Etiket: terör örgütü

  • 14 ilde FETÖ/PDY operasyonu: 45 gözaltı

    Mersin merkezli 14 ilde gerçekleştirilen ‘Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na yönelik operasyonda, aralarından Mersin eski İstihbarat Müdürü Ali İhsan Kaya’nın da bulunduğu 45 kişi gözaltına alındı, 42 kişinin de arandığı bildirildi.

    Edinilen bilgiye göre, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, Mersin merkezli 14 ilde ‘Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na yönelik eş zamanlı operasyon düzenlendi. Terörle Mücadele ve KOM Şube Müdürlüğü ekiplerince sabaha karşı Mersin, İstanbul, Ankara, Adana, Gaziantep, Osmaniye, Kahramanmaraş, Nevşehir, Şanlıurfa, Elazığ, Kayseri, Antalya, Hatay ve Kahramanmaraş illerinde düzenlenen operasyonlarda, aralarında Mersin eski İstihbarat Müdürü Ali İhsan Kaya’nın da bulunduğu 45 kişi gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında 42 kişinin de arandığı belirtilirken, arananlar arasında benzer suçtan tutuksuz yargılanan Mersin eski istihbarat müdürlerinden Ali Çengelci’nin de bulunduğu öğrenildi.

    Operasyon kapsamında ayrıca örgüte yakınlığı ile bilinen okul, dershane, şirket ve derneklerde de arama yapıldı. Şüphelilerin örgüt üyeliği, yöneticilik ve örgüte maddi finans sağlamakla suçlandıkları belirtilirken, soruşturmanın sürdüğü bildirildi.

  • MHP AK Parti’ye kapılarını kapattı

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, çözüm süreciyle ilgili istediği randevuya ”asla olumlu cevap verilmeyeceğini” bildirdi.

     

    Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, terör örgütü elebaşı ileBDP heyetinin görüşme tutanaklarının basına yansımasının ardından, AK Parti kurmaylarının MHP’yi boy hedefi haline getirmek istediğini savundu.

     

     


    Temcit pilavı gibi eski meselelerin ısıtılıp ısıtılıp yeniden kamuoyu gündemine getirildiğini belirten Yalçın, bazı basın yayın organlarındaki yazarların da MHP’yi eleştirdiğini ifade etti. Semih Yalçın, şu görüşleri savundu: ”AKP, PKK ile işbirliği yapmaktadır. İktidar partisi terörle mücadele etmeyi bırakmış, bölücü örgütün desteğiyle Sayın Başbakan’ın başkanlık hayallerini hayata geçirme hevesine düşmüştür. Bu vahim durumdan rahatsız olan sadece MHP değil, bütün halktır. Balıkesirkonuşmasında MHP’yi diyalog konusunda eleştiren Başbakan Erdoğan’ın, partisinin hangi mahfillerle diyalog kurduğunu ve hangi yılanlarla çuvala girdiğini sorgulaması gerekir.” MHP’nin hiçbir zaman terörle mücadele konusunda diyalogdan ve çözümden kaçmadığını, aksine iktidar partisine bu konuda açık çek verdiğini belirten Yalçın, ”Ne yazık ki partimizin bu tutumuna rağmen AKP, MHP ile diyalogu değil, bölücü örgütle kucaklaşıp halleşmeyi yeğlemiştir. Dolayısıyla Başbakanın bölünmeyi masaya getireceği aşikar olan randevuya asla olumlu cevap verilmeyecektir” ifadelerini kullandı.

     

    Semih Yalçın, MHP tarafından görevlerine son verilen bazı il başkanlarının da böyle bir dönemde şahsi hesaplarının peşine düştüklerini öne sürerek, ”Böyle bir dönemde MHP’yle uğraşmak ve partinin meselelerini mahkeme kapılarına taşımak, AKP zihniyetine hizmet etmektir. Sonuçta söylenecek söz şudur, İmralı ile Kandil arasında sandviç gibi sıkışan AKP’nin partimize saldırıları, teröristlerin iştahını azaltmayacağı gibi, MHP’nin haklılığını ve millet vicdanındaki itibarını artıracaktır” görüşünü savundu.

