Etiket: Tesiste

  • Prof. Dr. Aktay, iş adamlarıyla Edremit’teki termal tesiste incelemede bulundu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Orta Doğu ve Körfez Ülkelerindeki İkili İlişkiler ve Yatırımlardan Sorumlu Başdanışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay, İran, Katar, Suudi Arabistan ve Türk iş adamları heyetiyle Balıkesir’in Edremit ilçesinde, Avrupa’nın en büyük termal tesisinde incelemelerde bulundu.

    Türkiye Jeotermal Vakfı (JEVAK) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Doğan’ın ev sahipliğinde düzenlenen program kapsamında basın toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan JEVAK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Doğan, “Türkiye’nin jeotermal konusundaki son durumu hakkında düşüncelerimizi alabilirmişiz?” sorusuna, “2007 yılında çıkan Yenilebilir Enerji Kanunu sayesinde Türkiye çok ciddi bir ivme kazandı. Özellikle arama ve kullanım alanında. 2007 yılında Türkiye’de jeotermal ile elektrik üretimi 10 megavat iken şu an bin megavata çıktı. Şehir ısıtması 200 bin konutun çok üzerinde. Hükümetimizin de başarılı sağlık politikası sayesinde, yani tedavi sağlığından, koruyucu, önleyici sağlığa, tıpa önem vermesi nedeniyle termal turizm de ciddi bir ivme kazanmıştır” dedi.

    Prof. Dr. Yasin Aktay ise konuşmasında, “Üstlenmiş olduğum görev dolayısıyla, bir de Arap dünyası, körfez sermayesi ile çok yakından ilişkiliyim. Şunu çok büyük bir mutlulukla söyleyebilir ki, Türkiye’ye çok yoğun bir yatırım ilgisi var. Bu ilgiyi bir şekilde onların da karlı olabileceği, onların da kazanabilecekleri bir takım alanlara yöneltmek gibi bir sorumluluk üstlenmek gerekiyor. Çünkü insanları gelip yatırım yapmaya teşvik etmek gayet kolay. Çağırmak kolay ama, çağırırken onları gerçekten de ikna edecek şekilde, onların da ikna olabilecekleri şekilde bir takım alanlar göstermek şart. Yoksa sadece idealist bir şekilde gelin kardeşiz, siz burada yatırım yapın demek kolay. Hangi alanlara yatırım yapacaklarını araştırıp önlerine koymak bizim işimiz. Bunu yapmamız gerekiyor. Mehmet Ali beyin bir jeotermal turizm ufku var. Termal turizm, dünyada ekonomik krizlerden etkilenmeyen çok nadir sektörlerden bir tanesi. Bizim genel turizmimiz çok etkilense bile, uluslar arası en ufak bir soğuk algınlığından, jeotermal turizmimiz çok etkilenmiyor. En sağlam sektörlerimizden birisi o yüzden termal turizmi. Mehmet Ali beyin ortaya koyduğu yatırım performansı bu konuda umut verici ve cazip fırsatlar sunuyor. Bu firma şu anda sadece Edremit’te değil, Ankara’da Ayaş’ta, Erzin’de, Hatay’da, Samsun’da, Havzan’da, Tekirdağ’da, Bolu’da ve yakında başka bir çok noktada ve Siirt’te bir tesis kurma hazırlığı içinde. Bugün bu tesisi ziyaret ettik ve kurulacak olan tesislerin ortamını burada görmek istedik. Siirt’in de geleceğini görmek için Edremit’e geldik. Yanımızda da Arap Körfezi ülkelerinden bir çok iş adamıyla beraber geldik. Arap Körfezi’nden, Edremit Körfezi’ne yapılabilecek yatırımları, sadece jeotermal değil, jeotermal bu yatırımların sadece bir kolu. Görüyoruz ki, 10 yıl öncesine kadar Edremit, Körfez ekonomisine çok ciddi bir payı olmayan bu turizm, bugün hemen hemen burasının ekonomisinin neredeyse bel kemiği haline gelmiş durumda. Jeotermal turizmi sayesinde Edremit’in nüfusuna nüfuslar eklenmiş durumda. Dünyada organik zeytin skalasında herhalde Edremit en ön sıralarda. Bunu da dünyaya iyi anlatmak lazım. Bilhassa körfezin ilgi alanına giren bir konu. Şahsen bana yapılmış bu tür ciddi başvurular var. Türkiye’de zeytin alanına yatırım yapmak isteyen ciddi iş adamları var. Biz inşallah bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışmaktayız. Memleketimiz, Edremit’ten, Ardahan’a bir. Bizim için memleketimizin her bir karış toprağı bizin öz vatanımız. 781 bin kilometre kare toprağımızın her bir metrekaresi bizim için birebir değerlendirilmesi gereken bir vatandır. Bir karış toprağımızı hep vermeyiz diyoruz ama var olan kilometrelerce toprağımızı işlemiyorsak, aslında vermiş oluyoruz. O topraklarımıza hak ettiği ilgiyi göstermiş oluyorsak, çar çur etmiş oluyoruz. Bu vatanseverlik değil. Biz her karış toprağımızı işleyerek, imar ederek, mamur hale getirerek vatanımıza olan borcumuzu bu şekilde ifade edeceğimiz anlayışı içindeyiz. Edremit Belediye Başkanımızla da güzel bir görüşmemiz oldu. Onun da memleketi için kalbinin atıyor olmasını büyük bir mutlulukla hissediyoruz. Genel anlamda edindiğim izlenim, Edremit’in otantik bir yapısı var. Sanayi tesisinden ziyade biraz daha zeytin tarımı ve jeotermal imkanlarını geliştirme yönünde bir eğilimi var. Türkiye’de üniversiteler de artık uluslar arasılaşmaktadır. İyi imkanlar sunduğumuz takdirde ülkemiz son derece zengin ve potansiyeli olan bir ülkedir” dedi.

