Etiket: Tepkisi

  • Ardahanlı’dan Türkçe Kur’an tepkisi

    Ardahanlı’dan Türkçe Kur’an tepkisi

    Diyanet-Sen Erzurum Şube Başkanı Nurullah Ardahanlı, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin geçen hafta düzenlediği Şeb-i Arus törenlerinde ezanın ve Kur’an-ı Kerim Tilavetininin Türkçe okutulmasını ve semazenlerin kadın erkek birlikte sahne almalarını sert bir dille eleştirdi. Ardahanlı, “Sözde dini tören icra ettiriyorsun, ancak bunu yaparken inancın özüne, gereklerine uymuyorsun. Maksat Mevlana’yı anmak değil CHP’nin eski özlemlerine dönmek olunca ortaya böyle garabet görüntüler çıkıyor” dedi.

    İBB geçen hafta Mevlana’nın ölüm yıldönümü münasebeti ile Şeb-i Arus töreni düzenledi. Ezanın ve Kur’an’ın Türkçe okutulduğu törende semazenlerin kadın erkek birlikte sahne aldığı töreni sert sözlerle eleştiren Diyanet-Sen Erzurum Şube Başkanı Nurullah Ardahanlı “İBB’nin sözde Mevlana’yı anma etkinliğinde yaşanan skandal görüntüler gösteriyor ki maksat Şeb-i Arus töreni düzenlemek değil. Maksat uzun yıllar bu millete dayattıkları Türkçe ezan, Türkçe Kur’an uygulamasını tekrar uygulamak. Bu millet inancını gereği gibi yaşayabilmek için çok bedeller ödedi, çok badireler atlattı. CHP’nin köhnemiş zihniyetin yeniden hortlamasına o karanlık günlere dönülmesine bu millet müsaade etmeyecektir” dedi.

    Mevlana’nın yalnızca bizim değil tüm dünyanın saygı duyduğu büyük bir alim olduğuna vurgu yapan Ardahanlı, “Mevlana denilince akla ilk gelen hoşgörüdür. Ne yazık ki Mevlana’nın vuslat gecesinde sözde tören düzenleyenlerin yüce Kitabımızı nüzulüne aykırı bir şekilde özünden kopararak kadın erkek semazenlerin gösterisi eşliğinde Türkçe olarak okutması, ezanın Türkçe okutulması Hz. Mevlana’ya Yüce Kitabımıza ve bu millete yapılan büyük bir saygısızlıktır, haddini bilmemezliktir” ifadelerine yer verdi.

    Programda Mevleviliğin 700 küsur senedir devam eden bütün kurallarının yerle bir edildiğine dikkati çeken Ardahanlı, “Bu millet CHP’nin baskıcı despotik, inançları yaşanmaz hale getiren politikalarını çok iyi bilir. Kimse o günlere öykünmesin. Özlemini çektiğiniz o günlere geri dönülmesine bu millet asla izin vermeyecektir” şeklinde konuştu.

  • Samsun Eğitim-Bir-Sen’den “Beyaz Zambaklar” tepkisi

    Samsun Eğitim-Bir-Sen’den “Beyaz Zambaklar” tepkisi

    Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Hamdi Yıldız, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Herkese Kitap Vakfı (EPHESUS) iş birliğiyle Bakanlık tarafından öğretmenlere dağıtılan Grigori Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” isimli kitabının İslam dinine saldırdığı, darbe çığırtkanlığı yaptığı ve Türk milletine hakaret ettiğini iddia ederek toplatılmasını istedi.

    Kitabın dağıtımından bahseden Başkan Yıldız, “Hangi vesileyle olursa olsun, bir kitabın öğretmenlerimize ve ülkemiz insanlarına ulaştırılması, her bir bireyin kitaplara kavuşturulma çabası takdire şayan bir harekettir. Lakin devlet eliyle dağıtılan kitapların özenle seçilmesi, ilgili komisyonların süzgecinden geçirilerek okurlara ulaştırılması gerekir. 2020 yılında Herkese Kitap Vakfı (EPHESUS) iş birliğinde MEB eliyle öğretmenlerimize 24 Kasım Öğretmenler Günü hediyesi olarak dağıtılan ‘Beyaz Zambaklar Ülkesinde’ kitabın içeriğinin ülkemizin tarihi geçmişine, dini inanışına, kültürel anane ve geleneklerine saldırı ve yapısal temel taşlarımızın başkalaştırma çabaları taşıdığı aşikardır” dedi. Ardından kitabın içeriğinden örnekler verdi.