  • Yılın ilk 9 ayında 970 terörist öldürüldü

    Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı tarafından, 81 ilin TEM Şube Müdürlüğü’nün katılımıyla ‘2012 Yılı Terörle Mücadele Değerlendirme ve Koordinasyon Toplantısı’ yapıldı.

     

    Toplantının yapılış amacı, ‘Merkez ve taşra birimlerinin bilgi ve tecrübelerini paylaşabilmeleri ve daha başarılı operasyonlar için kendi aralarında koordinasyon sağlayabilmeleri’ olarak açıklandı. Toplantıda, terör olaylarının önlenmesi ve etkisizleştirilmesi için yapılan operasyonel çalışmalara ara verilmeden devam edileceği kararı alındı. Ayrıca, terör örgütlerine katılımı önlemek için bilgilendirme ve önleme faaliyetlerinin sürdürüleceği belirtilirken, yapılan toplantının faydalı olduğu ve devam ettirilmesi gerektiği kararlaştırıldı. 2012 yılında meydana gelen terör olayları ve gerçekleştirilen operasyonların genel olarak değerlendirmesinin yapıldığı toplantı ile terör olaylarının engellenmesi için önümüzdeki döneme ait uygulama stratejisinin belirlenmesi amaçlandı.

     

    10 AYDA ŞEHİT SAYISI 123

    Milli Savunma Bakanlığı ‘nın verilerine göre, şehit sayısı 2009’da 56, 2010‘da 88, 2011‘de 99 ve 1 Ocak-31 Ekim 2012 tarihleri arasında 123.

     

    İçişleri Bakanlığı ‘nın verilerine göre ise 2002-2011 yılları arasında ülke genelinde meydana gelen terör olaylarında 81 polis, 734 asker olmak üzere, toplam 815 güvenlik mensubu şehit oldu. Toplam 5 bin 94 asker ve polis de yaralandı. Son 8 ayda terör örgütü 85 vatandaşı kaçırdı, 75’ini serbest bıraktı.

     

    Bakanlığın, 2012 yılındaki terör operasyonlarıyla ilgili raporu ise şöyle:

    “Yılın ilk 9 ayında Türkiye kırsalı ve Kuzey Irak‘ta düzenlenen operasyonlarda 970 terörist öldürüldü, 174’ü teslim oldu. Örgüt üyesi, milis, sempatizan ile örgüte yardım yataklık eden 6 bin 300 kişi PKK /KCK soruşturmalarında gözaltına alındı. Operasyonlarda, toplam 300 kilo RDX (C-4, A-4 plastik patlayıcı) ile 2 ton 900 kilogram el yapımı patlayıcı ele geçirildi.

     

     

    Kara ve hava harekatlarıyla PKK’daki 5 bin 500 – 6 bin dolayında olan eleman sayısı 4 – 4 bin 500’e geriledi.” Şu anda Türkiye kırsalında bin 500 – bin 600 dolayında silahlı teröristin bulunduğu bildirildi. Bordo Bereliler, Jandarma Özel Harekat, Polis Özel Harekat ve komando birliklerince icra edilen operasyonlarda 400 adet Kaleşnikof, M-16 ve Kanas gibi uzun namlulu silah ele geçti, 800 adet el bombası yakalandı. Savunma tipi el bombaların Rusya ve Almanyamenşeli olduğu bildirildi.

  • O terörist öldürüldü

    IĞDIR Valiliği, Karakoyunlu İlçesi’ne bağlı Bulakbaşı Köyü’nden 6 öğretmeni geçen ekim ayında kaçıran ve halkın tepkisi üzerine bir saat sonra serbest bırakan 3 PKK’lı teröristten 1’inin ölü ele geçirildiğini açıkladı.