    “Arap ülkelerinin neredeyse hepsinin ikinci memleketi Türkiye”

    Basın mensuplarının, “Arap ülkelerinin jeotermale bakışı nedir? Ülkemize yatırımları düşünüyor mu? Ülkemize Arap turist girişi ne aşamadadır? Önümüzdeki turizm sezonu için değerlendirir misiniz?” sorusuna karşılık Prof. Dr. Yasin Aktay, “Rahatlıkla söyleyebilirim, Arap ülkelerinin neredeyse hepsinin ikinci memleketi Türkiye. Bilhassa Trabzon ve Karadeniz’in hemen hemen bütün sahili ile ilgileniyorlar. Ama şu an Trabzon ile Arabistan’ın bazı illeri arasında doğrudan seferler var ve günlük seferler. O kadar yoğunluk var. Gayrimenkul, ikinci konut edinme şeklinde. Kuveyt’te katıldığım bir toplantıda istetiştik yapmıştım. Orada olanların yüzde 80’ine yakınının Türkiye’de ikinci konutunun olduğunu öğrenmiştim. Kiminle konuşsak, Türkiye’ye gelip gideceğini söylemişti. Bunu yoğunluğu orada daha rahat görebiliyorsunuz. Körfez ülkelerinin talebine cevap vermek için tabi ülkemizin biraz daha uygun ver elverişli hale getirilmesi gerekiyor. Turizm anlayışımızın daha da insanileşmesi gerekiyor. Arap bulmuşken ona en yüksek fiyatla malımızı pazarlamak gibi bir tamahkarlık yapmamamız gerekiyor. Örneklerle çok acı tecrübelerimiz yaşanıyor. Bunlar ülkemiz için iyi olmuyor. 80’li yıllarda öyle bir furya sürmüştü. 90’lı yallardı yeni bir dalga başladı ve giderek büyüdü. Karşılıklı anlayış ve birbirini tanımadan sonra iki taraf ta birbirinin huyunu öğreniyor” dedi.

    Basın toplantısının ardından, Mehmet Ali Doğan, Prof. Dr. Aktay ve davetli heyetiyle birlikte tesiste incelemeler yaptı.

  • Kurduğu tesiste ayda 2 ton solucan gübresi üretiyor

    Adana’nın Kozan ilçesinde mermercilik mesleği ile uğraşan Hasan Akçoban, yaklaşık 2 yıl önce merak edip araştırdığı organik solucan gübresi üretimi işinde başarılı olunca yaptığı işi marka haline getirerek seri üretime başladı.

    İki yıl önce 50 bin Türk lirası sermaye ile başladığı organik solucan gübresi üretiminde gübrenin bitkilere oldukça faydalı olduğunu gören ve çiftçilerden yoğun talep alan Hasan Akçoban, diğer şehirlerdeki çiftçilerden organik solucan gübresi siparişlerini kabul etmeye başladı. Sebze ve meyvelerde verimi oldukça artıran, kimyasal gübrelere oranla toprağa zarar vermeyen ve ürünlerin erken hasadını sağlayan organik solucan gübresi üretimini iki kişilik personeli ile iki ayrı tesiste gerçekleştirdiğini kaydeden Akçoban, “Solucan gübresini merak ettim. Daha önce birkaç arkadaşın yaptığını duymuştum. Onlardan gittim bende baktım nasıl bir şey olduğuna. Nasıl ürün elde ettiklerini görünce bende yapmaya karar verdim. Daha önce az bir solucan ile başladık, ondan sonra baktık verim alabiliyoruz. Yerimizi genişlettik, daha büyük tesis kurduk. Bir yıl boyunca solucanlarımızın çoğalmasını bekledik. Daha sonra yığınlarımızı yani solucan yataklarımızı çoğalttık. Daha sonra gübre elde etmeye başladık. Gübrenin verimini denedik. Bazı arkadaşların bahçesinde, ağaçlarında, sebzesinde verimi yükselttiğini görünce bu işi daha iyi yapmaya başladık. İkinci tesisimizi kurduk. Burada kuruma, eleme, torbalama tesisini kurduk” dedi.

