Etiket: Teknolojisini

  • BEDAŞ, iki bölgede G3-PLC teknolojisini uygulamaya aldı

    BEDAŞ, CALLIA projesi kapsamında akıllı sayaçların uzaktan okunmasına olanak sağlayan G3-PLC teknolojisini iki pilot bölgede uygulamaya başladı. BEDAŞ söz konusu teknolojiyi, Alman devolo AG firması iş birliği ile hayata geçirdi.

    İstanbul Avrupa Yakası’nda hizmeti veren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), Alman devolo AG iş birliği ile akıllı sayaç iletişiminde G3-PLC teknolojisini test etmeye başladı. BEDAŞ ve devolo AG’nin birlikte yürüttüğü projenin test çalışmaları kapsamında G3-PLC teknolojisi saha deneyinin kurulumu yapıldı. Dağıtım ve iletim şebekesinin kısıtlarına göre enerji üretim ve tüketiminin dağıtım bölgeleri arasında dengelenmesini sağlayacak olan CALLIA projesi kapsamında yürütülen çalışmanın test sonuçları, yüksek okuma oranlarına sahip.

    Yeni bir gelişmiş ölçümleme altyapısı (AMI) sisteminin planlanması, uygulanması ve gösterimine dair çalışmalar yapmayı hedefleyen G3-PLC teknolojisi, öncelikli olarak Kumburgaz ve Bakırköy pilot bölgelerinde uygulamaya alındı. Söz konusu teknoloji, BEDAŞ’ın sorumlu olduğu bölgenin geneline entegre edildiği takdirde enerji maliyetinde azalma, tüketici bilgilerine daha sağlıklı ulaşma, kaliteli ve kesintisiz elektrik dağıtım hizmetini destekleme gibi avantajlar sağlayacak. Akıllı sayaçların uzaktan okunması ve şebeke kontrol merkezine bağlanmasının amaçlandığı proje sonunda 150-500 kHz frekans aralığındaki G3-PLC teknolojisi ile yeni bir IP tabanlı veri aktarımına imkân sağlanacak.

    İstanbul’da 3 bin 573 kilometrekarelik bir alana elektrik dağıtım hizmeti verdiklerini söyleyen BEDAŞ proje yöneticileri, “PLC teknolojilerinin İstanbul’daki akıllı şebekenin ayrılmaz bir parçası olacağını düşünüyoruz. Yaptığımız saha deneyinin sonuçları, G3-PLC teknolojisini, uzaktan sayaç okuma alanındaki alternatifler arasında öne çıkarıyor” açıklamasında bulundu.

    G3-PLC’nin PLC teknolojileri içinde uzmanlığını kanıtladığını belirten devolo AG Stratejik Konumlama ve Yenilik Yöneticisi Dr. Anıl Mengi, “Bu teknoloji, uzak mesafelerde bile tekrarlayıcı kullanmadan devreler arasında sabit ve güvenilir bağlantı kurabiliyor. İletişim için altyapı olarak düşük voltaj düzeyinde ana şebeke kaynağını kullanan G3-PLC’nin entegre edilmesi de oldukça düşük maliyetle gerçekleşiyor” diye konuştu.

  • Bakan Özlü: “Kendi teknolojisini kendi kaynaklarıyla üreten bir ülke olacağız”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Kendi teknolojisini kendi kaynaklarıyla üreten bir ülke olacağız. Bu süreçte insan kaynağımıza ve tecrübelerimize güveniyoruz. Sanayi üretimimizi ve imalat sektörümüzü büyüterek, yepyeni bir AR-GE ve inovasyon stratejisi kurgulayarak büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşacağız” dedi.

    Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği (EkoAvrasya) tarafından Milli Kütüphane Konferans Salonu’nda düzenlenen 2018 Avrasya Hizmet Ödülleri törenine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Makedonya Cumhuriyeti Devlet Bakanı Adnan Kahil, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, EkoAvrasya Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eren ve diplomatik misyon temsilcileri katıldı. Bakan Özlü, programda yaptığı konuşmada sivil toplum kuruluşlarının karar verme süreçleri ve lobicilik faaliyetlerine katkılarına değinerek, “Sizlerin yürüttüğü çalışmalar; ekonomik ve sosyal gelişmemizi destekleyen, bizleri yüreklendiren, ülkemizin yurt dışında daha fazla görünür olmasını sağlayan, elimizi güçlendiren çalışmalardır” diye konuştu.

    “Türkiye’nin Afrin’deki haklı ve meşru mücadelesini fırsat bilenler bizi türlü oyunlarla yormaya çalışıyorlar”

    Türkiye’nin Avrasya coğrafyasının merkezi olduğunu vurgulayan Özlü, Türkiye’nin aynı zamanda bölgenin ve dünyanın vicdan, huzur ve barış coğrafyası olduğunu ifade etti. Türkiye’nin temsil ettiği değerlerle, medeniyet çizgisiyle ve potansiyeliyle sadece kendi bölgesinin değil, tüm dünyanın huzur ve vicdan coğrafyası olduğunu aktaran Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bunun değerinin, anlamının ve bizlere yüklediği büyük sorumluluğun farkında olmak zorundayız. Ülkemiz Balkanlar ve Kafkaslar’dan başlayarak, Orta Doğu’ya uzanan büyük coğrafyanın kültürel, siyasi ve ekonomik lideri ve lokomotifi olmak durumundadır. Bütün gelecek projeksiyonlarımızı, geleceğe dair bütün hedeflerimizi bu muazzam büyüklüğün bize yüklediği tarihsel sorumluluk çerçevesinde belirlemeliyiz. Dünya bambaşka bir yöne doğru gidiyor. Özellikle Avrupa yeni sorunlar karşısında yeni fikirler, yeni politikalar ve yeni stratejiler üretemiyor. Birçok ülke kendi sorunlarına çözüm ararken yeni düşmanlıklara cephe açıyor. Mültecilere kapılar kapatılıyor, İslamofobi artıyor. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlar kendilerini dönüştürmüyor. Doğu-Batı, Hristiyan-Müslüman kamplaşmaları üzerinden yürütülen politikalar dünyaya barış ve huzur getirmiyor. Örneğin, 40 gündür devam eden Türkiye’nin Afrin’deki haklı ve meşru mücadelesini fırsat bilenler bizi türlü oyunlarla yormaya çalışıyorlar.”

    Suriye’ye dışarıdan bakan emperyalist güçlerin oradaki insanlık sorunlarını değil, petrol kaynaklarını gördüğünü dile getiren Özlü, “İşte bu nedenlerden dolayı biz bir bütün olarak, özellikle Türk Cumhuriyetleri, Türk Devletleri olarak tüm Avrasya’nın ve tüm dünyanın vicdanı olmak zorundayız. Sorumluluğumuz büyüktür. Elbette mücadelemiz de büyük olacaktır. Bizi bu süreçte geleceğe taşıyacak en önemli enstrümanımız hiç şüphesiz bilim ve teknolojidir” şeklinde konuştu.

    “Kendi teknolojisini kendi kaynaklarıyla üreten bir ülke olacağız”

    Bakan Özlü, Türkiye’nin milli ve yerli duruşunu bilimsel ve teknik üretimle tahkim etmesi ve pekiştirmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kendi teknolojisini kendi kaynaklarıyla üreten bir ülke olacağız. Bu süreçte insan kaynağımıza ve tecrübelerimize güveniyoruz. Sanayi üretimimizi ve imalat sektörümüzü büyüterek, yepyeni bir AR-GE ve inovasyon stratejisi kurgulayarak büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşacağız” dedi.

    Konuşmaların ardından Bakan Özlü’ye Kazak kaftanı hediye edildi ve Avrasya Hizmet Ödülü takdim edildi.

