Etiket: terör örgütü

  • O alçak, Tekmanlı çıktı

    O alçak, Tekmanlı çıktı

    Muş Varto İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne 8 Temmuz 2010 tarihinde düzenlenen ve 4 polis memurunun yaralanmasına neden olan saldırıda yer alan teröristlerden biri yurt dışına kaçmak isterken sınırda yakalandı.

     

    “HİÇ DE PİŞMAN DEĞİLİM!”

     

    Erzurum’un Tekman ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğu belirlenen ve üzerinden Almanya kimliği çıkan ‘Doktor Baran’ kod adlı C.S. yasa dışı yollardan Bulgaristan’a geçmeye çalışırken gözaltına alındı.Türkiye’nin Bulgaristan sınırına yakın Budakdoğanca köyüne gelen terörist, hudut askeri devriyeleri tarafından yakalandıktan sonra Edirne İl Jandarma Komutanlığı’na teslim edildi.

    Yapılan kimlik sorgusunda C.S.’nin, Varto Sulh Ceza Mahkemesi tarafından ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma’, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce ‘Yasadışı silahlı örgüt kurmak veya örgüte katılmak’, Diyabakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce ‘Silahlı terör örgütü’ne üye olmak’ suçlarından arandığı tespit edildi.

     

    Jandarmada verdiği ifadeye göre, terör örgütü üyelerine yataklık yapmak suçundan yattığı cezaevinden çıktıktan sonra sahte kimlikle Avrupa’ya kaçan C.S., çeşitli ülkelerde propaganda ve ideolojik eğitim aldı, daha sonra Kuzey Irak’a geçti. 2009 yılına kadar Kandil’deki terör örgütü kamplarında silahlı eğitim gören C.S. Türkiye’nin Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerine geçti. Burada Varto İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne düzenlenen silahlı saldırının yanı sırada, Bingöl’ün Karlıva ilçesindeki HES şantiyesinin basılması, şantiyenin yakılması ve 4 işçinin kaçırılması, ilçeye bağlı Elmadüzü köyünden A.T. isimli şahsın kaçırılması, 2 Ekim 2011 tarihinde Bingöl Havaalanıinşaatının basılması, 4 işçinin tehdit edilerek propagandaya maruz bırakılması, şantiye idare binası ile bir aracın ateşe verilmesi olaylarında yer alan C.S. bölgeden ayrılarak İstanbul‘a geldi. Burada insan kaçakçılarıyla para karşılığı anlaşan C.S. Avrupa ülkelerine geçmeye çalışırken askerler tarafından yakalandı.

     

    Jandarmadaki sorgusu tamamlanan şahıs, sağlık kontrolünden geçirilmek üzere Edirne Devlet Hastanesi Selimiye Ünitesi’ne getirildi. Hastane çıkışında gazetecilerin sorularına karşı “Vicdanım sızlamadı, hiç de pişman değilim.” cevabını veren C.K. adliyeye sevk edildi.

     

  • İşte gerçek kahraman

    İşte gerçek kahraman

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesi kırsalında 29 Ekim’de mayına basarak sol bacağını kaybeden Komando Başçavuş Polat Katrancı, yaşadıklarını anlattı. Kopan bacağını eline alıp helikopter bekleyen Katrancı, operasyona gitmeden önce Tugay Komutanının söylediği, “İstemeyin benden makber, ağuşunu açmış bekliyor peygamber. Size ölmeyi emrediyorum” sözünü ömrü boyunca unutmayacağını söyledi.

     

    Bilecik‘te yaşayan Polat Katrancı, kendi isteğiyle terör örgütüyle mücadele etmeye gittiğini belirterek, “2012 yılı atamalarıyla komando olarak bölgeye giderek vazife yapmak amacıyla gönüllü olarak tayin istedim. Allah’ıma şükürler olsun ki, Bolu Tugay Komutanımın emri altında doğuya şan ve şerefle görev yapamaya gittik. Hakkıyla, hukukuyla ve layıkıyla terör bölgesindeki göreve kol komutanı olarak katıldım. Hayatımda görev yaptığım en iyi uzman personelle ve en iyi komuta kademesiyle iç güvenlik harekat bölgesinde terörle mücadele faaliyetine katıldım. 14 yaşında askeri okula girdiğimde almış olduğum ve bildiğim risk nihayetinde, 29 Ekim günü takribi olarak saat 12.23 civarında bu olay başımıza geldi ve sol ayağımı kaybettim. İlave olarak kolumda da bazı sakatlıklar oldu ama devletimizin imkanlarıyla şu an düzelme aşamasındayım ve moralim çok iyi, hiç üzülmüyorum” dedi.

