Etiket: Tepkisi

  • Yerel televizyondan terör tepkisi

    Batman’da 8 askerimizin şehit olmasının ardından Manisa’da karasal yayın yapan bir yerel televizyon kanalı ana haber bülteninde sadece Batman’daki terör olayı sonrası şehit düşen askerlerimizin haberini sunarak teröre tepki gösterdi.

    Ana haber bülteninin yayınlandığı sırada şehit sayısı 7 olan terör olayına tepki gösteren ETV Ana Haber Spikeri Mustafa Başgülşen, “Bundan daha önemli bir haber yok” diyerek şehit haberi dışında bir haber sunmadı. Yaklaşık 6 dakika süren ana haber bülteni ardından Başgülşen, teröre tepki olarak haber sunmamasıyla bir ilki gerçekleştirdi.

    Teröre karşı artık kesin bir duruşun sergilenmesi gerektiğini belirten Spiker Başgülşen, “Eğer ki bir ana haber sunucusunun görevi önemli haberleri aktarmaksa bugün 7 kahraman evladımızın şehit olmasından daha önemli haber yoktur dedik ve ana haberde 7 şehidimizi yad etmek, anmaktan başka bir haber sunmadık. ETV ve Denge Gazetesi ailesi olarak başta Genel Yayın Yönetmenimiz Velihan Yumrukaya olmak üzere tüm haberci arkadaşlarımla ve tüm personellerimizle teröre bu şekilde tepki gösterme kararı aldık. Bizi izleyenler için bir silkinme etkisi oluşturmak istedik. Bizim için canını veren şehitlerimizin ismini ciğerimize mıh gibi yazmak zorundayız. Şehitlerimiz sadece rakamlardan ibaret kalmamalı” dedi.

  • Bursaspor Başkanı Ali Ay’dan VAR tepkisi

    Bursaspor Başkanı Ali Ay, Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemine tepki göstererek, “Geçmişte bazı kulüpler ve yöneticiler ‘istenmeyen hakem’ ilan ederek, MHK ve hakemler üzerinde baskı oluşturmak suretiyle avantaj elde etmeye çalışırlardı. Biz de VAR’ı istemiyoruz, hakem hatasına razıyız deme noktasına geldiğimizi söylemek zorundayız” dedi.

    Bursaspor Olağan Divan Kurulu Toplantısı, Büyükşehir Belediye Stadyumu’nda gerçekleştirildi. 693 üyeden 160’ının katıldığı toplantı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Burada bir konuşma yapan Bursaspor Başkanı Ali Ay, “Bu sezon uygulaması başlayan VAR teknoloji desteği ile hakem hatalarını en aza indirebilme ihtimali, ilk bakışta futbolun tüm paydaşları tarafından olumlu karşılanmıştı. Ancak 6 hafta sonunda ortaya çıkan tabloda VAR sistemi, şu anki uygulaması ile futbolun doğallığını ve kimyasını bozmuş, bu işten en zararlı çıkan, en çok mağduriyet yaşayan da Bursaspor olmuştur. Fenerbahçe ile deplasmanda oynadığımız ilk karşılaşmada, oyuncumuzun rakibine müdahalesi ceza sahası dışında olmasına karşın, Fenerbahçe lehine verilen penaltı kararı, Bursaspor olarak yaşadığımız mağduriyetin ilk halkasıydı. Nitekim aynı karşılaşmada, Fenerbahçe’nin ikinci golü öncesinde oyuncumuza yapılan açık faul, yine VAR’a rağmen ‘yok’ sayılmıştır. Yine bu maçta lehimize verilen penaltı kararı, pozisyon öncesinde ofsayt gerekçesiyle iptal edilmiştir. Ayrıca rakibimizin kalecisi ile takım arkadaşı arasındaki anlaşmazlıktan doğan elle oynama da penaltıyla cezalandırılmamış ve kazanabileceğimiz bir karşılaşma, VAR sayesinde kaybedilmiştir. Sezonun 3. haftasında Konya deplasmanındaki mücadelemizin üzerine, yine VAR’ın gölgesi net biçimde düşmüştür. Konyasporlu oyuncunun çizgi üzerinden topu eliyle çıkarmasını nizami olarak değerlendiren sistem, kalecinin uzaklaştırmak istediği topun kısa mesafeden oyuncumuza çarpmasını ise elle oynama olarak kabul etmiş ve yine bu sayede iki puan kaybedilmiştir” şeklinde konuştu.

