Etiket: Tüketin

  • Kış Ayında Boza Tüketin

    Diyetisyen Elif Bilgin, kış aylarında boza tüketilmesi önerisinde bulundu.

    Boza’nın darı irmiği, su ve şekerden üretilen alkolsüz, hafif mayalı bir içecek olduğunu belirten Diyetisyen Elif Bilgin, “Bilinen en eski Türk içeceklerinden biridir. Zengin karbonhidrat, protein ve B Grubu vitamin içeriği nedeni ile yoğun iş temposunda çalışanlar, gebeler, emziren anneler ve sporcular için enerji içeriği yüksek, besleyici,100 ml si 240 kalori içerir. Karbonhidrat ve proteinin yanı sıra birçok besin öğesini içerdiğinden besleyici özelliği nedeniyle “sıvı ekmek” olarak anılan boza; kalsiyum, demir, fosfor, sodyum, tiamin, niasin, riboflavin bakımından değerlidir. Mayalı olması içinde laktik asit oluşmasına neden olarak, mideyi koruyucu etki yaratır, sindirimi kolaylaştırır, gaz şikayetlerinin ortadan kalkmasını sağlar, kabızlığı azaltır, mide yanması gibi şikayetlerin oluşmasına engel olur. Üzerine eklenen toz tarçın ise kan şekerini düzenleyici etkiye sahiptir” dedi.

    Diyetisyen Elif Bilgin, kış aylarında sağlık için meyve, süt ve süt ürünleri, yağlı tohumlar, sahlep ve bitki çaylarının tüketiminin de faydalı olacağını belirterek şunları söyledi:

    “Meyveler: Ara öğün tercihlerinizi taze ve kuru meyvelerden yapabilirsiniz. Özellikle kış aylarında meyveler lif içeriğinin fazla olması nedeni ile hem sindirim sisteminizi düzenler hem de uzun süreli tok kalmanızı sağlar. Kış aylarının incisi vitamin deposu portakal, mandalina, kivi, greyfurt, antioksidan içeriği yüksek nar ise bağışıklık sisteminizi güçlendirir, bağırsak hareketlerinizi artırır. Kuru meyvelerin hem tüketimi pratiktir hem de gün içinde enerjik ve zinde olmanızı sağlar.

    Süt ve süt ürünleri: Protein ve kalsiyum içeriği yüksek olan süt ve süt ürünleri uzun süreli tokluk sağlar. Probiyotik yoğurtlar ve içecekler kış aylarında bağışıklık sistemi için çok faydalıdır. Mutlaka ara öğünlerde tüketilmelidir.

    Yağlı Tohumlar: Ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar yüksek lif, magnezyum, çinko ve E vitamini içeriğinden besleyici besinlerdir. Yağlı tohumlar meyvelerle birlikte tüketildiğinde kan şekerini hızlı yükselmesini önler ve uzun süreli tokluk sağlar.

    Sahlep: Yabani orkide çiçeklerinin soğanlarından elde edilir. Kışın tüketimi artan sahlep, şekersiz yapıldığında ve üzerine zencefil ve toz tarçın eklendiğinde güzel bir ara öğün tercihi olabilir. Mide şikayetlerini azaltan, öksürüğe iyi gelen güzel bir alternatiftir.

    Bitki Çayları: Siyah çay ve kahve kültürel alışkanlıklarımızdan biridir. Ancak bu çaylarda aşırıya kaçıldığında kansızlığa, kafein nedeni ile de uykusuzluğa sebep olabilir. Ihlamur, rezene, papatya, yeşil çay ve diğer bitki çaylarından tüketebilirsiniz. Yeşil çay doygunluk hissi veren hormonların artmasını sağlar. Böylece öğün aralarında içeceğiniz yeşil çay 2-4 saat tokluğunuzun sürmesini sağlar.Sağlık veren evde hazırlayacağınız çaylardan ise özellikle ayvalı ve elmalı çayları tercih edebilirsiniz.

    Çayın yanında Atıştırmalıklar: Havanın soğuk gecelerin uzun olması ile birlikte çay tüketiminin artması ile yanında mutlaka atıştırmalıklar tüketiyorsanız tercihiniz; yulaflı kuru meyveli kurabiyeleri, leblebiler, tam buğday unu veya kepekli undan yapılan galetalar olabilir. Yatmadan 2 saat önce besin tüketiminin sonlandırılıp, su tüketiminin devam ettirilmesi gerektiğini unutmayın”.

