Etiket: Temelli

  • Akademide liyakat temelli istihdam için YÖK’ten yeni bir proje

    Akademide liyakat temelli istihdam için YÖK’ten yeni bir proje

    Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Rektörü Prof. Dr. Yusuf Şahin, “YÖK Akademik Kariyer-Liyakat Platformu”nun üniversitelerin ve akademisyenlerin hizmetine sunulduğunu söyledi.

    YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç’ın başkanlığında düzenlenen tanıtım toplantısına Rektör Şahin, çevrimiçi ortamda iştirak etti. Platformun, doktoralı insan kaynağının Türk yükseköğretim sisteminde daha şeffaf ve liyakat odaklı istihdamına imkân sağlamak üzere hazırlandığına dikkat çeken ASÜ Rektörü, bu sayede doktorasını başarıyla tamamlayanlarla stratejik hedefleri doğrultusunda öğretim üyesi arayan üniversitelerin bir araya gelebileceğini belirtti. Platformun, doktoralı insan kaynağı ihtiyacının karşılanması sürecine önemli katkılar sunacağını belirten Şahin, “Bu platform Yükseköğretim tarihinde bir ilki temsil ediyor. Türk yükseköğretim sisteminde yer almak isteyen Türk veya yabancı uyruklu, doktorasını başarıyla tamamlamış kişiler ile öğretim üyesi arayan devlet üniversiteleri dijital bir platformda bir araya gelebilecek. Burada amaç, doktoralı insan kaynaklarının yükseköğretim sisteminde daha şeffaf ve liyakat odaklı bir şekilde istihdamına imkân sağlamak. Yapılan çalışmanın hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyoruz” dedi.

    YÖK Akademik Kariyer-Liyakat Platformu tanıtım toplantısının detaylarına, https://www.yok.gov.tr/ adresinden erişilebiliyor.

  • ‘Kendi Kendine Yardım Temelli Çevrimiçi Psikososyal Destek Platformu’ projesi hayata geçiyor

    ‘Kendi Kendine Yardım Temelli Çevrimiçi Psikososyal Destek Platformu’ projesi hayata geçiyor

    Anadolu Üniversitesi, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı’nın COVID-19 ile Mücadele ve Dayanıklılık Programı çağrısı kapsamında ‘Kendi Kendine Yardım Temelli Çevrimiçi Psikososyal Destek Platformu’ Projesi’ni hayata geçirdi.

    Öğretim Görevlisi Dr. Ömer Özer’in yürütücülüğünü üstlendiği projenin ekibinde ise Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık programı öğretim üyeleri Prof. Dr. Aydoğan Aykut Ceyhan ve Prof. Dr. Esra Ceyhan ile birlikte Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Öğretim Görevlisi Dr. Ferhat Bayoğlu yer alıyor.

    Salgının olumsuz etkilediği bireyler için psikolojik destek

    Korona virüs (Covid-19) salgının sadece fiziksel değil ekonomik ve sosyal hayatları da etkileyen bir salgın olduğu hususundan yola çıkılarak hayata geçirilen projede, salgın sürecinde ve sonrasındaki süreçte psikolojik belirtileri artan ve psikolojik yardım alma imkânı bulamayan; tüm bunların sonucunda da günlük yaşamında zorlanma yaşayan bireyler için destek sistemi geliştirmek hedefleniyor. İnsanların depresif duygu durum, kaygı problemleri ve stresle başa çıkma becerilerini artıracak modüller üretmeyi amaçlayan projede üretilen program tamamen çevrimiçi ortamda sunulacak. Bireyler böylece psikolojik belirtilerle başa çıkmak için deneysel olarak etkililiği sınanmış yöntemleri öğrenme ve günlük yaşantılarında kullanma fırsatı bulabilecekler.

    Kişisel gelişime de katkıda bulunacak

    Geliştirilen müdahale programını tamamen ücretsiz olarak yayınlayacak olan projenin ekibi dört kişiden oluşsa da, proje içeriği psikolojik danışma ve rehberlik, psikoloji ve psikiyatri alanında uzman akademisyenler ve uygulayıcılarla birlikte geliştirilecek. Uygulama üç ay içerisinde yayına sokularak halkın hizmetine sunulacak. Bu sayede psikolojik problemi olan bireyler, problemler büyümeden destek alma fırsatı bulurken herhangi bir problem yaşamayan bireyler de kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak üzere sistemden yararlanabilecekler.

