Etiket: Tavır

  • Kremlin, Trump’a Twitter’dan tavır koydu

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tüm resmi çalışmalarını duyuran Kremlin’in resmi Twitter hesabından ABD Başkanı Donald Trump değil eski başkan Barack Obama takip ediliyor.

    Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile tarihten beri siyasi anlaşmazlık yaşayan Rusya, Donald Trump döneminde ABD ile daha fazla ters düşmeye başladı. Barack Obama döneminde gergin olan ABD – Rusya ilişkileri, Trump döneminde neredeyse zirve yaptı. Amerika’da gerçekleşen seçimlere müdahale ettiği iddia edilen Rusya’nın Trump döneminde ilişkilerini arttıracağı düşünülüyordu. Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte Amerikan yönetimi, Rusya ile ilişkileri geliştirmek yerine daha sert politika izledi.

    Rusya her zaman karşılık veriyor

    Rusya ise ABD’nin tüm saldırılarına her zaman aynı derecede karşılık vermeyi sürdürüyor. Rusya başkanlık sarayı olan Kremlin’in resmi Twitter hesabından ABD’ye mesaj niteliğinde bir durum gözleniyor. Putin’in tüm çalışmalarının duyurulduğu Kremlin’in Twitter hesabından Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanlık ofisi olan ‘Beyaz Saray’ın resmi hesabı takip ediliyor. Ancak Kremlin’in hesabından Trump yerine ABD’nin eski başkanı Barack Obama’nın hesabı takip ediliyor. Trump ile gerilimin arttığı dönemde Kremlin’in Trump yerine Obama’yı takip etmesi Rusya’nın Trump’a tavır koyduğu yorumlarına neden oldu.

  • Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Şiddetin karşısında susmak, mümine yakışan bir tavır değildir”

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Dini Referanslar Bağlamında Aile İçi Şiddete Çözüm Odaklı Bakış” başlıklı panelde, “Şiddetin karşısında susmak, mümine yakışan bir tavır değildir” dedi.

    Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Ankara’da Neşat Ertaş Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen panelde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “İnsanın içinde doğup büyüdüğü, ilk eğitimi aldığı, karakterinin şekillendiği aile içindeki manevi bağlar ne kadar kuvvetliyse, toplum da o denli güçlü ve sağlıklı olmaktadır. Şayet bu bağlar zedelenirse aile kendi içinde çözüldüğü gibi, toplum da zayıflar ve toplumda huzur diye bir şey kalmaz” dedi.

    Aile içi şiddetin toplum açısından oluşturduğu tehlikeye dikkat çeken Erbaş, şiddetin aile bağlarını zayıflatarak toplumu huzursuzluğa sevk eden, toplumun birliğini ve dirliğini tehdit eden en ciddi tehlikelerden birisi olduğunu söyledi. Kadın ve erkeğin hak ve sorumluluk açısından eşit olduğuna işaret eden Erbaş, “Dinimiz, hak ve sorumluluk konusunda hiçbir şekilde cinsiyet farkı gözetmemiştir. Bu doğrultuda İslam, özgür bir birey olarak tanıdığı kadına büyük değer atfedip, ona yönelik ayrımcılık gibi haksız uygulamaları yasaklamıştır” diye konuştu.

    Can taşıyan her varlığa karşı merhametle davranılması gerektiğini vurgulayan Erbaş, panelde yaptığı konuşmada şu hususların altını çizdi:

    “Sorumluluk ve değerlerin ihmal edildiği günümüzde sabır, anlayış ve akl-ı selim ile çözülebilecek sorunlar ve krizler yönetilememekte ve neticede hepimizin yüksek sesle şikâyetçi olduğu şiddet gerçeğiyle karşı karşıya kalmaktayız. Bu noktada onurlu yaşamı idealize eden bir dinin mensupları olarak bizlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Buna göre, can taşıyan her varlığa karşı merhameti merkeze alarak hareket edip, öfkemizin aklımızı, vicdanımızı, merhametimizi esir almasına asla fırsat vermeyeceğiz. Fıtrata uygun tavır, tutum ve davranışlar ile akıl ve sağduyuyu hayatına hâkim kılan, kendisi ve çevresiyle barışık dengeli bir insan modelini tahkim etmeliyiz. Bu çerçevede, cinsiyet ayrımına dayalı yaklaşımlarla hareket ederek kadınlarımızı değersizleştirmenin, aşağılamanın ve onlara şiddeti reva görmenin dinî bir yönü, dayanağı ve mazereti asla olamaz. Zira şiddetin beslendiği hiçbir referans; insani,İslami ve ahlaki olamaz. Rabbimizin en güzel örnek olarak bize tanıttığı Hz. Peygamberin yaşantısına baktığımızda kadına şiddete dair ondan sadır olan en ufak bir söz, tutum ve davranış numunesi görmek mümkün değildir. Nitekim rahmet peygamberi olan Efendimiz bu hususta, ‘Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım’ buyurmaktadır. Fakat ona ümmet olmakla iftihar eden Müslümanlar olarak kendimizi, İslam’ın rahmet ve esenlik dünyası ve Efendimizin nezaket ve zarafet ahlakı açısından gözden geçirmemizin gerektiği aşikârdır. Karşısındakine zarar vermeyi ve zarara başka bir zararla mukabelede bulunmayı men eden Allah Resulü’nün âlemlere rahmet olarak gönderilişi, bugün daha da anlam kazanmaktadır. Şu halde bizler toplumumuzda ve dünyada kadına şiddeti reva gören her türlü anlayış, inanış, gelenek ve törenin karşısında yer almalı, şiddetle mücadelede Hz. Peygamberin merhamet yüklü mesajlarını kendimize şiar edinmeliyiz.”

    “Şiddetin karşısında susmak, mümine yakışan bir tavır değildir”

    “Kadın onurunun hiçe sayılarak aile değerlerinin tahrip edildiğine gerek bizzat, gerekse sosyal medya ve kitle iletişim araçları vasıtasıyla şahit olmaktayız” diyen Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Hemen hemen her gün tanık olduğumuz ve ne yazık ki artık kanıksamaya başladığımız bu kötü görüntüler, vicdanı diri olan herkesi derinden yaralamakta ve toplumsal hassasiyet ve farkındalığımızın da zayıfladığını göstermektedir. Nihayetinde yıkım, acı, gözyaşı ve nedametle neticelenen şiddetin vicdan ve insaftan yoksun fotoğrafı karşısında susmak, mümine yakışan bir tavır değildir. Dolayısıyla insan onurunu zedeleyen, yaşama, inanç, düşünce ve tercihte bulunma hakkını gasp eden, insanlığa tahakküm edici bir düşünceyi dayatmaya çalışan her türlü oluşum, yaklaşım ve anlayışla hep birlikte mücadele etmek, her şeyden önce insanî ve İslami bir ödevdir.

    “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez”

    “Şiddetin her türlüsünün önlenmesi noktasında aile hayatımızda ve toplumsal yaşantımızda üzerimize düşen görev ve sorumluluklar bulunmaktadır” diyen Erbaş, “Nitekim huzur ve güvene dayalı bir toplum inşası, birtakım güvenlik tedbirlerine başvurmaktan ziyade, şiddetin gündelik hayatımızdan tamamen çıkması gerektiğine dair ahlaki temellere dayalı bir iç disiplin kazanımı oluşturmakla mümkün olacaktır. Bu meyanda, şiddetin mükerrem bir varlık olan insandan sadır olmaması gerektiği, öfke ve nefretin aile ve toplum hayatımızda çok ciddi tahribatlara yol açtığı, genç kuşaklarımıza henüz çocukluk dönemlerinden itibaren bir değer olarak kazandırılmalıdır. Bir insanı yaşatmanın bütün insanlığı hayatta tutmaya, bir cana kıymanın ise bütün insanlığın canına kastetmeye eşdeğer olduğunu belirten ilahi hitap gereği; yeryüzünde akan kanın, ağlayan çocukların, çaresiz bırakılan kadınların vebalini; şiddetten beslenen, güç ve imkânını insanlığı tüketmek için kullananlar üstlenecektir. Güçlünün güçsüze haksız muamelede bulunup zulmettiği bu tablo, insanlığın topyekûn yara aldığını göstermektedir. Sebebi ve mazereti ne olursa olsun, yeryüzündeki mazlum ve mağdurlara uygulanan zulümle kimse âbâd olamayacaktır.Hiçbir gelenek, örf ve inanış şiddetin mazereti olamaz” diye konuştu.

    Erbaş’ın konuşmasının ardından panelin oturum başkanlığını yapan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, panelin sadece aile içinde değil çevremizde insanların canını yakan ne kadar şiddet davranışı varsa onları durdurmak için neler yapılabileceğine dair düşünme fırsatı oluşturacağını söyledi. Başkanlık Müşaviri Prof. Dr. Mustafa Karataş ve Psikiyatr Dr. Mustafa Merter’in konuşmacı olarak katıldığı panele Ankara İl Müftüsü Mehmet Sönmezoğlu, çok sayıda din görevlisi ve vatandaş katıldı.

