Etiket: ‘Tarihin

  • Tarihin sıfır noktasında konser

    Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 2018 Uluslararası Geçmişten Günümüze Urfa’da Müzik Sempozyumu, 12 bin yıllık tarihi ile dünyanın bilinen en eski yerleşim yeri olan Göbeklitepe’de Senfonik Urfa Türküleri Konseri ile son buldu.

    Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Urfa Ahengi Grubu, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ve Şanlıurfalı sanatçı Mehmet Özbek’in Göbeklitepe’de sunduğu Senfonik Urfa Türküleri Konseri büyük beğeni topladı. 7’den 70’e her yaştan vatandaşın katılım gösterdiği konser Göbeklitepe Amfi alanında gerçekleştirildi. Konser öncesi tüm katılımcıları selamlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, Şanlıurfa’nın bir müzik şehri olduğunu söyledi.

    Akademik anlamda 63 bildiri sunumunun yapıldığı 2018 Uluslararası Geçmişten Günümüze Urfa’da Müzik Sempozyumu ile Şanlıurfa’nın yurt içi ve yurt dışından çok sayıda akademisyeni buluşturduğunu sözlerine ekleyen Başkan Nihat Çiftçi, müzik alanında çalışmalarının devam edeceğini belirtti.

    Daha sonra sahneye alkışlar eşliğinde Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Urfa Ahengi Grubu ve Şanlıurfalı sanatçı Mehmet Özbek geldi. Şanlıurfa’da, Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi sayesinde müzik olarak çok büyük gelişmeler yaşandığını söyleyen sanatçı Özbek, emeklerinden dolayı Başkan Çiftçi’ye teşekkür etti.

    Şanlıurfa yöresine özgü türkülerin seslendirildiği konser vatandaşlar tarafından büyük beğeni topladı. Konser türkülerin seslendirilmesi ve katılımcılara plaketlerinin verilmesi ile devam etti.

    Tarihin sıfır noktasında mini konser

    Konserin sona ermesi ile birlikte Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Urfa Ahengi Grubu, bu kez Göbeklitepe kalıntılarının yer aldığı alanda bu kez mini bir konser verdi. Konser, tarihi kalıntıları görmeye gelen vatandaşlara güzel anlar yaşattı. Urfa ahengi eserinin seslendirildiği mini konser, yerli ve yabancı turistlerden de tam not aldı.

  • (Özel Haber) Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde tarihin ilkleri sergileniyor

    İsviçre’nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilerek “Avrupa’da Yılın Müzesi” olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen dünyanın en eski şehir planı, günümüzdeki banyo küvetlerinin ilk hali, ilk mektup ve zarflar ile arkeoloji harikaları olarak adlandırılan ahşap masalar ve mobilyalar ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

    Anadolu toprakları, binlerce yıllık geçmişiyle birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Tarihi yapıları, köklü geçmişi ile bugünlere gelen Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 1997 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilerek “Avrupa’da Yılın Müzesi” unvanını elde etti. Bugün kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde Anadolu arkeolojik eserleri Paleolitik Çağ’dan başlayarak günümüze kadar kronolojik bir sırayla sergileniyor. Müzede sergilenen önemli eserler arasında dünyanın en eski şehir planı, günümüzdeki banyo küvetlerinin ilk hali, ilk mektup ve zarflar ile arkeoloji harikaları olarak adlandırılan ahşap masalar ve mobilyalar yer alıyor.

