Etiket: tarih

  • Ordu’da tarih canlanacak

    Ordu Büyükşehir Belediyesi Altınordu ilçesinin en eski yerleşim yeri olan Taşbaşı, Zaferi Milli ve Aziziye Mahallelerini cazibe merkezi haline getirmek amacıyla çalışma başlattı.

    Bu kapsamda kentsel sit alanı içerisinde kalan bölgeye ait koruma imar planı, vatandaşların ihtiyaçları ve mevzuat hükümleri çerçevesinde Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden düzenlenecek.

    Parsellerdeki kütle sorunları, ulaşım ağındaki yetersizlik, ticari işletmeler ve günübirlik otel vb. gibi fonksiyonların yetersizliği, sahil bağlantısının zayıflığı, plan notlarının güncelliğini yitirmesi ve birçok tarihi eserin restorasyonunun yapılamaması gibi sebeplerle atıl bir duruma düşen bölgenin kaderi, Büyükşehir Belediyesinin yapacağı çalışmayla değişecek. Yaklaşık 22 yıldır yenilenmeyen imar planı, değişen mevzuat hükümleri ve kent dokusu nedeniyle canlılığını yitiren sit alanı, koruma imar planının yenilenmesiyle birlikte yeniden bir cazibe merkezi haline gelecek.

    Bölgede yaşanan sorunların çözülmesi ve geride kalmışlığının en önemli etkenlerinden biri olan koruma imar planının yenilenmesi amacıyla çalışmalar başladı. Büyükşehir Belediyesi tarafından ilk etapta sit alanının haritası yenilenirken diğer çalışmaların sürdüğü ve planın 2018 yılı içinde yenileneceği belirtildi.

  • “10 yıl içinde nakit para tarih olacak”

    Önümüzdeki 10 yıl içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde nakit para kullanılmayacağı belirtildi. Avrupa’da nakitsiz topluma en kolay geçebilecek ülke olarak ise Türkiye işaret edildi.

    Önümüzdeki 10 yıl içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde nakit kullanımı kalkacağı öne sürüldü. Elektronik para ve dijital ödeme şirketi Papara’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed F. Karslı, Avrupa’da nakitsiz topluma en kolay geçebilecek ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. Karslı, bunun sebebini ise Türkiye’de çok fazla kart kullanıcısı olması ve genç nüfusun teknolojiye kolay adapte olmasına bağladı. Karslı, Çin’de nüfusun yüzde 80’inin özellikle perakende sektöründe nakitsiz olarak, mobil cüzdanlar ile alışveriş yaptığınısöyleyerek nakitsiz topluma geçişte bankacılık sisteminin dışında kalan kesimin işini kolaylaştırmak için dijital ödeme şirketlerinin artacağını ve blokchain gibi teknolojiler ile birlikte devletlerin nakit kullanımının önüne geçecek atılımlar yapacağını ifade etti.

    Papara Card D&R mağazalarında

    Öte yandan elektronik para ve dijital ödeme şirketi Papara’nın açıklamasına göre şirketin ön ödemeli kartı Papara Card bazı online alışveriş sitelerinin ardından şimdi de D&R mağazaları vedr.com.tr’den de alınabilecek.

    Ahmed F. Karslı, “Kullanıcılar Papara hesaplarına 9 farklı bankanın ATM’sini kullanarak o bankanın müşterisi olmadan da ücretsiz olarak para yatırabiliyorlar. Hesaplarındaki bakiye ile dilerlerse Papara üyesi internet sitelerinde alışverişlerini hızlı, kolay ve güvenilir alışveriş yapabiliyorlar, gece gündüz ücretsiz olarak cep telefonu, email ve Papara hesaplarına para gönderebiliyorlar. Dünyadaki tüm pos cihazlarında fiziksel alışverişlerini ve internet alışverişlerini Papara Card ile güvenle gerçekleştirebilliyorlar. Dilerlerse hesaplarındaki parayı da Papara Card ile dünyanın her yerinde istedikleri ATM’den anında çekebiliyorlar” şeklinde konuştu.