  • Gergin Ve Sinirliyseniz Kestane Tüketin

    Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, “Gergin ve sinirliyseniz kestane tüketin” önerisinde bulundu.

    Kış aylarının gelmesi ile sıcak tüketilen ve mis gibi kokan kestanelerin tezgâhlarda yerlerini aldığını dile getiren Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, “Artık akşam hazırlanan pilav içerisinde, püre olarak, kestane şekeri olarak hatta en kolayı tavada pişirerek tüketilecek. Kestane vitamin ve mineral içeriği ile birçok besine göre tercih edilme sebebidir. Öncelikle güçlü bir antioksidan olan kestane bu özelliği ile vücuda zarar veren serbest radikalleri vücuttan uzaklaştırır. Ayrıca yüksek lif içeriği nedeniyle yavaş çalışan barsak problemi yaşayan kişilerde beslenme programında tercih edilebilir. Güçlü bir potasyum kaynağı olması nedeni ile kalp kasının güçlenmesinde destek sağlar. Bu nedenle kilo vermek isteyenler belirli ölçülerde tüketebilir. Ama sağlıklı diye tüketim miktarına dikkat edilmezse kilo alımına neden olabilir. Unutmayın 3 kestane 1 dilim ekmeğe denk gelmektedir” dedi.

    “Çocuğunuz sürekli ders çalıştığı bir dönemdeyse veya siz yoğun bir iş temposunda çalışıyorsanız kestane tam size göre bir besin” diyen Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, “ Çünkü yapılan çalışmalar kestanenin hafıza üzerinde olumlu etkileri olduğunu göstermektedir. Bu etkisi dolaysıyla Alzheimer gibi hastalıklara yakalanma riskini de azaltmaktadır. Kestane içerisinde B grubu vitaminleri de vardır. B grubu vitaminlerin en önemli etkisi ise sinir sistemi üzerinedir. Eğer genel yapınız gergin veya sinirli ise sakinleşmek için yine kestane tüketmelisiniz. Soğuk kış aylarında vücut için en önemli besin öğesi olan C vitamini yine kestane içerisinde bulunmaktadır. Kestane tüketen kişilerin kış aylarında hasta olma riskleri daha az olacaktır. Ayrıca içerisinde bulunan kalsiyum hepimizin bildiği gibi kemik ve diş sağlığı açısından önemlidir. Bu özelliği ile çocuklarında belirli miktarlarda beslenme programlarında bulunmasına özen gösterilmelidir” diye konuştu.

    Kestaneyi gönül rahatlığı ile en rahat tüketilmesi gereken yerin ise öğleden sonraki ara öğünde olduğunu ifade eden Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, “Çünkü bu öğünde tüketilen kestane hem tok tutacak hem de akşam yemeğinde yemeğe saldırmanızı engelleyecektir. Kestanenin pişirilme yöntemlerine bakıldığında ise, mangalda, tavada, haşlayarak veya mikrodalgadadır. Eğer en pratik ve hızlı kestane hazırlama yöntemini tercih etmek istiyorsanız mikrodalga fırın ile kestanenin 3 dakika hazır hale gelecektir. Mangalda tercih edenlerde ise unutulmaması gereken kömürle yakın temas halinde olmamasıdır. Çünkü yakın temas halindeki kestane içerisinde vücuda zarar veren serbest radikal meydana gelir” dedi.

  • Hastalanmamak İçin Yumurta Ve Maydanoz Tüketin

    Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, hastalanmamak için yumurta ve maydanoz tüketiminin önemli olduğunu belirtti.

    Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için yumurtanın olmazsa olmaz olduğunu dile getiren Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, “Yumurta, süt, balık, ıspanak, portakal, havuç, yeşilbiber, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze ve meyvelerde bulunan A vitamini güçlü bir antioksidandır. A vitamini savunma sistemimizi güçlendirmede en önemli rolleri üstlenen bir vitamindir. Bu besinlerin belirli ölçülerde tüketilmesi hastalıklardan korunmada önemli rol oynar” dedi.

    Yorgunluğu ortadan kaldırmak için beslenmede en etkili vitaminin C vitamini olduğunu söyleyen Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, “Sebze ve meyveler C vitamini açısından zengin besinlerdir. Bu nedenle taze ve sebze meyve tüketimini artırmalıyız.

