Etiket: Tiroid

  • Doç. Dr. Tütüncü: “Ailede tiroid yatkınlığı varsa dikkat”

    Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, toplumda görülme sıklığı yüzde 2 civarında olan haşhimoto tiroididinin, tiroid bezinin çalışma fonksiyonunun tamamen bozulmasıyla ortaya çıkabildiğini belirterek, “Genetik geçişli olabilen hastalık, en çok kadınlarda görülmekle birlikte stres, enfeksiyon, aşırı iyot maruziyeti gibi çevresel faktörler de neden olabilmektedir” dedi.

    Hisar Intercontinental Hospital Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, hashimoto hastalığı ile ilgili detaylı bilgi verdi. Hashimoto tiroiditi otoimmün bir hastalık olduğunu belirten Tütüncü, “Yani vücudun kendi bağışıklık hücrelerinin tiroid dokusunu yabancı bir doku olarak algılayıp yok etmeye çalışması sonucu ortaya çıkar. Bu durumu tetikleyen nedenler tam olarak bilinmemekle birlikte genetik ve stres, enfeksiyon, aşırı iyot maruziyeti gibi çevresel faktörler neden olabilmektedir. Vücut kendi tiroid dokusuna karşı antiTPO ve anti TG denilen antikorlar üreterek tiroid hücrelerini yıkmaya başlar. Zamanla tiroid dokusunda tiroid hormonu üretecek hücre kalmadığı için hipotiroidi denilen dolaşımda tiroid hormon azlığı-yokluğu durumu ortaya çıkar. Bu nedenle tiroid bezi zaman içerisinde normalden daha küçük bir hal alır” şeklinde konuştu.

    Ailede görülen hashimoto hastalığı genetik geçişli olabileceğinin altını çizen Tütüncü, “Hastalık genetik geçişli olabilir ve aile bireylerinden birinde hashimoto hastalığı tespit edilmiş ise ailenin diğer fertlerinde ve çocuklarında da bu hastalık ortaya çıkabilir. Bu nedenle antitpo ve antitg yüksekliği sapatanan bireylerde diğer aile fertleri de (anne, kardeş, hala, teyze gibi) mutlaka taranmalıdır” dedi.

    Hashimoto hastalığı olan hastalarda diğer otoimmün hastalıkların da görülebileceğini kaydeden Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, bu hastalıkları şöyle sıraladı: “Graves hastalığı, tip 1 diabetes mellitus, addison hastalığı (böbreküstü bezinin yetmezliği), testis veya over yetmezliği, hipoparatiroidi (paratiroid bezin yetmezliği), vitiligo, romatoid artirit, pernisiyöz anem, myastenia graves, down sendromu, turner sendromu ve klinifertel sendromu”.

    Hastalığın belirtileri

    Hastalığın ileri evrelerinde halsizlikle birlikte kas ve eklem ağrıları ortaya çıkabildiğini kaydeden Tütüncü, hastalığın belirtileri ile ilgili şiunları söyledi: “Genellikle belirtilerinde hastaların herhangi bir yakınması yoktur. Hastalık ağrısızdır ve hasta guatr çok büyümediği sürece varlığından habersizdir. Hastalık ilerledikçe halsizlik yorgunluk, uyku hali, saç dökülmesi, kabızlık, üşüme, kas ağrıları eklem ağrıları gibi hipotiroidi bulguları ortaya çıkabilmektedir. Bu belirtilerle birlikte unutkanlık, ses kabalaşması, dilde büyüme, tat ve koku almada azalma, ellerde yüzde şişme ve nabızda yavaşlama gibi daha ciddi semptomlar ortaya çıkarabilmektedir. En sık tespit edilen bulgu kanda anti TPO ve anti TG yüksekliğidir. Anti TPO hastaların yüzde 95 de pozitiftir. Hastaların yüzde 80 de başlangıçta serum TSH, serbest T4 ve serbest T3 değerleri normaldir. Ancak tiroid doku yıkımı devam ettiği için zamanla kandaki tiroid hormonları azalacaktır. Serum TSH değerleri yüksek ve serbest T4 ve serbest T3 değerleri düşük tespit edilebilir. Bu nedenle hastalar 6 aylık aralar ile takip edilmelidir”.