     

    Iğdır’ın Karakoyunlu İlçesi’ne bağlı Bulakbaşı Köyü’nde geçen 17 Ekim günü ilköğretim okulunu basan kalaşnikoflu PKK’lılar, muhtar ve köy halkının karşı çıkmasına rağmen 19 öğretmenden Umut Görkem Sevinç, Ersin Karakaya, Soner Er, Mehmet Koçubaba, Lütfü Atılmış ve Abdulllah Enes Er’i zorla dağa götürmüştü. Teröristler öğretmenleri Ağrı Dağı’nın Korhan Yaylası’na doğru götürürken, öğrencilerle köy halkı tepki göstermişti. Bunun üzerine teröristler, 1 saat sonra öğretmenleri serbest bırakmış, köy meydanı bayram yerine dönmüştü.

     

     

    Iğdır Valiliği, 9 Kasım günü Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi kırsalında Jandarma Özel Harekatbirliklerinde gerçekleştirilen operasyonda ölü ele geçirilen 2 teröristten birinin ’Ruhat’ kod adlı Hasan Denktaş olduğunu açıkladı. Hasan Denktaş’ın 6 öğretmeni yanlarına alıp köyün 1 kilometre güneybatısında bulunan Bulakbaşı tepe yönüne kaçıran bölücü terör örgütü mensubu olduğu belirtilen açıklamada, bu teröristin “Ben de 4 yıllık mezunum. Buralardan gidin. BurasıKürdistan devleti. Bir daha bu okula gelmeyin” diyerek öğretmenleri tehdit ettiği belirtildi.
    İKİZİ DE ÇATIŞMADA ÖLMÜŞ
    Valilik açıklamasında, “30 Nisan 2012 tarihinde Ağrı Doğubayazıt Karakol Tepe Botaş Boru Hattında el yapımı patlayıcı bulma eylemlerinde elde edilen parmak izlerinin karşılaştırılmasında Hasan Denktaş’ın parmak izleriyle eşleştiği, ayrıca Ruhat kod adlı Hasan Denktaş’ın ikiz kardeşinin de bölücü terör örgütü mensubu olduğu ve Ekim 2012 tarihinde Hakkari ili kırsalında ölü olarak ele geçirildiği anlaşılmıştır” denildi.
  • Eşiyle ilgili ilginç çıkış

    Başbakan Erdoğan, NTV-Star yayınında önemli açıklamalarda bulundu. Derin devletin hala temizlenmediğini açıklayan Başbakan, yardımcısı Arınç’la farklı düşündüğünü de söyledi

     

    Başbakan Erdoğan, Ergenekon davasıyla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine şunları söyledi: “Ben Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim, Anayasa’nın ilgili maddesini göz göre göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri Cezaevi en uygun şartlarda yapılmıştır. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Benim Silahlı Kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem. (…) Biz tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde bir söz vermedik. CHP Genel Başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi yaparak bizi zan altında bırakıyor. Bu insanlar seçildiklerinde tutuklu muydu, değil miydi? Siz dışarda hiç mi aday bulamadınız da bunları aday gösterdiniz? Bu CHP ve MHP’nin mantığını ters çalıştığını gösterir. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer. Devletteki derin yapı tamamen temizlendi iddiasında olmadık. O kadar büyük iddiada bulunamam. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke yoktur. Her ülkede bu tür yapılanmalar vardır. Önemli olan bu tür yapılanmaların darbelere neden olup olmadığıdır. Biz bu yapıların zararını en aza indirdik.”

    Başbakan, Hozat’daki fişlemeler konusunda ise şu açıklamalarda bulundu: “Devletin bazı kurumlarında ’derin devlet’ten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Derin devlet denen olay boş durmuyor. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Önemli olan bunu kimin koyduğunu bulmak. Deniz Baykal’la ilgili kaseti de kimin yaptığı bulunamadı.”