     

     

    Katrancı, atalarının da birçok savaşa katıldığını ve bir parçasını vatan toprağında bıraktığı için gurur duyduğunu anlatarak, “Dedemin babasının ilk ağabeyi Çanakkale’de, ikinci ağabeyi Trablusgarp’ta ve üçüncü ağabeyi de Mekke’de savaşmış. Onlar nasıl kanlarını ve naaşlarını oralarda bıraktıysa ben de bir parçamı vatan toprağında bıraktım, bunun için de çok gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.

      “HELİKOPTERİN KISA SÜREDE GELİŞİ HAYATIMI KURTARDI”

    Olayda kendisinden daha önemli kahramanların olduğunu aktaran Katrancı, şöyle devam ett:

    “Kahramanlığı, mayına basıp kendimi yerde bulduktan sonra etrafımdaki diğer personelin bizleri himaye etmesinde, kol komutanı kan revan içerisinde bacağı kucağında beklerken duygularını içeri atıp etraftan gelebilecek tehditlere karşı etrafı gözetleyen profesyonel uzman çavuşlarımıza, diğer metanetli davranan kol komutanlarına lanse etmek daha doğrudur. Ayrıca 20 dakika gibi kısa bir sürede herhangi bir pilotun inmeyi göze alamayacağı tepede, bir tekerini yumruğum kadar taşa, kuyruğunu da iki taşın arasına sokan helikopter pilotu kahramandır. Ben olaydasadece metanetli davranarak gözümü açtığımda etrafımı kontrol ettim. Baktım ki bacağım kucağımda, aklıma gelen ilk şu oldu: Ya bu bacak kesilir ya da ben bu bacakla ölürüm. Ama gördüğünüz gibi protez yardımıyla hayatımı en iyi şekilde devam ettirebileceğim şekilde bacağımı kurtardı. Hayatımı, Şırnak Askeri Hastanesi’ndeki askeri doktorlara, personellerine, ardından ameliyatları gerçekleştiren Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ndeki (GATA) doktorlara ve personellerine borçluyum. Asıl kahraman onlardır.”

     

     

     

      “MAYINA BASTIKTAN SONRA KOPAN SOL BACAĞIMI ELİME ALIP HELİKOPTERİN GELMESİNİ BEKLEDİM”

    Olay anını anlatan Gazi Başçavuş Katrancı, “Alınan bir istihbarat üzerine Beytüşşebap’ın 2-3 kilometre kadar batısında Sinekli Meydan düzü diye bir bölge var. Oranın üzerindeki kum tepede görüntü alındığını bildirip, bir komando birliğinin gidip bölgede arama tarama faaliyeti yapılmasını emrettiler. Almış olduğumuz emirle geceden hareket ettik ve sabah belirtilen bölgeye ulaştık. 4 komando kolu olarak mevzilerimizi aldık ve aramalar yaptık. Öğlene kadar orada durduk. Öğle civarı göremediğim makineli tüfek mevziini kontrol etmeye giderken ayağımın ucuyla mayına bastım. Ama terör örgütü mensubu mayını yerleştirmek için baya uğraşmış çünkü detektörlerle mayını bulamamıştık. Ben sadece bacağımı kucağıma aldım ve görev arkadaşlarıma, ‘Kendinize dikkat edin, size yaklaşmaya çalışıp keskin nişan tüfeğiyle vurabilirler, menzillerinize sahip olun ve etrafı gözetleyin’ dedim. Ardından da bacağımı kucağıma aldım, üzerine yaralı kolumu koydum ve helikopteri beklemeye başladım. Çok şükür ki uzun süre beklemedim. Bu kısa süreli bekleyiş hayatımı kurtardı. Kahramanlık, o anda beni orada bırakmayıp, çünkü patladığım yerde başka birmayın daha olabilirdi, o riski göze alıp beni o bölgeden 5 metre geriye taşıyan 3 uzman çavuşumun yaptığıdır. Kahramanlık, kanı görüp, kucaktaki bacağı görüp, ‘Komutanım iyisin, Allah’a şükürler olsun bizimlesin’ deyip bana ilk müdahaleyi yapan uzman çavuşlarındır. Kahramanlık, Beytüşşebap’ta metanetiyle görev yapan Beytüşşebap Kaymakamınındır ve kahramanlık, bölgedeki birçok olayı, hatta tamamını öngörüsüyle, taktik bilgisiyle ve zekasıyla daha önceden görüp bizi yönlendiren tugay komutanımızındır. Allah onlardan razı olsun. Allah onlara daha iyi yerlerde, daha iyi mertebelerde, daha iyi şekilde görev yapmayı nasip etsin” diye konuştu.

