Etiket: Tarihçi

  • Ünlü Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Sultan 2’nci Abdülhamid Han’ı anlattı

    Ünlü Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Sultan II. Abdülhamid Han’ın vefatının 100’üncü yıldönümünde İstanbul Üniversitesi’nde konferans verdi.

    Ünlü Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, 2’nci Abdülhamid Han’ın vefatının 100’üncü yıldönümünde İstanbul Üniversitesinde konferans verdi. İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binasında düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan İlber Ortaylı’nın yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile birlikte çok sayıda öğretim görevlisi ve öğrenci katıldı. 2’nci Abdülhamid Han’ın Osmanlı Padişahları arasında en uzun süre tahtta kalan padişahlardan biri olduğunun konuşulduğu konferans, katılımcılar tarafından ilgiyle dinlendi.

    ‘‘2’nci Sultan Abdülhamid Hanı’ın son derece yatıştırıcı bir yanı vardı’’

    2’nci Sultan Abdülhamid Hanı’ı anlatan Ünlü Tarihli Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Sultan Abdülhamit tipinde bir iç politika, iç diplomat olsa belki bugün bir takım problemleri çözülmüş olarak bulurduk. Bazı konularda son derece yatıştırıcı son derece önceden gören bir tarafı vardı. Bir tarafıyla da yapacak bir şeyi yoktu çünkü Türkiye’den aydın sınıflarının maalesef yetişme tarzları ve bilgileri, gelişen dünyanın problemlerini kaldıracak durumda değildi. 2’nci Abdülhamid Han İslam dünyasında kendine bir görev edindi. Bugünkü kadar büyük bir propaganda ve istihbarat ağı kurduğu söylenemez. Şimdi artık istihbarat belgeleri arşivlerimizde araştırılıyor ve ilki de çıktı’’ dedi.

    ‘‘Kimse Osmanlı’nın yaşayacağına inanmıyordu’’

    Sultan Abdülhamid Han’ın nasıl bir imparator olduğuna dikkat çeken Ortaylı, ‘‘Böyle bir dönemde Sultan Abdülhamid Han Avrupa hükümdarlarına sempati duymaya gayret eden ve bunlarla muvaffak olan biri olmuştur. Ama şurası bir gerçektir, hiç kimse Osmanlı İmparatorluğu’nun İngiltere dışında yaşayacağına inanmıyordu ve yaşamasını da istemiyordu. Türkler sempati duyulan bir topluluk değildi. Avrupa’nın nezdinde Şark kültürünü bir İncil çekiciliği var ise o da İranlılara ve Araplara hastı. Türkler için böyle bir şey beklemiyordu çünkü Türkler her şeye rağmen şiirle ve edebiyatla uğraşarak köşede kalmış bir toplum değildi’’ şeklinde konuştu.

  • Tarihçi İlber Ortaylı’dan Kanal İstanbul’a destek

    Tarihçi Prof.Dr. İlber Ortaylı, Beylikdüzü’nde katıldığı söyleşide, Kanal İstanbul projesinin gerekli olduğunu söyleyerek, “İstanbul Boğazı’ndan bu kadar şilep geçemez. Aksi taktirde her gün deniz kazaları olur” dedi.

    Beylikdüzü Belediyesinin düzenlediği ramazan etkinliklerinin dün akşamki konuğu tarihçi İlber Ortaylı’ydı. Beylikdüzü’nde yaşayan vatandaşlarla Yaşam Vadisi’nde söyleşide bir araya gelen Ortaylı, tarihi konularda merak edilen konulara değindi. Söyleşiye Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çok sayıda vatandaş katıldı.

