Etiket: tüketici

  • İletişim Fakültesi öğrencilerine “tüketici hakları” semineri

    İletişim Fakültesi öğrencilerine “tüketici hakları” semineri

    Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Erzurum Şube Başkanı Gazeteci Gamze İspirli, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesindeki öğrencilere ‘’Tüketici Hakları’’ semineri verdi.

    İspirli, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi Jale Hülya Alcan’ın Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Medya ve Ekonomi dersi kapsamında 4. Sınıf öğrencilerine seminer düzenledi.

    1950‘li yıllarda Avrupa’da tüketici hakları ve tüketicinin örgütlenme girişimlerinin yoğunlaşmaya başladığını ifade eden Gamze İspirli, “Tüketicilerin örgütlenme mücadeleleri özellikle 1960’lı yıllarda tüm Dünya’da yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu Tarihlerde özellikle ABD, Japonya ve Avrupa ülkelerinde tüketici örgütlenmeleri yaygınlaşmıştır. Tüketicilerin haklarının her zamankinden daha dikkatle korunmasına ihtiyaç var. Çünkü artık ticaret, çok farklı yöntemlerle yapılmaktadır. Teknolojik gelişmelerin ve özellikle küreselleşmenin etkileriyle ticaret biçim değiştirmiştir. Artık alıcıyla satıcının karşı karşıya gelmesi gerekmiyor. Bir taraftan hayat kolaylaşmış, ama diğer taraftan tüketim dünyası karmakarışık bir hal almıştır. Bu durum, üretici ve tüketici arasındaki dengenin, tüketici aleyhine bozulmasına sebep olmuştur. “Tüketici hukuku”, işte bu bozulan dengeyi yeniden tesis etmeyi amaçlayan bir düzenlemeler manzumesidir. Tüketicinin korunması ile ilgili kurallar, sadece tüketiciyi değil, belli standartta ve kalitede mal ve hizmet üretimini hedeflediği için aynı zamanda üreticileri ve dolayısıyla ülke ekonomisini korumaktadır’’ dedi.

    TÜKO-DER Başkanı İspirli konuşmasını şöyle sürdürdü: “6502 sayılı kanun birçok yenilik getirdi. Yeni kanun çerçevesinde Tüketicileri daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirler alınmış, Tüketicilerin hak arama yolları kolaylaştırılmış, Tüketicinin bilgilendirilmesi konusu ön plana çıkarılmış, Bürokrasi azaltılmış, Hakkaniyete uygun bir ceza sistemi oluşturulmuştur. Yeni kanun, mevcut düzenlemelerin birçoğunda değişiklik öngörmenin yanı sıra mevcut kanunda yer almayan yeni düzenlemeleri de getirmektedir”

  • Tüketici markette önce fiyata sonra markaya bakıyor

    Tüketici markette önce fiyata sonra markaya bakıyor

    PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği’nin düzenlediği 5’inci Private Label Zirvesi’nde perakende sektörünün gelişimi değerlendirildi. Zirvede açıklanan araştırmaya göre, özel markalı ürünler 9 ayda yüzde 29 büyürken hızlı tüketim ürünlerindeki payı ise yüzde 21’e ulaştı. Artık markette satılan her 5 üründen 1’i özel markalı.

    Üretici ve tedarikçi firmaların yanı sıra ulusal ve yerel ölçekteki perakende zincirlerinin temsilcilerinin katıldığı PLAT 5’inci Private Label Zirvesi, ’Kalıcı Olmak için Çıkış Yolları’ temasıyla gerçekleştirildi. Zirvede, Nielsen Perakende Hizmetleri Direktörü İlker Unutkan’ın yaptığı sunum perakende sektörü ve tüketicinin alışveriş alışkanlıklarına yönelik önemli bilgiler verdi. Araştırmaya göre; fiyatlardaki artış, alışveriş alışkanlıklarını da değiştirdi. Eskiden satın aldığı ürünün fiyatına çok fazla dikkat etmeyenler şimdi market market gezerek ya da online sitelerden araştırarak fiyatları karşılaştırıyor ve promosyonları takip ediyor. Artık 10 tüketiciden 9’u alışverişte önce fiyata bakıyor.

