Etiket: “Tansiyonu

  • Göz Tansiyonu Hayatını Kararttı

    Antalya’da göz tansiyonu nedeniyle iki gözünü kaybeden ve birkaç gün önce de iki göz küresi alınıp yerine soket yerleştirilen 41 yaşındaki Çiğdem Şen, kendisine uzanacak yardım elini bekliyor. Şen, hayatını devam ettirebilmek için santral operatörlüğü işi istiyor.

    GÖZ TANSİYONU HAYATINI KARATTI

    Antalya’da yaşayan 41 yaşındaki görme engelli Çiğdem Şen, göz tansiyonu rahatsızlığı sebebiyle 16 yaşında sol, 25 yaşında sağ gözünü kaybetti. Çeşitli hastanelerde tedavi gören Çiğdem Şen, bir daha göremeyeceğini öğrenince tek başına yaşama tutunmaya çalıştı. Ailesi olmayan Şen, hayatını daha rahat devam ettirebilmek için sıcak bir iklime sahip olduğu gerekçesiyle Antalya’ya yerleşti. İki odalı bir evde hayatını kendi imkanları ile karşılayan Şen, yaşam mücadelesi vermeye başladı. Kimseye muhtaç olmadan işlerini yapabilen Şen’in tansiyon nedeniyle kaybettiği iki gözünde devam eden iltihap sonucu birkaç gün önce de iki göz küresi yerinden alındı ve soket yerleştirildi.

    Her şeye rağmen hayata küsmeyen ve ayakta durmaya çalışan Çiğdem Şen’in en büyük sorunu ise işsizlik. 3 ayda bir aldığı engelli maaşı ile geçinmeye çalışan Çiğdem Şen’in en büyük isteği ise kendine bir iş verilmesi.

    SANTRAL OPERATÖRLÜĞÜ YAPABİLİYOR

    16 yıldır iki gözünün de görmediğini aktaran Çiğdem Şen, iki yıl kendisini eve hapsettiğini söyledi. Evde televizyon dinlerken görme engelli avukatın başarısını duyduğunu ifade eden Şen, “Bu olay bende olumlu etki yaptı. Altı Nokta Körler Derneği’ne ulaştım.1.5 yıl temel eğitim aldım. Santral operatörü olarak çalıştım. Benim için zor değil. Biz elimizle ve kulağımızla duyduğumuz için işimizi güzel yapıyoruz. Ezberim kuvvetli. Yolda engelli kaldırımı varsa ulaşımda da sıkıntım olmuyor” diye konuştu.

    “İŞ ÖNCELİK”

    Günlük hayatını sağlıklı şekilde yürütebildiğini belirten Şen, “Sadece gören insanlardan biraz yavaş yapıyorum işlerimi. Ama en büyük sorunum işsizlik. TOKİ’den bir artı bir eve başvuruda geç kaldım. İşim olmadığı için buradaki evimin kirası da birikti. Dilencilik yapmak istemiyorum. Bir santral işi olursa çok rahat yapabilirim” dedi.

  • Göz Doktoru Karadayı: “Glokomun Tedavisinde TEK Hedef Tansiyonu Daha Düşük Bir Değere İndirmek”

    Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Koray Karadayı, glokom tedavisinde tek hedefin, mevcut göz tansiyonunu, ister yüksek ister normal olsun, daha da düşük bir değere indirmek ve orada kalmasını sağlamak oludğunu söyledi.v

    Doç. Dr. Koray Karadayı, glokom daha özel adıyla “Primer Açık Açılı Glokom” (PAAG), göziçi basıncının göz sinirine zamanla baskı yapmasıyla oluşan, başlangıçta hiç belirti vermeyen, oldukça sessiz seyreden ve körlükle sonuçlanabilen ciddi bir göz hastalığı olduğunu belirterek, “Toplumda her yüz kişiden iki (beyaz ırk) ile sekizinde (siyah ırk) görülür. Hiç belirti vermemesi yüzünden, hastalık maalesef iyice ilerlediğinde farkedilir ve o zaman da tedavisi daha zor olmakta, üstelik de kaybedilen görme bir daha geri kazanılamamaktadır. Glokomun belirti veren bir çeşidi daha vardır ki buna “Açı Kapanması Glokomu” (AKG) adı verilir. PAAG’un aksine, AKG, şiddetli ağrı nöbetleriyle kendini gösterir ve hasta çoğu zaman acil olarak doktora gelir. Tedavisi de lazer ve/veya ilaçlarla acil müdahale ve sonra da takiptir. Türk toplumundaki glokomların sadece yüzde 3-5’i AKG olup, yüzde 95’i belirti vermeyip sessiz ilerleyen PAAG”dur. Dünyada ve ülkemizde birçok farklı glokom tipleri olmasına rağmen ülkemiz için en önemlisi PAAG’dur” dedi.