    İlber Ortaylı düzenlenen söyleşide Kanal İstanbul’un gerekli olduğunu söyleyerek, “Zaten Lozan değişti ve daha çok değişecek. Montrö Lozan’ın tashihi demektir. Daha da tashihi edilecek çünkü İstanbul Boğazı’ndan bu kadar şilep geçemez. Aksi takdirde her gün deniz kazaları olur haberiniz olsun. Yani bundan sonra ciddi bir hükümetin programı o çılgın kanal denen kanalın yapılmasıdır. Onu aklı başında jeologlar Celal Şengör gibileri evet diyorlar, bu iş lazım diyorlar. Çünkü İstanbul boğazları milletler arası bir trafiğe müsait değildir. Lozan ve Montrö zamanında buradan geçen gemilerin yoğunluğu yüzde 1’in de altında. Bu hacmi kaldıramaz. İstanbul’un nüfusu 1 milyondu boğaz işlemiyordu zaten. Şimdi bizim okuldan bile motor kalkıyor sabah akşam karşıya. Servisle taşıyacak halimiz yok. Her yakada 10’ar milyon adam yaşıyor” dedi.

    “Hollandaca diye bir dil yok”

    Dünya üzerinde 5 bin tane dil oluğunu söyleyen Ortaylı, her birine ayrı devlet ayrı bayrak verilmesinin mümkün olmadığını dile getirdi. Ortaylı, “Şu anda dünyada 5 bin tane lisan var. Lehçeler ve ölü diller hariç. Bunların içerisinde her gün ölenler ya da gerileyenler var. Bir de bir takım lehçelerde kendilerinin lisan olduğunu iddia ediyor. Bir de milliyet var. Şimdi laf aramızda. Resmen sakın söylemeyeyim sakın bunu. Çok saldırırlar birde. Hollandaca diye bir dil yoktur. Hollandaca bir Kuzey Alman lehçesidir ama bunu söylemezsin. Bu lehçede de ayrıca çok güzel bir edebiyat vardır. Siz bunların hepsine küçük küçük ne bayrağı çizeceksin. Bilgisayarlar yetmez. Hangisine ne vereceksiniz. Birleşmiş Milletler haritaları kontrol ediyor. Nüfus haritalarını değiştirmemizi protesto ediyor. ’Şunu şuraya yerleştirdin yapamazsın’ diyor. Fakat ne hikmetse Çinlilerin yemediği nane yok. Tibet’te ve Shenyang’ta ona sesini çıkaramıyor. Çünkü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin dişi çink çank çunklara geçmez. O istediğini yapar bu çok açık bir şey ” diye konuştu.

    Beylikdüzü isminin tarihçesini ve nereden geldiğini anlatan Ortaylı, ”Rumeli tarafına, Avrupa tarafına gidenlerin konakladığı bir yer olması lazım . Düzü dediği ova yani. Beylik dediği de haslardan biri. Orada konaklıyordu gelip geçerken. Kervansaray olmadığına göre kervanlarda burada konaklıyordu. Eski bir ad” dedi.

    Söyleşi sonra Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İlber Ortaylı ve söyleşinin moderatörlüğünü yapan Gazeteci Yazar Nuri Çolakoğlu’na Beylikdüzü Tarih kitabını hediye etti.

  • (Özel Haber ) Tarihçi -yazar Prof Dr. Ahmet Şimşirgil’den, İstanbul İl Müftüsünün camilerin statüsüyle ilgili açıklamasına tepki

    Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, katıldığı bir konferansta, İstanbul İl Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz’ın ‘Camilerin statülerinin değiştirilecek’ açıklamalarına cevap verdi. Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, “Caminin görevi bellidir. İyi o zaman hamamda da başka bir şey yapılsın. Tuvalette yemek yenilsin o zaman. Her şeyin bir yeri yurdu var. Caminin de bir şeyi var, bırakın” dedi.

    İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında imzalanan anlaşma ile camilerin statülerinin değiştirileceğini açıklamıştı. Fatih Gençlik Vakfı’nın Ömer Öztürk Öğrenci Yurdu ve Gençlik Merkezi’nde katıldığı konferansta Tarihçi-Yazar Prof .Dr. Ahmet Şimşirgil, bu açıklamalara tepki gösterdi. Şimşirgil, her şeyin yeri yurdu olduğunu söyleyerek, ” Demek ki bu statüyü kazandırmak istiyorlar. Çocuklar içeri girsin, top oynasın, futbol oynasın. Maksat nedir? Maksat adam çekmek. Camiye adam niye çekilir. Sen git onu başka bir şeyde anlat. Camide pinpon, top, basket oynatmak. Kız, erkek oynatmak. Birşey yapmak. Çekmek ama dini bozmak, dini bozarak, caminin aslı hudusunu bozarak. Caminin görevi bellidir. İyi o zaman hamamda da başka bir şey yapılsın. Tuvalette yemek yesin o zaman. Her şeyin bir yeri yurdu var. Caminin de bir şeyi var, bırakın” şeklinde konuştu.