    “Bu uygulamadan en çok canı yanan Bursaspor’dur”

    Beşiktaş maçındaki pozisyonları hatırlatan Ay, “4. haftada Bursa’da oynadığımız Beşiktaş maçında ise rakibimizin attığı golün öncesinde, oyuncu bariz şekilde ofsayt olmasına karşın, hakem VAR’ın uyarısıyla pozisyonu izlemiş ve gol kararı vermiştir. İki hafta önce Rize deplasmanında Sakho’nun golünün milimetrik bir gözlemle ofsayt gerekçesiyle iptal edilmiş olması ise artık kulübümüz adına bardağı taşıran damla olmuştur. Özellikle Beşiktaş ve Rize maçlarında yaşanan ofsayt pozisyonları neredeyse aynı olmasına karşın iki farklı kararın verilmesi, sistemin uygulama hataları noktasında, hedef olarak sanki Bursaspor’un seçilmiş olduğu algısını oluşturmaktadır. Son olarak Başakşehir karşılaşmasında ortaya çıkan tabloyu zaten hepiniz gördünüz. 6 haftada maruz kaldığımız ‘VAR’ kararları ve kazalarıyla kaybettiğimiz puanların ne yazık ki telafisi mümkün değildir. Sistemin başlangıcında sorunlar yaşanmasını elbette anlayışla karşılayabiliriz. Ancak geride kalan 6 haftada görüyoruz ki tartışmalar azalmıyor, aksine artıyor. Bu uygulamadan en fazla canı yanan kulübün Bursaspor olması ise ayrı bir tartışma konusudur” diye konuştu.

    “VAR’ı istemiyoruz hakem hatasına razıyız deme noktasına geldik”

    “Geçmişte bazı kulüpler ve yöneticiler ‘istenmeyen hakem’ ilan ederek, MHK ve hakemler üzerinde baskı oluşturmak suretiyle avantaj elde etmeye çalışırlardı” diyen Ali Ay, şunları söyledi:

    “Biz de VAR’ı istemiyoruz, hakem hatasına razıyız deme noktasına geldiğimizi söylemek zorundayız. Sistemin uygulamasında hataların ortaya çıkmasını prensip olarak kabul edebiliriz ama sistemin Bursaspor’u bir ‘test zaiyatına’ dönüştürmesine sessiz kalamayız. Futbolda 6222 sayılı yasanın ilk uygulaması aşamasında şehir, taraftar ve kulüp olarak yaşadığımız mağduriyetlerin izleri henüz unutulmamışken, en azından VAR sisteminin baş mağduru olmama noktasında yetkililerden anlayış, dikkat ve adalet bekliyoruz.”

    “İki sezon sonra doğru takımı ve doğru hocayı bulduk”

