Etiket: Tansiyonunu

  • Doç.Dr. Sertan Göktaş Kayseri’de ilk kez göz tansiyonunu dikişsiz ameliyatla tedavi etti

    Bir ay önce glokom tanısı konulan 73 yaşındaki Musa Ceylan Kayseri’de ilk defa uygulanan dikişsiz ameliyat yöntemiyle göz tansiyonu hastalığından kurtuldu. Laser Göz Hastanesi’nde Doç. Dr. Sertan Göktaş tarafından ameliyat edilen Ceylan, “ bir gün sonra tamamen sağlığıma kavuştum, haplardan da ağrıdan da kurtuldum” dedi.

    Göz ağrısı şikayetiyle hastaneye geldiği belirtilen Musa Ceylan’a ( 73) glokom hastalığı teşhisi konuldu. Gerekli ön tetkikler yapıldıktan sonra Lazer Göz Hastanesi doktorlarından Doç. Dr. Sertan Göktaş tarafından Kayseri’de ilk defa ve Türkiye’de ender olarak uygulanan “dikişsiz yöntemle” ameliyat edildi.

    Musa Ceylan ameliyattan sonra yaptığı açıklamada, “Çok şükür sağlığıma kavuştum. Hiçbir ağrı ve sızım kalmadı. Göz tansiyonundan da, haplardan da kurtuldum, tüm göz tansiyonu (glokom) hastalarına tavsiye ederim. Dikişsiz ve başarılı bir operasyon sonucu bunca zamandır çektiğim ağrılardan ve kullandığım haplardan da kurtuldum. “ dedi.

    Bir ay içinde ikinci hastaya uygulanan dikişsiz ameliyat yöntemi ile hastaların 24 saat içinde sağlıklı bir şekilde gözünü kullanmaya başladığını kaydeden Doç.Dr. Sertan Göktaş, “Uyguladığımız GATT yöntemi ile iki hastamız da sağlığına kavuştu ve çok iyiler. Ağrı ve sızıları da kalmadı. Glokom hastaları için geliştirilmiş GATT cerrahi müdahale yöntemi sonrasında hastaların göz tansiyonu ilaç kullanmadan normal değerlere indi. Glokom geri dönüşümsüz görme kaybının en sık nedenlerinden biridir. Glokom tedavisinde tedavi için öncelikle ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Fakat zamanla bu ilaç tedavileriyle göz tansiyonun kontrolü sağlanmakta yetersiz kalmakta ve göz tansiyonu hasta için uygun seviyelere düşmemektedir. Bazı hastalar ise iki veya üç ilaç kullanmak zorunda kalmakta bu da hastanın tedaviye olan uyumunu azaltmaktadır. Böyle durumlarda uygulanacak tedavi yöntemi çoğunlukla ameliyattır. Bu ameliyat gözün dış kısmından değil iç kısmından yapıldığı için, herhangi bir dikiş konulması gerekmez. Gatt cerrahisi ile etkili göz içi basıncı düşüşü sağlanmaktadır. Aynı zamanda diğer glokom ameliyatlarından farkı, komplikasyon oranı düşüktür” dedi.

  • Geleceğin doktorları, doktorların tansiyonunu ölçtü

    Medical Park Ordu Hastanesinde görev yapan genel müdür, başhekim ve çeşitli branşlardaki doktorlar, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla koltuklarını çocuklara bıraktılar.

    Medical Park Ordu Hastanesine ziyarete gelen Bahçeşehir Koleji öğrencileri, her bir çocuğa özel hazırlanan doktor önlükleri giyerek hekimleri muayene ettiler. Doktor önlüğü giyerek doktorluğun keyfini çıkaran minikler, aynı zamanda tansiyon ölçtüler.

    Hastane yöneticileri ve doktorlar, ziyarete gelen öğrencileri ağırlamaktan mutluluk duyduklarını belirterek, tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik ettiler. Etkinlik sonunda hazırlanan hediye paketleri çocuklara verildi. Keyifli geçen etkinlik fotoğraf çekimi ile son buldu.

  • Göz tansiyonunu ciddiye alın

    Glokom yani ‘göz tansiyonu’ görmenin sinsi hırsızı olarak tabir ediliyor. Glokomun çeşitli tipleri olsa da hastaların çoğunlukla ağrısız, sessiz seyreden, açık açılı glokom tipine sahip olduğunu söyleyen Koru Ankara Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Burak Turgut, açı kapanması adı verilen tipinse şiddetli bulgu ve şikayetler nedeniyle sinsi olmadığını, bu hastaların erken dönemde hekime başvurduğunu belirtti.