  • Geleceğin teknolojisini 45 TL’ye üretti

    Adanalı Elektronik Teknikeri Recai Çağlayan, teknoloji merakı sayesinde 45 TL’ye ‘Akıllı araba’ sistemi üretti. Çağlayan’ın ürettiği sistem ile akıllı cep telefonundaki yazılımdan araçlar uzaktan çalıştırılıp farları ve kornası devreye giriyor. Piyasada bu tarz ürünlerin yüksek fiyatlardan satıldığını belirten Çağlayan, “Ben 45 TL’ye ürettim. Tamamıyla yerli. Seri üretime geçmek için destek bekliyorum” dedi.

    Adana’da özel bir firmada elektronik teknikeri olarak çalışan evli ve 1 çocuk babası Recai Çağlayan (29), yaklaşık 1 ay önce arabasını uzaktan çalıştırma fikrini düşündü. Çağlayan, piyasada çok yüksek fiyatlara satılan sistemlerin aynısını nasıl ucuz yapabileceğinin araştırmasını yapmaya başladı. İlk önce bir elektronikçiden Arduino (Giriş-çıkış) kartı alan Çağlayan, daha sonra bu kart üzerine bluetooth ve wifi cihazı yerleştirip arabasının beynine bağladı. Akıllı cep telefonuna da yazılım kuran Recai Çağlayan, yazılıma motoru çalıştırma, farları yakma ve korna çalma gibi komutlar yükledi. Daha sonra ise programı deneyen tekniker şuanda bütün araçları uzaktan çalıştırıp kontrol edebiliyor.

    “Teknoloji merakıyla sistemleri yaptım”

    Bu sistemin aynısını evine de kuran Çağlayan, evinin de elektriklerini bu şekilde uzaktan kontrol etmeyi başardı. Teknolojiye merakı olduğu için böyle bir sistem yapmak istediğini anlatan Çağlayan, “Teknolojiye merakım var. Akıllı ev sistemleri, akıllı arabaların nasıl yapıldığını araştırdım. Bende kendi evime veya kendi arabama neden bu sistemleri yapmayayım dedim. Bununla ilgili araştırmaya girdim. Akıllı araba sistemini yaptım. Uzaktan cep telefonu uygulamasıyla arabayı kontrol ediyorsun. Farları yakıyorum, motoru ve kornayı çalıştırıyorum” dedi.

    “Patent almak istiyorum”

    Ürettiği sistemi yabancıların Türkiye’de çok pahalıya sattığını bildiğini ve kendi ürününün yüzde yüz yerli olduğunu bunu da seri üretime geçirmek istediğini söyleyen Recai Çağlayan, “Bu sistemler hali hazırda var. Fakat ev sistemleri 10 bin TL, araba sistemleri ise 4 bin TL’den başlıyor. Ben bunu kendim yaptığım için yüzde yüz yerli, bunun fiyatı 45 TL. Ben bu sistemi seri üretime geçirip patent almak istiyorum. 1 ay içerisinde yaptım bir tanesini. Patentle ilgili nasıl alırım konusunu araştırmadım ama seri üretime geçmek için destek bekliyorum” diye konuştu.

  • Borsa İstanbul Nasdaq teknolojisini VİOP’ta hayata geçirdi

    Nasdaq teknolojisi ve danışmanlık hizmetlerinin Borsa İstanbul’a aktarımında ikinci aşama tamamlandı. Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nın (VİOP) BISTECH geçişi ile birlikte İşlem Öncesi Risk Yönetimi uygulaması ilk defa devreye alındı.

    Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (VİOP) başarılı bir geçişle BISTECH sistemi üzerinde çalışmaya başladı. Borsa İstanbul’dan yapılan açıklamaya göre bu geçişte yalnızca işlem ve takas sistemi gibi ana modüller değil; risk yönetimi, veri ambarı gibi çevresel sistemler de dahil olacak şekilde uçtan uca bir dönüşüm gerçekleştirildi. Bu dönüşüm ile Pay Piyasası’ndan sonra Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası da güvenilir, yüksek performanslı, hızlı ve çok enstrümanlı bir yapıya kavuşmuş oldu. Teknik özellikler bakımından uluslararası standartlara uygun hale getirilen Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası, bu teknolojiyi kullanarak faaliyet gösteren yurt dışı kaynaklı kurumsal yatırımcıların mevcut sistemleri ile yatırım yapabilecekleri uluslararası bir piyasa haline geldi.

    Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nın BISTECH geçişi ile birlikte İşlem Öncesi Risk Yönetimi uygulaması da ilk defa devreye alındı. Bu uygulama sayesinde kullanıcı ve hesabın yetkisine ilişkin kontroller, kullanıcı bazında pozisyon limitleri ve maksimum emir büyüklüğü kontrolleri, hesap bazında teminat kontrolleri ile piyasa ve sicil bazında pozisyon limiti kontrolleri yapılabilir hale geldi. Geçiş sırasında Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nın mevcut iş kuralları mümkün olduğu kadar değiştirilmemeye gayret edilerek piyasa paydaşlarının yeni sisteme adaptasyonu kolaylaştırıldı. Geçişsırasında devreye alınmamakla birlikte, BISTECH altyapısı piyasa uzmanları tarafından geliştirilen ve ilerleyen günlerde hayata geçirilebilecek After-Hours-Trading, esnek sözleşmeler, strateji sözleşmeleri gibi yeni ürün ve özelliklere uygun olarak geliştirildi. Önümüzdeki dönemde söz konusu yeni ürün ve hizmetler tek tek devreye alınacak.

    Yeni yapı ile risk ve teminat yönetimi uygulaması, işlem ve takas sistemleri ile entegre bir yapıda tasarlandı. Bu entegrasyon, bir yandan Borsa İstanbul nezdinde yer alan tüm piyasalar için yeknesak ve eşanlı işleyebilen bir risk yönetimi sisteminin kurulmasına imkân vermekte iken, diğer yandan işlem öncesi ve sonrası risk yönetimi süreçlerinin uyumlu bir şekilde çalışmasını garanti ediyor. Faaliyette bulunulan tüm piyasalar için risk yönetimi sisteminin bir bütün olarak tasarlanması, önümüzdeki süreçte piyasaların arasındaki risk azaltıcı etkilerin dikkate alınmasına imkân veriyor. Bualtyapı, AB müktesebatının yanı sıra, Borsa İstanbul’un G-20 ve Finansal İstikrar Kurulu’na olan taahhütleri ile CPSS-IOSCO standartlarına uyum açısından da katkı sağlıyor.

    Borsa İstanbul Bilgi Teknolojilerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Özdemir, Borsa İstanbul ile NASDAQ arasında imzalanan stratejik iş birliği anlaşmasıyla başlatılan ‘BISTECH Teknolojik Dönüşüm Programı’nın ilk çıktısının, 30 Kasım 2015 tarihinde Borsa İstanbul Pay Piyasası’nın yeni teknolojiye başarılı bir geçiş yapmasıyla elde edildiğini ve 06 Mart 2017 Pazartesi günü ise Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nın aynı derecede başarılı bir geçiş yaparak BISTECH sistemi üzerinde çalışmaya başladığını belirtti. Kapasite ve performans değerleri olarak BISTECH standartlarına yükselen Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nın bu teknolojiyi kullanarak faaliyet gösteren yurt dışı kaynaklı kurumsal yatırımcıların mevcut sistemleri ile yatırım yapabilecekleri uluslararası bir piyasa haline geldiğini söyleyen Özdemir, “BISTECH Teknolojik Dönüşüm Programı Türkiye Sermaye Piyasalarındaki ürün ve hizmetlerin çeşitlenmesini, yeni yatırımların ülkeye çekilmesini ve üretilen yerli teknolojilerin yurt dışına pazarlanmasını sağlayarak İstanbul’un uluslararası finans merkezi niteliği kazanmasına katkıda bulunuyor” dedi.