    ‘Kendi Kendine Yardım Temelli Çevrimiçi Psikososyal Destek Platformu’ aynı zamanda bu konuda yapılmış ilk uygulama olma özelliği de taşıyor. İlk etapta üç farklı problem alanına yönelik olan projenin ilerleyen dönemde birçok farklı problem alanına yönelik müdahaleleri de içeren büyük bir platform haline gelmesi hedefleniyor.

  • Sare Koleji öğrencileri URFODU Bilim Temelli Bilgi Yarışmasında

    Sare Koleji öğrencileri bu yıl 14.’sü düzenlenen Uluslararası URFODU Bilim Temelli Bilgi Yarışması’nda Fizik kategorisinde 1.etabı geçip 2. etaba katılmaya hak kazandılar.

    URFODU tarafından seçilen belirli yarışma merkezlerinde ve online kameralı hassas ETV sistemi ile gerçekleştirilen sınavda 2. etaba katılmaya hak kazanan öğrenciler çok önemli bir başarı elde etti. Sare Koleji Genel Koordinatörü Sinem Demircan Tokmak, “Sare Koleji olarak eğitime verdiğimiz önemi başarılarıyla taçlandıracağına inandığımız öğrencilerimize ve emeği geçen Fizik Öğretmenimiz Sibel Salman’a başarılar diliyorum.” diye belirtti.

  • Türkiye, Blockchain temelli dijital finans merkezi olmaya aday

    Gelişen ekonomilerde blockchain temelli finans teknolojilerinin işlerlik kazanmasını amaçlayan Mile Unity Foundation, Brezilya’nın ardından Türkiye’yi ziyaret etti. Mile Unity, sunduğu kripto para birimiyle mevcut kripto paralardaki dalgalanmaları en aza indirgemek için Uluslararası Para Fonu IMF’nin ‘sanal parası’ SDR’ye endeksli yapısıyla dikkat çekiyor.

    Son birkaç yıldır blockchain ve sınır ötesi finans teknolojilerine ilişkin birçok yeni proje geliştiriliyor. Dünya tarihi açısından önemli bir kırılım noktası olarak görülen bu teknolojilerin reel ekonomide kullanımını artırmak amacıyla kurulan Güney Kore merkezli Mile Unity Foundation Türkiye’yi ziyaret etti. Gelişen Ekonomilerde Blockchain Teknolojisi başlıklı panele katılan Mile Unity Foundation Yönetim Kurulu Üyesi George Goognin, “Ölçeklemenin yanı sıra işlem hızı problemini de aşan 3’üncü nesil blockchain protokolü Mile Unity’nin hedefi, öncelikli olarak belirlediğimiz gelişmekte olan ülkelerde temsilcilikler açarak ülkeler arası finans teknolojilerine işlevsellik kazandırmak” dedi.

    Global çapta yeni nesil finansal araçlara eşit erişim imkanı sağlamayı hedeflediklerini belirten Mile Unity Foundation Yönetim Kurulu Üyesi George Goognin şunları aktardı: “Merkezi olmayan ve yavaş işlem sorununu aşan bir blockchain altyapısı yakın zamana kadar yoktu. Örneğin Bitshares, EOS ve Ripple gibi blockchain uygulamaları, merkezi olarak ve az sayıda insan tarafından yönetiliyor. Buna karşın Mile Unity blockchain, eşit haklara sahip, güvenliği garanti altına alan 10 bin kontrol ağı noktasıyla (masternodes) dünyanın ilk merkezi olmayan ve saniyede 10 bin işleme imkan tanıyan 3’üncü nesil blockchain teknolojisi. Bu altyapı sayesinde finansal araçlar yoluyla, ülkeler arası para transferi hizmetine sahip olmayan ülkelerde kendi algoritmamız üzerinden ücretsiz para transferi imkanı sağlıyoruz”.

