Etiket: Türkonfed

  • Türkonfed 38. Girişim Ve İş Dünyası Konseyi

    Türkiye’nin şuan tıkandığına vurgu yapan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “O genç dinamik Türkiye, o geleceğe eriten Türkiye’ye bu elbise sıkıntılı arkadaşlar. Bu elbise rahatlatılmalı. Bu elbisenin rahatlatılmasıyla ilgili sizlerin beklentisi olan kurumlarda sıkıntı var. Türkiye’nin önünü açalım bu sistemi rahatlatalım” dedi.

    Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında kurulan 65. Hükümet’te yeniden Ekonomi Bakanlığı’na getirilmesinin ardından seçim bölgesi memleketi Denizli’de Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) 38. Girişim ve İş Dünyası Konseyi, Orta Demokrasi Tuzağından Çıkışta Özel Sektörün Rolü Paneline katıldı.

    Bir otelde düzenlenen panele, Bakan Zeybekci’nin yanı sıra, AK Parti Denizli Milletvekili Sema Ramazanoğlu, Denizli Valisi Şükrü Kocatepe, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, Güney Ege Sanayiciler ve İşadamları Federasyonu(GESİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Gültekin Okay Salgar ve çok sayıda sanayici katıldı.

    GESFED Başkanı Sagar, sanayi olmazsa gelişmenin olmayacağı felsefesinden yola çıkarak bölgeyi geliştirmeye çalıştıklarını kaydetti.

    Sanayileşirken tarımın ihmal edilmemesi gerektiğine vurgu yapan Salgar, “İncir, nar, üzüm, nohut, tütün, kekik gibi tarım ürünleri var. Bölgemizde genelde tüm şirketler KOBİ ölçeklidir. Bu şirketler krizlerden çok kolay etkileniyorlar. Tahsilat sorunu yaşıyoruz. Hala güvene dayalı ticaret yapıyoruz. Ülkemizde yaşanan terör ve ayrımcılık bizleri endişelendiriyor. Bu ülke hepimizin Türkiye hepimizin ülkesidir. Yeni dünya düzeninde ekonomik gücü olanlar kazanıyor bu kapsamda el birliği içinde yatırım yapmaya devam etmeliyiz” diye konuştu.

    TÜSİAD Başkan Yardımcısı Sedat Şükrü Ünlütürk, ekonomik reformların her zamankinden daha fazla önem taşıdığını belirterek, geçen yıl yüzde 4’lük büyüme yaşandığını fakat yatırımların katkısının düşük olduğunu belirtti.

    Türkiye’nin reformlara olumlu cevap verdiğini işaret eden Ünlütürk, hükümetin biran önce reformlara odaklanmasını önemsediklerini vurguladı.

    Ünlütürk, AB ile vize serbestisinin en kısa zamanda tamamlanmasının önemli olduğunu işaret ederek, “Orta ve uzun vadede ülkenin ve bölgenin huzura kavuşması, yeniden diyalog ortamının oluşturulmasıyla mümkün olabilir. Müzakerenin kiminle nasıl yapılacağı konuları büyük önem taşıyor. Yeni kuşaklara, katma değeri yüksek becerilerin kazandırılması önem taşıyor. Orta demokrasi tuzağından çıkışta yüksek gelir düzeyi yakalanamıyor. Burada önemli olan bilgi birikiminin arttırılmasıdır” dedi.

    TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, mülteci sorununun sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı ilgilendirdiğini belirterek, “2015 yılını seçimlerin gölgesinde geçirdik. Ekonomik ve yapısal reformlar askıda bekledi. Türkiye bu olumsuzluklara rağmen yüksek gelişme oranı ile dikkat çekti Ülkemiz yüzde 4 büyüme gerçekleştirdi. Ama Ülkemizin yüzde 6 büyüme rakamını yakalaması gerekiyor. Rusya ile yaşanan kriz, Suriye’deki insanlık dramı küresel şiddet, yeni anayasaya ve yeni hükümet içinden geçilen dönemin sıkıntılı olduğunu gösteriyor. Türkiye olarak reformları hayata geçirmeliyiz. AB ilişkilerinin yeniden canlandığını görüyoruz. Türkiye bu süreçte 3 milyondan fazla Suriyelilere ev sahipliği yapıyor. Mülteci krizini doğru okuyamayan Avrupa benzer bir hataya yine düşmektedir. Bugün Denizli neyse Kilis’te odur. Kilis’te yaşananlara sessiz kalamayız. İş insanı üzerindeki ağırlığı hafifletici çalışma yapılmalıdır. Yeni anayasa yapım sürecinde, asıl önemli olanın denge ve denetleme mekanizma ve güçler ayrılığı olduğunu düşünüyoruz” dedi.

    Belediye Başkanı Osman Zolan, “Denizli üreten huzurlu bir şehir, çalışkan bir şehir. İnsanlar iş ve aş sağlamazsak onları kendi ayakları üzerinde durması çok zor. O nedenle işadamları bizim baş tacımız. Denizlideki birliktelikle bizler işadamlarımızın ve herkesin hizmetindeyiz” dedi.