    Lafım sağa sola çekilmesin

    Başbakan kuvvetler ayrılığı tartışmalarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

    Bu gerçeği 75 milyonun benden dinlemesini istiyorum. Türkiye’de kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin. Yargı öle zamanlar oldu ki yasamanında alnına müdahale etti, yürütmenin alanına da müdahale etti. 411 olayı yaşadık. Tarihi bir olaydır. Anayasa mahkemesi yargı buna müdahale etti. Yargı hukuka uygun mudur değil midir diye bakar. Kendisinin yasama organın yerine koyamaz. Glataport’un satışını biz yapıyoruz ama bunu yargı engelliyor. Eksik olanı söyler ben o eksiği gidermek sureti ile yine yaparım. Erkler arası yetki ihlaline karşıyız. Biz kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan ülkeyiz. Çünkü bunun bedelini ağır ödedik. Bu engellemelerde kaybeden millet oluyor.”

    Sadece yargı ile alakalı değil

    Erdoğan, “Yargı hükümetin beklentilerine uygun mu hareket etemeli? Başbakan bunu mu söylüyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Yargının yürütmenin yasalara aykırı aldığı bir karar varsa bunları denetleme hakkı vardır. Buna söyleyecek herhangi bir şeyimiz yok. Benim bakanım bir müdürü tayin edecek. Ama siz bunu durduruyorsunuz. 11-12 kez bir şube müdürünü ataymazsa, bu kişi orada 14 yıl aynı yerde kalabiliyorsa burada ne ararsınız? Demek ki, bunların içeride dayıları var, bir şeyler var ki, onları orada tutuyor. Veyahut orada bir hukuk oluşturuyor ve birileri koruyor. Böyle asla idare güç kazanamaz. Bir mekanizmayı başarılı bir şekilde yürütecekseniz, işletecekseniz, burada verimliliği esas almak zorundasınız. Bu sadece yargı için değil. Konya’daki konuşmaya bürokratik oligarşiden geldim. Bu sadece yargı ile alakalı değil. Kent hastaneleri projemiz var. Bunu 5 yıldır hayata geçiremiyorum.

    Eşimden önce öleyim

     

    Başbakan Erdoğan, ”Sizin yemek yönteminiz nedir? Bir tadımcınız var mı?” sorusu üzerine de Osmanlı dönemindeki çeşnici başını hatırlatarak, kendisinin yemekhanesiyle ilgilenenlere çeşnici başı denildiğini ancak bir alakası olmadığını söyledi. ”Eski bir Genelkurmay Başkanı, zehirleneceği ihbarını alması üzerine yemeğini aylarca evinden getirmiş. Size ya da Sayın Abdullah Gül’e buna yönelik bir şey var mı?” sorusuna karşılık Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu konuda hassasiyetleri olduğunu anlattı. Erdoğan, ”Eşi mi kontrol eder acaba yemekleri? Sizde kim kontrol eder? Önce kime tattırıyorsunuz, Emine Hanım’a mı?” sorusuna cevaben de ”O kadar da değil. Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim. Olur mu öyle şey? Benim Rabb’imden temennim, eşim benden önce ölmesin. Ben eşimden önce öleyim. Çünkü eşim benden önce ölürse bana kim bakacak?” dedi.

    Gündemi ben oluştururum

    ERDOĞAN, bazı açıklamalarının günlerce tartışıldığı, söylediklerinin anlaşıldığı şekilde olmadığının ortaya çıktığı hatırlatılarak, bunu bilinçli yapıp yapmadığının sorulması üzerine, bu tartışmaların olmaması durumunda başbakan olamayacağını söyledi. Erdoğan, ”Gündem birilerinin elinde kalırsa, o zaman siz başbakan olarak onun peşine takılırsınız. Ben peşine takılmamalıyım. Bir şeyi yaparken, bunun enine boyuna tartışmasını yapmışsam, en yakın çevremdeki bazı arkadaşlarımla bunun görüşmesini yapmışsam, onlar bile bunun zamanlamasını bilmeyebilir, bir zamanı gelir ki onu gündeme oturturum, oturtmam lazım. Bu kabiliyeti sergileyemezsem o zaman böyle bir neticeyi de elde edemezsiniz” dedi.