    Normalde gözün ön bölümünde bulunan saat camı ve kalın kenarlı mercek şeklindeki şeffaf yapı olan kornea ve daha geride kişinin göz rengini veren iris ve lens arasındaki boşlukları dolduran ve sürekli olarak üretilip gözü damar yapılarıyla terk eden göz içi sıvısı olarak adlandırılan bir sıvı olduğunu anlatan Prof. Dr. Burak Turgut, “Glokomda gözün bu sıvıyı göz dışına taşıyan kanalları tıkanarak göz içi sıvısının oluşturduğu göz içi basıncında bir artış olur ve daha sonra görme siniri hasar görür. Normal bir kişinin göz içi basıncı 10-20 mmHg civarındadır. Ancak basıncın normal aralıkta olması glokom gelişmeyeceği anlamına gelmez. Nitekim normal tansiyonlu glokomda göz içi basıncı normaldir” ifadelerini kullandı.

    “Ciddi görme alanı kaybı ve geriye dönüşümsüz görme siniri hasarı ile sonuçlanabilir”

    Prof. Dr. Turgut, görme siniri hasarına bağlı olarak glokomlu hastalarda başlangıçta hasta tarafından fark edilmeyen noktasal veya bölgesel görme alanı kayıpları ve sonrasında görme alanında giderek daralmanın meydana geldiğini belirterek, “Son aşamalarda tübüler görme adı verilen; tıpkı bir borunun içinden bakıldığında görülebilen merkezi alanın sağlam kalması şeklinde ciddi görme alanı kaybı ve geriye dönüşümsüz görme siniri hasarı ile sonuçlanır” şeklinde konuştu.

    “60 milyon kişi glokoma bağlı görme sinir hasarından etkileniyor ve bunların yüzde 10’unda körlük meydana geliyor”

    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre glokomun tüm dünyada önlenebilir körlüğün ikinci sıradaki nedeni olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turgut sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Global olarak yaklaşık 60 milyon kişi glokoma bağlı görme sinir hasarından etkileniyor ve bunların yüzde 10’unda körlük meydana geliyor. Bu sayıların 2020 yılında sırasıyla 80 milyon ve 11 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bebeklikten itibaren yaşlılık dönemine kadar her birey glokom gelişimi için risk altında olsa da özellikle yaşlı bireyler glokom için daha yüksek bir risk taşımaktadır. Yaklaşık her 10 bin canlı bebekten biri de glokoma sahip olabilir; gençlerde de glokom meydana gelebilir.”

    “Açık açılı glokoma ait erken belirti, uyarı işaretleri veya şikayetler neredeyse hiç yoktur” diyen Prof. Dr. Turgut, “Yavaş yavaş ve gözle görülür bir kayıp olmadan yıllarca ilerleme gösterir. Bu tip glokom hastaların olağan göz muayenesi sırasında veya yakın görmesindeki bozulma nedeniyle göz hekimine başvuran 40 yaş üstü hasta grubunda göz muayenesinde saptanmaktadır. Bu tip glokomlu bir hasta görme kaybını fark ettiğinde, hastalık genellikle oldukça ileri evrededir. Nitekim hastaların sadece yarısı hastalığının farkında olmaktadır” açıklamasında bulundu.

    “Görme sinirinin ve gözün damarsal beslenmesi bozulabilmektedir”

    Siyah ırk, yaşın 60’ın üstünde olması, ailede glokom varlığı, kişide diyabet ve kalp damar hastalığının önemli risk faktörleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Turgut, “Ancak göze ve ağızdan/damardan kortizon uygulamaları, göziçi iltihabi hastalıklar, retina tabakalarında ayrışma ve yüksek miyopi varlığı da bu glokom formu için risk faktörü olarak değerlendirilmektedir. Glokomun bir diğer formu olan normal tansiyonlu glokomda da göz içi basıncı normal düzeyde olmasına rağmen görme sinirinde tahribat meydana gelmektedir. Bu tip olgularda migren, uyku apnesi (uykuda solunum durması) ve noktürnal hipotansiyon (gece sistemik kan basıncında anlamlı düzeyde düşme meydana gelmesi) risk faktörüdür. Çünkü bu hastalıklarda görme sinirinin ve gözün damarsal beslenmesi bozulabilmektedir. Bu formun tedavisinde göz içi basıncını normalin alt sınırlarına getirecek ve görme sinirini koruma özelliğine sahip glokom ilaçları kullanılmaktadır” dedi.

