Etiket: Tüketin

  • Yaşlanmaya karşı lifli gıdalar tüketin

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Ata Nejat Ertek, yaşlanmaya karşı lifli gıdaların tüketilmesi önerisinde bulundu.

    Dermatec Polikliniği Dermatoloji Uzmanı Dr. Ata Nejat Ertek, “Sağlıksız ve kötü beslenme tüm vücudu olumsuz etkilediği gibi cildinde hızlı yaşlanmasına neden olur. Tek yönlü beslenme çok yanlış, ihtiyacınız olan tüm vitaminleri yeteri kadar almalısınız. Bu nedenle dengeli ve sağlıklı beslenmenizde fayda var. Sofranızda lifli gıdaların ağırlıklı olmasına özen gösterin.” dedi.

    Şeker ve tuzun mutlaka azaltılması gerektiğine dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Dr. Ata Nejat Ertek, “Sık sık sebze ve meyve tüketin. A, E ve C vitaminlerini sıklıkla tercih edin. E vitamini yaşlanmaya karşı en etkili vitaminlerden biridir. Hücre yenileyicidir ve hücrelerin daha uzun yaşamasını sağlar. Ayrıca vücuttaki oksijenin en iyi şekilde kullanılmasını sağlar. E vitamini; ceviz, fındık-fıstık, tohumlar, soya, et, balık, yeşil yapraklı sebzeler ıspanak, kuşkonmaz, elma, yumurta ve tahıllarda mevcuttur.

    C vitamini de yaşlanmaya karşı savaş açar ve kırışıklıkların oluşmasını azaltır. En çok yeşilbiber, turunçgiller, çilek, domates, kivi ve maydanozda bulunur.

    Yine patates, mantar, yumurta, ayçekirdeği, balık, sarımsak ve ette bulunan selenyum da hücreleri korur ve güçlü bir antioksidandır.

    Yaşlanma 25-30 yaş arasında başlar; Yaşlanma ise 25-30 yaş arasında başlar. Bu nedenle beslenmenize dikkat etmeniz dışında bu yaşlardan itibaren cilt tipinize uygun bir nemlendirici seçmenizde ve kullanmanızda yarar var.” diye konuştu.

  • Uzmanlardan iftarla sahur arasında bol miktarda su tüketin uyarısı

    Üroloji Uzmanı Op. Dr. İskender Nesimioğlu, Ramazan ayında iftarla sahur arasında bol miktarda su tüketilmesi gerektiğini söyledi.

    Konya Hospital Üroloji Uzmanı Op. Dr. Nesimioğlu, Ramazan ayının gelmesiyle birlikte oluşabilecek rahatsızlıklar ve dikkat edilmesi gereken durumlar hakkında bilgi verdi. Op. Dr. İskender Nesimioğlu, “İslam aleminin en önemli aylarından Ramazan ayı içerisinde bulunuyoruz. Bu ayın en önemli özelliği oruç ibadetinin yerine getirilecek olmasıdır. Bu güzel ibadeti yerine getirirken elbette sağlığımıza veya sağlığımıza zararlı olabilecek bir takım şeylerden kaçınmamız gerekir. Özellikle mevsim itibariyle günün uzun olması ve aynı zamanda hava sıcaklığının çok fazla olması bir takım sonuçlara yol açabilir. Bundan dolayı oruç tutan kişilere bizim önerebileceğimiz en önemli şey iftarla sahur arasında bol miktarda su tüketmeleridir. Bu tüketmeyi çok ani aşırı bir şekilde değil de iftarla sahur arasında mümkün olduğu kadar azar azar, 2 litreyi bulacak şekilde tüketilmesi çok önemlidir. Tek başına su değil, suyun içerisindeki mineraller de çok önemlidir. Bu yüzden de meyve ve sebzeye ağırlık vermeleri ayrıca faydalıdır. Eğer mümkünse mutlaka sahura kalkılmalı çünkü su içme süresini, sahurdan sonra su depolama süresini arttırma açısından faydalıdır” dedi.

