Etiket: Tıp

  • Türk Hekim Dünya Tıp Literatürüne Girdi

    Doç. Dr. Fuat Büyükbayrak, MDS (Myeloblastik Displastik Sendrom) hastasına yaptığı açık kalp ameliyatıyla dünya tıp literatürüne girdi.

    Ayakkabı sanayinden emekli ve bu yaşına kadar hiçbir sağlık problemi yaşamamış 60 yaşındaki Ahmet Aydın, geçtiğimiz sene gittikçe artan yorgunluk ve göğüs ağrısı şikayetiyle hastaneye gitti. Kalp rahatsızlığı ile başlayan, MDS (Myeloblastik Displastik Sendrom) tanısıyla devam eden ve hastanede yapılan açık kalp ameliyatıyla sağlığına kavuşan Ahmet Aydın; MDS hastalığı olup kalp ameliyatı yapılan yedinci hasta olarak dünya tıp literatürüne girdi.

    Geçtiğimiz yıl yorgunluk ve göğsünde ağrı şikayetleriyle hastaneye başvurduğunu söyleyen Ahmet Aydın, “Şikayetlerim giderek artıyordu. Kardiyoloji bölümüne gittim. Anjiyo yapılmasına karar verildi ve kan değerlerime bakıldı. Çok düşük olduğu ve bu değerlerle anjiyo yapılamayacağı için dahiliye bölümünde tedavi olmamı istediler. Bir aylık tedaviye rağmen kan değerlerim yükselmedi ve şikayetlerim devam etti. Bilinmeyen bir kan kaybı olabileceği şüphesiyle gastroenteroloji bölümüne yönlendirdiler. Endoskopi ve kolonoskopi yapıldı. Bunların sonucu da temizdi. Bu sefer hematolojiye gönderdiler. Orada kemik iliğimden biyopsi yapıldı. Patoloji sonucuna göre MDS’ye bağlı Refrakter Anemi tanısı konuldu. Kemik iliğim yeterli kan hücresi üretmiyordu. Bu süreçte kalp problemlerim de artarak devam ediyordu. Gittiğim bütün kardiyoloji uzmanları anjiyo yapılması gerektiğini söylüyorlardı; ancak kanama kontrolü zor ve enfeksiyon riski çok yüksek olduğu için anjiyo yapmaktan kaçınıyorlardı. Hisar Intercontinental Hospital Kardiyoloji Bölümü’ne geldik. Doç. Dr. Yılmaz Güneş anjiyomu yaptı; 3 damarım tıkalıydı. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Fuat Büyükbayrak’la konuştuk ve kendisi hastalığıma rağmen bu operasyonu yapabileceğini söyledi. Sonrasında ameliyat planım yapıldı. Hematoloğumun kontrolünde gerekli kan transferi yapılarak ertesi gün ameliyata alındım. 1 gün yoğun bakımda kaldım. Doktorlarımız cesaret etti ve çok şükür bu ameliyatı sağlıkla atlattık” dedi.

