Etiket: tüketim

  • Yılbaşı Akşamı Yaşanan Tüketim Çılgınlığı, Geri Dönüşümcülere Ekmek Kapısı Oldu

    Hava sıcaklığının 3 dereceye düştüğü turizm kenti Antalya’da yeni yıl kutlamaları yapılırken, diğer tarafta geri dönüşümcüler çöp konteynerlerinden topladıkları kağıtlarla geçimini sağlamaya çalışıyor.

    Yeni yıla saatler kala turizm kenti Antalya’da eğlence mekanları doldu taştı. Hava sıcaklığının 3 dereceye kadar düştüğü kentte, yılbaşı akşamı yaşanan tüketim çılgınlığı geçimlerini sağlamak için yollara düşen geri dönüşümcülere ekmek kapısı oldu. Ellerine eldivenlerini, başına beresini takan geri dönüşümcüler soğuk havaya rağmen çöp konteynerlerini dolaştı. Çekme arabaları ile tek tek konteynerleri dolaşan geri dönüşümcüler, topladıkları atıkları arabalarındaki çuvala doldurdu.

    “400 KONTEYNERE BAKIYORUM”

    Çöp konteynerlerinden topladığı atıkla 5 kişiyi geçindiren Selami Özer, “İnşaatta çalışıyordum. Suriyelilerin gelmesiyle bizi işten çıkardılar. Ondan sonra bu işe başladım. Akşam beşten sabah sekize kadar çöp topluyorum. 40 kilometre yol yapıyorum. Yaklaşık 300-400 konteynere bakıyorum. Sonra sabah seçim yapıyorum. Ardından satıp 40-45 lira para kazanıyorum. Bugün yılbaşı olup olmaması bizim için önemli değil. Bakmakla yükümlü olduğum kişiler var. Sorumluluğum var. Bir kişinin eve ekmek götürmesi gerekiyor. Mecbur çalışacağız. Ellerim kulakların üşüyor ama mecbur yapmak zorundayım. Çalışmak zorundayım. Başka çaremiz yok” diye konuştu.

    50 LİRA KAZANIYOR

    Geri dönüşümcü Suriyeli Akrime Doham da yeni yılı çöp konteynerleri başında ve ülkesinden ayrı geçirdiğini belirterek, “Sabaha kadar çöp topluyorum. Anne babamla beş kişiye bakıyorum. Sabaha kadar çalışmam sonucunda 45-50 lira kazanıyorum” şeklinde konuştu.

    AİLESİ SURİYE’DE

    Yeni yılı çalışarak karşılayan Suriyeli Abdullah Mohammed ise, ülkesinde ziraat mühendisi olduğuna değinerek, “Savaş nedeniyle Türkiye’ye geldik. Ailem Suriye’de kazandığım parayı onlara gönderiyorum. Türkiye’de bize iyi davranıyorlar. Hava soğuk ama biz çalışmak zorundayız” dedi.

  • AŞK İÇİN BUNLARI TÜKETİN !

    Çıkardığı ‘Beden Aklıyla Zayıfla’ adlı kitabıyla dikkatleri üzerine çeken Dr. Fevzi Özgönül, “14 Şubat Sevgililer Gününde; Aşkınızı ateşlemek için yapmanız gereken tek şey, aşk tanrısı Eros’un okunun size ve sevdiğinize saplanmasını beklemek yerine, aşk hormonu olan oksitosin seviyenizi arttırmaktır.” dedi.