    “Sahurda mümkün olduğu kadar ağır yiyeceklerden kaçınmalı”

    Metabolik hastalıkları olan vatandaşların oruç tutmadan önce uzmanlara başvurmaları gerektiğini söyleyen Nesimioğlu, “Özellikle bizim oruç tutan vatandaşlarımıza söyleyeceğimiz şu; böbrek hastalığı varsa, şeker hastalığı gibi metabolik hastalıkları varsa mutlaka oruç tutmadan önce bu konuyla ilgili uzmana danışmaları çok önemlidir. Çünkü susuzlukta en çok etkilenen organ böbreklerimizdir. Basit bir hata örneğin ’yok bana bir şey olmaz, ben tutarım’ gibi gerekçeler maalesef çok kötü sağlık problemleriyle kişileri karşı karşıya getirebilmektedir. Bundan dolayı biz böbrek rahatsızlığı olanlara mutlaka oruç tutmadan önce bir uzman hekime görünmeleri, gerekiyorsa detaylı bir kontrolden geçmeleri gerekir. Bilindiği gibi vücut ve sağlığımız bize bir emanettir ve bunu mutlaka çok iyi bir şekilde korumamız gerekir. Günün sıcak olmasından dolayı sahurda mümkün olduğu kadar ağır yiyeceklerden kaçınmalı, yağlı, kızartmalı, tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalı. Sıcak havalarda eğer zorunlu değilse güneş altına çıkılmamalı ve fiziksel aktivitelerden uzak durmalıyız. Çünkü bunlar su kaybını arttırır ve su kaybı da en çok böbreklere zarar verir” ifadelerini kullandı.

  • Kurban etini kesildikten 12 saat sonra tüketin uyarısı

    Diyetisyen Cansu Kargu, kurbanların kesildiği ilk gün rigor mortis (ölüm katılığı) oluşacağından 12-24 saat bekletilip sonarsında tüketilmeye başlanması gerektiğini söyledi.

    Kurban Bayramı’nda tüketilecek et miktarı ve tatlılar, hamur işleri, şeker tüketimi konusunda uyarıda bulunan uzmanlar sağlık sorunu yaşanmaması için dengeli beslenmeyi öneriyor. Diyetisyen Cansu Kargu, bayram sabahı hafif bir kahvaltı ile güne başlanılması önerisinde bulunarak ağır yağlı hamur işleri ya da yeni kesilmiş et veya sakatatıyla mide zorlanmaması gerektiğini söyledi.

    Kargu, gün içerisinde tüketilecek et miktarı ise özellikle kolesterol ve tansiyon açısından sorun çıkaracağı düşünülerek kesinlikle abartılmaması gerektiğini belirterek, “Çok spor yapmayan bir insanın günlük ortalama et ihtiyacı ortalama 4-6 porsiyon kadardır. Bunun 1-2 tanesini kahvaltıda yumurta-peynir olarak tükettiğini düşünürsek 3-4 porsiyon et hakkı kalır. Bu da yaklaşık 3-4 dolu yemek kaşığı kavurmaya ya da 3-4 küçük boy biftek etine tekabül eder. Bu miktarın iki öğüne bölünerek tüketilmesi sağlık açısından daha faydalı olacaktır” dedi.

    Kurban etini 12-24 saat dinlendirin uyarısı

    Kargu, kurbanın kesildiği ilk gün rigor mortis (ölüm katılığı) oluşacağından 12-24 saat bekletilip sonrasında tüketilmeye başlanması gerektiğini ifade ederek,”Etimiz eğer kavurma yapılacaksa; kendi yağında kavrulmalı içerisine ekstra yağ katılmamalıdır. Kalp damar hastalığı olanlar, kolesterol problemi yaşayanlar ayrıca dikkat etmeli sakatat tüketiminden kaçınmalıdırlar. Etimizi yanında bol salata ile tüketmek demir emilimini artırmamıza ayrıca yardımcı olacaktır. Hayvan il kesildiğinde vücudunda ölüm katılığı anlamına gelen rigor-mortis oluşur. Bu durumu almak için et tüketilmeden önce 12-24 saat bekletilmelidir. Rigor Mortis durumunda tüketilen ya da direkt şoklanan etler sert olur ve vücutta sindirim problemlerine yol açar” diye konuştu.

