Etiket: Tehlikede

  • Menopoz döneminde diş sağlığı tehlikede

    Protez Uzmanı Dr. İlker Arslan, dişeti çekilmesinin artış yaşandığı menopoz döneminde dikkat edilmediği takdirde diş sağlığının tehlikeye girebildiğini söyledi.

    Dent Suadiye Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği Protez Uzmanı İlker Arslan, “Menopoz, kadınlar için biyolojik ve psikolojik olarak birçok değişimin yaşandığı zorlu bir dönem. Ağız ve diş sağlığı da menopoz döneminde en az psikoloji kadar etkileniyor. Menopoz döneminde tat değişiklikleri, ağızda yanma hissi, tükürük akışında azalmaya bağlı ağız kuruluğu, sıcak veya soğuk yiyeceklere karşı aşırı hassasiyet, en belirgin değişiklikler arasında. Ayrıca bu dönemde hamilelik döneminin tam tersine östrojen miktarında azalma meydana gelir” dedi.

    “Menopoz döneminde kalsiyum derecesi önemli”

    Östrojenin, kalsiyumun emilmesi için gerekli olan bir hormon olduğunu ve eksikliğinde kemik erimesi sorununun ortaya çıktığını ifade eden Protez Uzmanı Diş Hekimi Arslan, “Kemik erimesi bedendeki tüm kemiklerde meydana gelir. Dişin etrafındaki kemik dokusunda meydana gelen erimeler, dişin desteğinin yok olmasına sebep olur ve dişlerin sallanıp ardından kaybedilmesi ile sonuçlanabilir. Bu nedenle, menopoz döneminde kalsiyum derecesinin yükseltilmesi için, doktor kontrolünde kalsiyum ve kalsiyumun emilimini arttıran D vitamin tüketilmesi gerekir” diye konuştu.

    “Ağız kuruluğunu önlemek için de tükürük akışını uyaran gıdaları fazlaca tüketmek faydalı”

    Menopoz döneminde ağızda yanma hissinin, tat almada değişiminin, diş hassasiyetinin artışı ve tükürük artışında azalma meydana gelen değişimler olduğunu kaydeden Dr. Arslan, “Tükürük akışının azalması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ağız kuruluğunu önlemek için de tükürük akışını uyaran gıdaları fazlaca tüketmek ve bol su içmek faydalı olacaktır. Bu dönemde normal diş bakımına da devam edilmesi çok önemlidir. Günde iki kez dişlerin düzenli olarak fırçalanması, aylık periyotlar halinde rutin diş çekimi kontrollerine gidilmesi gerekli ve bu dönemde süt ve süt ürünleri tüketmek ve şekerli gıdalardan kaçınmak diş sağlığı açısından doğru olacaktır” açıklamalarında bulundu.

  • TUROYD Başkanı: “Sektör dışından gelen yöneticiler yüzünden otelcilik sektörü tehlikede”

    TUROYD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Can Aksu, Türkiye’de otelcilik sektörünün bilinçsiz yatırımcıların plansız yatırımlarını profesyonel olmayan kadrolarla yönetmeye çalışmasından dolayı tehlikede olduğunu söyledi.

    Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Can Aksu, Türkiye’de otelcilik sektörünün geleceği, bilinçsiz yatırımcıların plansız yatırımlarını profesyonel olmayan kadrolarla yönetmeye çalışmasından dolayı tehlikede olduğunu açıkladı. Aksu, sektör dışından gelip kulaktan duyma fikirlerle yatırım planlayan yatırımcıların karşılaşacağı tablo hayal kırıklığı oluşturduğunu bildirdi.

    Arz /talep dengesi yorumlanmayan, bölgesel ihtiyaç araştırması yapılmayan, lokasyon analizi olmayan, hayalperest bütçe beklentileri ile yola çıkılan sektörün bugün geride bıraktığı enkaz halini almaya yüz tutmuş oteller olduğunun altını çizen TUROYD Başkanı, “Meslek yasası dahi olmayan profesyonel otel yöneticilerinin yok sayıldığı, patronun akrabasına yeğlendiği sektörde, hobi niteliğinde açılmış yüzlerce otel uluslararası markaların simsarlarınca dışa bağımlı hale getirilmiştir” dedi.

