Etiket: Töreniyle

  • Üreten Gençlik Meşalesi ödül töreniyle son buldu

    Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen, ilki Şanlıurfa’da düzenlenen ve 3 gün süren Üreten Gençlik Meşalesi Programı, ödül töreniyle son buldu.

    Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen, ilki Şanlıurfa’da düzenlenen ve üç gün süren Üreten Gençlik Meşalesi Programı, ödül töreniyle son buldu. Karaköprü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Konferans Salonundaki program öncesi Dr. Ala Elcircevi tarafından bir sunum yapıldı. Öğrencilerin de zaman zaman katıldığı sunum renkli görüntülere sahne oldu. Sunumun ardından, en yenilikçi fikir, en güzel tasarım, en organize grup, en orijinal fikir, en uygulanabilir fikir, yöresel sorunlara çözüm üreten en iyi ürün ve en faydalı fikir kategorilerinde dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.

    Ödül töreni programına gençlerle birlikte gazeteci Erem Şentürk, spiker Ersin Düzen, Dr. Ala Elcircevi katıldı.

  • ÇOMÜ öğrenci şenlikleri açılış töreniyle başladı

    Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) 25’inci Kuruluş Yıldönümü Öğrenci Şenlikleri, Cumhuriyet Meydanında gerçekleşen açılış töreni ve yürüyüşle başladı.

    Törene Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından etkinlik Çanakkale Mehter Takımının konseri ve ÇOMÜ Halk oyunları takımının yöresel oyunlarıyla devam etti.

    ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer’in şenlik açılışının konuşmasının ardından şenlik yürüyüşüne geçildi. Cumhuriyet Meydanından başlayan yürüyüş İskele Meydanında sona erdi. ÇOMÜ 25’nci Kuruluş Yıldönümü Öğrenci Şenlikleri ÇOMÜ Dardanos Yerleşkesinde, 12 Mayıs Cuma Aydilge, Yusuf Güney, 13 Mayıs Cumartesi Yüksek Sadakat, Atiye, 14 Mayıs Pazar İmera ve Mehmet Erdem konserlerinin yanı sıra çeşitli etkinliklerle kutlanacak.

  • Zafer Günü Kızıl Meydan’da Geçit Töreniyle Kutlandı

    2. Dünya Savaşını sona erdiren Sovyetler Birliğinin Nazi Almanyasına karşı 1945 yılında kazandığı zaferin yıldönümü olan Zafer Günü, başkent Moskova’da Kızıl Meydan’da coşkuyla kutlandı.

    Rusya’da, ’büyük vatan savaşı’ olarak bilinen zaferin 71. yıldönümü nedeniyle ünlü Kızıl Meydan’da düzenlenen tören, sabahın erken saatlerinde askeri geçit töreniyle başladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’le birlikte törene katılırken, askeri geçit töreninde 10 binden fazla asker görev aldı. Törenlerde, 2. Dünya Savaşında Nazilere karşı savaşan gaziler de hazır bulundu. Törende nükleer başlıklı dev füzeler, tank ve zırhlı araçlar geçiş yaparken, uçak ve helikopterler meydan üzerinde alçak uçuş yaparak devlet erkanı ve katılımcıları selamladı.

  • Davutoğlu: “Kutü’l – Amare’yi Yeniden Hem De Devlet Töreniyle Kutluyoruz”