    MDS hastasına yaptığı operasyonla dünya tıp literatürüne yedinci vakayı gerçekleştiren Hisar Intercontinental Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fuat Büyükbayrak; “Hastamız önce göğüs ağrısı şikayeti nedeniyle hastaneye gitmiş; anjiyosunu yapmaktan kan değerlerinin düşüklüğü nedeniyle kaçınılmış. Bu tür vakalardan kaçınılmasının temel nedeni enfeksiyon riskidir. Kanama problemini çözebilirsiniz; ancak bu hastalarda bağışıklık sistemi çok zayıf olduğu için en ufak bir enfeksiyon riski ciddi sonuçlar doğurabilir. MDS hastalarının yoğun bakım sürecinin tek kişilik yoğun bakım odalarında ve çok özel takip edilmesi gerekir. Hastamız bize başvurduğunda anjiyosu yapıldı. 3 damarında ciddi darlıklar olduğunu gördük ve by-pass yapılması gerektiğini kendisiyle de paylaştık. MDS hastalarında daha önce 4 tane koroner by-pass 2 tane de kapak ameliyatı yapılmış. Bizimki beşinci koroner by-pass hastası oldu. Türkiye’de yapılmış ve literatüre girmiş böyle bir vaka yok. Bu nedenle Türkiye’deki ilk vakayı bizim yaptığımızı söyleyebiliriz. Ancak hastamızın MDS hastalığı nedeniyle 100 bin civarında olması gereken trombosit sayısı 18 bin; 7 bin civarında olması gereken lökosit sayısı ise 2 bin civarındaydı. Hastamızı ameliyata hazırlamak için hematoloji uzmanıyla iletişime geçerek tedavi şemasını düzenledik. Trombosit yıkımı söz konusu olduğu için hastamıza gerekli trombosit ve lökosit değerlerini içeren kan transferinin yapılmasının hemen ardından ameliyata aldık. Hastamızın 3 damarına by-pass yaptık. Ameliyat sürecinde ihtiyacı olan taze kan, trombosit gibi hayati destekleri hazır bulundurduk. Gayet başarılı geçen bir operasyon ve 1 günlük yoğun bakım sürecinin ardından hastamızı servis katımıza aldık. Herhangi bir enfeksiyon problemi yaşamadık. Hastamızın çıkıştan sonraki tedavi sürecini de hematoloğuyla birlikte belirledik; birkaç gün içerisinde kontrollerini de tamamlayarak taburcu etmeyi düşünüyoruz’ ifadelerini kullandı.

    MDS NEDİR?

    MDS, kemik iliğinin yeterince sağlıklı kan hücresi üretmemesine neden olan kemik iliği hastalığıdır.65 yaş üzerinde görülen hastalık; gençleri de etkileyebilir. Kemik iliğinin fonksiyonu, kırmızı kan hücresi, beyaz kan hücresi ve plateletler olarak adlandırılan üç tür kan hücresinin kaynağı olan hücreleri üretmektir, bu olgunlaşmamış hücreler normalde kırmızı kan hücresi, beyaz kan hücresi ve platelet olan fonksiyonel matür (olgun) hücrelere dönüşür. MDS’de olgun olmayan kök hücreler kemik iliğinde birikir ve bu hücrelerin ömrü kısalmış olabilir, bu da dolaşımdaki olgun kan hücrelerinin azalmasıyla sonuçlanır. Kan hücreleri sayısındaki azalma sitopeni olarak adlandırılır ve enfeksiyon, anemi, kanama ve kolay çürükler gibi MDS hastalarının yaşadığı belirtilerin sorumlusudur. MDS’de dolaşımdaki kan hücrelerinin sayısının azalmasının yanı sıra dolaşımdaki kan hücreleri hücrelerin görünüm ve morfolojisindeki normal dışı şekillenme nedeniyle uygun fonksiyon gösteremeyebilir.

  • Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoterapide En Donanımlı Kamu Hastanesine Dönüştü

    Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü’ne kanserli hastalarda ışın tedavisinde kullanılan son teknoloji ürünü radyoterapi cihazları alındı. Radyoterapi ile kanser tedavisini büyük oranda kolaylaştıran ve Türkiye’de sayılı merkezlerde bulunan Trubeam STx ve Unigue cihazlarıyla bölümde hasta tedavisine başlandı.