    Panelde konuşan Bakan Zeybekci, Deniz’linin demokrasi ile ekonomiyi ayırmanın mümkün olmadığını belirterek, 2 bin dolarlık bir ülkedeki demokrasi seviyesi ile 50 bin dolarlık ülkedeki demokrasi seviyesi, insan hakları, özgürlükler ve siyasi kurumlarının aynı verimlilikte olmayacağını aktardı.

    Eksiklikleri yada haksızlıkların doğru tespit edilerek çözümleri konusunda uzlaşabilmenin önemli olduğuna değinen Zeybekci, “Türkiye’nin bugün yaşadığı konu, yaşadığı alan, eksiklikler, rahatsızlıklar, yoksunluklarımızı, nelerin bizde olmadığını biliyoruz, tespit ediyoruz ama çözümleri noktasında uzlaşamıyoruz. O noktaya gelmiş durumdayız.Menderes ve arkadaşlarını katledildiği, ilk demokrasi şehitlerimiz, milletin adamlarını rahmetle anıyorum. O dönemdeki demokrasi 1960 veya 1970 veya 1980’deki demokrasiler sadece denemeydi. Gazi Mustafa Kemal zamanında da deneme vardı. Onun zamanında çok partili, Türkiye’nin önünü açacak yürüyüşün denemeleri yapıldı. 1980’lerde milletin adamı Turgut Özal ilk defa doğru tespitlerde bulundu. Türkiye’de, bu memlekete komünizm lazımsa onu da biz getiririz diyerek bu millete çıkışan zihniyetim tam tersine bu ülkede ne olacaksa millette olacak, kalkınan Türkiye ile birlikte olacak, bu milletin Kayserilisini, Denizlilisini, Çorumlusunu, Edirnelisini, Trabzonlusunu elinden tutarak ilk defa dünyaya gösteren tanıtan dünya ile karşı karşıya getiren Turgut Özal’dı. O da çok eleştirildi. Unutursak hatalar yapmaya başlıyoruz. Türkiye ilk defa doğru adımlar atmaya başladı. Menderes, ‘Yeter söz milletin’ dedikten sonra devletin yapısını değiştirmeye başladı. Hükmeden, hakim olan devlet yerine, hizmet eden milleti için varolan devletin işaretini adam rahmetli Menderes’ti. Rahmetle Özal’la birlikte Türkiye uyandı. Türkiye uyandıktan sonra rahatsızlıklar başladı. Hiçbir Denizlili eski şartlara razı değildi. Denizliler ilk defa ürettiklerini ihraç etti ve başka şeyler yapabileceklerini gördüler” ifadelerine yer verdi.

    EĞİTİME VURGU

    Türkiye 4.5 milyon dolarlık dış ticaret hacmi olan ülkeden kurtulduğunu aktaran Bakan Zeybekci, “Artık Türkiye eskisi gibi müdahale edecekseniz çok daha zekice organizasyonlar yapmanız gerekir. Toplumu içine alan, milleti de içine alan bazı hareketler yapmanız gerekiri son dönemde bunları da denemediler değil. Orta gelir tuzağı, orta demokrasi tuzağı ile ele alınmadığı zaman asla çalışmaz. Asla bunun içinden çıkamayız. Orta gelir tuzağı, orta demokrasi tuzağı, orta eğitim tuzağından çıkmadığımız sürece bu üçlüyü doğru şekilde konuşuyor olamayız. AK Parti hükümetleri olarak çok başarılı işler yaptık. 2003’ de Türkiye’nin ortalama eğitim süresi 5 yılın altındaydı. Bu 13 yılda ortalama süreyi 8 yıla çıkardık. Bunda övünmek hakız mı değil mi, hakkımız. Güney Kore’nin 12, Almayanın 12,5 Almanya’nın 12,5, AB ortalamasının 11.8 olduğunu gördüğüm zaman, o övünmemizi paylaşamıyorum. Hedef çok büyük, o hedefe varmadığımız sürece başarılı olmamız mümkün değil. Orta gelir tuzağını aşmak için bize gerekli olan insan kaynağını, eğitimde iyi seviyesine iyi yere gelmeliyiz. Nitelikli insana arandığı zaman zorlandığımızı biliyoruz. Bu üçlüyü beraber götürmemiz gerekir” dedi.

    “BU SİSTEM BAŞARILI MUHALEFET ÜRETEMEZ”