    Dünyanın en eski şehir planı

    Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde görevli Arkeolog Belma Kulaçoğlu, dünyanın en eski şehir planının orijinal duvar resminin müzede sergilendiğini ifade etti. Kulaçoğlu, “1921 yılında kurulan Anadolu Medeniyetleri Müzesindeyiz. Paleolitik Dönem’den başlayarak günümüze kadar kronolojik bir sıra içinde bugün Türkiye adını verdiğimiz Anadolu topraklarından çıkan yaşayan medeniyetlerin eserlerini göreceğiz. Bu müzede dönemlerinin en önemli merkezlerinde yapılan kazılardan çıkarılan özel koleksiyonlar sergilenmekte. Bunlardan bir tanesi de Neolitik Dönemi tarihlenen ve dünyanın en gelişmiş Neolitik merkezlerinden biri kabul edilen Konya Çumra’daki Çatalhöyük’ten 1960’lı yıllarda yapılan kazılardan gelen eserler. Bu dönemde yapılan kazıların eserleri de Konya Müzesi’nde sergilenmekte. Gördüğünüz orijinal duvar resmi bugün dünyanın en eski şehir planlarından biri kabul ediliyor. Burada volkanik bir dağ olan Hasandağı’nın bir patlaması sırasında dikdörtgen planlı evlerden oluşan Çatalyöhük’ün bir tabakasının evlerini görüyorsunuz. Arkeoloji açısından ve insanlık tarihi açısından çok önemli bir eser. En eski şehir planlarından bir tanesi. Sadece arkeoloji değil mimarlık tarihi açısından da çok önemli. Bizim de göstermekten gurur duyduğumuz eserlerimizden bir tanesi” dedi.

    Günümüz banyo küvetlerinin atası

    Günümüz banyo küvetlerinin atası kabul edilen banyo kaplarının ilk örneklerinin de müzede sergilendiğini ifade eden Kulaçoğlu, şöyle devam etti:

    “Günümüzden 4 bin yıl kadar önce Anadolu’ya ticaret yapmak amacıyla Mezopotamya’dan tüccarlar geliyorlar. Anadolu halkı ile birlikte yaşıyorlar ve ticaret yapıyorlar. Ticaret merkezlerinden en bilineni Kayseri yakınlarındaki Kültepe Höyüğü. Antik dönemdeki adı Neşa ve Kaniş olarak geçiyor. Bu Kaniş Karum olarak iki bölümden oluşuyor. Bu Kaniş kısmı tepenin üstü, orada idareci insanlar yaşıyor. Alt kesimde etekteki yerleşimde de tüccarlar halkla birlikte ticaret yaparak yaşıyorlar. Türkiye’de bugün kazılarla bilinen 10 tane Karum pazar yeri var. 15 tane de Vabartum olarak adlandırılan daha küçük pazar yerleri var. Bu Kültepe, Acemhöyük, Alişar gibi merkezlerde de bu tüccarların yaşadığını biliyoruz. Nereden biliyoruz? Anadolu’ya gelen yazıyla birlikte biliyoruz. Kültepe ve Alişar’da yapılan kazılarda evlerde banyo kabı olarak adlandırdığımız kaplar ortaya çıkıyor. Bu kapları da yarıya kadar toprağa gömüyorlar ki içine girip çıkması kolay olsun diye. Günümüz banyo küvetlerinin atası kabul edilen banyo kaplarının ilk örnekleri de Türkiye’de yapılan kazılarda ortaya çıkıyor. Bu müzede sergilediğimiz iki banyo kabının bir tanesi Alişar’dan, bir tanesi de Kültepe Kaniş’ten.”