    Hastanın durumuna göre ilaç tedavisi belirlendiğini bildiren Tütüncü, “Hashimoto hastalığı tiroid hormon yetersizliğine sebep olmuş ise tedavisi eksik olan tiroid hormonlarının yerine konulmasıdır. İlaç tedavisine başlandıktan 6 hafta sonra kontrol muayenesi gerekmektedir. İlaç dozu hastaya göre ayarlandıktan sonra 3-6 aylık takipler ile kontrol edilmelidir. Tedavi genellikle ömür boyu devam etmelidir. Tedavi sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ilacın sabah aç karına alınmasıdır. İlaç alındıktan en az 1 saat sonra yemek yenmelidir. İlacın ışık görmemesine ve buzdolabında saklanılmamasına özen gösterilmelidir. Diğer ilaçlar ile birlikte alınırken dikkatli olunmalıdır. Özellikle demir, kalsiyum, mide koruyucu ilaçlar ve antiasitler levotiroksinin emilimini azaltabileceğinden birlikte kesinlikle alınmamalıdır. Her iki ilaç arasında en az 4 saat olmalıdır” şeklinde konuştu.

    Eğer gebelik planlanıyorsa

    Tiroid hormonu tedavisi eksik olan hormonun yerine konulması olduğu için herhangi bir yan etkisi olmadığını kaydeden Tütüncü, ancak ilaç düzeyinin eksik olması durumunda halsizlik yorgunluk uyku hali ya da fazla çarpıntı, terleme, sinirlilik olmasına bağlı etkiler ortaya çıkabildiğini, uzun süre fazla dozda tiroid hormonu kullanımı osteoporoza neden olabildiğini açıkladı. Ancak kesinlikle tiroid hormonları kesilmemesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, sözlerini şöyle tamamladı: “Haşhimoto tiroiditi olan kadın hastaların gebelik planladıklarında mutlaka doktorlarına başvurmaları gerekmektedir. İlaçlarını almaya devam etmeleri hatta yüzde 30 doz artırmaları gerekmektedir. Gebelik planlandığında ve gebelik sırasında TSH 2,5IU/ml altında tutulması hedeflenmelidir. Gebelik süresince hastalar her ay kontrole gitmelidirler”.

  • Tiroid rahatsızlığı gebeliğe engel olabilir

    Sıklıkla karşılaşılan hastalıklardan biri olan ve kadınlarda daha çok rastlanan tiroid fonksiyon bozukluğuna ilişkin bilgi veren Özel Esentepe Hastanesi Dâhiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Doğan Çimen, düşük yapmak, gebe kalamamak, adet düzensizliği gibi çeşitli sorunların ortaya çıkabilme riskine karşı mutlaka test yaptırılması gerektiğini söyledi.

    Her bireyde bulunarak, insan vücudunda yaşamsal bir işlev üstlenen tiroid bezinde, doğumdan itibaren her yaşta ortaya çıkabilen ve birtakım çevresel, kalıtım, radyasyon, iyot eksikliği, yaşlanma gibi faktörlere bağlı olarak bozulmalar meydana gelebildiğini ifade eden uzmanlar, sıklıkla karşılaşılan hastalığın kadınlarda daha yüksek oranda karşılaşıldığını söyledi. Düşük yapmak, gebe kalamamak, adet düzensizliği gibi çeşitli sorunlar ortaya çıkaran tiroid fonksiyon bozukluğuna ilişkin bilgi veren Özel Esentepe Hastanesi Dâhiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Doğan Çimen, kalp çarpıntısı, kilo artışı, çabuk yorulma ve aşırı sinirlilik gibi belirtiler gösteren tiroid hastalıklarının, ileri yaşlarda ciddi sorunlar ortaya çıkarabildiği söyledi. Özellikle gebelik planlayan kadınların tiroid fonksiyonlarını belirlemek için mutlaka test yaptırmaları gerektiğinin altını çizen Çimen, “Tiroid bezinin normalden az ya da fazla çalışması durumunda, vücutta birtakım rahatsızlıklar ortaya çıkarabilir. bu durum hipotiroid olarak adlandırılır. Hipotiroid görülen bireylerde çabuk yorulma, halsizlik, soğuğa dayanıksızlık, ciltte kalınlaşma, kuruluk, dikkat dağınıklığı, saç ve kaşlarda dökülme, seste kalınlaşma, kalp hızının yavaşlaması, tansiyon yükselmesi, kabızlık, yüz ve göz kapaklarında şişkinlik, adet düzensizlikleri ortaya çıkmaktadır. Yaşlılarda daha sık olmak üzere kalp yetersizliği gelişebilir. Kadınlarda kısırlık, düşük yapmak, adet düzensizliği ve gebe kalamamak gibi sorunlar olabilir. Ağır hipotiroidi en çok çocukluk döneminde zarar verir. Eğer bu dönemde çocuklar tedavi edilmediği takdirde, büyüme ve gelişmede geri kalma ile zekâ geriliği de meydana gelebilir. Hipertiroidizm aynı miktarda vücuda zarar verir” diye konuştu.