    Uludere olayı kullanılıyor

    “BİZ AK Parti olarak yaşatmanın gayretindeyiz. Uludere’nin soykırım olduğunu söyleyen kişi Başbağları konuşmuyor, Yeditepe’yi, Bingöl’ü konuşmuyor. Buralarda askerlerimiz topluca şehit edildi. Bu ülkede TSK bazı imtihanlardan geçti. Yeditepe’yi yaşayan komutanla dalga geçtiler. Uludere’ye ilişkin görüntülerde sadece hareketler görünüyor. Burada 2 gerçek var: Bir kaçakçılığı meşrulaştıralım, iki terör adına yapılıyorsa buna göz yumalım. Uludere’yi bu kadar basite indirgemeyelim. Sonuçta terörist de sivildir. Biraz sabredelim ölen 34 kişiyle ilgili yargı kararını bekleyelim. Sürekli sivil denmesini bir beyin yıkama hamlesi olarak görüyorum.”

    Fotoğraf değil 1 milyon ilmekli halı

    Vanlı işadamı Mustafa Acar, Başbakan Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan’nla çekilen bir fotoğrafını internetten indirip, ipek duvar halısı yaptı. Acar, Başbakan Erdoğan’ın anneler gününü kutlamak için annesini ziyaret ettiği sırada annesinin elini öptükten sonra, “Kaldır ayaklarının altını öpeyim” demesinin kendisini çok duygulandırdığını; ülkenin 10 yılına damgasını vurmuş güçlü bir kişiliğin, bu anlamda tevazu gösterip bu sözü söylemesinin de kendisini etkilediğini, bu nedenle böyle bir halı yapmaya karar verdiğini ifade etti.

    Acar, ebatları 1 metreye 70 santimetre olan ipek halının yapımının da oldukça zorlu geçtiğini belirtti. 6 kişilik ekiple 13 ayda tamamlanan ipek duvar halısında 200 farklı ton kullanıldığını, yüzleri ipekte düzgün görünmediği için Yeni Zelanda’dan getirilen yünleri kullandıklarını söyledi. Acar, fotoğrafı kare kare motiflendirdiklerini, milyona varan dokuma düzeneğine getirdiklerdikten sonra halının dokunmaya başlandığını ve her santimetrekarede 140 ilmek bulunduğunu da anlattı.

    “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz”

    “Meclisi fesih yetkisi kuvvetler ayrılığına aykırı” denmesinin üzerine Erdoğan, “Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı kalkmıyor. ABD’ye baktığınızda inceleme sistemi çok güçlü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde yetkiyi Meclis’e bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Gazi kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Burası çok minidardır. Belki bunu savaş şartları nedeniyle yaptı ama uzun süre kullanıldı” şeklinde konuştu. Benim arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kuvvetler ayrılığı konusunad yaptığı açıklama hakkında ise Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz” dedi.

    “Adalet sistemi hız kazandı”

    ’Tutuklama sayısı artmaya başladığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Şu anda cezaevlerine giriş tutuklama sayısı artmaya başladı. Bunun nedeni, adalet sisteminin hız kazanmasıdır” dedi.

    Arınç’ın anlayışı yanlış

    Bülent Arınç ve İdris Naim Şahin’in açıklamalarının hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, “Ben herkesin yerli yerinde bazı kanaatlerini sergilerken, eğip bükmeden bunları konuşmamız lazım. Yani terör konusunda, terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz terörle mücadeleye devam edeceğiz, ama meclis içerisindeki uzantılarıyla müzakere de ederiz. Bizim değerlerimizde anlatmak, konuşmak ikna etmek var. Ama Meclis’te etkinliği olmayan uzantılarla görüşmeyiz, teröristleri kucaklayanlarla görüşmeyiz. Yani bizim yolumuz ’bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım’ değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize. Dokunulmazlık nasıl kalkar? Bu yasalarla belirlenmiştir. Bununla ilgili yargının attığı adımlar var. Bu fezleke olarak Meclis’e geldiğinde bu konularla ilgili olarak biz grup olarak çalışırız. Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçerikle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adımı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik.”