    Eylül ayında Brezilya Ticaret Odası ile blockchain teknolojisinin finans alanında kullanımını geliştirmeye yönelik bir iş birliği paketi imzalayan Mile Unity Foundation, Türkiye Temsilcisi Murat Koçak’ın katılımıyla Türkiye’de çok sayıda kurum ile bir araya geldi. Toplumu ile ilgili kamu ve finans kurumlarını özellikle gelişen ekonomilerde Blockchain’in faydası konusunda bilgilendiren Mile Unity, geçtiğimiz hafta; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Odası, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, Türk Amerikan İş Adamları Derneği, Rotary Kulübü, Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi ve Boğaziçi Üniversitesi ile görüşmeler gerçekleştirdi.

    Bir araya geldikleri tüm kurum temsilcilerinin, blockchain ve finansal teknolojiler konusunda yüksek düzeyde farkındalığa sahip olduğunu belirten Goognin, “Türkiye gelişmiş altyapısı ve coğrafi konumuyla dijital finans merkezi olmaya aday. Bunu geliştirmek için görüştüğümüz kurumlarla yakın zamanda iş birliklerine imza atacağız. İlk aşamada Türk hızlandırıcılara ve teknoloji eğitimi veren şirketlere kendi projeleri için Mile Unity blockchain protokolüne erişebilecekleri ücretsiz açık kaynak teknolojileri ve malzemeler sunacağız. Ayrıca bazı pilot uygulamalarla sınır ötesi ticaret işlemleri gerçekleştirip Türkiye’deki ticaret, teknoloji turizm ve eğitim alanlarında yeni teknolojilerle neler yapabileceklerini göstereceğiz” dedi.

    Mile Unity Foundation tarafından sunulan hızlı ve ücretsiz para transferi imkanı sağlayan kripto para ise daha stabil bir değere sahip olmak için Uluslararası Para Fonu IMF tarafından ülkelerin kullanımına sunulan uluslararası rezerv birimi SDR’ye (Özel Para Çekme Hakları | Special Drawing Rights) endeksli olarak işlem görüyor. IMF’nin ‘sanal para birimi’ olarak da bilinen SDR’ın değerinin belirlenmesinde dolar yüzde 41,73, euro yüzde 30,93, Çin yuanı yüzde 10,92, Japon yeni yüzde 8,33, sterlin ise yüzde 8,09 ağırlığa sahip.

  • “Türkiye, blockchain temelli kredi derecelendirme kuruluşuna liderlik edebilir”

    Avrasya Blockchain ve Dijital Para Araştırmaları Derneği (BLASEA) Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Kurtuluş, KDK raporunun hem Türkiye’nin bugünkü acil ihtiyaçları çerçevesinde, hemde uzun vadeli stratejilerine göre oluşturulduğunu bildirdi.

    Standard and Poor’s, Moody’s ve Fitch oligopolüne karşı, blockchain teknolojisi temelinde yeni bir Kredi Derecelendirme Kuruluşu (KDK), Türkiye’nin önderliğinde hayata geçirilebilir. Burada önemli olan nokta; Avrupa Birliği, Çin, Rusya, Fransa, İtalya, Hindistan dahil birçok büyük devletin bu kuruluşlarla rekabet edememiş olduğu gerçeğinden hareketle; ülkeler ve bankalardan oluşacak birliksel ve bağımsız KDK’yı, dünyanın yeni güven, güvenlik ve şeffaflık mekanizması Blockchain teknolojisi ile doğru şekilde kurgulayabilmektir.

    BLASEA, kredi derecelendirme kuruluşu (KDK) raporu yayınlandı

    Avrasya Blockchain ve Dijital Para Araştırmaları Derneği (BLASEA) Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Kurtuluş, KDK raporunun hem Türkiye’nin bugünkü acil ihtiyaçları çerçevesinde, hemde uzun vadeli stratejilerine göre oluşturulduğunu bildirdi.

    Kadir Kurtuluş, 2017 yılında BLASEA’nın organize ettiği ve aralarında TÜBİTAK, BDDK, Takasbank, Aktifbank, Garanti, Yapıkredi, TSKB, Fibabank, Vestel, IBM, Microsoft gibi önemli kurumlara bağlı katılımcıların bulunduğu İstanbul Blockchain Summit’i anımsatarak, yayınlanan raporun temel noktalarının Türkiye’nin avantaj ve dezavantajlarını bilen ve teknolojiye inanan profesyonellerin paylaşım ve tecrübeleri ile oluşturulduğunu belirtti.