    İlk mektup ve zarflar

    Kazılarda ortaya çıkarılan çivi yazılı tablet mektupların ekonomi, siyasi, veraset, aşk ve şikayet konularını içerdiğini aktaran Kulaçoğlu, “Milattan Önce 2000 başlarında Anadolu’ya Mezopotamya’dan insan kafilelerinin girdiğini görüyoruz. Bunlar Asurlu tüccarlar. Anadolu insanıyla birlikte ticaret yapmak amacıyla geliyorlar. Bu dönemin adı da Asur Ticaret Kolonileri dönemi olarak adlandırıyoruz. Bu tüccarlar yanlarında gelenler Anadolu’ya Mezopotamya’da bin seneye kadar önce kullanılmaya başlayan yazılarını da getiriyorlar. Anadolu’da artık yazılı tarih başlıyor. Anadolu’da hemen hemen 10 tane ticaret Karum adı verilen Pazaryeri olarak adlandırılan ticaret merkezi var. 10-15 tane de Vabartum diye daha küçükleri var. Bu merkezlerden en bilinenleri merkezi yönetime sahip olan Kayseri yakınlarındaki Kültepe Kaniş Höyüğü. Bu tüccarlarla gelen tabletler, tüccarların bir kısmı Anadolu’da kalıyor bir kısmı Mezopotamya’ya dönüyor. Oradan ailelerinden mektuplar getiriyor ya da ticari anlaşmaları içeren mektuplar getiriyorlar. Bunlarda Kültepe Kaniş’te arşivleniyor. Bu tabletler pişmiş topraktan yapılmış kil henüz yaşken şekil veriliyor kamıştan ya da ahşaptan yapılan uçları çiviye benzeyen ince aletlerle de batırılarak şekiller veriliyor. O yüzden adına da çivi yazısı deniyor. Çivi yazılı tabletler olarak da adlandırılıyor. Tüccar gelirken bu mektubu açık getirmiyor. Kuruduktan ya da pişirildikten sonra tekrar bir kil tabakasıyla kaplayıp ona zarf yapıyor. Onun üzerine de gönderen kişi mührünü basıyor. Siz o zarfı aldığınız zaman elinize Mezopotamya’dan bunu size kimin gönderdiğini biliyorsunuz o mühürden. Bu dönemde tabletlerin üzerinde silindir mühürler gözüküyor. Ondan önce damga mühürlerdi Anadolu’nun geleneksel mühür şekli. Bu zarflardan bazıları sebebini bilmediğimiz nedenle açılmamış. Arşivlerde açılmamış olarak bulunmuş. Bunların içinde özel mektuplar, listeler, ticaret anlaşmaları, ritüellerin talimatları var. Su dağ ağaç gibi olgular insan yaşamında tanrısallık atfediyorlar. Suyla ilgili bir törenin nasıl yapılacağı bu tabletlerde de anlatılabiliyor. Akat Kralı Sargon’un bir mektubu var. Yüzlerce konuyu içeren mahkeme kararları, cezalar, uygulamalar, boşanma belgeleri, ilk boşanma belgeleri de yazılı olarak elimize Kültepe’den geçiyor. Bunlar Asur ve Akat dilinde yazılmış mektuplar. Bunların içinde de Asurca ve Akatça olmayan Hint Avrupalı isimler görüyoruz. Buradan Hititlerinde bu dönemde peyder pey Anadolu’ya geldiğini ve Anadolu insanı ile birlikte tüccarlar ve Anadolu insanıyla birlikte yaşadıklarını anlıyoruz. Daha sonra siyasi güce eriştiklerinde Anadolu’nun ilk siyasi devletini kuran insanlar” dedi.

    Arkeoloji harikaları olarak adlandırılan ahşap masalar ve mobilyalar

    Yığma mezarlardan çıkarılan ahşap masa ve mobilyaların arkeolojik harika olduğunu söyleyen Kulaçoğlu, “Milattan Önce 1200’lerde Anadolu’ya batıdan Trakya üstünden ve Ege üstünden göç dalgaları girmeye başlıyor. Biz bunları Ege göçleri ya da deniz kavimleri göçü olarak adlandırıyoruz. Bu dönemde bir kaos ortamı var Anadolu’da. Hititler Güneydoğu Anadolu’ya çekilmiş, imparatorluk son bulmuş. Güneydoğu Anadolu’da Antep, Maraş, Adana gibi şehirlerde şehir krallıkları olarak yaşamlarını devam ettiriyorlar. Doğu Anadolu’da Urartu Krallığı var. Bu giren kavimlerden bir tanesi de Frigler. Onlar da Ankara’ya kadar geliyorlar ve Polatlı Gordion başkenti olmak üzere krallıklarını kuruyorlar. Batı Anadolu’da da ilk İyon ve Dor şehirleri kurulmaya başlıyor. Gordion’da yapılan kazılarda görülüyor ki yeni bir ölü gömme sistemi de Anadolu’ya girmiş Friglerle birlikte. Tümülüs olarak adlandırdığımız yığma tepeler. Mezar odasını ardıç ya da sedir gibi ağaçlarla yapıp içine ölüyü hediyeleriyle birlikte koyuyorlar ki ölümden sonraki yaşamada inanç var. Daha sonra üzerlerini çakıl taşları ve toprakla doldurarak tepe haline getiriyorlar. Gordion’da yapılan araştırmalarda 120’ye yakın büyüklü küçüklü tümülüs ortaya çıktı. Bunlardan en büyüğü Midas Tümüsülü olarak adlandırılan ama Midas’a ait olup olmadığı hala tartışılan büyük tümülüs. Burada 1957-1959 yılları arasında yapılan kazılarda bronz objelerin yanında bizim arkeolojinin harikaları olarak adlandırdığımız ahşap masalar ve mobilyalarda ortaya çıktı. Bu mobilyalar oyma ve kakma tekniğiyle yapılmış farklı renkteki küçük ağaç parçalarının açılan deliklere yerleştirilmesiyle motiflerin oluşturulduğu inanılmaz sabır isteyen bir teknik ve güzellikteki ahşap mobilyalar. Midas tümülüsünde bulunanlardan bir tanesi masa bir tanesi de servis masası. Milattan Önce 8’inci yüzyıla denk geliyor” diye konuştu.