    Özellikle ilk başladığında yıllarca belirti vermediğinden, PAAG’un hastanın kendisi tarafından farkedilmesi çok zor oluduğunun altını çizen Karadayı, “Görme sinirinin çeperindeki lifler en önce etkilendiğinden, hastanın merkezi görmesi hiç bozulmaz, hatta son evre glokom hastalarında bile “merkezi görme” (yani uzaktan ve yakından küçük harflerin seçilebilmesi) 10/10 düzeyinde, yani tam olabilir. Fakat bu hastalarda “periferik görme” dediğimiz “etraf görmesi” -yani baktığımız yerin biraz yukarısı, aşağısı, sağı solu; resmin ortası değil ama kenarları gibi- yavaş yavaş kaybolur. Buna iyi bir örnek; görmesi çok net olan bir glokom hastası arabada yola bakarken dikiz aynalarının birini veya ikisini görmeyebilir. Ya da geceleyin aya bakıp ayın yüzeyindeki kraterleri çok net seçerken, ayın biraz üstünde, altında, sağında veya solundaki bir veya birkaç yıldız kümesini hiç farketmeyebilir. Glokom daha da ilerledikçe, hasta yanlarını görmemeye başlayacağından, bir kapıdan girerken omzunu kapının kenarına çarpabilir. En son evrede ise sadece ince bir merkezi görme kalır; tünel görüşü adı verilen bu evrede bu ince tünel dışındaki dünya tamamen kararmıştır. Bir süre sonra da tam körlük başlar” dedi.

    karadayı sözlerini şöyle sürdürdü: “Glokom çoğu zaman yüksek göz tansiyonuna bağlı olsa da, her 6 glokom hastasından ortalama birinde göz tansiyonu normal (10-22 mm Cıva), hatta normalin de altında olabilir; buna normal tansiyonlu/düşük tansiyonlu glokom hastalığı adı verilir. Ayrıca bazı insanlarda, göziçi basıncı yüksek seyretse de bunlarda glokom gelişmez; buna da “Oküler Hipertansiyon” denir ve sadece ileride glokom gelişecek mi? diye düzenli aralıklarla doktor tarafından takip edilmeleri yeterlidir. Özetle, sadece göz tansiyonunu ölçmek, tek başına glokom teşhisi koymaya yeterli olmaz. Esas olarak, bir göz doktorunun göz sinirindeki hasarı muayene esnasında tespit etmesi, bunu da “görme alanı tetkiki”, “merkezi kornea kalınlığı ölçümü” gibi bazı göz tetkikleriyle teyit etmesi gereklidir. Rutin göz muayenesine gelen her hastanın mutlaka gözdibi muayenesi yapılır. Bu muayenede göz hekimi görme sinirini dikkatle muayene eder. Fakat bazı hastalarda göz sinirindeki bulgular da sınırda kalabilir. Bu gibi durumlarda hastaya glokom tetkiklerinin yapılması hatta bazen tekrarlanması gerekebilir”.

    Karadayı, tedavide tek hedefin mevcut göz tansiyonunu, ister yüksek ister normal olsun, daha da düşük bir değere indirmek ve orada kalmasını sağlamak olduğunu belirterek, “Bu çoğu zaman göz damlalarıyla, bazen lazerle bazen de ameliyatla sağlanır. Daha seyrek görüldüğünden bu yazıda bahsedilmeyen sekonder glokomlar dediğimiz glokom tiplerinde ise, tedavi nedene yönelik yapılır. Örneğin, ilerlemiş katarakta bağlı bir glokomda katarakt ameliyatı glokomu da tedavi eder.Dünya Glokom Haftası vesilesiyle şunu da hatırlatmakta sonsuz fayda vardır: Yapılan çalışmalar göstermektedir ki toplumdaki glokom hastalarının en az yarısı glokom olduğundan habersizdir. Halbuki hangi glokom tipi olursa olsun erken tanı iki nedenle çok mühimdir; birincisi, tedavi başlayana kadar görme alanı kayıpları sinsice devam edecektir ve bu kayıplar tedavi başlandıktan sonra çoğu zaman geri gelmemektedir. İkincisi de, tedaviye erken evrelerde başlanırsa, başarı oranı daha yüksektir” dedi.

  • Göz Tansiyonu Kör Edebilir

    Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mucize Yararcan, göz tansiyonu hastalığının tedavi edilmediği takdirde körlüğe varan sonuç doğurabileceğini söyledi.

