Etiket: Türkmenleri

  • Başbakan Yıldırım: “O bölgede yaşayan Kürtleri, Arapları, Türkmenleri ataşe atanlar, onların sırtını sıvazlayanlara çok güvenmesin”

    Başbakan Binali Yıldırım, “Kuzey Irak’ta kişisel ihtirasları uğruna, o bölgede yaşayan Kürtleri, Arapları, Türkmenleri ataşe atanlar, onların sırtını sıvazlayanlara çok güvenmesin” dedi.

    Bir dizi programlara katılmak üzere Kocaeli’ne gelen Başbakan Binali Yıldırım, iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Bir otelde düzenlenen ‘İş Dünyası ve Sivil Toplum Kuruluşları ile Buluşma’ programına katılan Başbakan Binali Yıldırım, programda yaptığı konuşmada, “Kocaeli’nde daha yapmamız gereken işler olduğunu biliyoruz. Artık Kocaeli’nin toplu ulaşımda raylı sisteme daha büyük önem vermesi gerekiyor. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız İbrahim Bey söyledi. 12-13 kilometrelik bir etap, Gebze’den bu tarafa doğru başlıyor. Devamını da, Ulaştırma Bakanlığı planlayıp yapacak. Bölgede toplu ulaşımı yer altına aldığımız zaman, şehrin uzun vadeli bir trafik sıkıntısı ortadan kalkmış olacak. Bunlar büyük yatırımlar. Bunlar şehrin gelecek 100 yılına yapılan yatırımlardır. Kocaeli bunların daha fazlasını hak ediyor. Kocaeli üretiyor ve ihtiyacı olan bölgeleri besliyor. Üreten, katma değer sağlayan 13-14 il var. Buraya ne kadar çok alt yapı yatırımı yaparsak üretim, istihdam daha fazla olacak. Kalkınma açığı olan fark da kapanacak. Böylece toplumsal barış tesis edilmiş olacak. Kocaeli’nin bir şanssızlığı tesisler Kocaeli’nde, merkezler İstanbul’da. Hesap yapılırken emeği olmadan İstanbul’un hanesine yazılıyor” dedi.

    15 Temmuz’u kimsenin hayal etmediğini söyleyen Başbakan Binali Yıldırım, “15 Temmuz gibi hainliği bu ülke yaşadı. Kim hangi görüşten olursa olsun, mesele bayrak olunca bir olduk, beraber olduk. Sokaklara indik alçaklara geçit vermedik. O gece göğsünü kurşunlara silahlara siper eden şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilere hayırlı ömürler diliyorum. Böyle bir millet olduktan sonra milletimizin sırtı yere gelmez. Milletimiz nerede hangi adımı atacağını çok iyi biliyor. Bunun en son örneği 15 Temmuz’dur. 15 Temmuz sonrası ekonomimiz daraldı, küçüldü. Bunun üzerine ABD başkanlık seçimi, dünyadaki belirsizlik eklenince aslında biz 2017’ye çok iyi girmedik. Bir de referandum meselemiz vardı. Tüm bu zorlukların üstesinden geldik ve 2017’nin ilk çeyreğinden itibaren tekrar büyüme yaşamaya başladık. Avrupa’nın iki katı büyüyoruz. Türkiye satın alma gücü paritesine göre dünyanın 13’üncü büyük ekonomisi. İspanya bizim arkamıza düştü. Türkiye her bakımdan büyüyor, gelişiyor. Siz öyle kulak asmayın. Moral bozmaya çalışanlara aldırış etmeyin. İşinizi büyütün. Türkiye Avrupa gibi değil. Nüfus ortalaması 30. doğuya, güneydoğuya gittik mi bu 20’ye düşüyor” diye konuştu.

    Genç ve dinamik bir nüfus olduğunu kaydeden Başbakan Binali Yıldırım, “Bu hem avantajımız, hem sıkıntımız. Yılda 3 binin üzerinde genç o bölgemizde dağa çıkartılıyordu. Şu an 3-5 tane bile bulamıyorlar. Gençler artık geleceğin dağda değil, Türkiye’nin geleceğinde birliğinde beraberliğinde olduğunu gördüler. Teröre sırtını döndüler, ülkesine sırtını yasladılar. PKK ile çok ciddi mücadele ediyoruz. Son 24 saat içinde 30 tane terörist etkisiz hale getirildi. Güç kaybedince sivillere, askere, polise, korucularımıza saldırıyorlar. Terörle mücadele konusunda bugün inisiyatif tamamen devlettedir” şeklinde konuştu.