    Nasdaq Piyasa Teknolojisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Lars Ottersgard ise konuyla ilgili olarak “Borsa İstanbul ile geçtiğimiz üç yıl içerisinde, daha güvenilir, yüksek performanslı ve hızlı bir işletim sisteminin hayata geçirilmesine yönelik olarak piyasa teknolojisi ve uygulamalarını iyileştirme sürecinde birlikte çalışıyor olmaktan memnuniyet duyuyoruz” dedi ve ekledi: “BISTECH Projesi ile Borsa İstanbul, emir işleme sayısını saniyede 4,000 mesajdan 100,000 mesaja yükselterek ve emir iletim hızını FIX standart protokolü ile 1 milisaniyeden 100 mikrosaniyeye düşürerek, kapasitesini büyük ölçüde artırmıştır”.

    BISTECH Teknolojik Dönüşüm Programı’nın 2018 yılı hedefinde Borçlanma Araçları Piyasası ile Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası’nın BISTECH sistemi üzerine taşınması yer alıyor. Tümpiyasaların ortak platforma taşınması neticesinde; teknolojik gereksinimlerin sürdürülebilir bir şekilde karşılanmasına ek olarak Borsa İstanbul Grubu’nun piyasa uzmanları ve mühendislerince edinilen bilgi ve tecrübe sayesinde geliştirilen milli teknolojinin bölge ülkelerine pazarlanarak uluslararası piyasalara esnek ve yenilikçi hizmetler sunulması mümkün olacak. BISTECH Teknolojik Dönüşüm Programı; Türkiye Sermaye Piyasalarındaki ürün ve hizmetlerin çeşitlenmesini, yurt dışı kaynaklı yatırımların ülkeye girmesini ve üretilen yerli teknolojilerin yurt dışına pazarlanmasını sağlayarak İstanbul’un uluslararası finans merkezi niteliği kazanmasına katkıda bulunacak.

    Borsa İstanbul’da Gong, BISTECH VİOP Geçişi için Çaldı

    BISTECH Teknolojik Dönüşüm Programı’nın İkinci Fazı kapsamında Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nın BISTECH Sistemi üzerine geçirilmesi dolayısıyla 9 Mart Perşembe günü Borsa İstanbul’da bir gong töreni düzenlendi. Çalışanların büyük ilgi gösterdiği törende, Borsa İstanbul Bilgi Teknolojilerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Özdemir ve Nasdaq Piyasa Teknolojileri Küresel Satış Başkan Yardımcısı Paul McKeown bir konuşma gerçekleştirdiler.

  • Turkcell, ‘Dar Bant – Nesnelerin İnterneti’ teknolojisini hayata geçirdiğini açıkladı

    Turkcell, hava kirliliği, gaz, sıcaklık ve nem oranlarını gösteren akıllı şehir bileşenleri, NB-IoT (Dar Bant-Nesnelerin İnterneti) denilen yeni bir teknoloji ile 4.5G şebekesi üzerinde çalıştırdığını açıkladı.

    Turkcell, NB-IoT (Dar Bant – Nesnelerin İnterneti) teknolojisini 4.5G şebekesinde test etti. Test sırasında Türkiye’de ilk kez akıllı şehirler için kritik öneme sahip hava kirliliği oranının tespiti edildi. Turkcell, yeni teknolojiyle gaz, sıcaklık ve nem ölçümü gibi 4 farklı durumu 4.5G üzerinden uçtan uca başarıyla ilettiğini bildirdi.

    Şirketten yapılan açıklamada, “İnsanların yanı sıra nesnelerin de internet üzerinden birbirleriyle haberleşmelerini ifade eden IoT (Internet of Things/Nesnelerin İnterneti) teknolojileri üzerine yapılan ve Turkcell Kartal Plaza’da Ericsson ile birlikte gerçekleştirilen çalışmalar sırasında farklı değerleri ölçen sensörler, Dar Bant teknolojisi sayesinde, 4.5G’nin sağladığı düşük gecikme süreleriyle ölçüm sonuçlarını aktarmayı başardı. Sensörler ile toplanıp 4.5G şebekesi ile bulut üzerine iletilen veriler analiz araçlarıyla anlamlı ve faydalı bilgilere dönüşerek sürdürülebilir şehir ortamının sağlanmasına katkı sağlayacak” denildi.