    Karslı, BDDK’den aldıkları lisansla faaliyet gösterdiklerini, ayrıca MASAK kurallarına da bağlı olduklarını ve kullanıcıların finansal güvenliği için ‘machine learning’ teknolojisi tabanlı güvenlik doğrulamaları kullandıklarını ifade etti. Papara CEO’su İlker Diker ise müşterilerinin Papara Card’ı kolayca istedikleri yerden alabilmeleri bir takım anlaşmalar yaptıklarını söyleyerek hem internetten satış yapan siteler hem de fiziksel perakende noktalarında Papara Card satış noktlarının yaygınlaşacağına ve bu yönde çalışmalarını hızlandırdıklarına dikkat çekti. Bu gelişmelerin yanı sıra, halihazırda MasterCard ve BKM üyesi olan Papara, 2018 yılında 80 ülkeye para transferi yapmaya hazırlanıyor.

    “Papara kullanıcılarının yaş ortalaması 20”

    Karslı, 13-25 yaş aralığındaki gençlerin ve bankacılık sistemiyle tanışmamış bireylerin ödemelerine aracılık yapmak amacıyla yola çıktıklarını söyledi. Bankaların 18 yaş üstüne hesap açtığını ancak, akıllı telefon kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte 13 yaş üzerinde herkesin finansal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurduklarına dikkat çeken Karslı, “Fakat buna rağmen Papara kullanıcılarının yaş ortalaması 20” dedi.

    7/24 ücretsiz para transferi imkanı sunmalarının müşteri profilinin daha geniş olmasını sağladığını kaydeden Karslı, Papara Card’ı, 2023 nakitsiz vizyonu çerçevesinde Papara dijital cüzdanını tamamlayıcı bir ürün olarak piyasa sürdüklerini söyledi. Karslı, “Her ne kadar piyasa için Papara Card önemli bir ihtiyacı giderecek olsa da yol haritamızda benzer ve önemli yeni ürünler de yer alıyor ve çalışmalar son hızla devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    Ahmed F. Karslı, B2B2C nitelikli bir kart ürününü 2018 başlarında hizmete sunacaklarını da söyleyerek, “Böylece, müşterilerine veya iş ortaklarına ödeme dağıtan kurumlar Papara kartları kullanarak yapılan ödemelerin nerelerde kullanılabileceğini seçme özgürlüğüne sahip olacaklar. Peki, bunu kimler kullanabilir? Aileler, çocuklarına verdikleri harçlıkların sadece yiyecek harcamasında kullanılmasını isteyebilir. Ya da belediyeler dağıttıkları sosyal yardımların sadece giyim harcamasında kullanılması tercih edebilir. Vakıflar burs ve yardım ödemelerinde, özel kurumlar masraf ve prim ödemelerinde kullanabilirler. Örneğin, bir lojistik kurumu karta yüklediği paranın sadece akaryakıt alımında kullanılmasını isteyebilir veya akaryakıtta X TL’ye kadar, konaklamada Y TL’ye kadar harcama yapılabilmesini sağlayabilir” dedi.

    20 milyon TL’lik yatırım planı

    Nakitsiz topluma geçişte öncü oyuncu olmayı hedefleyen dijital ödeme şirketi Papara, 2018 yılında yurtdışına açılma çalışmaları için yıl 20 milyon TL yatırım planlıyor. Şirket böylece, hem Türkiye’deki operasyonlarını büyütürken hem de bölge ülkelerde faaliyetlere başlayacak.Yaklaşık bir yıl önce faaliyetlerine başlayan ve şu anda 1 milyar TL’lik finansal işlem hacmine ulaşan Papara’nın 500 bin kayıtlı kullanıcısı bulunuyor ve 2017 sonunda bu rakamın 600 bin’e ulaşması bekleniyor.

  • Büyükşehirden, lise öğrencilerine yönelik tarih turu

    Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin başlattığı Şanlıurfa´yı Tanıyalım projesi kapsamında merkez ilçe ve kırsalda eğitim gören öğrencilere tarih turu düzenlendi.

    Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ile Milli Eğitim Müdürlüğü tarafında hayata geçirilen Şanlıurfa’yı Tanıyalım Projesi kapsamında merkez Haliliye ilçesine bağlı Gürpınar Mahallesi Orta Okulu öğrenci ve öğretmenlerine yönelik tarih turu düzenlendi. 12 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Şanlıurfa’yı kapsamlı bir şekilde gezen öğrenciler, ilk defa Arkeoloji, Mozaik, Mutfak, Kent ve Müzik Müzesi’ni görmenin ve kentin tarihi derinliğini hissetmenin heyecanını yaşadılar. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Özçınar, Milli Eğitim Müdür Yardımcısı İbrahim Canbek ile Turizm Tanıtım Şube Müdürü Necmi Karadağ’da gezi boyunca öğrencilere eşlik etti. Turizm Tanıtım Şube Müdürlüğünde görevli profesyonel rehberler tarafından öğrencilere kentin tarihi anlatıldı. Amaçlarının gençlerin kendi kültürlerine bağlılıklarını ve aidiyet duygularını geliştirmek olduğunu ifade eden Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Özçınar, “Bu tarihi ve kültür zenginliğini gelecek nesillere gençlerimiz anlatacak. Geniş bir coğrafyaya sahip olan Şanlıurfa’mızda yer alan orta okul ve lise öğrencilerine şehrimizi tanıtmayı ve kültürel miraslarını öğrenmelerini sağlıyoruz. Şanlıurfa’da öğrenim gören orta okul ve liselerdeki bütün öğrencilerimize Şanlıurfa’yı tanıtacağız. Büyükşehir Belediyesi olarak geleceğimiz olan gençlerimizi ve öğrencilerimizi önemsiyoruz. Öğrencilerin, Şanlıurfa’nın kültürel miraslarını tanımaları bizim için çok önemlidir” dedi.

    Milli Eğitim Müdür Yardımcısı İbrahim Canbek ise öğrencilere yönelik düzenlenen gezinin öğrenciler açısından çok önemli olduğunu söyledi. Şanlıurfa’yı Tanıyalım Projesi kapsamında kentin tarihi yerlerini gezen öğrenciler Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi’ye teşekkür ettiler.

  • Türk boksör Fatih Keleş, Hamburg’da tarih yazmaya hazırlanıyor

    Türk boksör Fatih Keleş, Almanya’nın Hamburg kentinde yarın Avrupa şampiyonluğu için ringe çıkacak.

    Türk boksör Fatih Keleş, Fransız rakibi Renald Garrio ile tartı programına çıkarken, Alman medyası da organizasyona büyük ilgi gösterdi. Daha önce de Garrio ile karşılaşan Keleş o maçtan berabere ayrılmıştı. Bunun üzerine maçı tekrarlamak isteyen EC BOXING Başkanı Erol Ceylan, Fatih’i dünya şampiyonluğuna hazırladığını belirterek, “Fatih, büyük yeteneklere sahip bir boksördür. Fransız boksörü yeneceğine olan inancım tamdır. Güçlü rakip ile karşılaşarak Dünya şampiyonuluğu öncesi zorlu müsabakalara alışmalıdır” dedi.

    Keleş’in antrenörü antrenörü Bülent Başer ise bu defa kazanacaklarını belirterek, “Geçtiğimiz maç yaptığımız hataları düzelttik ve kendimizi zafere hazırladık” diye konuştu.

    Fatih Keleş de, daha önce ringe çeşitli olumsuzluklar ile çıktığını vurgulayarak, “Bu defa ringde farklı bir Fatih göreceksiniz” diyerek iddiasını ortaya koydu.

