Etiket: Talep

  • Kahramanmaraş’ta direksiyon eğitmenleri hak edilişlerini talep ediyor

    Kahramanmaraş’ta direksiyon eğitmenleri hak edilişlerini talep ediyor

    Kahramanmaraş’ta direksiyon eğitmenleri fazla mesai yaptıkları gerekçesiyle alamadıkları hak edilişlerini talep ediyor.

    Kahramanmaraş’ta faaliyet gösteren direksiyon eğitmenleri (usta öğreticiler) görev yaptıkları fazla mesailerinin karşılanması ve sosyal haklarının teslim edilmesi için çağrıda bulundu. Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) direksiyon sınavlarında görev alan sınav komisyon üyelerine ve bakanlık personeline ücret ödediğini, direksiyon eğitmenine ise herhangi bir ücretin ödenmediğini söyleyen eğitmenler hak edilişlerini talep etti.

    Kahramanmaraş Direksiyon Eğitmenleri Derneği üyesi Fatma Bolatkale, “Bizim görevimiz direksiyon eğitmenliği. Bizler belirlenen programlar dahilinde hafta içi 8 saat görev yapıyoruz. Hafta sonu da Milli Eğitim Müdürlüğü bizlere onay vererek görev veriliyor burada. O görevde bizler hiçbir şekilde ücret almıyoruz. Milli eğitimin görev verdikleri ücret alırken biz ücret alamıyoruz. Bu iş bizim hem mesai dışımız oluyor, hem de haftanın 7 günü çalışmış oluyoruz. Biz bu ücreti milli eğitimden talep ediyoruz” diye konuştu.

    Milli eğitime ödenen sınav ücretlerinden kendi hisselerinin de verilmesini isteyen Gülten Hasancaoğlu, “Biz mesai saatimizin dışında çalışmış oluyoruz. Üzerimize ders yok, eğitim yok. Milli eğitim bizi görevlendiriyor ve bize olan hakkımızı istiyoruz. Milli eğitime ödenen sınav ücretleri var ve orada bizim hissemizi de istiyoruz” diye konuştu.

    Mustafa Huylu ise, “Cumartesi ve Pazar günleri görevlendiriyorlar. Ya bizi görevlendirmesinler, ya da bizi çalıştırdıkları için hakkımız olan ücretimizi versinler” diye konuştu.

  • Sebze ve meyve fiyatlarındaki artış, iklim şartları ve arz talep konusundan kaynaklanan bir durum

    Sebze ve meyve fiyatlarındaki artış, iklim şartları ve arz talep konusundan kaynaklanan bir durum

    Türkiye Sebze Meyve Tüccarları Federasyonu (TÜMESKOM) Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Sebze ve Meyve Komisyoncuları Dernek Başkanı Selami Bağaçlı, sebze ve meyve fiyatlarındaki artışın arz talep dengesinden kaynaklandığı ve sürekliliği olmadığını söyledi.

    Hükümetin çıkarmaya hazırlandığı yasa konusunda henüz bir bilgiye sahip olmadıklarını dile getiren Bağaçlı, “Öyle umuyoruz ki ‘madrabaz’ denilen, üretimin bol olduğu yerlerdeki aracılara yönelik bir yasa çıkarılır” diye konuştu.

    Son günlerde halkın gündemine oturan sebze meyvede artan fiyatlarla ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Bağaçlı, “Halkımızın da bazı konuları iyi anlayabilmesi için birkaç örnek vereyim. Halkımız öncelikli olarak şunu bilsin, sebze ve meyve tamamen iklimsel, iklimle ilgili de arz ve talep meselesi ortaya çıkıyor. Fiyatlar bir anda yükselir tıpkı borsa gibidir. Son zamanlarda Akdeniz yağan yağmurların artması, elimizde olmayan iklimsel olayların yaşanması, ürünlerin yeteri kadar büyümemesi, bunlar ister istemez fiyatlara etki ediyor. Vatandaş şunu iyi bilsin ki inişli çıkışlı bir yoldur. Örnek olarak şunu söyleyeyim domates geçen hafta başı Erzurum sebze halinde 2 TL iken bu hafta başı 3 ila 3.5 TL civarında oldu. Bu durumu şöyle izah edelim Rusya talepte bulununca üreticinin elindeki malın satışı fiyatları etkiledi. Üretici olarak piyasamız var, müşteri kapımızda gibi davranışlar etkili oluyor. Aynı konu biber ve patlıcanda da havaların ısınması ile fiyatlarda bir düşüş oldu. En önemli şey iklim, vatandaş bu fiyatların sabit olarak durması olursa şikayet etsinler, aylarca aynı ürünler fiyat olarak sabit gidiyorsa şikayetlerinde haklı olurlar. Bir hafta çıkar diğer hafta iner. Piyasaya etki eden nedenler var bunlar halde 1 TL markette 5 TL gibi. Ürünlerin de kendi aralarında kalitesi var, birinci, ikinci hatta üçüncü sınıf gibi. Marketler genel olarak birinci sınıfı tercih ederler. Marketlerin de kendi kar marjları vardır. Bunların içerisinde en etken alınan ürünün satışından sonra geri kalan firesi. Şöyle bir düşünelim kendimiz markete gidince reyondan bir ürünü alıp poşetine koymuyor. Bir iki kişi o meyveye veya sebzeye dokununca o meyve ve sebze bozuluyor. Dolayısıyla marketçi de bunu fiyatlarına yansıtıyor. Üreticiden tüketiciye gelebilmesi için sebze halleri çok önemli” dedi.