    Osmanlı dönemindeki camilerin durumundan bahseden Şimşirgil, “Osmanlıda kadınların gittiği cami bellidir. O da ramazan aylarındadır. Kadınların çok fazla camiye gitmesi uygun görülmez. Kadın için evindedir. Ramazanda belli camiler tayin edilir. Çocukları elbette camiye alıştırmak lazım. Namaza alıştırmak lazım. Ama orada çocuğu namazın dışında başka şeyler de. Mesela camilerin, mescitlerin başka görevi vardır. Çocukları okutmak için. Çocuklar namaz dışında gider. İmamlar çocukları okuturlar. Camileri oyun eğlence haline getirme. Buradaki maksadı ben biraz daha ayrı bir şey görüyorum” dedi.

    “Oyuncak haline getirmemek lazım”

    Camileri tamamen oyun ve eğlence yeri haline getirileceğini aktaran Şimşirgil, “Namaz saatleri bellidir. Bizim camiler kilitli. Her şeyi yapıyorlar mı? Yapmıyor. Asli noktadan caymamak lazım. Tamamen oyun ve eğlence haline getiriliyor. Yarın müsamereler yapmaya başlarlar. Ondan sonra” mini mini bir kuş konmuştur”. İşimizi gücümüzü şarkıya türküye boğdular zaten. Başka bir şey yok. Modern şarkılar söyletmeye başlarlar. Bak bütün çocuklar geliyor derler. Ama ne öğrendiklerine bakılır. Asıl olan içeriğine bakmak lazım. Oyuncak haline getirmemek lazım. Bir şeyin aslı bozulunca artık o şey gidiyor. Cami ders yeridir. Dini derslerin yeridir. Cami ibadet yeridir. İbadet yine oradadır. Çocuklar namazda bir takım şeyler yapabilir, kovmamak lazım” açıklamasında bulundu.

    Aynı şeyi okullara yapmaları halinde kimsenin kabul etmeyeceğini aktaran Şimşirgil, “Bir kaç yerde fotoğraf görmüştüm. Camide basket sahası var. Caminin içine basket sahasını kurmuş adam. Bu değil. Bunun için başka yer yapsın. Okulları kullansın. Şimdi aynı şeyi biz okullara yapalım desek buna hangi müdür müsaade eder. Hangi kişiler müsaade eder. Aynı şeyi başka şeylere yapalım o zaman. Bakalım kabul edecekler mi. Camiyi neden çıkartıp böyle bir noktaya getiriyorsun. Tehlikeli buluyorum. Çünkü diyanetin niyeti halisi olsa önce doğru işler yapar. Hep bozma üzerine gidiyor. Çok tehlikeli ve yanlış işler yapıyorlar. Bunları görebilmek lazım” dedi.

    Konferans sonunda günün anısına Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’e plaket takdim edildi. Öğrenciler ve sevenleri ile bir müddet sohbet ettikten sonra fotoğraf çekilen Şimşirgil daha sonra buradan ayrıldı.

    İstanbul İl Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz tarafından geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada, “Diyanet İşleri Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müşterek bir anlaşma yaptılar. Bu anlaşmaya göre artık camilerimizin statüleri farklılaşıyor ve camilerimiz 6-7 gruba ayrılacak” demişti.