     

    Dr. Fevzi Özgönül, “Aşık birisi mutludur, gelecekten umutludur, kendisine güveni vardır ve sosyaldir. Ertesi gün uyandığında hala aşıktır. Aşk hormonu olarak bilinen beynin hipotalamus diye adlandırılan bölgesinden salınan oksitosin kişide; öz güveni arttırır, böylece fazla kilolu bile olsanız bunun bir önemi olmadığını düşünüp kendinizle barışık olursunuz. Oksitosin düzeyi arttıkça sosyal ortamlarda rahat hareket edemeyen ve sıkılan kişilerde sosyalleşme yetenekleri artar.Özellikle erkeklerde sevdiğine karşı sadakati arttırır.Koruyucu güdüleri harekete geçirir. Oksitosin stresi azaltır. Cinsel uyarılmayı arttırır. Oksitosin düzeyi arttıkça, sevdiği kişiyi, başkalarından daha çekici bulmaya başlar. Aşık kişilerin ağrı eşiği yüksektir ve kolay kolay ağrı hissetmezler.Gece uykularında düzelme ve daha dinç güne başlamayı sağlar.” diye konuştu.

     

    OKSİTOSİN SEVİYEMİZİ NASIL ARTTIRIRIZ?
    KUCAKLAŞIN : En kolay yol birbirine sarılmaktır. Sarılmak ve kucaklaşmak birbirini seven her iki kişide de oksitosin seviyesinde anlamlı yükselmelere eden olur.
    HAYAL KURUN:Birlikte gelecek için hayal kurmaya çalışın, gelecek için ne kadar çok hayal kurarsanız birbirinize olan aşkını o derece alevlenecektir.
    BOL BOL GEZİ ve EĞLENİN: Sevdiğiniz ile birlikte partilere katılın, orada dans edin, zıplayın, enerjinizi tüketmek için elinizden geldiğince fiziksel aktivite yapın bu her iki tarafta da oksitosin düzeyini en üst seviyeye çıkaracaktır.
    BİRLİKTE SPOR YAPIN veya EL ELE Dolaşın: Oksitosin seviyenizi arttırmak istiyorsanız, sevdiğiniz kişi ile el ele uzun yürüyüşler yapmalısınız veya bir spor merkezinde birlikte spor yapın. Bu da her iki tarafın oksitosin seviyesini arttıracaktır.
    MASAJ YAPTIRIN: Masaj yaptırmak ta oksitosin seviyenizi arttırmanın bir yoludur.
    Şimdi gelelim aşkı besleyecek yiyeceklere.Sevgililer gününde ne yemeliyiz? Sevdiğimize ne yedirmeliyiz?
    Dr.Özgönül’e göre ; Sevgide temas ve yakınlaşma çok önemli olduğu için , gece yemek masanızı çok küçük bir masa seçmeye özen gösterin, böylece sevdiğinize çok daha yakın olacaksınız.Yemeklerde afrodizyak etki yaratmak için köriyi kullanın.Köri soslu bir tavuk veya et yemeği iyi bir seçenek olacaktır. Yanına sebzeler içerisinde afrodizyak etkisi kuvvetli olan zeytinyağlı bir kereviz de çok yakışacaktır.Ekmek yerine yiyebileceğiniz bir cevizin de afrodizyak etkisi kuvvetlidir.Meyvelerden de özelikle muz ve çileğin etkisini unutmamalıyız.Kuşkonmaz da çorba veya meze olarak sofradaki yerini almalıdır. Son olarak da tarçının afrodizyak etkisinden yararlanmak için bir muhallebi sofraya eklenebilir.
    Aslında siz siz olun sevdiğiniz ve sizi seven birisini bulduğunuzda ona sıkı sıkı sarılmayı ve onunla eğlenmeyi hiç ihmal etmeyin, böyle yaparsanız zaten doğal olan oksitosin görevini fazlasıyla yapacaktır.

