Etiket: tasarruf

  • Isı geri kazanım sistemleri yüzde 80 tasarruf ettiriyor

    Biytaş Şirketler Grubu, yenilenebilir enerji uygulamaları ile yakıt masraflarını düşürürken, çevrenin korunmasına da katkıda bulunuyor.

    Bursa’nın kaplıca merkezi Oylat’ta termal suların yeniden değerlendirilmesi ile bölgedeki tesisleri ısıtmasını sağlayan ’yeşil enerji sistemi’ni uygulayan Biytaş, Bursa Çimento Fabrikası’na da proses soğutma suyu ile tesisin ısıtma ve sıcak su ihtiyaçlarını karşılayan sistem kurdu. Biytaş Şirketler Grubu Başkanı Suat Gülçimen, bütün dünyada enerjinin daha çok kullanılmaya başladığını ve buna bağlı olarak sürekli artan ihtiyacı karşılamak için enerjinin geri kazanımının daha önemli hale geldiğini söyledi.

    Biytaş’ın 30 yılı aşkın süredir ısıtma, soğutma, havalandırma sistemleri ile havuz ve sauna imalat-montajı yaptığını vurgulayan Gülçimen, “Bu süre içinde sektörümüzde yeniliklerin öncüsü olduk. Günümüz dünyasında enerjinin elde edilmesi kadar korunması ve tekrar değerlendirilmesi de önemli. Biytaş olarak bu konuda uzman bir ekip oluşturduk ve uygulamalara başladık” dedi.

    Kaplıca merkezi Oylat’ta, havuz ve hamamlarda kullanılan termal suları ısı pompası ile ideal sıcaklığa getiren bir sistem yaptıklarını söyleyen Suat Gülçimen, “Yeşil enerji adını verdiğimiz bu proje ile bölgedeki tesislerin ısınma ihtiyacını karşılıyoruz. Türkiye’de ilk kez uygulanan sistem ile bölgede kömür kullanımı sona erdi. İşletme maliyeti de çok ucuz olan yeşil enerji tesisi sayesinde, hava kirliliği bitti. Şifa kaynağı termal sular, tesislerin ısıtmasında da değerlendirilmiş oldu” dedi.

    Suat Gülçimen, Bursa Çimento Fabrikası’nda da benzer bir proje uyguladıklarını söyledi. Gülçimen, mevcut sitemde tesisin üretim sırasında ısınan prosesinin araçlardaki radyatörün motoru soğutma mantığı ile su kullanılarak soğutulduğunu belirterek, Biytaş teknik ekibinin soğutma için kullanılan bu suyu değerlendiren bir sistem planladığını anlattı. Gülçimen, “65 derece civarındaki soğutma suyunu ısı pompaları ile ideal sıcaklığa getiriyoruz. Bu sayede sıcak su ve ısınma için ilave enerjiye ihtiyaç kalmıyor” diye konuştu.

    Emisyon düşüyor

    Suat Gülçimen, uygulamaya başladıkları ısı geri dönüşüm sistemleri ile doğaya salınan karbon emisyonunun yüzde 90’a kadar azaldığını ve yüzde 80’e varan oranda da yakıt giderinin düştüğünü anlattı. Uyguladıkları projelerin yatırım maliyetlerinin de oldukça uygun olduğuna vurgu yapan Gülçimen, “Proje ortalama 2 yolda kendini amorti ediyor. 2 yıl sonunda yakıt giderleri yüzde 80 kadar azalmış oluyor. Bunun yanı sıra boşa enerji harcanmadığı için ülkemizin ekonomisine katkı sağlanıyor ve doğaya mümkün olan en az zara verilmiş oluyor” dedi.

  • Yaşam kalitesini yükseltmek için tasarruf etmeliyiz

    Her yıl 31 Ekim’de kutlanan Dünya Tasarruf Günü, enerjinin fazlaca sarf edildiği çağımızda daha büyük önem taşıyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Enerji Politikaları ve Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman, “Evimizde kullandığımız eşyalarda önlemler alınırsa çok büyük oranda enerji tasarrufu yapmış oluruz” dedi.