  • Tarihçi İlber Ortaylı: “İran’ın yakın tarihini Avrupalıların incelemesine bırakmaktan kaçınmalıyız”

    Maltepe’de, Türk-İran kültürünü anlatan ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Müşterek tarihin sadece Safeviler ile değil daha yakın zamanlarla birlikte mütalaa edilmesi gerekiyor. İran’ın yakın tarihini maalesef yabancıların, Avrupalıların incelemesine bırakmaktan kaçınmalıyız” dedi.

    Maltepe Belediyesi’nin bu yıl ilk kez düzenlediği “İran Kültür Haftası” etkinlikleri kapsamında Tarih Profesörü İlber Ortaylı Türk-İran Kültürü’nü anlattı. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen program Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın katılımıyla gerçekleşti. Konuşmacı olarak katılan Tarih Profesörü İlber Ortaylı Türk-İran Kültürü hakkında bilgi verdi.

    Üzerinde durulması gerek bir nokta olduğunu vurgulayan Ortaylı, “Müşterek tarihin sadece Safeviler ile değil. Daha yakın zamanlarla birlikte mütalaa edilmesi gerekiyor. İran’ın yakın tarihini maalesef yabancıların Avrupalıların incelemesine bırakmaktan kaçınmalıyız. Bu konuda önyargılar bitmeli hem İranlıların kendileri hem de Türkler yakın Türk-İran tarihini incelemeli. Bir konuyu çok merak ediyorum ve takdir ediyorum. Bu konuda büyük bir araştırma yapan bir takım olduğunu söyleyemeyeceğim. Fakat İran Hariciye Nezareti Osmanlı- İran belgelerini diplomatik yazışmalarını cilt cilt yayınlamaya başladı. Benim bildiğim 5 iri cilt ortada. Arşivleri düzgün, ümit ederim ki bizim Dışişlerimiz de bunun gibi bir şeyi yapacak ve en azından siyasi tarihimiz ortaya çıkacak. Ardından iktisadi tarihimiz incelenmeye başlanacak. Mesela İstanbul’un geçen asırlardaki 19’uncu ve 20’inci yüzyıl başındaki İranlı ve Fars kültürünün önemli bir payı vardı. Bu şehirde geniş bir İran kolonisi yaşardı. Bunlar tamamen Fars kökenliydi veya Azerbaycanlı’ydı. Ama burada Farsça gazete çıkartıldı. Farslıların törenleri yapılırdı. Muharrem ayinleri yapılırdı. Mezarları ayrıydı, okulları vardı. Bunların hepsinin incelenmesini bile bugün Fransız Enstitüsü yaptı. Bizim niçin bu konular üzerinde durmuyoruz” dedi.

    Hatayi müzik grubu konser verdi

    Konuşmanın ardından Hatayi müzik grubu, programa katılan konuklara konser verdi. Vedad Moezinzde Erdebilli tarafından 1990 yılında kurulan, 10 müzisyen ve 4 vokalden oluşan grup, Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde sahne aldı. Topluluk, muğam, halk mahnıları, aşık havaları, lirik müzik gibi geleneksel İran ve Azeri müziğini, enstrümanları eşliğinde icra etti.

  • Bursalı tarihçi Erhan Yıldızalp hayatını kaybetti

    Bursalı tarihçi Erhan Yıldızalp geçirdiği kalp rahatsızlığı sonrası 82 yaşında hayatını kaybetti.

    1980 ihtilalinde kapatılan Bursa Mehter Takımını yeniden kuran, Bursa’da kamu yararına ilk derneklerden Eski Eserleri Sevenler Kurumunda Kazım Baykal ile senelerce tarihe hizmet veren emekli belediye Fen Memuru Erhan Yıldızalp’in cenazesi Tophane surlarının üzerindeki Üftade Hazretleri’nin türbesinin de bulunduğu Üftade Cami’inde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Pınarbaşı Mezarlığı’nda toprağa verildi.

    Yıldızalp’in Kükürtlü Süleyman Çelebi Cami Kütüphane Yaptırma Dernegi, Bursa Mehteri, BEESK ve Kent Konseyi Tarihi Miras Grubunda Nakkaş Ali Paşa Mescidinin ihyası başta olmak üzere birçok projeyi takip ettiği öğrenildi.