    İki yıldır büyük sıkıntılar yaşadıklarını dile getiren Başkan Ay, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Evet, üzüldük, ağladık, ağlattık. Ama iki sezon sonra doğru takımı ve doğru hocayı bulduk. Bizi yeniden bir olmaya, birlik olmaya teşvik edecek bir saha içi yapılanması ortaya çıkarttık. Lütfen bunu daha yukarı taşıyacak şartları birlikte oluşturalım. Bursa büyük bir ailedir. Son birkaç yılda dargınlıklar, küskünlükler oldu. Bize yakışmayan, bizim şanlı geçmişimizle çok da bağdaşmayan sezonlar yaşadık. Ama bugün geldiğimiz noktada, saha içinde ve dışında bizi yeniden birlikte hareket ettirecek, çok büyük hedeflere taşıyabilecek birlikteliğin mesajları oluşmaya başladı. Ne olur ayrı gayrı olmasın artık. Sen oyunu ona verdin, ben buna verdim tartışmasına artık bir son verelim. Doğru takımı ve doğru hocayı bulduğumuza göre gelin güzel, güçlü ve birbirine inanan, birbirine sırtını dayayan büyük bir aile olalım. Taraftarımız taşın altına elini koydu. Tribün, takımına inandığını gösterdi ve son Başakşehir maçında 6 haftada bir kez dahi kazanamamış olan takımını çılgınca alkışladı. Hadi sizler de uzatın ellerinizi. Bütün localarımızı doldurarak işe başlayalım. Bursa’nın özel okullarını, özel hastanelerini, otellerini yeni stadımızla ilgili işbirliğine davet ediyorum. İsminizi yazacağınız o kadar çok alan var ki orada.”

    Borç açıklandı

    Bursaspor Denetim Kurulu Başkanı Yalçın Cambaz, divan kurulu toplantısında kulübün toplam borcu ve dağılımı açıklandı. 453 milyon TL borcu bulunan yeşil-beyazlı kulübün, sportif borcu 151 milyon TL, finansal borcu 120 milyon TL, yönetici borcu 82 milyon TL, ticari borcu 47 milyon TL, kamu borcu 36 milyon TL ve diğer borçlar da yaklaşık 16 milyon TL olarak belirtildi.

  • Domates üreticisinin fiyat tepkisi

    Isparta’da domates üreticileri, dolar bahane edilerek 3 liraya toptan sattıkları domatesin marketlerde 9-10 liraya satışına tepki gösterdi. Üreticiler, girdileri oluşturulan ürünlerin devlet tarafından denetim altına alınmasını istiyor.

    Isparta merkeze bağlı Deregüme Köyü’nde ürettikleri domatesi Ortadoğu ve yurt dışında birçok farklı ülke ile iç piyasaya satan üreticiler, kendilerinden 3 liraya çıkan domatesin 10 liraya satışına tepki gösterdi.

    Domates üreticisinin aracılar kadar kazanç elde edemediğinden yakınan üreticiler, devletin bu konuda bir çalışma yapmasını istediler. Üretimdeki girdi maliyetlerinin son dönemde doların yükselişinin bahane edilerek yüzde 300 oranlarına varan düzeyde artışının da anormal olduğuna dikkat çeken üreticiler, devletin yalnızca gıda tüketimi değil üretimde kullanılan girdi fiyatlarını da incelemesi talebinde bulunuyor.

    Baykan: “Domateste bu sene olması gereken ortalama rakam yaklaşık 2.5 – 3 lira”

    Deregüme Köyü’ndeki serasında domates üretimi yapan Mustafa Baykan, satış fiyatlarının şu an olması gerektiği düzeyde bulunduğunu savundu. Baykan, “Domates üretimimizi bu sene Mayıs ayı bitimiyle yaptık hayırlısıyla. Şu anda sezonun sonlarına doğru yaklaşıyoruz. Fiyatlarımız bu sene olması gereken fiyat düzeylerinde. Şu anda 3 lira ve üzeri rakamlara gidiyor. Doların artmasıyla masraflarımız çok arttı. Geçen yıl aynı domates ortalama 1 liraya gidiyordu. Bu sene olması gereken rakam yaklaşık 2.5 – 3 lira. Böyle giderse masraflarımızı kurtarırız. Burada bu yıl ortalama 3 liraya giden domates, genel ortalamaya vurulduğunda 2 liraya düşüyor. Seneye bu rakamların biraz daha üstünde rakamlar olabilmesi lazım ki biz bu üretimi yapabilelim. Bugün aldığımız gübrelerin fiyatı yaklaşık yüzde 300 civarında arttı, işçilik maliyetleri de seneye yine yüzde 50 civarında artacak. İnşallah, seneye de bu fiyatların biraz daha üstünde bir rakam almayı düşünüyoruz.”

