Etiket: Tedirginliği

  • Polis baskınında pitbul tedirginliği

    Gaziantep’te bir eve baskın yapan polis ekipleri evde pitbul cinsi köpek bulunduğunu öğrenince ısırılma tehlikesi nedeniyle köpeğin etkisiz hale getirilebilmesi için belediye ekiplerinden yardım istedi.

    Gaziantep’in Şahinbey ilçesine bağlı Cumhuriyet Mahallesi 93 Nolu Sokak’ta meydana gelen olayda, M.A isimli şahıs, alacağı olduğu ileri sürülen Mehmet isimli şahsın evin önüne gitti. Bir süre yaşanan tartışmanın ardından M.A, pompalı tüfekle eve doğru ateş açtı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekiplerini gören M.A, kaçmak istedi. Yaşanan kovalamacada M.A, yakalanarak gözaltına alındı. Polis aracına bindirilen M.A, Mehmet isimli şahsın da kendisine ateş ettiğini ileri sürerek, şikayetçi olduğunu söyledi. Bu kez diğer şahsı gözaltına almak için eve giden ekipler, içeride pitbul cinsi köpek olduğunu öğrendi.

    Koltukta yatan köpeği gördüler

    Dışarıdan şahsa seslenen polis ekipleri, cevap gelmemesi üzerine ise eve baskın düzenlemek istedi. Önce evin pencerelerinden içeriye göz atan ekipler, bir odanın içerisinde pitbul cinsi köpek olduğunu gördü. Koltuğun üzerinde yatan köpeği gören ekipler, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesinde bulunan köpek barınma evi uzmanlarından yardım istedi.

    Uyuşturucu iğne hazırlandı

    Polisin talebi üzerine köpek barınma evinden 2 kişilik köpek yakalama ekibi olay yerine geldi. Ekipler, hazırladıkları düzenekle önce köpeğin boynuna tasma geçirmek istedi. Köpeği yattığı koltuktan hareket ettiremeyen ekipler, bu kez ise tabanca ve uyuşturucu iğneleri hazırladı. Bu esnada köpeği hareket ettirebilmek için hortumla su tutuldu. Su sıkılması üzerine ayağa kalkan köpek, yakalama ekiplerinin özel düzeneği yardımıyla yakalanarak, etkisiz hale getirildi.

    Köpeğin dışarı çıkartılmasının ardından çelik yeleklerini giyen polisler odaları tek tek gezerek şahsı bulmaya çalıştı. Evde yapılan aramada Mehmet isimli şahsa rastlanmadı.

    Gardroptan da çıkmadı

    Eve ateş açan M.A’nın, şahsın gardropta gizlendiğini ileri sürmesi üzerine ise ekipler, evdeki gardroba da baktı. Ekipler, yaptıkları tüm aramalara rağmen şahsın izine rastlamadı. Ekipler, tuttukları tutanağın ardından M.A isimli şahsı ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürürken, el konulan pitbul cinsi köpek barınağına gönderildi.

  • ATSO’da İsrail ve Almanya tedirginliği

    Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı (ATSO) Davut Çetin, Türkiye’nin İsrail ve Almanya arasındaki sorunların Antalya’yı doğrudan etkileme potansiyeline sahip olduğuna işaret ederek, her iki ülke arasındaki sorunların büyümeden çözüme kavuşması gerektiğini söyledi.

    ATSO Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Süleyman Özer başkanlığında ATSO Meclis Toplantı Salonunda gerçekleşti. Mecliste konuşan ATSO Başkanı Davut Çetin, Türkiye’nin İsrail ile Almanya arasındaki siyasi gerginliğin Antalya’yı doğrudan etkileyeceğine dikkat çekti. Çetin, İsrail ve Almanya’nın sergilediği tutumu kabul etmediklerini ancak sorunun diplomasi ve siyasi hukukla çözülmesi gerektiğini vurguladı.

