Etiket: Ticarete

  • OKAN Bayülgen Ticarete Atılıyor

    Ünlü oyuncu ve şovmen Okan Bayülgen, Muğla’nın Bodrum ilçesinde ’Dada’ salon isimli sanat ve eğlence kulübü açıyor.

    Okan Bayülgen, sunucusu olduğu Dada Dandinista talk şov programından esinlenerek ’Dada’ ismini koyduğu sanat ve eğlence kulübünü haziran ayı içerisinde açmayı planlıyor. Eğlence sektörüne giren Okan Bayülgen’in Bodrum merkezde açacağı mekan şimdiden merak konusu oldu. Barlar Sokağı’ndaki mekanı yeni sezona yetiştirmek için hummalı bir çalışma olduğu görüldü. İstanbul-Bodrum arasında mekik dokuyacak olan Bayülgen’in mekanının yaz kış açık olacağı öğrenildi.

  • Endonezya Ve Türkiye Kardeşliği Ticarete Yansıyor

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Endonezya Büyükelçisi Wardana’yı konuk etti. Büyükelçi Wardana, Endonezya’da Türkiye’ye karşı büyük bir sevgi ve hoşgörünün olduğunu söyledi.

    Ziyarette konuşan BTSO Meclis Başkanı Remzi Topuk, Bursa’dan Endonezya’ya ihracat yapan 45 firma bulunduğunu söyledi. Topuk, Bursa’da henüz Endonezya sermayeli bir firma bulunmadığını da kaydetti. Topuk, Bursa’nın Türkiye üretiminin lider şehirlerinden birisi olduğunu anlattı. Kentin sahip olduğu ticaret ve sanayi tecrübesi, sosyal-kültürel potansiyeli ile örnek bir şehir olduğunu belirten Topuk, kardeşlik köprülerinin kurulduğu Endonezya’nın Türkiye ve Bursa için büyük önem taşıdığını ifade etti. Remzi Topuk, şöyle devam etti: “Bu dostluğu geliştirmek için öncelikli olarak ikili ziyaretlerin sayısını artırmalıyız. Bu ziyaretler iki ülkenin birbirini daha iyi tanımalarını sağlayabilir” dedi.

    BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Aytuğ Onur, Bursa ile Endonezya arasındaki ticaret köprülerinin daha fazla geliştirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Endonezya ve Bursa arasındaki ticari işbirliği yeterli düzeyde değil. Bu noktada mutlaka iki ülke iş adamlarını oluşturan platformlar kurabiliriz. Endonezya’ya yapılan ihracata baktığımızda gıda ve tarım ürünlerinin payı oldukça yüksek. Ekim ayında yapılacak olan Bursa Tarım Fuarımız, Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun sektöre dönük en önemli fuarlardan bir tanesidir. Endonezyalı iş dünyası temsilcilerimizi de bu fuarımızda ağırlamayı isteriz” diye konuştu.

    Endonezya Büyükelçisi Wardana, dünyanın en kalabalık 4. ülkesi olan Endonezya ile Türkiye arasındaki ticari ilişkileri artırmak istediklerini kaydetti. Wardana, “Bursa’nın üretim tecrübesini iyi biliyoruz. Ancak şimdiye kadar iş bağlantılarını yeterince kuramadık. Ama hiçbir şey için geç değil. Karşılıklı ziyaretlerle Bursa ve Endonezya arasında işbirliğini daha güçlü bir şekilde kurabiliriz” diye konuştu.

    Endonezya’da Türkiye’ye karşı büyük bir sevgi ve kardeşliğin olduğunu kaydeden Wardana, iki ülke arasındaki işbirliği kültürünü geliştirmek için karşılıklı turistik gezileri artırmak istediklerini ifade etti. Endonezya’dan yılda yaklaşık 600 bin kişinin umreye gittiğini hatırlatan Wardana, umre turlarına Türkiye’nin ve Bursa’nın da dahil olması için çalıştıklarını anlattı.

  • Babaya Vefa Ferrari İle Boru Taşıttı, Memlekete Vefa Ticarete Yönlendirdi

    34 yaşındaki Türk işadamı Faruk Yıldırım, Avrupa’da kurduğu Ekol Şirketler Grubu ile yakaladığı başarı sonrası geldiği Türkiye’de babası için Ferrari ile boru taşıyınca dikkatleri üzerine çekmesinin ardından ülkesinde de ticarete atıldı.