    Sebze hallerinin bu işin can evi gibi olduğunu dile getiren Bağaçlı, “Eksi 20 veya daha düşük havalarda gece saat 03.00’lerde insanlar sıcak yataklarında uyurken, Erzurum şartları için söyleyeyim halciler o geç saatlerde uyanarak halka hizmet verebilmek için hallere gelir ve ürün tedariklerine başlarlar. İster istemez de bu gayretin de bir karşılığı da olmalı. Mersin ve Antalya’daki bir üretici ürettiği malını bizlere bağış yapsalar bile konulan sepet, nakliye, işçilik, firesi bunlara bir araya getirirsek net 1 TL maliyet biner. İnternet yoluyla da Mersin veya Antalya’daki durumu takip edebilirler. Fiyatlarda aşırı bir uçurum olmadığını görebilirler. Bu toprakların kıymetini bilelim. Sabır çok önemli ki Allah en çok da sabreden kulunu sever. Son olarak sabır ve şükür bu işin temelini oluşturur” şeklinde konuştu.

  • Mardin’in cevizli sucuk ve pestillerine talep arttı

    Mardin’in cevizli sucuk ve pestillerine talep arttı

    Mardin’de kış aylarının vazgeçilmez yiyeceği olan cevizli sucuk ve pestile talep arttı.

    Mardin’de korona virüs sürecinde vatandaşlar, cevizli sucuk ve pestile yoğun ilgi gösterdi. Pestil ve cevizli sucuk satıcısı Mesut Irmak, kış aylarının vazgeçilmezi pestil ve cevizli sucuk gibi birçok ürünün Mardin’in köylerinde yapıldığını belirterek, pandemi nedeniyle vatandaşların bu ürünlere yöneldiğini söyledi. Irmak, “Mardin pekmezi tamamen organik üretiliyor. Mardin yapımı cevizli sucuğun özelliği ise üzüm şırası ve beyaz toprak kullanılarak yapılmasıdır. Cevizler yıkanır, ıslakken ipe dizilir. Bu arada üzüm şırası da hazırlanır, içine biraz un ve beyaz toprak atılır. Cevizler karışıma batırılıp zaman geçirmeden çıkarılır, kurutulur. İsteğe göre 30 dakika sonra yeniden karışıma sokulur ve kurutulur. Buna çifte batırılmış denir. Cevizli sucuk yapımında kullanılan ve beyaz toprak denilen özel toprak, özellikle Mardin merkez ilçeye bağlı Zinnar köyünden ve yerin 5-6 metre derinliğinden çıkarılır. Aynı yerde yetişen kokulu, ince kabuklu zinardı üzümü de cevizli sucuk gibi çok tatlı ve lezzetli olmasının nedeni de bu topraktır. Korona virüs salgını etkisini hala sürdürüyor. Uzmanların verdiği bilgiye göre bu hastalıktan korunmak için bol vitaminli ürünler tüketmemiz gerekiyor. Bizim burada Mardin ürünlerinin hepsi proteini ve vitamini yüksek olan ürünlerdir. Burada bazı ürünleri ilk defa gören turistler de oluyor. Biz burada yabancılara Mardin’in şıra ürünlerini tanıtıyoruz ve tadına baktırıyoruz, onların da almasını sağlıyoruz” dedi.

  • Kayseri’de sağlık çalışanlarından aşıya rekor talep

    Kayseri’de sağlık çalışanlarından aşıya rekor talep

    Kayseri sağlık ordusunda 25 bin 210 personelinin görev aldığı, 23 bin 700 sağlık personeli aşı talebinde bulunarak rekor bir talebe imza attı. Pandemi sürecinde fedakar bir çalışma ile her zaman sahada olan sağlık personeli aşı içinde büyük fedakarlık gösterdi.