    “Fırsatçılık yapanlar oluyor”

    Girdi fiyatlarının düşürülmesi adına dolar kuru üzerinden artan bu fiyatların absürt olduğunu düşündüğünü ifade eden Baykan, “Dolar 2 katına çıksa bile fiyatlar yükselse tamam ama dolar düşüyor fiyatlar yine aynı kalıyor. Artan gübre fiyatları kesinlikle düşmüyor. Bunların önüne geçilmesi lazım. Yani, illaki fırsatçılık yapanlar oluyor” dedi.

    “Bizden domatesi 3 liraya alan aracılar, 6 – 7 liraya satıyor, sanki biz aracılar için çalışmış gibi oluyoruz”

    Isparta Deregüme Köyü’nde 3 lira 30 kuruştan yerinde toplanarak satılan domateslerin İstanbul, İzmir, Adana, Ankara gibi hallere gittiğini kaydeden Baykan, “Bizden alınan domatesler halciye, oradan pazarcıya gidiyor. Halci, üstüne bir fiyat koyuyor, pazarcı bir fiyat daha koyunca, fiyatlar anormal şekilde artıyor. Burada, buna bir düzenleme yapılabilir mi, onu bilmiyorum. Bugün, 1 kilo domatesin maliyeti bu yıl için 1.5 lirayı buluyor. Bugün 3 liraya satıyorsam, 1.5 lira şu anda kazanabiliyorum. Ama sezon içerisindeki fiyatlarla ortalamaya vurulduğunda 1.5 – 2 lira gibi bir fiyat ortaya çıkıyor. Yani maliyetine gidiyor. Bizden domatesi 3 liraya alan aracılar, 6 – 7 liraya satıyor. Bunda tabii ki çok afaki bir fiyat farkı var. Olan bizim emeğimize oluyor. Sanki biz, onlar için çalışmış gibi oluyoruz. Böyle olunca, domatesimiz değerinde gitmiyor, emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Şu anda onların kar marjını tam olarak bilemem ama tabii ki yüksek” diye konuştu.

    “Herkes para kazanmak istiyor ama asıl para kazanması gereken biz emekçileriz”

    “Halde 3 liraya aldığı domatesi 4.5- 5 liraya satabilir, pazarcı bunu alıp fiyat koyduğu zaman İstanbul Pazarı’nda domates 7 – 8 lirayı buluyor” diyen Baykan, “Herkes para kazanmak istiyor ama asıl para kazanması gereken biz emekçileriz. Bizim kar marjımız çok düşük, onların kar marjı çok yüksek oluyor. Aracılar kazanıyor. Burada ben işçiliğini yapıyorum, 6 ay içinden çıkmıyorum. İlacı, gübresi, çapası, budaması derken işçiliğini biz yapıyoruz. Ama gel gelelim karşılığını alamıyoruz, başkası götürüyor” şeklinde konuştu.

    Katırcı: “Bu fiyatlar, ‘Dolara bağlı’ deniyor ama ben çok da ona inanmıyorum, ülkemizde fırsatçılık çok”

    Isparta’nın en çok domates üretimi ile ön plana çıkan merkeze bağlı köyü olan Deregümü Köyü Muhtarı ve aynı zamanda bir üretici olan Osman Katırcı ise, domates üretimi konusunda girdi fiyatlarının, dolar bahane edilerek yükseldiğini ve adeta fırsatçılık yapıldığını ileri sürdü.

