Etiket: Teknolojisini

  • TİMDER Başkanı Sapankaya: “Üretim teknolojisini artırarak bölge lideri olmalıyız”

    Türkiye’nin inşaat ve yapı malzemeleri sektöründe üretim kapasitesiyle bölgesinde üretim üssü olduğunu söyleyen TİMDER Başkanı Ertan Sapankaya, “Gelişmekte olan ülkeler gelecek 5 yılda inşaat halinde olacak. Bu potansiyeli göz önüne alarak yapı malzemeleri alanında dış pazarlarda rekabet gücümüzü artırmak ve bölge lideri olmak için üretim teknolojisini geliştirmemiz şart” dedi.

    Ekonominin lokomotifi inşaat, inşaat sektörünün dinamosu yapı malzemeleri sektörü yatırımların artışıyla en parlak dönemini yaşıyor. Ekonomi ve inşaatta önemli payı olan yapı ve inşaat malzemeleri sektörü, büyük bir sıçramayla en büyük ihracatçılar arasında yerini aldı. Türk yapı malzemeleri sektörü, değişen yaşam tarzları ve yeni trendlere göre hazırladığı ürün, koleksiyon ve tasarımlarıyla iç ve dış pazarda adından övgüyle söz ettiriyor.

    Dünyada önemi artan temiz enerji, çevre bilinci, tasarım ve teknolojiyi fonksiyonellikle birleştirerek sağlıklı, enerji tasarrufu sağlayan geri dönüşümlü ürünlere büyük eğilim olduğunu söyleyen TİMDER Başkanı Ertan Sapankaya, “Türk yapı ve inşaat malzemeleri sektörü, ürün kalitesiyle dünya ile rekabet edecek güçte. Üretim kapasitesi yönünden bölgenin üretim üssüyüz. İnşaat malzemeleri sektörünün büyüme oranı 2015 yılında yüzde 9,1 olarak gerçekleşti. 2016’da yüzde 7,2 civarında. 2017 beklentimiz ise yüzde 7,5 civarında. Dış pazarlarda rekabet gücümüzü artırmak için üretim kadar üretim teknolojisine de ağırlık vermeliyiz. Gelişmekte olan ülkeler gelecek 5 yılda inşaat halinde olacak. Bu potansiyeli göz önüne alarak yapı malzemeleri alanında bölge lideri olmak için üretim teknolojisini geliştirmemiz şart” dedi.

    “Amacımız büyümeye katkı sağlamak”

    Sektörün tesisat ve yapı malzemeleri yıllık iç pazar hacminin 12,2 milyar TL olduğunu belirten Ertan Sapankaya, kentsel dönüşüm projeleri dikkate alındığında önümüzdeki beş yılda 2017-2021 yılları arasında konut inşaatlarının ilk üç yılda yüzde 10, son iki yılda ise yüzde 12 oranında artış beklendiğine dikkat çekti. Sapankaya, ayrıca büyümenin, inşaat, tesisat ve yapı malzemeleri pazarına da yüzde 10-12 oranında ivme kazandıracağını da ifade etti. Tesisat ve yapı malzemeleri sektöründe iç pazarın yanı sıra ihracatı da artırmak gerektiğini belirten Sapankaya, bu amaçla TİMDER’in her yıl Avrupa’nın 2’nci Türkiye’nin en büyük ihtisas fuarı UNİCERA ile milyonlarca dolarlık ihracat potansiyeline ev sahipliği yaptığını belirtti.

    Rakamlarla yapı malzemeleri sektörü

    Yapı malzemeleri sektörünün büyüme oranını rakamlarla açıklayan TİMDER Başkanı Ertan Sapankaya, “İnşaat malzemeleri sektörünün büyüme oranı 2015 yılında yüzde 9.1 olarak gerçekleşti. Bu oran 2016’da yüzde 7.2 civarında. 2017 beklentisi ise yüzde 7.5 olacak. Tesisat ve yapı malzemelerinin inşaat sektöründeki payı yüzde 20’dir. Sektörün tesisat ve yapı malzemeleri yıllık iç pazar hacmi 12,2 milyar TL’dir. Sektörün GSYH içindeki payı ise yüzde 6,2’dir” açıklamasında bulundu.

  • Bakan Işık: “Otomotiv Teknolojisini İzleyen Değil, Belirleyen Ülkeler Arasında Yer Alacağız”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye’nin otomotiv teknolojisini, mevzuatını izleyen ve uygulayan değil, belirleyen ülkeler arasında yer alacağını söyledi.