     

     

     

     

      “TUGAY KOMUTANININ SÖZLERİNİ UNUTMAYACAĞIM” 

    Katrancı, tugay komutanının operasyona gitmeden önce sarf ettiği, “İstemeyin benden makber, ağuşunu açmış bekliyor peygamber. Size ölmeyi emrediyorum’ sözlerinin hiç aklından çıkmayacağını kaydederek şöyle konuştu:

    “Komutanım bu lafı dediği zaman, biz komandolar, kendimizi gerçekten komando hissedip tırmanılmaz denen dağları tırmandık. O soğukları sanki Türk hamamında gibi sıcakta geçirdik. Almış olduğumuz tüm vazifeleri yerine getirdik. Kahraman olan tugay komutanıdır. Kahraman, o bölgede görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet personelidir. Devlet çalışanlarıdır. Ben sadece yapılması gerekeni yaptım. Bu bedel ödenebilecek bir bedeldir. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.”

    Katrancı, bu süreçte eşinin kendisine ve çocuklarına çok büyük destek olduğunu anlattı.

    2 çocuğu bulunan Komando Başçavuş Polat Katrancı’nın tedavisinin sürdüğü, kendisini birçok devlet yetkilisinin ziyaret ettiği bildirildi.

  • Başlıksız yazı 15737

    Pervari yakınlarında önceki gün düşen Sikorsky S-70 tipi helikopterde şehit olan 17 asker dün Diyarbakır’da Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bakanlar ve kuvvet komutanlarının da katıldığı törenle memleketlerine uğurlandı. Törende Erdoğan’ın da gözleri doldu.

     

    Siirt 3. Komando Tugay Komutanlığı’ndan operasyona giden Jandarma Özel Harekât Timi’ni taşıyan Sikorsky S-70 tipi helikopterler sabah Pervari ilçesinin Doğanca beldesi Hasantepe mevkiinde düştü. Helikopterde bulunan 14’ü “Dadaşlar” adlı jandarma Özel Harekât timi ile 3’ü mürettabat olmak üzere 17 asker şehit oldu.

     

    Şehitlere uğurlama töreni
    Şehitler Jandarma Üsteğmen Ersan Yenici (Kırklareli), Jandarma Kıdemli Çavuş Hakan Gemici (Giresun), Jandarma Kıdemli Çavuş Erkan Yalçın (Bartın), Jandarma Uzman Çavuş İbrahim Çelik (Kayseri), Jandarma Uzman Çavuş Murat Yıldızhan (Diyarbakır), Jandarma Uzman Çavuş Eren Kızılgedik (Kars), Jandarma Uzman Çavuş Kürşat Güneş (Erzurum), Jandarma Uzman Çavuş Erdal Tekin (Adana), Jandarma Uzman Onbaşı Dinçer Ersoy (Tokat), Jandarma Uzman Çavuş Ömer Büyükköse (Kahramanmaraş), Jandarma Uzman Çavuş Onur Karasungur (Kayseri), Jandarma Uzman Çavuş Serkan Perişan (Gaziantep), Jandarma Uzman Onbaşı Yusuf Tüfekçi (Gümüşhane), Pilot Yüzbaşı Anıl Barış Çetin (Manisa), Pilot Üsteğmen Yakup Çınar (Kars), Uzman Hava Teknisyen Vedat Avcı (Afyonkarahisar) ve Jandarma Uzman Onbaşı Mesut Şeker (Konya) için dün Diyarbakır’daki 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nda uğurlama töreni düzenlendi.

