Etiket: Türk-İş

  • Türk-İş Genel Başkanı Atalay, GMİS’in düzenlediği Taban Eğitim Seminerini ziyaret etti

    Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) tarafından Ankara-Kızılcahamam’da sendika şubelerinin taban eğitim seminerlerinin 6.’sı olan Armutçuk Şube Taban Eğitim Seminerini ziyaret etti.

    Atalay, madencilerin, “Madenci seninle gurur duyuyor”, “Türk-İş nerede biz oradayız” sloganlarıyla ve coşkuyla karşılandı. Maden işçileriyle birlikte yemek yiyen Atalay, seminerin öğleden sonraki bölümüne katılarak madencilere hitaben bir konuşma yaptı.

    Kıdem tazminatıyla ilgili olarak, “Biz sendikalar 30 gün olan kıdem tazminatını 29 güne düşürürsek burada duramayız. Biz duramayınca hiç kimse duramaz. Hiç kimse duramazsa işçi de duramaz ayağa kalkar. Onun için yapamazlar, yaptırmayız” dedi.

    Atalay, madencilere hitaben “Davet vardır, misafir olarak çağırırlar sizi, zaman zaman işinize gelmeyen yerler olur giderken zorlanırsınız. Davet vardır sizi çağırırlar, zevkle koşa koşa gidersiniz. Ben bir saat evvel Urfa’dan geldim. Zevkle koşa koşa sizlerle beraber olmak için geldim” ifadelerini kullandı.

    “Türk-İş Genel Başkanlığı koltuğuna oturmadan madene indim”

    Sendikacılığa delege olarak başladığı tarihten Türk-İş Genel Başkanlığı’na uzanan süreci anlatan Atalay, “Ben 15 yıldır Genel Maden İşçileri Sendikası’nın yönetimleriyle çalıştım. Bugün Ahmet Demirci ve yönetimiyle çalışıyorum. İşçi deyince maden aklıma geliyor. Türk-İş Mali Sekreteri’yken 2-3 kez madene girdim. Biz 2 bin 500 lira ortalama maaş alan insanlarız. Binlerce ölenimiz var yerin altında. Allah mekanlarını cennet yapsın. Son üç senedir de Soma var, Ermenek var. Bundan bir buçuk ay önce Siirt var. 2011’de Elbistan var. İki kişi, üç kişi rahmetli olduğu zaman biz gündeme gelmiyoruz. Maden şehitlerimiz 10’un üzerine geçtiğinde gündeme geliyoruz. Türk-İş Genel Başkanı olduğumda o zaman rahmetli annem sağdı, Adapazarı’na gittim. Orada yaptığımız bir okul vardı, okulu ziyaret ettim. Oradan da Zonguldak’a geldim. Zonguldak’ta madene girdim. Madencilerle konuştum. Sonra da Türk-İş Genel Başkanlığı koltuğuna oturdum. Ben tabii ki tüm işçinin başkanıyım. Ama zorda olan, sıkıntıda olan insan topluluğunun en önemlilerinden bir tanesi madenciler. Her oturduğum ortamda madeni anlattım, madenciyi anlattım. Evvelki sene ’Madenci güneşi bir gün fazla görsün, senede 52 gün fazla görsün’ dedim. Yer üstünde çalışan bilmez. Ama yerin altında siz çalışıyorsunuz” diye konuştu.

    “15 Temmuz, bir demokrasi zaferidir”

    15 Temmuz’un bir demokrasi zaferi olduğuna vurgu yapan Atalay, “15 Temmuz ile ilgili ’Demokrasinin zaferi-EMEK’ adı altında İngilizce bir kitap hazırladık. 5 bin tane basıldı. 4 bin tanesini Türkiye’de dağıttık. Valilere, belediye başkanlarına, rektörlere, emniyet müdürlerine, sendikalara dağıttık. Dünyada işveren örgütleri, işçi örgütleri, Avrupa Birliği Parlamentosu, basın organlarına dağıttık. Birisinin yapması lazımdı. O da bize yakışıyordu. Birileri bize diyordu ya ’28 Şubatçı’, ’12 Eylülcü’ diye. Türk-İş hiç ’28 Şubatçı’ olmadı, hiç ’12 Eylülcü’ olmadı. Ama öyle bir damga vurdular. Yıllardır hep onu kullandılar. Ben 15 Temmuz gecesi, herkes evde otururken Adapazarı Gar Meydanı’nda 50 bin kişiye konuştum. İki kelime söyledim. Dedim ki; ’Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil. Bu bir darbedir, bu bir işgal girişimidir. Buradan Türk işçisine, onların ailelerine sesleniyorum. Herkes toplanıp bayraklar ellerinde çıksın’ dedim. Biz 15 Temmuz’dan evvel taşeronu konuşuyorduk, yılbaşında 2 bin 500 TL alıyoruz, vergi dilimleri yüzünden ekim ayında bu para 2 bin 200 TL’ye düşüyor, bunu konuşuyorduk. Geçici işçileri konuşuyorduk. 16 Temmuz’da bıçak gibi kesildi, şimdi hiçbir şey konuşamıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Zonguldak’a adam aldırmak için gayret sarf ediyorum”

