Etiket: Tedirgin

  • Köylüleri tedirgin eden yangınlar

    Ordu’nun Ünye ilçesinde birer gün arayla çıkan yangınlarda bir ev, samanlık ve ahır kül oldu.

    Edinilen bilgiye göre, Ünye ilçesine bağlı Tekkiraz Mahallesi Yeşilada mevkisinde geçen hafta perşembe günü başlayan ve devamında birer gün arayla Murat Azaklı’ya ait ev, Recai Sönmez’e ait samanlık ve Hamza Azaklı’ya ait ahırın yanarak küle döndüğü olayda yalnızca maddi hasar meydana gelse de, yangına sebep olan kişi ya da kişilerin henüz bulunamaması köylüyü tedirgin ediyor.

    “Komşu çekememezliği”

    Yangında zarar gören yer sahiplerinin kimseyle husumetinin olmadığını belirten Yeşilada Mahalle Muhtarı Sezai Azaklı, yaşanan olayı “komşu çekememezliği” olarak nitelendiriyor. Sezai Azaklı açıklamasında, “Perşembe günü akşamdan birer gün arayla yangınlar oldu. Yangında bir ev, bir samanlık ve bir de ahır kül oldu. İkisi Ünye’de, biri ise İstanbul’da oturuyor. Hiç kimseyle düşmanlık ve husumetleri yok. Köyü cinler basmadığına göre, komşu çekememezliği başka bir şey yok” dedi.

    “Kimin neden yaktığını bilmiyoruz”

    Ev yangınını olay anında jandarma ve itfaiye ekiplerine haber veren Osman Azaklı ise kimin neden böyle bir yangını çıkarttığını bilmediklerini söyleyerek, “Saat 21.30 civarında ben yatmıştım. Yine o saatlerde köpekler havlamaya başladı. Lamba ile sağa sola baktım hiçbir şey göremedim ve eve dönüp tekrar yattım. Saat 22.30 gibi dışarıda bir ışıma oldu. Eşim dışarıda bir şeyler olduğunu söyledi. Kalktık ve baktık, ev tutuşmuştu. Eşim jandarma ve itfaiye ekiplerini aradı. Burası bizim köyümüz, kimin neden yaktığını bilmiyoruz. Kimsenin kimseden kuşkusu yok” diye konuştu.

    Jandarma ekipleri, bölgedeki yangınlarla ilgili geniş çaplı araştırmalarını sürdürüyor.

  • Antalya’da esnafı tedirgin eden meczup

    Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde sabah iş yerini açan 4 esnaf şok bir görüntüyle karşılaştı. İş yerlerinin önüne astıkları bayrakları yanmış halde bulan esnaflar durumu İlçe Emniyet Müdürlüğüne bildirdi.

    Olayla ilgili araştırma yapan Emniyet Müdürlüğü personeli güvenlik kameralarının incelenmesi sonrası bayrakları akli dengesi yerinde olmayan Zafer Güneş adlı kişinin yaptığını tespit etti. Sabah iş yerini açınca bayrağının yakıldığını gören esnaflardan Ömer Yılmaz, yakılan bayrağının yerine yenisini astı. Bu ülkede kimsenin Türk bayrağını indirmeye gücünün yetmeyeceğini belirten Yılmaz, “Olayı yapan kişinin akli dengesinin yerinde olmadığını öğrenince derin bir nefes aldık. Bayrağımızı daha büyüğü ile değiştirdik” dedi.

    Olayla ilgili açıklama yapan Gazipaşa Kaymakamı Nurullah Kaya ise olayın haber alınır alınmaz gerekli incelemenin yapıldığını belirterek, “Yapılan inceleme sonrası olayın failinin akli dengesi yerinde olmayan bir şahsın olduğu belirlendi. Olayın başından beri bir panik havası bizde oluşmadı. Vatandaşlarımıza gösterdikleri duyarlılıktan dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • (Özel Haber) Avrupa ile yaşanan gerginlik üreticileri tedirgin etti

    Bir yandan don tehlikesiyle sıkıntılı günler geçiren Manisalı üzüm üreticileri, bir yandan da ürünün yüzde 85’ini ihraç ettiği Avrupa ülkeleriyle yaşanan gerginlikler nedeniyle tedirgin. Geçtiğimiz yıl Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası büyük kayıp yaşayan üreticiler, aynı sıkıntıları bu sene Avrupa ülkeleriyle yaşamak istemiyor.

    Manisa’da yaklaşık 50 bin ailenin geçim kaynağı olan üzümde hareketlilik başladı. Üzüm bağlarında asmalar göz vermeye başlarken, üretici hem don tedirginliği hem de Avrupa ülkeleriyle yaşanan gerginliğin tedirginliğini yaşıyor. Üzümün her yönüyle ekonomiye büyük katkısı olduğunu belirten Manisa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Demran, asma yapraklarının bile önemli bir ticari getirisi olduğunu kaydetti. Sofralık üzümde özellikle Alaşehir ve Sarıgöl bölgesinin önemli olduğuna dikkat çeken Demran, üzümde Manisa’nın en ağırlıklı tasarruf ürününün ise kuru üzüm olduğunun altını çizdi.