    Dr. Çimen; ”Ailelerinde tiroid hastalığı olan bireylerde, tiroid hastalıkları görülme ihtimali daha da artıyor. Gebe kalamayan, düşük yapan, adet düzensizliği olan veya adet olamayan kadınların, mutlaka hekime gözükmesi gerekiyor. Çünkü bu durumun altında yatan sebepler arasında, tiroid hastalığının yaygın olduğunun bilinmesi gerekiyor. Günümüzde, gebelik öncesi, basit bir kan testi yöntemiyle tiroid fonksiyonu değerlendirilebilmektedir. Özellikle gebelik planlayan kadınların tiroid fonksiyonlarının bilinmesi ve normal değilse, gebelik öncesi mutlaka normal hale getirilmesi gerekiyor. Çünkü tiroid fonksiyonlarındaki bozukluk gebeliği engelleyebileceği gibi erken doğuma veya bebekte zihinsel ve nörolojik gelişim problemlerine de yol açabilir” dedi.

    Uzm. Dr. Doğan Çimen, “Ayrıca, ağızdan alınan birtakım ilaçlarla, eksik hormon varsa yerine konulup, fazla çalışıyorsa da yine ilaçlarla, tiroid hormonlarının etkilerinin yok edilebilir. Radyoaktif iyot (atom) tedavisi sayesinde, fazla çalışan tiroid dokusu harap edilip, salgılanan hormon miktarında azalma sağlanabiliyor. Ek olarak, yapılacak operasyonun ardından, tiroid bezinin tamamının veya tamamına yakın kısmının çıkartılması da mümkün” şeklinde konuştu.

  • ERÜ ‘Tiroid Kanseri’ İddiasını Yalanladı

    Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Kudret Doğru, Tıp Fakütesi Hastanesinde çalışan 12 personelin tiroid kanseri olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Prof. Dr. Kudret Doğru, “12 kişi tiroidinde nodül tespit ettik, bunlardan iki tanesini kanser şüphesiyle ameliyat ettirdik. Ameliyat sonrasında da sağlığına kavuştular ve şu an çalışmaya devam ediyorlar” dedi.

    Bahse konu olan haberle ilgili açıklamalarda bulunan Başhekim Prof. Dr. Kudret Doğru, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “Hastanemizle ilgili basına yansıyan 12 sağlık görevlisinde kanser teşhis edilmesi haberine açıklık getirmek amacıyla bu basın toplantısını düzenliyoruz. 12 kişinin troid kanseri olduğuna dair haberlerin gerçeği yansıtmadığını öncelikle söylemek istiyorum. Bizim hastanelerimizde 2015 yılından itibaren aktif çalışan bir iş sağlığı güvenliği birimi var. Ve bu birim tarafından yapılan rutin kontrollerde tespit edilen bazı hastalıklar var. Bunu iş sağlığı güvenliği ile ilgili kamu kesiminde biz Temmuz 2016 tarihinden itibaren başlayacak olan rutin muayene ve tetkikler aşamasını 2015 yılının başından itibaren başlatmış bulunuyoruz hastanelerimizde. Tabi 2015 yılındaki rutin personel takiplerinde tespit edilen durumlar ortaya çıktı. Yaklaşık olarak 3 bin sağlık çalışanı bulunan bir kurumdan bahsediyoruz. Burada 3 bin çalışan sağlık muayenelerinden geçirilirken bu kişilerin 150 kadarı radyasyonlu ortamda çalışan kişiler. Bu rutin tetkikler sırasında radyasyonlu ortamda çalışanlara ilave bazı tetkikler yapılması gündeme geldi. Bunu güvenlik kurulunda konuşarak karara bağladık ve bu kişilere radyasyon koruyucu gözlük gibi, troid koruyucu kullanılması gereken bir takım ekipmanların yanında yıllık geçmesi gereken kontrollerde de radyasyonda çalışanların troid gibi fazladan kontrol yaptık. Neticede bu muayeneler 2016 yılı için yine tekrar ediliyor, her yıl bu kontrolleri yapmak mecburiyetindeyiz. Bu rutin muayeneler sırasında şuana kadar 12 kişi troidinde nodül tespit ettik, bunlardan iki tanesini kanser şüphesiyle ameliyat ettirdik. Ameliyat sonrasında da sağlığına kavuştular ve şuan çalışmaya devam ediyorlar. Şuan için bu kişilerle ilgili iş sağlığı güvenliği birimi tarafından yapılan işlemler rutin bir şekilde işletiliyor.”