    Zonguldak’ın, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) işçi açıkları olduğuna dikkat çeken Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay şöyle konuştu:

    “Kısa bir süre önce, Başbakan Zonguldak’a gelecek. Ondan önce Ahmet Başkan dedi ki; ’Başbakan Zonguldak’a gelecek. Siz de onlarla gelin, Başbakan sendikaya gelsin. Madencinin derdi var, Zonguldak’ın problemi var, Zonguldak’ın sıkıntısı var. Bir şey dememiz lazım.’ Başbakan Zonguldak’a geldi, beraberinde 5-6 Bakan var, derdimizi anlattık. Biz kitle örgütleri başkanları, talep edeceğiz, takip edeceğiz. Konuşacağız, söyleyeceğiz. Zaman gelir eylemle olacak, zaman gelir sohbetle olacak, zaman gelir ikili münasebetle olacak. Ben işçiyim. Biz niye çalışıyoruz? Ailemize bakalım diye. Bizim görevimiz sizin çocuklarınızın yüzünü tebessüm ettirmek. Madenle ilgili, Zonguldak ile ilgili adam alacağız, 5-6 senedir olmadı. Sendika yönetiminin tamamı çırpınıyor, daha evvel bu yönetimden öncekiler çırpınıyordu. Ben madenciyim, ben inşaatçıyım, ben demiryolcuyum, kısacası ben işçiyim. Zonguldak’a adam aldırmak için gayret sarf ediyorum.”

    “Kıdem tazminatına dokundurtmayız”

    Kıdem tazminatının kaldırılmasıyla ilgili olarak 30 yıldır konunun gündeme geldiğini söyleyen Atalay, “Basın organlarına, televizyonlara sizin adınıza çıkmaya gayret ediyorum. Her hafta bir canlı yayında madeni anlatıyorum, taşeronu anlatıyorum. Kıdem tazminatını anlatıyorum. Kıdem tazminatıyla ilgili her gün bir yerde konuşuyorum. Biz 30 gün üzerinden bir kıdem tazminatı alıyoruz. Bununla ilgili 30 yıldır gelen her hükümet diyordu ki; ’Kıdem tazminatı kalkacak.’ 30 sene geçti yine öyle diyorlar. Biz sendikalar 30 gün olan kıdem tazminatını 29 güne düşürürlerse burada duramayız. Biz duramayınca hiç kimse duramaz. Hiç kimse duramazsa işçi de duramaz, ayağa kalkar. Onun için yapamazlar, yaptırmayız” dedi.

  • Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay Şanlıurfa’da

    Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Şanlıurfa’da bölge sendika temsilcileriyle istişare toplantısında bir araya geldi.

    Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Tes-İş Şanlıurfa Şubesi’nde sendika temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda konuşan Atalay, kıdem tazminatıyla ilgili sorunun en kısa zamanda çözülmesi gerektiğini belirterek, “Kıdem tazminatıyla ilgili ülkede her 5-6 ayda bir laf atılıyor, o lafın arkasına takınılıyor. Her yerde söylüyorum, buradan da yeniden söylüyorum, 30 yıl çalışan bir işçimiz ayda 2 bin 500 lira para biriktiremez. O nedenle kıdem tazminatı bizim kızımızın çeyiz parası, oğlumuzun düğün parası, işçinin son kalesi. Bu mevcut şekliyle ilgili bir nokta kadar geriye gidecek hiçbir olumsuzluğun içinde olmayız. Kısa özü şu, 30 günü muhafaza etsinler, 30 günü muhafaza ettikten sonra bir ay çalışana versinler, bir yıl çalışana versinler. Ondan sonra almayanlarla ilgili yeni bir düzenleme yaparlarsa biz sendika olarak katkı sağlarız ama bu mevcut yapıda geriye gidecek hiçbir noktanın içinde olmayız, buna da müsaade etmeyiz” dedi.