    Öte yandan EC BOXING Basın Danışmanı Vedat Alyaz, dünyanın en önemli galalarından birini düzenlediklerini belirterek, “Galamızda ayrıca gelecek vadeden sporcumuz Hüseyin Cinkara da yükselme maçına çakacak. Geleceğin şampiyon adayı sporcular da gecede yumruk sallayacak. Dünyanın gözü kulağı bu galada olacak. Ayrıca EC BOXING boksörlerinden Argon Smakici, Danilo Milacic, Adrian Granat, Nuri Seferi gibi geleceğin starları da eldiven giyecek” şeklinde konuştu.

  • Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil: “Osmanlı Devleti Bilecik’te kuruldu”

    Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Bilecik’te katıldığı sempozyumda rahmetli Prof. Dr. Halil İnalcık’ın “Osmanlı’nın Söğüt’te değil Yalova’da kurulduğu” iddiasını eleştirerek, “Osmanlı Devleti Kayı Boyu’ndan gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar Bilecik’tir, Söğüt’tür” dedi.

    Uluslararası Marka Değerleriyle Bilecik Sempozyumu’nun ikinci gününde Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde “Osmanlı’nın Doğuşu ve Kayı Boyu” adlı tarih oturumuna, Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Yavuz Bahadıroğlu, eski Milli Saraylar ve Müzecilik Tanıtım Başkanı Prof. Dr. Bülent Arı ve moderatör Serdar Tuncer konuk oldu. Açılış sonrası ilk sözü alan Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Kayı Boyu’nun tam manasıyla nereden hareketlendiğini bilmediklerini söyledi. Net bir bilginin de kaynaklarda yer almadığını aktaran Şimşirgil, “Ancak Gazneliler ve Oğuzların çarpışmaları Selçukluların ve o zaman Oğuz boylarının Anadolu’ya doğru hareketlenmesi var Selçukluyla beraber. Kayıların da bu hareketlenmede beraber geldiklerini biliyoruz. Moğol baskını esnasında Moğolların yeniden Ahlat’a ve Anadolu’ya doğru hareketlenmeleri esnasında hareketlendi. Ertuğrul ile beraber ki babası tabii Süleyman veya Gündüz bu konuda bazı şeyleri söyleyebiliriz. Ama şunu bilelim. Süleyman diyen de doğrudur, Gündüz diyen de doğrudur. Her ikisi de kaynaklarda vardır. İkisi de kaynaklarda, hatta kaynaklar dürülmüştür. Biz Ertuğrul’un üç evladından birine Gündüz denildiği için Gündüz’ü günümüz tarihçileri biraz daha öne alıyorlar, öne çıkarıyorlar. Babasının ismini oğluna vermek gelenek olduğu için muhtemelen bu diye ifade ediyorlar. Hatta ben ona başka bir yoldan daha bakıyorum. Belki birisi bir ismini, diğerleri diğer ismini kullanır ama ikisi de aynı şayeste. Süleyman Gündüz Alp dahi olabilir. Süleyman veya Gündüz Alp’in veya Süleyman Gündüz Alp’in liderliğinde işte hareketlenen Kayılar, Ankara’ya doğru, Anadolu’da o muazzam imparatorluğu kuracak olan bir ailedir” dedi.

    “Söğüt ve Domaniç Alaaddin’in, Selçuklunun Osmanlı’ya vermesiyle toprak olmadı”

    Kayıların Ankara’nın Karacadağ mıntıkasında uzun süreli kaldıklarını anlatan Şimşirgil, “Ama burada kendilerini yeterli bulmuyorlar ve Alaaddin’den, Selçuklulardan yer istiyorlar. Söğüt ve Domaniç’i Selçuklu verdi diye ifade edilir. Aslında vermedi. Yani Söğüt ve Domaniç Alaaddin’in, Selçuklunun Osmanlı’ya vermesiyle toprak olmadı. Osmanlı’ya buraları cihat alanı olarak gösterdi ve Osmanlı geldi bu toprağı kendi kılıcıyla açtı. Kendi aldı, kendi yurt tuttu, kendi yerleşti. Onun için Osmanlının hiçbir yerden aldığı bir toprak yoktur. Bazen son derece yanlış bilinen bir şeydir. Buraları verdi. Hayır bu bölgeye doğru gönderdi. Buraları yurt açmaya gönderdi ve Osmanlı geldi. Buralarda tamamen Bizanslılar, tekfurlar, araziler ve topraklar var. Zaten Osmanlı burada bir yurt ediniyor Söğüt’te, Domaniç’te, kendine bir yurt ediniyor. Uzun süre o tekfurlar ile muhabbet içerisinde, yani karşılıklı saygı ve sevgi esasına dayalı bir muhabbeti var. Yayla, kışla buraları kullanıyorlar. Bu şekilde devam ediyor” dedi.