    Türkiye’nin uluslararası ödüllü blockchain girişimi Proofstack’in CEO’su Hasan Kurtuluş ise BLASEA raporundaki önerilerin sağlam temellere dayandığının altını çizerek; istatistiki veriler, finansman modeli, hukuk, uluslararası standartlar, kabul edilebilirlik ve blockchain teknolojisini pratikte kullanan uzmanlar bileşiminde detaylı bir çalışmanın yapıldığını bildirdi.

    Rapordaki dikkat çekici noktalar/öneriler şöyle sıralandı;

    Türkiye’nin Milli KDK’yı kurmak yerine, blockchain temelinde birliksel ve bağımsız KDK’ya öncülük etmesi,

    Türkiye ekonomisine birliksellik üzerinden global bir savunma ve denetim kabiliyetinin kazandırılması ve oligopol KDK’lar üzerinde bugünden bir caydırıcı gücün oluşturulması amacıyla, birliksel ve bağımsız KDK’dan önce, Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA) benzeri, global denetim otoritesi GOSMA’nın Türkiye öncülüğünde kurulması,

    KDK’ların mevcut metodoloji ve iş akışları sonucunda ortaya çıkan analizlerinin, gelişmekte olan ülkeler için yetersiz kalabilmesi ve faydalandıkları açık kaynak sayısının gelişmiş ülkelere kıyasla çok daha az olması nedenleriyle, Türkiye’nin kendi dinamiklerine yönelik daha fazla sayıda/kalitede Türkçe ve ingilizce raporların ortaya çıkabilmesi adına, Think Tank kuruluşlarının bu amaca yönelik özendirilerek, rekabetçi olmayan yapılarının değiştirilmesi ve 30 civarındaki sayılarının; Amerika (1835 tane) ve AB’deki (1770 tane) rakamlar göz önüne alınarak arttırılması.

    “Milli KDK yerine, birliksel ve bağımsız KDK’da öncülük”

    Rapordaki en önemli konulardan birinin BDDK’nın yürüttüğü Milli KDK çalışması olduğunu belirten Hasan Kurtuluş, bu konuda Türkiye’nin zaman kaybetme lüksünün olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:

    “Standard and Poor’s, Moody’s ve Fitch, kuruluş tarihleri 100 yıl öncesine dayanan, yüzde 93’lük pazar payları ile global finans sisteminin merkezindeki kredi derecelendirme kuruluşlarıdır. Açıkladıkları derecelendirme notlarının ülkelerin kamu ve özel sektör kurumları üzerindeki etkisi çok büyüktür. Örneğin notu düşürülen bir banka; riskli aktifleri için öncesine göre milyar dolar daha fazla teminat yatırmak zorunda kalabilir ya da aynı şekilde notu düşürülen bir ülke milyar dolarlık sıcak para çıkışını engelleyemeyerek faiz ve döviz kuru baskısını yaşayabilir. Nitekim bugün ülkemizde yaşanan olay da budur. Bu nedenle KDK’ların olası yanlış veya taraflı kararlarını önlemeye yönelik bir denetim ve cezalandırma mekanizması kesinlikle gereklidir.

    Standard and Poor’s, Moody’s ve Fitch oligopolü, ABD ve AB tarafından hem eleştirilebiliyor, hemde icra ve denetim mekanizmaları ile cezalandırılarak, üzerlerinde caydırıcılık oluşturulabiliyor. Türkiye tarafında ise çoğunlukla bize haksızlık yapılıyor söylemleri ile eleştiriler yapılıyor. Her ne kadar Türkiye; 462/2013 nolu AB Tüzüğü ile uyumlu, Seri:VIII No:51 sayılı Sermaye Piyasasında Derecelendirme Faaliyeti ve Derecelendirme Kuruluşlarına İlişkin Esaslar Tebliği çerçevesinde KDK’lar üzerinde dolaylı bir denetim mekanizmasına sahip olsa da, ABD ve AB’den farklı olarak, Türkiye’de SPK’dan onaylı temsilcilik statüsü ile hizmetlerini sürdüren bu kuruluşlar üzerinde etkili bir caydırıcılığımız yoktur”.