    “15 Temmuz’da asker elbisesi giymiş hainler devir teslim yaptı”

    Türk-İş olarak önceliklerinin Türkiye olduğunu söyleyen Atalay, “15 Temmuz’un bedelini her yerde ifade ediyorum, kim ödedi, fakir ödedi, işçi ödedi, emekli ödedi, işsiz ödedi, ödemeye de devam ediyor. Ülke ödüyor. Ben darbe lafını da hiç kullanmıyorum. 15 Temmuz bir işgal girişimiydi. Sınırlar buraya yakın, sınırların tamamını boşalttılar. O gece asker elbisesi giyen bazı hainler devir teslim yaptılar. Dediler ki bu akşam devir teslim törenimiz var, devir teslim yaptılar. Türk-İş olarak bizim önceliğimiz ülkedir. Türkiye varsa sendika var, parti var, dernek var, oda var ama Türkiye yoksa biz bunların hiçbirini konuşamayız. 15 Temmuz’dan evvel bu hainler bizim fitremizi aldılar, zekatımızı aldılar, kurbanlarımızı aldılar, yani bunlar bizimle beraber oturdular, bizimle beraber kalktılar. Sonra da ülkede bir işgal girişiminde bulundular” şeklinde konuştu.

    Asgari ücretin bin 600 lira olması gerektiğini söylediğinde tepki aldığını belirten Atalay, ”Kasım ayının sonunda bir toplantıda bana asgari ücret ne olsun diye sordular. Dedim ki geçen sene Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamları bin 600 lira. Rakam bu olsun. Biz Türk-İş olarak bunun altına imza atalım. Sanki ben 10 bin 600 dedim, ortalık yıkıldı. Dediler ki bu çok fazla” diye konuştu.

    “Terör örgütleri aynı eli öpüyor”

    “DEAŞ da, PKK da, FETÖ de aynı yerden besleniyor” diyen Atalay, şunları söyledi:

    “Belki bunu 15 Temmuz’dan evvel söyleselerdi inanmazdık, yani PKK ile FETÖ’nün bağlantısını. Şimdi bilgilere, belgelere, itirafçılara, yaşadıklarımıza baktığımız zaman bunlar aynı yere hizmet ediyorlar. Bunlar aynı fırından ekmek yiyorlar. Bunlar aynı bankadan maaş alıyor, bunlar aynı eli öpüyor, aynı yerden emir alıyorlar. Yalnız tetikçiler değişiyor. Emir verenler aynı. Bunun bedelini bu ülke ödüyor. Özellikle bu bölge halkı ödüyor. İzmir’de, Adapazarı’nda milliyetçilik, muhafazakarlık yapmak kolay, gel de Şanlıurfa’da, Diyarbakır’da, Batman’da, Hakkari’de yap bakalım nasıl oluyor.”

    “Taşeronlara kadro verilsin”

    Taşeron işçilere kadro verilmesi gerektiğini belirten Atalay, “Bizim taşeronla ilgili problemimizi bir an önce çözsünler. 5 ay 29 gün kamuda çalışan 25 bine yakın işçimiz var. Senede 6 aydan fazla çalışmıyorlar. Bunları bırakın 30 sene, 60 sene çalışsalar emekli olamıyorlar. Bununla ilgili düzenlemeler gerekiyor.

    Bu taşeronla ilgili bizim başından beri savunduğumuz bir tez var. Bu taşeron işçilerinin yüzde 90’ı bizim üyemiz olmamasına rağmen biz son 10 senedir bunlarla ilgili mitingler, paneller, aklınıza ne geliyorsa, bunlarla ilgili büyük bir gayret sarf ediyoruz. Kamuda, belediyelerde yıllardır çalışıyorlar. Yani asıl işi yapan da yapmayan da kadroya geçsin dedik, dediler ki tamam. Ondan sonra Cumhurbaşkanımızla yaptığım bir toplantıda yine aynı tepkiyi koyduk. Dedik ki asıl işi yapanlar kadroya geçsin. Cumhurbaşkanımız da tamam dedi. 14 Temmuz’da bu iş tamamdı ama 14 Temmuz’dan sonra değişti. Biz şimdi ne istiyoruz, diyoruz ki taşeronda kim çalışıyorsa herkes kadroya geçsin. İşçilik işi yapan işçi olsun, memurluk işi yapan memur olsun. Bizim dışımızda bundan istifade eden sendikalar da var. Bazı partiler, dernekler, odalar gidiyor. Dün de dedim, sendika işçinin sendikası olur, partinin, patronun, belediyenin sendikası olmaz” ifadelerini kullandı.

