olmasını temenni eden EGİAD Başkanı Seda Kaya da şu ifadeleri kullandı: “Türkiye ekonomisi açısından büyüme, istihdam ve toparlanma yılı olmasını diliyoruz. Yeniden üreten ve ihracatla büyüyen bir modele geçmeliyiz. Bunun için köklü reformlar ivedilikle hayata geçirilmeli. Ayrıca Rusya krizi daha da derinleşmeden çözülmeli. Böylesi önemli bir partnerimizle bizi karşı karşıya getirecek yeni bir cephe açmak doğru olmaz.”

    Konuşmaların ardından EGİAD Başkanı Seda Kaya TÜSİAD Baş Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu’na seminere katılım nedeniyle teşekkür plaketi verdi.

  • Tüsiad Başkanı Cansen Başaran Symes: “Yeni Hükümetin Reform Hükümeti Olacağı Konusunda Ümitliyim”

    Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Cansen Başaran Symes, İstanbul’da “Perakende Günler 2015” programına katıldı. Symes, hükümet programının reform için hizmet edecek bir reform hükümeti olacağı konusunda ümitli olduğunu belirterek, “Bu reformlar konusunda gerekli adımları atarsak, biz potansiyel büyümeyi yakalayabileceğimizi, hatta belki de biraz üstüne çıkabileceğimize inanıyoruz” dedi.

    Perakende Günleri 2014, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda başladı. Programa TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes de katıldı. Burada bir konuşma yapan Symes, “Türkiye’nin mutlaka ve mutlaka bu küresel gelişmeleri uygun bir yol haritası içinde ilerlemesi gerekiyor, zamanı ciddi bir şekilde de son yıllarda harcadık. Bunun acısını aslında hepimiz birlikte yaşıyoruz. Yoğun ve gergin geçen bir seçim döneminin ardından yeniden reform gündemine odaklanacağımız günlerdeyiz. Sayın Ahmet Davutoğlu iş dünyasında temsilen bu ay oldukça uzun saatler geçirdik. Yaptığımız görüşmelerden ben şahsen açıklanacak hükümet programının bu amaca hizmet edecek bir reform hükümeti olacağı konusunda ümitliyim. Buna hepimiz iş dünyası olarak inanmak istiyoruz. Burada gerekli katkıları vermeye hazırız. İktisadi reformlardan, yolundan hiç çıkmamız gereken AB yolunda atılması gereken adımlara eğitimden hukuk sisteminin iyileştirilmesine kadar uzun bir liste önümüzde duruyor. Yeni dönemde bu reformları kararlı bir şekilde uygulayan siyasi iradeyle ancak bütün bu gelişimlerle rekabet edebileceğimizi hepimiz çok net biliyoruz. Türkiye maalesef potansiyel büyümesini yeteri kadar gerçekleştiremedi. Eğer bu reformlar konusunda gerekli adımları atarsak biz potansiyel büyümeyi yakalayabileceğimizi, hatta belki de biraz üstüne çıkabileceğimize inanıyoruz. Aslında bu fırsat penceresi de bizi ileriye dönük heyecanlandıran yegane yol haritasıdır” dedi.

    “TÜRKİYE’NİN YARGI BAĞIMSIZLIĞINI SAĞLAYACAK KAPSAMLI REFORMA İHTİYAÇ VAR”

    Cansen Başaran Symes konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Burada ihtiyacımız olan sağlam temellerden bahsedeceğimiz listelerin başında hukuk reformu geliyor. Hukuk reformunun bu ihtiyaç listenin en tepesinde koymak durumundayız. TÜSİAD olarak sürekli tekrarladığımız gibi bir ilkenin ekonomik geliştirilmesi, demokratik bir hukuk devleti olmadan olmaz. Hukukun istikrarlılığı ve öngörülebilir olması, temel hak ve hürriyetlerin teminatı, girişim özgürlüğü ve elbette yatırım ortamı için çok önemli bir ön koşuldur. Adaletin ve adaletin gerçekleşeceğine dair inancın oluşabilmesi için devletin yargı işlevini etkin bir biçimde yerine getiriyor olması zorunludur. Bunu hepimiz en temel şart olarak biliyoruz. Türkiye’nin hem yargı bağımsızlığını sağlayacak hem de yargıda etkinliğini ve sürati artıracak kapsamlı reforma ihtiyaç var. Adalet Bakanlığı da bu konuda reform paketini bizlerle paylaştı. Bunu son derece önemsiyoruz. Bu konunun aslında AB süreciyle de son derece önemli bir ilişkisi var. Hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkelerinin harekete geçirilmesi ve yargının adil, hızlı ve istikrarlı yapıya kavuşturulması AB’ye tam üyelik yolunda atılması gereken en önemli adımlarında başındadır. AB müktesebatının 23’üncü müzakere başlığı olan temel haklar, özgürlük ve güvenlik başlığının müzakereye açıldığı ve başarıyla kapatıldığını varsaydığımız takdirde hukuk tarihi ve hukuk güvenliği açısından tarihi bir dönüşümü tamamlamış olacağız.”

    “TÜRKİYE’DE BÜYÜME POTANSİYELİ YÜZDE 3’ÜN ÜZERİNDE”

    Türkiye’nin büyüme potansiyelinin yüzde 3’ün üzerinde olduğunu belirten Symes, “Gerçek büyüme potansiyelini kullanmamamızın küresel faktörlerin de etkisi var. Ancak biz Türkiye’nin büyüme potansiyelinin yüzde 3’ün üzerinde olduğuna ciddi bir reform acentesiyle de bir potansiyelin gerçekleştirebildiğini biliyoruz. Şunu da biliyoruz ki, kontrollü bir enflasyon ve tasarruf açığımız üzerindeki yapılacak çalışmalar aslında bizleri içinde bulunduğumuz ülke grubundan ayırma imkanından pozitif olarak ayrışabiliriz” diye konuştu.