Etiket: Tepkisi

  • Mersin Kent Konseyi’nden balık çiftlikleri tepkisi

    Mersin Kent Konseyi üyeleri, kentte kurulması planlanan balık çiftliklerine tepki göstererek, “Mersin’in payına 2. turizm dalgasının merkezi olmak yerine, balık çiftliklerinin yeni adresi olma bahtsızlığı uygun görülmüştür. Bizler bunu kabul etmiyoruz” dediler.

    178 kurum, kuruluş ile meslek odaları ve derneklerin temsil edildiği Mersin Kent Konseyi Yürütme Kurulu, son toplantısında balık çiftlikleri konusunu ele aldı. Toplantı sonrası yapılan yazılı açıklamada, uzun zamandır Mersin kamuoyunun gündeminde olan balık çiftlikleri konusunun yakından takip edildiği bildirildi.

    “2 gün gibi kısa sürede yer seçim kararı verildi”

    Kent Konseyi’nden yapılan açıklamada, Mersin Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün, ’18-20 Şubat 2008 tarihleri arasında ilimizde su ürünleri yetiştiriciliği için potansiyel alanların belirlenmesine yönelik yapılan teknik çalışma sonucu nihai yer seçim kararlarının alındığı’ yönündeki açıklaması hatırlatılarak, “Ne yazık ki 2 gün gibi kısa bir sürede, yer seçim kararının verildiği görülmektedir. Mersin’in geleceğini yakından ilgilendiren, böylesine önemli bir kararda, yer seçiminin hangi bilimsel kriterlere ve verilere göre belirlendiği konusunda herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ayrıca yaşadığımız kentin yönetiminde söz sahibi olması gereken yerel yönetimlerin, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınmamıştır ve halkın katılımı söz konusu olmamıştır. Bilimsel veriler dikkate alınmadan, sadece mevzuat açısından konunun değerlendirilerek, bu kadar kısa süre içerisinde yer seçiminin yapılması doğru bir yöntem değildir” denildi.

    “Turizm merkez olmak yerine, balık çiftliklerinin yeni adresi olma bahtsızlığı uygun görüldü”

    Mersin’in payına 2. turizm dalgasının merkezi olmak yerine, balık çiftliklerinin yeni adresi olma bahtsızlığının uygun görüldüğü savunulan açıklamada, “Bizler bunu kabul etmiyoruz. 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı incelendiğinde, su ürünleri yetiştiriciliği için potansiyel alanlar olarak belirlenen bölgelerde, ’Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ çerçevesinde nesli tehlikede olan deniz kaplumbağalarının üreme alanları ile Dünya Koruma Birliği (IUCN) tarafından nesli tehlikede olan türler listesine dahil edilen ’Akdeniz Fokları’nın yaşam alanlarının da bulunduğu önemli doğal yaşam alanlarının olduğu görülmektedir. Kurulması planlanan balık çiftliklerinin yer aldığı bölgelerde, plan kapsamında belirlenen 6 adet turizm merkezi bulunmaktadır. Ayrıca kültür balıkçılığı yapılması planlanan bölgelerin çevresinde sit alanları mevcuttur. Dana Adası’nda 2016 yılında yapılan arkeolojik araştırmalarda, dünyada bir benzeri daha olmayan 274 geminin aynı anda inşa ve tamir edildiği Kilikyalılardan kalma antik tersane kalıntıları bulunmuştur. Bölgede su altında batık gemi kalıntıları olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kafeslerde su ürünleri yetiştiriciliği yapılması, kentin anayasasını oluşturan çevre düzeni plan hükümlerine ve planın ruhuna uygun değildir” ifadelerine yer verildi.