  • Tarihin en yüksek eylül ayı ihracatı gerçekleşti

    TESİAD Başkanı Cüneyt Dizdar tarihin en yüksek eylül ayı ihracat rakamlarını değerlendirdi.

    Eylül ayında ihracat yüzde 22.6 artışla 14.5 milyar dolar ulaşırken tarihin en yüksek eylül ihracatı gerçekleşti. Yıllık ihracat da 165.1 milyar dolarla rekor düzeye ulaştı. Tarihin en yüksek eylül rakamına ulaşan ihracatı Tekstil Sanayici ve İşadamları Derneği(TESİAD) Başkanı Cüneyt Dizdar değerlendirdi. İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 88’e kadar yükseldiğini, ithalatta düşüşün gözle görülür derecede azaldığını söyleyen Dizdar, “Yerli ve milli üretimi artırıp ülkemizi ithalata bağlılıktan kurtararak, daha fazla ithalat yerine üretim yaparak, cari açığı kapatarak, dış ticaret dengesini sağlayabiliriz. Sonrasında ise dış ticaret fazlası verecek bir Türkiye hayal olmaz” dedi.

    Dizdar özellikle hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe geçen yılın eylül ayına oranla yüzde 13,8 artışla gerçekleşen 1 milyar 466 milyon dolarlık ihracat, tekstil sektörünün ülke ekonomisindeki önemli katkısını ortaya koyuyor.

    Erdoğan’ın Almanya ziyareti

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftalarda Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülke olan Almanya’ya ziyaretini değerlendiren Dizdar, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyareti piyasalara olumlu yansıdı. En fazla ihracat yaptığımız ülke olması nedeniyle Almanya’yla aramızın sıcak tutulması, ilişkilerin sağlam olması çok kritik” diye konuştu.

    Ülkenin ve ekonominin zorda olduğu şu günlerde ihracatçıya daha fazla finansman sağlanması ve destek olunması gerektiğini söyleyen Dizdar, “Bu destek her geçen gün artmalı. Çünkü ihracatçıya yapılacak destek ekonomiyi canlandırır. Bu amaçla ihracatçıya yapılacak olan finansman yardımlarını ve her türlü desteği takdirle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı. Katma değeri yüksek ve geleceğin sektörlerine yapılacak yatırımın ülke ekonomisinin gelişmesine katkısı olacağını dile getiren Dizdar, “Türkiye’nin ihracat gelirinin yükselmesi, cari açığın azaltılması ve dolayısıyla düşen enflasyonla ülke refahının artması bu şekilde sağlanacaktır. Teknoloji odaklı proje satışları artırılmalı, daha fazla tasarım ve markalaşmaya önem verilmelidir” şeklinde konuştu.

  • Tarihin gölgesinde rüya gibi düğün

    Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde bulunan tarihi Hasuni Mağaralarında yapılan rüya gibi düğün ile Rümeysa Korkusuz ile İkram Yücedağ hayatını birleştirdi.

