Etiket: Tüketin

  • Yaşlanmayan beyin için balık tüketin

    Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, yaşlanmayan beyin için balık tüketilmesi önerisinde bulundu.

    Gebze Medical Park Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, “Avlanma yasağının kalktığı şu haftalarda balık çeşitleri soframızdaki yerini almaya başladı. Doğal antidepresanımız olan balık yemek hem beden hem ruh sağlığımız için kendimize yapabileceğimiz en büyük iyiliklerden” dedi.

    Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük daha sık balık tüketmemiz için damak zevkimiz dışında 7 farklı sebep olarak şunları sıraladı:

    “Diyabeti geciktiriyor: Son çalışmalar balıkta bulunan omega 3 yağ asitlerinin, insülinin etkinliğini arttırarak tip 2 diyabet hastalığını geciktirdiğini ortaya koymaktadır. Özellikle balığın kas etleri arasında bulunan omega 3 yağlarının insülin aktivitesini dengelediği bildirilmektedir.

    Kalp-damar hastalıklarına fren: Yeterli balık tüketimiyle alınan omega 3 yağ asitleri, kötü kolesterol LDL’yi düşürüp, iyi huylu kolesterol HDL’yi arttırmaktadır. Aynı zamanda trigliserid seviyesini de düşürerek, kalp-damar sağlığını koruyucu etki gösterir. Omega 3, kan damarlarında pıhtı oluşumunu da engelleyerek, damar tıkanıklığını ya da damarlarda yağ birikimini önlüyor. Böylece kalp krizi ve felç riskini azaltmaktadır.

    En Doğal antidepresan: Yeterli miktarda omega 3 alımının, stres ve depresyonu daha iyi bir şekilde kontrol etmemize yardımcı olmasından dolayı balıklar doğal antidepresan olarak düşünülmektedir.

    Bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirir: Bağışıklık sistemimiz, vücudumuzda bulunan kötü huylu hücreleri baskı altında tutabilmek ve savaşabilmek için omega 3 yağ asitlerinden destek almaktadır. Meme, prostat ve kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türünde, omega 3 yağ asitlerinin olumlu etkisi olduğu bilinmektedir.

    Zeka gelişimi için: Beyin, kalp, damarlar ve gözlerin sağlıklı gelişmesinde önemli rol oynayan omega 3, anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimi için elzem bir yağ asididir. Anne sütüyle beslenen çocukların problem çözme yeteneklerinin, okuma, telaffuz ve yazma becerisinin daha iyi olduğu görülmüştür. Bu nedenle gebelik ve emzirme sürecindeki annenin de yeterli balık tüketmesi önemlidir.

    Yaşlanmayan beyin için: Düzenli omega 3 bakımından zengin balık tüketenlerin, beyin yaşlanması daha yavaş olmaktadır. Yetersiz balık tüketenlerin ilerleyen yaşlarda alzheimer ve demans gibi hastalıklara yakalanma riski daha yüksektir.

    Pişirme yöntemine dikkat: Balık besin değerini ızgara veya kömürde pişirme ile kaybeder bu sebeple balığı kağıtta buğulama ya da fırında pişirin. Balığın zayıflamada da etkisinin olmasını istiyorsanız sebzeler ile beraber fırında düşük ısıda uzun süre pişirmelisiniz.”

  • Gribe karşı ’doğal ürün tüketin’ uyarısı

    Uzmanlar, bitkisel ürünlerin kış aylarında bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağladığını ifade ederek, zerdeçal, adaçayı, sarımsak gibi doğal ürünlerin tüketilmesini öneriyor.

    Soğumaya başlayan hava ile birlikte gribal enfeksiyonlarda da artış yaşanıyor. Uzmanlar, bağışıklık sistemini güçlendirmek için doğada bazı besinlerin tüketilmesi önerirken, bağışıklık sisteminin desteklenmesi ve güçlendirilmesiyle, hastalıklara karşı direnç kazanarak soğuk algınlığı, grip ve diğer hastalıklardan korunmanın kolay olduğunu belirtiyor. Medical Park İzmir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Baysal Yusuf, “Bağışıklık sistemini güçlendirmek için iyi dinlenmek, beslenmeye dikkat etmek ve stresten uzak durmak çok önemli. Bunların yanında bağışıklık sistemini güçlendiren bitkilerden de destek almak faydalı olacaktır” dedi.