    Son yıllarda ekonomik olarak tasarrufun önemi ve genç nesillerin tasarruf konusundaki eğitimi, fark edilebilirlik açısından önemli hale geldi.

    “Beyaz eşya alırken üzerindeki enerji tüketim etiketini okuyun ve A sınıfını tercih edin” diyen Katman, “Enerji koruyucu lambalar satın alarak, aydınlatma maliyetini yüzde 75 azaltabilirsiniz. Odadan ayrıldığınız zaman lambaları kapatınız. Lambaların daha iyi çalışması için kuru bezle temizleyiniz. Kirli ve tozlu lambalar, yüzde 25 daha fazla enerji tüketir” diye konuştu.

    “Türkiye’nin 2023 hedefine ulaşması için tasarruf şart”

    Yardımlaşarak tasarrufuna dikkat çeken İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güneri Akalın, vatandaşların birbirleri ile yardımlaşmaları, tasarruf edebilenlerin mali piyasalar aracılığı ile yatırımları finanse ederek işsizlere iş sağlamak ve büyümeyi sürdürmelerine devam etmeleri gerektiğini söyledi. İşsizlik, yoksulluk ve cehaleti yenecek olan yurt içi tasarruf hacminin kalkınmamızı finanse edecek düzeye gelmesi gerektiğini ifade eden Akalın, “Küresel ekonomik yarışta bugün 16. ekonomi olan Türkiye’nin 2023 hedefine varabilmesi ve Dünya’nın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında yer alabilmesi, tasarruf hacmimizin, kalkınma çabamızı daha doğrusu yatırımlarımızı finanse edecek düzeyde olmasına bağlıdır” dedi.

    “Dünya tasarruf gününü genç nesillere aktarmak demek, tasarrufun onlar için anlamını açıklamaktır” diyen Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aylin Sözer Çapan, “İnsanlar gibi yerkürede yaşlanıyor. Yaşlanan insanın vücut fonksiyonları zayıfladıkça daha uzun yaşaması için beslenmesine, uykusuna ve diğer yaşam şartlarına dikkat etmesi gerek. Yeryüzünde de bu şartlara dikkat etmek hem dünyanın hem insanın yaşam kalitesini arttıracaktır” açıklamalarında bulundu.

  • Yrd. Doç. Dr. Tunçez’den tasarruf önerileri

    Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Enerji Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma Didem Tunçez, 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, vatandaşlara tasarruf yöntemleri konusunda önerilerde bulundu.

    Enerji verimliliği konusu tüm dünyada olduğu gibi şüphesiz Türkiye’nin de en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Küresel ısınmadan ekonomik kalkınmaya, insan sağlığından doğayı korumaya kadar önemini bildiğimiz bu konu, tüketicinin cebini de yakından ilgilendiriyor. KTO Karatay Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Enerji Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma Didem Tunçez, 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü dolayısıyla vatandaşlara tasarruf yöntemleri konusunda önerilerde bulundu. “Enerji tasarrufu, üretimde, konforumuzda ve iş gücümüzde herhangi bir azalma olmadan enerjiyi verimli kullanarak israf etmemektir” diyen Yrd. Doç. Dr. Tunçez, Dünya Tasarruf Günü’nün önemine de vurgu yaptı.

    “Enerji Kaybını Önleyecek Tedbirler Almalıyız”

