Etiket: Türk-İş

  • Türk-İş İl Temsilcisi Gökçan: “Çalışanlar her yıl daha fazla vergi ödemek zorunda kalıyor”

    Türk-İş İl Temsilcisi Gökçan: “Çalışanlar her yıl daha fazla vergi ödemek zorunda kalıyor”

    Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda, konfederasyonun vergi konusundaki taleplerini kitlesel düzeyde kamuoyunun gündemine taşımak için 81 ilde imza kampanyası başlatıldı.

    Anayasanın ‘vergi ödevi’ başlıklı 73’üncü maddesinde ‘Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür’ ifadesi yer aldığını ifade eden Türk İş İl Temsilcisi Demiryol iş Sendika Başkanı Yusuf Gökçan, bu düzenlemeden amaçlanan, herkesin kamu harcamalarını finanse etmek üzere vergi ödemekle yükümlülüğü olduğu ancak bu ödemenin herkesin mali gücüne göre olması gerektiğini söyledi.

    Gökçan,“ Bu düzenlemeden amaçlanan, herkesin kamu harcamalarını finanse etmek üzere vergi ödemekle yükümlülüğü olduğu ancak bu ödemenin herkesin mali gücüne göre olması gerektiğidir. Ülkemizde gelir vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğunu ücret geliri elde edenler oluşturuyor. Ücretli çalışanlar üzerinde hem doğrudan gelir ve kazanç üzerinden alınan hem de dolaylı olarak mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin ağır yükü bulunuyor. Kamu ve özel sektörde çalışan milyonlarca memur ve işçinin gelir vergileri kaynağından kesinti yapılarak ödeniyor. Ücretlerimizden kesilen vergiler, gelir vergisi hasılatının önemli bir kısmını oluşturuyor. Bugün ülkemizde uygulanan vergi politikaları nedeniyle, işçiler üzerindeki ağır bir vergi baskı bulunuyor. İşçinin eline geçen net ücret, vergi kesintileri nedeniyle, yılbaşına göre geçen sürede giderek geriliyor. Ücretli çalışanların net ücreti, bir yandan enflasyon nedeniyle satın alma gücünü kaybetmesiyle, diğer yandan artan vergi oranı nedeniyle azalıyor. Ortalama aylık brüt ücreti 4 bin 500 TL olan bir işçi Ocak ayında 3 bin 409 TL net ücret alırken Haziran ayında net ücreti 191 TL daha azalarak 3 bin 218 TL’ye düşüyor. Temmuz ayında ücreti yüzde 4 oranında artsa bile, yıl sonunda 349 TL eksilerek 3 bin 60 TL’ye geriliyor. Bu vergi düzeni adil değildir. Hakka ve hukuka uygun değildir. Anayasanın ilgili maddesiyle bağdaşmayan bu anlayış sürdürülebilir değildir. TBMM’ye sunulan vergi düzeninde yeni değişiklikleri içeren yasa teklifi emekçilerin beklentilerini karşılamıyor, vergi adaletsizliğini ortadan kaldırmıyor. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullara ve sosyal beklentilere cevap getirmiyor.”

    ÇALIŞANLAR HER YIL DAHA FAZLA VERGİ ÖDEMEK ZORUNDA KALIYOR

    Çalışanlar her yıl daha fazla vergi ödemek zorunda kaldığını belirten Türk İş İl Temsilcisi Demiryol iş Sendika Başkanı Yusuf Gökçan, talep ve beklentilerinin vergide sağlanacak düzenlemelerin, ücretli çalışanlar aleyhine olan haksız ve adaletsiz durumu ortadan kaldırması ve emekçiler lehine iyileştirme yapılması gerektiğini söyledi.