  • KULLANILMASI GEREKENDEN 3 KAT FAZLA TUZ TÜKETİYORUZ

    ERZURUM HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜNDEN TUZ STANDI

    Türkiye’de ki tuz tüketiminin kullanılması gerekenden 3 kat fazla olması Halk Sağlığı Müdürlüğünü harekete geçirdi.
    Erzurum Palerium Alış Veriş Merkezinde (AVM) Halk sağlığı müdürlüğü tarafından doğru ve sağlıklı tuz tüketimi konusunda bilinçlendirme standı açıldı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından günlük 5 gram olarak belirlenen tuz tüketimi Türkiye’de 18 gramı buluyor. Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün tuz tüketimi konusunda vatandaşları bilinçlendirmek için açtığı stantta vatandaşlara az tuz tüketimini kolaylaştıracak tavsiyelerde veriliyor. Diyetisyen Merve Açar, “Fazla tuz tüketimi tansiyon hastalığı başta olmak üzere, kalp hastalıkları, obezite, kemik erimesi, böbrek yetmezliği gibi br çok hastalığa yol açmaktadır. Dünya sağlık örgütü 5 gram olarak günlük tuz tüketimini belirledi. Ancak Türkiye’de tuz tüketimi 18 gram olarak belirlendi. Normalin çok üstünde bir tüketim söz konusu. Farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. ”dedi.

    HER 4 ÖLÜMDEN BİRİNİN NEDENİ HİPERTANSİYON

    Ülkemizde her 4 ölümden birinin nedeni olan hipertansiyon hastalığını tetikleyen en önemli tekenin tuz olduğunu söyleyen Açar, “Hipertansiyon kan basıncının yükselmesi anlamına gelmektedir. Bugün kabul edilen kan basıncı istirahat halinde 120/80 mm Hg’dır. Kan basıncı devamlı olarak140/90 mm Hg üzerinde seyrediyorsa hipertansiyondan bahsedilir. Hipertansiyon ciddi bir durumdur ve tedavi edilmediği taktirde öldürücü olabilir. Hipertansiyon gelişiminde tuzun çok büyük önemi vardır. Kan basıncı normal kişiler tuzlu yemeye başlarsa, hipertansiyon görülür.” Şeklinde konuştu. 1-7 Şubat Dünya Tuz Haftası dolayısıyla bu konudaki hassasiyete dikkat çekmek istediklerini belirten Açar tuzu azaltarak sağlıklı yaşama adım atabileceğimizi ifade etti.

  • BAŞARILI GIDA SATIŞ VE TOPLU TÜKETİM YERLERİNE TEŞEKKÜR BELGESİ

    VALİ ALTIPARMAK: “CADDELERDE ETLER AÇIK OLARAK SATILIYORDU”

    Erzurum İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından Yakutiye İlçesi’nde başarılı olan gıda satış ve toplu tüketim yerlerine teşekkür belgesi dağıtıldı.

     

    Erzurum İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından Yakutiye İlçesi’nde başarılı olan gıda satış ve toplu tüketim yerlerine belge dağıtım töreni düzenlendi. Erzurum Ticaret Borsası Toplantı Salonu’nda düzenlenen törene Erzurum Valisi Ahmet Altıparmak, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, İl Emniyet Müdürü Kamil Karabörk, Yakutiye Kaymakamı Ahmet Katırcı, Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut, Erzurum İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Osman Akar, TOBB Başkanı Hakkı Hınıslıoğlu ve Mahallebaşı esnafı katıldı.

     

    Belge töreninin açılış konuşmasını yapan Erzurum İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Osman Akar, 2014 yılı içinde gıda güvenliğinin sağlanması açısından başarılı bulunan işletmelere teşekkür etti. Akar, “Tarım sektörü, yeryüzünde nüfusun artması, yaşanan sosyoekonomik değişmeler, insan ihtiyaçlarının ve tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle insanların sağlıklı ve dengeli beslenmesi, milli gelire ve istihdama katkı yapması ve sanayi sektörüne hammadde temin etmesi nedeniyle ülkeler için stratejik ve vazgeçilmez bir sektör olmuştur. Gıda güvenliği açısından işletmede gıda hijyeni sağlanmalıdır. İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen mikrolar ve bunların üretmiş oldukları toksinler önemli gıda zehirlenmelerine neden olabilmektedir. İl ve İlçe müdürlüklerimiz tarafından 2014 yılı içerisinde toplam 8 bin 645 gıda denetimi uygulanmış ve uygulamalarda neticesinde 104 işletme cezai yaptırım uygulanmıştır. Bugün burada bu işbirliğinin önemli bir göstergesini ortaya koymak için toplanmış bulunmaktayız. 2014 yılı içinde gıda güvenliğinin sağlanması açısından başarılı bulunan ve kendilerine teşekkür belgesi verilmesi uygun görülen ve toplu tüketim yerlerinin temsilcilerine halkımızın sağlığına göstermiş oldukları duyarlılıktan ve denetim ekiplerimizin yürüttükleri işbirliğinden dolayı şükranlarımı sunuyorum.” şeklinde konuştu.