    10 yıl önce Elazığ’dan Almanya’ya giden 34 yaşındaki Faruk Yıldırım, 3 yıl boyunca bir çok şirkette işçi olarak çalıştı. 2009 yılında kendi işini kurmaya karar veren genç iş adamı Yıldırım, Almanya’da Ekol Şirketler Grubu’nu kurarak mutfak ve mobilya sektörüne adım attı. Almanya’nın Köln şehrinde açtığı ilk mağazanın ardından işleri yolunda giden Yıldırım’ın şirketi aralarında Wiesbaden, Frankfurt, Gelsenkirchen, Rotterdam, Paris, Amsterdam Basel başta olmak üzere Avrupa’nın 270’den fazla noktasında ürünlerinin satışı yapılan bir şirkete dönüştü.

    AVRUPA’DA 10 MİLYAR EURO’LUK CİROYU YÖNETİYOR

    Ekol Şirketler Grubu’nun inşaat, teknoloji, mobilya ve emlak sektöründe Avrupa’nın en büyük Türk şirketlerinden biri haline geldiğini belirten genç iş adamı Faruk Yıldırım, ”Bir arada bulunduğumuz şirketlerle birlikte 10 milyar Euro’nun üzerinde bir ciromuz bulunuyor” dedi.

    Fırat Üniversitesi inşaat bölümünden mezun olduktan sonra 10 yıl önce Elazığ’dan Avrupa’ya doğru yola çıktığını aktaran Yıldırım, Almanya’ya adım attığı günden itibaren 5 dakika bile boşa zaman geçirmeden çalışmaya başladığını söyledi. Avrupa’da lider duruma gelmek için hiç boş durmadıklarını kaydeden Yıldırım, ”Şirketlerimizi daha ileriye taşıyabilmek için de profesyonel ve genç beyinleri kadromuza dahil ettik. Allah’a şükürler olsun bugün itibariyle kendi bünyemizde yaklaşık 500, bulunduğumuz grupta ise 10 bin kişiye istihdam sağlanıyor. İşe başlarken hiçbir zaman para için çalışmadım. Yaptığım işi sevdim ve en iyi şekilde yapmak için mücadele verdim. İşini doğru ve düzgün bir şekilde yapan insan mutlaka kazanıyor, çok şükür biz de kazandık” diye konuştu.

    FERRARİ İLE GÜNDEME GELDİ, HER KENTE MAĞAZA AÇMAK İSTİYOR

    Türkiye’ye geçtiğimiz yıl geldiğinde başından ilginç bir olay geçtiğini aktaran genç işadamı Yıldırım, ”Elazığ’da yaşayan ailemin yanına Ferrari ile gelmiştim. Babam, tarlada su borusunun patladığını ve acil boru alıp gelmem gerektiğini söyledi. Ben de aldığım boruyu Ferrari’ye koyunca, arkadan birkaç kişi fotoğraf çekmiş ve sosyal medyada paylaşmış. Daha sonra bu fotoğraflar önce Türkiye’de, sonra Avrupa’da ardından da dünyanın bir çok ülkesinde paylaşım rekoru kırdı. Bir kare fotoğrafla ülkemde bu kadar ilgi görmemin ardından yatırım yapma kararı aldım” dedi.

    Doğup büyüdüğü şehirden başlayarak Türkiye’nin her ilinde bir mağaza açmak istediğini dile getiren Yıldırım, ”Elazığ’a bir katkımız olsun diye şuanda ithalat ve ihracat şirketimizi kurduk. İnşallah Türkiye’deki iş adamlarımızı Ekol gruba dahil ederek yatırımlarımızı gerçekleştireceğiz. Ben şuna inanıyorum, insanlar ne yaparsa yapsınlar, yaptıkları işi doğru ve tam yapsınlar. Başarılı olmanın önemli bir özelliği ise bugünün işini yarına ertelememektir” diye konuştu.

    Genç bir iş adamının yeni bir iş kurmak için paraya ihtiyacı olmadığını da ifade eden Yıldırım, en büyük sermayenin Peygamber Efendimizin dediği gibi güzel ahlak olduğunu söyledi.