    Enerji tasarruf yöntemleri konusunda bilgiler veren ve enerji tasarrufunun aile bütçesi ile devlet bütçesi için önemine vurgu yapan Tunçez, “Türkiye’de kullanılan enerjinin üçte birinden fazlası ısıtma ve soğutma amacıyla harcanmaktadır. Isı yalıtım önlemlerinin alınması ile bu kayıplar azaltılabilir. Binaların yalıtımı ile yüzde 50’ye varan yakıt tasarrufu sağlamak mümkündür. Evlerimizde A sınıfı enerji tüketen eşyalar ve tasarruflu ampul kullanarak enerji tüketimimizi azaltabiliriz. Evlerde enerji kaybına engel olmak için halojen ve normal ampuller yerine floresan ampuller kullanarak ve duvarları açık renklere boyayarak daha çok ışık yansıması sağlayabiliriz. Buzdolabını güneş alan yerlerden ve radyatörlerden uzağa yerleştirmeliyiz. Perdeler radyatör önlerini örtmeyecek şekilde olmalıdır. Çamaşırları radyatör üzerinde kurutmamalıyız. Termostat ile odaların sıcaklığını, 18-21 santigrat derece arasında tutarak ideal ısı değerlerini yakalayabiliriz. Yemekler mümkün olan en az suyla pişirilmeli ve tencerenin kapağı sıkı bir şekilde kapalı tutulmalı, yemek kaynamaya başladıktan sonra ocak iyice kısılmalıdır. Çünkü kaynama başladıktan sonra verilen yüksek ısı daha çok suyun buharlaşmasından, dolayısıyla da enerjinin boşa harcanmasından başka hiçbir işe yaramaz. Düdüklü tencere olarak adlandırılan basınçlı tencereler, özellikle uzun süre pişmesi gereken yiyeceklerin pişirilmesinde yakıt tasarrufu sağladığı için tercih edilmelidir. Basınçlı tencerelerin kullanılmadığı pişirme işlemlerinde ise pişirmenin daha kolay ve kısa sürede olması için kenarları kıvrımsız, tabanı düz, yan yüzleri dik ve tabanla birleştiği yerde hafif yuvarlak olan kaplar kullanılmalıdır” ifadelerine yer verdi.

  • Başkan Hiçyılmaz’dan Dünya Tasarruf Günü Mesajı

    Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, her yıl 31 Ekim’de kutlanan Dünya Tasarruf Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Tasarruf etmek insanlar ve ülke ekonomileri için büyük önem taşımaktadır” dedi.

    Tasarrufun, hem ülkenin hem de o ülke insanlarının ulaştığı olgunluğun bir göstergesi olduğunu ifade eden Hiçyılmaz, “Tasarruf kelimesi genellikle tüketmemek gibi algılanmaktadır. Ancak tasarruf etmek israf etmemek, mantıklı tüketmek veya maliyet odaklı yaşamak anlamına gelmektedir” diye konuştu.

    Özel tasarrufların büyümenin asıl kaynağı olduğunu belirten Hiçyılmaz, ‘’Tasarruflar yapılacak olan yatırımlara yetmiyorsa ülke borçlanmak durumunda kalmaktadır. Borçlanma başladığı zaman da önünü almak çok zor hale gelmektedir. Bugün birçok ülke borç riski altındadır. Türkiye’de bu riski yaşamaktadır. Merkez bankası verilerine göre, Türkiye’de özel sektörün dış borcu 226 milyar dolar civarındadır. Özel sektörün ciddi bir borç yükü altında olduğu gerçektir” ifadesinde bulundu.

    Bu borçlanmanın sebebinin tasarrufların yetmemesi olduğunun altını çizen Hiçyılmaz, “Devletin vatandaşın cebindeki kullanılabilir geliri arttırabilecek şekilde politikalar yürütmesi beklenmektedir. Bu sebeple vergi politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde tasarruf artırılabilecektir. Artan tasarruflar sayesinde Türkiye’nin geleceği için önem taşıyan ileri teknoloji içeren üretim daha fazla yapılabilecektir” şeklinde konuştu.

    Tasarrufun yalnızca parasal bakımından sağlanmayacağını, başka şekillerde de tasarruf yapılabileceğini de kaydeden Hiçyılmaz, “Günümüzde enerji kaynakları giderek azalmaktadır. Enerji tasarrufunda herkesin sorumluluk alması gerekmektedir. Enerjide zorunlu tasarruf her zaman gündemimizde olmalıdır. Boşa yanacak bir lambanın tükettiği enerji bile geleceğimizi olumsuz etkileyecektir” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin gelişen ve büyüyen sayılı ülkeler arasında yer aldığını hatırlatan Hiçyılmaz, “Yakaladığımız gelişme ivmesinin kaybedilmemesi için herkesin mümkün olduğu kadar tasarrufa yönelmesi ve tasarrufunu bilinçsiz bir şekilde tüketime değil, daha verimli olabilecek yatırımlara yöneltmesi gerekmektedir. Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşabilmesinde bu durumun payı büyük olacaktır” dedi.