     

    ‘Çözün artık bu işi’
    Törene Başbakan Recep Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal KılıçdaroğluGenelkurmayBaşkanı Orgeneral Necdet Özel, Başbakan Yardımcısı Beşir AtalayMilli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Gıda Tarım veHayvancılık Bakanı Mehdi Eker, milletvekilleri, kuvvet komutanları ile şehitlerin yakınları katıldı.
    Şehitlerin özgeçmişlerinin okunduğu törende cenazelerin taşınması sırasında şehit yakınları gözyaşı döktü, bu sırada Başbakan Erdoğan’ın da gözleri doldu. Törenin ve okunan duaların ardından Jandarma Uzman Çavuş Murat Yıldızhan ambulansla Diyarbakır’ın Çermik ilçesine diğer şehitlerin cenazeleri de Türk Hava Kuvvetleri’ne ait ait 5 ayrı Casa tipi uçakla yakınlarının refakatinde memleketlerine gönderildi. Törende aralarında şehit yakınlarının bulunduğu bir grup, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganı attı. Slogan atan grup içinden bazıları “Çözün artık bu işleri” diye bağırdı.

     

     

    ‘Çok canın yandı mı?’
    Şehit Jandarma Uzman Çavuş Ömer Büyükköse, memleketi Kahramanmaraş’ta son yolculuğuna uğurlandı. Şehidin yakınları, cenazenin Ulu Cami’ye getirilişi sırasında gözyaşı döktü. Cenaze namazının kılınmasının ardından camiye gelen şehidin nişanlısı Kübra Baysal’ın, güçlükle ayakta durduğu görüldü. İl Müftüsü Muhammet Gevher, Şehit Jandarma Uzman Çavuş Ömer Büyükköse’nin nişanlısını bir süre sakinleştirmeye çalıştı.
    Nişanlısının naaşına sarılan Kübra Baysal, ”Çok canın yandı mı Ömer’im. O gün beni niye uyandırmadan gittin” diyerek ağladı. Cenazenin mezarlığa götürülüşü sırasında bazı vatandaşlarterör örgütü aleyhine slogan attı. Cenaze namazının ardından şehidin naaşı Şeyhadil Mezarlığı’ndaki şehitlikte toprağa verildi. Üç yıl önce göreve başlayan ve ailesinin 4 çocuğundan biri olan şehit Büyükköse’nin düğün hazırlıkları yaptığı ve 3 hafta sonra evleneceği öğrenildi. Büyükköse’nin ailesi ve nişanlısı, acı haberi düğün hazırlıkları için gittikleri Siirt’te almıştı.

     

    Çocuğunu göremedi
    Şehit Jandarma Uzman Çavuş Murat Yıldızhan, memleketi Diyarbakır’ın Çermik ilçesine bağlı köyünde toprağa verildi.  Köy meydanında toplanan yakınları Kürtçe ağıtlar yaktı. Köydekii evlereTürk bayrağı asıldı. Köy meydanında düzenlenen törene; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Vali Mustafa Toprak, İl Emniyet Müdürü Recep Güven de katıldı. Yağmur altında yapılan törende cenaze namazı kılındı, daha sonra şehidin naaşı köy mezarlığında dualarla defnedildi. Köyde düzenlenen törende 1 yıl önce evlendiği hamile eşi eşi Rabia Yıldızhan ile annesi Remziye, babası Remzi ve 3 kardeşi büyük üzüntü yaşadı. Gözyaşları döken aileyi yakınları teselli etmeye çalıştı. Sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı köyde şehit Uzman Çavuş Yıldızhan, kılınan cenaze namazının ardından köy mezarlığında gözyaşları arasında toprağa verildi.