    “Almanya ve İsrail sorunu Antalya’yı doğrudan etkileme potansiyeline sahip”

    Her iki ülke arasındaki siyasi gerilimin büyümeden önlenmesi gerektiğini vurgulayan Çetin, “Almanya ve İsrail ile sorunlar turizmi ve Antalya’yı doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle her iki ülkeyle sorunların büyümeden çözüme kavuşmasını diliyoruz” dedi. Çetin, İsrail hükümetinin Mescid’i Aksa’nın kutsallığını hiçe sayarak sivillere karşı silah kullanılmasına izin verdiğini belirterek, “Bu tutumu şiddetle kınamak gerekir. Bununla birlikte, bizim Musevi vatandaşlarımızı, hatta İsrail vatandaşlarını, İsrail Hükümeti ile bir tutmak hatasına düşülmemelidir. Musevi olmak İsrailli olmak değildir. İsrailli olmak, İsrail Hükümetini desteklemek değildir” diye konuştu.

    Alman hükümetinin son dönemde Türkiye’den kaçan darbecilerin iltica taleplerini kabul etmesini de kabul edilemez olarak gördüğünü kaydeden Çetin, “Ancak, sorunu diplomasi ve uluslararası hukuk ile çözmeliyiz. Alman şirketlerine soruşturma söylentileri yayılmış, Almanya tarafı ekonomik yaptırımları gündeme getirmiş, Sayın Başbakan ve Sayın Ekonomi Bakanı ılımlı açıklamalar yapmışlardır. Ekonomiyi ve turizmi etkileyecek yeni bir kriz olmamasını diliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Numan Kurtulmuş’un çabuk ısınmasını ümit ediyoruz”

    Hükümetteki kabine değişimi ile ilgili de görüşlerini paylaşan Çetin, “Geçen ayın önemli bir gelişmesi hükümetteki değişikliktir. Ekonomi yönetiminde Sayın Mehmet Şimşek’in devam etmesini özel sektör cephesinde olumlu karşılanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı görevi yeniden değişmiştir. 2015’de bakanımız Sayın Ömer Çelik’ti, sonra Sayın Yalçın Topçu 3 ay bakanlık yaptı. Akabinde sayın Mahir Ünal 6 ay görevde kaldı, sayın Nabi Avcı bir yıl görev yaptı. Böylece iki yılda beşinci bakanımızı görmüş olduk. Sayın Numan Kurtulmuş’un Kültür ve Turizm Bakanlığına çabuk ısınmasını ümit ediyoruz” dedi.

    “Rusya pazarı 2014’ü yakalamak üzere”

    Antalya turizmdeki verilerin tahminlerinin üstünde geliştiğini dile getiren Çetin, “Rusya pazarı 2014’ü yakalamak üzere. Almanya’da haziran ayında düşüş durmuştu, bundan sonrasını Allah bilir, biz son günlerdeki sorunun büyümemesini ümit ediyoruz. Eğer böyle devam edersek 9 milyon turist rakamını aşacağız ancak mevcut fiyatlar nedeniyle turizm gelirinde büyük ihtimalle arzu ettiğimiz büyümeyi yakalayamayacağız” ifadelerini kullandı.

    “Ekonomi canlansa bile küçük esnaf için çözüm olmuyor”

    Antalya’da esnafın sorunlarının devam ettiğini kaydeden Çetin, yapısal reformların hız kazanmasını gerektiğini söyledi. Yapısal sorunların devam ettiğini belirten Çetin konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Türkiye’nin cari açık sorunu, kur riski sorunu, dış kaynak ihtiyacı fazla değişmedi, enflasyon ve işsizlik halen yüksek. İşsizlik bir önceki aya göre azaldı, fakat geçen yıla göre azalmadı, arttı. İç pazarda KGF destekli kredi canlılığında sona geliniyor. Ekonomi canlansa bile küçük esnaf için çözüm olmuyor. Yani, ekonomide kısa vadede risk az, fakat orta ve uzun vadede görünüm değişmiyor. Böyle bir dönemde yapısal reformların hız kazanmasını bekliyoruz, fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu hafta iç tüzük değişikliğini görüşüp sonra Ekim ayına kadar tatil kararı aldığını okuduk. Umarız ki, Ekim’den sonra vergi yasası gibi ekonomik reformlar ele alınabilir. Mevcut iç tüzüğe göre Meclisin yılda en fazla 3 ay tatil hakkı var, keşke bu süre de makul düzeye çekilse. Yapısal sorunların devam etmesine rağmen, ekonomide geçen yıla göre hızlı bir toparlanma olmuştur. Tabii ki, bu toparlanma kendiliğinden olmamıştır. Şu son 2 yılda, özellikle 2015 Haziran seçimlerinden bu yana yaşadığımız dönem, benzeri olmayan bir dönemdir. Geçen yıl Antalya ekonomisi 2001 krizinden daha kötü bir dönem yaşadı.”