    Kutü’l-Amare Zaferi’nin 100. yılı kutlama törenine katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kutü’l-Amare’yi etkinlikleri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na alternatif gibi gösterildi. Asla alternatif değildir. Bu bayramlar birbirinin ayrılmaz yüzleridir ve birbirinin takipçileridir. Kutü’l-Amare’yi anlamayan, Çanakkale Savaşı’nı anlamayan 23 Nisan’daki milli iradeyi ve milli egemenliği de idrak edemez” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen Kutü’l – Amare Zaferi’nin 100. yılı kutlama programına katıldı. Törene Erdoğan ve Davutoğlu’nun yanı sıra TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, askeri erkan ve diğer davetliler katıldı. Program yapılan açılış konuşmaları ile başladı. Törende kürsüye davet edilen TBMM Başkanı İsmail Kahraman, “Tarihimiz zaferlerle doludur. İki bin kilometrekarelik bir toprak Kayı aşiretine verildi ve bu 20 milyon kilometrekareye çıktı. Ve bugün bu topraklarda 48’i doğrudan, 5’i vergi yoluyla bize bağlı olan 58 devlet oldu. Böylesine bir cihan devletinin sahibiyiz. Elbette ki zaferlerimiz çok. Ve kıtalara yayıldık, 3 kıta 7 denize hükmettik. Birçok zaferimiz var. Bunlardan biri de Kutü’l – Amare’dir. Elbette ki unutmayacağız ve kimliğimizi devamlı taşıyacağız. Şanlı sayfalarımızı hiç unutmayacağız. Böyle bir anma yapılması dolayısıyla emek verenleri, organize yapanları tebrik ediyorum. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Ve zaferle dolu geleceklere doğru yürüyelim diyorum” dedi.

    DAVUTOĞLU: “ALLAH’IN YARDIMIYLA BUGÜN KUTÜ’L – AMARE MÜSTAHKEM MEVKİ ZAPT EDİLDİ”

    Kahraman’ın yaptığı konuşmanın ardından kürsüye davet edilen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Sözlerime Kutü’l – Amare’nin kahramanı merhum Halil Paşa’nın mektubundan bir bölüm okuyarak başlamak istiyorum. Taki Kutü’l – Amare ruhu daha iyi anlaşılsın. ’Allah’ın yardımıyla bugün Kutü’l – Amare müstahkem mevki zapt edildi. Beşi general olmak üzere 500 subay ve 13 bin İngiliz askerinin esir alındığı arz ve müjdelerim orduma. Aslanlar hepinizin pak ve temiz alınlarından öperek cümlenizi tebrik ederim. Bize 200 seneden beri tarihimizde okunmayan bir vakayı bugün kaydettiren Cenabı Allah’a hamt ve şükür eylerim” diyerek sözlerine başladı.

    “GEÇEN ASRIN ZAFER VE İSTİKLALİNE GİDEN YOLUNUN EN ÖNEMLİ DURAKLARINDAN BİRİSİDİR KUTÜ’L – AMARE”

    Kutü’l – Amare Zaferi’nin önemine değinen Başbakan Davutoğlu, “Evet Kutü’l – Amare Zaferimizin 100. yılında düzenlenen bu çok anlamlı törende sizlerle bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu tören vesilesiyle istiklalimiz, haysiyetimiz, onurumuz ve istikbalimiz uğruna savaşıp şehit ve gazi olan ecdadımızı bir kez daha hürmetle, minnetle yad ediyorum. Allah mekanlarını cennet eylesin. Buradan Kutü’l – Amare zaferimizin kumandanı Halil Paşa ve onun kahraman askerlerinin aziz ruhlarını ihtiramla hürmetle selamlıyorum. Onlar istiklal mevzu bahis olduğunda neler yapabileceğimizi, hangi fedakârlıkları gösterebileceğimizi Kut zaferiyle tüm dünyaya gösterdiler. Tarihimizde Çanakkale destanını, Sarıkamış hadisesini, Yemen acısını biliriz de maalesef Kutü’l – Amare’yi fazlaca bilmeyiz. Ancak tarihi çalışmalar yapıldığında bu zaferin önemi fazlaca anlaşılır. Yaptığım tarihi çalışmaların Irak bahsinde Kutü’l – Amare Zaferi’nin taşıdığı ağır önemi, derin önemi bir kez daha fark etmiştim. Oysa bu savaş Osmanlı’nın hayat memat meselelerinden bir tanesiydi. Oysa bu savaş Türk milletinin hayatına kasteden topyekûn saldırıya karşı en esaslı direnişlerden biriydi. Oysa bu savaş bütün Ortadoğu halklarının Bağdat’a doğru ilerleyen sömürgeci güçlere karşı son direnişiydi. Kutü’l – Amare Zaferi çöküşün başladığı, umutsuzluğun yaygınlaştığı zaman diliminde milletimiz için ve o coğrafyadaki bütün mazlum milletler için hayat olmuştur. Çanakkale’de başlayan istiklalini koruma iradesinin bir benzeri Kutü’l – Amare’de ortaya koyulmuştu. Çanakkale’de, İstanbul, Kutü’l – Amare’de Bağdat savunulmuştur. Kutü’l – Amare şehitleri ve gazilerimizin o destansı mücadelesi istiklal mücadelemizle kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’ne ruh ve mana vermiştir. Kutü’l – Amare ruhu Cumhuriyetimiz üzerindeki değerlere bereketli bir zemin olmuştur. Geçen asrın zafer ve istiklaline giden yolunun en önemli duraklarından birisidir Kutü’l – Amare” diye konuştu.