    Neler tüketmek gerekli?

    Yusuf, zerdeçalın özellikle iltihap giderici ve bağırsak destekleyici özellikleri ile soğuk algınlığında tüketilmesi gerektiğini ifade ederek, “Grip kaynaklı oluşan bulantı durumunu azaltıcı etkisi de vardır. Kullanırken miktara dikkat edilmelidir. Süte eklenerek de tüketilebilir. Zerdeçal, içerdiği ‘curcumin’ maddesi ile antikanserojen etki göstermektedir. Her gün bir tatlı kaşığı bal ile zerdeçalı öksürük ve soğuk algınlığında tüketebilirsiniz” şeklinde konuştu.

    Diyet Uzmanı Fatma Baysal Yusuf, şöyle devam etti:

    “Adaçayı antiseptik özelliği nedeniyle özellikle boğaz ağrısına iltihap azaltıcı özelliği sahiptir. Demlenmiş adaçayını ılıtılmış olarak gargara şeklinde kullanabilirsiniz. Ayrıca sarımsağın içindeki ‘allisinin’ güçlü bir antioksidandır. Bu nedenle zeytinyağlı yemeklerinize çiğ halde veya ezerek ekleyin. Sahip olduğu içerik ile enfeksiyon durumlarında da sarımsak büyük bir destekçiniz olacaktır.”

  • Etten sonra limon, tatlıdan sonra sirke tüketin

    Diyetisyen Derya Zünbülcan, Kurban Bayramı’nda yenilen etten sonra limon, tatlıdan sonra ise sirke tüketilmesi önerisinde bulundu.

    Diyetisyen Derya Zünbülcan, Kurban Bayramı nedeniyle sağlıklı beslenme konusunda uyarılarda bulundu. Kurban Bayramı’nda tüketilen protein, et ve tatlı miktarının oldukça fazla olduğunu belirten Zünbülcan, etten sonra limon, tatlıdan sonra ise sirke tüketilmesi gerektiğini söyledi. Fazla yağ ve tuz tüketiminin kan basıncını artırdığını, hipertansif krizler ve kalp krizi gibi sağlık problemleriyle karşılaşılabilineceğini ifade eden Zünbülcan, “Tatili kilo almadan geçirebilmek, hipertansif krizlerden korunmak için kullanılabilecek iki özel besin vardır. Bunlardan biri sirke, diğeri ise limondur” dedi.

    “Düzenli olarak limon tüketilmeli”

    Limonun, önemli bir antioksidan olan vitamin C açısından zengin olduğunu vurgulayan Zünbülcan, “Etin kanserojen etkilerinin azaltılmasında fayda sağlar, toksinleri uzaklaştırır, yağ emilimini azaltır, cildi canlandırır, bedeni dezenfekte eder. Bayram sonrasında vücutta su tutulmasını yani ödem problemini engeller, kadınların selülit ile savaşmasında yardımcı olur. Fazla et tüketen kişiler etin vücutta oluşturabileceği hasardan korunmak için her gün düzenli olarak limon tüketmelidir. Limonun suyunu sıkarak yemeklerden sonra içebilir veya kabuğunu rendeleyerek salataya ilave edebilirsiniz. Böylece kurban etinin hazmı kolaylaşır, hipertansif ve kanserojen etkileri azalır. Ancak tüm bu olumlu özelliklerin yanında unutulmaması gereken önemli bir nokta vardır. Limon kan sulanmasını artırır bu nedenle kan sulandırıcı veya tansiyon ilacı kullanıyorsanız aşırı limon tüketimi sağlığınız adına istenmeyen etkilere neden olabileceği için bir uzmana danışarak tüketmelisiniz” diye konuştu.