    “Ülkenin milli güvenliğini tehdit edecek olaylar olursa karşılığını vereceğiz”

    Terör örgütlerinin, özellikle PKK’nın Kuzey Irak’ta ve Suriye’de yaşanan gelişmelerden medet umduğunu ifade eden Başbakan Binali Yıldırım, “Devlet olacaklar, bu sayede onlar da emellerine erişecekler gibi tatlı hayalin içine girmişlerdir. Türkiye Cumhuriyetinin toprak bütünlüğüne zarar verecek, insanının hayatına kast edecek kim olursa olsun, ister Suriye’de, ister Irak’ta sınır değişikliğine cüret edecek, statü değişikliğe yeltenecek kim olursa olsun bu ülkenin ulusal güvenlik meselesidir, karşılığı verilecektir. Kuzey Irak’ta kişisel ihtirasları uğruna, o bölgede yaşayan Kürtleri, Arapları, Türkmenleri ataşe atanlar, onların sırtını sıvazlayanlara çok güvenmesin. İşler kötüye gidince arkalarında kimseyi göremeyecekler. Bir macera arayışı olsa olsa kendilerinin sonunu hazırlar. Biz tarih boyunca bu coğrafyada hep bir olduk. Her türlü mezhep ayrımı yapmadan birlikte yaşadık. Bundan sonra da birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Burada huzuru bozmaya çalışanlar, buranın yerlileri değil. Burası üzerinde emperyal hesapları olanların yaptıkları oyunun bir parçası oluyorlar oradaki yerel yöneticiler. Yeterince bölgede insanlar çile çekti. Daha fazla onları çileye sürüklemenin ne anlamı var. Biz ikazlarımızı yapmaya devam edeceğiz ama ülkenin milli güvenliğini tehdit edecek olaylar olursa karşılığını vereceğiz. Türkiye eski Türkiye değil. Savunma sanayide, ekonomide, ticarette, akıl terini alın terine katmada Türkiye önemli bir mesafe kat etti. Tam istediğimiz yerde mi, değil. Daha çok gayret etmemiz lazım” dedi.

    “Avrupa’nın güvenliği Türkiye’den başlıyor”

    Avrupa ile ilişkilerin fevkalade olmadığını kaydeden Başbakan Yıldırım, “Irkçılık söylemleri, İslam ve Türk düşmanlığı prim yapıyor. Oradaki siyasetçiler de kısa vadede bundan yararlanmaya çalışıyor. Bizim orada 7 milyona yakın soydaşımız var. Onların geleceği de bizim için önemli. Onun için Avrupa ile politikalarımızı dikkatle belirliyoruz. Biz hiçbir zaman AB halkı ile, orada yaşan insanlar ile sıkıntımız olmadı. Sıkıntımız bazı Avrupalı yöneticiler, maalesef seçim zamanı gelince Türkiye onların birinci gündemi oldu. Hollanda, Almanya bunu yaptı kaybetti. İnşallah bu tecrübe olur. Avrupa ile Türkiye’nin ilişkilerinin gelişmesi şarttır. Türkiye hem Avrupalı, hem Asyalıdır. Biz iki kıtayı birleştiriyoruz, yüz yıllar boyunca medeniyetlerin buluştuğu yer olmuşuz. Dolayısı ile bundan sonra AB oturup kendi vizyonunu gözden geçirmeli. Geleceğe bir Hristiyan kulübü olarak mı, yoksa Balkanları, Anadolu coğrafyasını dahil ederek, daha geniş bir coğrafyada ilerlemesini mi sürdürecek. Buna kendileri karar verecek. Türkiye ile ilgili alacakları olumsuz bir karar Türkiye’ye 1 kaybettirirse, Avrupa’ya 2 kaybettirir. Türkiye hep Avrupa’nın yükünü aldı. Suriye’deki istikrarsızlığın bedelini biz ödüyoruz. Avrupa’nın güvenliği Türkiye’den başlıyor. Avrupa konuya bu açıdan bakmalı ve kısa vadede siyasal hesapları bir kenara bırakıp, uzun vadeli bölgenin gelişmesi ve güvenliği için Türkiye ile daha yakın işbirliği geliştirmelidir” şeklinde konuştu.