     

    MUTLULUK FOTOĞRAFTA KALDI
    Şehit Jandarma Üsteğmen Ersan Yenici’nin eşi Simge Yenici, kızları 3 yaşındaki Zeynep Dora ve 5 aylık Cemre Hüme ile birlikte acı haberi almadan önce çektirdiği mutluluk fotoğraflarını internetteki bir sosyal paylaşım sitesinde böyle paylaşmıştı.

     

    Alkışlarla defnedildi
    Jandarma Uzman Çavuş Serkan Perişan’ın cenazesi memleketi Gaziantep’te gözyaşları arasında toprağa verildi. Perişan için kent merkezindeki Bahattin Nakıboğlu Camii’nde düzenlenen cenaze törenine, Gaziantep Valisi Erdal Ata, Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Asım Güzelbey, 5. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Kahraman Güneş ve yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Şehidin cenazesi tören alanına getirilirken, alkışlandı. Şehidin 15 gün önce nişanlandığı Çiğdem Çullu güçlükle ayakta durabildi. Çiğdem Çullu, tören sırasında nişanlısının fotoğrafını göğsüne bastırarak sımsıkı sarıldı. Çiğdem Çullu, nişanlısının fotoğrafıyla tören alanından ayrıldı. Şehit Perişan’ın naaşı Yeşilkent Mezarlığı Şehitliği’nde toprağa verildi.

  • Bursa Karıştı

    Bursa Karıştı

    BURSA’nın BDP’nin cezaevlerinde açlık grevi yapan PKK’lılara destek için yaptığı yürüyüşte olay çıktı. BDP’lileri protesto edenlerin de karıştığı olaylar sırasında polis göstericilere biber gazı kullandı.

     

    BDP Yıldırım İlçe teşkilatı önünde toplanan aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 300 kişilik grup, Ak Parti ilçe binasına siyah çelenk koyacaklarını söyleyerek yürüyüşe geçti. Ulus Mahallesi Aslan Caddesi’nden yürüyen grup, terör örgütü elebaşı lehine sloganlar atarak, Yüksek İhtisas Kavşağı’na kadar geldi. Burada önlem alan polis ekipleri yürüyüşün izinsiz olduğunu belirterek grubun geçmesine izin vermedi. Çevrede toplanan vatandaşlar da BDP’lilere tepki gösterdi.

     

    BDP’lilerle onlara tepki gösteren vatandaşları bir araya getirmemek için çaba sarf eden polisle göstericiler arasında arbede çıktı. Atılan taşlardan 10’a yakın işyeri ve aracın camları kırıldı. Polis grubu dağıtmak için biber gazı da kullanırken, Cihan Haber Ajansı Muhabiri Fatih Karakılıç da başına isabet eden taşla yaralandı. Karakılıç, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Ara sokaklara kaçan göstericiler polislere taş atmayı sürdürdü.

     

  • Mehmetçik, Lider kadronun peşinde

    Mehmetçik, Lider kadronun peşinde

    Genelkurmay Başkanı Necdet Özel PKK’nın lider kadrosunun peşlerine düştüklerini açıkladı.

     