    Toplantıya Atalay ile birlikte Tes-İş Genel Başkanı Mustafa Şahin, Türk-İş Şanlıurfa Temsilcisi Ramazan Düzme, Türk-İş’e bağlı sendikaların bölge temsilcileri katıldı.

  • Türk-İş Genel Başkanı Atalay: “Zor zamanlarda herkes milli durmalı”

    Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, ülkemizin zor bir süreçten geçtiğini belirterek, “Zor dönemlerde herkes aklını başına almalı, herkes milli olmalı” dedi.

    Türkiye Yol-İş Sendikası Genel Başkanı ve Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar ile birlikte Adana’ya gelen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Yol-İş Holiday Otel’de Türk-İş’e bağlı sendika başkanlarıyla bir araya geldi.

    15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkede yaşanan gelişmeleri değerlendiren Atalay, “Türk-İş olarak geçen hafta ’15 Temmuz Demokrasinin Zaferi Emek’ adı altında 184 sayfa bir kitap hazırladık, İngilizce-Türkçe, kitabı Sayın Cumhurbaşkanımıza takdim ettik. Bin 350 tanesini yurt dışındaki işçi, işveren örgütlerine, AB Parlamentosuna, basın organlarına, ajanslara yolladık. 3 bin 500 tanesini de ülke içinde dağıttık. Güzel bir çalışma oldu. Bunu hükümetin yapması başka bir şey ama bir sivil toplum örgütünün yapması lazımdı o da Türk-İş’e uygundu, Türk-İş’e yakışıyordu. 15 Temmuz’da Türk-İş yarım saat içinde alanlardaydı. Genel başkanlarımızla, Türk-İş temsilcilerimizle hemen telefonla irtibata geçildi. Ramazan Bey Adana’da, Pevrul Bey Yozgat’ta, Eyüp Bey ve Nazmi Bey de İzmir’deydi. Ben de Adapazarı’nda 45 bin kişiye konuşma yaptım. Hani millet diyor ya ben tweet attım, ben tweet atmadım ben milletin önüne çıktım. Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil, bu ülke bizim ülkemiz. Bu işgal girişimidir, darbe girişimidir. Türk-İş 1 milyon üyesi, aileleriyle beraber 4 milyon devasa bir kurumuz. ’Herkes illerde, ilçelerde Türk bayrağını alıp sokağa çıksın’ dedim. O günden sonra iş bitti mi bitmedi, süreç halen devam ediyor” diye konuştu.

    “15 Temmuz işgal girişiminin bedelini biz ödüyoruz”

    “15 Temmuz’un bedelini ülke ödüyor ama en çok da biz ödüyoruz, işçi ödüyor, işsiz ödüyor, emekli ödüyor, dar gelirli ödüyor, esnaf ödüyor” ifadelerini kullanan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, şöyle devam etti:

    “15 Temmuz’dan önce taşeronu konuşuyorduk, kiralık işçiliği konuşuyorduk, 5 ay 29 gün çalışan geçicileri konuşuyorduk. 6 ay geçti bunları konuşamıyoruz, gündeme getiremiyoruz. Türk-İş’in önceliği şu Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları, milletimizin çıkarları, Türkiye Cumhuriyeti varsa biz varız, Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da yaşananlar ortada 3 milyon misafirimiz var. Zaman zaman misafirlerden rahatsız olsak da aman diyorum ya bizim başımıza böyle bir şey gelse biz nereye gideriz. Son bir ay içerisinde ülkemizde 150 insan katledildi. Beşiktaş’ı düşünün, Kayseri’yi, El Bab’ı, en son Reina’yı düşünün, bugün Adana’da şehidimiz var, dün Hatay’da vardı. Bunun yanı sıra her gün 4 iş kazası var. Kasım ayının sonunda Siirt’te kocaman dağ çöktü arkadaşlarımız öldüler. Bunları gündeme getiremedik. Nedeni 15 Temmuz.”