    “Türkiye’de diziler aslında sadece tarihi daha fazla merak ettiriyor”

    Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Türkiye’de dizilerin aslında sadece tarihi daha fazla merak ettirdiğini ifade ederek, “Gerçekten böyle mi diye ifade ediyoruz. Şimdi ben gerçekten muzdaripim. Çünkü bu muzdariplik bizim Muhteşem Süleyman ile başladı. Hatta ben televizyonlarda da şunu söylemiştim, ’Doğru tek bir karesi olmayan dizi’ demiştim. Bana tek bir doğru kare gösteremezsiniz. Ben her karede 3, 5, 7 hata gösterebilirim her karede. Ama bana doğru tek bir kare gösteremezler. Bunlar kendi giysilerini, kendi elbiselerini kanun diye Hürrem Sultan’a giydirdiler ve böyle gösterdiler. Şimdi Ertuğrul şahsiyetle oynamıyor. Yani Diriliş dizisi Ertuğrul’un şahsiyetiyle oynamıyor. Bu yönüyle eyvallah. Yani güzel, hoş. Şimdi diğer bir şahsiyetle oynuyor. Fakat burada Ertuğrul mu sorusuna Ertuğrul bu diyemiyoruz. Sıkıntı burada. Ben isterim ki 1 yıl çekilsin. Ama izleyici benim evladım, milletim, gencim bu Ertuğrul desin ve onu gerçekten hakkıyla bilsin, hakkıyla öğrensin. Ona sen olmadık şeyleri kattığında bu da bir yanlış. Bunu dedirtme ya. Baycu Noyan karşısına elhamdülillah diyecek adam Ertuğrul’u çıkarmadı. Yoksa hayatta kalmayabilirdi. Ama Baycu Noyan’ı Ertuğrul’la karşılaştırıyorsun ve öldürttürüyorsun. Kayı Boyu sığıntı değildir. Kayı Boyu’nu Dodurga Boyu’na sığıntı yapma. Bunu yaptığın zaman Kayı Boyu’nu sığıntı gibi gösteriyorsun ve gencin kafasında Kayı Boyu Dodurga Boyu’na sığındı. Yok böyle bir şey. O zaman başka senaryolar yapabilirsin. Bunları çok daha güzelleştirebilirsin. Çok daha hoş ama 3 yıl olmasın da 2 yıl olsun. Benim tarihim bitmez, benim tarihim tükenmez. 3 bin yıllık tarih. Ben Amerikalı mıyım, iki tane işte bilmem Rambo filmi ile 30 sene idare edeceğim. Ben her yıl da bin tane tarihim var, bin yıllık tarihim var” dedi.

    “Osmanlı Devleti Kayı Boyu’ndan kurulmuştur”

    Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Bilecik’te katıldığı sempozyumda rahmetli Prof. Dr. Halil İnalcık’ın “Osmanlının Söğüt’te değil Yalova’da kurulduğu” iddiasına eleştirerek, “Halil Bey gezdi, anlatıyor gerçekten duayen ama bir şeye katılmıyorum. Halil Bey FETÖ’cüleri az gezdirmedi. Az gezdirmediler ve Kayı Boyu’nu Kayı Boyu’ndan değil dedirttiler. Bu da yine birilerinin oyunuydu. Halil Bey, Türkiye’de bütün Türkiye’nin tanımış olduğu, kabul etmiş olduğu bütün ilim adamlarının tartıştığı, net bir şekilde ortaya koyduğu Osmanlı Kayı Boyu’dur. Bunu cümle tarihçiler son yüz yıl içerisinde tartıştılar. Büyük tartışmalara sebep oldu bu. Fuat Köprülü, Şahabettin Tekindağ, nice nice tarihçilerimiz bunları tartıştı. Bir kısım Avrupalı tarihçiler, ’Osmanlı işte Osmanlı Rum mudur? Osmanlı Moğol mudur? Osmanlı şu mudur?’ söyleyince bizim tarihçilerimiz bunlara yerinde ve hakkıyla cevap verdiler. Bu artık bitmişti. Ama bir gün geldi, Halil İnalcık Bey çıktı. Yüzde yüz tarihçilerin duayenidir. İyi bir tarihçimizdir. Bütün tarihçilerin kabul ettiği bir tarihçidir. Ama her sözü doğru değildir ve en tepede bir adam da olsanız kullanılmaya müsait olabiliyorsunuz. Bir gün çıktı acaba neydi bunun maksadı belki çok çok düşünmek lazım. Bundan 12 sene önce, 8 sene önce, tabii 10 sene oldu benim tahminim. Dedi ki Osmanlı Kayı Boyu’ndan değildir dedi” dedi.

    “Hakikate yönelirsek filmin büyüsü bozulur”

    Bu sözler sonrası Prof. Dr. Halil İnalcık’a 18 yıl asistanlık yapan eski Milli Saraylar ve Müzecilik Tanıtım Başkanı Prof. Dr. Bülent Arı araya girerek, “Dizi ve filmlerden yola çıkacak olursak yapımcılar şöyle der; hakikatin filmin büyüsünü bozmasına izin verme. Hakikate yönelirsek filmin büyüsü bozulur. Büyü bozulmasın yine de. Ama bu Kayı Boyu meselesi çok enteresan bir mevzu fakat ne zamanımız buna müsait ne ortam müsait. Bu ayrı bir tartışma konusu. Bununla ilgili yeni okumalar yapmak gerekiyor” dedi.

    “Osmanlı Devleti Bilecik’te kuruldu”

    Ardından tekrar söz alan Prof. Dr. Şimşirgil, Prof. Dr. Halil İnalcık’ı eleştirmeye devam ederek, “Osmanlının ilk camisinde Kayı Boyu’nun damgası var. Osmanlının ilk parasında Kayı Boyu damgası var. Osmanlının ilk dönem ilk tarihçileri ’Osmanlı Oğuz Boyu’ndan’ der ve bu tartışmasızdır. Osmanlının yine ikinci dönem yani ikinci dönem dediğim onlar da çağdaş tarihlerdir hemen hemen. Tamam yani Aşık Paşazade olsun, Necbi olsun, İdris-i Bekir olsun, Kemal Paşazade olsun Osmanlının bütün kaynakları Osmanlı Kayı Boyu’ndandır der. Bakın net bir şekilde bunu ifade ederler. Bunun tartışılacak zerre kadar bir yönü yok. Ve ben Halil Bey’e şunu ifade ettim. Halil Bey yaşıyordu 6 sene önce. Ben 40 senedir bunu söylüyorum dediği zaman televizyonlarda şunu söyledim. Bu sözü söyleyen bir kişiye tek bir soru sorarlar. Hangi boydan? Yani Kayı değilse hangi boydan? Halil Bey’in buna verilecek cevabı yok işte. Osmanlı Kayı’dır bunu böyle bilelim, net. Başka bir boy söyleyemezsin. Hocam şimdi farklı söylüyor tartışılabilir ama neyi tartışacağız. Moğol mu diyeceğiz? Bugün hocamın söylediği 15 Temmuz sokağa çıkmakla sadece önlenecek bir şey değil. 15 Temmuz’un fikir dünyası var. 15 Temmuz bu milletin 40 yıldır diniyle, tarihiyle oynuyor. Bunları çözmezsek hiçbir şeyi çözemeyiz. Halil Bey Osmanlı Kayı’dan değildir dediği zaman Osmanlı Rum’dur, Osmanlı Pontus’tur, Anadolu Pontus’tur, Anadolu Rum’du diye altını döşemeye başladılar. Bugün Türk milleti o hale getirilecekti ki 15 Temmuz olsa dinen Peygamber Efendimizin yok sayıldığı, tarihin Osmanlı Rum ve Pontus olduğu bugün konuşuluyor olacaktı. Onun için bunları bu milletin gençlerinin, fertlerinin öğrenmesi lazım. Bunu bilmemiz lazım. Yalova’da ben 10 sene Osmanlının bu topraklarda kurulduğunu biliyor musunuz diye Yalova’da görmedik mi biz askılarda Osmanlının bu topraklarda kurulduğunu biliyor musunuz? Bunu kim söyledi Türkiye’ye. Halil Bey değil mi? Yalova 1326’da fethedildi. 1326’da fethedilen bir yerde 1302’de nasıl devlet kurarsınız? Sadece şu soruyu söyleyeceksin. Osmanlı bu topraklarda kuruldu Bilecik’te, net” dedi.

