Etiket: Tarihçi

  • Sakaryalı Tarihçi İstanbul’un Bilinmeyenlerini Anlattı

    Sakaryalı tarihçi akademisyen Sefa Özkaya, Sakarya Üniversitesi öğrencilerine İstanbul’un bilinmeyenlerini anlattı. Özkaya, İstanbul’da Tsunami olduğunun ispatlandığını açıkladı.

    SAÜ Tarih Bölümü Öğrenci Topluluğu’nun düzenlediği seri konferanslar kapsamında konuk olan askeri tarih uzmanı Sefa Özkaya, “İstanbul’un bilinmeyenleri” konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Arif Bilgin, Prof. Dr. Lütfü Şeyban, Doç. Dr. Haşin Şahin ve çok sayıda tarih bölümü öğrencisinin izlediği konferansın moderatörlüğünü Star Gazetesi Sanat Tarihi Yazarı Balkıs Kamut Aktürk yaptı.

    Boğazın Karadeniz girişindeki ‘Pompei’ sütunuyla ilgili bilgi veren Özkaya, “Kayalıkların ön tarafındaki bu sütun boğaza giren gemicilerin hayatlarını kurtarıyordu. Bizans ve Osmanlı döneminde tüm gemiciler bu sütunu dikkate alırdı” dedi. Sütunun 65 milyon yaşında olduğunun tahmin edildiğini ifade eden Özkaya, geçmişin İstanbul’undaki bilinmeyen 8 dehlizi katmanlarıyla ortaya koyduğunu belirterek, bu araştırmalar esnasında birçok kez ölüm tehlikesi atlattığını da sözlerine ekledi.

    İstanbul’da yüzlerce balık türünün ortadan kalktığının altını çizen Özkaya, “Ton balığı, Orkinos ve Uskumrunun deniz kıyısından elle ve filelerle avlandığı ispatlandı. Mersin Balığı da Aksu Deresi girişinde bol bol avlanıyordu. Mersin Balığının büyük bir önemi de damağındaki hava kesesinin içerisinde organik tutkal vardı. Savaş için yayları bu tutkalla yapıştırırlardı. Başka bir yapıştırıcı kullanılmazdı” diye konuştu.

    Özkaya, Kız Kulesi’nin orijinal halinden sonra defalarca değişim geçirdiğini de belirterek, “Kız Kulesi’nin altında çok büyük bir beyaz kaya bulunuyor. Boğazdan giren balıklar bu kayadan korkup kaçtığı için oraya kız kulesi yapıldı” dedi.

    İstanbul’un tarihinin MÖ 8500 yılına kadar uzandığını belirten Özkaya, geçmişte İstanbul’da Tsunami olduğunun da ispatlandığını söyledi. Bunun Yenikapı kazılarındaki ortaya çıkarılan tarihi buluntularla da ispatlandığını söyleyen Özkaya, “Boynu kırılmış at iskeletleri ve çeşitli etkenler Tsunami’nin kesinliğini belgelemiş oldu” ifadelerini kullandı.

  • Tarihçi Kemal Yakut’dan Dördüncü Eskişehir Kitabı

    Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Kemal Yakut Eskişehir tarihine ışık tutacak bir kitap daha yayınladı.

    27 yıldır Anadolu Üniversitesinde görev yapan Doç. Dr. Kemal Yakut ’un daha önce yayınlanan, Prof. İhsan Güneş ile birlikte hazırladıkları ’Eskişehir ve Hakikat Gazetelerine Göre 20’nci Yüzyılın Başındaki Eskişehir’, ’Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Eskişehir’ ve ’Eskişehir Sancağı Genel Meclis Kararları’ olmak üzere 3 kitabı bulunmaktadır. ’Modern Eskişehir’in Doğuşu (1923-1938)’ kitabı, yazarın yayımlanan dördüncü kitabı oluyor. Yayımlanan bu eserler, Eskişehir ve Türkiye ’de tarihe meraklı kitapseverler tarafından çok beğenilmiş ve olumlu eleştiriler almıştı.

    Doç. Dr. Kemal Yakut, henüz matbaadan yeni aldığı son kitabını, Eskişehir Eğit-Der’de dostları, gazeteci-yazar İbrahim Bilek, Eğit-Der Başkanı Emin Dağlı, gazeteci-yazar Önder Baloğlu ve Eskişehir’in tüm dünyada efsane olmuş amigoları Orhan Erpek ve Bahar Bilen’e birer tane imzalayarak hediye etti.

    Doç. Dr. Kemal Yakut, ilerleyen günlerde Modern Eskişehir’in Doğuşu (1923-1938) kitabıyla ilgili olarak imza günü düzenleyeceğini belirtti.