    “Gelecek akıl teri ile alın terinin birleştirilmesinde”

    Kocaeli’nin faal 13 tane OSB’si olduğunu dile getiren Başbakan Binali Yıldırım, “Bu şehrin 35 tane limanı var. Üretimin yüzde 13’ü yapılıyor. Buraya modern bir hastane yapıyoruz. Muallimköy’de 3 bin dönümde, tamamı yapıldığında çok büyük bir bilişim vadisi olacak. Gelecek bilişimde. Gelecek akıl teri ile alın terinin birleştirilmesinde. Gemi inşaatında, tekstilde, makine sanayinde iyiyiz ama stratejik üstünlük sağlayacak alanlar, akıl terinin daha fazla olduğu işler. Dünya değişiyor. Uzay teknolojileri, havacılık ile ilgili yazılıma sahip olursanız, sanayi dört sıfır gelişmesini ıskalamazsanız, dünya üzerinde söz söyleyen, ülke haline gelirsiniz. Şu anda en büyük güç bilgidir. Bundan böyle bilgiye sahip olan ülkeler yol alacak, diğerleri offline olacak. Bu şekilde gidişattayız. Bunu görmemiz, tedbirlerimizi hemen almamız lazım. Kendi iş çekişmelerimiz ile zamanı heba edersek bunu yapamayız. Önümüze bakacağız. İşimizi yapacağız. Kafamızı ülkenin yarınları için daha çok meşgul edeceğiz” ifadelerini kaydetti.

    Vergi artışı konusu

    Son günlerde kamuoyunda vergi zammına yönelik konuşmalar olduğunu ifade eden Başbakan Binali Yıldırım, “Zam yapmak çok makbul bir şey değil ama ülkenin ihtiyaçları ortada ise bazı tedbirleri de kalıcı ferahlık için almak gerekiyor. Son bir yıldan itibaren biz savunma sanayinde çok ciddi gelişmeler sağladık, çok ciddi ihtiyaçlarımız var. Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak ve savunma sanayinde yetkinliğimizi arttırmak için ilave kaynağa ihtiyacımız var. Bunun bir kısmını kamuda tasarruf ederek, bir kısmını da doğrusu vergi artışı gibi yollar ile karşılamış olacağız. 2018 zor bir yıl olacak. Hasar almadan çıkmamız için bazı tedbirler almak zorundaydık,. 2019 ve sonrası için daha güçlü bir şekilde gireceğiz” dedi.

  • Irak Türkmenleri İzmir’de buluştu

    Irak Türkmenleri İzmir Buluşması’na katılan Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mehmet Tütüncü, yakın zamanda Telaffer’e düzenlenecek operasyonların en az can kaybı ile DEAŞ’tan temizlenmesini dileyerek, Türkiye’nin yaptığı insani yardımlara minnettar olduklarını ancak Türkiye’nin siyasi desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduklarını söyledi.

    Irak Türkmeneli Öğrenci ve Gençler Birliği tarafından düzenlenen “Irak Türklerinin İzmir Buluşması” Bayraklı Öğretmenevi’nde yapıldı. Buluşmaya Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mehmet Tütüncü, Irak Parlamentosu, Güvenlik ve Savunma Komisyonu Üyesi Türkmen Milletvekili Niyazi Mimaroğlu, Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Erbil Milletvekili Aydın Maruf, Irak Türkmenleri Öğrenci ve Gençler Birliği İzmir Başkanı Dr. Murtaza Tuzlu ve çok sayıda Türkmen katıldı.

    İzmir’de yaşayan Irak Türklerini bir araya getirmeyi amaçladıklarını belirten Dr. Murtaza Tuzlu, Kerkük’ten Türkmeneli’ne cereyan eden güncel gelişmeler konusunda bilgi paylaşımı yaptıklarını söyledi.

    “Türkmenler inşallah haklarına kavuşurlar”

    Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Mehmet Tütüncü Irak’taki Türkmeneli bölgesinde yaşanan sorunları masaya yatırdıklarını belirterek, “Özellikle son dönemdeki Kerkük’te yaşanan bayrak krizi, Türkmenlerin Musul’a bağlı Telafer’de yapılacak olan operasyonla ilgili beklentilerimizi paylaşacağız. Bütün temennimiz anavatanımız Türkiye’nin de desteği ile Irak’taki Türkmenler yakın bir zamanda inşallah haklarına kavuşurlar. Bölgedeki Irak’ın toprak bütünlüğü içinde diğer etnik guruplarla da kardeşçe yaşamayı başarırız inşallah” dedi.