    Bakan Işık, bugün Conrad Otel’de otomotiv sektöründeki temsilcileri bir araya getiren Otomotiv Sanayi Çalıştayı’na konuk oldu. Burada yaptığı konuşmada otomotiv sektörüne ışık tutacak önemli değerlendirmelerde bulunan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Artık, otomotiv teknolojisini ve mevzuatını izleyen ve uygulayan değil, belirleyen ülkeler arasında yer alacağız. Önümüzdeki sürece en iyi şekilde adapte olmak amacıyla yeni Otomotiv Strateji Belgesi’nin hazırlıklarını tamamladık, inşallah en kısa sürede uygulamaya başlayacağız. Yeni belgemizde temel hedefimiz; yerli marka otomobillerimizi üretmek ve katma değeri yüksek ürünler ile dünya otomotiv pazarında daha fazla söz sahibi olmaktır” dedi.

    ÇALIŞMALAR ‘3Y’ FORMÜLÜYLE SÜRDÜRÜLÜYOR

    Son 3 yılda ülke olarak üretimde düşük teknoloji düzeyinden orta teknolojiye doğru geçiş yapıldığına dikkat çeken Bakan Işık, hükümet olarak bundan sonraki dönemde de orta yüksek ve yüksek teknolojiye doğru geçiş yapmak istediklerini kaydetti. Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Gelişmiş bir ülke olmak istiyorsak, yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki payını yüzde 15 seviyesine çıkarmalıyız. Bu nedenle, Bakanlık olarak çalışmalarımızı, ‘3Y’ formülüyle; yani ‘yerli’, ‘yenilikçi’ ve ‘yeşil’ üretim anlayışı ekseninde sürdürüyoruz. Teknolojide Derinlik, Ar-Ge ve Yenilikte Yetkinlik Stratejimiz çerçevesinde otomotiv ve makine gibi güçlü alanlarda hedef odaklı yaklaşım anlayışıyla hareket ediyoruz.”

    “SEKTÖRÜN SÜRÜKLEYİCİ ETKİSİNİ ÖNEMSİYORUZ”

    Otomotiv sektörünün Türkiye’de üretim, ihracat, istihdam gibi alanlarda en ön sırada gelen sektörlerin başında olduğuna vurgu yapan Bakan Işık, geçen yıl yan sanayi ile birlikte sektörün gerçekleştirdiği 17,5 milyar dolarlık ihracat rakamının toplam ihracatın içindeki en büyük kalem olduğunu ifade etti. Işık açıklamalarına şöyle devam etti:

    “GBS verilerine göre, 2014 yılında otomotiv sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı, büyüğüyle küçüğüyle birlikte 3.346’dır. Yine 2014 yılında ülkemizdeki toplam cironun yüzde 8,2’sini oluşturan otomotiv sektörü, istihdamın da yüzde 5,5’ini sağlamıştır. Ülkemizdeki vergi sonrası karın yüzde 10’u da otomotiv sektörüne aittir. Ancak bu sektör, sadece kendisi açısından değil, sanayinin diğer birçok sektörüyle sağladığı etkileşim açısından da büyük bir değer taşıyor. Sektörün bu sürükleyici-lokomotif etkisini de çok önemsiyoruz. Otomotiv sektörü, dünya ekonomisinde de çok ciddi bir ağırlık taşıyor. Bugün sanayileşmiş ülke denince, insanların aklına hala otomotiv sektörü güçlü ülkeler geliyor. 2014 yılı verilerine göre, dünya ticareti yaklaşık 18,7 trilyon dolar iken otomotiv sektöründeki ticaret ise 1,4 trilyon dolardır. Bu ciro büyüklüğü ile otomotiv sektörü, satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 12’nci ekonomisine eşdeğer durumdadır. Türkiye, bu önemli sektörde, dünyanın en önemli üretim merkezlerinden biri haline geldi. Dünya araç üretiminde 16’ncı sırada, AB’de ise 6’ncı sırada yer alıyoruz. Avrupa Birliği’nde otobüs ve hafif ticari araç üretiminde birinci, kamyon üretiminde ise ikinci sıradayız.”