  • Bölgesel sorunlara Türkiye ve ABD’den ortak tavır

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmede bölgesel işbirliğinin artırılması ve terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapıldı.

    Görüşmenin akabinde Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, görüşmede bölgesel meselelerin çözümü için iş birliğinin geliştirilmesi ve tüm terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi hususlarında mutabık kalındığı bildirildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta bir araya geldiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Görüşmede, bölgesel meselelerin çözümü için iş birliğinin geliştirilmesi ve tüm terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi hususlarında mutabık kalınmıştır.”

    İki liderin 25 Eylül 2017 tarihinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin gerçekleştirmeyi planladığı referanduma karşı oldukları ifade edilen açıklamada, bu tür bir adımın ciddi sonuçları olacağı vurgulandı.

    Görüşmenin basına açık bölümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump görüşmeleri öncesi basın mensuplarına kısa birer açıklama yaptı.

    ABD Başkanı Trump: “İlişkilerimiz anlamında en iyi noktadayız”

    ABD Başkanı Trump açıklamasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyanın çok zorlu bir bölgesinde çalıştığını belirterek, “Çok iyi işler çıkarıyor. Aynı zamanda ABD ile tabii ki ülke olarak çok iyi ilişkileri var. Geçmişe baktığımızda ilişkilerimiz anlamında en iyi noktadayız. Sayın Cumhurbaşkanı, burada olmanız bizim için bir büyük mutluluk” ifadelerini kullandı.

    “Amerika-Türkiye ilişkileri ve bölgesel gelişmeleri ele alacağız”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şunları söyledi: “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle bulunduğumuz Amerika’da değerli dostum Donald Trump ile bugün bu heyetler arası ve ikili görüşmeyi gerçekleştirmek suretiyle, inanıyorum ki gerek Amerika-Türkiye ilişkileri, gerekse bölgesel gelişmeler ve dünyadaki diğer konuları ele alma fırsatını bulacağız. Ben de bu fırsatı yakaladığımız için kendilerine özellikle çok çok teşekkür ediyorum.”

  • Kılıçdaroğlu, “Terör kimden gelirse gelsin, hepimizin namuslu şekilde tavır alması lazım”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “ Her gün yeni şehitler geliyor. Şehit haberleri geliyor. Terörsüz bir Türkiye hepimizin ortak arzusudur. Terör kimden gelirse gelsin FETÖ’den mi geliyor, PKK’dan mı geliyor, DHKP-C’den mi geliyor, kimden gelirse gelsin, teröre karşı hepimizin namuslu şekilde tavır alması lazım. Teröre karşı hepimizin ödünsüz bir şekilde tavır alması lazım. Teröre karşı ortak mücadele etmemiz lazım” diye konuştu.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Güvenpark’tan başlattığı adalet yürüyüşünün 14. Gününde Düzce’de basın toplantısı düzenledi. Sabah saatlerinde basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, teröre dikkat çekti.

    Adalet yürüyüşüne toplumun değişik kesimlerinden sempati ile bakanların da olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, “Adalet için toplumun vicdanı için yürüyoruz. Bu yürüyüşe gerçekten de toplumun çok değişik kesimlerinden sempati ile bakanlar var. Özellikle anayasa referandum sırasında evet oyu kullanan pek çok vatandaşımız da gerek şifahi olarak, gerek telefonlarla bize sempati ile baktıklarını, bu yürüyüşümüze destek verdiklerini ifade ediyorlar. Biz de onlara yürekten teşekkür ediyoruz. Bizi derinden üzen olaylar da var Türkiye’de. Her gün yeni şehitler geliyor. Şehit haberleri geliyor. Terörsüz bir Türkiye hepimizin ortak arzusudur. Terör kimden gelirse gelsin FETÖ’den mi geliyor, PKK’dan mı geliyor, DHKP-C’den mi geliyor, kimden gelirse gelsin, teröre karşı hepimizin namuslu şekilde tavır alması lazım. Teröre karşı hepimizin ödünsüz bir şekilde tavır alması lazım. Teröre karşı ortak mücadele etmemiz lazım” dedi.