  • Tarihçi Nazan Maksudyan: “Baskının Olduğu Her Yerde Kadın Hareketleri Güçleniyor”

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi öğretim üyesi Tarihçi Doç. Dr. Nazan Maksudyan, baskının olduğu her yerde kadın hareketlerinin güçlendiğini söyledi.

    Ayrımcılığa duyarlılık kazandırmak amacıyla İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde Doç. Dr. Nazan Maksudyan tarafından “Ayrımcılık 101” isimli bir seminer düzenlendi.

    Her türlü ayrımcılık konusunda farkındalık oluşturmayı ve ayrımcılığın önüne geçilmesini amaçlayan seminerde kadın haklarına da değinen Maksudyan, Afganistan’da bacha posh adı verilen eski bir geleneğin Taliban döneminde yaygınlık kazanmasından söz etti. Erkek çocuğu olmayan ailelerinin, kız çocuklarından birini evlilik çağına gelene dek bir “erkek gibi” büyütmesine, hatta aslında gerçek anlamda görevlendirmesine olanak veren bacha posh, Maksudyan’a göre bir direniş alanı ve baskının olduğu her yerde kadın hareketlerinin güçlendiğinin göstergesi. Kadınların kendilerine alenen düşman bir toplumsal yapı içinde, kendilerini var edebilmek için savaş verdiğinin altını çizen Maksudyan, “Baskı varsa isyan da vardır” dedi.

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde her türlü ayrımcılığın giderilmesi amacıyla “Ayrımcılık 101” isimli bir seminer düzenlendi. Seminer moderatörü İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi öğretim üyesi Tarihçi Doç. Dr. Nazan Maksudyan, “Özellikle üniversite yönetiminin katılımıyla gerçekleşen seminerde sosyal kimliklerimize, bedenlerimize, düşüncelerimize yönelik ayrımcılık türlerini konuştuk. Bu doğrultuda gerçekleşecek seminerlerin ilki olduğu için buna ‘Ayrımcılık 101’ adını verdik. Üniversitemizde ayrımcılığa karşı bir duyarlılık geliştirmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki aylarda da bunun daha derin örneklerini içeren ayrımcılık karşıtı birçok atölyemiz, toplantımız ve seminerimiz olacak” diye konuştu. Okuldaki farklı ülkelerden gelen çok sayıda öğrenciyi kaynaştırmak için yöntemler aradıklarını dile getiren Doç. Dr. Maksudyan, “Öğrencilerin önyargılarını, kalıp yargılarını ve kendi kapalı topluluklarının sınırlarını aşarak, birbirleriyle daha çok şey paylaşmalarını arzuluyoruz. Bu birlikteliği teşvik edebilecek organizasyonlar yapıyoruz.” açıklamalarında bulundu.

    “ŞİDDET KADAR YAYGIN OLAN BİR DİĞER AYRIMCILIK TÜRÜ DE DİLDEKİ AYRIMCILIKTIR”

    5 Aralık Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı tanınmasının yıldönümü dolayısıyla yorumda bulunan Maksudyan, “Burada yine aynı şekilde dilde ayrımcılık örneğini görüyoruz. Şiddet kadar yaygın olan bir diğer ayrımcılık türü de dildeki ayrımcılıktır. Özellikle dilimizi kontrol etmemiz gerekiyor. ‘Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi’ dediğimizde ataerkil iktidarı yeniden üretiyoruz. ‘Kadınlar oturuyordu erkekler onlara bir şey verdi’ algısı oluşturuyor. Hâlbuki özellikle 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda kadın hareketinin çok güçlü olduğunu biliyoruz. Farklı etnik gruplardan, farklı dinlerden kadınlar ciddi bir oy hakkı talebiyle gündeme geliyor. O yüzden edilgen bir fiil kullanılmaması gerekir. Kadınların çok büyük mücadeleler verdiğini, Nezihe Muhittin gibi isimleri aklımızdan çıkarmamız gerekiyor. Bu gerçekten verilmiş değil kazanılmış bir haktır” açıklamalarında bulundu.

    “KADINLAR KENDİLERİNE HER YERDE DİRENİŞ ALANI OLUŞTURUYOR”

    Orta Doğu’daki iç savaşlarda kadın hareketlerinin gücüne değinen Doç. Dr. Maksudyan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Baskının olduğu her yerde kadın hareketleri güçleniyor. Baskı varsa isyan da vardır. Orta Doğu’da bunu engellemek için çok fazla şey yapıyorlar. Örneğin Afganistan’da bacha posh diye bir gelenek var. Erkek çocuğu olmayan ailelerinin, kız çocuklarından birini evlilik çağına gelene dek bir “erkek gibi” büyütmesine, hatta aslında gerçek anlamda görevlendirmesine olanak veren bir uygulama. Sokağa çıkamayan kadınlar bu yolla kendilerine alan açıyor. Dolayısıyla burada büyük bir direniş alanı görüyoruz. Kadınlar kendilerine birçok yerde direniş alanı oluşturuyor.”