    “Darbe övücü önsöz”

    Kitabın önsözünde darbenin övüldüğünü söyleyen Yıldız, “Kitapta; ’1960 yılında General Cemal Gürsel’in liderliğinde gerçekleşen darbeden birkaç ay sonra, darbede yer alan subayların dünya görüşü ve eğitim seviyelerini değerlendirmek için bir anket yapılmıştı. Anketteki sorulardan biri ‘sizi en çok hangi kitap etkiledi’ idi. Subayların çoğu bu soruya ‘Beyaz Zambaklar Ülkesinde’ cevabını vermiştir’ ifadeleri yer alıyor. Kitap 1923 yılında yazılmıştır. 2020 yılında dağıtılan kitabın kapağında kırmızı kalın dikkat çekici bir baskıyla ‘Atatürk’ün Talimatıyla Okulların Müfredatına Dahil Edilen Kitap’ yazmaktadır. Şimdi soruyorum; MEB onayıyla 100 Temel Esere dahil edilen, (şu anki dağıtılan kitabın önsözünde) darbe çığırtkanlığı ve darbeleri övücü yazı eklemenin manası nedir?” şeklinde konuştu.

    “Hz. Muhammed eli kanlı liderlerle aynı kategoride anılamaz”

    Kitabın 47. sayfasında Hz. Muhammed’in (s.a.s) sıradan bir lider gibi lanse edildiğini söyleyen Başkan Yıldız, “Kitapta; ‘Carly, Kahramanlar ve Tarihteki Kahramanlıklar adlı ilginç kitabında kahramanlık kültünü ve kültürünü anlatır. Carly halk kitlelerinin, heykeltıraş olmadan hareketsiz duran ölü kil yığınları olduğunu söyler. Fakat Sezar, Napolyon, büyük Petro, Sokrates ve Muhammed gibi bir sanatçı, yüce bir şahsiyet ya da kahraman ortaya çıkar, kili eline alıp ona öyle veya böyle bir şekil verir. İnsanlar ve kitlelerden istediği her şeyi yaratır’ ifadeleri yer alıyor. Peygamber efendimizin Hz Muhammed’in (s.a.s) sıradan bir lider olarak lanse edilmesi. Hz Muhammed (s.a.s) isminin özellikle eli kanlı lider olarak bilinen Sezar, Napolyon ve büyük Petro; tarihi geçmişte madde üzerine fikirleri ve eserleri bulunan Socrates gibi düşünürlerle aynı kategoriye getirilmesi kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

    “Türk ırkına aşağılama var”

    169 ve 170. sayfalardan örnek veren Yıldız, “Kitapta; ‘Snelman Almanya’nın Berlin şehrinde ünlü bir Avusturyalı yazar (Metterrnich) ile tanışır. …olumsuz örnek teşkil eden karakter… dönek yazar, … dürüst değildi, … yalaka, … düşüncesiz, … terbiyesiz, … zampara, … eski saray tilkisi harem ağası ve Türk paşası karışımıydı’ ifadeleri yer alıyor. Bu şekilde Türk’ü aşağılayan küçük düşüren ifadeler kabul edilemez” sözlerine yer verdi.

    “Kabil örnek alınmış”

    Başkan Yıldız açıklamasına şu şekilde devam etti: “Kitabın ana konusu; dürüstlük, mücadele, çalışma, eğitim ve fedakarlık üzerine bir ülkenin kazanımlarını ve kalkınmasını anlatmaktadır. Mücadele ve direnmek kabullenmeme konusunun çıkış noktası olarak birkaç yerde ve sayfa 56’da Hz. Adem’in (as) oğullarından Kabil örnek şahsiyet alınmış, Allah’a karşı isyanı mücadele olarak gösterilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Habil ve Kabil’in nasıl olduğu bellidir.”