    “Rabia işareti yapıp protesto edenleri alkışladık”

    Yürüyüş sırasında Rabia işareti yapıp kendilerini protesto edenlere de teşekkür eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Ben her zaman şunu söyledim. Her ortamda da söyledim. Hükumet yetkililerine, arkadaşlar siz terörü bitirmek için ne istiyorsunuz? Her istediklerini aldılar. Ama bitmiyor. Son referandum geldi. Referandumda da ‘evet oyu verin terör bitecek’ yeri göğü afişlerle donattılar. Şimdi terör bitsin diye evet oyu veren vatandaşlarımın vicdanına sesleniyorum. Artık kandırılıyorsunuz. Bunu düşünün. Bunların terörü falan önleyecekleri, bitirecekleri yok. Biz kendi ülkemizde terörün olmadığı adaletin egemen olduğu bir ülkeyi oluşturmak inşa etmek istiyoruz. O nedenle buraya bu yürüyüşe bir siyasal parti kimliği vermekten öte adalet isteyen 80 milyon adına yürüyoruz. Ve bize destek verenler var. Dolayısıyla bugün Düzce’den ayrılıyoruz. Tüm Düzceli arkadaşlarıma vatandaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Bize sempati ile bakan, bize el sallayan, hatta arada bir Rabia işareti yapıp bizi protesto eden yada Rabia işareti yapıp bizi protesto ettiğini düşünen bütün Düzceli kardeşlerime yürekten teşekkür ediyorum. Ben ne kadar adalet istiyorsam, eşitliğin mantığında o da vardır. Benim siyasal düşüncelerimin karşısında olan ve benim gibi düşünmeyen vatandaşın da adalet isteme düşüncesini özgürce açıklama imkanı var. O nedenle onlar bizi protesto ederken veya kötü sözler söylerken biz sadece ellerimizi yukarıya kaldırdık ve onları alkışladık. Alkışladığımız için de çok memnunuz. Çok huzurluyuz. Düzceli kardeşlerime yürekten teşekkür ediyorum. Olumsuz bir olay oldu. O nedenle çok sayıda Düzceli geldiler özür dilediler. Biz o olayı asla Düzce’liler ile bir tutmadık. Onların suyunu içtik, ekmeğini yedik. Düzce’de ben 15 Temmuz şehidimizin ailesini ziyaret ettik. Yine bir ailede oturup akşam yemeği yedik. Onların sofralarına oturduk. Onların misafirperverliğini de gayet iyi bilen birisiyim. Düzce’ye yeni gelmiyorum. Daha önce de sıradan vatandaş olarak da politikacı olarak da birkaç kez gelmiştim. Şimdi yolumuz Sakarya, dolayısıyla ondan sonra Kocaeli ve İstanbul.”

    Kılıçdaroğlu, basın toplantısının ardından 14. Günde adalet yürüyüşüne kaldığı yerden devam etti.

  • ABD’den Kosova Ordusu konusunda net tavır

    Kosova ziyaretini gerçekleştirmekte olan ABD’li Senatör John McCain, Kosova Ordusunun kurulması ile ilgili ABD’nin tavrını açıkladı.

    Kosova Meclisi milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmada senatör McCain, Kosova Güvenlik Kuvvetlerinin (FSK) , Kosova Silahlı Kuvvetlerine (FAK) dönüşmesinin anayasa değişikliği yapılarak mümkün olabileceğini vurguladı.

    Anayasa değişikliği ile ordunun kurulması kararının, ülke için egemen bir karar olabileceğini kaydeden McCain,”FSK’nin orduya dönüşmesi , anayasada değişiklik yapılarak gerçekleşmeli. Bu karar, yalnızca Kosova halkının alabileceği egemen karar olur ” dedi. Ordunun kurulması sürecinin aşamalı ve geniş kapsamlı olması tavsiyesinde bulunan ABD’li senatör John McCain, sürece Kosovalı Sırpların da katılımının sağlanması gerektiği görüşünü savundu.

    Senatör McCain, bu dönüşümün Kosova’nın gelişmesine ve askeri yardım almasına katkı sağlayacağını belirtti.

    McCain, Priştine’deki temasları çerçevesinde Kosova Meclis Başkanı Kadri Veseli ile de bir araya geldi.

    Görüşmenin ana gündem maddesini, Balkanlar ile Kosova’daki gelişmeler oluşturdu. ABD’li senatör ülkesinin Kosova’ya desteğinin devam edeceğini açıkladı. Senatör McCain, Sırbistan ile diyalogun devam etmesini de talep etti.