    “Bu büyük hatadan bir an önce dönülmelidir”

    Bunun yanında, bölgede kültür balıkçılığının faaliyete geçmesinin, Türkiye’nin en uzun ve en temiz denizlerini kirleteceği, ekosistemi bozacağı, görsel çirkinlik oluşturacağı ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan Akdeniz Fokları ve caretta carettaların üreme ve yaşam alanlarını olumsuz etkiyeceği kaydedilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi; ” Ayrıca Dana Adası’nda bulunan antik tersane kalıntılarına, önemli sit alanlarına ve yakın gelecekteki turizm potansiyeline zarar verecektir. Turizm politikamızın ana hedeflerinden birisi doğal, tarihi ve kültürel değerlerimiz ile doğal bir kaynak olarak gördüğümüz kıyıların korunması ve akılcı kullanımıdır. Özellikle doğal zenginlikleri, tarihi ve arkeolojik potansiyeli ile ekolojik özelliklerinden dolayı turizm potansiyeli yüksek bir kent olan Mersin’de, balık çiftlikleri gibi yatırımlar ve bu kapsamda yapılan planlamalar ve yer seçim kararları, üzerinde dikkatle durulması, uzmanlar tarafından her yönü ile detaylı olarak tartışılması gereken bir konudur. Muğla’da balık çiftliklerinin kurulması büyük bir hataydı. Bu çiftliklerin orada oluşturduğu kirlilik ve geri dönüşü zor ekolojik tahribat uzmanların ve kent dinamiklerinin çiftlikler kurulmadan önce yaptıkları uyarılarda ne kadar haklı olduğunu bizlere gösteriyor. Şimdi aynı süreci ilimizde yaşıyoruz. Bu büyük hatadan bir an önce dönülmelidir. Aksi halde bugünün sorunları ilimiz için yarının dev problemlerine dönüşecektir. O zaman çok daha zor ve daha yüksek maliyetleri gerektirerek zorlayıcı çözümleri bulmak zorunda kalacağız.”

  • Yenişakran halkından İZSU’ya kanalizasyon tepkisi

    İzmir’in Aliağa ilçesine bağlı Yenişakran Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar, halk sağlığının tehlikede olduğunu belirterek, ortaya çıkan kötü koku ve kanalizasyonların yetersizliği nedeniyle İZSU’ya isyan etti. Toplanan kalabalık, konunun çözüme kavuşturulmasını istedi.

    Yenişakran Mahallesi sakinleri, son günlerde kanalizasyon nedeniyle ortaya çıkan kötü kokudan dolayı muhtarlık önünde bir basın açıklama yaptı. Kanalizasyonun sürekli taştığını ifade eden vatandaşlar, ’Uygarca Yaşamak Şakran’ın Hakkıdır’ şeklinde sloganlar attı. Defalarca konu hakkında İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU)’ne dilekçe ile başvurduklarını ifade eden vatandaşlar, konunun bir anca çözüme kavuşturulması gerektiğini ve halk sağlığının tehlikede olduğunu belirtti.

    Yenişakran Mahalle Muhtarı Metin Yıldız, bürokrasi ve prosedürler nedeniyle sürecin çok yavaş işlediğini söyledi. Yıldız, “Göreve geldiğimde ortalama 3 bin 700 olan nüfusumuz şuan 5 bine dayandı; göç hala devam ediyor. Yaz mevsiminde bu rakam 10 bin kişiye kadar ulaşıyor. En önemlisi İzmir halkı artık kuzeyindeki yerleşim yerlerine göç ediyor. Aliağa’da göç buraya yapıyor. Doğal olarak yazın su tüketimi fazlalaşıyor. Fosseptikler de hali ile çabuk doluyor. Zaman geliyor iki tane vidanjör çekim yapmaya yetişemiyor. O zaman da taşkınlar başlıyor, koku oluyor, hastalığa davetiye çıkarıyor. Bir de yapılan masraf, iş kaybı birçok konularda bu günümüzün yaşam şartlarına uymayan sonuçlara katlanmak zorunda kalıyoruz. Yeni nesil çocuklara fosseptik çukurunun ne işe yaradığını, uygulamanın nasıl olduğunu anlatmakta zorlanıyoruz. 10 Yaşındaki çocuk bile uygulamaya anlam veremiyor” dedi.

    “Halk sağlığı tehlikede”

    Şakran Mahallesi’nde fosseptik çukurlarının dolarak taşması sebebiyle Sakran Mahallesi’nde pis bir kokunun hakim olduğunu söyleyen Muhtar Metin Yıldız, şöyle devam etti:

    “Halk sağlığı tehlikede. Vidanjörler yetişmiyor. 80 hane fosseptiğin çekilmesi için dilekçe verdi, sırada bekliyor. İzmir’in kuzeyindeki nadir tatil beldelerinden biri olan Yenişakranımıza hizmet ulaşmıyor. Kanalizasyon medeniyetin en önemli gelişmelerinden biridir. Biz artık bu sorunun çözülmesini istiyoruz.”