    “Kitap toplatılmalı”

    Kitabın toplatılmasını isteyen Yıldız, “Devlet eliyle mesleklerin en kutsalını icra eden öğretmenlerimize ücretsiz dağıtımı yapılan kitap; özü ve sonradan eklenen önsözleriyle, İslam dinine saldırmakta, darbe çığırtkanlığı yapmakta ve Türk Milleti’ne hakaret etmektedir. Böyle bir kitabın Türk Milleti’ne örnek gösterilmeye çalışılması tarihi geçmişimizi inkar etmek, yapı taşlarımızla oynanmaya çalışmaktır. Sadeliği bozulan, bizim kurutuluşumuz gibi öne çıkarılıp bir süzgeçten geçirilmeden devlet eliyle dağıtılan kitabın geri toplatılması gelecek yıllarda dağıtılmak istenen kitapların inceleme yapılmadan dağıtılmaması önem arz etmektedir” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Kıbrıslı Türklerden AB’ye hellim tepkisi

    Kıbrıslı Türklerden AB’ye hellim tepkisi

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) üretici birlikleri, Avrupa Birliği’nin (AB) hellim tescili konusunda önerdiği denetim mekanizmalarını protesto etti.

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Türk üreticilerin oluşturduğu 4 örgüt, hellimin tescili konusunda Avrupa Birliği (AB) tarafından oluşturulması önerilen denetim mekanizmalarının üreticilerin “adil ve etkin bir şekilde tescilden yararlanmasını engelleyeceğini, hatta tescilden mahrum bırakma riski ile karşı karşıya getireceği” gerekçesi ile eylem yaptı. Başkent Lefkoşa’daki Avrupa Birliği Destek Ofisi önünde yapılan eylemde, Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, Kıbrıs Türk Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları ve Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Hüseyin Kelle konuşma yaptı. Eylemde, AB yetkililerine; coğrafi işaret denetim sürecine Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın (KTTO) etkin katılımının sağlanması, hellim coğrafi işaret tescili ile hellimin AB’ye ihracatını mümkün kılacak yasal düzenlemenin eş zamanlı olarak yürürlüğe konulması çağrısında bulunuldu. Üreticilerin eyleminde ayrıca, Yeşil Hat Tüzüğü (YHT) ve komisyon kararlarında belirtilen gıda güvenliği ve hijyen standartlarına ilişkin denetim yapacak uzmanların da AB tarafından atanması gerektiği kaydedildi.

    “Hellim ihracatı ciddi anlamda sekteye uğrayacak”

    Kıbrıs Türk Sanayi Odası, Kıbrıs Türk Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği, Kıbrıs Türk Süt İmalatçıları Birliği, Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği bugün AB Destek Ofisi önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, Avrupa Birliği’nde hellimin coğrafi işaret tesciline ilişkin devam eden süreci ile ilgili Kuzey Kıbrıs’ı olumsuz etkileyebilecek bazı gelişmelerin söz konusu olduğunu belirtti.

    Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs’ın ortak ürünü olan hellimin, AB’de coğrafi işaret tesciline yönelik iki liderin 2015 yılında, Avrupa Komisyonu Başkanı huzurunda bir ortak mutabakata vardığını anımsatan Avunduk, son zamanlardaki gelişmelerde bu mutabakata aykırı olacak şekilde Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarının dikkate alınmadığını ifade etti.

    Hellimle ilgili olarak, AB tarafından oluşturulması önerilen denetim mekanizmalarının, üreticilerin adil ve etkin bir şekilde tescilden yararlanmasını engelleyeceğini, hatta tescilden mahrum bırakma riski ile karşı karşıya getireceğini söyleyen Avunduk, konuşmasına şöyle devam etti: “Avrupa Birliği’nin, Kıbrıs adasında yüzyıllardır iki toplumun ortak olarak ürettiği hellimin tescili ile ilgili bu yaklaşımı; çiftçimizden hayvancımıza, imalatçımızdan ihracatçımıza, işgücümüzün yüzde 22’sinden fazlasını doğrudan olumsuz yönde etkileyecek. Ayrıca toplam ihracatımızın yüzde 37,5’ine tekabül eden hellim ihracatımızı ciddi anlamda sekteye uğratacak ve ekonomimize büyük bir darbe vuracak. Bu gelişmeler ışığında, Avrupa Birliği’ne açık çağrımız, tescil hususunda Kıbrıs’taki iki halkın ortak çıkarlarını gözetecek ve güven ortamını sağlayacak adımların atılmasıdır.”