    Toplantıda konuşan Radyasyon Güvenlik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kula da 2 personelde rastlanan kanser nedeninin açıklanmasının mümkün olmadığını kaydetti ve “Troid konser vakaları istatiksel olarak rastlantıda olabilir, ortamdan kaynaklanıyor olabilir ama bunu şuan için söyleme şansına sahip değiliz. Stokastik etkiler söz konusu. Buna bağlı da ‘Olmuştur’ ya da ‘olmamıştır’ deme şansımız şuan tıbben mümkün değildir” dedi.

    Olayda Tıp Fakültesi Hastanesi yönetiminin herhangi bir ihmali bulunmadığını vurgulayan İş Sağlığı ve Güvenliği Birim Sorumlusu Doç. Dr. Elçin Balcı da, “Haberlerde geçtiği şekilde iş sağlığı güvenliğinin konu ile ilgili ihmalinin bulunduğu ile ilgili cümleler vardı. Biz 2015 yılından itibaren rutine bindirdiğimiz şekilde yaklaşık 3 ayı kapsayan 3 bin personelimizin periyodik muayenesini yapıyoruz. İşe giriş muayenesinden sonra işçi için yapılacak en önemli şey periyodik muayenedir. Periyodik muayeneleri yaptıktan sonra da çalıştıkları birimlerdeki riskler göz önünde bulundurularak kişilerde hastalık erken dönemde tespit ediliyorsa gerekli tedavisi yapılıyor” diye konuştu.

  • Tiroid Hastalığının Asıl Nedeni İyot Eksikliği

    Dünyada en yaygın hastalıklarından biri olan tiroid hastalıkları beraberinde birçok rahatsızlığa yol açabiliyor.

    Medicana Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Küçükyılmaz, Tiroid hastalığının gelecekte tedavi edilmesi zor olan hastalıklara sebep olduğunu belirtti. Tiroid hormonunun büyüme ve gelişmede önemli rol oynadığını belirten Dr. Küçükyılmaz, vücutta tiroid hormonu sentezi için yeterli miktarda iyot alınması gerektiğini belirtti. Yiyecek, tuz ve su ile iyodun alındığını belirten Dr. Küçükyılmaz, Tiroid hormonlarının vücut ısısını dengeleyen önemli faktör olduğunu ve karbonhidrot metabolizmasını önemli oranda etkilediğini ifade etti.

    Küçükyılmaz, tiroid hormonun insan vücudundaki 15 etkisini şöyle sıraladı:

    “Isı oluşumunu artırır, Büyüme ve gelişmeyi sağlar, insülin salgısı artar, glukoz metobolizmasına değişik etkileri var, Trigliserid, kolesterol miktarını azaltır, bazal metobolizma hızı artar, vitamin gereksinimi artar, oksijen kullanımı artar, kalp hızı, kalp akımı, kalp debisi artar, solunum hızı artar, nabız basıncı artar, protein yıkımı artar, kemik yıkımı artar, mide bağırsak hareketleri artar. adet süresini artırır”.

    KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR VE GEBELİĞİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

    Tiroid hastalıklarının en sık görüleni olan Hipotiroide orta yaşlarda daha sık rastlandığını belirten Dr. Hasan Küçükyılmaz, Hipotiroidin kadınlarda daha fazla görüldüğünü belirtti. Dr. Küçükyılmaz sözlerine şu şekilde devam etti: “Yeni doğum yapmış kadınlar, önceden guatrı olanlar, ailesinde tiroid hastalığı olanlar, 50 yaşın üzerinde kadınlarda hipotiroid daha sık görülür. Şeker hastalarında bazı bağışıklık sistemi hastalarında Lityum ve benzeri ilaçları uzun süre kullananlarda hipotiroid sıklığı daha fazladır” şeklinde konuştu.