    “Türkiye’ye minnettarız, siyasi desteğine ihtiyacımız var”

    Irak’ta 2014’ten sonra DEAŞ’ın girişi ile birlikte bir coğrafya değişikliğine gidildiğini anımsatan Tütüncü, bu değişiklikten en büyük zararı Türkmenlerin gördüğünü belirterek, “Bölge yeniden dizayn edilmeye başlandı. Bu yeni dizaynda en büyük zararı çekenler Türkmenler oldu. Çünkü Türkmenler silahsız ve sahipsiz oldukları için maalesef topraklarından oldular. Burada da en çok kaybı Telaffer bölgesinde yaşadık. Yakında da Telaffer’in DEAŞ’tan temizlenmesi için bir operasyon yürütülecek. Bütün temennimiz en az can kaybı ile temizlensin ve tekrar yüzbinlerce insan evine yurduna dönebilsin. Bu noktada tabiî ki anavatan Türkiye’nin siyasi desteğine çok ihtiyacımız var, inşallah bu desteği alırız. İnsani konuda Türkiye’nin yardımları çok fazladır. Bundan minnetarız, her zaman Irak Türklerinin yanında olmuştur ama bugünlerde siyasi desteğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından TRT Ankara Radyosu Türk Halk Müziği Sanatçısı Ahmet Tuzlu, Türkmen Sanatçısı Sermet Mahmut, Müzisyen Mutasam Altun da müzik ziyafeti verdi.

  • Bayırbucak Türkmenleri: “Cumhurbaşkanımızın yanındayız”

    Nevşehir’de düzenlenen demokrasi nöbetine Bayırbucak’tan gelen Türkmenler de katıldı.

    Nevşehir Diriliş Meydanı’nda düzenlenen demokrasi nöbetine Bayırbucak’tan gelen yaklaşık 150 Türkmen de katıldı. Miting alanına tekbirler eşliğinde gelen Bayırbucak Türkmenleri, “Türkiye Anavatanımız, Türk Halkının Yanındayız” yazılı pankart açtı. Düzenlenen miting İstiklal Marşı’nın okunması ile başlarken, Nevşehirli vatandaşlar ve Bayırbucak Türkmenleri hep birlikte “Ne mutlu Türküm diyene”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez”, “Allahu Ekber” sloganları attı. Bayırbucak Türkmenleri’nden Sultan Abdulhamit Tugay Komutan Ömer Abdullah, burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin yanında olduklarını ve kanlarının son damlasına kadar Türkiye için mücadele edeceklerini söyledi. Abdullah, “Soyumuz, akan kanımız birdir. Allah’a hamdolsun beş yıldan beri Bayırbucak bölgesinde yedi düvele karşı mücadele ediyoruz. Allah’a hamdolsun ki tıpkı ecdatlarımız gibi Rabbim bizlere de mücadele etmeyi nasip etti. Biz her zaman Türk milletinin yanında, ay yıldız bayrağın çatısı altında can vermeye hazırız. Bu paralel denen FETÖ dünyanın neresinde olursa olsun bize görev verilirse koşarak geliriz. Her zaman Türk milleti için can vermeye hazırız. Allah’ın izni ile her şeyin üstesinden geliriz. Bayırbucak bölgesinde yedi düvele karşı nasıl etten duvar örmüşsek, yeniden gelir tıpkı ecdatlarımız gibi buraya da gelir etten duvar örmeye hazırız. Cumhurbaşkanımızın safında yer almaya hazırız. Yeter ki bize görev verilsin. Hiçbir haine izin vermeyelim. Hiçbir vatan hainine, bizim bayrağımıza ihanet etmesine izin vermeyelim. Gerekirse bir gün değil, on gün değil bir yıl omuz omuza sokaklarda nöbet tutalım. Allah Türk bayrağına, Türk milletine zarar ziyan vermesin. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a zarar vermesin” diye konuştu.

    Ömer Abdullah’ın konuşmasının ardından alanda toplanan vatandaşlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan için yazılan şarkıyı okudu.

  • Irak Türkmen Cephesi Başkanı: “Irak’taki Hadiseler En Çok Türkmenleri Hedef Haline Getirdi”

    Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, “Irak’taki hadiseler en çok Türkmenleri hedef haline getirmiştir” dedi.