    Grup, basın açıklamasının ardından sorunsuzca dağıldı.

  • Sağlık Sen’den döner sermaye tepkisi

    Sağlık Sen Antalya Şube Başkanı Sinan Kuluöztürk, sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğunu, döner sermaye payı ile düzenlemenin yalnızca bir meslek örgütüne yönelik olmaması gerektiğini söyledi.

    Hekimlere 5 kat artış

    Sağlıkta dönüşüm programı ile sağlık çalışanlarının iş yükü noktasında motivasyon ve verimliliğini sağlamak amacıyla döner sermaye ek ödeme uygulamasının hayata geçirildiğini belirten Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası( Sağlık Sen) Antalya Şube Başkanı Sinan Kuluöztürk, Kamu ve üniversite hastanelerinde görev alan hekimlerin döner sermaye paylarında ilk etapta 5 kat artış sağlanacağı yönündeki açıklamaların kendilerini üzdüğünü söyledi. Kuluöztürk, “Unutulmaması gereken en önemli husus sağlık hizmetlerinin bir ekip işi olduğu gerçeğidir. O nedenle başta döner sermaye başlığı altında ve dahası diğer tüm alanlarda yapılacak iyileştirmeler ve düzenlemelerin yalnızca bir meslek örgütünü kapsamasının ifade edilmesi kabul edilemez” dedi.

    ‘İş motivasyonu bozuldu’

    Sağlık çalışanlarının en çok şikayet ettikleri konular arasında döner sermaye adaletsizliği geldiğini vurgulayan Kuluöztürk, adaletsiz döner sermaye uygulaması nedeniyle sağlık çalışanları arasında iş motivasyonunun bozulduğunu, bu anlamda döner sermaye yönetmeliğinin mutlaka değişmesi gerektiğini söyledi. Kuluöztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlık alanında gece gündüz demeden hekimden hemşireye, laboranttan paramediğe, idari hizmetlerde görev alan memur arkadaşlarımızdan hizmetli kadrosundaki tüm çalışanlarımızla biz bir ekibiz. Dolayısıyla sağlık çalışanları içerisindeki yalnızca bir meslek grubuna ilişkin pozitif mesajlar içeren beyanatlar vermek yeterli olamaz. Aynı şekilde diğer tüm branşlardaki ve kadrolardaki sağlık çalışanlarımız için onları da kapsadığına emin olduğumuz, herkesi motive eden beyanatların verilmesi son derece doğru bir yaklaşım olacaktır. Hekimlere yönelik vaat edilen 3 katı 5 katı 10 katı gibi yapılacak döner sermaye artışlarının henüz kaynağı konusunda bile tereddütler söz konusuyken diğer sağlık çalışanlarımızın yıpranma payı ve ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması gibi konular Sağlık Bakanlığımızdan öncelikli talebimizdir”

  • TÜRKAB’dan İsrail’e Ebru Özkan tepkisi

    Türkiye Kardeşlik Birliği (TÜRKAB) Genel Başkanı Sait Ali Arslan, Kudüs’e yaptığı ziyaretin ardından Tel Aviv Ben Gurion Havalimanında Ebru Özkan’ın gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