    “Kıbrıs’ta güven ortamını sarsacak ve çözüm arayışlarına da zarar verecek”

    Avunduk, bu konuda aksi bir politika izlenmesinin, AB’nin Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik ve sosyal kalkınmasına yönelik vizyonu ile tezat teşkil edeceği, Kıbrıs’ta güven ortamını sarsacağı ve çözüm arayışlarına da zarar vereceğini belirtti. “Böyle bir yaklaşım, özellikle Kıbrıslı Türk üreticilerinin Avrupa Birliği’ne bakış açısını da olumsuz yönde etkileyecektir.” diyen Avunduk, AB’ye sundukları önerileri aktardı.

    Coğrafi işaret denetim sürecine KTTO’nun etkin katılımının sağlanması gerektiğine işaret eden Avunduk şunları kaydetti: “İki lider tarafından açıklanan 2015 ortak mutabakatı doğrultusunda atanması planlanan Bureau Veritas’ın, ülkemizde hellim tescil denetimlerini etkin bir şekilde yapabilmesi ancak ve ancak yerel bir paydaşla hukuki zeminde bir işbirliği ile mümkün olabilir. Aksi takdirde tescilin etkin ve adil uygulanması ve denetlenmesi mümkün olamayacak ve Kuzey Kıbrıslı üreticiler bundan gerektiği gibi faydalanamayacaktır.”

    Avunduk, hellim coğrafi işaret tescili ile hellimin AB’ye ihracatını mümkün kılacak yasal düzenleme eş zamanlı yürürlüğe konulması gerekti belirtildi. 2004 yılında Avrupa Birliği tarafından KKTC halkına söz verildiği halde Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün hala yürürlüğe girmediği gerçeği göz önüne alındığında, söz konusu yasal düzenlemenin eş zamanlı yapılmasının hayati önem taşıdığını söyleyen Avunduk, “Bu olmazsa olmazımızdır” dedi.

    Avunduk, Yeşil Hat Tüzüğü (YHT) ve komisyon kararlarında belirtilen gıda güvenliği ve hijyen standartlarına ilişkin denetim yapacak uzmanların bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini vurgulayarak, Avrupa Komisyonu tarafından atanmaları talebinde bulundu.

    “Amacımız siyaset değil, hellim ürününe sahip çıkmaya çalışıyoruz”

    Kıbrıs Türk Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları da Avrupa Birliği’ni eleştirerek, kararın “siyasi ve art niyetli olduğunu” söyledi. Naimoğulları, hellimin adanın bir ürünü olduğunu kaydederek, Kuzey Kıbrıs’taki üretimin ve fabrikaların AB standartlarında olduğunu vurguladı. AB’nin mevcut zihniyetini devam ettirmesi halinde eylemlerinin dozunu artıracakları uyarısında bulunan Naimoğulları, amaçlarının siyaset olmadığını hellim ürününe sahip çıkmaya çalıştıklarını belirtti.

    Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Hüseyin Kelle de, Avrupa Birliği’nin insan hakları ve fırsat eşitliği noktalarında çeliştiğini söyledi. Aynı topraklarda, aynı teknoloji kullanılarak üretim yapıldığını belirten Kelle, bu durum ortadayken Güney kesimine tescil verilmesinin “kabul edilemez” olduğunu kaydetti. Kelle, bu yanlıştan geri dönülmesi çağrısında bulundu.

    Konuşmaların ardından birliklerin talebini içeren metin, AB Destek Ofisi’ne iletildi.