    Silvan’daki tarihi Hasuni Mağaralarında bulunan bir kafa ve resteorantta 2 gün, 2 gece yapılan kına ve düğüne katılan yaklaşık bin kişiye yemek ikram edildi. Tarihin gölgesinde yapılan düğünde gelin ile damat rüya gibi bir düğünle hayatlarını birleştirdi. Silvan Hasuni Mağaralarında yapılan düğüne Korkusuz ve Yücedağ aile fertleri, gelin ve damadın arkadaşları ve Silvan’ın tanınmış simaları katıldı. Silvan Hasuni Mağaraları cafe ve resteorant işletmecisi Aslan Bakır, “Silvan ilçemize ve Batman ilimize yaklaşık 4 yıllık bir süreden beri hizmet sunuyoruz. Zaman zaman tesisimizde düğün törenleri, nişan ve kına geceleri düzenlenmektedir. Bugünde görmüş olduğunuz gibi kına ve düğün gecemizde bir araya gelmiş bulunmaktayız. Buradaki amacımız yıllardan beridir, hiç bir turizm hizmeti görmemiş, tanıtımı yapılmamış 300’e yakın orta çağda kalma mağara burada mevcuttur. Bizimde amacımız bu mağaraları turizme tanıtmak, bu tür organizasyonlarla hem mağaraların tanıtımını, hem kentimizin tanıtımını yapmaktayız. Genç çiftimize ömür boyu mutluluklar dilerim” dedi.

  • Trump: “Tarihin defalarca gösterdiği gibi düşmanlar bir gün dost olabilir”

    ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un ile yaptığı tarihi zirveye ilişkin, “Tarihin defalarca gösterdiği gibi düşmanlar bir gün dost olabilir” dedi.

    ABD Başkanı Donald Trump ve Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un, iki ülke arasında Singapur’da gerçekleşen tarihi zirvenin ardından basının karşısına çıktı. Konferansta konuşma yapan Donald Trump, gerçekleşen zirvenin dünya için çok önemli olduğunu söyleyerek, ABD ve Kuzey Kore’nin ortak bir bildirgeye imza attığını ifade etti. Tarihi zirvenin gerçeklemesine katkıda bulundukları için Singapur, Güney Kore, Japonya ve Çin’e teşekkür eden Trump, “En büyük teşekkürü de ciddi bir değişikliğin yapılabileceğini kanıtlamış olmasından dolayı Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un’a ediyorum.

    Kim ile gerçekleştirdiğimiz görüşme, dolaysız, dürüst ve verimliydi” ifadelerini kullandı.

    Çok zor koşullar altında çok iyi bir zirve gerçekleştirdiklerini ifade eden Trump, “Yeni bir tarih yazmaya hazırlandık ve iki ülke arasında yeni bir sayfa açmaya hazırız” ifadelerini kullandı.

    Kore adasında tarih boyunca yaşanan kanlı çatışmalara değinen Trump, “Bu savaşlarda sayısız insan hayatını kaybetti, bunların arasında 10 binlerce cesur ABD’li de var” dedi.

    “Tarihin defalarca gösterdiği gibi düşmanlar bir gün dost olabilir”

    Bu günlerin artık geride bırakılması gerektiğini belirten Trump, “Şimdi ise bu savaşın bitebileceğine dair umutlarımız var ve çok yakında bitecek. Geçmişte yaşananlar gelecekte olanları belirlemek zorunda değil. Dün yaşanan çatışmalar yarın meydana gelecek bir savaşı oluşturmak zorunda değil. Tarihin defalarca gösterdiği gibi düşman bir gün dost olabilir” şeklinde konuştu.

    Kuzey Kore’nin nükleerden vazgeçmesi halinde başaramayacağı şey olmadığını söyleyen Trump, bunun gerçekleşmesi halinde ülkenin her anlamda dünya ile bütünleşeceğini belirtti.

    “Herkes savaş başlatabilir, ama en cesur olanlar barışı inşa eder”

    Kuzey Kore ile ABD arasında imzalanan ortak bildirge ile Kim Jong-un’un nükleerden tamamen vazgeçtiğini onayladığını belirten Trump, Kuzey Kore liderinin nükleer tesislerini imha etmeye başladığını ifade etti. Bu meselenin çok önceden çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayan ve Kuzey Kore Lideri’nin halkı için harika bir gelecek oluşturma şansı yakaladığını ifade eden Trump, “Herkes savaş başlatabilir, ama en cesur olanlar barışı inşa eder” şeklinde konuştu.

    Kuzey Kore ile Güney Kore’nin pek çok ortak noktaya sahip olduğunu vurgulayan Trump, “Biz bütün Korelilerin, uyum içerisinde, bir arada yaşayacağı bir gelecek düşlüyoruz” dedi.