    Gökçan, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bu teklifte, ücretliler lehine olan ayırım ilkesi yine gözetilmiyor. Ve çalışanların 2005 yılında yüzde 15-20-25-30-35 olan gelir vergisi tarifesine uygulanan vergi oranı, 2006 yılından bu yana yüzde 15-20-27-35 olarak uygulanıyor. Yetmiyor, 2005 yılında gelir vergisi tarifesi brüt asgari ücretin 13,5 katı iken, günümüzde 7 kat olarak hesaplanıyor. Çalışanlar her yıl daha fazla vergi ödemek zorunda kalıyor. Bütün taleplere rağmen gelir vergisi tarifesi ücretliler lehine iyileştirilmiyor. Bu uygulama sosyal adaletle bağdaşmıyor. Oysa dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin beklentisi, çağdaş ve adil bir vergi sisteminin oluşturulmasıdır. Türkiye’de uygulanmakta olan tüm vergi kanunlarında öncelik ‘vergi adaleti’ sağlanması olmalıdır. Bu yönde atılan adımlar Konfederasyonumuz tarafından olumlu karşılanacaktır. Ancak doğrudan ve dolaylı vergilerin en büyük ödeyicisi olan işçileri, işverenler ile aynı oranlarda vergilendirmek haksızlıktır, adaletsizliktir. Türkiye’de vergi alanında yapılacak bir ‘reform’ ancak ücretliler aleyhine var olan bu adaletsiz yapının değiştirilmesiyle mümkün olacaktır. TÜRK-İŞ olarak ücret kazançları bakımından, asgari ücretten alınan verginin kaldırılması temel talebimizi tekrarlamak isteriz. ‘En az geçim indirimi’ uygulamasıyla da, belirlenecek tutarın üzerinde bir gelir elde edilmesi sonrasında vergilendirmenin başlaması sağlanmalıdır. Öncelikle emek üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve verginin geniş kitlelere adil bir şekilde yansımasının sağlanması gerekmektedir. O nedenle, gelir vergisi tarife basamakları ve oranları acil olarak güncellenmelidir. Talebimiz ve beklentimiz, vergide sağlanacak düzenlemelerin, ücretli çalışanlar aleyhine olan haksız ve adaletsiz durumu ortadan kaldırması ve emekçiler lehine iyileştirme yapılmasıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak gelir ve servet elde edenler, topluma karşı yükümlülüklerini yerine getirmeli ve kazançları oranında vergi ödemeleri sağlanmalıdır. İdeal bir vergi sistemi sosyal devlet ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde olmalıdır. Ekonomide sağlanan değerin daha adaletli paylaşılması ancak bu şekilde mümkün olur. TÜRK-İŞ olarak, bu adaletsiz vergi düzeninin değiştirilmesini, emekçilerin vergi yükü altında ezilmesine son verilmesini talep ediyoruz.”

  • Türk-İş Başkanı Atalay’dan asgari ücret ve Tank Palet fabrikası açıklaması

    Yeni yıla Sakarya’da işçilerle birlikte giren Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücret ve kiralanarak özelleşen Tank Palet fabrikasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Demiryol İş Sendikası Sakarya Şube Başkanı Cemal Yaman ve Harb-İş Sendikası Sakarya Şube Başkanı Yaşar Yavuz ile yeni yıla Dörtyol PTT’sinde çalışan işçilerle girdi. Başkan Atalay, burada yaptığı açıklamada asgari ücreti ve kiralanarak özelleşen Tank Palet fabrikasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    “30 yılın rakamsal olarak en iyi artışlarından bir tanesi oldu”

    Asgari ücret ilgili açıklama yapan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, “Son 10 senedir ben her sene bir yılbaşında madende, enerjide, karayollarında olduk. Bu sene de PTT işçilerini ziyaret etmek istedik. PTT’nin şahsında Türkiye’deki tüm çalışanları, tüm işçileri ziyaret etmiş oluyoruz. Özellikle 2018 yılında bizim açımızdan güzel şeyler oldu. Sendikaların taleplerinin bir bölümü yerine geldi, bir bölümü yerine gelmedi. Taşeron ile ilgili 500’ün üzerinde arkadaşımız kadroya geçti. Bu bizim için mutluluk verici. İnşallah 2019’dan umut ediyoruz Cumhurbaşkanımızın sözü olan PTT, Demiryolları, Enerji, Şeker başta olmak üzere hepsindeki arkadaşlarımız inşallah kadroya geçer. Emeklide yaşa takılanlarla ilgili bir talebimiz var onlar da 2019’da beklentilerimizin içerisinde. Vergi ile ilgili talebimiz var. Aşağı yukarı 12 ay çalışıyorsak biz 1 ayını bir vergiye veriyoruz. Bu tüm çalışanlarımızın başında olan sorunlar. Özellikle asgari ücret ile ilgili 98 günlük bir serüven, bir süreç başladı. 17 Eylül’de ben Malatya’daki bir etkinlikte asgari ücreti 2 bin liraya çekelim, Aralık ayında da 2 bin lira üzerinde pazarlık yapalım. Yani bir basamak bizim için, nokta 2 bin liraydı. Belki mükemmel olmadı, belki süper bir şey olmadı ama belki son 30 yılın rakamsal olarak en iyi artışlarından bir tanesi oldu. Ben de asgari ücrette 3-4 bin TL demeyi biliyorum ama söylediğin ile aldığın arasında uyum olması lazım” dedi.