  • Esenler Belediye Başkanı Göksu’dan İBB’ye İSMEK tepkisi

    Esenler Belediye Başkanı Göksu’dan İBB’ye İSMEK tepkisi

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, İBB’nin İSMEK’leri usulsüz olarak kapattığını ileri sürerek, “Her yıl yüzbinlerce insana eğitim imkanı ve daha önemlisi umut veren bu kurumları kapatmaya başlamıştır. İBB, İSMEK’leri kapatırken de kamuoyu baskısından çekindiği için bunu ilan etmek yerine zamana yaymayı tercih etmekte ve sistematik olarak yalan ve iftiraya dayalı olarak kurumu yok etmeyi hedef alan bir tavır sergilemektedir” dedi.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) meclis toplantısı bugün gerçekleşti. Toplantıda konuşan İBB AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, İSMEK konusunu gündeme getirdi. İBB’nin İSMEK’leri usulsüz olarak kapattığını ileri süren Göksu, konuşmasında şunları söyledi:

    “İSMEK sadece bir halk eğitim projesi değildir. İSMEK, aynı zamanda katılımcılık, refahı ve eğitimi tabana yayma gayretidir. İSMEK, dezavantajlı gruplara yönelik faaliyetleriyle güçlü bir sosyal devlet uygulamasıdır. Meslek edindirme ve mezunlarının oluşturduğu ekonomik katma değerle şehir ekonomisine yönelik önemli bir projedir. Aynı zamanda şehir yönetiminin tabana temas etmesini sağlayan, şehir kültürü ve aidiyetini güçlendiren bir sosyal projedir. Maalesef ülkemizde yapılan her hayırlı hizmetin önünde set olmayı adet edinmiş CHP zihniyeti, İSMEK konusunda da bu tavrını bir kez daha ortaya koymuş ve her yıl yüzbinlerce insana eğitim imkanı ve daha önemlisi umut veren bu kurumları kapatmaya başlamıştır. Çünkü CHP, yıllarca halkçılık diyerek jakobenist tutum sergilemiş, umut yerine yasak ve yasakçılıktan yana olmuş bir partidir. İBB İSMEK’leri kapatırken de kamuoyu baskısından çekindiği için bunu ilan etmek yerine zamana yaymayı tercih etmekte ve sistematik olarak yalan ve iftiraya dayalı olarak kurumu yok etmeyi hedef alan bir tavır sergilemektedir. Tablo her şeyi ortaya koyuyor. Geçtiğimiz aylarda İBB Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli’nin İSMEK’teki bölge sorumlusu hanımefendilere karşı yaptığı ahlak dışı davranışı hepiniz hatırlıyorsunuz. İşte o günlerde ortaya konan tavrın ve kastın bugün ne anlama geldiğini çok daha iyi anlıyoruz. İSMEK’i bitirmeye ve kapatmaya niyet etmiş olan İBB, işe yöneticilerden başlamıştı. Üstelik alın teriyle çalışan emekçi kardeşlerimizin onur ve haysiyetleriyle oynayarak bu planı devreye sokmaya çalıştılar. İBB’nin yeni yönetimi göreve gelir gelmez tüm birimlerde olduğu gibi İSMEK’te de çalışan ve yöneticileri baskı ve yıldırma politikasıyla istifaya zorlamıştır. Bunda başarılı olamayınca da yöneticileri hakkında akıl almaz itham ve iftiralarda bulunmuşlardı. Ocak ayı meclis toplantımızda bu konu gündeme geldiğinde CHP’li bir meclis üyesi İSMEK’te yolsuzluk yapıldığını ve çok karışık işlerin döndüğünü iddia etmişti. İBB, üst yöneticileri dahil olmak üzere bölge sorumlusu 25 kardeşimizi mahkemeye verdi. Ne ile itham edildiler biliyor musunuz? Zimmet, irtikap ve güveni kötüye kullanma ve üstelik mahkeme kararını beklemeden kendi uydurdukları bu iddiaları bahane ederek bu 25 kişiyi hem de tazminatlarını dahi ödemeden kapının önüne koydular. Peki mahkeme ne dedi? İtham edilen yöneticilerin hiçbir şekilde suç işlemediği, yaptıkları iş ve işlemlerin hukuka uygun olduğu ve iddia sahiplerinin iddialarının asılsızlığı mahkemece kanıtlandı. Yani İBB tarafından ortaya atılan uydurma iddiaların tamamının yalan olduğu tescillendi. Bu yalan iddiaları ortaya atan İBB yönetiminin hiç yüzü kızarıyor mu? Bu yalan iddiaları bu mecliste gündeme getiren ve bizim mahcup olacağımızı söyleyen CHP’li meclis üyesi bu insanlardan özür dileyecek mi? Bu yalan iddiaları bahane ederek tazminatsız bir şekilde İSMEK’ten atılan kardeşlerimizin kaybettikleri ekmeğin sorumlusu kim? Bu yalan iddialar karşısında onur ve haysiyetleriyle oynanan kardeşlerimizin itibarlarını kim iade edecek?”