    “ÇANAKKALE’YE KUTÜ’L – AMARE’YE GİDİLEN SÜREÇTE TABLO ÇOK OLUMSUZDU”

    Davutoğlu, “Çanakkale’ye Kutü’l – Amare’ye gidilen süreçte tablo çok olumsuzdu. İstiklalimize göz diken işgalciler dört bir yandan hasta adam diye tabir ettikleri Osmanlıyı mezara koymaya üzerine toprak atmaya gelmişlerdi. Ama Kutü’l – Amare ile hezimete uğrayınca bu milletin kolay lokma olmadığını fiilen tecrübe ettiler. Şüphesiz büyük bir zaferdi. Eğer işgalci güçler Kut’ta durdurulmamış olsaydı Bağdat ve kuzeyine ilerleyebilir, kuzeydeki Rus tehdidi ile bu toprakların kaderine kasteden büyük bir felakete sebep olabilirlerdi. Bu anlamda Kutü’l – Amare çok büyük anlamlar taşıyor” dedi.

    “KUTÜ’L – AMARE UNUTULACAK BİR ZAFER DEĞİLDİR. FAKAT ESKİ TÜRKİYE ANLAYIŞI BU ZAFERİ HATIRLAMAK İSTEMEDİ”

    Başbakan Davutoğlu, “Kutü’l – Amare unutulacak bir zafer değildir. Fakat eski Türkiye anlayışı bu zaferi hatırlamak istemedi. Adeta sistemli bir şekilde unutturmaya çalıştı. Her yıl Genelkurmay Başkanlığımızın sitesinden yapılan bir kutlama dışında hatırlanmadı. Ama bugün Sayın Cumhurbaşkanım sizin himayenizde Kutü’l – Amare tekrar milletimizin hafızasında, gönlünde hak ettiği yeri buldu. Resmi tarih anlayışı bu anlamda, resmi tarih kitapları bu zafer üzerinde ne yazık ki yeterince durmadı. Ama artık Türkiye değişiyor. Unutturulan tarihimizi yeniden hatırlıyoruz. Hafızamızı yeniden keşfediyoruz” diye konuştu.

    “KUTÜ’L – AMARE’Yİ YENİDEN HEM DE DEVLET TÖRENİYLE KUTLUYORUZ”

    “Kutü’l – Amare’yi yeniden hem de devlet töreniyle kutluyoruz” diyen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Aziz şehitlerimizin manevi huzurunda bir kez daha söz veriyoruz ki, dün olduğu gibi bu günde vatandaşlarını zulüm eden kan döken diktatörlerin ve insan hayatını hiçe sayan terör örgütlerinin tam karşısında yer alarak Kutü’l – Amare ruhunu yaşatacak ve şehit kanlarıyla yoğurulmuş vatan toprağımızın izzetine, şehitlerimizin hatırasına uygun davranacağız ve kıyamete kadar bir daha unutturulmayacak.”