    “Sirke veya tarçınlı süt”

    Bayramda yaşanılan bir diğer önemli sorunun kan şekerindeki dalgalanmalar olduğunu dile getiren Zünbülcan, şöyle konuştu: “Özellikle diyabet, reaktif hipoglisemi, insülin direnci gibi hastalıklara sahipseniz tabağınıza aldığınız tatlılara çok dikkat etmelisiniz. Çünkü tüketilen tatlı kan şekerini hızlı ve kontrolsüz bir şekilde yükseltir. Böylece hızlı acıkır ve daha fazla tatlı yemek istersiniz. Bunun önüne geçmenin en önemli anahtarı tatlı tüketim miktarını en aza indirmektir. Tüketim miktarını en aza indirdikten sonra yine de tatlı tüketmek istiyorsanız tatlıdan sonra sirke veya tarçınlı süt tüketmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz. Diabetes Care’da 2007 yılında yayınlanan bir makaleye göre sirkenin içerdiği asetik asit antiglisemik etki gösterir ve gastrik boşalma dediğimiz mide boşalma süresini uzatır. Böylece tatlı tüketiminden sonra oluşan hızlı acıkma ve fazla yeme isteğinin önüne geçebilirsiniz. Kurban Bayramı’nda sağlığı korumanın diğer yolları besin seçimi, bayram sofrasının doğru şekilde kurulması, tatlı tüketimi, gıda güvenliği, etlerin saklanması, hazırlanması ve doğru pişirme yöntemlerine dikkat etmektir.”

    Bayram için öneriler

    Zünbülcan, bayramı sağlıklı geçirmek için şu önerilerde bulundu: “Günde bir öğünden fazla et tüketmemeye özen gösterin. Kavurma veya kızartma yöntemiyle pişirilen etin sindirimi zor olduğu için kızarmış, soslu et yemekleri yerine haşlanmış veya ızgara etler tercih edin. Bayram yemeğimizi özellikle kurban etinin yağsız tarafından pişirmeye dikkat edin. Tek öğün ve fazla miktarda alınan her besin kalp hastalarında ani şikayetlere sebep olabilir. Az az ve sık sık beslenin. Etin yanına hamur işi ve pilav yerine buharda pişmiş sebzeler, çok az zeytinyağı ilave ederek hazırlanan sebze yemekleri, salatalar ile daha düşük kalorili, hafif ve sağlıklı menüler hazırlayın. İkram edilen tatlıların fazla kilolara dönüşmemesi için doğru tercihler yaparak bayramdan kilo almadan çıkmaya çalışın. İçlerinde çok fazla yağ, şeker, un bulunan kek, kurabiye, börek ve baklava gibi yiyecekler, bayram günlerinin vazgeçilmezi çikolatadan uzak durun. Bayram da olsa tatlı tercihlerinizi sütlü, meyveli hafif tatlılardan yana kullanarak meyve salataları, light dondurmalı meyve tatlıları veya light sütlü tatlılar tercih edin.”

    Kalori cetveli

    Zünbülcan, 100 gram baklavanın 410 kalori, bir kase muhallebinin 350 kalori, 100 gram irmik helvasının 304 kalori ve bir adet şekerparenin ise 145 kalori olduğunu da sözlerine ekledi.

  • Bayramda kendi elinizin büyüklüğü kadar et tüketin

    Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Üçkaya, Kurban Bayramı öncesinde et ve tatlı tüketiminin fazlasının çeşitli hastalıkları tetikleyebileceği konusunda önemli uyarılarda bulunarak, herkesin kendi elinin büyüklüğünü geçmeyecek oranda et tüketmesi gerektiğini söyledi.

    Kurban Bayramı’nda herkesin, kendi eli büyüklüğünde et tüketmesi gerektiğine dikkat çeken Özel İzmir Egepol Hastanesi Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Üçkaya, “Kurban Bayramı’nda herkes kendi vücut yapısına uygun bir şekilde ölçülü olarak et tüketmelidir. Kendi elinizin büyüklüğünü geçmeyecek şekilde bir diğer deyişle, 5 – 6 köfte, 150 gram et gibi porsiyonlarla beslenmeli. Bu beslenme, günde 2 öğünü geçmemeli” diye konuştu.