  • Karşıyaka Belediyesine ‘ısmarlama ihaleler’ tepkisi

    Karşıyaka Belediyesine ‘ısmarlama ihaleler’ tepkisi

    AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanı İsmail Çiftçioğlu, seçimi kazanmasının ardından mazbatayı alarak göreve başlayan Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın, 3 gün sonra ilk ihaleyi CHP İlçe Başkanı Murat Serdar Koç’un da ortağı olduğu şirkete verdiğini iddia etti. Çiftçioğlu, “Karşıyaka Belediyesinin son bir yılda yaptığı ihaleler ve satışlar ile adı kötü anıldı” dedi.

    AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanı İsmail Çiftçioğlu, Karşıyaka Belediyesini şeffaf ve sağlıklı bir şekilde ilerlemediği iddia ettiği ihaleler konusunda eleştirdi. Çiftçioğlu, mazbatayı alarak göreve başlayan Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın, 3 gün sonra ilk ihaleyi CHP İlçe Başkanı Murat Serdar Koç’un da ortağı olduğu şirkete verdiğini öne sürdü. Çiftçioğlu, “Başkan Tugay, 2019/135827 sayılı kayıt numarasıyla, 22 Mayıs’ta yapılan ihaleye ilişkin ve sonrasında Kent A.Ş.’den CHP’li Koç’a verdiği ihalelerle alakalı kamuoyuna açık davranmalı. Son bir yılda yaptığı ihaleler ve satışlar ile adı kötü anılan Karşıyaka Belediyesi’nin düzenlediği ilk ihalenin, CHP ilçe başkanına ısmarlanması ne kadar ahlaki? CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Serdar Koç, bugüne kadar Karşıyaka Belediyesinden ne kadarlık ihale aldı? Karşıyaka Belediyesine bağlı olan Kent A.Ş.’den ne kadarlık ihale aldı?” dedi.

    “Cemil Tugay belediye başkanı olduktan sonra ihaleleri almaya başlaması sıkıntı”

    Karşıyaka’da, belediye tarafından verilen sözlerin tutulmadığını, satışların şaibeli olduğunu savunan Çiftçioğlu, CHP’lilerin de bu duruma sessiz kaldığını belirterek, “Serdar Koç’un normal bir vatandaş olarak bu ihaleleri almasında sakınca yok; ama Cemil Tugay belediye başkanı olduktan sonra CHP’li Koç’un Karşıyaka Belediyesinden ve Kent A.Ş.’den bu ihaleleri almaya başlaması sıkıntı. O zaman bu süreç normal bir durum değil. Burada bir oyun var, tezgah var. Sen CHP ilçe başkanısın, o belediyelere iş yapmak için değil, kente değer üretmek için girmelisin. Koç’a Cemil Tugay’ın vaatlerini içeren 30 maddelik rapor vermiştik. İlçe başkanı kente verilen sözleri takip edeceğine kendi işlerini takip etmiş. Karşıyaka’da ihaleler sıkıntılı, satışlar şaibeli, verilen sözler tutulmuyor ve ahbap çavuş ilişkisine göre işler yaptırılıyor. En kötüsü, CHP’liler de susuyor. Geçtiğimiz aylarda, belediyenin giriş katının tadilatı için yapılan ihalenin tutarını gündeme getirmiştik. Başkan Tugay, önce ihale bedelinin 400 bin TL olduğunu söylemiş, bizim bu tutarın daha yüksek olduğunu söylememizin ardından da belediye meclisinde özür dileyerek, rakamın KDV dahil 529 bin 820 TL olduğunu açıklamıştı. İddialarımız o kadar doğru çıktı ki; bu rakamların da üzerinde, uçuk fiyatlara tadilatı bitirdiler. Bunların tüm ödeme makbuzları tek tek elimizde. İnkar edemezler ve yalanlayamazlar” diye konuştu.

    Başkan Çiftçioğlu, son olarak AK Partili bir meclis üyesinin de denetim komisyonunda yer alması gerektiğini sözlerine ekledi.