    Günlük hayatı olumsuz yönde etkileyen Hipotiroid rahatsızlığının belirtilerini Dr. Küçükyılmaz şu şekilde sıraladı: “Kabızlık, ciltte kuruma, ciltte soluk bir renk alma, ilerleyici kilo kazanımı veya kilo vermede zorlanma ödem hali, ses kalınlaşması, kısılma, çatallanma, saç dökülmesi, kaşlarda dökülme, tırnaklarda kırılma, terlemede azalma, kolay yorulma özellikle ilerleyici bir bitkinlik, unutkanlık, odaklanma güçlüğü, düşünme hızında yavaşlanma, sabah yorgunluğu, anlamsız üşümeler, özellikle kadınlarda depresyon işaretleri olduğu zaman hipotiroid akla gelmeli özellikle inatçı ve gezici kas ve eklem ağrıları, uyuşma, el ve kollarda ağrı varsa hipotiroid akla gelmelidir”.

    TİROİD AZ ÇALIŞINCA HAMİLE KALMAK ZORLAŞIR

    Cinsel istekte azalma ve güç kaybının hipotiroid belirtileri arasında yer aldığını belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Küçükyılmaz, hipotiroide bağlı olarak gebe kalma güçlüğü, adet düzensizlikleri gibi durumlarda da tiroid bezi fonksiyonlarının kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. Tiroidin az çalışmasına bağlı olarak hamile kalma oranının azaldığını belirten Dr. Küçükyılmaz sözlerine şu şekilde devam etti: “Tiroid az çalışınca hamile kalmak zorlaşır. Tiroid bezinin az çalışması kadının hamile kalmasını zorlaştırırken, çok çalışması da erken doğum ve düşüklere neden oluyor. Eğer kadın hamile kalmak istiyorsa hamile kalmadan önce tiroid fonksiyonları yönünden kontrolden geçmelidir. İyot sağlıklı büyüme için gerekli bir mineraldir.

    Özellikle tatlı su balıkları ve sonrasında ton balığı, mezgit, karides gibi deniz ürünlerinin yanı sıra ıspanak, soya fasulyesi, şalgam, kabak, sarımsak, kuru fasulye gibi sebzelerinde tüketilmesi gerektiğini belirten Dr. Hasan Küçükyılmaz, “Meyveler içinde çilek iyi bir iyot kaynağıdır. Yoğurt, süt, peynir, yumurta, süt ve süt ürünleri iyot bakımından zengindir. Denizden uzak yerlerde yaşayanlarda iyot eksikliği daha sık gelişir. Ayrıca, kara lahana fazla tüketirseniz iyotu tutar. İyotu tuttuğu için tiroid bezinin çalışmasını olumsuz yönde etkiler” şeklinde konuştu.

  • Tiroid Bezi Hastalıkları Yaşam Kalitenizi Bozabilir

    Tiroid bezinde üretilerek salınan tiroid hormonlarının uygun miktarda olmamasının yaşam kalitesini bozacak birçok belirtiye neden olduğu bildirildi.

    Acıbadem Adana Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Aktaran, bu gibi durumlarda tanının erken dönemde konularak uygun tedavinin zamanında başlanmasının önemine dikkati çekti. Prof. Dr. Şebnem Aktaran, “Boynun ön bölümünde yer alan ve yaklaşık 15-20 gram ağırlığındaki tiroid bezinde üretilen tiroid hormonlarının bebeğin anne karnında gelişiminde, doğum sonrası zihinsel-bedensel gelişim ve büyümesinde ayrıca yaşam boyu metabolizma faaliyetlerinin düzenlenmesinde etkisi büyüktür” dedi.

    Prof. Dr. Aktaran, tiroid hormonlarının vücuttaki hücreler üzerinde etkileri olduğunu, bu nedenle tiroid hormonlarının dengesiz üretiminin diğer organ ve sistemlerin de çalışmasını olumsuz etkileyebileceğinden yaşamın her döneminde, özellikle gebelik döneminde bebek ve anne sağlığı için normal düzeylerde tutulması gerektiğini belirtti.