    Unutkan, artan fiyat farkındalığı ile birlikte alışverişçilerin en avantajlı promosyonları yakalamak için daha fazla efor sarf ettiğini belirterek, her 10 alışverişçiden 9’unun ürünlerin tamamı ya da birçoğunun fiyatını bildiğini, her 4 alışverişçiden üçünün ise private label (özel marka) fiyatları ile markalı ürünlerin fiyatlarını karşılaştırdığını söyledi.

    Perakendenin en hızlı büyüyeni özel markalı ürünler

    Son rakamlara göre, markette satılan 5 üründen 1’ini özel markalı ürünler oluşturuyor. Hızlı Tüketim Ürünleri (FMCG) pazarı cirosu, yılın 9 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 büyüdü. Aynı dönemde private label sektöründeki büyüme ise yüzde 29 olarak gerçekleşti. Özel markalı ürünler bu büyüme ile toplam FMCG pazarındaki (sigara ve alkol hariç) payını yüzde 21’e yükseltti. Private label ürünler tüketicinin yaptığı ‘fiyat-kalite’ karşılaştırmasından galip çıktı. Büyümede tüketicinin özel markalı ürünlere duyduğu güvenin artması ve deneyenlerin memnun kalması önemli bir etken oldu. Bu yılın 9 ayında ‘daha fazla market markalı ürün satın alıyorum’ diyenlerin oranı geçtiğimiz yılın 9 aylık dönemine kıyasla yüzde 26’dan yüzde 29’a yükseldi. Alışveriş yapanların yüzde 42’si market markalı ürünler için ‘normal markalardan daha ekonomik’, yüzde 27’si ‘normal markalar kadar iyi kaliteli’, yüzde 22’si ise ‘‘market markalı ürünlerin kalitesi artıyor’ yanıtını verdi.

    Gıdada özel markalı ürünlerin payı yüzde 21,7’ye çıktı

    Özel markalı ürünlerde en çok tercih edilen ürün grubunu gıda oluşturdu. Verilere göre, 2019 Ocak-Eylül ile 2018 Ocak-Eylül ayları karşılaştırıldığında gıda perakendesinde özel markalı ürünlerin payı bu yıl yüzde 21,7’ye yükseldi. Geçen yıla göre yüzde 26’lık bir artış yaşandı. Süt ürünleri, bakkaliye ürünleri ve yağlar ise gıdada başı çeken PL ürünleri arasında. Market markalı süt ürünleri yüzde 44,7 ile neredeyse bu alanın yarısını oluşturuyor.

    Marketin yeni yıldızı özel markalı ürünler

    Özel markalı ürünler kendi kategorilerinde liderliğe oynuyor. Bebek bezleri, tereyağı, domates salçası, bebek mendilleri, ev temizleyicileri ve sıvı yağ ürün kategorilerinde private label ürünler, markalı ürünlerden daha hızlı bir büyüme gösteriyor. Bu kategoriler aynı zamanda PL payının en yüksek olduğu kategoriler olarak dikkat çekti.

    Ev temizlik ve kişisel bakım ürünleri yükselişte

    Marka sadakatinin en yüksek olduğu kategoriler arasında yer alan temizlik ürünleri ve kişisel bakımda da dengeler değişti ve tüketici özel markalı ürünleri daha fazla tercih eder hale geldi. Bu yılın 9 aylık döneminde ev temizlik ürünleri kategorisindeki özel markalı ürünlerin cirosu geçen seneye göre yüzde 41 artı ve toplam cirodaki payı yüzde 20,2’ye ulaştı. Aynı şekilde kişisel bakım ürünlerinin cirosu da yüzde 39 artış kaydetti ve toplam kişisel bakım cirosundaki payını yüzde 19,6’ya çıkardı.