    “TBMM’de yaşananlardan huzursuzuz”

    Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, konuşmasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde anayasa görüşmelerinde milletvekilleri arasında yaşanan tartışmalara da değindi. Atalay, “Maalesef son günlerde Mecliste yaşananlar, Meclisin görevi bizlerin huzurunu sağlamak. Meclisin görevi bizlerin güvenliğini sağlamak, yaşadığımız ekonomik sıkıntıları çözmek. Bunu söylemekten hicap duyuyorum son günlerde Meclis bizlerin huzurunu kaçırıyor. Tekme atmak, adam ısırmak, küfür etmek. Isıracaksan git FETÖ’yü ısır, tekme atıyorsan git PKK’ya at, yumruk atıyorsan git DEAŞ’a at. Kısa bir süre önce asgari ücret toplantısı sona erdi, Türk-İş olarak 1.5 ay önce TÜİK’in açıkladığı bin 600 lirayı gündeme getirdik. Ortalığı ayağa kaldırdılar böyle bir şey olur mu diye. Sanki biz 5 bin 600 dedik, Meclisteki bizim vekillerimiz bizleri yok saymasınlar, biz ülkenin yüzde 70’ini temsil ediyoruz, ama gündemde biz hiç yokuz” dedi.

    Türkiye’nin zor dönemden geçtiğini ifade eden Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, şunları kaydetti:

    “Zor dönemlerde herkes aklını başına almalı, herkes milli olmalı. Kim olursa olsun, eğer ülkemizin, milletimizin çıkarlarını savunuyorsa, Türk-İş olarak biz onun yanındayız. Onun yanında olmak mecburiyetindeyiz. Kim bu dediklerimizin karşısında bir hareket sergilerse şiddetle karşısında oluruz.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk-İş heyetini kabul etti

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-İş heyetini Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

  • Türk-İş İl Temsilcisi Muharrem Uslu’dan “asgari ücret” zammı eleştirisi:

    Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Afyonkarahisar İl Temsilcisi Muharrem Uslu, 2017 yılı için kabul edilen asgari ücret ile ilgili olarak, “Bizim talebimiz yıllık bin 600 TL’de, bu yüzden bu karara asgari ücretle çalışanları tatmin etmedi” dedi.

    Başkan Uslu, 2017 yılı için kabul edilen ve yürürlüğe giren bin 404 TL olarak belirlenen asgari ücret ile ilgili bir açıklama yaptı. Alınan asgari ücret kararında sendika olarak yetersiz bir zam olarak gördükleri için diretmelerine rağmen asgari bin 404 TL olarak belirlendiğini hatırlatan Başkan Uslu, belirlenen zammın çalışan kesimin hak ettiği ücretin altında olduğunu kaydetti. Başkan Uslu, “Bir kere bu rakam Türkiye ekonomisinin gerçek değeri değil emekçinin gerçek alacağı ücret değil. Zaten hükümet ve işverenin açıklamalarına da bakınca ‘az ama diye’ başlıyor. Bu da zam kararının doğru bir ücret olmadığını gösteriyor. Biz Türk iş olarak ‘bin 600 TL’ dedik ve bunun alt yapısı var. Ekonomik veriler bunu gösteriyordu ama bazen doğrularda işe yaramıyor. Biz belirlenen bu rakama muhalefet olduk ve doğruydu. Bizim istediğimiz bin 600 TL doğru ve çalışanı koruyan bir rakamdı. Ama bizim bu muhalefetimiz işe yaramadı. Çalışanlar için bu kazanım yeterli değil. Türkiye’de ekonomi alanın son çeyrekte yaşanan gelişmelerine yani zamlara bakıldığı zaman belirlenen asgari ücret gelen zamların karşılığı değil. Yani bir nevi artış olmadı. Çalışan kesimden artık özveri beklenmemeli. Çalışan kesim Türkiye’nin gerçek ekonomik yapısına uygun bir şekilde maaşlarını almalı. 2 tarafında bir araya gelerek ikna etme çabaları doğru bir uygulama değil. Gönül isterdi ki Türk-İş’de bu karara imza atsaydı ama olmadı. Bu karara asgari ücretle çalışanları tatmin etmedi. Biz bu konuyu yaklaşık 1 ay boyunca gündeme getirdik ve kamuoyunu bu konuda aydınlatmaya çalıştık ancak yinede hükümet ve işveren tarafı böyle bir karar alarak uygulamaya koydu” diye konuştu.