    Her Sabah Kahvaltıda ve Salatalarda Mutlaka Maydanoz Şart! C vitamini vücuttan zararlı maddelerin atılmasını sağlar, savunma sistemini güçlendirir.Yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kuşburnu gibi besinler bol miktarda C vitamini içerir. C vitamini kaybını önlemek için tüketilmeden önce hazırlanmalıdır. Özellikle yemeklerde yeşil ve kırmızı biberler bol miktarda çok öldürmeden ilave edilmelidir.

    E vitaminin vücut çalışmasındaki en önemli görevi antioksidan özelliğidir. En zengin kaynakları; fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, tahin gibi besinlerdir. Balık, balık yağı, fındık ve cevizde bulunan omega-3 yağ asitleri güçlü bir antioksidandır ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir.

    Nargiller familyasının örnek bitkisidir. Nar meyvesi ismini Latince’de ‘çok tohumlu’ anlamına gelen ‘pomegranate’den almıştır. Nar suyunda anthsiyaninler ve güçlü antioksidant flavonoidler nar suyunun rengini sağlarlar. Nar antioksidan ve anti-tümör etkisinden dolayı ilaç olarak da tanımlanabilir” diye konuştu.

  • Sağlığınız İçin Balık Tüketin

    damar hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahip olduğunu açıkladı.

    İl Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, insanların en eski besin kaynaklarının başında gelen balık ve diğer deniz ürünlerinin, sağlıklı beslenmede önemli bir yeri bulunduğu belirtildi. Protein içeriği bakımından oldukça zengin olan balığın, yumurta, et ve süt gibi iyi kaliteli protein kaynağı olduğu, vücudun bu proteinlerden daha fazla faydalandığı ifade edilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

    “Balıketi, A, D, K vitamini ve B grubu vitaminler (B1, B2, B6, B12) açısından zengindir. Balık ayrıca, iyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko mineralleri bakımından da iyi bir kaynaktır. İnsan vücudunda üretilemeyen ve bu nedenle mutlaka besinler yoluyla vücuda alınması gereken yağ asitlerinden olan çoklu doymamış yağ asitleri, eikosapentoenoik asit ve dokosaheksaenoik asidinin en önemli kaynaklarındandır.”

    “KANSERDEN KORUNMADA ÖNEMLİ ROL OYNAR”

    Çoklu doymamış yağ asitlerinin kalp-damar, şeker hastalığı ve kanser gibi önemli hastalıklara yakalanma riskini azalttığı belirtiline açıklamada, “Aeikosapentoenoik asit ve dokosaheksaenoik asidin, ülkemizde oldukça sık görülen kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli sağlık etkilerine sahiptir. Bu olumlu etkilerin sağlanabilmesi için haftada en az 2 kez 300 gram balık tüketilmesi önerilmektedir. Ancak ülkemizde balık tüketimi önerilen miktarların oldukça altındadır. Türkiye’de kişi başına balık tüketimi yılda 8 kilogram iken, dünyada ortalama 16 kilogram, Avrupa Birliği ülkelerinde 22 kilogramdır. Bu nedenle tüketiminin artırılması teşvik edilmelidir” denildi.

    “BEYNİ GELİŞTİRİR”

    İl Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Özellikle beyin gelişiminin çok hızlı olduğu anne karnından başlayan ilk 0-3 yaş dönemi için balığın ayrı bir önemi vardır. Biyolojik değeri yüksek protein ve esansiyel amino asit kaynağı olan balık, içerdiği omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri ile beyin gelişimine olumlu katkı sağlar. Bu nedenle özellikle gebelikten itibaren anne adaylarının ve 7. aydan itibaren tamamlayıcı beslenmeye başlayan bebeklerin tükettiği balığın beyin gelişimini olumlu yönde etkileyeceği belirtilmektedir. Bununla birlikte, protein içeriği zengin olduğundan diğer besinlerde olduğu gibi balık da saklama, hazırlama ve pişirme kurallarına dikkat edilmediğinde kolaylıkla bozularak sağlık risklerine yol açabilmektedir. Bu nedenle vatandaşlar besinlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde tüketilmesi konusunda bilgilendirilmelidir” ifadelerine yer verildi.

    D vitamini kaynağı olan balığın, vücudun bağışıklık sistemini de güçlendirdiği belirtilen açıklamada, “Özellikle soğuk kış günlerinde tüketilen balık, içerdiği yağ asitleri dolayısı ile bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine destek olmaktadır. Kış mevsiminde güneşten fazla yararlanılamadığı için kemik ve diş sağlığında önemli olan D vitaminin karşılanmasında yine balık tüketimi önem kazanmaktadır.