    Kargu, bayram ziyaretlerinde ikramların yanında gelen asitli içecek, hazır meyve suları gibi içecekleri kesinlikle hayır denilmesi gerektiğinin altını çizerek,”Onlar yerine; maden suyu, ayran, şekersiz çay-kahve tercih etmeliyiz ve bunları tüketirken en önemlisi 2-3 litre su içmeyi ihmal etmemeliyiz. Özetle bir kurban bayramı günü nasıl olmalı? Güne hafif bir kahvaltı il başlanmalı. Kahvaltı-öğle yemeği arasında minik bir ara öğün yapılmalı. Kurban etinden yenilecek miktar öğle ve akşam yemekleri arasında paylaştırılmalı. Et yanında bol salata tüketilmeli. Ziyaretlere sunulan ikramlara hayır denilebilmeli, özellikle zayıflama diyetlerinde tatlı tüketiminden uzak durulmalı. Etin yanında illa pilav tüketilecekse bu pirinç değil bulgur pilavı olmalı. Gün içerisinde bol su tüketilmeli. Gideceğimiz yere mümkün olduğunca yürüyerek gidilmeli, fiziksel aktivite artırılmalı. Asitli içecek ve meyve sularından uzak durulmalı onlar yerine ayran, maden suyu, şekersiz çay kahve ve su tüketilmeli” şeklindeki ifadelere yer verdi.

  • Eti sebze ile tüketin

    Diyetisyen Kübra Nur Ak, etlerin C vitamini içeriği yüksek olan sebzelerle birlikte pişirilmesi veya etlerin yanında sebzelerin de tüketilmesinin oldukça önemli olduğunu söyledi.

    VM Medical Park Samsun Hastanesi Beslenme ve Diyet Kliniği’nden Dyt. Kübra Nur Ak, Kurban Bayramı’nda nasıl beslenilmesi gerektiği hakkında açıklamalarda bulundu. Dyt. Ak, “Bayramlar tüm aile bireylerinin bir araya geldiği sevgi ve neşe dolu sofraların etrafında toplanılan, toplumumuz için manevi değeri çok yüksek olan günlerdir. Bu değerli günleri en sağlıklı ve mutlu bir şekilde geçirmek sizlerin elindedir. Kurban Bayramı’nda sağlık, kurbanlığın kesim aşamasında başlar. Uygun koşullarda kesilmeyen kurbanlık hayvanlardan insanlara tenya, salmonella, tüberküloz, şarbon gibi hastalıkların bulaşma riski çok yüksektir. Kurban Bayramlarında en sık yapılan yanlış; kurban etinin kesildikten sonra hemen tüketmesidir. Kurban eti kesimden sonra en az 24 saat buzdolabında bekletilmelidir. Çünkü; yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertlik hem pişirmede hem de sindirimde zorluk yaratarak midede şişkinlik ve hazımsızlık gibi sıkıntılara neden olacaktır. Özellikle mide rahatsızlıkları çeken bireyler, eti 24 saat bekletmeden tüketmemelidir. Kesildikten sonra buzdolabında en az 24 saat bekletilen et daha kolay pişer, daha lezzetli olur ve daha kolay sindirilebilir” dedi.

    Et tüketiminin artmasıyla yükselen kolesterole değinen Diyetisyen Kübra Nur Ak, “Kurban Bayramı süresince gün içerisinde birden fazla kez et tüketilir. Et tüketiminin artması gün içerisinde alınan doymuş yağ ve kolesterol alımını da arttırır bu durum kalp-damar sağlığını tehdit eder. ‘Et Kavurma’ Kurban Bayramlarının geleneksel lezzetidir fakat pişirme yöntemi olarak; haşlama, fırınlama ve ızgara gibi yöntemler tercih edilmelidir. Kavurma yapılacaksa da; etin bol sebze ve baharatlar eşliğinde kendi suyunda pişirilmesi en sağlıklı pişirme yöntemidir.Etlerin hepsi hemen tüketilemeyeceğinden derin dondurucularda saklanır, doğru saklama yöntemlerinin kullanılması ile hem besin öğelesi kayıpları en aza indirilir hem de mikroorganizmaların çoğalması engellenmiş olur. Etler; kıyma, kuşbaşı gibi küçük parçalara ayrılıp tek pişirimlik miktarlarda buzdolabı poşetlerine koyularak buzdolabında (eksi 2 derecede) birkaç hafta, derin dondurucuda ise (eksi 18 derecede) daha uzun süre saklanabilmektedirler” diye konuştu.