    “Antalya için Ankara’yı mesken tuttuk”

    Ekonomideki durgunluğu, esnafların sıkıntısı için taleplerin tümünü değerlendirdiklerini hatırlatan Çetin, “Biz de bu talepleri dosya haline getirerek bir dönem Ankara’yı mesken tuttuk. Durgunluk bütün ekonomiye yayılınca taleplerimiz uygulamaya kondu; vergi, SGK primi yapılandırmaları ve SGK ertelemesi destekleri getirildi. İşsizlik artınca yıllardır istediğimiz, şahsen Sayın Ahmet Davutoğlu’ndan söz aldığım istihdam desteği de uygulanmaya başladı. Bunlar finansman sorununu çözmedi, birçok üyemiz ciddi kredi ve finansman sorunu yaşamaya başladı. Bunun üzerine TOBB ve Gümrük-Ticaret Bakanımızla toplantılar yaptık. Kredi desteği için çok ısrar ettik ve Nefes Kredisi böyle başladı. Daha çok üyemizin bu imkandan yararlanması için yeni fon kaynakları yaratmak üzere sayın bakanımızdan, ilgili müsteşar yardımcısına, genel müdüre kadar tüm yetkililerle biraraya geldik, farklı model önerilerinde bulunduk. Oda ve borsalarımızın katkısıyla, TOBB’un katkısıyla 27 bin işletme yıllık yüzde 9.9, aylık yüzde 0.82 faizle kredi kullandı. Oda olarak imkanlarımızı zorladık, TOBB’dan ek kaynak talep ettik ve aldık. Bunun sonucunda 37,4 milyon TL kredi kullanıldı ve nefes kredisinden en fazla faydalanan illerden birisi Antalya oldu. Nefes kredisi KOSGEB kredisine model oldu, Hükümete yol gösterdi, kredi talebinin ne kadar ciddi olduğu ancak bu fonlara ulaşılamadığı anlaşıldı. Böylece faizsiz KOSGEB kredisi 11 milyar lira planlandı, ama 6.5 milyar lira civarında kaldı. Süre 31 Temmuz’a uzatıldı”

    “TRT payının faturalardan çıkması yönündeki talebimiz sürüyor”

    Beyaz eşya ve mobilyada vergi indirimini geçen yıl konuştuklarını belirten Çetin, mobilya ve konuta getirilen KDV indirimi hakkında esnafların indirimi kalıcı olarak istediklerini belirtti. Bütün KDV sisteminin yeniden ele alınmasının artık zorunlu hale geldiğini söyleyen Çetin, TRT payının tüm elektrik faturalarından çıkarılması yönündeki taleplerin de sürdüğünü ifade etti.

    “Disipline ihtiyaç bulunmaktadır”

    Son olarak Kaleiçi için Valilik tarafından alınan kararları doğru bulduklarını belirten Çetin, “Kaleiçi için Sayın Valimiz yeni bir düzen çalışması başlatmıştır. Kaleiçi’nde, kent merkezinde, hatta bütün Antalya’da trafik, park etme, gürültü, tabela kirliliği gibi konularda daha fazla disipline ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmanın bu sorunları azaltmasını diliyorum. Kaleiçi evimizi de önümüzdeki ay bir sergiyle açıyoruz. Bahçedeki kafeyi bir Antalya markası işletecek. Böylece Kaleiçi yeni bir cazibe merkezine kavuşmuş olacak” dedi.