    Türkiye’nin sorununu tespit ettiğini ve çözümü ile tartışmaya başladığının altını çizen Bakan Zeybekci, “Türkiye bunu cesaretle tartışmalı. Burada çok zorlanacağımızı biliyoruz. Burada sıkıntılar yaşayacağımızı da biliyoruz. Öyle bir sistem var ki Türkiye’de bu sistem olmaz üzerine kurulmuş. Başarısızlık üzerine kurulmuş. Siyaset sistemi, diğer devletin yapılanma sistemi, Tükiye’nin STK yapılanması sistemi de dahil olmak üzere Türkiye’nin sıkıntıların üzerine kurulmuş ve varlık sebebini oraya dayamış. Bir yerin başında olan organizma var, rahatsızlık sebebi o, siz ona diyeceksiniz ki, gel bu geneldeki rahatsızlığı giderelim, sebebi sensin ama bu rahatsızlığı giderdiğimiz anda sen yoksun artık. Açmazımız bu. Türkiye’deki siyasetin problemini iyi tespit etmemiz gerekir. Bu sistem güçlü iktidarlar çıkarmayı çok zorlayan bir sistemdir. Bu sistem çok zorlandığı zamanda, milletin şaha kalkmasıyla ancak ve bir lider öncülüğünde güçlü lider çıkarabilir. Ama bu sistem çok zorlandığında çıkarabildiği o iktidarı, güçlü muhalefetler asla ve bugüne kadar başaramadı. Bu sistem asla başarılı bir muhalefet üretemez. Yola çıkmadan önce rahatsızlığımızı çok iyi bilmemiz gerekir. Çözümle uzlaşması ev paylaşması gerekir bu milletin” dedi.

    “YOLDAN GEÇENLERE TAKILAN MUHALEFET GÖRÜRSÜNÜZ”

    Bakan Zeybekci konuşmasına şöyle devam etti: “Bu ülkede iktidar ümidi taşıyabilen yüzde 40’lar seviyesine gelmiş güçlü bir muhalefet üretmediğimiz zaman, bu sistemin sıkıntıları bitmez. İktidar ümidi olmayan, milletin iradesiyle normal yollardan iktidar olma ümidi olmayan muhalefet olduğu sürece ülkedeki sistem muhalefetin oluşturduğu grup tarafından, normal yoldan iktidar olma ümitleri olmadığı için, yoldan geçen her tülü gayri meşru geçişin peşine takılan bir muhalefet görürsünüz. Onun için Türkiye olarak bu sistemi çözmemiz gerekir. Hiçbir makam kalıcı değildir. Hiçbir makam hiç kimseye ait değildir. Hakkın olmadığı tek yer vardır, oda milletin hizmetinde kullanılan makam ve mevkilerdir. Burada hak millete aittir. Burada hak devlete aittir.Parti genel başkanlığı, bakanlık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı makamları da millete aittir. Bu sorunu çözmesi gereken de millettir.”

    “DEVLET İHRACATÇININ AYAĞINA BAĞ OLMAMALI”

    İtalya yılarca koalisyonla uğraştığını dile getiren Bakan Zeybekci, “ Türkiye’nin ihtiyacı olan, eğer 10 ‘bin dolardan, 25, 30,30, 50 bin dolara doğru yolculuk yapacaksak, sanayicini, üreticinin, ihracatçının ayağına bağlanan devlet değil, onların önünü açan, Başbakanımızın söylediği gibi, “ Yatırımcının, önüne turkuaz halı seren, onlarla birebir ilgilenen bu ülkenin menfeatiymiş gibi koşturan bir anlayışa ihtiyacımız var. Hızlı hareket eden bir devlete ihtiyaç var. 6 ay önce, 1.5 sene konuştuklarımız hala problem olarak devam ediyor. Hala Ankara’nın müdürlüklerinde tur atmaya devam ediyoruz. Devlet olarak sanayici ve işadamına bir hak verildiyse, bir ihale yapıldıysa, bunun kamuoyunu ihalesini yaptı o dosyayı aldığı anda o dosya içindeki her ey mükemmel şekilde tamamlanmış olacak. Olmalı ve öyle olacak. O dosyayı alan yatırımcı yerinde kimseyle muhatap olmadan derhal kazmasını,derhal işine başlayacak .Bu anlayış böyle olmalı. Biz bunu yapmaya çalıştıkça sistem bir yerden bir şekilde kendini savunma adına, bunu yapmaya devam edecektir. Onun için bu sistemi aşmak gerekir. Başkanlık sistemi veya yarı başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanlığı sistemi adı ne olursa olsun, güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı, güçlendirilmiş parlamento ikili sistem, dar bölge, iki turlu adına ne derseniz deyin, akıl bunun çözmek zorunda. Bunu çözmediğimiz zaman bu pasif daireden çıkmamız mümkün değil. Çünkü bu dairden çıkmamış olmak orta gelir tuzağından bununla rantlananlarında en büyük istedikleri şey”diye konuştu.

    “ELBİSE DARALDI”

    Türkiye’nin şuan tıkandığına vurgu yapan bakan Zeybekci, “O genç dinamik Türkiye, o geleceğe eriten Türkiye’ye bu elbise sıkıntılı arkadaşlar. Bu elbise rahatlatılmalı. Bu elbisenin rahatlatılmasıyla ilgili sizlerin beklentisi olan kurumlarda sıkıntı var. Türkiye’nin önünü açalım bu sistemi rahatlatalım bu sistem yine kuvvetler ayrılığının en güçlü olduğu şekilde denetim ve şeffaflık mekanizmalarının hesap sorabilme mekanizmalarının en güçlü olduğu şekilde, bu sistem olsun ama öyle bir sistem gelecek ki sen orada olmayacaksın. Nefis buna razı olmaz. Buna siz zorlayacaksınız, bu millet zorlayacak. STK’lar tavsiyelerde bulunmayacak yüksek sesle zorlayacağız. Hukuk, demokrasi, nezaket kuralları çerçevesinde zorlayabildiğimiz kadar zorlayacağız, başka Türkiye yok. Bizim başka ülkemiz bu ülke bunları başaracaktır” dedi.