    Etin vücuda yararı konusunda bilgilendiren Diyetisyen Ak, “Etler yüksek ve iyi kalite protein içeriği ile vücudumuzun temel yapı taşı olan proteinlerin en önemli kaynağıdır. Etler iyi kalite proteinin yanı sıra yağ, çeşitli vitaminleri (B12, B6, B1 ve A vitamini) ve mineralleri (demir, çinko, fosfor, magnezyum) de bünyesinde barındırır. Fakat etler E ve C vitaminlerini içermezler. Bu sebeple etlerin C vitamini içeriği yüksek olan sebzelerle birlikte pişirilmesi veya etlerin yanında sebzelerin de tüketilmesi oldukça önemlidir. Bu şekilde öğünde hem besin çeşitliliği sağlanır hem de sebzelerde bulunan C vitamini ette bulanan demir mineralinin biyo yararlılığını artırır. Mangalda etin ateşe çok yakın olması B1, B12, folik asit gibi vitaminlerin kaybına sebebiyet vermekle beraber çok yüksek ısıya uzun süre maruz kalan etlerde çeşitli kanserojen maddelerin oluşumu meydana gelir. Bu sebeple kayıpların en aza indirilmesi için sağlıklı pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Gidilen bayram ziyaretlerinde; size verilen ikramlardan küçük miktarlarda tüketin, meyve suları yerine açık çay tercih edin, şekerlemeler ve tatlılardan mümkün olduğunca uzak durun. Bayram sabahı güne mutlaka her grup besin öğesini içeren hafif bir kahvaltı ile başlanmalıdır. Kurban Bayramı’nda da; sağlıklı beslenmenin temel prensiplerine, yiyecek seçimine, porsiyon kontrolüne ve besin gruplarının dengeli tüketimine özen gösterilmelidir” şeklinde konuştu.

  • Aşırı sıcaklarda “sıvı” değil “su” tüketin

    Son dönemlerde yaşanan aşırı sıcak havalarda vücuttaki su kaybının telafi edilmesi için sıvı tüketiminin üzerinde sıklıkla durulurken, uzmanlar ise “sıvı” değil, direkt olarak “su” tüketilmesi gerektiğini söyledi.

    Son yılların en sıcak yazlarından biri yaşanırken, aşırı sıcak ve nemli havalar, vücutta terleme yoluyla yaşanan sıvı kaybının nasıl telafi edileceğini de gündeme getirdi. Sıvı tüketiminin çok büyük önem taşıdığı tartışıladursun, uzmanlar bu havalarda herhangi bir sıvı içecekten çok, özellikle bol miktarda su tüketilmesinin çok daha doğru olduğunu ifade etti.

    “Çay, kahve ve gazlı içecek sıvı sayılamaz”

    Özellikle gençlerde yoğun görülen gazlı içecek, meyve suyu, çay ve kahve tüketimine dikkat çeken İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayhan Olcay, “Bu içeceklerde bol miktarda katkı maddesi ve şeker bulunuyor. Susuzluk hissini geçici olarak gideriyor olsa da, hem sonrasında daha da fazla susuzluk hissi loluşturuyor, hem de vücudun sıvı ihtiyacını doğru bir şekilde karşılamıyor. Dolayısıyla bunları sıvı kategorisinde değerlendirmek pek mümkün değil. Bu nedenle vücudun yaşadığı sıvı kaybının telafisinin bu tip içeceklerle sağlanması doğru bir davranış değil. Kafeinli içecekler ve özellikle de alkol de vücudun dengesini bozabiliyor. Bu nedenle sıcaklarda yaşanan sıvı kaybını bilhassa suyla telafi etmek ve günde en az 2,5 ilâ 3 litre su içmek gerekir” dedi.

    Kronik hastalığı olanlar ne yapmalı?

    Aşırı sıcakların başta kalp, tansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkları olanlar için büyük tehdit oluşturduğunu ifade eden Doç. Dr. Olcay, “Özellikle pıhtıya bağlı damar tıkanıklığı sorunu yaşayan hastaların daha da dikkatli olması gerekiyor. Bu sorunu yaşayan hastalar, bilhassa stent, by-pass, anjiyoplasti ve kapakçık ameliyatı gibi müdahaleler geçirmişlerse, genelde kan sulandırıcı ilaçlar kullanırlar. Aşırı sıcak havalar da kanın yoğunlaşmasına neden olur ve pıhtı riskini artırabilir. Bu nedenle bu hastalar aşırı sıcaklarda ilaçlarına büyük özen göstermenin yanında, günlük en az 2,5 ilâ 3 litre su tüketiminde bulunmak durumundalar. Aksi takdirde kalp krizi kaçınılmaz olabilir. Diyabet ve tansiyon gibi rahatsızlıkları bulunan kişiler de ilaçlarına dikkat etmekten başka, bol miktarda su tüketimini unutmamalı. Bundan başka yine bu dönemde kan şekerini artırabilecek yağlı ve kalorili yiyeceklerden çok, sebze ağırlıklı beslenmeye dikkat edilmeli” ifadelerini kullandı