    “Türkiye ekonomisine bağlı kamu ve özel sektör kurumları, Oligopol KDK’ların kararları sonrasında, dünyanın gözü önünde bir bedel ödüyorsa ve Türkiye bu kuruluşlar üzerinde herhangi bir caydırıcı etki oluşturamıyorsa, işte tam bu noktalarda Türkiye’nin risklerinin, özgürlüğünün ve büyüklüğünün sınırı çizilmiş demektir” diyen Kurtuluş, “Bu nedenle 2023 hedeflerini koyarak büyük projelere imza atan Türkiye’nin, tüm finansal kurumlarını etkileyebilen makroekonomik kararlar/raporlar veya bunlara aracılık edenler üzerinde, objektifliğin korunabilmesi adına, süreklilik arz eden bir etkiye/güce sahip olması şarttır. Bu güce sahip olabilmek ve harekete geçme noktasından bakıldığında, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) milli kredi derecelendirme kuruluşu için çalışmalara başlaması olumlu ve gereklidir. Böylelikle öğrencisinden akademisyenine, ekonomistinden politikacısına bir think tank sinerjisi ile stratejiler ortaya çıkar ve ülke menfaatinin gereği neyse o yapılır.

    Fakat, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerce yapılmış başarısız denemeler ve yabancı sermaye tarafında bağımsızlık şartının olmazsa olmaz olduğu göz önüne alındığında; milli derecelendirme kuruluşunu inşa etmek, alternatifi olmadığı sürece hiçbir şey yapmamaktan daha iyi olan, ama başarı şansı olmayan bir girişimdir. Bağımsız bir derecelendirme kuruluşundan not almak, Türkiye’nin standartlarını uygulamaya çalıştığı Basel-III uygunluk kriterlerinden biridir, ve bu kriter sağlanmadan ortaya çıkan not değerlendirmesi, Sermaye Yeterlilik Rasyosu hesaplamalarında kullanılamaz. Bu nedenle Amerikan ve Oligopol yapının karşısında, birliksel ve bağımsız yapıyı dünyanın yeni güven ve şeffaflık mekanizması blockchain teknolojisi temelinde inşa etmek, çok daha gerçekçi ve yenilikçi bir yoldur. Buna göre ‘Milli KDK’ yerine ‘Türkiye ve A,B,C ülkeleri öncülüğündeki Bağımsız KDK’ kavramını kullanmak, aslında kuruluşun başarı şansını daha en başından arttırabilecek bir strateji olacaktır” şeklinde konuştu.

    “Milli projelere her zaman başlanabilir, fakat Global ve Birliksel projelere her zaman öncülük edilemez”

    Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına karşı, birliksellik üzerinden global bir savunma ve denetim kabiliyetinin Türkiye ekonomisi için gerekli olduğunun altını çizen Hasan Kurtuluş, blockchain teknolojisi ile gelen güven mekanizmasının birliksel projelerinin oluşumunu kolaylaştırdığını vurgulayarak, raporun temel amacının blockchain teknolojisi ve Türkiye’nin ihtiyaçları bileşiminde birliksel projelere başlanabilmesi olduğunu belirterek şunları söyledi:

    “Global ve birliksel projelerin oluşumunda en önemli etken, güven ve güvenlik ihtiyacının karşılanmasıdır. Avrupa Birliği bu ihtiyaçları karşılayabildiği ölçüde, birliksel projelerini tamamlayabilmiş yada geliştirebilmiştir. Örneğin, kuruluşundan 65 yıl sonra eIDAS dijital tek pazar yasasını uygulamaya koyabilen Avrupa Birliği, senelik 415 milyar euro tasarruf edebildiği bu projeyi, uzun süreler sonunda tamamlayabilmiştir. Aslında teknolojinin 10 sene önceki imkanları ile de dijital tek pazar kurulabilirdi, fakat üyeler arasındaki güvenlik ve şeffaflığın sağlanması, mevzuat, yeni otoriteler ve maliyetler nedeniyle 2016 yılına kadar beklenilmesi gerekti. Eğer blockchain teknolojisinin geldiği seviye bundan 10 sene önce gerçekleşmiş olsaydı, AB dijital tek pazarı çok daha kısa sürede, düşük maliyetlerle ve en önemlisi güvenli bir mekanizmaya dayanarak gerçekleştirebilirdi. Bugün Avrupa Birliği üyesi 23 ülke; dijital tek pazarın AB sınırlarındaki ihtiyaçlarını güvenli, hızlı ve uygun maliyetlerle gerçekleştirebilmek ve dünya ile entegrasyonun genişletilebilmesi amacıyla blockchain protokolünü imzalamış durumdadır. Bunun anlamı AB’nin birlikselliğin verdiği güçle, kendi blockchain stratejilerine göre kurgulanan bir altyapıyı, AB dışı ülkelere de kolayca kabul ettirebileceğidir”.