    Türkiye PL’de Avrupa’dan hızlı büyüyor

    Nielsen Perakende Hizmetleri Direktörü İlker Unutkan’ın verdiği rakamlara göre, Türkiye’de private label cirosunun hızlı tüketim ürünleri cirosundaki payı 2018 yılında yüzde 20’ye yükselmişti. Bu yılın 9 aylık dönemindeki büyüme ile birlikte bu oran yüzde 21’in üzerine çıktı. Türkiye bu rakamlarla dünya ortalaması olan yüzde 16,3’ün üzerinde yer alırken halen Avrupa ortalaması olan yüzde 31,5’in gerisinde. Ancak Avrupa’da private label ürünlerdeki büyüme 2016 yılından sonra yerinde sayarken Türkiye mevcut büyüme hızı ile gelecek vaat ediyor.

    PLAT Yönetim Kurulu Başkanı M. İmer Özer de özel markalı ürünlerin Avrupa’daki Pazar paylarına bakıldığında ülkemizde gidecek uzun bir yol olduğunu belirtti ve büyümenin devam edeceğini söyledi.

    5’inci Private Label Zirvesi’nde sektördeki bu büyümenin sağlıklı ve kalıcı olması için neler yapılması gerektiği üzerinde durduklarını belirten Özer, “Üretici ve tedarikçilerimizin müşteri beklentilerini yakından izleyerek yatırımlarını bu yönde devam ettirmeleri önemli. Rekabet etmek için farklılaşmayı sağlamamız gerekiyor. Yeni ve inovatif ürünlerle tüketicinin özel markalı ürünlere duyduğu güveni devam ettirecek çalışmalara yoğunlaşacağız” diye konuştu.

  • Engelliler Meclisi’nden ‘Tüketici Hakları’ semineri

    Engelliler Meclisi’nden ‘Tüketici Hakları’ semineri

    Erzurum Kent Konseyi Engelliler Meclisi ve Erzurum Ticaret İl Müdürlüğü ile engelli vatandaşlara yönelik ’Tüketici Hakları’ ile ilgili seminer verildi.

    Tebriz Kapı Sosyal Tesislerinde yapılan “Engelliler, Engelsiz Haklarını Dinliyor” Temalı tüketici hakları bilgilendirme seminerine Erzurum Kent Konseyi Engelliler Meclisi Koordinatörü Abdullah Keleşoğlu, Meclis Başkanı Burhanettin Yeşilyurt, Erzurum Ticaret İl Müdürlüğü Şefi Elif Tan ve Erzurum Ticaret İl Müdürlüğü personeli Aliye Yılmaz ve Engelli vatandaşlar katıldı.

    “Engelliler temel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılarken, tüketici olarak hak ve sorumluluklarını öğrenmesi gerektiğini belirten Erzurum Ticaret İl Müdürlüğü şefi Elif Tan, “Tüketicinin mal alırken doğru seçim yapması ve bozuk ve hatalı ürünleri almaması, ayrıca ihtiyacı olan malı yetkili satıcısından alması, üretim ve son kullanma tarihine bakması gerektiğini belirterek, Tüketici ne kadar dikkat ederse etsin bazen hatalı ürün çıkabiliyor. Bu durumda eğer satıcı firma zorluk çıkarırsa hakkını aramalıdır. Tüketicilerin aldığı mallara ilişkin sorunları “ALO 175” tüketici hattına bildirebileceklerini belirten Tan, tüketicilerin mağduriyet yaşamamaları için Bir ürün aldığın da mutlaka fatura veya fişini alınız. Ayrıca garantili ürünlerin garanti belgesini mutlaka isteyin” dedi.