     

    TOPLU TÜKETİM YERLERİNDEKİ HİJYENSİZLİK HÜKÜMETİMİZİN ETKİN POLİTİKASI SAYESİNDE ORTADAN KALKMIŞTIR

     

    Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Gıda güvenliğinin ve kalitesinin temini için gıda ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin birincil üretim aşaması dahil olmak üzere üretim, işleme dağıtım aşamalarında asgari teknik ve hijyenik şartları gözeten mevzuat ve yasa sayesinde gıda denetiminde köklü değişiklikler yapılmıştır. Günümüzde gıda denetim ve kontrol hizmetleri ile izlenebilirlik, işyeri sorumluluğu ve itiraz hakkı konuları hem işveren hem de de tüketici için büyük önem arz etmektedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ” Gıda Güvenliği ve Kalitesinin Denetimi ve Kontrolüne” dair yönetmelikler bu alandaki problemlerin giderilmesinde hem kılavuz hem de caydırıcı bir özellik taşımaktadır. Bir dönem televizyon programlarından skandal olarak tanımlanan haberlerde yer alan gıda satışının sağlıksız oluşu merdiven altı üretim ve toplu tüketim yerlerindeki hijyensizlik konusu hükümetimizin etkin politikası sayesinde tamamen ortadan kalkmıştır. Gıda üretimi konusunda gereken konuların başında mikrobiyolojik kriterlere uymak, ilgili prosedürleri uygulamak, gıdalar için sıcaklık kontrolü gerekliliklerine uymak, ürünün özelliğine göre gerekli olan soğuk zinciri korumak ve kayıt altına almak, yeterli sıklıkta numune almak ve analiz ettirmek gelmektedir. Bu konuda Erzurum Büyükşehir Belediyesi olarak gıda güvenliği ve denetimi konusunda üzerimize düşen neyse yapmaya hazırız. 2014 yılında yapılan denetimlerde gıda güvenliğinde örnek çalışma yaparak ahi geleneğinin yaşatılmasına katkı sunan esnaf kardeşlerimi gönülden kutlarım.”

     

    CADDELERDE ETLER AÇIK OLARAK SATILIYORDU

     

    Erzurum’a geldiği günden itibaren Mahallebaşı üzerinde özellikle durduğunu ifade eden Vali Ahmet Altıparmak, Erzurum’a ilk geldiğinde caddelerde etler açık olarak satıldığı fakat bugün bunların hepsinin önüne geçtiklerini söyledi. Altıparmak, “Gıda denildiği zaman her şeyden önce artan nüfusu da düşündüğümüz zaman hakikaten en stratejik ulaşılması sağlanması büyük önem arz eden yaşamsal vazgeçilmez bir üründür. Bu çerçevede baktığımız zaman artan nüfusla beraber yetersiz beslenme, gıda zehirlenmeleri bunu getirdiği hastalıklar ve ciddi sorunlar karşımıza çıkacak diye uzmanların görüşleri var. Ancak bu artan nüfusa gıda yetersizliği de elbette sağlıklı gıdaya ulaşmasında hükümetlerimizin ciddi gayretleri var. Geldiğim günden itibaren Mahallebaşı üzerinde özellikle duruyorum. Bütün kamu kurum ve kuruluşlarımızı harekete geçirmeye çalışıyoruz ve herkesin önceliği olması için gayret ediyoruz. Bu konuda da inanılmaz şekilde çalışmalar yapıldı. Mahallebaşı’ndaki binlerce çocuğumuz farklı sporlarla tanıştı. Aileler aile eğitiminden geçildi. Bunun gibi çok farklı hizmete kavuştular. İlgi düzen arttığı zaman buradaki insanlarda kendilerine çeki düzen verecektir. Elbette ki ilgi ve alakayı boş ve karşılıksız bırakmayacaklardır. Onlarda bir gün şuan ki karşılaştığımız bir güzellik gibi dikkat gibi değişik faaliyetlerle toplumun karşısına çıkacaklardır ve ondan sonra ödüle layık görülecektir. Bu başka bir semtte Cumhuriyet Cadde’sinde olsa ödüle layık olmazdı. Elbette ki orda da denetimler yapılmalıdır. Denetimleri her geçen gün artıyoruz. Ama Mahallebaşı’nda bunun yapılıyor olması çok çok daha önemlidir. Geldiğimde caddelerde etler açık olarak satılıyordu. Ama bugün bunların hepsinin önüne geçtik.” dedi.