  • Patates üreticisinin soğuk tedirginliği

    Patatesin ikinci ürün hasadına başlayan İzmir’in Ödemiş ilçesindeki patates üreticileri, zirai don tehlikesine karşı tarım alanlarını naylon ve elyaf örtüyle kaplamaya başladı.

    Kış mevsimi ile birlikte, patateste ikinci ürün hasadı başladı. Hava sıcaklıklarının düşmesi ise Ödemiş ilçesindeki patates üreticilerini harekete geçirdi. Ürünlerinin soğuktan etkilenmesini istemeyen üreticiler, patateslerini zirai don tehlikesine karşı korumak için naylon örtü ile koruma altına aldı. Üreticilerin naylon veya elyaf kullanımı giderek yaygınlaşırken, dekar başına elyaf maliyetinin 200 liraya yakın olduğu ifade edildi.

    Ödemişli Ziraat Mühendisi Özkan Akgün, örtünün patates tarlalarını kışın başında don etkilerinden korumak adına etkili bir çözüm olduğunu ifade ederek, “Zirai örtü çalışması bölgemizde her geçen gün yaygınlaşıyor. Örtülerin üreticilere maliyeti dekar başına 180-200 lira civarında. Aralık ayındaki don tehlikesine karşı tarım alanları örtülüp hasat dönemine kadar kalıyor. Şu an patatesler biyolojik gelişimini tamamlamış durumda. Ancak hasat yeni başladığı için tarlalarda toprak altında bekleyen ürünün koruma altına anılması gerekiyor” dedi.

    Fiyatlar üretici açısından keyif vermedi

    Ülke genelinde patates üretiminin arttığını fakat Ödemiş’te bunun tersi bir durum söz konusu olduğunu belirten Akgün, Ödemiş’te yüz bin dekar civarında ekim yapılan patateste 30 bin dekara kadar düşüş görüldüğünü söyledi. Bahar aylarında yapılan üretimde fiyatların üretici açısından keyif vermediğini belirten Akgün, şu anki fiyatların 70-75 kuruş civarında seyrettiğini ve bu fiyatın üretici açısından iyi olduğunu söyledi. Ödemiş’teki üretim kapasitesinin bu yıl İzmir’in patates ihtiyacını bile karşılamayacağını ifade eden Akgün, iki yıl önce çok sert bir don olayının yaşandığını, üreticinin o yıldan bugüne ihtiyatlı davrandığını ve ürününü koruma altına aldığını dile getirdi.

  • Narenciye Üreticisinin “Rusya” Tedirginliği Artıyor

    Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası turizm sektörüne sağlanan destek ve kolaylıkların, bir an önce tarım sektörü için de uygulanması çağrısında bulundu.

    Narenciye üreticisinin, 24 Kasım 2015 tarihinde Türk hava sahasını ihlal eden Rusya’ya ait savaş uçağının düşürülmesi sonucu başlayan kriz nedeniyle zor günler geçirdiğini belirten Doğru, “Uçak krizinden sonra en büyük pazarımız olan Rusya, yılbaşından itibaren portakal ve mandalinada alımı durdurdu. Bunun etkisi geçen sene çok fazla hissedilmedi aslında. Alımın durdurulduğu açıklandıktan sonra narenciyede dal fiyatları bir miktar düştü. Dal fiyatlarının düşmesi çiftçiye olumsuz yansıdı ama asıl bu sene sezon başında Rusya kararında değişiklik yapmazsa, narenciye üreticisi çok daha zor durumda kalacak. Kriz aşılmazsa narenciye üreticisini kötü günler bekliyor. Bizler böyle düşünüyoruz ve bunun için de önlem alınmasını istiyoruz” dedi.

    “İHRACATA DESTEK ARTIRILMALI”

    Uçak krizinden etkilenen sektörlerin başında gelen turizm sektörü ile Rusya’da iş yapan işadamlarına haklı olarak bazı kolaylıklar getirildiğini ifade eden Mutlu Doğru, bu desteklerden tarım sektörünün de yararlandırılması için hükümete çağrı yaptı.