    Türkiye’nin önünde iki seçenek olduğunu kaydeden Kurtuluş, “Birincisi mevcut global sistemin kurumlarının koydukları kurallar çerçevesinde global finans sistemine entegrasyonu sağlamaya devam etmek, ikincisi ise buna ek olarak Türkiye’nin finans, enerji, ticaret veya gayrimenkulde merkez olabilme hedefi ile uyumlu, oyun kurucu pozisyonuna geçebileceği, ekonomisine birliksellik üzerinden bir finansal savunma kalkanı kazandırabileceği, blockchain teknolojisi temelinde birliksel projeleri başlatabilmesidir. İkinci seçenek için zamanla bir yarış söz konusudur, çünkü milli projelerden farklı olarak, global ve birliksel projelere sadece doğru zaman, taraflar, kurgu ve strateji bileşiminde öncülük yapılabilir” dedi.

    Blockchain: Dünya Dijital Kayıt Birliği, İstanbul Konferansı

    BLASEA olarak, 11’inci Kalkınma Planına ve TÜBİTAK’ın organize ettiği Ulusal Blockchain Çalıştayına katılarak, Türkiye’nin birliksel projelere öncülük edebilmesi fırsatını yetkililerle paylaştıklarını belirten Kadir Kurtuluş, siyasi erkin kararlılığı ve bürokratların hızına bağlı olarak, projelere geç olmadan başlanabileceğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Blockchain teknolojisinin önemine inanarak hafta sonu dahi çalışan bürokratlar olduğu gibi, her türlü öneriyi erteleyen sorumluluk almak istemeyen bürokratlarda var. Tabi ki bu durumun ülkemiz aleyhine bir bedeli var, çünkü öncülüğünü yapabileceğimiz birliksel projeler yerine, başkaları tarafından yönetilen birliksel projelere dahil olmaya çalışır pozisyonda da kalabiliriz. Bu noktada geleceğe yönelik bize ümit veren, Cumhurbaşkanımızın seçim beyannamesinde vurguladığı, dijitalleşmeye özel bir önem verileceği ve dijital Türkiye’nin vaktinin geldiğine yönelik açıklamalarıdır.

    Türkiye’nin geç kalmaması adına, blockchain teknolojisini pratikte kullanan profesyonellerle birlikte, raporlar yayınlayarak süreçleri hızlandırmak amacındayız. Bugün itibari ile hazırlanmakta olan altı (6) rapordan birincisi olan Blasea KDK Raporu’nun ilk versiyonunu tamamlamış durumdayız. Bundan sonraki süreçte Bankacılık, GSM operatörleri, ihracat-ithalat, gayrimenkul, fikri-sınai haklar ve hava yolları üzerine raporlarımızı yayınlayacağız. Bununla birlikte, hazırlanan raporlar temelinde kamu ve özel sektör temsilcileri ile gerçekleşen toplantılara göre şekillenecek Blockchain: Dünya Dijital Kayıt Birliği İstanbul konferansını da 26 Ekim 2018 tarihinde organize ediyoruz. Teknoloji, hukuk, insan kaynakları, tecrübe, ulusal ve uluslararası kurumlar bileşiminde ve eşleşen tarafların önceden onaylı toplantılarını düzenleyeceğimiz bu konferansla, blockchain noktasında altyapısı olmayan kurumların dahi, minimum risk ve maliyetle yeni projelere başlaması veya mevcut projelere dâhil olması amaçlanmaktadır. Global ve birliksel projeler temelinde kurgulanan konferansa, Türkiye özelinde katkı sağlamak veya faydalanmak isteyen tüm kurumları bekliyoruz”.