  • Türkonfed Başkanı Tarkan Kadooğlu: “Türkiye’nin Yönü Avrupa Birliği’dir”

    TÜRKONFED, Tarkan Kadooğlu başkanlığındaki bir heyet ile AB’nin kalbi Brüksel’de bir dizi önemli temaslarda bulundu. Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri ve Avrupa Parlamentosu Gümrük Birliği Raportörü David Borrelli ile bir araya gelen heyet, Türkiye’nin tam üyelik hedefiyle ilişkilerin derinleştirilmesi gerektiği mesajını verdi.

    Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) heyeti, Tarkan Kadooğlu başkanlığında AB’nin kalbi Brüksel’de Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Komisyonu’nun üst düzey yetkilileriyle önemli görüşmeler gerçekleştirdi. 29 Şubat’ta başlayan Brüksel temasları kapsamında Türkiye-AB ilişkileri, çok yönlü masaya yatırıldı. TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu ve beraberindeki heyet, Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn ile de bir araya geldi. Toplantıda AB-Türkiye ilişkilerindeki gelişmeler değerlendirilirken, TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu, daha güçlü AB ve daha güçlü Türkiye için tam üyelik hedefiyle ilişkilerin derinleştirilmesi gerektiği mesajını verdi.

    Brüksel’de ilk görüşmesini AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel ile gerçekleştiren TÜRKONFED heyeti, üç gün süren ziyaret kapsamında Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu AB Komiseri Hahn’ın yanı sıra Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri ve Avrupa Parlamentosu Gümrük Birliği Raportörü David Borrelli ile de AB-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi. Karşılıklı olarak önemli mesajların verildiği ziyaretlerde, TÜRKONFED’in öncelikleri arasında yer alan üç ana başlık üzerine fikir alışverişinde bulunuldu. TÜRKONFED’in görüşlerini aktaran TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu, Türkiye’nin yönünün AB olduğunu, AB kurumlarının da ilişkilerin derinleştirilmesi yönünde daha yoğun bir işbirliği içinde olmaları gerektiğini söyledi.

    “TAM ÜYELİK SÜRECİ SİYASALLAŞTIRILMAMALI”

    Komiser Hahn ve Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Piri ile gerçekleştirilen toplantılar başta olmak üzere katılım müzakereleri konusunda Türk iş dünyasının eleştirilerini dile getiren Başkan Kadooğlu, sürecin siyasallaştırılmaması gerektiğini, bugün dünyanın yaşadığı göç krizinin bu noktaya gelmesinde uyum sürecinin iyi işletilememesinin rolü olduğunu söyledi. Türkiye’nin AB ile entegrasyonunun ve taraflar arasında politika koordinasyonunun hızla derinleştirilmesinin Avrupa’nın ve bölgemizin geleceği için büyük önem taşıdığının altını çizdi.

    TÜRKOFED çalışmaları hakkında bilgi veren TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu, 12 milyon şirketi temsil eden Avrupa’nın en büyük KOBİ birliği UEAPME’nin üyesi olarak AB sürecini yakından izlediklerini dile getirdi. Kadooğlu, “Temaslarımızda, Gümrük Birliği ve TTIP müzakereleri başta olmak üzere AB uyum sürecini KOBİ perspektifinden ele aldık. Ekonomik uyumun önemli bir ayağı olarak Gümrük Birliği’nin modernizasyonu sürecinin hızla ilerlemesi gerekiyor” dedi.

    TÜRKONFED heyeti, ekonomik büyüme ve istihdam yaratımı için anahtar olan KOBİ’lerin özel ihtiyaç ve beklentilerini ele alan bir “KOBİ başlığı” içermesi ve her başlıkta KOBİ etki analizlerinin gerçekleştirilmesi gerektiğini de dile getirdi.

    Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın (TTIP) Türk ekonomisi ile daha dinamik olacağı vurgulanırken, Avrupa ekonomisinin parçası olan Türkiye, İsviçre ve Norveç gibi ülkelerin anlaşmaya katılımı için öngörülen “rıhtımlama” mekanizmasının somutlaştırılmasına yönelik adımların bu yıl içerisinde ele alınması önerildi. Tüm bu süreçlerin iş dünyasının aktif katılımı ile gerçekleştirilmesinin mevcut sorun ve zorluklara kalıcı çözümler bulunması için elzem olduğu konusuna dikkat çekilirken, TÜRKONFED ve üyesi olduğu Avrupa KOBİ’lerinin güçlü temsil kuruluşu UEAPME’nin bu süreçlere katkı sağlamaktaki kararlılığı ifade edildi. TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Dr. Bahadır Kaleağası ve siyasi parti temsilcileri ile de görüşmeler gerçekleştiren TÜRKONFED heyeti, iş dünyasının tarafsız temsil kuruluşu olarak AB katılım sürecinde taraf olduklarını yineledi.