    “Geleceğin gübresi”

    Solucan gübresinin organik olması, kimyasal gübreden daha iyi verimi artırması değil de herhangi bir toprağa zarar vermemesi, toprağı yenilemesinden dolayı tercih edileceğini söyleyen Akçoban, “Onun için organik solucan gübresini geleceğin gübresi olarak görüyoruz. O yüzden bu işin geleceğini parlak olarak görüyoruz. Kimyasal gübreler bizim Çukurova Bölgesi’ndeki toprakları mahvetmiş. Toprağın genel değerini bitirmiş. Toprağı yenilemek için bu tür gübreleri kullanmak zorundayız. Çiftçilerimiz organik solucan gübresi kullanımı konusunda henüz çok bilinçli değiller. Ama zamanla bu gübreyi daha çok kullanmalarını öneriyoruz ve kullananlar da olumlu tepkiler veriyor. Bu gübre üründeki verimi artırıyor. Ürünün hasadını öne çekiyor. Yani bir ay sonra verecek ürünü yirmi gün önce verebiliyor” diye kaydetti.

    Ayda 2 ton gübre

    Yaklaşık 50 bin Türk lirası sermaye ile organik solucan gübresi üretimine başladıklarını kaydeden Akçoban, “Önce altı, yedi ay solucanların gübre yapmasını bekliyoruz. Sonra haftalık kesim yapıyoruz gübrelerde. Aylık ortalama iki ton kadar gübre elde ediyoruz. İki yıl önce yüz bin solucanla başlamıştık bu işe, şuanda ayda iki ton gübre elde edebiliyoruz. Bunun yanı sıra solucan satışlarımız da oluyor. Elverişli durumlar oluştukça tesisimizi daha da büyüteceğiz inşallah. Yaklaşık 20 ton inek gübresinden 15-16 ton solucan gübresi elde edebiliriz. Bu işe amatörce başladık yani olacak mı olmayacak mı diye ama işin olduğunu görünce şimdi işi markalaştırdık, tescilini aldık. Gördüğünüz gibi orijinal organik gübre torbalarını ürettirdik ve bunlara gübrelerimizi torbalıyoruz ve çiftçilerimize bu şekilde sunuyoruz. Bu torbalar gübrenin nemini koruyor. Organik solucan gübresi yeni ekilen fidelerde çok daha faydalı. Ağacın yetişme aşamasında yeni filizlenme başladığında direkt filizler verdiği zaman ağacı daha iyi geliştiriyor, sürgünleri daha iyi oluyor. Solucan gübresiyle ekilmiş fidanlar daha iyi büyüyor. Bu gübre verimi öne çekiyor, üründe kaliteyi artırıyor, hastalıklara bir dizi önlem alıyor. Sebzelerde de verimi öne çekiyor. Örneğin iki ayda verecek ürün bir ay daha önce çekebiliyor. O yüzden çiftçilerimize bu gübreyi kullanmalarını tavsiye ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • (Özel Haber) Devlet desteğiyle kurduğu tesiste ’istiridye mantarı’ yetiştiriyor

    Manisa’nın Soma ilçesinde yaşayan Mustafa Baş, besin değeriyle kırmızı ete rakip olan ’istiridye mantarı’ yetiştiriciliğinde devletin hibe desteğiyle kendi tesisini kurdu.

    İstiridye mantarı yetiştiriciliğiyle ilgili 1 yıl yaptığı araştırmalar sonucu eşi Mesude Baş ile birlikte Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Kırsal Kalkınma Desteklemeleri kapsamında Genç Çiftçi programına proje sunan Mustafa Baş’ın projesi kabul edildi. Baş çifti, aldıkları 30 bin TL’lik devlet hibesiyle Avdan Mahallesi’nde kurdukları tesiste ilk ürünlerini aldı.