  • Emeklilik dönemi tasarruf açığı araştırması açıklandı

    Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa çapındaki ’Emeklilik Dönemi Tasarruf Açığı Araştırması’ sonuçlarını açıklandı. Rapora göre; Türkiye’nin her yıl, kişi başı 3 bin 200 euro, toplamda ise 125,2 milyar euro ek tasarruf yapması gerekiyor.

    Aviva’nın, Deloitte işbirliğiyle, Avrupa’nın seçilmiş 9 ülkesinde gerçekleştirdiği ’Emeklilik Dönemi Tasarruf Açığı’ araştırmasının sonuçları açıklandı. Sonuçlara göre; Türkiye için, düşük istihdam oranının emeklilik tasarrufu açığını olumsuz etkilediğini ortaya koyan araştırma; emekli nüfusun hak ettiği yaşam standartlarında yaşayabilmesi için herkese sorumluluk düştüğünü gözler önüne serdi. Bu amaçla, mevcut hayat standartlarını emekliliklerinde de korumak isteyen bireylerin yapması gereken ortalama tasarruf oranları belirlendi ve bu açığı kapatmaya yönelik çözüm önerileri sıralandı.

    Araştırma; Türkiye’de 2017 ile 2057 yılları arasında emekli olacak nüfusun, var olan hayat standartlarını emeklilik dönemlerinde de devam ettirebilmesi için, her yıl 125,2 milyar euro ek tasarruf yapması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu rakam da, her bireyin yıllık 3 bin 200 euro ya da ayda 266 euro ek tasarruf yapması anlamına geliyor. 2016 yılı ortalama yıllık kişi başı emeklilik tasarruf açığına bakıldığında, emeklilik yaşına yakın bir bireyin (60 yaş) yılda 8 bin euro ek tasarruf yapması gerekirken; 20 yaş grubundaki bir bireyin bin euro ek tasarruf yapmasının yeterli olacağı bildiriliyor. 2010 yılında yapılan aynı araştırmada ise, ülke olarak yapılması gereken yıllık ek tasarruf 91 milyar euro; kişi başına düşen tasarruf açığı ise 2 bin 400 euro çıkmıştı. Ayrıca, emeklilik yaşına yakın bir bireyin yılda yapması gereken ek tasarruf 3 bin 200 euro; 20 yaş grubundaki bir bireyin ise 500 euro olarak açıklanmıştı.

    Meral Eredenk Kurdaş: “Sorunun çözümü için tüm paydaşlar harekete geçmeli”

    Araştırma sonuçları ile ilgili bilgi veren AvivaSA Emeklilik ve Hayat CEO’su Meral Eredenk Kurdaş, bu araştırmayla, sorunu tespit ederek, atılacak adımları belirleyebilmeyi, farkındalık yaratabilmeyi ve ilgili paydaşları aksiyona davet etmeyi hedeflediklerini vurgulayarak; “Türkiye gibi birçok ülke, gelecekteki büyük tasarruf açığına şimdiden dikkat etmeli ve derhal önlemler almaya başlamalı. Ayrıca, Avrupa ve Türkiye giderek yaşlanıyor. Bu gerçek açığın daha da artacağı anlamına geliyor. Bu rapor, yüz milyonlarca insanın emeklilik maaşlarının, rahat bir emeklilik yaşamalarını sağlamaya yeterli olmayacağını gösteriyor. Rapor, her ülkeden her yaştan insanın emeklilikleri için daha fazla tasarruf etmeleri gerektiğini ortaya koyuyor. Bu sorunun çözümü için, konunun tüm paydaşları üstlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeliler. Türkiye’de devlet bireysel emeklilik sistemine yüzde 25 oranında katkı sağlıyor. Dünyada eşi benzeri olmayan bu desteğin devam etmesini çok önemsiyoruz” dedi.