    TÜRKONFED’in Brüksel programında görüştüğü yetkililer şu şekilde:

    Türkiye AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel, Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn, AP üyesi/AP AB-Türkiye GB Anlaşması Raportörü David Borrelli, Avrupa Parlamentosu üyesi, AP Türkiye Raportörü Kati Piri, Avrupa KOBİ Birliği (UEAPME) Genel Sekreteri Peter Faross, AP üyeleri/Friends of Turkey Eş Başkanları İsmail Ertuğ ve Artis Pabriks Friends of Turkey Genel Sekreteri Laura Batalla Adam, TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Dr. Bahadır Kaleağası, AK Parti Brüksel Temsilciliği Başkan Yardımcısı Asiye Bilgin, CHP Avrupa Birliği Temsilcisi Kader Sevinç ve HDP Avrupa Temsilcisi Eyyup Doru.

  • Türkonfed Ve TİM İşbirliğiyle, Gaziantep’in 2023 Yol Haritası Belirleniyor

    TÜRKONFED ve TİM işbirliği ile hazırlanan, “Bölgesel Kalkınma Dinamikleri, İhracat ve Sanayi Kenti Gaziantep” rapor tanıtımı, GÜNSİFED’in ev sahipliğinde 16 Şubat 2016 tarihinde gerçekleştirilecek.

    Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), “Bölgesel Kalkınmada Yerel Dinamikler” konu başlıklı bir rapor hazırladı.

    TÜRKONFED ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) işbirliğiyle hazırlanan “Bölgesel Kalkınma Dinamikleri, İhracat ve Sanayi Kenti Gaziantep” raporunun tanıtım toplantısı, 16 Şubat 2016 tarihinde Gaziantep, Teymur Hotel’ de gerçekleştirilecek.

    TÜRKOINFED üyesi federasyonlardan Güneydoğu Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (GÜNSİFED) ev sahipliğinde düzenlenecek olan rapor tanıtım toplantısıyla, İpekyolu’nun ticaret ve sanayi kenti Gaziantep’ in, 2023 “Yol Haritası” belirlenecek.

    BAŞBAKAN YARDIMCISI ŞİMŞEK KATILACAK

    Program, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, TİM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyükekşi, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu ve GÜNSİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mesut İşsever’in açılış konuşmalarıyla başlayacak.

    Toplantıya, TÜRKONFED üyesi federasyonlar çatısı altında yer alan derneklerin yöneticileri, kamu kurum ve kuruluşları ile iş dünyası temsilcileri de katılacak.

  • Türkonfed Başkanı Tarkan Kadooğlu:

    TÜRKONFED, Orta Gelir Tuzağı raporlarından sonra ekonomi-siyaset-toplum ilişkisini ele alan “Yeni Anayasa’ya Doğru, Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi” raporunu, paylaştı.

    Siyasal-ekonomik ve toplumsal sorun alanlarına odaklanan çalışmalarıyla bir iş dünyası örgütü ve düşünce kuruluşu olan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu TÜRKONFED, önceki yıllarda yayımladığı Orta Gelir Tuzağı raporlarından sonra, ekonomi-demokrasi ilişkisine vurgu yaptığı “Yeni Anayasa’ya Doğru: Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi” raporunu medya kurumlarının temsilcileriyle İstanbul’da düzenlenen bir basın toplantısında paylaştı. İstanbul Radisson Blu Hotel Şişhane’de düzenlenen basın toplantısında medya kurumlarının temsilcilerini TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, raporun koordinatörü İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. E. Fuat Keyman, Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır, TÜRKONFED başkan yardımcıları Şükrü Ünlütürk ve Ömer Ertuğrul Erdoğan karşıladı.

    Rapor hakkında medya mensuplarına bilgi veren TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, ekonomi-demokrasi ilişkisine vurgu yaptı. Raporda, ekonomi-siyaset-toplum ilişkisini ele alıp, ekonomik kalkınmada demokratik reformların önemine değindiklerini belirten TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, “Yeni Anayasa’ya Doğru: Kurumsal Reform ve Demokrasi Kültürünün Gelişimi” raporu ile devlet ve düzenleyici kurumların adil ve etkin çalışmasının ekonomik kalkınmayı hızlandıracağını söyledi. Kadooğlu, “Hazırladığımız raporla, demokrasiyi bir toplum yönetim tarzı olarak ele alıp, toplum yönetiminin kurumsal ve zihniyet alanlarına yoğunlaşarak katkı vermek istedik. Yeni Anayasa, bugünün ve yakın geleceğin temel gündem maddelerinin başında gelmektedir. Hiç şüphe yok ki, Türkiye’nin; yeni, sivil, demokratik, birlikte yaşama kültürünü güçlendirecek, ekonomik dinamizm ve istikrarı sürdürebilir konuma getirecek bir anayasaya gereksinimi vardır. Yapılan tüm değişikliklere rağmen, 1982 Anayasası karar vericiler ve toplumun farklı kesimlerinin de uzlaştığı gibi Türkiye’ye dar gelmektedir” diye konuştu.