    Kayseri’de aşılama sürecinin kontrollü ilerleyebilmesi adına Kamu Hastaneleri, Erciyes Üniversite Hastanesi, İlçe Sağlık Müdürlükleri, Toplum Sağlığı Merkezleri, Entegre İlçe Hastaneleri, Özel Hastaneler ve Aile Sağlığı Merkezleri’nde olmak üzere toplam 319 aşı uygulama noktası oluşturuldu.

    Edinilen bilgiye göre, 15 Ocak 2021 saat 17.30 itibari ile bu uygulama noktalarında toplam 10 bin 139 sağlık çalışanı aşı yaptırarak, 2 gün içerisinde yaklaşık yüzde 40’ın üzerinde sağlık çalışanı ilk doz aşılamayı gerçekleştirdi.

  • Yurt dışı seyahatte süre artacak, iç turizme talep artacak

    Yurt dışı seyahatte süre artacak, iç turizme talep artacak

    Yasaklara takılan seyahat arzusunun süre uzadıkça daha da arttığını söyleyen Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, milyonlarca insanın bir an önce tedbirlerini alarak, korkusuz ve endişesiz seyahat etmenin özlemini çektiğini söyledi. Bazı ülkelerin bu sürece çoktan geçtiklerini hatırlatan Yavuz , “Örneğin Covid-19 vak’alarının neredeyse tamamen bittiği Çin’de 2020 yılının Ağustos ayında iç hat uçuşları geçtiğimiz seneyi yakalamıştı. Görünen o ki seyahat tahminlerden daha önce geri dönecek ve turizmin aldığı bu ağır darbe birkaç yıl içinde telafi edilebilecek. Korona süreci ve sonrasında Turizmde önemli değişikliklerin meydana geleceği kuşkusuz. Bazı alanlarda soft ve yumuşak değişimler olurken, bazı konularda sert ve radikal değişikliklere hazırlıklı olmak gerekiyor.” dedi.

    Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, kişisel bloğunda turizmde üç önemli değişikliğe dikkat çekti. Dünya turizminin kalbi sayılan ve dünyaya en çok turist gönderen Avrupa kıtasının bu değişiklikleri en yoğun hissedecek bölgeler olduğunu ifade eden Recep yavuz, hem pandeminin seyrinin hayatı çok ciddi anlamda zorlaştırdığını, hem bir senedir evlerinde hapsolmuş milyonlarca insanının tatil arzusu dayanılmaz boyutlara çıktığını kaydetti. Yavuz, tatilin artık güzel zaman geçirme, eğlenme etkinliğinden çıkarak, bir terapi, yaşam sevinci boyutuna geçtiğinin altını çizdi.

    Artık tatilcilerde ,‘öyleyse tedbirimizi alıp, olabilecek en uygun yere gidelim’ düşüncesinin hakim olmaya başladığını kaydeden Recep Yavuz, buna göre var olan şartlarla birlikte, olası olumlu ve olumsuz korona seyrinin de hesaba katıldığında 2021 ve sonrası tatil tercihi konusunda 3 önemli gelişmenin öne çıktığını ifade etti.

    Kısa süreli yurt dışı seyahatler azalacak

    2021 yılında 2020 yılına göre hareketliliğin artacağını, insanların, maskeyi, mesafeyi ve hijyeni ön planda tutarak kendi korunmasını sağlayabilmeyi öğrendiğini hatırlatan Yavuz şöyle devam etti: “Seyahate tekrar kapılarını açan ülkeler büyük ihtimalle karantina koşulunu devam ettirecekler. Bu şart özellikle AB içinde çok yoğun olan kısa süreli (3-5 geceleme) seyahatleri olumsuz etkileyecek. Zira 3-5 günlük kısa tatil için yurt dışına gitmek isteyenler büyük ihtimalle hem gittikleri ülkede, hem geri döndüklerinde kendi ülkelerinde 10 -14 gün arası karantinaya girmek zorunda kalacaklar. Böylelikle 3 günlük bir yurt dışı ziyareti 31 günlük bir süreyi kapsayabilecek. Bu durumda yakın çevredeki komşu ülkelere araba, tren ya da otobüs organizasyonları ile gitmek cazip olmayacak. Özellikle 750 milyon yurt dışı seyahatin gerçekleştiği Avrupa’da çok yaygın olan bu kısa tatil türü karantina yaptırımına takılacak. Örneğin Almanya’dan bir kaç saatlik yolculukla yapılabilen aralarında İtalya, Fransa, Avusturya, Çekya, İsviçre, Belçika, Hollanda, Polonya, Danimarka ve Macaristan gibi ülkelerin olduğu en az 15 ülkeye 3-5 günlük seyahatler oldukça revaçta idi. Bununla birlikte özellikle Schengen kapsamında olan ve vizesiz geçiş imkanı sağlayan ülkelerin komşuları aralarındaki turizm faaliyeti çok yoğundu. Karantinadan dolayı bu seyahatlar yapılamayacak. Kısaca komşu ülke tatil için artık cazip olmayacak. Sanırım buna en çok 200 kişi nüfuslu Polonya’nın Osinow Dolny köyündeki 150 Kuaför salonu üzülecek. Karantina öncesinde günde 5000 Alman, saçını yaptırmak ya da kestirmek için Berlin üzerinden buraya geliyordu.”