    “Otelcilik, farklı dinamikleri ve idari mekanizması olan, operasyonel bir iştir”

    Devletin, otellerin yıldızlamasını yaptığını ancak yıldızlararası fiyat denetimlerini ne yazık ki yapamadığını kaydeden Ali Can Aksu, “Otel yatırımlarının milli ekonomi açısından dibe vurduğunu görmezden gelemez. Bir yatırımcı düşünün. Ana sektörü madencilik. Yan sektörü inşaat, üçüncü sektör ise otelcilik olsun. Yatırım bedeli 50 milyon dolar olan maden şirketinin yöneticisi maden mühendisi olmak zorunda. Yatırım bedeli 40 milyon dolar olan inşaat sektörünün yöneticisi mimar, yüksek mimar, inşaat mühendisi olmak zorunda. Yatırım bedeli 65 milyon dolar olan otelcilik sektörünün yöneticisi alanı ne olursa olsun patronun yeğeni olmak zorunda değil! Otelcilik, farklı dinamikleri ve idari mekanizması olan, operasyonel bir iştir. Meslek yasası olmalı ve yatırımcıyı da içerisine almalıdır” ifadelerini kullandı.

    Otellerin yüzde 60’ından fazlası sektör dışı ve deneyimsiz kişiler tarafından yönetilmekte

    Tablonun Türkiye’deki dramatik durumu fazlasıyla ortaya koyduğunu kaydeden Aksu, “Mevcut otellerin yüzde 60’ından fazlası turizm eğitimi olmayan sektör dışı ve deneyimsiz kişiler tarafından yönetilmekte. Yönetim anlayışındaki hata nedeniyle yatırımından beklentisini karşılayamayan yatırımcı için diğer bir tuzak da uluslararası markalar oluyor. Yağmurdan kaçarken, yatırım maliyeti üzerine binen marka bedelleri, konsept değişiklik maliyetleri ve komisyonlar ile yatırımcı doluya tutuluyor. Ülkemizde marka otel mi yok? Var elbette. Bunlar nasıl başardı sorusunun cevabı çok basit; profesyonel yönetim anlayışı” dedi

    Aksu, milli ekonominin mihenk taşı olan otelcilik sektörünün yatırım planlamasında dizginlenmediği ve ’Otelcilikte Meslek Yasası’ ile desteklenmediği müddetçe ’enkaz’ olarak kalacağını vurguladı.

  • Tekstil sektörü tehlikede

    Türk Mühendis Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Kimya Mühendisleri Odası Güney Bölge Şubesi tarafından düzenlenen ‘Tekstil’ sempozyumu gerçekleştirildi. Sempozyumda konuşma yapan Kimya Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Uğurlu, “Son dönemlerde özellikle küresel rekabetten ötürü Türk tekstili ciddi sorunlar yaşamaktadır. 40 milyar dolar civarındaki bir ihracat rakamı söz konusudur ama bu Türkiye’deki potansiyel için yeterli bir rakam değildir” dedi.

    Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Çetin Emeç Toplantı Salonunda gerçekleştirilen sempozyumda, Tekstil Kimyasalları ve Uygulamaları konularındaki son gelişmeler konuşuldu. Sempozyomun ardından konuşma yapan Kimya Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Uğurlu, Türkiye’deki yaşanan tekstil sanayisi sorunları hakkında önemli açıklamalar yaptı. Özellikle Türkiye’nin güney bölgesinde bulunan illerin tekstil sektörünün temelini oluşturduğu söyleyen Başkan Uğurlu, “Tekstil sektörü bölge için öncelikle Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana ve Şanlıurfa için önemli bir sektör. Son yıllarda bu kadar büyük bir potansiyele sahip olan sektörün özellikle bölgede yaşanılan sıkıntıları farkındayız. Bizim sempozyumu bölgede düzenlememizin nedenlerinden birisi buradan çıkan sonuçların, bölgenin potansiyelini değerlendirme konusunda yeni öngörüleri oluşturabilir miyiz, yeni fikirlerle sanayiciyi, bilim insanlarını buluşturabilir miyiz diye Gaziantep’te bu sempozyumu düzenledik” ifadelerini kullandı.