    “AMACIMIZ TÜRKİYE DEMOKRASİSİ ÇÖZÜMLEMESİ SUNMAKTIR”

    Yeni Anayasa için somut öneriler getirmediklerini vurgulayan TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu, sistem tartışması yapmadıklarını, bir Türkiye demokrasi çözümlemesi sunmayı amaçladıklarını kaydetti. Demokrasi için kurumsallaşmış yapılara ihtiyaç duyulduğunu aktaran Kadooğlu, “Kurumları, denge ve denetim mekanizmaları yeteri kadar güvence altına alınmış, bireysel ve kolektif özgürlükleri evrensel ölçülerde genişletilmiş bir demokratik yönetim sisteminde, demokrasi kültürünün arzu ettiğimiz toplumsal derinliği kazandığını; Yani, Orta Demokrasi Tuzağı’na düşülmediğini gözlemliyoruz” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin gelişmiş demokrasi standartları için kurumsal reform ve zihniyet değişiminin bir an önce hayata geçirilmesinin önemine değinen TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu, 2016 yılında Yerel Yönetimler ve Yerel Demokrasi alanında AB standartlarına uygun reform önerileri üzerinde çalışacaklarını hatırlattı. Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda bir iş dünyası örgütü ve düşünce kuruluşu misyonu ile TÜRKONFED’in her alanda yapacağı çalışmalarla sürece destek vermeye devam edeceğini ifade eden Kadooğlu, “Son zamanlarda hiç olmadığı kadar huzura, iç barışa, birlik ve kardeşliğe ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Bugün ülkemizin Doğu ve Güneydoğusu’nda yaşanan acılar hepimizin ortak acıları. Her gün gelen ölüm haberleri, sokağa çıkma yasakları, aksayan eğitim ve sağlık hizmetleri, göç etmek zorunda kalan bölge insanının yaşadıkları ülkemizin de ortak acısı… Ülkenin batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine bir arada yaşama kültürünü geliştirmemiz, sorunlarımızı demokrasi ve barış paydası altında gerçekleştirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “KURUMSAL VE ZİHİNSEL REFORMU GERÇEKLEŞTİRMELİYİZ”

    Raporun tanıtımı, Prof. Dr. E. Fuat Keyman ve Bekir Ağırdır’ın katıldığı toplantıda detaylarıyla ele alındı. Türkiye’yi geleceğe taşımak için bir haritalama yapılan raporda; hızlı değil, doğru karar vermenin önemine değinildiğini belirten Prof. Dr. Keyman, Yeni Anayasa’nın odak noktasının öncelikli olarak kurumsal ve zihinsel reformu gerçekleştirmek olduğunu söyledi. Keyman, ‘‘Yeni Anayasa çalışmaları, 2011’deki düzlemden güç alarak, Batı’nın demokratik değerlerini benimsemiş bir ekonomik yönetişim sistemi kurmanın da yolunu açabilmeli. Bu noktada yaptığımız araştırma, demokrasi ve ekonomik kalkınma arasında reddedilemeyecek bir bağlantı olduğunu gösteriyor’’ diye konuştu. 2011’de, Yeni Anayasa çalışmaları sırasında ulaşılan uzlaşma ve tabana yayılma çizgisinin, yeni dönemde de kaydedilmesi gerektiğinin altını çizen Keyman şunları ifade etti: ‘‘İster başkanlık sistemi olsun, ister parlamenter sistem, önemli olan denge ve denetleme anlayışının oluşturulmasıdır. Bizler bu raporu hazırlarken mekanizmayı değil, o mekanizmanın doğru işlemesi için şart olan değerler sistemini odağımıza aldık. Demokratik ilkeler çerçevesinde demokratik ve ekonomik kalkınmayı aynı anda gözeten bir anayasa çalışması beklentisi içerisindeyiz. Başkanlık veya parlamenter sistemi ayrımı yapmadan önce, sistemin ruhunu oluşturacak olan kurumsallaşma bilinciyle hareket etmenin daha doğru olduğunu düşünüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.

    Yeni Anayasa’nın Türkiye’nin sorunlarına ve ihtiyaçlarına uygun olması gerektiğini belirten Keyman, “Türkiye ilginç bir dönüşüm sürecinden çıkmış oluyor. Vesayet sisteminden çıkma şansına sahip bir ülkeyiz. Vesayet sistemden çıkmayla demokrasi arasında bir kopukluk var. Türkiye demokratikleşmiş değil, kutuplaşmış bir Türkiye’ye dönüşüyoruz. Kutuplaşma sorununa da yanıt veren bir anayasa olması gerekiyor” dedi.