    “KUTÜ’L – AMARE’Yİ ETKİNLİKLERİ 23 NİSAN BAYRAMINA ALTERNATİF GİBİ GÖSTERİLDİ, ASLA ALTERNATİF DEĞİLDİR”

    Başbakan Davutoğlu, “Bu vesileyle bir üzüntümü de sizlerle paylaşmak isterim. Kamuoyunda bazı basın yayın organlarında Kutü’l – Amare’yi kutlamaları üzerinde oluşturulmaya çalışılan olumsuz algı tamamen milletin tarihten gelen değerlerine yönelik bir saldırı mahiyeti kazandı. Kutü’l – Amare’yi etkinlikleri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na alternatif gibi gösterildi. Asla alternatif değildir. Bu bayramlar birbirinin ayrılmaz yüzleridir ve birbirinin takipçileridir. Kutü’l – Amare ’yi anlamayan, Çanakkale Savaşı’nı anlamayan 23 Nisan’daki milli iradeyi ve milli egemenliği de idrak edemez. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da hepimizin bayramı, Kutü’l – Amare de hepimizin zaferidir. Milli egemenliğimiz için verdiğimiz her mücadele bizim için kutsaldır. Egemenlik mücadelesinde kazanılan her zafer bizimdir. Hem bizimdir hem de bütün mazlum milletlerindir. Bugün aramızda bulunan Kut Valisi ve Kut’tan gelen değerli Iraklı kardeşlerimizin de zaferidir bu. Sadece 78 milyonun değil bütün Ortadoğu halklarının zaferidir Kutü’l – Amare” dedi.

    Başbakan Davutoğlu, “Bu zafer daha başka pek çok açıdan da önemlidir. Zorbalığa, tefrikaya karşı birliğin altın zaferidir Kutü’l – Amare. 100 yıl önce Osmanlı bakiyesi coğrafyanın bütün halkları 1916 yılında Bağdat’a doğru ilerleyen sömürgeci güçlere karşı son büyük direnişlerini yaptılar. Son büyük zaferi kazandılar. O orduda Araplar, Türkler, Kürtler, Süryaniler, Sünniler, Şiiler hep beraber savaştılar. Omuz omuza savaştılar. O gün ki vahdet ruhu bize bu gün çok şey anlatmaktadır. Aslında Irak halkının da, hepimizin keşfetmesi gereken ilk şey o günün birlik ruhudur. En zor zamanımızda biz yani Kürtler, yani Türkler, yani Araplar, yani Sünniler, yani Şiiler, Müslümanlar, Hristiyanlar yani Mezopotamya’nın bu kadim coğrafyanın bütün halkları omuz omuza mücadele verdik Kutü’l – Amare’de. Devrin zorbalarına yedi düveli yenebileceğimizi gösterdik. Kutü’l – Amare bu zaferin adıdır. Ve bugün aradan tam 100 yıl geçtikten sonra bu günün zorbaları aynı topraklara musallat olmuş vaziyettedir. Bu gün yine bir tarafta iyinin, doğrunun, hakkaniyetin, kardeşliğin etrafında kümelenenler, diğer tarafta ise parçalayıcı, kardeşi kardeşten ayırıcı, fitneciler var. Bu gün yine o iki anlayış iki ruh karşılaşıyor, yüzleşiyor ve savaşıyor” şeklinde konuştu.

    Davutoğlu, “Biz her zaman savaş hukukuna riayet etmiş bir milletiz. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Barış zamanında nezaketi gözetmek kolaydır. Esas olan çatışmanın, savaşın olduğu yerde varlığımıza kast edenlere karşı adil cenap davranabilmektir. Savaş şartlarında sergilediğimiz nezih tavırlar bu gün dahi insanlık için örnek alınacak davranışlardır. Dün savaş şartlarında esirlere nasıl insanca davrandıysak, bu günde dil, din, etnik kimlik, mezhep farkı gözetmeden savaş ve ölümden kaçan tüm mazlumlara öyle davranıyoruz onlara kucak açıyoruz. Millet olarak savaşta da barışta da birlik içerisinde biz olmanın bununda ötesinde insanca davranmanın örneğini sergiliyoruz. Çünkü bizi yüz yıllarca bu coğrafyanın manevi ve kültürel zenginlikle yoğrulan medeniyet hamuru birbirimiz bağlamıştır. Çünkü bizi aynı bardak ve istiklal uğruna canlarını feda eden şehitlerimiz birbirine bağlıyor. Geçmişten bu güne bütün meselelerimizi bu ortak tarihdaşlık şuuruyla bu ortak medeniyet bilinciyle çözeceğiz. Çünkü bizim sadece geçmişimiz değil, kaderimizde, geleceğimizde” diye konuştu.