    Konuşmaların ardından 2014 yılı içinde gıda güvenliğinin sağlanması açısından başarılı bulunan Mahallebaşı esnafına teşekkür belgeleri dağıtıldı.

  • Elektrik tüketiminde devrim gibi karar

    Serbest tüketici limitini 5 kat aşağı çeken EPDK, bu sayede sanayi kuruluşları ve ticarethanelere sağladığı ucuz elektrik uygulamasını meskenlere de açmış oldu. Uygulama ile faturası 150 TL’yi aşan tüketiciler elektriği yüzde 15 indirimli alacak.

     

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 1 Şubat’ta 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na dayalı olarak aldığı kararla serbest tüketici limitini yıllık 25.000 Kwh’ten 5.000 Kwh’e düşürdü. 2001’den bu yana serbest tüketici limitinde rekor bir düşüşe imza atan EPDK, bugüne kadar sanayi kuruluşları ve ticarethanelere sağladığı ucuz elektrik uygulamasını meskenlere de açmış oldu. Buna göre elektrik faturası yaklaşık 150 TL’yi aşan tüketiciler, tedarikçisini değiştirmek suretiyle, elektriği daha ucuza satan perakende satış şirketlerinden yaklaşık yüzde 15 indirimle kullanabilecek.

    2015 yılında serbest tüketici limitinin tamamen kaldırılacağını ifade eden ACTECON Rekabet ve Regülâsyon Danışmanlık firması ortağı ve Bilkent Üniversitesi Enerji Hukuku ve Politikası Öğretim Görevlisi Şahin Ardıyok, “12 yıldır sadece sanayi kuruluşları ve ticarethaneler elektriği indirimli kullanırken, uygulama 70 milyon tüketiciyi birinci derecede ilgilendirir hale geldi.

     

    Tüketiciler mevcut tedarikçisinden alacakları ‘borcu yok’ belgesi ile fiyatını uygun bulduğu yeni bir tedarikçi belirleyip, hemen uygulamadan yararlanabilir ve elektriği ucuz alabilirler. Tüketici ile tedarikçi arasında örnek sözleşmelerin olmaması ise bir sorun olabilir. Bu noktada gerek haksız rekabeti gerekse tüketicilerin kafasının karışmasını önlemek için EPDK’nın tüketicileri ne olduğunu anlamadıkları sözleşmelerden koruyucu önlemler alması gerekebilir” dedi.

     

    27 BİN KURULUŞ YARARLANDI

    Uygulamadan bugüne kadar 27 binden fazla sanayi kuruluşu ve ticarethanenin yararlandığına dikkat çeken Şahin Ardıyok, “Amaç üretimi ve perakende satışı rekabete açmak” dedi. Elektrik Piyasası Kanunu ile bu reformun zaten başladığını hatırlatan Şahin Ardıyok, “2001 yılında mevzuata giren serbest tüketici uygulaması sayesinde kademeli olarak önce sanayi kuruluşları ve ticarethaneler kendi elektriğini sağlayan kuruluşu seçme hakkını elde etti. Şimdi ise, limitin meskenleri de kapsayacak şekilde düşürülmesiyle, uygulama 70 milyon kişiye açılmış oldu.