    1 MİLYONLUK REKOR ÜRETİM

    Hükümet olarak otomotiv sektörüne yönelik çok önemli teşvikleri olduğunu hatırlatan Işık, “Ancak en önemli teşvikin iç ve dış pazardaki gelişmeler olduğuna inanıyorum. Nitekim 2015 yılı, bu sektörde rekorlarla dolu yeni bir yıl olarak tarih geçti.2002 yılında 175 bin adet olan iç pazar, geçtiğimiz yıl 1 milyonu geçerek yeni bir rekor kırdı.Dövizdeki ciddi dalgalanma yaşanmasaydı, eminim ki bundan da iyi rakamlara ulaşacaktık. Yine 2002’de 258 bin adet olan ihracat, geçtiğimiz yıl 992 bin adet olarak gerçekleşti. Türkiye’nin ekonomik istikrarı, yatırım ortamındaki iyileşmeler ile iç ve dış pazardaki bu gelişmeler sayesinde, geçtiğimiz yıl üretimde de rekor kırdık. Hatırlarsınız 2002 yılında üretim 350 bin adetle sınırlıydı. Daha sonra gerek hükümetimiz, gerek sektör temsilcileri yıllık 1 milyon adet üretim hayalinden bahsettiklerinde bunun çok zor, hatta imkansız olduğunu söyleyenler çıkmıştı. Peki geçen yıl üretim ne oldu? Evet, geçtiğimiz yıl 1 milyon 410 bin adet araç ürettik. Araç üretim kapasitemiz 1 milyon 759 bine çıktı” dedi.

    “2020’DEN ÖNCE SERİ ÜRETİME GEÇİLECEK”

    “Artık, otomotiv teknolojisini ve mevzuatını izleyen ve uygulayan değil, belirleyen ülkeler arasında yer alacağız” diyen Bakan Işık, “Önümüzdeki sürece en iyi şekilde adapte olmak amacıyla yeni Otomotiv Strateji Belgesi’nin hazırlıklarını tamamladık, inşallah en kısa sürede uygulamaya başlayacağız. Yeni belgemizde temel hedefimiz yerli marka otomobillerimizi üretmek ve katma değeri yüksek ürünler ile dünya otomotiv pazarında daha fazla söz sahibi olmaktır. Bu noktada, yerlilikten ne anladığımızı kısaca açmak istiyorum. Biz, Türkiye’de üretim yapan tüm firmaları yerli kabul ediyoruz. Ancak yerlilik oranı hesaplamalarında sadece üretim safhasını hesaplamanın yeterli olmadığına inanıyoruz. Yerli otomobil projemizin üstünde bu kadar kararlılıkla durma nedenimiz budur. Bu sektörde yarım asırdan fazla tecrübeye sahip olan ülkemizin, artık kendine özgü bir marka ve tasarım oluşturması gerektiğine inanıyoruz. TÜBİTAK MAM bünyesinde sürdürdüğümüz çalışmalar neticesinde şu ana kadar 4 farklı prototip araç üretildi. Bu yılın sonuna kadar, en az 30 adetlik bir test filosu oluşturmayı, 2018’in Haziran ayı gibi aracın tanıtımını yapmayı ve 2020 yılından önce de seri üretime geçmeyi planlıyoruz. Proje kapsamında, öncelikle menzili artırılmış elektrikli araç geliştirmeye odaklanmış durumdayız. Projemizle yerli bir marka oluşturmanın da ötesinde, otomotiv teknolojilerini geliştiren, üreten ve ihraç eden bir ülke haline gelmeyi hedefliyoruz.Nitekim yerli otomobil projemizin sonucunda, batarya, elektrik motoru, sürücü kontrol ünitesi ve otonom araç sistemleri gibi teknolojileri de ülkemize kazandırmış olacağız.Bu amaçla, TÜBİTAK’ta bir Otomotiv Mükemmeliyet Merkezi de kuruyoruz.Yerli dizel motor üretmek amacıyla bir Motor Mükemmeliyet Merkezi kurmak için de çalışmalarımızı başlattık” diye konuştu.

  • Teknolojisini Geliştiren Ülkelerde Kanser Ölümleri Azalıyor

    ETPN (European Technology Platform for Nanomedicine) tarafından her sene düzenlenen Nano Kanser günü bu sene Kocaeli’nin Çayırova ilçesinde gerçekleştirildi.