    Tarım sektöründe uçak krizinden en fazla narenciye ve domates üreticilerinin etkilendiğini vurgulayan Doğru, “Bu ihracatı bir senede başka ülkeye kaydırmanın imkanı yok. Yeni pazarların aranması uzun vadeli bir iş. Fakat bu sene için yeni pazarlara girilebilmesi açısından ihracatçıya desteğin mutlak suretle artırılması lazım” diye konuştu.

    Yıllardır “ihracat desteği” veya “ihracat primi” adı altında verilen desteğin ton başına 150 dolardan önce 125 dolara, daha sonra 100 ve 90 dolara, geçen yıl da 50 dolara gerilediğini belirten Doğru, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Şimdi bu desteği artırmanın ve bunu nakit olarak vermenin tam zamanı. Aksi takdirde narenciye ihracatı durma noktasına gelecek ve bu istihdamı da kötü etkileyecektir. Çiftçinin gelir kaybına sebep olacaktır. Başta Adana, Hatay, Mersin gibi narenciyenin yoğun olarak üretilip ihraç edildiği bölgelerin ekonomisini kötü etkileyecektir.”

    UZAK PAZARLAR İÇİN HAVA TAŞIMACILIĞI

    İhracatın, çiftçinin ürününe değer kattığını dile getiren Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, “Bugün Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere, Körfez ülkelerine ve Arap ülkelerine yaş sebze-meyve ihracatı yapan çok önemli ihracatçılarımız var. Bizim bir de şöyle farklı bir talebimiz var. Uzak ülkelere ihracat yapmak istiyoruz. Uzakdoğu’ya ihracat yapmak istiyoruz ama mesafe çok uzak olduğu için yaş sebze-meyveyi bu ülkelere ihraç etmekte sorunlar yaşıyoruz. Biliyorsunuz Sayın Başbakanımız, Ulaştırma Bakanlığı döneminde hava taşımacılığını da ön plana çıkarmış bir kişi. Biz uçak kargo ile ürünlerin uzak pazarlara ulaştırılmasını istiyoruz. Adana’da hasat edilmiş bir portakalın işlenerek 24 saat içerisinde Uzakdoğu’ya veya Avrupa’nın ücra köşelerini gönderilmesini istiyoruz. Bu da uçak kargo desteklerinin artırılmasıyla mümkün. Böylelikle hem pazarımız genişleyecek hem de ihracatımız artacaktır” dedi.

    “TEK SORUNUMUZ PAZARLAMA”

    Son derece verimli topraklara sahip Çukurova’nın, yaş meyve-sebze deposu haline gelebilecek potansiyeli bulunduğunun altını çizen Mutlu Doğru, “Yeter ki ihracatın önünü açalım, pazarın önünü açalım. Bizim tek sorunumuz pazarlamayla. Çok şükür çiftçilerimiz dünyayı takip ederek, çok kaliteli ürünler üretiyor. Pazarlama ile ilgili önümüz açılırsa, ihracata destek verilirse hem bu istihdamın artmasına sebep olacak hem de ekonomik olarak ülkeye geri dönüşü çok fazla olacak” ifadelerini kullandı.

    NARENCİYE İSTİHDAM KAYNAĞI

    Narenciye üretiminin, sağladığı istihdam açısından da önemli olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini belirten Doğru, şöyle devam etti:

    “Tarım sektöründe mevsimlik işçiler daha çok yaz aylarında yoğunlaşırlar, Nisan ile Eylül arasında. Narenciyede ise iş Eylül’de başlıyor, Nisan’a kadar devam ediyor. Yani işçinin iş bulamadığı dönemde narenciye iş imkanı sağlıyor. Bu çok önemli. Çünkü vasıfsız işçilere istihdam sağlıyoruz. Bugün Türkiye’de 2,5-3 milyon Suriyeli misafir ediyoruz. Adana’da da Hatay’da da çok fazla var. Narenciye bu insanlar için de bir istihdam kaynağıdır.”