    KANDİL‘E OPERASYON 

    SORU: Türk Silahlı Kuvvetlerinin, PKK’nın ana üstlenmesinin bulunduğu Kandil’e kalıcı bir operasyon gerçekleştirmesi teknik anlamda mümkün mü?
    CEVAP: Teknik anlamda  mümkündür.
    İSTİHBARAT DESTEĞİ
    SORU: Türk Silahlı Kuvvetleri PKK ile mücadelede ABD‘den istihbarat desteği alıyor mu?
    CEVAP: Sınırlı ölçüde alıyoruz.
    TUTUKLU KOMUTANLAR
    SORU: Çeşitli dava ve soruşturmalarda çok sayıda muvazzaf ve emekli TSK personeli tutuklu yargılanmakta. Bazı çevreler bu durumu PKK terör örgütü ile mücadelede zaaf kaynağı olarak göstermektedir. Bu yorumlara ilişkin düşünceleriniz nedir?
    CEVAP: Söz konusu personelin durumu mutlaka sistemi etkilemektedir. Teröristle yürütülen mücadelede askerî faktörlerin yanı sıra, psikolojik faktörler de önemli rol oynar. Yargı sürecindeki personelimizin durumu bizleri derinden üzmektedir. Ancak, bu üzüntümüzün terörle mücadeledeki kararlılığımızı zaafa düşürmesi söz konusu değildir.
    KONVOYA SALDIRI
    SORU: 18 Eylül’de Bingöl‘de meydana gelen olayda bir istihbarat zaafı var mı? Örgütün asker sevkiyatı hakkındaki istihbaratı nasıl elde ettiği hakkında bilgi söz konusu mu?
    CEVAP: Olay öncesinde, teröristler tarafından bu olaya yönelik somut herhangi bir duyum veya bilgi alınmamıştır. Konvoy bilgisinin sızmasını önlemek için intikal günü, zamanca aldatma tedbiri uygulanarak değiştirilmektedir. Bu olay öncesinde de aldatma uygulanmıştır.
    ———-
    Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Sorularımıza yazılı cevap veren Özel, çok tartışılan Bingöl’deki saldırıdan önce tedbir amaçlı olarak “zaman aldatma” taktiğini uyguladıklarını kaydetti. KCK operasyonlarının PKK ile mücadelede hayati öneme sahip olduğunu kaydeden Özel, ABD’den alınan istihbarat desteğinin de sınırlı olduğunu ifade etti.  Kandil’e kalıcı bir operasyonun teknik anlamda mümkün olduğunu, örgütün İran ve Suriye’de de kampları bulunduğunu ifade eden Özel, üst düzey yöneticilerinin ise çok sık yer değiştirdiğini ve iyi korunduğunu belirtti. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
    SORU: 2012 yılında terörle mücadelede verilen şehit sayısı ne kadardır? Aynı dönemde kaç örgüt elemanı etkisiz hale getirilmiştir?
    CEVAP: TSK olarak 1 Ocak 2012’den 24 Eylül 2012’ye kadar terörle mücadele kapsamında verdiğimiz şehit sayısı 110’dur. Aynı dönemde 427 terörist ölü, 54 terörist yaralı/sağ olarak ele geçirilmiş, 117 terörist kendiliğinden teslim olmuştur. Etkisiz hale getirilen terörist toplamı 598 olmuştur.
    SORU: Terörle mücadelede görev alan sınır birliklerinde sözleşmeli asker sayısı ne kadardır?
    CEVAP: Şu anda sınır birliklerinde görev yapan sözleşmeli er sayısı 929’dur. Halen eğitimi devam etmekte olan 316 sözleşmeli er, eğitimlerini tamamlamalarını müteakip birliklerine katılacaktır.
    SORU: Dönem dönem çeşitli çevrelerce Olağanüstü Hal‘in yeniden uygulamaya konulması gündeme getiriliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz; sizce OHAL gerekli mi?
    CEVAP: Siyasi bir karardır.
    SORU: Yürürlükte olan yasalar terörle mücadele için yeterli mi? TSK, terörle daha etkin bir mücadele için yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç duymakta mıdır?
    CEVAP: İhtiyaç olduğu düşünülmektedir. Konu ile ilgili düşünce ve teklifler yetkili makamlara sunulmuştur.
    SORU: Türkiye 30 yıldır terörle mücadele ediyor. Sadece askeri yöntemlerle terörün bitirilmesi mümkün mü?
    CEVAP: Terörün; siyasi, sosyal, ekonomik yönlerinin olduğu da bilinmektedir. Silahlı örgüt mensuplarıyla (teröristle) mücadele askeri yöntemlerle yapılmalıdır ki, öyle de oluyor.