    TÜRKAB Genel Başkanı Sait Ali Arslan, yaptığı yazılı açıklamada, “Ebru Özkan kardeşimiz gibi bizlerde Ümmetin ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya, mübarek belde Kudüs’e yolculuğun ibadet olduğunu biliriz. Hem yönetim kurullarımız hemde tüm üyelerimiz ile her ay mukkades yolculuğa çıkarız. Pasaportunda T.C. ibaresi olan her kisi İsrail havalimanları ve kontrollerde keyfi uygulamalara maruz kalıyor. Bizler de her seferinde saatlerce süren sorguya maruz kalmışızdır. Yanlız hiç bir suçu olmayan Ebru kardeşimizin ellerine ve Ayaklarına takılan o kelepçeller izzetinin, koca bir ümmetin ise zilletinin resmidir. Haziran’dan bugüne tam 6 defa gözaltı süresi uzatılan Ebru Özkan’ın maruz kaldığı bu zulmün arkasında, söz konusu Kudüs sevgisi ve davası karşısında milletçe sahip olduğumuz hassasiyetimizi kırmak olduğunu, işgalci siyonist rejimin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Kudüs’e gitmesini caydırmak için bu tavrı geliştirdiğini biliyoruz. Kudüs’ün her karışında ecdadımızın izleri mevduttur. Kudüs bizimdir. İsrail’in onca çabasına,onca kazı çalışmalrına rağmen Kudüs’te kendilerine ait hiçbir eser bulamamışlardır. Bu bağlamda biz Kudüs’e aitiz, Kudüs bize. Ne tür zorlamalar çıkarsalar bile bu yola revan olmaktan geri durmayacağız. Ebru Özkan kardeşimizin Ayaklarına takılan o prangalar anlayana çok ama çok şey söyler. Ne kadarımız duyuyor, ne kadarımız uyuyor. Ebru Özkan’ın İsrail zindanlarında keyfi tutulması ve ayaklarında zincirle mahkemeye çıkarılması tüm İslam Alemi için bir utançtır” dedi.

    Arslan açıklamasının devamında ise “Görevlilerinin hukuka aykırı ve gayrı insani tutumları nedeniyle israili Türkiye Kardeşlik Birliğ olarak kınıyoruz. Hukuk kuralları uyarınca kabul edilemez olan bu onur kırıcı, haksız muamelelerin bir an önce son verilmesini, Ebru Özkan kardeşimizin serbest bırakılmasını istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

  • Tezcan’dan tohum tepkisi

    Balıkesir’in Bandırma ilçesinde esnaf temsilcileri ve muhtarlarla buluşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, partisinin 24 Haziran seçimlerine dair vaatlerini anlattı.

    Tezcan’ın ilk durağı Bandırma Ticaret Borsası oldu. Tezcan ve beraberindekiler burada bir süre Borsa yetkilileri ile görüştükten sonra Bandırma Nikah Salonu’nda düzenlenen programa katıldılar. Burada esnaf temsilcileri ve muhtarlarla buluşan Tezcan, partisinin 24 Haziran seçimlerine dair esnaf ve muhtarlarla ilgili vaatlerini anlattı.

    Tezcan esnafların en büyük sorunlarından olan stopajı kaldıracaklarını ve esnafı tahsildar durumuna düşmekten kurtaracaklarını belirterek, her muhtarlığın da bütçesi olacağını ve çay kahve gibi giderleri bu bütçeden karşılayacaklarını ifade etti. Toplantının ardından Cumhuriyet Meydanı’nda kendisini bekleyen partililere hitap eden Tezcan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca “21 Mart Dünya Ormancılık Günü”nde ülke genelindeki 23 milyon aileye posta yoluyla gönderilen çam tohumlarına tepki gösterdi. Tezcan, eline aldığı tohum paketini vatandaşlara göstererek, “Üzerine küçücük Orman ve Su İşleri Bakanlığı yazmışlar. Utanıyorlar ki küçücük yazmışlar. Çam tohumu bu. Bunu vatandaşa gönderiyorlar. Yazmışlar üzerine 4 milyar fidanı toprakla buluşturduk diye. Ama bir günde 50 bin çamı Okluk Koyu’nda kestiniz. Ne için? 300 odalı bir yazlık saray yapmak için. Lüks için, şatafat için. Bir çam ağacı 60 yılda yetişiyor. 50 bin çamı orada keseceksin. Daha sonra da poşetlerde çam ağacı tohumu yollayacaksın. Yani millete diyorlar ki, benim yediğimi sen yerine koy. Ben yiyeyim sen doldur diyorlar” dedi.

    Tezcan, 24 Haziran seçimleri sürecinde CHP’den İyi Parti’ye geçen 15 vekilden biri olan CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ı da yanına alarak, “15 demokrasi kahramanı arkadaşımızın biri de Ahmet Akın. Kolay bir iş değildir. Partisinden milletvekili seçilip bir görev bilinci ile de olsa gitmek kolay iş değildir. Biz siyaseti kişisel istikbalimiz için yapmıyoruz. Bir davaya inandığımız için yapıyoruz. Ama 15 arkadaşımız parti görevidir dedi, genel başkanın talimatıdır dediler, gittiler ve oyunu bozdular” diye konuştu.