    Muhtar Katırcı, “Bizim geçen yıl bu domatesi üretim maliyetimiz 80-85 kuruştu. Bu yıl Mayıs ayından bu yana 1 lira 20 kuruş olan fiyatımızla önümüzdeki yıl bizim için çok karanlık. Çünkü, Sezonun başında 80 liraya aldığımız 1 torba potasyum nitrat gübre, bugün 240 lira. Bu devlet fabrikasının ürettiği gübre, Gübretaş’ın fiyatları bunlar. Bu fiyatlar, ‘Dolara bağlı’ deniyor ama ben çok da ona inanmıyorum, ülkemizde fırsatçılık çok” ifadelerini kullandı.

    “Yıl sonunda ortalama 1.80- 1.90’a geldiği zaman biz, ‘Allah bereket versin’ diyoruz”

    “Şimdi, 240 liraya 25 kiloluk 1 torba gübreyi alırsak, seneye biz bu üretimi yapamayız” diyen Katırcı, şöyle devam etti; “Yetkililerin buna bir el atması lazım. Büyük bir fırsatçılık var. Domatesin fiyatı bugün 3 lira 30 kuruş. Bu rakamlar görüldüğünde insanlar çok para kazanıldığını zannediyor ama bu yıl sonu ortalamasına bakılınca, 1 liraya satıyorsun, 2 liraya satıyorsun, 3 liraya satıyorsun; yıl sonunda ortalaması 1 lira 80 kuruş, 1 lira 90 kuruşa geldiği zaman biz ‘Allah bereket versin’ diyoruz, karnımızı doyuruyoruz, para kazanıyoruz bu işten.”

    “Uçurum bu: 3 lira – 10 lira, böyle bir kazanç yok”

    Köyden üretilen domateslerin Ortadoğu ülkeleri ve iç piyasaya gittiğini belirten Katırcı, “Kalitemiz güzel. Vatandaşımız, alıcımız ve satıcımız memnun. Ama bugün toptan domates bizde 3 lira 30 kuruş iken bana akşam What’s App’tan gelen mesajda; İzmir’den gelen market fiyatında etiket 8 lira 99 kuruş, yani 9 lira. İstanbul’da marketten bir fiyat geliyor, etiket 10 lira. Yani, bu kadar aradaki paralar nerelere gidiyor, kim kazanıyor, ne oluyor, biz onu bilemiyoruz. Buradan domates götüren halci arkadaşları dinlesek; ‘Biz 10 kuruş – 20 kuruşla çalışıyoruz’ diyorlar. Nereye gidiyor, bu parayı kim kazanıyor, halen daha çözmüş değiliz. Bu işe de bir el atılsa iyi olur. Burada, benim üretici arkadaşım 2-3 liraya domates veriyor, orada 10 liralık etiketi gördüğü zaman morali bozuluyor. Yani halcisi de pazarcısı da, herkes bu işten ekmek yesin ama bu kadar uçurum farklarla değil. İstanbul’daki vatandaş da bizim vatandaşımız, burada 3 lirayken orada neden10 liraya yesin? Yani, çok anormallik var. Hem üretici hem tüketici memnun olsun ki; ülkemizde bir kaos ortamı olmasın. Uçurum bu: 3 lira – 10 lira, yani böyle bir kazanç yok. İnşallah, devletimiz buna da bir el atar ve bu işlere de bir çözüm gelir diye düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.

    “Ne oldu da böyle oldu, dolar bu kadar mı tavan yaptı da 80 liralık gübre 240 lira oldu”