    Araştırma, emeklilik dönemi tasarruf açıklarının kıta genelinde toplam 2 trilyon euroya dayandığını gösteriyor. Emeklilik tasarruf açığı veren ülkeler arasında ilk sırayı 461 milyar euro ile Almanya alırken, İngiltere, 365 milyar euroluk açıkla ikinci ve Fransa ise 241 milyar euro ile üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye 125,2 milyar euro ile beşinci sırada bulunuyor. 2010 yılında yapılan araştırmada emeklilik dönemi tasarruf açığı kıta genelinde toplam 1,9 trilyon euro çıkmıştı. Almanya’nın açığı 468, 8 milyar euro, İngiltere’nin açığı 379 milyar euro ve Fransa’nın açığı ise, 243,5 milyar euro çıkmıştı. 2010’dan beri İrlanda ve İspanya gibi bazı ülkelerde emeklilik dönemi tasarruf açığı yükseliyor.

    Bir ülkedeki açığı artıran nedenler arasında, düşük düzeyli emekli maaşları, emeklilik maaşındaki artışın çalışan maaşlarındaki artışın gerisinde kalması ya da düşük yıllık gelir sigortaları getiri oranları sayılabilir. 2010’dan bu yana Almanya, Fransa, İngiltere ve Polonya gibi ülkelerdeyse, emeklilik dönemi tasarruf açığı düşüyor. Bir ülkenin açığı kapatmasına yardımcı olan nedenler içinde, emeklilik maaşlarındaki artış, bireysel emeklilikte tasarruf yapanların sayısındaki artış ya da bireylerin emekliliklerini ertelemelerine yol açan artan emeklilik yaşı sayılabilir.

    Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’yla kıyaslandığında açığı en fazla olan ülke Türkiye

    Emeklilik dönemi tasarruf açığı ülkelerin 2016 Gayri Safi Milli Hasıla’sı ile kıyaslandığında ise sıralama tamamen değişiyor. Bu durumda Türkiye, Gayri Safi Milli Hasıla’sının yüzde 19’una denk gelen açığı ile ilk sıraya çıkıyor. Türkiye’yi yüzde 17’lik oranla İspanya, yüzde 15 ile Almanya takip ediyor. Avrupa Birliği’nin toplam emeklilik dönemi tasarruf açığı ise, tüm bölgenin Gayri Safi Milli Hasıla’sının yüzde 13’üne denk geliyor.

    Düşük istihdam oranı, özellikle ülkemiz için, emeklilik tasarrufu açığını olumsuz etkileyen başlıca faktörler arasında yer alıyor. Araştırma, hem Avrupa Birliği’nde, hem de Türkiye’de 15-64 yaş arasındaki bireylerin çalışma oranlarını da irdeliyor. Sonuçlara göre, bu yaş gurubundaki AB nüfusunun yüzde 66’sı, Türkiye nüfusunun ise yüzde 50’si istihdam ediliyor. Bu oran erkekler bazında bakıldığında AB’de yüzde 71, Türkiye’de ise yüzde 70. Konu kadınlara gelince aradaki fark bir hayli açılıyor. AB’deki kadınların yüzde 60’ı, Türkiye’deki kadınların ise sadece yüzde 30’u istihdam ediliyor. 2057 yılına gelince, 15 yaş üstü Avrupa nüfusunun yüzde 60’ının, Türkiye nüfusunun ise yüzde 40’ının yaşlı olacağı gerçeği, durumu daha da kritik bir noktaya taşıyor. Çünkü bu veri, emekli nüfusunun her geçen yıl artması ve açığın, önlem alınmazsa artması anlamına geliyor.