    İç turizm artacak

    Korona şartlarında en kolay seyahatin ülke içindeki özellikle kara ve demir yolu ile yapılabilen seyahatler olacağına dikkat çeken Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz Recep Yavuz, böylelikle gidilecek mesafelerin kısalacağını ve iç turizmin büyük ihtimalle tarihinin en iyi yılını yaşayacağı bilgisini paylaştı. Yavuz, “Dünya turizminin önde gelen büyük nüfuslu ülkeleri dış turizmden oluşacak açığı iç turizm ile telafi etmeye çalışacak. Bu şartlarda en rizikosuz seyahat, ülke içinde yapılan seyahatler olacak. Bu, sıcak yaz günlerinde güneş ve kültür zengini ülkelerde çok daha hızlı devreye girecek. Bazı ülkeler bu konuda şimdiden hamleler yapmaya başladılar bile. Singapur hükümeti kendi ülkesindeki tatil yerlerini ziyaret edenlere kişi başı 75 dolar destek veriyor. Amerika, uçuşların yoğunluğunu şimdiden Havai ’ye çevirdi. Ülkelerin vatandaşlarını yurt dışı yerine iç turizme teşvik etmek için yeteri kadar nedenleri var; karantina süreçleri, PCR testleri, birçok formalite, yurt dışında yeni yaptırımlara maruz kalma rizikosu vs… Zaten başta Almanya, birçok ülke aylardır vatandaşlarını kendi ülkelerinde tatil yapmaları konusunda yönlendiriyor” dedi.

    Yurt dışı seyahatlerin süresi uzayacak

    2021 yılında 2019 yılının yüzde 70’ i kadar yurt dışı seyahatinin yapılacağının öngörüldüğünü, Koronanın başladığı ve herkesin gafil avladığı en sert zamanlarının yaşandığı 2020 yılında bile dünya genelinde yaklaşık 500 milyon kişinin yurt dışına seyahat gerçekleştirdiğını söyleyen Recep Yavuz, tahmininin dünyanın 2021 yılını biten yıla göre her konuda daha bilinçli ve hazırlıklı karşılayacağı yönünde olduğunu söyledi. Bu yüzden seyahatin 2021 yılında da milyonların gündemi olmaya devam edeceğini kaydeden Recep Yavuz, her hâlükârda denizi, güneşi özlemle bekleyen büyük kitlenin bütün zorlukları göze alıp seyahatini gerçekleştireceğini ve bunu bütçesi ve zamanı elverdiği müddetçe en uzun süreye yayacağını kaydetti. Yavuz sözlerini söyle tamamladı: “Karantina sürecini göze alıp, parasını ödeyerek yaptırdığı pcr testlerini ve yurt dışında oluşabilecek bütün olumsuzlukların riskini alan tatilciler, bunun karşılığını alabilmek için tatil süresini mümkün olduğunca uzun tutacaklar. Avrupalılar yılda en az 1 kısa ve 1 uzun tatil yapıyorlar. Kısa tatil yukarıdaki nedenlerden dolayı devreden çıkınca bir tane olan uzun tatilini uzatarak seyahati planlayanların az olmayacağını düşünüyorum. ‘Hazır pcr testi yaptırmışken, uçağa binmişken, karantinaya girmişken bari mümkün olduğunca uzun kalıp hakkını verelim!..’ diyen çok kişi olacak. Hem kısa tatil , hem kış tatili iptal olunca bütçeyi tamamen yaz tatiline ayırarak, az ama öz tatil düşüncesinin gittikçe ağırlık kazanacağını tahmin ediyorum. Buna birde evde dört duvar arasında kalmaktansa, tatilini uzatıp zaten online yürüttüğü işini deniz kenarından yapmayı düşünen kesimi eklersek, tatil süresinin genel olarak artabileceğini öngörebiliriz. Hâlihazırda Antalya gibi sahil bölgelerinde ortalama kişi başı geceleme 9-10 gün civarında seyrediyor. Bunun korona sürecinde 14 güne çıkabileceğini tahmin ediyorum. Bizde artık istatistiklerimizi gelen kişiye göre değil, geceleme sayılarına göre tutmaya başlayalım ve 5 geceden az konaklayan ziyaretçileri ‘turist’ kategorisine dahil etmeyelim.”