    Raporu hazırlarken bireyselleşme ve aile, insan hakları, gündelik hayatta öteki algısı, hukuk ve adalet algıları ile güven üzerine birçok araştırmanın sonuçlarından da faydalandıklarını belirten KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır da, ‘‘Amacımız, kutuplaşma ve güvensizlik sorunlarını çözmesini umduğumuz yeni anayasa çalışmalarının kurumsallaşma adına Türkiye’ye sınıf atlatmasıdır. Anayasayla çözülecek meselelerimiz var doğru, ama bir de yaptıktan sonra ki süreçte çözülecek sorunlarımız da var. Hem devlet-toplum ilişkisinde hem de toplumun kendi içinde uzlaşması gerekiyor. Toplum değişti diyoruz, ama aynı zamanda zihniyetin de değişmesi gerekiyor” diye konuştu. Ağırdır, konuşmasında toplumun insan haklarına dair anlayış, bilinç ve duyarlılık seviyesini, diğer bir taraftan da bu algıyı şekillendirmede rolü olan ana aktörleri bilmenin, demokrasi eşiğini aşmak için önemli ipuçları verdiğini de sözlerine ekledi.

  • Türkonfed, Tekirdağ Ekonomisi İçin Yol Haritası Hazırladı

    Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), bir iş dünyası örgütü ve düşünce kuruluşu misyonu ile “Bölgesel Kalkınmada Yerel Dinamikler” rapor serisine Trakya Kalkınma Ajansı işbirliğiyle hazırlanan Tekirdağ raporu ile devam etti. “Bölgesel Kalkınma Dinamikleri: Tekirdağ İçin Plansız Sanayileşme Tuzağından Çıkış Stratejileri ve 2023 Senaryoları” raporu tanıtım toplantısı, Çorlu Hilton Hotel’de düzenlendi.

    Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, Çorlu Ticaret ve Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Enis Sülün, Trakya Sanayici ve İş Adamları Federasyonu (TRAKYASİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Aynur Süleymanoğlu, Çorlu İş İnsanları ve Sanayicileri Derneği (ÇİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Celal Öğücü ve Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin’in katılımıyla düzenlenen toplantıda, raporun tanıtımı TÜRKONFED Genel Sekreteri Arda Batu ve TÜRKONFED Ekonomi Uzmanı Yasemin Özbal tarafından gerçekleştirildi.

    Rapor, yatırımcılara, girişimcilere, kamu görevlilerine, iş dünyasına ve akademisyenlere bir başvuru kaynağı sunmak, il ve bölgenin gelecek dönem politikalarının yol haritasını ortaya koymak amacıyla hazırlandığı bildirildi. TÜRKONFED, “Bölgesel Kalkınmada Yerel Dinamikler” rapor serisi 2012 yılında yayımlanan “Çorum Modeli ve 2023 Senaryoları” ile başladı. 2014 yılında “Tunceli Modeli ve 2023 Senaryoları”, 2014 yılında da Trakya Kalkınma Ajansı desteğiyle Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli raporları tamamlandı. 20 Ocak 2016 tarihinde tanıtılan “Bölgesel Kalkınma Dinamikleri: Tekirdağ İçin Plansız Sanayileşme Tuzağından Çıkış Stratejileri ve 2023 Senaryoları raporu ile TÜRKONFED, sivil toplum örgütü ve düşünce kuruluşu misyonuna yeni bir halka daha ekledi.

    “TEKİRDAĞ ÖNEMLİ BİR SANAYİ KENTİDİR”

    Tekirdağ’ın Türkiye’nin en fazla nüfus artış hızına sahip ikinci ili olduğunu ifade eden Tekirdağ Valisi Enver Salihoğlu, kentte bulunan 13 Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ile aynı zamanda en çok OSB’ye sahip ikinci ili olduğunu da söyledi. Türkiye’nin 500 sanayi kuruluşundan 56’sının Tekirdağ’da faaliyet gösterdiğini aktaran Vali Salihoğlu, “Tekirdağ çok önemli bir sanayi kentidir. Ancak bu tarım sektörünün göz ardı edildiği anlamına gelmesin. Aynı zamanda Türkiye’nin en verimli tarım arazilerine sahip bir kenttir. Sanayileşme kadar tarım sektörü de kentimizin çok yönlü ekonomisine bir örnektir” ifadelerine yer verdi.

    Çorlu’nun geçmişten bugüne plansız bir gelişme gösterdiğini hatırlatarak konuşmasına başlayan Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, plansız sanayileşmeden en çok yerel yönetimlerin etkilendiğini vurguladı. Baysan, “Plansız sanayileşme kentin göç sorununu artırdı. Kente gelenlere yaşam alanlarından altyapıya kadar birçok ihtiyacın kısa sürede karşılanması ihtiyacını doğurdu. Plansız sanayi kuruluşları, bugün OSB’ler çatısı altında bulunuyor. Çevreyi ve insan sağlığını tehdit eden bazı sanayi kuruluşlarının varlığı sorun yaratmaktadır. Sanayileşme, kalkınmayı ve moderniteyi beraberinde getirmektedir. Ancak bu sanayileşmenin de çevre ve insan sağlığına dikkat etmesi ve planlı bir gelişim göstermesi önemlidir” dedi.