    “Fabrikaya bu ülkenin ihtiyacı var”

    Kiralanarak özelleşen Tank Palet fabrikası hakkında da konuşan Atalay, “Tank Palet konusunda muhataplar ile konuştum. Milli Savunma Bakanı başta olmak üzere. Bu ülkede sendikacı, işçi bu ülkede olan herkes özelleşmeye karşı durmak mecburiyetinde. Çünkü bizim asli işlerimizden bir tanesi bu. 1,8 milyon metrekarede olan devasa bir fabrika bu. Fabrikamız tank paletini, dürbününü, obüs toplarını yaparak dünyaya ihraç ediyor. Yetkililerin bu konuyla ilgili bir açıklama yaparak milletin bu sıkıntısına su serper diye düşünüyorum. Çünkü Altay tankına bu ülkenin ihtiyacı var. Altay tankı 6-7 senelik bir serüven. Bir özel sektördeydi şimdi el değiştirdi özellikle 240 tane yapılacağını biliyorum. Askerin, Milli Savunma Bakanlığının 40 tane acil filo kuracağını da biliyorum. 40 tane acil filo burada kurulsun, imkanı varsa bizim işçimizle yapılsın eğer imkanı varsa burada biz yapalım tek başımıza. Ama burada işi bittikten sonra Karasu’daki fabrikasına gitsin ki biz burada normal obüs, palet ve dürbünleri yapmaya devam edelim. Bu işçinin, Türkiye’nin, Türk-İş’in talebi, bu Sakarya’nın ve benim talebim. Fabrikanın burada kalması gerekiyor. Bu tankları, topları, tüfekleri burada yapması gerekiyor. Fabrikaya bu ülkenin ihtiyacı var” diye konuştu.

  • TBMM Başkanı Yıldırım: “TÜRK-İŞ Başkanı Atalay yanlış bir hareket içinde olmaz”

    TBMM Başkanı Binali Yıldırım, “Ergün Atalay hiçbir şekilde memleketin, milletin geleceğine yönelik yanlış bir hareketin içinde olmamıştır, bundan sonra da olmasını kimse beklemesin. Saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez” dedi.

    TBMM Başkanı Binali Yıldırım, TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay’a bir ziyarette bulundu. Görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yıldırım, son günlerde asgari ücret görüşmeleri vesilesiyle TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay’a yönelik haksız bir takım ifadeler olduğunu dile getirdi. Yıldırım, “Biz Ergün Atalay’ı iyi biliriz, Ergün Atalay, Türkiye’nin emeği, alın terinin temsilcisi olan en köklü sendikasının genel başkanı olmanın ötesinde, geçmişiyle pırıl pırıl bir insandır. Dolayısıyla hiçbir şekilde memleketin, milletin geleceğine yönelik yanlış bir hareketin içinde olmamıştır, bundan sonra da olmasını kimse beklemesin. Biz Ergün Bey’i ve arkadaşlarını 30 yıldır tanırız. Her zaman sağduyunun yanında olmuş, mesele memleket, millet olunca gerisi teferruat deyip en önce adım atmış bir kardeşimizdir. Ergün Atalay ve arkadaşlarını haksız, mesnetsiz meselelerde isnat etmek fevkalade yanlıştır. Asla bunu kabul etmemiz mümkün değildir. TÜRK-İŞ aynı çizgisinde durmaya devam edecek” şeklinde konuştu.

    Yıldırım, “TÜRK-İŞ Başkanının saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez. Bugün bu ziyaret Meclis Başkanı sıfatıyla hem bir iadeyi ziyaret hem de bu yaşananlara karşı bir cevaptır” ifadelerinde bulundu.

    Rize’de şehit olan emniyet müdürü

    Yıldırım, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin şehit edilmesine ilişkin, “Benim de yakın korumalığımı yapan Altuğ Verdi, maalesef bir polis memurunun saldırması sonucu hayatını kaybetti. Yaralanan görev arkadaşları var. Emniyet müdürümüze Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum, yaralılara da Allah’tan şifa diliyorum” mesajını verdi.

  • TBMM Başkanı Yıldırım: “TÜRK-İŞ Başkanı Atalay yanlış bir hareket içinde olmaz”

    TBMM Başkanı Binali Yıldırım, “Ergün Atalay hiçbir şekilde memleketin, milletin geleceğine yönelik yanlış bir hareketin içinde olmamıştır, bundan sonra da olmasını kimse beklemesin. Saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez” dedi.

    TBMM Başkanı Binali Yıldırım, TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay’a bir ziyarette bulundu. Görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yıldırım, son günlerde asgari ücret görüşmeleri vesilesiyle TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay’a yönelik haksız bir takım ifadeler olduğunu dile getirdi. Yıldırım, “Biz Ergün Atalay’ı iyi biliriz, Ergün Atalay, Türkiye’nin emeği, alın terinin temsilcisi olan en köklü sendikasının genel başkanı olmanın ötesinde, geçmişiyle pırıl pırıl bir insandır. Dolayısıyla hiçbir şekilde memleketin, milletin geleceğine yönelik yanlış bir hareketin içinde olmamıştır, bundan sonra da olmasını kimse beklemesin. Biz Ergün Bey’i ve arkadaşlarını 30 yıldır tanırız. Her zaman sağduyunun yanında olmuş, mesele memleket, millet olunca gerisi teferruat deyip en önce adım atmış bir kardeşimizdir. Ergün Atalay ve arkadaşlarını haksız, mesnetsiz meselelerde isnat etmek fevkalade yanlıştır. Asla bunu kabul etmemiz mümkün değildir. TÜRK-İŞ aynı çizgisinde durmaya devam edecek” şeklinde konuştu.