    Araştırma, bireylerin gayrimenkul alımı ve benzeri yatırımlar gibi çabalarının açığı kapatmada yeterli olmadığını, tek başına hiçbir alternatifin, sorunu çözmeye gücünün yetmeyeceğini gösteriyor. Sadece politik önlemlerin bile açığı tek başına kapatamayacağını vurgulayan Kurdaş, sözlerine şöyle devam etti: “Emeklilik yaşını 5-10 yaş artırmak gibi radikal kararlar bile açığı sırasıyla yüzde 25 ya da 50 kadar düşürebiliyor. Emeklilik maaşını yüzde 10 artırmak tasarruf açığında sadece yüzde 25’lik bir düşüşe neden oluyor ki, bunun da günümüzün ekonomisinde uygulanabilmesi kolay görünmüyor. Alınabilecek önlemler içerisinde, bireysel emeklilik tasarrufunun artırılması en uygun çözüm olarak görünüyor”.

    Araştırma sonuçlarıyla ilgili kısa bir projeksiyon da sunan Kurdaş, bu araştırmayı 2010 yılında da yapmış olduklarını hatırlatarak, “6 sene önce bu araştırmayı yaparken sorunun düzeyini tespit etmeyi, atılacak adımları belirleyebilmeyi, farkındalık yaratabilmeyi ve ilgili paydaşları aksiyona davet etmeyi hedeflemiştik. 6 sene sonra ise, nereden nereye gelindiğini ortaya koyduk. Raporda da görüleceği gibi, bazı ülkelerde tasarruf açığında küçük düşüşler yaşanmasına rağmen; başta Türkiye ve İspanya olmak üzere, bazı ülkelerde açık artmakta ve tüm Avrupa, hala ciddi bir emeklilik tasarruf açığı ile karşı karşıya. Raporun yapılması gerekenler kısmında, ‘Hükümetler OECD tarafından da savunulan otomatik katılıma olanak sağlamayı ve daha yüksek birikim seviyelerini teşvik etmeyi sunmayı düşünmeliler.’ diyoruz” şeklinde konuştu.

    Kurdaş sözlerine şöyle devam etti; “Hükümetimizin yeni yılla birlikte uygulamaya koyacağı Otomatik Katılım ile bu konuda ilk adımın atılmış olduğunu düşünüyoruz. Otomatik Katılım sistemi; ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, İtalya gibi birçok ülkede uygulanıyor ve hiçbir ülkede, yüzde 25 gibi yüksek bir devlet katkı payı bulunmuyor; bunu da çok önemsiyoruz. Otomatik Katılımı, geniş kitlelerin kolay bir biçimde BES’e dâhil olmalarını ve ülkemizde tasarruf açığının azaltılmasını sağlayacak önemli bir uygulama olarak değerlendiriyoruz. İngiltere’nin otomatik katılımı kullanması sonucunda 6,5 milyon kişi daha emeklilik dönemi için birikim yapmaya başladı ve 2010’dan bu yana İngiltere’de açığın düşmesine katkı sağladı. Otomatik katılımın tam anlamıyla başarılı olması için işveren katkısının da çok önemli bir etken olduğunu düşünüyoruz. Yurt dışındaki başarılı örneklerde, işveren katkısının olması kritik başarı faktörü olmuştur. Ülkemiz için yeni süreçte, konunun tüm paydaşları üstlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeliler”.

    Tasarruf açığını kapatmada BES’in en kritik etkenlerden biri olduğunu sözlerine ekleyen Kurdaş; “Bireysel Emeklilik Sistemi’nde, Eylül ayı sonu itibariyle, 6 milyon 485 bin katılımcı ve yaklaşık 50,9 milyar TL katılımcı fon tutarı büyüklüğüne ulaşıldı. Otomatik Katılım’ın getireceği en büyük ivme, BES pazarının iki kattan fazla genişlemesi olacak. Ülkemizde, toplam yaklaşık 18 milyon ücretli çalışan var. Bunun 13 milyonu 45 yaş altında. Kamu tarafından yapılan tahminlerde yeni sistemde, 10 yıllık dönemde 90 milyar TL’lik toplam varlık büyüklüğüne ulaşılması bekleniyor. Temel amaç benzer ülkelere nazaran oldukça düşük olan toplam tasarruf oranını yükseltmek” diyerek sözlerini tamamladı.