    SORU: KCK operasyonları PKK ile mücadelede etkin rol oynamakta mıdır?
    CEVAP: Terör örgütünün işbirlikçileriyle mücadele, teröristlerle mücadele kadar önemlidir. Bölgede korku ve şiddet uygulayan, örgüte zorla eleman kazandıran, özellikle silahlı terör eylemlerini ve sivil itaatsizlik türü eylemleri organize eden, halk üzerinde oluşturduğu baskı ile terör örgütüne zorla para temin eden ve halkımızı devlete karşı provoke edenlerin yakalanması; devletimizin bekasının sağlanması, yasaların hâkim kılınması ve halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması için hayati önemi haizdir.
    SORU: Örgütün son dönemde özellikle Suriye ve İran tarafından yoğun destek gördüğü sıkça dile getirilmektedir. PKK terör örgütünün söz konusu iki ülkede kampları veya üslenme bölgeleri var mı? Örgütün son dönemde artan saldırılarının iddia edilen bu destekle bağlantısı söz konusu mu?
    CEVAP: Terör örgütünün bahse konu ülkelerde terörist kampları vardır. Bu kamplarda teröristler eğitilmektedir. Hiçbir terör örgütü; siyasi, askeri, mali ve psikolojik destek almadan yaşayamaz.
    SORU: MİT ve Emniyet ile istihbarat paylaşımı konusunda herhangi bir zafiyet var mı?
    CEVAP: Böyle bir zaaf yoktur.
    SORU : Türk Silahlı Kuvvetleri PKK ile mücadelede ABD’den istihbarat desteği alıyor mu?
    CEVAP: Sınırlı ölçüde alıyoruz.
    SORU: PKK terör örgütünün 2012 yılı eylemlerinin önceki dönemlere göre farklılıkları söz konusu mu? Örgütün alan hâkimiyeti kurmak istediğine dair yapılan yorumları nasıl karşılıyorsunuz?
    CEVAP: Örgüt 2012 yılını “Final Yılı” olarak ilan etmiştir. Kendine göre son hamlelerini yapmaktadır, ancak başaramayacaktır. Örgütün “alan hâkimiyeti kurmak istediğine dair” verilen demeçler; yersiz, mesnetsiz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına yakışmayan yorumlardır.
    SORU: Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK’nın ana üstlenmesinin bulunduğu Kandil’e kalıcı bir operasyon gerçekleştirmesi sıkça tartışılan bir konu. Böyle bir operasyon teknik anlamda mümkün mü?
    CEVAP: Teknik anlamda mümkündür.
    SORU: Örgütün üst düzey yöneticilerinin nokta operasyonlarla etkisiz hale getirilmesi imkânsız mı?
    CEVAP: Çok iyi korunuyorlar ve çok sık yer değiştiriyorlar. Etkisiz hale getirmek için çalışıyoruz.
    SORU: PKK terör örgütünün elinde füze ve gelişmiş silahların olduğu iddiası doğru mudur?
    CEVAP: Teyide muhtaç bilgiler alıyoruz.
    SORU: Daha önceki açıklamalarınızda Dersim arşivlerinin tasnif edilmeye başlandığını belirtmiştiniz. Arşivlerin açılma tarihi belli mi?
    CEVAP: Çalışma devam ediyor.
    SORU : 35 yılı aşkın askerlik hayatınızda canınızı en çok yakan anınızı bizimle paylaşır mısınız?
    CEVAP: Bu soruya cevap verilmeyecektir.
    SORU: Her şehit haberinden sonra birileri çıkıp “Neden hiç zenginlerin çocukları şehit düşmüyor?” sorusunu yöneltiyor. Bu tür tepkileri nasıl karşılıyorsunuz?
    CEVAP: Askerlik hizmeti Vatan hizmetidir. Zengin fakir ayırımı yapılmaz.
    SORU: Şimdiye kadar çok kez silah arkadaşlarınızın cenazesine katıldınız. Her seferinde bu acıyı tekrar tatmak duygu dünyanızda ne tür değişikliklere neden oluyor?
    CEVAP: Tarifi mümkün olmayan çok acı bir durum. Allah kimseye göstermesin.
    Necdet Özel: Yargılamalar teröre karşı mücadelemizi etkilemezYargı sürecindeki personelimizin durumu bizleri derinden üzmektedir. Ancak, bu üzüntümüzün terörle mücadeledeki kararlılığımızı zaafa düşürmesi söz konusu değildir.