    Aşırı protein ve karbonhidrat ile beslenmenin gut ve hipertansiyon gibi hastalıklara davetiye çıkardığını belirten Üçkaya, vücudun bu besin gruplarını sindirmekte zorlandığını söyledi.

    “Mangal yerine haşlama et tüketin”

    Etler pişirilirken ilave tuz kullanılmamasının da önemli olduğu bilgisini veren Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Üçkaya, etlerin haşlama veya fırınlama yöntemiyle pişirilmesi gerektiğini dile getirdi.

    Türkiye’de yaygın olan mangal kültürünün de, özellikle kolon kanseri riskini artırdığını hatırlatan Üçkaya, yanık et tüketiminden kaçınılması gerektiğini ve etin yanında tüketilen tatlı gazlı içeceklerden de uzak durulmasının önem taşıdığını kaydetti.

    Türkiye’de obezite oranı artıyor

    Günümüzde karbonhidrat açısından zengin, tahıl ve hububat grubunu kapsayan besinlerin tüketiminin de yaygınlaştığını söyleyen Dr. Üçkaya, modern yaşam tarzının getirdiği hareketsizlik ve farklı yiyeceklere kolay bir şekilde ulaşmanın obeziteye yol açtığını; Türkiye’de obezitenin yüzde 43 oranında olduğunu vurguladı.

    Tek başına diyet ve sporun kilo vermede yetersiz kaldığını da ifade eden Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Üçkaya, kilo vermek ve sağlıklı bir bedene kavuşmak isteyenlerin mutlaka bir endokrinologa başvurarak yaşam tarzı değişikliğine gitmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

  • Yaşlanmaya karşı ceviz tüketin

    Sağlık açısından faydalı olan birçok besinin aynı zamanda cilt içinde yararlı olduğunu ifade eden Dr. Ata Nejat Ertek, “Yaşlanmaya karşı ceviz tüketin” önerisinde bulundu.

    Dermatec Polikliniği Dermatoloji Uzmanı Dr. Ata Nejat Ertek, sağlıksız ve kötü beslenmenin tüm vücudu olumsuz etkilediği gibi cildinde hızlı yaşlanmasına neden olduğunu belirterek, “Tek yönlü beslenme çok yanlış, ihtiyacınız olan tüm vitaminleri yeteri kadar almalısınız. Bu nedenle dengeli ve sağlıklı beslenmenizde fayda var. Sofranızda lifli gıdaların ağırlıklı olmasına özen gösterin. Şekeri ve tuzu mutlaka azaltın. Sık sık sebze ve meyve tüketin. A,E ve C vitaminlerini sıklıkla tercih edin” dedi.

    E vitaminin yaşlanmaya karşı en etkili vitaminlerden biri olduğunu kaydeden Dr. Ata Nejat Ertek, “Hücre yenileyicidir ve hücrelerin daha uzun yaşamasını sağlar. Ayrıca vücuttaki oksijenin en iyi şekilde kullanılmasını sağlar. E vitamini; ceviz, fındık-fıstık, tohumlar, soya, et, balık, yeşil yapraklı sebzeler ıspanak, kuşkonmaz, elma, yumurta ve tahıllarda mevcuttur. C vitamini de yaşlanmaya karşı savaş açar ve kırışıklıkların oluşmasını azaltır. En çok yeşilbiber, turunçgiller, çilek, domates, kivi ve maydanozda bulunur. Yine patates, mantar, yumurta, ayçekirdeği, balık, sarımsak ve ette bulunan selenyum da hücreleri korur ve güçlü bir antioksidandır” şeklinde konuştu.

    İnsan vücudunda yaşlanmanın 25-30 yaş arasında start aldığını ifade eden Dr. Ertek, “Bu nedenle beslenmenize dikkat etmeniz dışında bu yaşlardan itibaren cilt tipinize uygun bir nemlendirici seçmenizde ve kullanmanızda yarar var” dedi.