    ERÜ Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Soyuer yaptığı açıklamada, hastaneye maliyeti yaklaşık 20 milyon TL’yi bulan yeni teknoloji ürünü cihazlarla radyoterapide Türkiye’nin en donanımlı kamu hastanesi haline geldiklerini kaydetti. Prof. Dr. Soyuer, “Dünyada teknolojik alanda baş döndürücü gelişmeler tüm sektörlerde olduğu gibi sağlık sektöründe son sistem cihazların kullanımını neredeyse zorunlu kılmaktadır. Radyoterapi ve radyocerrahide dünyada kullanımına yeni başlanan ve bizim de bölümümüze kazandırdığımız son teknoloji ürünü TrueBeam ve Unigue cihazları buna en iyi örnektir. Radyoterapi alanında ileri teknoloji ürünü bu cihazlarla bölümümüzde hasta tedavi edilmeye başlanılmıştır. Bu iki yeni cihazın hizmete girmesiyle Görüntü Klavuzluğunda Radyoterapi (IGRT), Rapidark, Volümetrik Ark Terapi (VMART), Stereotaktik Radyocerrahi (SRS), Stereotaktik Radyoterapi (SRT) Stereotaktik Vücut Radyoterapisi (SBRT) ve kemik iliği transferine hazırlık aşamasında sıkça kullandığımız tüm vücut ışınlamalarında yeni cihazlardan faydalanacak olmamız, tedavi kalitesindeki artışa ilave olarak, hasta sayısı ve çeşitliliğinde de ciddi artışa neden olacaktır. Özellikle hastalarımızda bir veya birkaç fraksiyonla, kısa sürede, güvenli ve yüksek konformal tedavi imkanı veren SRS, SRT, SBRT tekniklerinin kullanılabilir olması bir grup hastada cerrahiye alternatif olarak ışın tedavisi ile tedavi imkanına ve tedavi kalitesinin artmasında kayda değer teknik gelişme ve uygulamalara yol açacaktır” dedi. Açıklamasında ışın tedavisinde SRT ve SBRT tekniklerinden da bahseden Prof. Dr. Soyuer, “Stereotaktik Radyocerrahi (SRS) kötü huylu tümörlerde (beyin metastazları ve pineal gland tümörlerinde), iyi huylu tümörlerde (menengiom, akustik nörinom (vestibüler şıvannom), hipofiz adenomu, trigeminal nevralji, sfenopalatin nevralji, kronik cluster başağrısı, arteriovenöz malformasyon, kavernöz malformasyon, glomus jugulare (paraganglioma) epilepsi ve kanser ağrısı tedavisinde başarı ile cerrahi dışı yöntem olarak kullanılmaktadır.Stereotaktik Vücut Radyoterapisi (SBRT) ise, prostat kanserinin tedavisinde, erken evre küçük hücreli dışı akciğer kanserinde, akciğer metastazlarında, karaciğer kanseri ve karaciğer metastazlarının tedavisinde, cerrahi evreyi aşmış pankreas tümörlerinde akciğerin yeniden ışınlanmasında, kemik metastazlarında, tekrarlayan baş-boyun kanserlerinde artan sıklıkta kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Soyuer, TrueBeam STx ve Unique cihazları ile kanser tedavisinde tümörlü dokuların daha rahat tedavi edilebildiğini de söyledi. Prof. Dr. Soyuer, “TrueBeam STx ve Unique cihazlarının bir diğer özelliği diğer cihazlara nazaran tümör dokusunun daha rahat görüntülenip daha rahat ışın verilmesi, tümörlü hücrenin etrafındaki normal dokuların zarar görmemesidir. Böylelikle kanserde ışın tedavisi direk tümörlü hücreye uygulandığından ve tümörlü hücrenin çevresindeki normal dokular hasara uğramadığından yan etkisiz tedavi başarı oranı da artmaktadır” dedi.

    Prof. Dr. Serdar Soyuer, daha önceden günde ortalama 80-90 hastaya tedavi verdikleri radyoterapi ünitelerinde, yeni cihazlarla birlikte bu sayıyı 140’a kadar çıkartacaklarını sözlerine ekledi.

  • TEK Tip Projesine Erenler Belediye Meclisinden Onay

    Erenler Belediyesi Kasım ayı olağan meclis toplantısı Belediye meclis salonunda yapıldı.

    Açılış ve yoklamanın yapılmasının ardından söz alan Erenler Belediye Başkanı Cavit Öztürk 1 Kasım Genel seçimlerini değerlendirdiği konuşmasında seçim sonuçlarından duyduğu memniyeti dile getirdi. Başkan ÖztürK, “Seçimlerin hem Ülkemiz hem de İslam Alemi için hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan diliyorum. 7 Haziran’dan bu güne 5 aylık bir süreçte Ülkemiz birtakım sıkıntılar yaşadı. Bu dönemde faizler ve döviz fırladı, turizm gelirleri, ithalat ve ihracat düştü. Siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrarsızlığıda peşinden getirdi. Ülkemizde yatırım yapmak isteyenler yatırımlarını bekletme kararı aldı ve bunun neticesinde yaşanılan sıkıntılar Ülkemizi zora soktu. Sonuç itibari ile halkımız dün sandık başına gittiğinde özgür iradesi ile karar verdi ve tek başına iktidarı tekrar Ülkemize nasip etti elhamdulillah” dedi.