    ETPN tarafından 3 yıldır 4 Şubat öncesi gerçekleştirilen etkinlik bu yıl ilk kez Türkiye’de düzenlendi. Etkinliğe, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Haluk Görgün, GTÜ Kimya Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Fabienne Dumoulin ile Prof. Dr. Vefa Ahsen, Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Çulha, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğretim üyesi Serdar Özçelik, Uluslararası Kanser Kontrol Birliği Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, TÜBİTAK’ta görevli Mahmut Özer, akademisyenler ve davetliler katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Haluk Görgün, “Nanoteknoloji o kadar ilerledi ki televizyon reklamlarında dahi sıklıkla görmeye başladık. Sağlık sektöründe de oldukça ilerledi. Dünyanın birçok yerinde çalışmalar yapılıyor. Bu tür etkinlikler ve farkındalık çalışmaları, kanseri görmek ve öğrenmek adına oldukça önemli oluyor. Nanoteknoloji alanında önemli ve sayılı üniversitelerden biriyiz. Biyoloji ve genetikte de bu iddiaya sahibiz. Önemli çalışmalarımız var. Nano Kanser Günü’nün ülkemizde ilk kez bizim üniversitemizde düzenlenmesi de bu anlamda manidardır. Bu organizasyonun üniversitemizde düzenlenmesi için uğraşan ve gerçekleştiren öğretim üyelerimize teşekkür ediyorum” dedi.

    Rektör Görgün’den sonra Nanotıp ve Nano Kanser hakkında bilgi içeren bir sunum gerçekleştiren GTÜ Kimya Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Vefa Ahsen, “Kanser günü etkinliği yapmaktaki amaç farkındalık uyandırmak ve bilim insanlarının bu konuya yönelmesini sağlamak. Nanotıp, ‘Nanoteknolojinin kontrollü bir şekilde tıp alanına uygulanması demektir.’ Tıp alanında teknolojiyi nasıl daha iyi kullanabiliriz bu amaçlanıyor. 1940’larda ilaçlar varken 1980’lerde işin içine biyoloji girdi. 2000’li yıllarda ise Doksil ismiyle çıkan ilaç mevcut moleküllerin Nano sistemlere hapsedip onunla salgılamaya örnek veriyor. Bugün ise tamamen fiziksel bazlı uygulamalar ön plana çıkıyor” şeklinde konuştu.

    “DÜNYADA KANSERE TEDAVİSİ İÇİN 1 NOKTA 2 TRİLYON DOLAR PARA HARCANIYOR”

    Uluslararası Kanser Kontrol Birliği Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, “4 Şubat Dünya Kanser Gününü farkındalığı arttırmak için Türkiye olarak 1953 yılından beri kutluyoruz. Dünyada kanserle ile ilgili bir şeyler yapılıyor. Yani herkes kanser konusunda şunu yapabilirim diyebilmeli. 2011 yılında kanser ölümleri diğer ölümleri geçerek 7 milyon 870 bin oldu. 2025 yılında kanser sayısı 14 milyondan 20 milyona çıkacak. Ölenlerin sayısı 11 milyon olacak. Her yıl 8 milyon ölümün 4 milyonunun 30 ile 69 yaş arasında ki ölümü önlenebilir. Dünyada kansere tedavisi için 1 nokta 2 trilyon dolar para harcanılıyor. Erişkin kanserlerde iyileşmesi yüzde 70, çocuk kanserlerinde iyileşme yüzde 85’lere ulaştı. Türkiye’de her yıl 165 bin 175 bin insan kanser oluyor” ifadelerini kullandı.

    “TEKNOLOJİSİ GELİŞEN ÜLKELERDE KANSER ÖLÜMLERİ AZALDI”

    “Teknoloji geliştiren ülkelerde kanser ölümlerinin azaldığını görüyoruz” ifadelerini kullanan Kutluk, “Korunmadan tedaviye kadar hatta tedaviden sonra da o insanların, yaşayanların veya hayatını kaybeden hastaların yakınlarının yaşamlarını nasıl sürdüreceğine varana kadar hepsini kapsayacak geniş bir alan. O nedenle Dünya Kanser Gününün çıkış amacı da herkesin bir köşede bir şey yapması ile bir şeyleri değiştiriyorsunuz ama bu değiştirme hızınız son derece yavaş oluyor. 2025’te kanser sayısı artacak dedik ama Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’nın gelişmiş ileri ülkelerinde parayı harcayabilen teknolojiyi geliştirebilen ülkelerde kanser sıklığının bile azaldığına dair rakamlar, kanser ölümlerinin azaldığını görüyoruz” dedi.