  • Harput Ticarete Merkezlik Yapmış

    Harput Kalesi Kazı Başkanı Doç. Dr. İsmail Aytaç, Harput’ta yaşayan insanların Milattan Önce 8. yüzyıldan Milattan Sonra 1930’lara kadar kalede üretilen malzemeleri kullandığını belirterek, Avrupa’dan Harput’a, Harput’tan Halep’e ticaret bağlantısı olduğunu söyledi.

    Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Harput Kalesi Kazı Başkanı Doç. Dr. İsmail Aytaç, kalede günlük yaşamda kullanılan birçok buluntuya rastladıklarını dile getirdi. Harput’un iç kalesindeki kazılarda Urartu dönemine ait hayvan biçimli kuplu kaplara rastladıklarını ifade eden Doç. Dr. Aytaç, “Özellikle Roma dönemine ait kahverengi astarlı parçalar, Bizans seramiği dediğimiz sarı Bizans seramiklerinden, Selçuklu döneminin sırlı seramiklerinden parçalar çıktı. Bunların yanı sıra buluntular arasında turkuaz renkli beylikler dönemine ait mutfak eşyası, kaplarımız, kaselerimiz var. Fragmanlar halinde de olsa bize dönemi, ölçüleri hakkında fikir verebiliyor. Burada dikkatimizi çeken bir örnekte Avrupa’dan ithal edilen 18. yüzyıl malzemesi seramiklerdir. Biraz daha porselene yakın ürünler ile Çin porselenine ait parçalara rastladık” dedi.

    “İTHAL MALZEME YÜKSEK RÜTBELİ İNSANLARIN GÖREV YAPTIĞINI GÖSTERİYOR”

    Harput’ta yaşayan insanların Milattan Önce 8. yüzyıldan Milattan Sonra 1930’lara kadar ürettikleri malzemeleri ve uluslararası ticaretle gelmiş olan ithal malzemeleri kullandıklarını kaydeden Aytaç, “Özellikle ithal malzemenin varlığı burada gelir düzeyi yüksek rütbeli insanların da görev yaptığı noktasında bize bir fikir veriyor. Tabi bunlar içerisinde günlük kullanımdaki tuzluklarımızda her daim her yerde yapılabilen üretimdir. Yerleşim merkezlerinde en fazla karşılaştığımız malzeme, bulgu, pişmiş toprak seramik dediğimiz gruptur. Çünkü bunlar kolay üretiliyor, kolayda kırılıyor. Kırıldıktan sonra tekrar kullanımı dönüşü olmadığı için de bulunduğu yerde kalıyor. Bu bakımdan arkeolojik buluntular içerisinde en fazla buluntu ve bize fikir veren grubu oluşturuyor. Ebatları kullanılan hamur kaliteleri, çeşitleri bakımından çok çeşitlilik gösteriyor. Çok kaliteli ürünlerin yanında yerelde üretilen daha kalitesi düşük malzemeler de kazılarımızda ortay çıkartıldı” diye konuştu.

    “YERLİ VE AVRUPA ÜRETİMİ MALZEMELER VAR”

    Aydınlatmada kullanılan kandillerin sırlı ve sırsız örnekleri olduğunun altını çizen Aytaç, şöyle devam etti;

    “Kandiller, özellikle gaz yağından önceki dönemler için vazgeçilmez aydınlatma aletleriydi. Hele hele sarnıçlarda kandil yerlerini tespit etmemiz ve yine sarnıçlarda, zindanlarda bunları elde etmemiz bunların oralarda kullanıldığını rahatlıkla bize gösteriyor. Kaldı ki gravürlerde tasvirleri ve görüntülerine de rastlıyoruz. Mutfak eşyası olarak bizim özellikle fincan ve zarfı 17. yüzyıldan sonra çok moda olan Avrupa üretimi bir porselen. Kazılarda fincan ve tenekeden zarfıyla beraber çıkan bir örneğimiz var. Ayrıca bakır kahve cezve bulduk. Bunların yerli üretim olduğunu düşünüyoruz. Çünkü vazgeçilmez üretimi olarak geçen sene de Harput’ta çok sayıda atölyelerde potolar, maden cürüfleri materyalleri çıkmıştı. Dolayısıyla bunların burada üretildiğini tahmin ediyoruz. Diğer kısımda bizim günlük mutfakta kullandığımız örnekler, sırlı seramikler var. Bu yeşil seramikler aslında Milattan Sonra 11. yüzyıldan 1940’lara kadar bu bölgede üretilmiştir. Üzerinde motifler olduğu zaman dönemi belirleniyor. Yoksa genel bir değerlendirmesi yapılması gerekiyor. Ayrıca bizim sarnıçta bulduğumuz ve Bizans dönemini tariflendirdiğimiz bakır tunç bir sağan gibi büyük bir kasemiz var. Bunun içindeki bazı motifler Bizans sanatında karşımıza çıkıyor. Bu unutulmuş kalmıştı. Sağlam sayabileceğimiz ender sayıdaki bakır ve tunç malzemeden örneklerimizi oluşturuyor.”