    “SUUDİ KADINLAR OY KULLANABİLECEK Mİ?”

    12 Aralık’ta Suudi Arabistan’da kadınların da seçimlere katılacağını ve oy kullanacağını değerlendiren Maksudyan, “Kadınların araba kullanmasına ya da yanlarında erkek olmadan evden çıkmasına izin verilmeyen bir ülkede, seçmen olması elbette önemli. Bir o kadar da şaşırtıcı. Ataerkil baskılar olmadan, özgür bir şekilde oy verebilecekler mi göreceğiz. Çok az kadının oy vermek için kayıt olduğu belirtiliyor. Gayri demokratik bir toplum olduğu için ister istemez soru işaretiyle yaklaşıyoruz” dedi.

  • Tarihçi Talha Uğurluel Gümüşhane’de

    Kredi Yurtlar Kurumu’nun ‘Çınaraltı Gençlik Söyleşileri’ projesi kapsamında Gümüşhane’de ‘Talha Uğurluel İle Benim Tarihim’ konulu söyleşi gerçekleştirildi.

    Gümüşhane Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Çok Amaçlı salonda gerçekleştirilen etkinliğe Gümüşhane Valisi Yücel Yavuz, Vali Yardımcısı Şenol Özkan, Kürtün Kaymakamı Mehmet Durgut, Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Özgül, İl Emniyet Müdürü Orhan Kar, Yurt Kur Gümüşhane İl Müdürü Mücahit Atalay ve çok sayıda öğrenci katıldı.

    Öğrencilerin salonda bulunan tüm merdiven boşluklarını bile hınca hınç doldurduğu programda araştırmacı-yazar Talha Uğurluel, “Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi ve Mukaddes Emanetler” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Akıcı bir üslupla yaklaşık 1,5 boyunca söyleşisini gerçekleştiren Uğurluel, zaman zaman salonda bulunan öğrencilere takılmayı ve dikkatle dinledikleri için onları onura etmeyi de ihmal etmedi.

    Yüzlerce kişinin pür dikkat dinlediği Uğurluel, son dönemde Türk dizi sektörü tarafından yapılan bazı dizi filmlere göndermeler de yaparak zaman zaman bu dizi filmlere yönelik sert eleştirilerde bulundu.

    Gümüşhane programında bir ilki gerçekleştirerek şiirle programını sonlandıran Uğurluel, Medine müdafii Fahrettin Paşa’nın askerlerinin yazdığı “Peygamberimize Sesleniş, Dua” şiiriyle programını sonlandırdı.

    Programın sonunda Vali Yücel Yavuz, Uğurluel’e Gümüşhaneli büyük İslam alimi Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi’nin resmedildiği bir tabloyu hediye etti. Burada yaptığı konuşmada Uğurluel’e teşekkür eden Vali Yavuz, kendisini yeniden Gümüşhane’ye davet etti.

    Türk-İslam tarihinin dünyada eşi benzeri olmayan ve her türlü övgüye mazhar bir hazine olduğunu belirten Vali Yavuz, “Talha hocamızın anlattığı belki okyanusta bir damladır” dedi.

    Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Özgül ise projeyi niye hayata geçirdiklerini anlattı. KYK olarak 500 bin gence barınma imkanı sağladıklarını, inşaatı devam edenlerle birlikte bu sayının 750 bini bulacağını ve yaptıkları kapasite anlaşmalarıyla bu rakamın 1 milyona yaklaşacağını kaydeden Özgül, KYK’ya müracaat eden herkese yurt imkanı sağlamak için çaba gösterdiklerini söyledi.

    Bu bağlamda Gümüşhane’ye yeni bir bin kişilik yurt için çalışmaların devam ettiğini dile getiren Özgül, “Devlet size bu yatırımı neden yapıyor? Bizim insan kaynağından başka sermayemiz yok. Gençler bizim geleceğimizdir. Onlara ne kadar yatırım yapsak azdır” dedi.

    KYK olarak kişisel gelişim programlarına ara vermeden devam ettiklerini ifade eden Özgül, KYK’nın eski halinden de örnekler vererek son dönem için “KYK’da barınmak bir şanstır” tespitinde bulundu ve öğrencilerden bu tür programlara mutlaka katılmalarını istedi.

    Programın sonunda yapılan çekilişle 3 öğrenciye tablet bilgisayar hediye edilirken, tarihçi Uğurluel, salon çıkışında kitaplarını imzaladı.