  • Satranç Şöleni Ödül Töreniyle Sona Erdi

    Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) tarafından Antalya’da düzenlenen Türkiye’nin 81 ilinden 7’den 77’ye her yaş grubundan toplam 2 bin 236 sporcuyu buluşturan satranç şöleninde dereceye giren sporcular düzenlenen ödül töreni ile madalyalarına kavuştu.

    Türkiye Küçükler Satranç Şampiyonası, Türkiye Yıldızlar Satranç Şampiyonası ve Türkiye Emektarlar Satranç Şampiyonası’nda 9 turluk zorlu mücadelede ter döken sporcuların performanslarının yanı sıra ailelerin heyecan ve coşkuları da renkli görüntüler oluşturdu. Şampiyonada 26 kategoride düzenlenen ödül töreninde ise adeta “Şampiyonlar geçidi” yaşandı. Bir haftalık zorlu maratonun ve saatler süren akıl yarışlarının yaşandığı turnuvada, 199 sporcu sergiledikleri üst düzey performansla Türkiye Küçükler ve Yıldızlar altyapı Ulusal takım havuzuna seçilme mutluluğunu yaşadı.

    “Bu şampiyonalar Türkiye’yi buluşturdu” diyen Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay, ilk defa Küçükler, Yıldızlar ve Emektarlar Şampiyonaları’nı aynı anda gerçekleştirdiklerine dikkat çekerek, “Şampiyonalara rekor bir katılım vardı. Türkiye’nin doğusundan batısına 81 ilinden sporcumuz vardı. 2 bin 236 sporcu ve aileleriyle birlikte 5 bin kişilik dev bir buluşma gerçekleştirdik. Şampiyonada kıyasıya bir rekabet, centilmenlik, barış, kardeşlik, birlik, beraberlik ve sporun tüm güzellikleri birlikte yaşandı. Sporcularımızın

    performansları ve azimleri inanılmazdı” şeklinde konuştu.

    SATRANÇ ŞÖLENİNE FİDE İCRA DİREKTÖRÜ DE KATILDI

    Manavgat Starlight Otel’de 23 Ocak’ta başlayan ve 29 Ocak’ta yapılan final müsabakalarının ardından gerçekleşen ödül töreninde Türkiye Küçükler, Yıldızlar ve Emektarlar Şampiyonaları’nın kazanlarına madalyaları ve kupaları verildi. Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay, FIDE İcra Direktörü Nigel Freeman, Antalya Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Doç. Dr. Burhanettin Hacıcaferoğlu, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ve Manavgat Kaymakamı Nazmi Günlü’nün yanı sıra çok sayıda konuğun da yer aldığı törende, 26 kategoride ödüller sahiplerini buldu. Fidan sertifikalarının takdim edilmesinin ardından şampiyon olan ve dereceye giren küçük, yıldız ve emektar sporcular, kupa ve madalyalarına kavuştu.

    KENDİ REKORUMUZU KIRDIK

    Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay, törende yaptığı konuşmada, bir hafta boyunca kocaman bir aile olduklarını kaydederek, “Burada Türkiye’nin tüm güzellikleri vardı. Sporcularımız ülkemizin dört bir tarafından geldiler ve birlikte kocaman barış dolu bir dünya oluşturdular. Başarı için yarıştılar. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki buradaki sonuç ne olursa olsun sporcularımızın asıl kazancı, yaşamları boyunca satrancın onlara ve hayatlarına kazandırdıklarıyla yaşayacak olmalarıdır. Satranç hayatın kendisidir” ifadelerini kullandı.