    Başbakan’ın “Üretenin, yatırım yapanın, istihdam sağlayanın ayağına turkuaz halı sereceğiz” sözünü de anımsatan Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, şunları söyledi:

    “Biz Sayın Başbakan’ın bu sözlerinden çok memnun olduk. Bizim hükümetimizden tek istediğimiz var ihracatın önünün açılması. İhracat açıldığı zaman benim sebzemin, meyvemin değeri artıyor. Dal fiyatı artıyor, ihracata yönelik daha kaliteli ürünler üretebiliyorum.”

  • Karpuz Üreticisinde “İthalat” Tedirginliği

    İran’dan karpuz ithalatının devam etmesi, Türkiye’nin ilk erkenci karpuz hasadının yapıldığı Adana’da üreticileri tedirgin ediyor. Karpuz üreticileri, ürettikleri ürünün hak ettiği değeri görebilmesi için ithalatın bir an önce durdurulmasını istiyor.

    Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin en erken karpuz hasadının Adana’da yapıldığını ifade etti. Yılın ilk erkenci karpuz hasadına başlandığını kaydeden Doğan, tarlada kilosu 2 TL’den satılan sezonun ilk Adana karpuzunun, kentteki marketlerin tezgahlarında yerini aldığını belirtti. Doğan, karpuz üreticisinin verimli bir sezon geçirmesini umut ettiklerini dile getirerek, hasadın ‘bereketli’ geçmesi temennisinde bulundu.

    “ÜRETİCİ KAZANIRSA, TÜRKİYE KAZANIR”

    Karpuz üreticisinin en büyük sorunlarından birinin ithalat olduğunu vurgulayan Mehmet Akın Doğan, hasat döneminde İran’dan karpuz ithalatının durdurulmasını istedi. İran karpuzunun, Türkiye’deki hasat öncesi tezgahlarda yer aldığını ifade eden Doğan, “İran karpuzu, turfanda karpuza büyük darbe vuruyor. Biz karpuz üreticileri olarak, ürettiğimiz karpuzun değerinde satılması için İran’dan karpuz ithalatı yapılmasını istemiyoruz. Özellikle hasat döneminde ithalatın tamamen durdurulmasını bekliyoruz. Turfanda karpuz hasadının başladığı şu günlerde ithalat durdurulursa üretici kazanır. Üretici kazanırsa, Türkiye kazanır” dedi.

    Yaz aylarında bolca tüketilen karpuzun en lezzetlisinin Adana’da yetiştirildiğini vurgulayan Doğan, İran karpuzunun hem lezzeti hem de meyve kalitesinin Adana karpuzunun yerini tutamayacağını söyledi. Doğan, “Adana’da üretilen karpuzun aroması ve lezzeti, İran karpuzunun çok çok üstündedir” dedi.

    ADANA KARPUZUNU AYIRT ETMENİN PÜF NOKTALARI

    Adana karpuzunun, kokusu, lezzeti ve rengiyle ünlü olduğunu belirten Doğan, hasat başladıktan sonra da İran karpuzunu, Adana karpuzu diye satanların olduğunu ifade ederek, tüketicilere uyarılarda bulundu. Adana karpuzunun nasıl anlaşılacağına ilişkin bilgiler veren Doğan, “Adana karpuzunun kabuk rengi koyu yeşil, meyve eti kırmızı, yeni koparıldığı için sapı yeşil ve yenildiğinde ise şeker oranının yüksek olduğu anlaşılır. İran karpuzunun kabuk rengi açık yeşil, meyve eti soluk kırmızı ya da pembe, tadında ise şeker oranı düşüktür. Ayrıca, günler öncesinden koparıldığı için sapı kuru ve soluk olur” dedi.

    Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, hasadın yeni başladığı bu günlerde gerek İran karpuzunu Adana karpuzundan ayırt etmek gerekse ham karpuz almamak için mutlaka ‘kesmece’ alınması tavsiyesinde bulundu.