    Üreticinin girdi maliyetleri konusunda da devletin denetim mekanizmasını geliştirmesi gerektiğini savunan Katırcı, “Gübre, ilaç, bitki besleme piyasası ve her şeyde fiyat denetimi yapılmalı. Çünkü, bu fırsatçılıktan başka bir şey değil. Ne oldu da 80 liralık bir gübre 240 lira oldu, ben bunu anlamış değilim. Ya da 132 lira olan MKP gübre, 320 – 340 lira oldu. Ne oldu da böyle oldu. Yani, dolar bu kadar mı tavan yaptı. Böyle olur ise, bugün 1 lira 20 kuruşa üretilen domates, önümüzdeki sene 2 lira 50 kuruştan aşağı üretilemeyecek. Bunu biz biliyoruz. Seneye 2 lira 50 kuruştan satabileceğinin de garantisi yok. Hiçbir zaman pazarın bir garantisi yoktur. Bugün arz edilir talep vardır, 3 liraya satarsın. Yarın ihtiyaç yoktur, 1 liraya satarsın. Onun için bu fiyatlara el atılması lazım. Ülke olarak, vatandaş olarak, devlet olarak hepimiz el ele verip, bu durumdan çıkmamız lazım” dedi.

  • Emekli bankacı çiçekçinin dolar tepkisi

    Doların aşırı yükselmesi hükümeti ve çok sayıda insanı harekete geçirirken, Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde çiçekçilik yapan emekli banka müdürü Yunus Göç de tepkisini farklı bir şekilde dile getirdi. Göç, işyerinin girişine astığı bir doların üzerine ”Kaynağı kan ve gözyaşı olan bu para burada geçmez” yazdı.

    Orjan Tatil Sitesi yanındaki işyerinde başlattığı uygulamanın ilgi gördüğünü anlatan 68 yaşındaki Göç, herkesin tepkisini farklı şekillerde dile getirmesini istedi. Bastırdığı bir doların üzerine ”Kaynağı kan ve gözyaşı olan bu para İleri Botanik’te geçmez” yazdı. Göç’ün dolar tepkisi ilgi gördü. Herkesin tepki göstermesini isteyen Göç, “Benim eski mesleklerimden biri altın ve döviz işidir. Kapalıçarşıda 5-6 sene altın ve döviz işi yaptım. Ama hiç böyle bir spekülasyon olmadı. Bu aşırı bir çıkış oldu. Dolayısıyla toplum olarak buna tepki göstermek, paramıza sahip çıkmak zorundayız. Bu vesileyle bir afiş bastırdım. Ben herkesin tepki göstermesini istiyorum. Bu bizim kendi paramıza sahip çıkma meselesidir. Başka bir şey değil. İnsanlar gelip soruyorlar. Bazen espride yapıyorlar. Dolar alıyor musun diye. Ama, genelde teşekkür eden insanlar var. Toplum sessiz gibi gözüküyor ama çoğu insan bu gibi tavırlardan memnun” dedi.

  • Malatyalı esnaflardan dolar tepkisi

    Malatya’da bir grup esnaftan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın euro, dolar ve altınları bozdurup Türk Lirası’na çevirin çağrısına destek geldi.

    Yurt genelinde birçok esnaf, döviz karşısında değer kaybeden Türk Lirası’na sahip çıkmak adına çeşitli kampanyalar hayata geçirdi. Malatya’da da Küçük Sanayi Sitesi’nde faaliyet gösteren bir grup esnaf duruma kayıtsız kalmayarak “dövizini bozdur” kampanyası başlattı.

    Küçük Sanayi Sitesi’nde faaliyet gösteren esnaflardan Oğuzhan Gümüş, 15 Temmuz darbe girişimi ile amaçlarına ulaşamayan dış güçlerin ekonomik birtakım oyunlarla Türkiye’yi zora sokmaya çalıştığını belirterek, “Bizler esnaf olarak Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin yanında olduğumuzu belirtmek amacıyla bin dolarını bozduran müşterilerimize işlemlerinde yüzde 50’ye varan indirimler uygulayacağız. Şu an elimizden gelen bu” şeklinde konuştu.

    8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile eski başbakanlardan Adnan Menderes’e yapılanların bir benzerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yapılmak istendiğini söyleyen Hasan Altaş ile Yılmaz Çakar da esnaf olarak ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.