    “En büyük tedirginliğimiz”

    Üzümde beklentilerinin özellikle dış pazar konusunda olduğunu anlatan Demran, “Geçtiğimiz yıl Rusya ile yaşanan uçak düşürme olayı sonrası Rusya, bazı tarım ürünlerinin ithalatını Türkiye’den yasakladı ve maalesef hala sofralık üzüm yasağı bu yasaklı ürünler arasında devam ediyor. Bizim sofralık üzüm ihracatımızın büyük bir kısmı, yüzde 60-65’lere varan bir kısmı Rusya Federasyonu’naydı. Geçen yıl sofralık üzüm ihracatında ciddi anlamda kayıplar yaşadık ve üretici ürününü kuru üzüm olarak değerlendirdi. Kuru üzümde bu sefer fiyatlar düştü. Şimdi de Avrupa Birliği ülkeleriyle yaşanan bir takım gerginlikler, açıkçası üreticiyi de, üzümcüyü de ciddi anlamda tedirgin ediyor. Bizim ürettiğimiz kuru üzümün yüzde 80-85’ini İngiltere, Almanya, Hollanda, Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkeleri tüketiyor. Bizim iç tüketimimiz toplam üretimimizin yüzde 10’u bile değil. Ciddi bir ihraç ürünü ve bu dış politikada yaşanan gerginlikler açıkçası özellikle tamamen ihracata bağlı olduğu için üzüm sektörünü tedirgin ediyor. Üzüm, domates, biber gibi değil. Bunu dışarıya satamadığımız zaman çok ciddi sorunlara neden olacak. 50 bine yakın üretici ailesi, buradan bölge genelinde ekmek yiyor. En büyük tedirginliğimiz bu. Şuanda bu ülkelerle üzümün ticaretinde bir sorun yaşanmamasını temenni ediyoruz. İhraç ürünü olmasına rağmen kalıntı çok önemli, kalıntı çok hassas ama birçok konuyu Manisa çiftçisi, Manisa’daki ziraat mühendisleriyle birlikte bunu aştı. Ziraat mühendislerinin verdiği reçetelerle, üreticilerin uygulamalarıyla Avrupa standartlarında ürün üretimini sağladı. Bu durum sevindirici. Bunun politik gelişmelere kurban edilmemesi lazım. Bu bir ekmek kapısı, geçim kapısı. Bunlara riayet edileceğini ümit ediyoruz” dedi.

    “Üzümü saklamanın en iyi yolu alkol”

    Üzüm sektörünün eksikliklerinden de bahseden Demran, “Türkiye’de üzüm sektörüyle ilgili şu eksiklik var. En büyük eksiklik bence, üzüm sofralık ve kurutmalık olarak değerlendiriliyor. Ayrıca üzümde suma, yani alkol olarak değerlendiriliyor. Alaşehir’de de fabrikası var. Alkol üzümü en kolay saklama yöntemidir. Sofralık üzümü en fazla 6 ay saklayabilirisiniz, kuru üzümü iki yıl saklayabilirsiniz ama üzümü alkol haline getirdiğimizde, suma haline getirdiğimizde süresiz olarak saklayabilirsiniz. Bunu isterseniz içki sanayinde, isterseniz yakıt olarak kullanabilirsiniz, dilerseniz tıp alanında kullanabilirsiniz. Alkolün kullanıldığı onlarca alan var. Manisa’nın ve üzüm sektörünün en büyük eksikliği bence bu konuda yatırımların olmaması, az olması. Rekoltenin yüksek olduğu yıllarda sistemi regüle edecek üretici birliğinin sahip olduğu suma fabrikasına ihtiyaç var. Alaşehir’de TARİŞ-Koç ortaklığıyla açılan suma fabrikası 12 yıldır kaderine terk edildi. Bu bir milli servettir. Çok büyük kapasiteli bir yatırım ve bu yatırımın biran önce açılması ve rekoltenin iyi olduğu yıllarda regülatör görevi görmesi, üzümün alkol haline getirilerek yok yıllarda yine para kazandırması bence hedeflenmelidir ve gerçekleştirilmelidir. En büyük eksikliğimiz bu” ifadelerini kullandı.