    “Suriye ve Irak’taki iç savaş ortamı bu potansiyelin gerektiği gibi değerlendirilmesinde engellemektedir”

    Başkan Uğurlu ayrıca güney bölgesindeki illerin son yıllarda komşu ülkelerle yaşanılan sorunlar nedeniyle tekstili etkilediğini kaydederek, “Tekstil Gaziantep sanayisinin temelini oluşturmaktadır ve büyük oranda da bir ihracat potansiyeline sahiptir. Bu nedenle tekstil Gaziantep için önemli bir sanayi dalıdır ama söylediğim gibi güney komşularımızla son yıllarda yaşanılan sıkıntılar, özellikle Suriye ve Irak’taki iç savaş ortamı bu potansiyelin gerektiği gibi değerlendirilmesinde engellemektedir. Bu sektörün aşması gereken bir problemdir. Özellikle ihracat için yeni ülkelerin bulunması, yeni kaynakların ve potansiyelin oluşturulması gerekmektedir. Burada da iş hükümete düşmektedir. Bu nedenle bilimsel olarak biz sektörde bilim insanlarıyla burada böyle bir sempozyum düzenliyoruz ama esas bu potansiyelin değerlendirilmesi doğrultusunda ufku ve yolu açacak olan hükümettir. Hükümete büyük görev düşmektedir” şeklinde konuştu.

    “Özellikle küresel rekabetten ötürü Türk tekstili ciddi sorunlar yaşamaktadır”

    Kimya Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Uğurlu, küresel rekabetin Türk tekstilini etkilediğini de belirterek, “Bu son dönemlerde özellikle küresel rekabetten ötürü Türk tekstili ciddi sorunlar yaşamaktadır. 40 milyar dolar civarındaki bir ihracat rakamı söz konusudur ama bu Türkiye’deki potansiyel için yeterli bir rakam değildir. Özellikler İstanbul, Bursa, Denizli, İzmir, Gaziantep ve Adana’da yoğunlaşan sektörün potansiyeli çok daha yüksektir. Tabii bu potansiyeli farklı ülkelere taşınması gerekirken sektör kendi içerisinde küçülmeyi ve kaliteden ödün vererek üretim yapmayı seçmiştir. Bu da beraberinde sorunları da getirmiştir. Özellikle sağlık ve çevre konusunda tekstilin meydana getirdiği ciddi sorunlar vardır” dedi.

    Öte yandan, yapılan sempozyum ardından katılımcılara plaket ve katılım belgeleri takdim edildi.

  • 50 milyon kişinin kimlik bilgileri hala tehlikede

    Mersin’in Erdemli ilçesinde Apple ve Youtube’da bulduğu açıklarla adını duyuran liseli Çayan Temel, 2009 yılında çalınan 50 milyon kişinin kimlik bilgilerine halen erişilebildiğini ve 2017 referandumunda oy kullananların bilgilerine de erişilebilme ihtimalinin bulunduğunu belirterek yetkilileri uyardı.

    Temel, 2009 yılındaki bilgilerin halen çekilebildiğini ve bunun yeni bilgilerin de çekilebileceği anlamı taşıyabileceğini belirterek, “Tüm Türkiye’nin kimlik bilgilerini birkaç kötü insan çalıp, internet üzerinden tüm dünya ile paylaşmıştı. Buna neredeyse isteyen herkes ulaşabiliyordu. Tabi yıllar geçtikten sonra siteler engellendi, DNS problemleri oluşturup bunları farklı yerlere yönlendirdiler. Devlet daha da olayı yükseltip siteleri komple kapattırdı. Şu an bu bilgilere erişilebilen hiçbir site yok. Ancak devletin kendi sistemi üzerinden bu bilgilere ulaşılabiliyor. Bizim yaptığımız şöyle, ben ve ekip arkadaşlarım birlikte denedik, devletin kendi sistemi üzerinden bu verileri çekebildik. Verileri çekebilmişken bu yeni verileri de çekebileceğimiz anlamına geliyor” dedi.