    “Osmanlı Devleti’nin adı Osmanlı Devleti olmasaydı gaziler devleti olurdu”

    Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, son olarak Osmanlı Devleti’ni farklı kılan çok unsurun olduğunu belirterek, “Osmanlıları farklı kılan gerçekten çok unsurlar var. Bana Osmanlı Devleti’nin adı Osmanlı Devleti olmasaydı ne olurdu diye sorsanız tek bir söz var. Gaziler devleti olurdu. Bütün kaynaklarda tek bir ifade geçiyor. Bunlar gazilerdir. Yani bunları ilahi kelimetullah aşkına savaş yapan insanlar. Bunlar hak yoluna gidicilerdir. Bunları yetimleri, garipleri sevicilerdir. Bunlar kafirleri, azileri ezicilerdir. Hep böyle güzel ifadelerle Osmanlıyı hoş anlatırlar. Ama bu şu demek değil. Birinin elindeki toprağı gasp etmek, birinin malını almak, çarpmak manasında asla alamamalı. Gündüz Alp Osmangazi’ye diyor ki; ’Bilecik’i alalım.’ Osmangazi’de ’Biz bu ile garip geldik. Bunlar bizimle hoş komşuluk yaptılar. Biz malımızı, mülkümüzü buraya döktük yaylaya çıkarken. Neden saldıralım’ der. Bakın aradan zaman geçiyor Bilecik’te Osmangazi’yi ortadan kaldırmak istiyor. Osmangazi o gün Bilecik’i alıyor. Çok gerçekten bu kadar önemli. Bazıları sanki Osmanlı onun bunun toprağını almak için Kanuni der ki; ’Üzerimize yağmur bulutları gibi tehdit bulutları yağdırmasalardı Allah şahidimdir ben hiçbir yere sefere çıkmazdım. Benim üzerime yağmur bulutları gibi tehdit bulutları yağdırdılar.’ Nicea’nın (İznik) Osmanlı’ya, tekfurunun saldırışı, İkizce Savaşı’nın sebebi bizim şu Bilecik’i Osmanlının fethetmesi hep tehdit sebebiyledir. Buda yine gözden kaçırılmaması lazım olan çok önemli olan hususlardan birisidir” dedi.

    “Var olan tarih bilgileri Bursa’nın fethinde Timur tarafından maalesef yakılmış, yıkılmış yerle bir edilmiş”

    Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Yavuz Bahadıroğlu ise, “Kayıların ve Osmanlı’nın kurulma tarihi hakkında çok az belgenin bulunduğu var olan belgelerle Bursa’nın işgalinde Timur tarafından maalesef yakılmış, yıkılmış yerle bir edilmiş. O bakımdan biraz el yordamıyla yürüyor kesinlik yok. Kesin olan şey 8-9 sene önce Ahlat’ta kaldıkları. Ben devletin demleme süreci olduğu olarak düşünüyorum. Devlet tefekkürü olarak düşünüyorum. Kafalarında bir şey var kayıp yurdu arıyor bu insanlar. İkinci istila döneminde yani Anadolu’ya geldiği zaman önlerinde iki şık var ya burada kalıp savaşacaklar veya Anadolu’nun daha başka kesimlerinde, başka kesim dediğimizde ne? Bizanslıların tercih ettikleri bir muammadır bunun çözülmesi lazım. İşte şimdi yeğenim noktası bu işin. Benim yorumum oradan kaçmıyorlar, onlar devlet adamıyla gelmişler. Yani Malazgirt zaferinden sonra Anadolu bir deniz olarak düşünülürse o akan ırmaklar hep Anadolu’da küreleniyor ve Kayılardan çok büyük aşiretler de var. Gene Türk boyları var. Onların hiçbirisine imparatorluk nasip olmuyor. Bunları da iki şey olarak düşüneceksiniz kafalarında taşıdıkları bir devlet var. Yüreklerinde kurdukları bir yürek devleti var. Hatta bazı unsurları böyle ülke göç ederken hocaların, mürşitlerin, müritlerin, o tarikatlar efendim hep beraber göç ediyorlar, sadece koyun sürüleriyle insan olarak değil” dedi.

    “Karacahisar’ın fethi Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu için çok önemli”

    Son olarak söz alan eski Milli Saraylar ve Müzecilik Tanıtım Başkanı Prof. Dr. Bülent Arı, “Şimdi bu dönemle ile ilgili çok bilinmeyen var. Bununla ilgili 70-80 senedir üst adlar çalışıyor. Benim çalışma alanımdan biri değil bu fakat rahmetli hocamız Halil İnalcık çok uzun süre buna emek saffetti. Pek çok yeri biz birlikte gezdik. Osmanlı Beyliği’nin 1. Murat’a kadar olan dönemleri biliyorsunuz tarihler karmakarışıktır. Yani kronojide çok hatalar vardır. Çünkü pek çok menakıp name var, diğer tarihler var, terkip tarihçiler var ve rivayetler var. Bunların hepsi bir arada örtüşmüyor aslında belli bir noktaya varmıyor. İhtilaflar çok fazla, fakat bizim rahmetli Halil İnalcık hocamız şuna çalışmıştı, Osmangazi’nin izindeyim dedi. Onu bulacağım, en son bunu tarih kurumu yayınladı Belleten Dergisi’nde Osman Bey adlı makalesiydi. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey olarak tarih sahnesine çıkardı. Osman Bey dikkat ederseniz bu dizi falan olmadan önce Ertuğrul dizisi falan olmadan önce bundan 15-20 sene kadar önce hep bir aşiret reisi, koyun çobanı olarak tarihler yazardı. Bilhassa Batı’dan gelen tarihler. Yani nasıl oluyor da bu bir devlet kurabiliyor aşiret reisi, bir çoban sürüleri var, nasıl oluyor da bir devlet kurabilir. Evet ilk başlarda devlet çok küçüktü belki fakat bir strateji olan bir bey, Osman Bey bu safhaya gelene kadar pek çok merallerden geçti. Halil İnalcık hocamız bunların üzerinde çalıştı. Bu merallere nasıl geldi. Bununla ilgili olay mahallelerine keşifler yaptık. Bundan birkaç yıl önce Karacahisar Eskişehir’e 7 kilometre mesafede biliyorsunuz. Osmanlının ilk başkenti. Karacahisar’ın fethi çok önemli Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu için çok önemli” ifadelerine yer verdi.

    Sempozyumu sonunda Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, katılımcılara plaket, üzerinde Kayı Kamgası, Osmanlı Devlet Arması ve Türk bayrağının bulunduğu flama hediye etti. Program sonunda Türkiye Gazetesi yazarı ve Tarih Profesörü Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ve Belediye Başkanı Selim Yağcı dolu salonu arkalarına alarak selfie çekti. Ardından Prof. Dr. Şimşirgil sevenlerine kitaplarını imzalarken, uzun kuyruklar oluştu.