    Göz tansiyonu olarak bilinen glokom hastalığı, 40 yaş üzerindeki bireylerde sinsi şekilde ilerleyebiliyor. İzmir Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mucize Yararcan, glokomun tedavi edilmediği takdirde körlüğe varan sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti. Op. Dr. Yararcan, diyabet, yüksek tansiyon, yüksek miyop veya hipermetropluk bulunan kişiler ile sigara içen kişilerin risk altında olduğunu kaydetti.

    Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mucize Yararcan, ailesinde göz tansiyonu olan bireylerin risk altında bulunduğunu ifade ederek, erken tanı ile görme kaybının önüne geçilebildiğini kaydetti. Hastalığın göz damlası, lazer ve cerrahi yöntemle tedavi edildiğini anlatan Yararcan, “Göz siniri hücrelerinin zarar görmesiyle oluşan glokom, genellikle 40 yaş üzeri kişilerde görülür. Diyabet, yüksek tansiyon, yüksek miyop veya hipermetropluk durumu ile sigara içenler risk altındadır. Gözün içinde sürekli bir sıvı bulunmaktadır. Bunun boşaltılmasından sorumlu kanal ya daralır ya kapanır. Biriken sıvı yavaş yavaş göz bebeklerine basınç yapar” dedi.

    Glokomun bazen baş ağrısı ile kendini gösterebildiğini kaydeden Op. Dr. Yararcan, şunları söyledi: “Hastalığa yakalanan kişi göz sinirlerindeki sorunu fark edemez. Çünkü göz zorlukla da olsa görme işlemini bir süre daha devam ettirir. Hasarı geri döndürmek imkansız olduğu için erken tanı çok önemli. Özellikle 40 yaş üzerindeki kişiler yılda bir kez göz tansiyonlarını ölçtürmeli. Özellikle göz çevresinde ve başta şiddetli ağrıya neden olarak kendini gösteren göz tansiyonunun hızlı şekilde tedavi edilmesi gerekmektedir. Bilgisayarlı görme alanı muayeneleri ve göz siniri tomografileri çekilerek göz hasarının tespiti yapılmalıdır. Glokom tedavi edilmezse körlükle sonuçlanır. Birçok yöntemle göz için basıncını etkili şekilde düşürüp hastalığı kontrol altında tutabiliyoruz. Hastalığın geri dönüşü olmadığı için kontrollerin ihmal edilmemesi gerekiyor.”

  • Davutoğlu: “Tansiyonu Yükselten Açıklamalar Yapan Putin’e Çağrıda Bulunuyorum”

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Rusya ile her konuyu görüşmeye hazır olduğunu söyledi.

    Davutoğlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında, “Tansiyonu yükselten açıklamalar yapan Sayın Putin’e de buradan çağrıda bulunuyorum. Öncelikle söylem düzeyindeki tansiyonu düşürelim. Karşılıklı ithamlar yerine konuşma zemininde buluşalım. Sonra eğer olayın aslıyla, nasıl olduğuyla ilgili bilgi almak istenirse bunları zaten paylaştık ama bir daha paylaşırız” dedi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu. Suriye başta olmak üzere bölgedeki gelişmeleri ele aldıklarını söyleyen Başbakan Davutoğlu, dost ve kardeş bir ülke olarak Suriye’de son yaşanan gelişmeler ve bu bağlamda 24 Kasım’da sonrada Rusya’ya ait olduğu anlaşılan uçağın düşürülmesi hakkında Aliyev’e bilgi verdiğini söyledi. Davutoğlu, “Türkiye bu konularda her zaman açık ve şeffaf bir politika takip etmiştir. Buradan da bir kez daha dostumuz ve komşumuz ve büyük bir ortağımız olan Rusya’nın bütün bu gelişmeleri soğukkanlı bir şekilde değerlendirmesi çağrısında bulunuyorum. Türkiye kendi sınırını korumuştur. Herhangi bir şekilde hiçbir ülkeyi hedef alan şu ana kadar ofansif bir tavırda bulunmamıştır. Defaetlerce sınır ihlallerimiz söz konusu olduğunda bu ihlalleri Rusya tarafıyla da paylaştık. İlgili taraflarla da ve bütün dünyanın bildiği şekliyle de angajman kurallarımızı ilan ettik. Türkiye Cumhuriyeti toprakları hava sahası bizim için kutsaldır. Ayrıca Suriye krizinden en fazla etkilenen ülke de Türkiye Cumhuriyeti’dir. Suriye krizinden Türkiye’den daha fazla etkilenen ikinci bir ülke yoktur. Suriye’de Türkiye’den daha fazla etkilenecek ikinci bir ülke de yoktur. 2 milyon mülteciyi biz Suriye’deki kriz nedeniyle misafir etmek zorunda kaldık. Dünya bu krizi seyrederken 8 milyar dolara yakın bir harcamayla 2 milyona yakın kardeşimizi Türkiye’de barındırdık. BM Güvenlik Konseyi atıl bir tavır sergilerken ve bu kriz yaygınlaşıp insani trajediye yol açarken suskun kalanların öncelikle bu krizin sorumlusu olarak değerlendirilmesi lazım. Bizim Suriye’nin veya hiçbir ülkenin bir karış toprağında gözümüz yok. Ama başka ülkelerin de bizim sınırlarımıza, hava sahamıza saygı göstermesini beklemek en tabii hakkımızdır. Burada Türkiye, Rusya ile her konuyu görüşmeye hazırdır. Her konuyu en detaylı şekilde ele alırız. Her meselede farklı kanaatler serd etsek de oturur konuşuruz. Bu kanaatleri paylaşırız. Bir masa etrafında da konuşmaya hazırız. Bugün iki dışişleri bakanı, sayın Çavuşoğlu ve sayın Lavrov, AGİT toplantıları çerçevesinde Belgrad’da buluşacaklar. Orada da aynı görüşü dile getireceğiz. Her konuyu görüşürüz, müzakere ederiz. Müzakere etmeyeceğimiz tek şey Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları ve egemenlik haklarıdır. Biz herkesin egemenlik haklarına saygı gösteririz, herkesin de bize saygı göstermesini bekleriz” dedi.