    Irak Türkmenleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Holiday Inn İstanbul City Hotel’de basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya başta Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi olmak üzere çok sayıda Türkmen katıldı. Erşat Salihi, “Son gelişmeleri size aktarmakta yarar vardır. Tabi Irak hassas bir dönemden geçmektedir. Bizim buraya gelmemizin sebebi bugün biliyorsunuz 100 yıl önce Sykes-Pycot Antlaşması vardı. 100 yıl önce olan Sykes-Pycot Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’ndan devletler çıkararak işte Arap devletlerini çıkardılar, Mısır, Suriye, Filistin, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan, aynı zamanda o zaman Batı ülkeleri Şerif İbn Hüseyin’ e verdiği vaatlerde ‘seni büyük bir kral ederiz’… Onun neticesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda hıyanet neticesinde, darbe neticesinde ne derseniz deyin, onun neticesinde bu bölgeler devletlere bölündüler” şeklinde konuştu.

    “AMA BU ANLAŞMA BİTTİ Mİ BİTMEDİ Mİ? TABİ BU BİTMEDİ”

    “Ama bu anlaşma bitti mi bitmedi mi? Tabii bu bitmedi” diyen Salihi, şunları kaydetti:

    “Bu antlaşmalara ihtilaf etmeden Misak-i Milliye kararı verildi. Misak-i Milli içinde bugün bölgelerimizin hepsi sınırları içinde görünmekteydi. Bugünkü gündeme gelmiş olursak 100 yıl öncesi olan bir proje, bugün 100 yıl sonra başka bir proje olarak ortaya çıkıyor. O da biliyorsunuz DAİŞ mefkûresi, IŞİD projesi adı altında bölgeye bir kardeş kavgası, bir mezhep kavgasını getirmiş oldular. Mezhep çatışması neticesinde kesinlikle bölgelerde gerginlik yaşanacaktı. İşte bu Suriye’ydi, Irak’tı, Suriye’nin içinde muhtelif mezhepler var. Sünni’si, Dürzi’si, Ermeni’si, Alevi’si işte bunlar var. Irak’ın da içinde Şia’sı, Sünni’si, Kürd’ü, Türkmen’i Hıristiyan’ı Yezidi’si şebekeleri var. Herkesten önce ben diyorum ki Irak’taki hadiseler en çok Türkmenleri hedef haline getirmiştir. Ve birinci günden anayasa içinde yazılan maddelerde, 140. maddede yazılan bir maddede tek o maddeyi uygulamaya, uygulamamaya ki bırakılmadı uygulansın, o da açıkça diyelim 140. madenin uygulanmamasına geçen dönem milletvekillerinden orda 23. madde adı adlında bir madde çıkmıştı. Demek ki Irak’ın projesinde 140. maddenin uygulanması Irak’ı bölmek mahiyetine gelmektedir.”

    Salihi, “Esasen Irak bir federal devlet yapısı olduğu için işte bu Şia, bu Sünni, bu Kürt. Ama bizim yerimiz nerededir. Sünni Araplar ile Kürtlerin arasındadır. O zaman 140. maddeye bıraktılar, 140.madde ile Sünni bölgelerin bir kısmı Kürt bölgelerine ilhak edilir, o zaman bu harita yeryüzünde uygulamaya geçer’’ diye konuştu.

    Irak Türkmen Cephesi’nin düşmanlarının bir numaralı hedefi haline geldiğini ileri süren Salihi, ‘’Ve bu Sykes-Pycot Antlaşması neticesinde yeni gelen bir proje Irak’ın içine ve bölgenin içine gelen proje. Amaç Irak’ı üç kesime bölmek. Sünni, Şii ve Kürt. Ama yeni bir mezhepsel proje, Sykes-Pycot gerçekleşmektedir. 2003’ten beri bütün müteakip hükümetler içinde bakanlığımız vardı. Ama Ibadi hükümeti geldikten sonra Türkmenlere bakanlık verilmedi’’ dedi.

    Salih’inin bölgedeki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamaların ardından basın toplantısı sona erdi.

  • Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu Tedavi Gören Türkmenleri Ziyaret Etti

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Irak’ın Kerkük kentine bağlı Tazehurmatu kasabasında terör örgütü IŞİD’in kimyasal silah saldırısında yaralanan ve Polatlı Devlet Hastanesi’nde tedavi gören 15 yaralıyı ziyaret etti. Karanfil verdiği yaralılara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını da ileten Topçu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yanlarında olacağını belirtti.