    Öztürk’ün seçim değerlendirmesinin ardıdan meclis gündemine geçildi. Gündem maddesi olan Tek Tip Projesi ile ilgili projenin uygulanacağı köyler ve yapı ruhsatı ücretleri maddesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Öztürk; “Seçim beyannamemizde olmamasına rağmen seçim sürecinde bu konu gündeme geldi. Büyükşehir olan tüm illerde tüm köyler mahalleye dönüştürüldü ve orköylerle ilgili bir statü gelişti. Yasa gereği ilgili belediyeler isterlerse bu orköylerle ilgili tip proje yapar, proje parası ve ruhsat harcı almaz diye bir ek madde vardı. Zorunluluğumuz yoktu ama biz bunu görev adlettik. 60 metrekareden 190 metrekareye kadar 9 ayrı ölçü ve mimaride yapılarla ilgili çalışmalarımızı yaptık. 2019 seçimlerine kadar geçerli olan yasa sonrası orköylerin tümü normal mahalle statüsüne dönüşecek. Yani orköylerdeki vatandaşlarımız 2019 yılından önce bu işi bitirmeleri lazım” şeklinde konuştu.

  • ÇÜ Tıp Mezunları 30 Yıl Sonra Buluştu

    Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi 1979-1985 yılı mezunları uzun 30 yıl aradan sonra bir araya gelerek hasret giderdi.

    ÇÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferdi Tanır, Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Altıntaş ve akademisyenlerin katkılarıyla Balcalı Hastanesi Hipokrat Konferans Salonu’nda düzenlenen organizasyon oldukça duygusal anlara sahne oldu.

    Eski günleri yad etme adına, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seval Güneşer ile Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabahattin Hacıyakupoğlu toplantıya katılarak o yılların anısına birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Prof. Dr. Ferdi Tanır veProf. Dr. Derya Altıntaş, hocalara birer teşekkür plaket takdim etti.

    ÇÜ Kayıkhanesinde öğle yemeği yiyen mezunlar, kampüs turuna çıkarak Üniversitenin son halini görmenin heyecanını birlikte yaşadılar. Ardından da Adana ve Mersin’in tarihi ve güzel yerlerini de ziyaret ettiler.

    Üç gün süren etkinlik boyunca bol bol fotoğraf çekimi de yapan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi 1979-1985 mezunları, birlikteliklerini toplu fotoğraf çekimi ile ölümsüzleştirdi.

  • Karamana Tıp Fakültesi İçin İlk Adım Atıldı

    Karaman Valiliği ile Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğü arasında Karaman Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği hizmet binasının kullanımına ilişkin protokol düzenlenen törenle imzalandı.

    Valilik toplantı salonunda düzenlenen törene Vali Murat Koca, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Muzaffer Şeker, AK Parti Karaman Milletvekilleri Recep Konuk ve Recep Şeker, Karaman Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan ile daire müdürleri ve Necmettin Erbakan Üniversitesi akademik personeli katıldı. Yapılan protokolle ilgili olarak yapılan yazılı açıklamada, “Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı Meram Tıp Fakültesi’nin Karaman’da tanı veya tedavinin yapılabilmesi için gerekli bina temini ve 3. basamak tanı veya tedavi hizmetleri için gerekli ekipmanlar ve personelin sağlanması amacıyla imzalanan protokol ile Karaman Kamu Hastaneleri Hizmet Binasının zemin katta olmak üzere toplam 20 bin 92 metre karelik alanının Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğine devredildi. İmzalanan protokol ile Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından Karaman’da tanı ve tedavinin yapılabilmesi için gerekli personel bulundurulması, binada 3. basamak tanı ve tedavi hizmetleri için gerekli ekipmanlar ve personel Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından sağlanması amaçlanmaktadır” denildi.