    “Erken tanı hastalığın vereceği zarardan korunmak için ilk adımdır”

    Sadece göz içi basıncının ölçümünün tanı için yeterli olmayıp görme sinirinin göz dibi muayenesi sırasında görülebilen göz küresine bitişik baş kısmının değerlendirilmesinin daha önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Turgut, “Retinanın sinir lifi tabakasının kalınlık ölçümleri ve görme alanı tetkiklerinde de glokoma özgü hasarların saptanması tanı ve takipte yararlı olmaktadır. Glokomda ilaç tedavisi veya ameliyat ile göz içi basıncı hekimin hastaya özgün olarak hedeflediği düzeye getirilebilir ise daha fazla görme kaybı gelişimini durdurmak mümkündür. Ancak erken tanı hastalığın vereceği zarardan korunmak için ilk adımdır. Bu nedenle özellikle 40 yaşından sonra yılda iki defa olmak üzere düzenli göz muayenesi, göz içi basıncı ölçümü ve görme sinirinin değerlendirilmesi, tanı konulduktan sonra hastanın tedaviye uyumu ve takiplere devamı çok önemlidir. Görmenin sinsi hırsızının size zarar vermesini önlemek için glokomun farkında olun ve yukarıda sayılan risk faktörlerine sahipseniz mutlaka göz hekiminize başvurun” diye konuştu.

  • Uzmanlardan ’Çocuğunuzun Tansiyonunu Ölçtürün’ Uyarısı

    Uzmanlar, hipertansiyonun bilinenin aksine büyüklerin yanı sıra tüm çocukları etkileyebildiğini belirterek, rahatsızlığın erken tanı ile kontrol altına alınabildiğini ifade etti.

    Sağlıksız beslenme, stres ve obezite çocuklarda hipertansiyona neden oluyor. Baş ağrısıyla belirti veren hastalık çoğu zaman sinsice ilerliyor, tedavi edilmediği takdirde kalp ve böbrek yetmezlikleri ile görme kaybı ve beyin kanamasına varan sonuç doğuruyor. Uzmanlar, hipertansiyonun bilinenin aksine büyüklerin yanı sıra yeni doğanlar dahil tüm çocukları etkileyebildiğini belirterek, rahatsızlığın erken tanı ile kontrol altına alınabildiğini ifade ediyor.

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Doç. Dr. Meral Torun Bayram, hipertansiyonun küçük bebeklerde bile görülebildiğini belirterek şöyle konuştu:

    “Hipertansiyon çocuklarda baş ağrısı, yüzde kızarıklık, baş dönmesi, sık nefes alma, çabuk yorulma, çarpıntı, görme keskinliğinde azalma ve burun kanaması gibi yakınmalarla kendini gösteriyor. Şikayetlerini ifade edemeyecek küçük bebeklerde ise hipertansiyon belirtileri huzursuzluk, sebepsiz aşırı ağlama, terleme, sık nefes alma ve beslenme güçlüğü olabiliyor. Ancak çocuklarda çoğu zaman hiç belirti vermiyor. Genelde rutin muayene sırasında hipertansiyon ortaya çıkıyor ve bize sevk ediliyor. Çağımızda sıklıkla okul çağı çocuklarında görülebilen yüksek tansiyonu, yeme içme düzensizliği, stres, obezite, fastfood tarzı beslenme ile yağ ve tuz oranı yüksek gıda tetikliyor.”

    SONUÇLARI YIKICI

    Hastalığın hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerektiğini belirten Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Doç. Dr. Meral Torun Bayram, “Hipertansiyon eğer tedavi edilmezse vücuttaki tüm damar sistemini tutarak erişkinlerde olduğu gibi beyin, göz, kalp, böbrek gibi hayati organlarda işlev bozuklukları meydana geliyor. Hipertansiyon, böbrek ve kalp yetmezlikleri ile beyin kanamalarına neden olan ciddi bir hastalıktır” diye konuştu.

    “ÜÇ YAŞ ÜSTÜ ÇOCUKLARDA TANSİYON TAKİP EDİLMELİ”

    Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Doç. Dr. Meral Torun Bayram, “Aileler, çocuklarının muayenesi sırasında hekimlerden mutlaka tansiyon ölçümünü istesin. Üç yaşın üstünde tüm muayenelerde tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Buna dikkat etsinler. Ayrıca aile bireylerinde yüksek tansiyon, beyin kanaması veya diğer yüksek tansiyon ile ilişkili öyküsü olan bireyler varsa, bir rahatsızlık olmasa bile bir hekime başvurmalarında fayda var. Özellikle obez ve kilolu çocuklarda tansiyonun izlenmesi gerekmektedir“ dedi.

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nefrolojisi Uzmanı Doç. Dr. Meral Torun Bayram, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Her hastaya ilaç tedavisi uygulamıyoruz. Tansiyonun evreleri var. Eğer hasta ileri evrede değilse altta yatan bir hastalığı yoksa ve organlarda sorunlar başlamadıysa yaşam şekli değişikliği, beslenme önerileri, spor, diyet gibi program veriyoruz. Eğer organlarda yüksek tansiyon ile ilişkili sorun varsa ilaç tedavisine başlıyoruz.”