    Erzurum Ticaret İl Müdürlüğü şefi Elif Tan, sunum eşliğinde tüketici hakları hakkında engelli vatandaşlara detaylı bilgilendirme yaptı. Tan, “Kusurlu mal alanların haklarına değinerek, bir malı aldıktan sonra ayıplı olduğunu fark ederseniz satın aldığınız tarihten itibaren 30 gün içinde şunlardan birini yapma hakkına sahipsiniz. Ayıplı malın değiştirilmesini, Ödediğiniz bedelin iadesini, ayıbın neden olduğu değer kaybının bedelden indirilmesini, Ücretsiz olarak tamirini talep edebilirsiniz” diye konuştu.

    Öte yandan Erzurum Kent Konseyi Engelliler Meclisi Koordinatörü Abdullah Keleşoğlu, Engelliler Engelsiz Haklarını Dinliyor” Temalı tüketici hakları bilgilendirme seminerine katkı ve desteklerinden dolayı Erzurum Ticaret İl Müdürü Muhammet Güneş’e, Erzurum Ticaret İl Müdürlüğü şefi Elif Tan’ a ve Erzurum Ticaret İl Müdürlüğü personeli Aliye Yılmaz’a teşekkür etti.

  • Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı Altay: “Volkswagen’e verilecek en iyi cevap araçlarını kullanmamak olacaktır”

    Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı Altay: “Volkswagen’e verilecek en iyi cevap araçlarını kullanmamak olacaktır”

    Volkswagen’in 1 milyar euroluk Türkiye yatırımını askıya aldığını belirten Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı ve Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Altay, “Volkwagen’e verilecek en iyi cevap araçlarını kullanmamak olacaktır” dedi.

    Volkswagen’in Manisa’daki araç üretim fabrikasının nihai kararını Suriye’de yürütülen Barış Pınarı Harekatı nedeniyle ertelediğini duyurduğunu belirten Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı ve Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Altay, “Türkiye, PKK’nın uzantısı olduğu ortada olan bir terör örgütüyle mücadele ediyor diye Volkswagen’in yatırım kararını askıya alması art niyetli bir girişimdir” diye konuştu.

    Dünyada pek çok ülkede ceza yemiş, milyarlarca lira tazminat ödemeye mahkum edilmiş bir firmanın Türkiye’ye karşı bu tutumunun kabul edilemez olduğunu kaydeden Altay, “Barış Pınarı Harekatı’nda tek vücut olan halk, siyasiler, sivil toplum kuruluşları Volksvagen’in bu kararına karşı sessiz mi kalacak? Volkwagen’e verilecek en iyi cevap ortak akılla ‘boykot’ olacaktır. Bu olay Filistin, Doğu Türkistan, Suriye meselesi değil, bizim kendi ulusal meselemizdir. Volkwagen’e yapacağımız boykotu, geçmiş yıllarda denenen ve başarılı olunamayan Coca Cola, Marlboro veya Ariel gibi ürünlerle karıştırmayalım. Burada başka Türk veya Müslüman ülkelerden bahsetmiyoruz. Kendi ülkemizin geleceğinden ve bekasından söz ediyoruz. Bu nedenle örgütlenmiş toplum olarak tüm dünyaya tepkimizi, birliğimizi ve dirliğimizi gösterelim. Yapacağımız boykot bizim en büyük imtihanımız olacak. Çünkü söz konusu olan ulusal çıkarlarımız. Hatta boykotu sadece Volksvagen’le sınırlı tutmayalım. Görüyoruz işte bir elin parmağını geçmeyecek ülkeler hariç tüm dünya ülkeleri bize karşı cephe almış. Ağzını açan ülkemizin ekonomisini ’yerle bir etmekle’ tehdit ediyor. Evet kırılgan bir ekonomiye sahip olabiliriz. Ekonominin bu kadar kırılgan olmasının en büyük nedenlerinden biri de cari açıktır. Volkswagen’le başlangıç yapıp tekstil, cep telefonu, beyaz eşya ve makine gibi ülke dışından aldığımız tüm malları organize şekilde boykot edip, yerli malları kullanarak ithalatı minimum dereceye düşürebiliriz. Ülkemizde imal edilen yerli ürünleri kullandığımız sürece pek çok yerli şirket ayakta kalır, yeni fabrikalar kurulur, işsiz sayısı azalır ve harcadığımız paranın tümü ülkemizde kalarak ekonomimiz gelişir. Almanya, Fransa, Çin, ABD, İtalya, Rusya ve İran, pek çok ürünü ithal ettiğimiz ülkelerin başında gelmekte ve dış ticaret açığında önemli bir yer tutmaktadır. Farkettiniz mi? Yukarıda saydığım ülkelerin hepsi Türkiye’nin terörü temizlemesini istemiyor ve teröristlerin safında yer alıyorlar. Bu ülkelerden satın aldığımız ürünlerin hemen hemen hepsi ülkemizde mevcut. Bizse defter, kalemi bile Çin’den ithal ediyoruz. Bu boykota önce siyasilerimizin başlamasıyla herkese örnek olmasını bekliyoruz. Sonrasında halk, esnaf, sivil toplum kuruluşları olarak uzun soluklu bir mücadeleyle genişletebiliriz. İnanın hiç zor değil. Bu günden tezi yok başlatacağımız boykot, Suriye’ye yaptığımız Barış Pınarı Harekatı kadar önemlidir” dedi.

  • Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı Altay: “Emeklilikte yaşa takılan mağdurların sesine kulak vermek gerekiyor”

    Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı Altay: “Emeklilikte yaşa takılan mağdurların sesine kulak vermek gerekiyor”

    Türkiye’de Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) arasında pek çok mağdur olduğunu belirten Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı ve Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Altay, konu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    Her gün pek çok kez Emeklilikte Yaşa Takılanların mağduriyet yaşadığına dair şikayetler aldıklarını belirten Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı Nihat Altay, şu açıklamalarda bulundu:

    “Bu sorunu sadece ekonomik değil, sosyolojik olarak da değerlendirmek gerekiyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi 40’lı yaşlarda emeklilik çok erken olabilir. Ancak ülkemizin iş imkanları da 60 yaşına kadar emekliliği beklemeye uygun değil. Devlet memurları ve bazı kurumsal firmalarda çalışanlar hariç, kimsenin 60 küsur yaşına kadar çalışmaya dair iş güvencesi yoktur. Ülkemizde ki küçük veya büyük şirketlerin, firmaların yarısından fazlası işçilerini 40 yaşından sonra tazminatsız atmak için bahane arıyor. Günümüzde firmaların tamamına yakını belli bir yaştan sonra personelini özel güvenlik görevlisi olarak çalıştırmıyor. Bir kafede garsonluk veya tezgahtar, inşaat, şoför gibi mesleklere 35 yaşından sonra cv bile kabul edilmiyor. Hiç bir geliri olmayan ve iş bulamayan vatandaş 60 küsur yaşına kadar ne yapacak? Kime el açacak? Kimden yardım isteyecek? EYT’lilerin dile getirdiği en büyük sıkıntıları iş bulamama sorunudur. Bunun yanında çalışanların da pek çoğu günde 8 saat çalışmıyorlar, haftalık tatilleri yok. Doğru düzgün sigortaları bile yapılmıyor. Bu nedenle emeklilikte yaşı uzatmadan önce iş garantisi ve çalışma şartlarının düzeltilmesi gerekiyordu. Türkiye’yi Avrupa standartlarına entegre etmeye çalışıyoruz ancak özellikle iş garantisi ve çalışma şartları hususunda alt yapıyı hazırlamadan emeklilik yaşı uzatıldığından dolayı insanlar mağdur ve çaresiz kalıyor. Ülkemizde Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) arasında pek çok mağdur var ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birkaç gün önce başlattığı umut ışığına herkesin kulak vermesi gerekiyor.”