    Bilgileri hiçbir şekilde kullanmadıklarını ve kullanmayacaklarını kaydeden Temel, devlet yetkililerinin kendileriyle iletişime geçmesi halinde bunu nasıl yaptıklarını anlatacaklarını, açığın böylelikle kapatılabileceğini söyledi.

    Bu tür verilerin dolandırıcılar için bulunmaz fırsat olacağını da dile getiren Temel, “Dolandırıcılar için bu çok güzel bir şey. Tabi biz bunu kötü bir amaç için yapmadık. Sadece test ettik. Olacağından emin değildik. Oldu ve şu da olabilir, biz bunu yaptıysak bu yılın sistemini de ele geçirebiliriz. Yani bu yılın verilerini de indirebiliriz. Biz sadece ona odaklandık ve başardık. Aynı işlemi bu yıla yaparsak aynısının olacağını tahmin ediyorum” diye konuştu.

    Kendilerine birçok yurt dışı kaynaklı maillerin geldiğini de söyleyen Temel, “Bir konu vardi ki üçümüze de aynı anda aynı mail geldi. Önce önemsemedik, sonra araştırdık. İçinde yurt dışı kaynaklı resmi kurumlarda var. Bugüne kadar hiçbir bilgiyi kimseyle paylaşmadım, paylaşmayacağım da. Ancak bu bilgi devletin işine yarayacağı için bu bilgiyi sadece devletin yetkilileri bizimle iletişime geçerse onlarla paylaşacağız. Onun dışında hiç kimseye bilgi vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

  • Nesli Tehlikede Olan Çöl Varanı Şanlıurfa’da Görüntülendi

    Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, çöl varanlarıyla ilgili, “Nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan bu tür, Türkiye’de Şanlıurfa ve Şırnak’ta sınırlı bir alanda görülebiliyor. Bu türlerin korunması maksadıyla Bakanlık olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

    Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ekipleri, nesli tehlike altında olan yavru çöl varanını Şanlıurfa’da yakından görüntüledi. Sürüngenler sınıfının içinde dev kertenkeleler ailesinden olan çöl varanları Şanlıurfa’nın endemik türleri arasında yer alıyor. DKMP Genel Müdürlüğü’ne bağlı av koruma ekipleri Şanlıurfa’da Kızılkuyu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda görev yaparken yavru çöl varanına rastladılar. Bu endemik türün yakından görüntüsünü elde eden koruma ekipleri yavruların büyümeye başladığını tespit ettiler. Çöl varanlarının kafaları vücutlarına oranla küçük yapıda, burun delikleri gözlerine yakın ve gövdeleri açık kahverengi, gri ve sarı renktedir. Çiftleşme dönemleri Mayıs – Haziran ayları olan çöl varanlarının yavrularının boyu yaklaşık 25 santim olup, bu türler ortalama 8 yıl yaşarlar.

    Kısa bir zaman önce çöl varanlarının doğal yaşam alanları tarım arazisine dönüştürülüp, bu türler dış görünüşünden dolayı zehirli zannedildiği için öldürülüyor ya da derisi için katlediliyordu. Yapılan çalışmalar sonucunda bu hayvanların zararlı olmadığı hatta zehirli yılanları ve haşereleri yiyerek yaşam döngüsüne fayda sağladıkları bilinci vatandaşlara aşılandı ve çöl varanlarının korunmasında yerli halkın da desteği sağlandı.

    Çöl varanının tabiatta kemirgenler, sürüngenler, kuşlar ve bunların yumurtalarıyla beslendiğini ifade eden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan bu tür, Türkiye’de Şanlıurfa ve Şırnak’ta sınırlı bir alanda görülebiliyor. Bu türlerin korunması maksadıyla Bakanlık olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Vatandaşlarımız da bu tür hayvanlar konusunda daha dikkatli olmalılar. Zaten biz bu türlerle alakalı halkımızı bilgi sahibi yapmak için çalışmalar yapıyoruz” diye konuştu.