    Yıldırım, “TÜRK-İŞ Başkanının saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez. Bugün bu ziyaret Meclis Başkanı sıfatıyla hem bir iadeyi ziyaret hem de bu yaşananlara karşı bir cevaptır” ifadelerinde bulundu.

    Rize’de şehit olan emniyet müdürü

    Yıldırım, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin şehit edilmesine ilişkin, “Benim de yakın korumalığımı yapan Altuğ Verdi, maalesef bir polis memurunun saldırması sonucu hayatını kaybetti. Yaralanan görev arkadaşları var. Emniyet müdürümüze Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum, yaralılara da Allah’tan şifa diliyorum” mesajını verdi.

  • İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy: “Türk-İş Başkanı açıklamalarını tehlikeli buluyorum”

    Vatandaş memnuniyetini esas alan yönetim anlayışı doğrultusunda ‘izleme ve değerlendirme sistemi’ projesi uygulaması incelemesi için Kırşehir’e gelen Bakan Yardımcısı Ersoy, asgari ücretin en az 2 bin TL olması gerektiğini ifade eden Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın, “Böyle ne kadar gider? Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ne kadar gider? İşte gördük Fransa’da gitmediğini. Üç gün sonra bizim burada görür müyüz görmez miyiz? Bize bağlı” sözlerini tehlikeli bulduğunu söyledi.

    Kırşehir Valiliğinde konuşan Bakan Yardımcısı Ersoy, “Eğer böyle bir açıklama yapıldıysa ben okumadım, bilmiyorum. Her şeyden önce tehlikeli buluyorum. Gezi olaylarının masum bir hak arama meselesi olmadığını en açık ve net bir şekilde bu Gezi olaylarına katılanlar bunu provokem edenler ve başlatanlar kendileri izah etmişlerdi.

    Meselenin ağaç meselesi olmadığını siz hala anlamadınız mı? Diyenlerin söylemleri ve ifadeleri hala kulaklarımızda yine aynı şekilde Gezi olaylarına önderlik eden ve kendilerini STK olarak tanımlayan bir takım kuruluşlar, Gezi olaylarının sona ermesi için Türkiye’den neler istediklerini Türkiye’yi hangi mantıkla yönetmeye kalkışa bildiklerini bugünler çok açık görüyoruz.

    Havaalanından köprüye kadar birçok ilin Valisinden Emniyet Müdürüne kadar birçok taleplerle karşımıza gelmişlerdir. Haliyle o gün yaşadığımız hadiselerin ne basit bir asayiş meselesi nede hak arama meselesi olmadığını Türkiye’nin Mayıs ayında yakaladığı tarihin en büyük en güzel ekonomik rakamlarına karşı yükselişimizin hızımızın önünün kesilmesi hareketi olduğunu ve devam eden istikrarın bir şekilde sonlandırılması gayretinin olduğunu hepimiz hem bugün o günde farklı değerlendirmelerde bulunan birçok vatandaşımız bugün aynı değerlendirme ve kanaati taşıyor diye düşünüyorum” dedi.

    Bakan Yardımcısı Ersoy, polis jandarma ve sahil güvenliğin altyapılarının birleştirilmesi ve terörle mücadelede etkinliğe etkilerinin nasıl olacağı yönünde ki soruya ise 2018 yılı için terör örgütüne katılım oranının kuruluşundan bu güne kadar ki en düşük rakamlarda olduğunu belirtti.

    Bakan Yardımcısı Ersoy, yaptığı açıklamada, “Dağlarımızda silahlarıyla vatandaşımıza zulmeden başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere bu coğrafyada yaşayan herkesin canına,malına,ırzına ve huzuruna kasteden 13-11 yaşında ki çocukları dağlara kaçırarak istismar eden cani vahşi terör örgütü bugün sayısal olarak tarihinin en düşük noktalarına gelmiştir. Mağaralarından başlarını çıkaramaz inlerinden çıkamaz eylem yapamaz hale getirilmiştir. Jandarma, Emniyet ve Sahil Güvenliğin gerektiği yerde olacağını terör örgütünün bu yaza tarihe gömüleceğini hedefliyoruz” diye konuştu.