    SORU: Çeşitli dava ve soruşturmalarda çok sayıda muvazzaf ve emekli TSK personeli tutuklu yargılanmaktadır. Bazı çevreler bu durumu PKK terör örgütü ile mücadelede zaaf kaynağı olarak göstermektedir. Bu yorumlara ilişkin düşünceleriniz nedir?
    CEVAP: Söz konusu personelin durumu mutlaka sistemi etkilemektedir. Daha önce de ifade edildiği gibi, tecrübeli personelin tutuklanmaları sebebiyle kadro görevlerinden uzak kalmalarının Türk Silahlı Kuvvetlerinin anayasa ve kanunlar ile üstlenmiş olduğu görevlerin ifasına olumsuz yansımaları olmaması için, imkanlar ölçüsünde gerekli tedbirler alınmıştır. Teröristle yürütülen mücadelede askeri faktörlerin yanı sıra, psikolojik faktörler de önemli rol oynar. Yargı sürecindeki personelimizin durumu bizleri derinden üzmektedir. Ancak, bu üzüntümüzün terörle mücadeledeki kararlılığımızı zaafa düşürmesi söz konusu değildir.
    Sevkiyatlarda güvenlik tedbirleri tam alınıyor 
    SORU: 18 Eylül’de Bingöl’de meydana gelen saldırıda askerlerin toplu halde ve silahsız olarak sevk edildikleri iddia edildi ve bu durum eleştirildi. Söz konusu eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz? Personelin izne gidiş dönüşlerinde veya terhislerinde havayolu ile sevkiyat yapılamaz mı?
    CEVAP: Öncelikle eleştiriler, doğru bilgiye dayanıyorsa, yıkıcı değil yapıcı ise değer ifade eder. Bingöl’deki terörist saldırıda intikal esnasında alınan emniyet tedbirlerinin neler olduğu, Bingöl Valiliği’nin 18 Eylül 2012 tarihli açıklamasında da ifade edilmiştir. Sorun, bu alınan tedbirlerin etkinliği ve yeterliliği ile ilgilidir. Olayla ilgili olarak 8’inci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından adli soruşturma başlatılmıştır.
    Olayda, Elazığ-Bingöl-Muş karayolu güzergâhında konvoy öncesi menfezler dâhil yolun kontrolü yapılmış, 25 ayrı kontrol noktasında yolun emniyeti timlerce alınmış, ayrıca güzergâhta 6 BTR ve 4 shorland zırhlı aracı ile yol emniyet ve kontrol devriyesi icra edilmiştir. Konvoyun önüne ve arkasına zırhlı Kobra araçları, ortasına jammer konularak emniyet artırılmıştır. Olası herhangi bir gelişmeye müdahale etmek üzere silahlı helikopterler Bingöl merkezde hazır bekletilmiştir. Personelin hava yolu ile intikal ettirilmesi kapsamında; mevcut yönetmelik, personel intikallerinin yoğunluk arz ettiği dönemlerde, hava yolundan da istifadeyi mümkün kılmaktadır. Kasım2011‘den itibaren askeri personelimizi, imkanlar ölçüsünde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı‘nın uçaklarından ve bölgedeki helikopterlerden istifade ederek hava yoluyla taşıyoruz. Bu kapsamda bugüne kadar toplam 10.352 personelin havadan intikali sağlanmıştır. Ayrıca konuyla ilgili olarak,Milli Savunma Bakanlığı ile havayolu şirketleri arasındaki görüşmeler devam etmektedir. Ancak her halükârda, uygulamada bütün intikallerin havayolu ile yapılması mümkün olmayabilecektir.
    BİNGÖL’DE İSTİHBARAT ZAAFI YOK
    SORU: 18 Eylül’de Bingöl’de meydana gelen olayda bir istihbarat zaafı var mı? Örgütün asker sevkiyatı hakkındaki istihbaratı nasıl elde ettiği hakkında bilgi söz konusu mu?
    CEVAP: Olay öncesinde, teröristler tarafından bu olaya yönelik somut herhangi bir duyum veya bilgi alınmamıştır. Konvoy bilgisinin sızmasını önlemek için intikal günü, zamanca aldatma tedbiri uygulanarak değiştirilmektedir. Bu olay öncesinde de aldatma uygulanmıştır.
    SORU: Afyon’da meydana gelen patlama ile ilgili sabotaj iddiaları konusunda ne düşünüyorsunuz?
    CEVAP: Konuyla ilgili olarak Askerî Savcılık açıklamasını yapmıştır.