    “2025’de ekonomik değeri 3 trilyonu geçmesi bekleniyor”

    Açıklamada görüşlerine yer verilen Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Grup Başkanı Gediz Sezgin, en yeni teknolojileri müşterilerine sunmak için aralıksız çalıştıklarını söyledi. Sezgin, “Akıllı şehir uygulamalarının yanı sıra birçok sektörde yenilikçi çözümleri mümkün kılacak olan Dar Bant – Nesnelerin İnterneti ile yakın gelecekte milyarlarca cihaz birbirleriyle haberleşecek. Hatta 2025 yılında bu teknolojinin yaratacağı ekonomik değerin 3 trilyon doları aşması bekleniyor. Böylesine büyük bir hacim yaratacak teknolojiyi sunmanız için çok güçlü bir 4.5G altyapısına sahip olmanız gerekiyor” dedi.

    Sezgin, “4.5G’nin devreye girmesiyle birlikte yeni teknolojilerin de hızla hayatımıza girdiğini görüyoruz. Bu yeni teknolojilerin en önemlilerinden biri de Dar Bant – Nesnelerin İnterneti (NarrowBand-IoT). Türkiye’de, hem rakiplerimizden farklı olarak 4.5G’de sahip olduğumuz frekanslar hem de geniş kapsamımız sayesinde Dar Bant – Nesnelerin İnterneti teknolojisinde de en iyi hizmeti biz sunacağız. Türkiye’nin Turkcell’i olarak ülkemizi en yeni teknolojilerle buluşturmak sürekli araştırma ve yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalarımızın bir parçası olarak geçtiğimiz günlerde Türkiye’de gerçek 5G ekipmanlarıyla ilk hız testini gerçekleştirdik. Saniyede 24.7 Gbit hıza ulaşan test, dünyada yapılan ilk 5G testlerinden birisi oldu” diye konuştu.

    Sezgin sözlerini şöyle tamamladı: “Dar Bant Nesnelerin İnterneti ile mevcut 4.5G altyapısı kullanılarak, geniş kapsama, düşük güç tüketimi, yüksek sayıda ve güvenlikte bağlantı yapılabilecek. Birçok sektörde yenilikçi çözümlerin önünü açacak olan bu teknolojiden en çok akıllı şehirlerde yararlanılacak. Teknolojinin yaygınlaşmasıyla tarımdan ulaşıma, çevreden eğitime sayısız konuda yaşama katkı sağlayacak çözümler üretilecek”.

    Turkcell’den yapılan açıklamada, Dar Bant – Nesnelerin İnterneti teknolojiyle hayatı kolaylaştıracak çözüm örnekleri şöyle sıralandı;

    “Ağırlık sensörüyle çöp konteyner doluluğuna göre çöp toplama

    Sayaç sensörleriyle her türlü sayacın uzaktan takip edilmesi

    Dokunma sensörü ile her türlü dokunmatik uygulamalar

    Parmak izi sensörü ile giriş çıkış kontrolü ve alarm mekanizmaları

    Otopark sensörleriyle otoparklarda önceden yer rezerve etme sayesinde yakıttan ve zamandan tasarruf

    Vücut sensörleriyle bireysel sağlık ve spor aktivite takibi

    Nem ve sıcaklık ölçümüne göre dış ortamlarda örneğin ormanlarda otomatik yangın söndürme

    Nem ölçümüne göre tarım alanlarının otomatik sulanması

    Su kalite sensörü ile tüm su kaynaklarının uzaktan takibi

    Her türlü su ve gaz seviyesinin uzaktan takibi

    Tüm binaların kızılötesi ile ısı takibi yapılarak aşırı ısınma yaşanan binalara önlem alınması

    Tüm şehir aydınlatmasının otomatik kontrolü ile enerji tasarrufu sağlanması ve uzaktan arıza tespiti

    Bina içi sıcaklığa göre ısıtma ve soğutmanın tüm binalarda akıllı hale getirilmesi”