    “Kooperatifleşmeliyiz”

    Sadece üzümün değil bütün tarımın en büyük sorununun ise ‘üretici birlikleri ve kooperatiflerinin olmayışı, yetersiz oluşu veya aktif olmaması’ olarak değerlendiren Demran şunları söyledi:

    “Eğer tarlada domates 20 kuruştan pazarda 2,5-3 liraya çıkıyorsa bunun en büyük nedeni üretici birliklerinin ve kooperatiflerin olmayışıdır, tüketicinin de örgütsüz oluşudur. Eğer bununla mücadele edilirse üretici daha fazla kazanacak, tüketici daha ucuza, daha güvenilir, izlenebilirliği sağlanmış gıdayı tüketecek. Bunun da tek yolu var kooperatifleşme. Kooperatifleşme olmadıkça tarım şirketleşmeye kanalize oluyor ve şirketlerin ürettiklerine mahkum kalıyoruz. Bunları birçok konuda yaşıyoruz. Bütün dünya yaşıyor. Biz biran önce tarımda kooperatifleşmenin önünü açacak, üreticinin ürettiği ürünün karşılığını rahatlıkla alabileceği ve tüketicinin de ucuza, şuanda satın aldığının üçte biri fiyatlara, yarı fiyatlara ürün tüketebileceğini biliyoruz ve bunu ümit ediyoruz. Tarım Bakanlığından ve siyasilerden en büyük beklentimiz artık üretimin kader olmaktan çıkarılıp, tüketicinin de üç beş tane kabzımalın inisiyatifinden, insafından kurtarılması.”

  • Şanlıurfa’da kuş ölümleri halkı tedirgin ediyor

    Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde son bir ay içinde binlerce kuş bilinmeyen nedenlerle öldü. Bölgede inceleme yapan ekipler gerekli numuneleri alırken, ölen kuşlar ise kepçelerle kazılan çukurlara gömülüyor.

    Edinilen bilgiye göre, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı bazı merkez ve kırsal mahallelerde binlerce kuş, bilinmeyen bir nedenle ölüyor. Yaşanan kuş ölümleri vatandaşları tedirgin ederken İlçe Tarım Müdürlüğü görevlileri ise ölen kuşlardan numune alarak Adana Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsüne gönderdi.

    Pikaplarla taşındı

    Ölen kuşlar Suruç Belediyesi görevlileri tarafından toplanarak kepçeyle kazılan çukurlara gömülüyor. Pikaplarla boş bir alana getirilen kuşlar, kepçe ile kazılan çukura konuluyor. Üzerine kireç dökülen kuşlar daha sonra ise toprakla kapatılıyor. Kuş ölümlerinin ilçe genelindeki bir çok mahallede yaşanırken, özellikle eski Yatılı Bölge Okulu, Üçpınar ve Aligör mahallelerinde ve çevresinde daha fazla kuş ölümü olduğu öğrenildi.

    Son bir aydır kuş ölümlerinin yaşandığını ve bunun kendilerini tedirgin ettiğini söyleyen Ferhat Doğan, “Son bir ayda durum böyle. Kuş ölümleri günden güne artıyor. Özellikle ağacı bol olan mahallelerde her ağacın altında 2 ya da 3 ölü kuş bulunuyor. Yetkililer buna bir çözüm bulsunlar” şeklinde konuştu.

    İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Mehmet Murat Yahlizade de kuş ölümleri nedeniyle bölgede incelemede bulunurken, ölümlerin neden kaynaklandığını tespit etmek için gerekli numunelerin alındığını belirtti.

  • Kamu Başdenetçisi Malkoç: “Özellikle son gelişen olaylar göçmenler açısından tedirgin edicidir”

    Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç, “Özellikle son gelişen olaylar hak ve hürriyetler, insan hakları, göçmenler açısından tedirgin edicidir” dedi.

    Malkoç, Alman Büyükelçisi Martin Erdmann’i makamında ağırladı. Büyükelçi Erdmann, Kamu Başdenetçisi Malkoç’a ziyarette bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti. Kamu Başdenetçiliği ile Almanya Büyükelçiliğinin komşu olduğunun altını çizen Erdmann, ”Komşuyu bugün ziyaret etmekten mutluluk duyuyorum. Demokrasilerde ve hukuk devletlerinde kamu denetçiliği çok önemli bir yere ve göreve sahiptir. Süreçler içerisinde yürüyen davalarda yer alarak o davaların daha çabuk, hızlı, kısa sürede sonuçlanmasını sağlayabilir. Aralık ayında atanmıştı göreve, çalışmalarında görevlerinde başarılar diliyorum” dedi.

    Malkoç, Türk-Alman dostluğunun altını çizerek, “Ombudsmanlık önemli bir kurumdur. Verdiği tavsiye kararları ile yol göstermekte, idarenin ufkunu açmaktadır. Diğer konularda ise insan hakları, hakkaniyet, adalettir. Bu konularda da biz idari denetimi yapmaktayız. Görev alanımıza giren diğer bir konuda mülteciler ve göç konusudur. Bunlarla ilgili olan haklardır. Bu konularda da titiz çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türk-Alman dostluğu tarihi tecrübelere dayanan bir dostluktur. Özellikle son gelişen olaylar hak ve hürriyetler, insan hakları ve göçmenler açısından tedirgin edicidir. Avrupa’da seçimler münasebetiyle popülizmin yaygınlaşması, yabancı karşıtlığının artması, siyasette aşırı akımların güç bulması ve İslam karşıtlığının güçlenmesi bunlar önemli konular ve bizim denetim alanımıza giren konular. Bu konularda da kendisi ile karşılıklı görüş alışverişinde bulunacağız” şeklinde konuştu.