    Tiroid bezinin az çalışarak yeterli miktarda tiroid hormonu salgılamamasına hipotiroidi, aşırı çalışmasına ise hipertroidi dendiğini hatırlatan Prof. Dr. Aktaran, tiroid hastalıklarının birçok belirtiyle ortaya çıkabileceğini, bu nedenle söz konusu belirtileri olan kişilerin vakit kaybetmeden tiroid hormon seviyelerini ölçtürmelerini ve gerektiğinde tedavi altına alınmalarını söyledi.

    “TİROİT BEZİ HASTALIKLARININ NEDENLERİ DEĞİŞEBİLİR”

    Tiroid hastalıkları hakkında genel bilgiler de veren Prof. Dr. Şebnem Aktaran, “Tiroid bezi hastalıkları, tiroid bezinin az çalışması, aşırı çalışması, tiroid bezi iltihabı (tiroiditler) ve guatr (tiroid bezinin büyümesi nodüllü veya nodülsüz) olarak ortaya çıkar. Tiroid bezi hastalıklarının genellikle iyot eksikliği, genetik ve çevresel nedenlere bağlı olabileceği düşünülmektedir. İyot eksikliği ülkemizde guatrın en önemli nedenlerindendir” dedi.

    Tiroid bezi hastalıklarının belirtileri görülen kişilerde kanda tiroid hormonlarının değerlendirildiğini ve tiroid bezinin ultrasonografi (USG) ile görüntülendiğini belirten Prof. Dr. Aktaran, tiroid hastalıklarında tedavinin tiroid hormonlarının düzeyine, tiroid bezinin özelliklerine göre belirlendiğini; tedavide takip, ilaç, radyoaktif iyot veya operasyon seçeneklerinden uygun olanına karar verildiğini kaydetti.

    Guatrda, tiroid bezinin tümünün yaygın şekilde büyüyebileceğini veya bezde tek veya çok sayıda nodüller (yuvarlak, oval kitleler) olabileceğini belirten Prof. Dr. Aktaran, “Son yıllarda boyun muayenesi ile birlikte USG de yapıldığı için küçük tiroid nodülleri de tespit edilebilmekte ve bu nedenle tiroid nodülü tanısına da sıklıkla rastlanmaktadır. Tiroid nodüllerinde hastanın özgeçmişi, aile öyküsü ve USG bulguları önemlidir” dedi.

    Nodüllerin kötü huylu olma olasılığı, aşırı hormon üretimi varlığı ve iri nodüllerin nefes borusuna basısının değerlendirilmesi gerektiğini de anlatan Prof. Dr. Aktaran, şöyle devam etti:

    “Bu nedenle tanıda tiroid hormonları ölçülür, görüntüleme yöntemleri değerlendirilir ve tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) yapılır. Alınan materyal sitopatolog tarafından incelenir, operasyon veya izlem kararı verilir. Operasyon düşünülmeyen hastalar belirli aralıklarla izlenir. İzlem sırasında tiroid hormonları, tiroid USG ile kontroller yapılır, gerektiğinde tiroid İİAB yapılır. Nodüllerin takibi sırasında cerrahi operasyon önerildiğinde hasta tarafından gereği yapılmalıdır.”

    Prof. Dr. Şebnem Aktaran, trioidin az çalışmasında yorgunluk, deride kuruma, kilo alma, saçlarda kuruma, soğuğa tahammülsüzlük, reflekslerde ve hareketlerde yavaşlama, kas ve kemiklerde ağrı, uyuşma, tansiyon yüksekliği, kolesterolde yükselme, adet düzensizliği, kabızlık, şişkinlik, hafıza problemleri ve depresyon belirtilerinin görüldüğünü kaydetti.

    Prof. Dr. Şebnem Aktaran, trioidin aşırı çalışmasının belirtilerini de şöyle sıraladı:

    “Çarpıntı, terleme, sinirlilik, huzursuzluk, sıcak ve nemli deri, sıcağa tahammülsüzlük, kilo kaybı (iştahın iyi olmasına rağmen zayıflama), ellerde titreme, saçlarda incelme, kırılma ve dökülme, ishal, göz bulguları (canlı bakış), adet düzensizliği.”