    “TEKİRDAĞ, SANAYİ İÇİN ÖNEMLİ ÇEKİM MERKEZİDİR”

    TÜRKONFED’in bölgesel kalkınmadan KOBİ’lere, mesleki eğitimden iş dünyasında kadın konusuna, istihdam ve gelir dağılımından demokratikleşme alanlarına kadar çok önemli konularda raporlar hazırladığını belirten TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, Tekirdağ raporu ile kente ait potansiyelleri, fırsatları, riskleri ve diğer iller ile ilişkisini incelediklerini söyledi. Kadooğlu konuşmasına şöyle devam etti:

    “Tekirdağ’ın ekonomik gelişimi, sanayinin İstanbul dışına çıkması ve ulaştırma olanakları zengin olan doğu ve batıdaki yerleşim birimlerine yönelmesi ile gerçekleşmiştir. Türkiye ekonomisinin dörtte birini oluşturan İstanbul, bu özelliği nedeniyle sanayi için en önemli bir çekim merkezidir. Sanayinin İstanbul’dan taşınmasının gündeme gelmesiyle, İstanbul’a yakın ve ulaştırma imkanları elverişli bölgeler, bu özellikleri nedeniyle sanayileşme ivmesi yakalamıştır. Bu çerçevede Kocaeli ve Bursa’nın yanı sıra İstanbul’a sadece 136 kilometre mesafede olan Tekirdağ’da, İstanbul’dan taşan sanayiye ev sahipliği yaparak gelişmeye başlamıştır. Tekirdağ’da gelişen sanayi, ilin dış ticaret performansını da yükseltmiştir. Türkiye’deki diğer illerle kıyaslandığında Tekirdağ geniş bir ürün sepetini, çok sayıda pazara ihraç edebilmektedir. Hızlı sanayileşme Tekirdağ için parlak bir performans yaratsa da, bu sanayileşme kendi içinde sorunları da barındırıyor. Çünkü hızlı sanayileşme süreci, başından iyi planlanıp yönetilememiş ve bu nedenle, çevre, tarım ve sosyal yapıda sorunlar yaşanmıştır. Sorunların bugün ulaşmış olduğu nokta, sanayileşme sürecinin devamı açısından da risk yaratmaktadır. Bu sorunların başında sanayileşmenin tekstil, giyim, kimya, metal gibi az sayıda sektörde ve genelde düşük teknolojili alanlarda yoğunlaşmış olmasıdır. Tekstil ve giyim, tüm istihdamın yüzde 50’sini oluşturmaktadır. Düşük teknolojiye dayalı bu sanayileşme yapısı şimdi yaratmış olduğu çevre tahribatı nedeniyle tıkanma riski ile karşı karşıyadır.”

    “YEREL AKTÖRLERİN GÜÇ BİRLİĞİ ÖNEMLİDİR”

    Tekirdağ’da tüm sanayileşme sürecine rağmen, ekonomik aktiviteler içinde tarım sektörünün hala ağırlığının olduğunu hatırlatan Kadooğlu, “Ancak tarım sektörü de çevresel, fiziksel ve genç nüfusun tercih etmemesi gibi nedenlerle ciddi bir tehdit altındadır. İşte raporumuzda, riskleri ve tehditleri ele alırken, aynı zamanda önerilerle çözümler getirmekte ve Tekirdağ’ın potansiyellerini nasıl kullanması gerektiğine ışık tutmaktadır. Bu potansiyelin harekete geçirilmesi için karar alma mekanizmalarının etkin işletilmesinin önemi büyüktür. Kentin yerel aktörlerinin, yani sivil toplum örgütleri, odalar, üniversite, akademisyenler, iş dünyası temsilcileri, belediye ve valiliğimiz arasında ilişkileri geliştirecek bir ortam yaratılmalıdır. Kentin ekonomik ve sosyal geleceği ancak tüm aktörlerin bir araya gelerek güç birliği yapmasıyla gelişebilir. Kurumlar ve kuruluşlar arasında işbirliği kültürünün geliştirilmesi bu anlamda şarttır” dedi.

    Plansız sanayileşmenin plansız bir kentleşme yarattığına vurgu yapan ÇİSAD Başkanı Celal Öğütçü de, hızlı göçün demografik yapıyı da bozduğunu, çarpık kentleşme ve plansız sanayileşmenin sonuçlarının bugün ekonomik yapıda da sıkıntı yarattığını aktardı. TÜRKONFED ile yaklaşık 2 yıldır sürdürdükleri çalışmaların sonuçlarını, analizini açıklamak için toplandıklarını belirten Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Tekirdağ için ne gibi çalışmalar yürütüldüğünü açıklayacaklarını ifade etti. Bölge kalkınmasına ve bölgenin yönelik yerel dinamiklerin analiz edilmesi ve bölge yatırım ortamının etkin değerlendirilmesi için Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinin ekonomik performansını değerlendirdiklerini belirten Şahin, bölge ekonomisine dönük farklı paydaşlarla çalışmalar yürüttüklerini ifade etti.

    TRAKYASİFED Başkanı Aynur Süleymanoğlu da, bölgedeki gelişmenin Türkiye ekonomisine olumlu yansıyacağını, dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme yönünde önemli adımlar atılacağını söyledi.