    İstiridye mantarı ile ilgili birçok araştırmalar yaptığını dile getiren Mustafa Baş, tesisin 100 metrekarelik alandan oluştuğunu belirterek, “Yaklaşık 1 komposun başlaması ve toplanacak hale gelmesi 2 ayı buluyor. Yani 60 günde başlangıç ve bitiş oluyor. Yılda 6 defa ürün alınıyor. Bu tesisten yılda yaklaşık 4 ila 5 ton arası ürün alacağım. İstiridye mantarımız kompost denilen çuvala benzer alanın içinde çeşitli materyaller var. Saman, darı küspesi, pamuk küspesi ve kayın talaşının karışımıyla elde edilen bir üründür” dedi.

    “İstiridye mantarının protein değerlerinin kırmızı et ile eşdeğer olduğu sonucunu gördük”

    İzmir Ege Üniversitesi Bergama Meslek Yüksek Okulu Mantarcılık Programı tarafından tesisten numune alındığını söyleyen Baş, “Tesis kurulduktan sonra İzmir Ege Üniversitesi Bergama Meslek Yüksek Okulu Mantarcılık Programından numuneler aldılar. İstiridye mantarının protein değerlerinin kırmızı et ile eşdeğer olduğu sonucunu gördük. İstiridye mantarı yetiştiriciliğini herkese öneriyorum. Bu konuda da tecrübelerimi paylaşırım” diye konuştu.

    İşlerini daha büyütmeyi planladığını söyleyen Baş, “İşimi daha da büyütmeyi planlıyorum. İstiridye mantarının kompostunun yetiştirilmesiyle alakalı çalışmalarımız var. Burada Soma İlçe Tarım Müdürlüğünün destekleri çok büyük. Hedef 2017 yılına kadar tesisin alanını 300 metrekarelere kadar çıkarmak. Şu ana kadar 45 bin liralık yatırım yaptım” şeklinde konuştu.

    Talebi karşılamakta zorlandığını dile getiren Mustafa Baş, ilk ürünlerinden sonra aşırı talep yaşadığını belirterek, “Kilogramı 7 lira ile 10 lira arasında değişiyor. Büyük alışveriş marketleri de talepte bulundu” ifadelerini kullandı.

  • Yeni tesiste deneme üretimi yapıldı

    Bayburt İl Özel İdaresi’ne ait yeni kurulan asfalt plenti deneme üretimine başladı. Saatte 160 ton üretim kapasitesine sahip olan yeni tesiste daha hızlı ve kaliteli asfalt üretimi gerçekleştirilecek.

    Deneme üretiminin devam ettiği tesiste ilk olarak sıcak bitüm ile kum ve çakılın bir mikserde karıştırılıp serime hazır asfalt haline getirildiği üretim bandı yenisiyle değiştirildi. Sıvılaştırılmış Doğal Gaz (LNG) istasyonları ve trafo merkezinin de yenilendiği tesis saatte 160 tonluk kapasiteyle üretim yapacak.

    Yeni tesiste yapılan ve başarıyla gerçekleştirilen deneme üretimini yerinde izleyen Vali İsmail Ustaoğlu, “Vatandaşlarımıza bundan sonra daha kaliteli ve hızlı hizmet sunacağız. Burada gerçekleştireceğimiz üretimle daha yüksek kalitede asfalt elde etmiş olacağız. Şu aşamada ilk deneme üretimimizi başarılı şekilde gerçekleştirdik. Bundan sonra Köylerin Altyapısının Desteklenmesi (KÖYDES) Projesi kapsamında yaptığımız program doğrultusunda köylerimizin altyapı sorunlarını çözüme kavuşturmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bunun yanı sıra gerekli protokolleri imzalayarak burada üreteceğimiz yüksek kalitedeki asfaltı belediyelerimizin de kullanımına sunacağız. Bu tesisin ilimize kazandırılması noktasında emeği geçen Maliye Bakanımız Naci Ağbal’a da tekrar teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

  • Ormanlık Alandaki Tesiste Çıkan Yangın Korkuttu

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde, Sülemiş çamlığındaki ormanlık alanda bulunan tesiste çıkan yangın kısa süreli paniğe neden oldu.

    Edinilen bilgiye göre, Sülemiş tepesinde bulunan turistik tesisin çay bahçesi bölümünün yanındaki kapalı alanda henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Depo olarak kullanılan kapalı alandaki plastik malzemelerin tutuşması sonucu yangın kısa sürede büyüdü. Çevrede bulunanların ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda Kadirli Belediyesi’ne ait itfaiye ekibi gelerek yangına müdahale etti.

    Kısa süreli paniğe neden olan yangında herhangi bir yaralanma olmazken, büyük çapta maddi hasar meydana geldi. Polis ve itfaiye ekipleri yangının nasıl çıktığı konusunda inceleme başlattı.