    Şampiyonalara rekor bir katılım olduğunu belirten Tulay, ailelere şampiyona boyunca gösterdikleri ilgi için de teşekkür etti. Satranca gönül veren çocukların aileleri tarafından desteklenmesinin önemine vurgu yapan Tulay, sporcuların bu turnuvada aldıkları derecelere göre uluslararası turnuvalarda Türkiye’yi temsil imkanı kazandıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti:

    “Sporcularımız aldıkları önemli derecelere göre uluslararası turnuvalarda ülkemizi federasyonumuzun imkanları ile temsil etme imkanı kazandılar. Bu yıl eş puanlı sporcularımızı da ulusal takım havuzuna alacağımızın müjdesini paylaşmak istiyorum. Bu şampiyonalarda pek çok ilke de imza attık. Bu sene ilk defa 81 ilin şampiyonalara katılmasını sağladık. Katılımda kendi rekorumuzu kırdık. Üç şampiyonayı aynı anda gerçekleştirme mutluluğunu yaşadık. İlk defa eş puanlı sporcularımızı da sahneye davet edip madalyalarını takdim ettik.”

    ŞAMPİYONLAR GEÇİDİ

    Küçükler Şampiyonası’nın 7 yaş grubunun şampiyonları Doruk Öztürk ve Elvin Esma Büyük, 8 yaş grubunun şampiyonları CM Kerem Erten ve Elif Zeren Yıldız, 9 yaş şampiyonları Taha Özkan ve Nilsu Enç, 10 yaş şampiyonları Efe Hakan Öztürk ve Suğra Tepeli, 11 yaş şampiyonları CM Işık Can ve WCM Safiye Öykü İnce ve 12 yaş şampiyonları CM Ahmet Utku Üzümcü ve WCM Sıla Çağlar oldu.

    Yıldızlar Şampiyonası’nın 13 yaş grubunun şampiyonları Emir Gülbeyaz ve Sida Saim, 14 yaş grubunun şampiyonları Umut Erdem Gündüz ve Hayrünisa Şahin, 15 yaş grubunun şampiyonları Dinçer Taşdöğen ve WCM Çağıl Irmak Arda, 16 yaş grubunun şampiyonları FM Bahadır Özen ve Ayça Aksoy, 17 yaş grubunun şampiyonları Hüseyin Can Ağdelen ve Şevval Doğan ve 18 yaş grubunun şampiyonları Oğuz Öner ve WFM Nezihe Ezgi Menzi oldu.

    Emektarlar Şampiyonası’nın 50 yaş ve üstü kategorisinin şampiyonu Hür Yasin, 65 yaş ve üstü kategorisinin şampiyonu ise Salih Muratoğlu oldu.

    Turnuva boyunca çekişmeli ve zorlu mücadelelerde oldukça yorulan sporcuların ödül törenindeki heyecan ve mutlulukları renkli görüntüler oluşturdu.

    KÜÇÜK CENTİLMENLER

    Bu yıl ilk kez verilen ödüllerinden biri de centilmenlik ödüllüydü. Rakiplerin hasta olduğunu fark etmeleri üzerine fuaye alanında kurulan revire rakiplerini götüren 10 yaş genel kategorisinde yarışan Can Çavak ve 12 yaş genel kategorisinde yarışan Metin Kan Kuşoğlu centilmenlik ödüllünü almaya hak kazandı.

    5 BİN KİŞİYE EV SAHİPLİĞİ YAPTI

    Şırnak’tan Adıyaman’a, Düzce’den Mardin’e, İstanbul’dan Mersin’e, Gaziantep’ten Artvin’e, Hatay’dan Bursa’ya, Diyarbakır’dan Tekirdağ’a, Tunceli’ye, Siirt’e, Batman’a kadar Türkiye’nin dört bir yanından gelen çocukları, gençleri ve emektar sporcuları bir araya getiren dev organizasyon’da yaklaşık 5 bin kişiyi ağırlandı. Türkiye’nin 81 ilinden gelen 2009 doğumlu küçüklerden 1938 doğumlu emektarlara kadar geniş bir yaş yelpazesinde satranççıların yarıştığı turnuvada, aileler de heyecanları ve coşkularıyla turnuvaya renk kattı.