    “TAZE BALIK VE TAZE YOĞUT BİRLİKTE YENİLEBİLİR”

    Halk arasında balık ile süt ürünleri (yoğurt, ayran vb) ile bir arada tüketiminin zehirlenmeye neden olacağına dair yanlış bir kanı bulunduğu belirtilen açıklamada şu bilgilere yer verildi:

    “Oysa ki, balık ve yoğurdun her ikisinin de taze olması durumunda bir arada tüketilmesi her hangi bir sağlık problemine neden olmamaktadır. Ancak aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi önemlidir. Balık satın alırken, hazırlarken ve pişirirken dikkat edilmesi gereken önemli hususlar vardır. Balığın kalitesi, tazeliği ile ölçülür. Balık satın alırken, gözlerinin parlak ve lekesiz, solungaçlarının kırmızı-pembe, pulları ve yüzgeçlerinin diri, derisinin gergin olması ve sert etli kısmına parmak ile basıldığında parmağın bıraktığı izin hemen düzelmesi gerekmektedir. Her balık bol bulunduğu mevsimde satın alınmalıdır. Konserve balık satın alırken mutlaka etiket bilgisi okunmalı, son kullanma tarihi, Gıda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan üretim/ithalat izni bulunmasına, kutuda delik, hasar veya bombeleşme olmamasına dikkat edilmelidir. Taze balıklar satın alındıktan sonra iki saatten fazla oda sıcaklığında bekletilmemeli, pişirilinceye kadar pulları ve içi hemen temizlendikten, yıkanıp, iyice kurulandıktan sonra uygun bir kapta buzdolabı ısısında muhafaza edilmelidir. Balıkların, buzdolabı ısında 1-2 gün, derin dondurucuda ise 3-6 ay saklanması uygundur. Balık pişirmede en uygun ve sağlıklı yöntemler, buğulama, haşlama veya yağsız tavada pişirmedir. Kızartma yöntemi balığın besin değerinin azalmasına ve zararlı maddelerin oluşumuna neden olduğundan tercih edilmemelidir.

  • Sebze Ve Meyveyi Her Gün Tüketin

    Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Demirci, hastalıklara karşı savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitaminlerinden zengin, portakal, elma, maydanoz gibi sebze ve meyvelerin sıkça tüketilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yeterli protein, yeterli vitamin, yağ tüketmek suretiyle vücut hastalığa karşı direnç kazanmış olur” dedi.

    Daha fazla enerji için besleyici değeri fazla olan besinleri almanın yararlı olacağını belirten, Prof. Dr. Demirci, kışın ise turunçgil tüketimini arttırmak gerektiğini dile getirdi.

    “HASTALIKLARA KARŞI SAVUNMA SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİCİ ÖZELLİĞİ OLAN A VE C VİTAMİNİNDEN ZENGİN SEBZE VE MEYVELER TÜKETİLMELİDİR”

    Mevsim sebze meyvelerini tüketmeye dikkat edilmesini gerektiğini söyleyen, Prof. Dr. Demirci, “İnsanların yiyecekleri mevsimlere göre değişmektedir. Her şeyi mevsimine göre alıp yemek lazım. Sebze meyve tüketirken mevsim sebze ve meyvelerini tüketmeye dikkat etmek lazım. Kışın havaların soğuk olduğu için daha fazla enerji almak gerekir. Daha fazla enerji için besleyici değeri fazla olan besinleri almakta yarar var. Sağlıklı gıdaları tüketmek gerekir. Vücut direnci yüksek tutulduğu zaman, sağlıklı beslenildiği zaman hasta olma riski azalıyor. Yeterli protein, yeterli vitamin, yağ tüketmek suretiyle hastalığa karşı direnç kazanmış olursunuz. Kış aylarında dört besin grubunda bulunan çeşitli besinler en az 3 ana ve 3 ara öğünde yeterli miktarlarda alınmalıdır. Her gün mevsiminde bol meyve ve sebze tüketilmesi gerekir. Hastalıklara karşı savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamininden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketilmesi gerekir. Vücutta vitaminler depolanmaz bunun için sebzeyi meyveyi her gün bol miktarda tüketmeliyiz. Kışın turunçgillerin tüketimini artırmak gerekir. Maydanoz da C vitamini acısından zengin olduğu için sıkça tüketilebilir” ifadelerini kaydetti.