    Topçu, Polatlı Devlet Hastanesi’nden tedavi gören Türkmenleri ziyaretinde yaptığı açıklamada, “Öncelikle ülkemize geçmiş olsun, medeniyet coğrafyamıza geçmiş olsun. Biliyorsunuz artık bu küresel güçler, argüman olarak kullandıkları terör argümanı kendilerini de vurmakta ve yakmakta. İnşallah bu küresel hale dönüşen terörle mücadele de öncelikle küresel güçlerin aklı başına gelir ve sonra bütün dünya hep birlikte, bu zalimlere bu alçaklara bu insanlık düşmanlarına karşı topyekun bir strateji verirler. Terör aslında hiçbir ülkenin şahsi meselesi değildir. Terör gelinen nokta ile küreselleşmiştir. Terör bütün dünyanın meselesi haline gelmiştir” ifadesini kullandı.

    Bombaların dünyanın her yerinde patladığını ve terörün herkesin sorunu olduğunu vurgulayan Topçu şunları dedi:

    “Pakistan’da çocukların oynadığı parkta bombalar patlıyor. İşte Brüksel’in Avrupa Birliği başkenti olan bir yerde bombalar patlıyor. Velhasılı New York’ta, Moskova’da ve Ankara’da netice itibariyle dünyanın hemen hemen her yerinde terör kendini gösteriyor. Ve daha çok da masum insanları vuruyor. Bunlardan biri de bizim medeniyet coğrafyamız da, Kerkük’ümüzde işte orada bir terör örgütünün yine küresel güçlerin eliyle beslediği terör örgütü bu, uluslararası bir suç unsuru olan, attıkları gaz ile orada bizim kardeşlerimiz ve dindarlarımız yaralandılar. Tabi ki bütün medeniyet coğrafyamızda, Pakistan’dan Kosova’ya, Bosna’ya, Sudan’dan Somali’ye, Kafkaslara, Yemen’den Şam’a, Bağdat’a, Doğu Türkistan’a, Çeçenistan’a kadar nerede bir kardeşimiz varsa onların sahibi önce Allah, sonra Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletidir.”

    “DARA DÜŞENE BİZİM MİLLETİMİZ EL UZATIR.”

    Türkiye’nin dara düşen herkesin yardımına koşan bir millet olduğunu vurgulayan Topçu, “Biz onlarla Kerbela’da beraberdik. İnşallah Allahü Teala’nın izniyle devlet ve millet olarak, kıyamete kadar da beraber olacağız. Her milletin bariz özellikleri vardır. Mesela bizim milletimizin özelliği de, kahramanlıktır. Ahlaktır, digergamlıktır. Digergamlıkta ki kastım nedir, dara düşene bizim milletimiz el uzatır. Bir kırık ekmeği olsa bile onu böler, şu anda ülkemizde 3 milyona yakın kardeşimiz var. Kürt, Türkmen, Arap, Yezidi bunlar dün ecdadımızın güvenlik şemsiyesi altındaydı. Bizim ecdadımız bu coğrafyada güvenliği, adaleti getirmiştir ” değerlendirmesini yaptı.

    “TÜRK’Ü İLE KÜRT’Ü İLE BİR ARAYA GELECEĞİZ”

    Topçu şunları kaydetti:

    “Yüzyıldır bu coğrafyada kan ve gözyaşı var. Bu kanı ve gözyaşını, Arap’tan, Türkmen’den, Yezidi’den, Kürt’ten ve hepsinden görmeniz mümkün, onun için öncelikle tabi benim milleti vahide dediğim bu millet, Türk’ü ile Kürt’ü ile Arap’ı ile ayağa kalkacak. Geçmişte olduğu gibi yine el ele olacak, Malazgirt’te nasıl bir araya geldiysek, bugün yine bir araya geleceğiz. Kudüs’te nasıl bir araya geldiysek, yine bir araya geleceğiz. Çanakkale’de nasıl bir araya geldiysek, yine bir araya geleceğiz. Ve Allah’ın izniyle o zaman, bu kanın ve bu ahın vahın intikamını alacağız.”

    “Ben bugün buraya, Sayın Cumhurbaşkanımızın yaralı kardeşlerimize, geçmiş olsun dileklerini ve selamlarını getirdim” diyen Topçu sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Devletimiz ve milletimiz bugün medeniyet coğrafyamızda diken kimin eline batarsa onun yanında olacaktır. Biz burada bir kez daha şunu söylüyoruz. Bizim medeniyet coğrafyamızın derdi sıkıntısı cefası eziyeti Ankara’nın meselesidir. Ankara Şam’dan da, Bağdat’tan da, Doğu Türkistan’dan da, Çeçenistan’dan da, Kırım’dan da, velhasılı Çin Seddi’ne kadar bu coğrafyadaki bütün kardeşlerimizden sorumludur. Sorumluluğunun gereğini yapıyor, yapmaya da devam edecek.”