    “AVRUPA’DAN HARPUT’A, HARPUT’TAN HALEP’E TİCARET BAĞLANTISI VAR”

    İslam coğrafyasına Anadolu katılınca Türkler’in gelişiyle beraber Akdeniz, Karadeniz ticaretinin Anadolu üzerinden devam ettiğini vurgulayan Aytaç, şunları kaydetti:

    “Böyle bir durumda özellikle Uzak Doğu’dan, Asya’dan gelen malzemelerin alıcısı var. Tabi ki bu ithal malzemeler sıradan malzemeler yerine bu bölgelerde üretilemeyen ürünler açısından daha pahalı olduğu için getirilmiştir. Alıcısı da olmuştur. Avrupa’ya gelince, 1650-1700’lere kadar hep buralardan Avrupa’ya doğru bir şeyler gitti. 1700’lerden sonra Avrupa kaliteyi bizden biraz ileri götürünce oradan bu tarafa doğru mal ithali söz konusu oldu. Buradakilerin talebine göre doğal olarak da bu ürünleri aldılar. Avrupa ürünleri deniz yoluyla Samsun’a, Samsun’dan karayoluyla Harput’a gelen bir güzergahımız var. Yine buradan Diyarbakır üzeri Halep’e giden ya da Malatya, Gaziantep üzeri Halep’e giden bir ticaret bağlantısı var. İpek Yolu bağlantısı var. O yolla gelen ürünler bulunuyor. Bugün insana ait ne varsa geçmiş dönemlerde de vardı. İletişimin hızına göre daha geç oluşuyordu, daha az oluyordu ama hep aynı kavram vardı.”

  • KTO’nun Ticarete Bakış Dergisinin Ekim Sayısı Yayınlandı

    Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, derginin yeni sayısında “Hizmet kalitemizi Sürekli İyileştirmeyi Hedefliyoruz” başlıklı yazısı ile Oda üyelerine seslendi.

    Başkan Hiçyılmaz yazısında; ticaretin şekil ve anlayış değiştirmeye başladığını iyi bildiklerini ve geleceğe ilişkin planlamaları da bu anlayışa uygun gerçekleştirmeye devam ettiklerini belirterek, “Geleceğin ticaret odasının şekillenmesi, hizmet kalitesinin katbekat artması amacıyla planlamasını yaptığımız yeni hizmet binamızın temelini attık” ifadelerini kullandı.

    Yazısında, “Geleceğe olan yatırımın yalnızca bir bina inşaatıyla sınırlı kalamayacağının da farkındayız” diyen Hiçyılmaz, “ISO-9001:2009 Kalite Yönetim Sistemi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği içinde yer alan çok az sayıda ticaret odasının sahip olduğu IS0-10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi ve ISO-27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerini aldık” dedi.

    Başkan Hiçyılmaz’ın yazısının İngilizce olarak da okuyuculara sunulduğu Ticarete Bakış dergisinde, 2015 yılının Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında gerçekleştirilen faaliyetler başta olmak üzere; Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar’ın ‘Belediyecilik, Şehircilik, Ticaret ve Kayseri’ başlıklı yazısı ile meslek komitesi başkanıyla yapılan röportajlar yer aldı.

    Ticarete Bakış Dergisi’nin yeni sayısında ayrıca; ekonomiye ilişkin makaleler, 2016 yılı fuar takvimi ve üyelere yönelik bilgilendirme yazıları bulunuyor.