     

    Buna göre önceki yılda 5.000 Kwh’ın üzerinde elektrik tüketen yani yaklaşık bir hesapla elektrik faturası 150 TL’yi aşan tüketiciler, artık elektriği kendi bölgesindeki dağıtım şirketinin bünyesindeki perakende satış şirketinden almak zorunda değil. Bunun için yapılması gereken de çok basit. Mevcut tedarikçisinden borcu yoktur yazısı alıp, onunla birlikte bulduğu yeni perakende satış şirketine başvuru yapacak. Ve o güne kadar aldığı hizmeti perakende satış şirketleri arasında yaşanacak rekabet sayesinde daha ucuz almış olacak” dedi.

     

    MESKENLERİN YÜZDE 70’İNDE YILLIK TÜKETİM 3.000 KWH

    Türkiye’deki meskenlerin yüzde 70’inde yıllık elektrik tüketiminin ortalama 3.000 kwh olduğuna dikkat çeken Şahin Ardıyok, “Yeni uygulamadan ilk etapta meskenlerin yüzde 30’luk kısmı yararlanabilecek. 2014 yılında bu oran yüzde 70’lere yaklaşırken, 2015 yılında ise limitin tamamen kaldırılması ile birlikte meskenlerin tamamı rekabetçi fiyatlarla elektriği ucuz kullanabilecek” dedi. Uygulamanın rekabet sorunlarını da beraberinde getireceğini ifade eden Şahin Ardıyok, özellikle dağıtım şirketlerinin ayrımcı uygulamalar yapmasının piyasaya girecek alternatif perakende satış şirketlerinin faaliyetlerini zorlaştırabileceğini bildirdi. Bu nedenle EPDK’nın regülasyonlarının ve denetiminin önemine vurgu yapan Şahin Ardıyok, “Uygulama en çok da, meskenler için de rekabet etmek zorunda kalacakları için, dağıtım şirketlerini ilgilendiriyor. Sadece dağıtım bedeli ile işi döndürmek tabi ki istemeyecekler. Perakende satış da yapmak durumundalar ve eğer rehavete kapılırlarsa müşterilerinin büyük çoğunluğun rakiplerine kaptırabilirler” dedi. Ardıyok son olarak “perakende satışta rekabetin önünün açılması elektrik sektöründe üretici ve tedarikçilerin iş yapış şeklini de değiştirecek. Daha önce gün öncesi piyasa ve büyük alıcılara yapılan satışların yönü bir miktar tüketiciye doğru kayacak ve bu şirketlerin geniş tüketici kitlelerine ulaşmak için satış kanalı kurmaları, modern pazarlama yöntemleri benimsemeleri de gerekecek” ifadesini kullandı.

     

    ENERJİ ŞİRKETLERİ KAMPANYA İLE MÜŞTERİ ÇEKECEK

    Piyasada aralarında EnerjiSA, Zorlu Enerji ve Aksa Enerji gibi büyük grupların yanı sıra 100’ün üzerinde enerji şirketi bulunduğuna dikkat çeken ACTECON Kıdemli Danışmanı Feridun İzgi ise, perakende satış şirketlerinin müşteri çekmek için farklı kampanyalar gerçekleştirebileceklerini açıkladı. Feridun İzgi, “Tıpkı GSM şirketlerinin cep telefonu kampanyası ile müşteri çekmesi gibi, enerji şirketlerinin bazıları da 24 ay hizmet taahhüdü veren müşterilerine bedava beyaz eşya verebilecek veya doğalgaz, internet, telefon gibi hizmetlerde indirim yapabilecekler” dedi.