    Ekonomik ambargolar konusuna değinen Davutoğlu, “Türkiye şimdiye kadar İran’a karşı uygulanan ekonomik ambargolar konusunda da geçmişte Suriye’ye uygulanan ekonomik ambargolar konusunda da, yakın zamanda Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargolar konusunda da aynı ilkeli tutumu sergilemiş ve ekonomik ambargoların siyasal sorunların çözümünde bir katkıda bulunmayacağını ifade etmiştir. Rusya’nın en zor zamanlarında Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargolara biz katılmadık. Ancak bugün Türkiye’nin hiçbir şekilde müsebbibi olmadığı bir kriz sebebiyle Rusya’nın Türkiye’ye ekonomik ambargo uygulama kararı almasını da büyük bir çelişki olarak görüyoruz. Kendilerine ekonomik ambargo uygulandığında hoşnut olmayanlar, başkalarına ekonomik ambargo uygulamamalıdırlar. Ayrıca ekonomik ambargo her iki tarafa da zarar verir. Hiçbir ekonomik ambargo tek taraflı işlemez” dedi.

    Putin’e tansiyonu yükselten söylemlerden kaçınması çağrısında bulunan Davutoğlu, “Bugün dahi söylemi, tansiyonu yükselten açıklamalar yapan Sayın Putin’e de buradan çağrıda bulunuyorum. Öncelikle söylem düzeyindeki tansiyonu düşürelim. Karşılıklı ithamlar yerine konuşma zemininde buluşalım. Sonra eğer olayın aslı hakkında bilgi almak istenirse bunları zaten paylaştık ama bir daha paylaşırız. Dünya da buna şahittir. Dünyada artık hiçbir şey gizli kalmıyor. Hava ihlali nasıl oldu, aynı anda NATO kayıtlarında, çevredeki üslerde, her yerde bellidir. Bunları tartışırız, konuşuruz. Tansiyonun düşmesi, söylem düzeyinde yapılan ithamların son bulması ve rasyonel iki komşu ülke olarak bir şekilde masa etrafında oturarak sorunların çözülmesi bizim tercih edeceğimiz yol ve yöntemdir. Çünkü Türkiye-Rusya ilişkilerinde sadece Türkiye ve Rusya olarak iki ülkenin ihtiyacında değil Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu, Karadeniz, Hazar ve birçok bölgede de ihtiyaç vardır. Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilerin iyi olması bütün bu bölgelere barış ve istikrarına katkıda bulunur. O açıdan da bir kez daha bu çağrımızı buradan yenilemek istiyorum. Ama hiçbir şekilde asılsız ithamlarla Türkiye’ye yöneltilecek suçlamaları da kabul etmeyeceğimizi ve ne olursa olsun, kimin tarafından gelirse gelsin, hangi ülkeye ait olursa olsun Türk hava sahasını, kara sahasını, deniz sahasını tehdit edecek veya ihlal edecek hiçbir uygulamaya taviz vermeyeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum” diye konuştu.